Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
Türkiye ekonomik anlamda dışa
bağımlı bir ülke. Bugün için
borçlardan kurtulmak, kendi
kaynaklarımızla tasarruf edebilir
noktasına gelmek mümkün müdür,
birdenbire petrol, doğalgaz
kaynaklarına hemen
ulaşamayacağımıza göre ne
yapmalıyız, diye sorguladığımızda
kaynakların kullanımında verimlilik ve
israfın önlenmesi karşımıza çıkıyor.
Kalkınmamızın ve dışa
bağımlılıktan kurtulmamızın önünde
en büyük engel enerji
kaynaklarındaki israfımız, dışa
bağımlılık yaratan anlayış ve bundan
nemalanan kesimler.
Bu konuda duayen Ünal Erdoğan
ile birlikte analizler yaptık. Kendisinin
bize verdiği veriler ve ulaştığımız
sonuçlar, vatan ve millet sevgisinin
aslında bu ülkenin kaynaklarının
peşkeş çekilmesinin ve hovardaca
heder edilmesinin önlenmesi ile
hayat bulacağını gösteriyor. Gerçek
dindarlık da bu israfın önlenmesi ile
ilgili çaba
harcamaktan
geçiyor.
Gelin
rakamlara
bakalım da
oynanan
oyunların farkına
varalım.
Mevcut enerji kapasitesi
kullanılmamaktadır.
Mevcut enerji kapasitemiz
320.000 kilovatsaat (kurulu güç
44.000 megavat*yılda çalışılan saat
7.200 şeklinde hesaplanıyor).
Kullanılan kapasite 200.000 ks.
Aradaki fark kullanılabilir kapasiteyi
gösteriyor.
Mevcut kapasite kullanılmadığı
gibi halen yatırımı devam eden 15-
20 bin megavat yatırım var.
Enerjide dışa bağımlıyız.
Doğalgazda yüzde 30’luk bir oran
bunu kanıtlıyor. Doğalgaz zengini
Rusya enerjide doğalgaz
kullanmazken doğalgaz fakiri Türkiye
enerji kaynaklarının yüzde 30’unu
doğalgazdan alıyor. Ne muhteşem!
Enerjide hiç yatırım yapmazsak
ne olur?
Mevcut kapasitemizle 2020 yılına
kadar yeni yatırım yapmadan enerji
tüketimini karşılamak mümkündür.
Burada tabii enerji tüketiminin kişi
başına milli gelirin (KBMG) artmasına
bağlı olduğunu ve bu hesabın 2020
yılında KBMG’nin 20.000 dolara
ulaşması ile doğru olacağını
belirtmeliyiz.
Üretim kapasitemiz tüketim
kapasitemizin neredeyse bir
katıdır.
Normal olarak enerji üretim
kapasitesinin tüketim kapasitesinden
yüzde 20 fazla olması yeterli kabul
edilmektedir. Genel ortalama budur.
Oysa bizim ülkede bu yüzde 100’dür.
Bunun anlamı gereksiz ve plansız bir
enerji politikasıyla santralların dışa
bağımlı halde yapılması ve milli
gelirden aracılara ve şirketlere kaynak
transfer ederek aşırı zenginleşmenin
sağlanmasıdır. Milyar dolarları bulan
bu kaynak aktarımının borçlarla
gelecek nesillere aktarıldığını ve bizim
torunlarımızın bu haksız kazançları
finanse edeceğini de unutmayalım.
Enerji ülkemizde çok pahalıdır.
Türkiye 1.000 dolarlık ürün için 903
kilovatsaat (300 dolar)
harcamaktadır. Bu çok pahalıdır.
Oysa örneğin Almanya 1.000 dolarlık
ürün için 300 kilovatsaat (30 dolar)
harcamaktadır. Aradaki farkı görüyor
musunuz? Bu farklar oldukça
gelişmiş ülkelerle nasıl rekabet
edebileceksiniz? Sanayileşmenizi
nasıl sağlayacaksınız? Tabii ki
rekabet edemeyeceğiz.
Kuranıkerim’de bakın haksız
kazanç sahipleri için Bakara Suresi
188. ayetinde ne diyor: “Birbirinizin
mallarını haksız yere yemeyiniz. Bile
bile insanların mallarından bir
miktarını haksız olarak yemek için
hâkimlere başvurmayınız.” Enerji
kaynaklarının dışa bağımlı hale
gelmesinde sorumluluğu olup Allah’ı
ağzından düşürmeyen haksız kazanç
elde edenlere duyurulur.
Devam edeceğiz.
Enerjide Farkında Olmadığımız Gerçekler (1)
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Depreme Kurban Etme
Merkezi köyler olan orta şiddetteki dünkü Elazığ
depreminde yine ölü ve yaralı rekoru kırmayı
başardık. Canlı hayvan ölümü, bir katlı köy evlerinin
tümüne yakınının yerle bir olması tablosu daha da
bir utandırıcı... Uzmanlar bu kadar yüksek sayılarla
ölüm ve yaralı sonucunu ağırlıklı “tozdan boğulma”
olarak açıklıyorlar ki... Daha da utandırıcı bir durum.
Hele de dünya standartlarında 6 şiddetindeki bir
depremin sonucu için “camlar kırılır” bilimsel, genel
not geçerli iken. Şili’de dünyanın eksenini oynatan
çok yüksek, 8.8 şiddetli, kentleri, geniş alanları içine
alan, süresi de uzun depremindeki düşük ölü sayısı
gerçeği, çok yakın tarih olarak önümüzde
dururken...
Depremin bizi vurmadığı, bizim göz göre göre,
bile bile depreme kurban veriyor olduğumuz
gerçeği, bir kez daha tokat gibi yüzümüze
çarpıyor...
Başbakan Erdoğan halkımızı teselli etmek üzere
yaptığı açıklamada, ilgili bakanlarını hemen olay
yerine gönderdiğini, gereken tüm önlemlerin
alındığını açıklarken, suçu geleneksel mimarimize,
kerpiç evlerimize atıyor...
Gazetecilikte dirsek eskitmeniz eskiye
uzanıyorsa, bilmeyenlerin kolayca yutacakları kimi
açıklamalar, halkı uyutma masalları gibi sırıtıveriyor,
yüreğinizi acıtıveriyor... 12 Mart sürecinde, askeri
darbe yönetiminin de katkıları ile Cumhuriyet
gazetesinden uzak kaldığımızda İnşaat
Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin yayın
organında çalışmak zorunda kalmış, uzmanlara,
sorunlara bulaşmıştım. Cumhuriyet ailesine geri
döndükten sonra, 1972 yılında Birleşmiş Milletler
bağlantılı bir proje çalışmasını çarpıcı bir haber
olarak gazeteye aktardığımızı anımsıyorum. Ersin
Arıoğlu-Köksal Anadol ikilisinin bilimsel çalışması,
Anadolu yakın tarihleri deprem tarama sonuçları
geleneksel mimarimizin (ahşap karkas) evlerin
depreme dayanıklı olduğunu, kerpiç yığma evlerin
ise felaket getirdiğini sayısız sonuçla, çok çarpıcı
rakamlarla ortaya koyuyordu.
Projenin amacı yoksul insanların, ağırlıklı
köylerdeki yerleşimlerde, en ucuza, depreme
dayanıklı kendi evini yapabilme koşullarının
belirlenmesi idi. Bu amaca dönük “Kendi evinizi
nasıl yapabilirsiniz” sorusuna yanıt veren çalışmalar,
çizimler, bilgiler öne çıkıyordu. Yine Cmuhuriyet
gazetesi içinde, gazete çalışanlarının iç eğitimlerine
dönük olarak Oktay Kurtböke’nin yönetiminde, faili
meçhul cinayete kurban giden yazarımız Prof. Cavit
Orhan Tütengil’in yönettiği 1976 yılında yapılmış
aynı konulu bilimsel toplantıda, insanlarımızı
depremlere kurban etmemeye yönelik ilgili
uzmanların bilimsel çalışmalarının masaya yatırıldığı
bir açık oturum düzenlenmişti. Özetle Türkiye’de
kentlerde ve köylerde depremlerin neden yapılanma
ile birlikte insanlarımızı, canlılarımızı vurduğu,
yaşananların kader değil cinayet olduğunun bilimsel
çalışmaları, bilimsel gerçekleri 35-40 yıl
öncelerinden her boyutu ile ortalıktaydı. Eksik olan
siyasal irade, sorumluluktu.
1999 Büyük Marmara depreminin insan, canlı
ölümü, bina, ekonomik yıkım sonuçlarından sonra
ise Türkiye’nin ne kentlerde, ne de köylerde
gereken önlemleri almaksızın depremleri kader gibi
bekleme lüksü hiç kalmamıştı. Üstüne üstlük
bilimsel çalışmalardaki gelişmeler, Türkiye’nin
deprem gerçeğini tartışılamayacak boyutları ile
ortalığa saçmıştı. Anadolu’dan hiç eksilmeyecek
orta şiddetteki depremlerde, kerpiç evlerin yüzde
90’ı ile önceki gece yaşandığı üzere yerle bir olup,
insanlarımızı, havyanlarımızı altında bırakacağını, bu
tek katlı binaların yıkımının canlıları öldürme olasılığı
çok yüksek olmasa da tozdan boğulacaklarını,
ilkelliğin belgesi gibi biliyorduk...
Uzmanlarımız bizi biraz daha utandırmaya yönelik
olarak, olması sürpriz olmayan, bizim deprem
haritalarımız, gerçeğimize göre sıradan
sayılabilecek şiddetteki Elazığ depreminde de
aslında merkez üssü kentler değil, köyler olduğu
için daha az insan, hayvan ölümü, bina yıkımı
yaşandığını, yani şanslı olduğumuzu söylüyorlar.
Yine uzmanlarımız Büyük Marmara depremi sonrası
zorunlu başlatılmış çalışmaların, Erdoğan hükümeti
iktidarlarında nasıl ortada bırakıldığını, iktidar
vurgulaması, suçlama getirmeden, istemeden bilgi
verirken yapmış oluyorlar...
En çok depremin beklendiği, sözde çalışmanın
yapıldığı İstanbul bölgesinde bile, taramadan
geçirilmiş olması gereken önemli yapıların ancak
yüzde 10’una dönük gereken çalışmalar
yapılabilmiş. Özetle çok değerli tarihi varlık, binalar,
hastaneler, okullar için bile durum bu kadar
ürkütücü. Gerisi için sayısız bilimsel içerikli felaket
senaryoları hiçbir şey yapılmamış olarak duruyor.
Uygarlığın neresindeyiz sorusuna yanıt ararken,
deprem gerçekleri bizi “Şili’nin, dünyanın geri
kalmış ülkelerinin bile çok gerisinde, utanç verici,
siyasi iradenin (elbette eskileri, bugünkü ile)
doğrudan sorumlu, suçlu olduğu cinayetlerin
işlendiği bir yerlerde..” demek zorunda bırakıyor. Bu
büyük suç ortaklığına göz yumulduktan sonra, iyi
ağıt yakmak, cenaze kaldırmak, Kızılay hizmeti
vermek büyük bir siyasi aldatmaca, göz boyama
oluyor ancak...
soner@cumhuriyet.com.tr
KURULU GÜCÜN SANTRALLARA DAĞILIMI
Megavat %
Hidrolik santrallar 14.500 32.95
Doğalgaz 13.500 30.68
Kömüre bağlı 12.000 27.27
Fueoil, nehir, diğer kaynaklar 4.000 9.09
Toplam 44.000 100.00
Raporda İstanbul’un yatırım olanaklarının olduğu ilk 3 şehir arasında sayılmadığı, ancak yeni inşaatlar ve gelişme açısından ön planda olduğu kaydedildi.
Gayrimenkulde Gelişen Trendler 2010 Avrupa Raporuna göre gayrõmenkul sektörünün İstanbul’a ilgisi çok canlõ
YatõrõmcõnõnçekimmerkeziPwC ve
ULI’nin raporuna
göre İstanbul
geçen yõl olduğu
gibi bu yõl da
gelişme
beklentilerinde
ilk sõrada yer
alõrken, yeni
gayrimenkul
alõmlarõnda
5’inci, mevcut
yatõrõm
performansõnda
7’nci sõrayõ aldõ.
Ekonomi Servisi - Alarko Carrier’in
distribütörü olduğu Toshiba’nõn ‘Estia’
õsõtma - soğutma cihazõ Türkiye’de satõşa su-
nuldu. Ana enerji kaynağõ olarak havada-
ki õsõyõ kullanan cihaz, doğalgaza göre
enerji maliyetini İstanbul’da yüzde 30, di-
ğer illerde yüzde 50 düşürecek. Kendini 2-
3 yõlda amorti eden cihazõn satõş fiyatõ 8 bin
Avro’dan başlayacak. Toshiba Estia’nõn, at-
mosferdeki CO2 (karbondioksit) emisyo-
nunun düşü-
rülmesine de
destek olmasõ
bekleniyor.
Konuyla il-
gili düzenle-
nen toplantõ-
da konuşan
Alarko Car-
rier Genel
Müdürü Ön-
der Şahin,
Toshiba Es-
tia’nõn, hava-
daki sõcaklõ-
ğõ dõşarõdan
alarak evin
içindeki õsõn-
ma suyuna
yüklediğini, böylece hem evin, hem de ev-
deki suyun õsõnmasõnõ sağladõğõnõ belirtti. Ci-
hazõn apartman dairesinden villaya, bir
benzin istasyonuna kadar her yerde kulla-
nõlabileceğini söyleyen Şahin, 2010’da
ürünün 900 ile bin adet satõşõnõn hedeflen-
diğini sözlerine ekledi.
Toshiba Estia, havadan suya õsõ pom-
palarõ, kullanõcõlarõ õstma, sõcak su temi-
ni ve soğutma imkânõnõ birarrada sunu-
yor. Estia ile kullanõcõlar evleri ya da iş-
yerlerini iki bölüme ayõrarak diledikleri
derecede õsõtabiliyor.
Ekonomi Servisi - Pricewaterhouse-
Coopers (PwC) ve Urban Land Institu-
te (ULI) işbirliği ile gerçekleştirilen
‘Gayrimenkulde Gelişen Trendler
Raporu 2010 Avrupa’ raporuna göre
İstanbul ile ilgili olarak 2009’un zor bir
yõl olduğu, ancak 2010’la birlikte sek-
törde istikrarõn sağlanmaya başlandõğõ
kaydedildi. İstanbul ve Türkiye konu-
sunda özellikle yerel yatõrõmcõlar çok
iyimser konuşurken, uluslararasõ yatõ-
rõmcõlarda biraz daha temkinli bir iyim-
serlik söz konusu. Avrupalõ yatõrõmcõlar
İstanbul’da, gayrimenkul yatõrõmõ açõ-
sõndan en çok perakende sektörüne sõ-
cak bakõyor. Araştõrmaya katõlanlarõn
yüzde 28.3’ü perakende alanõnda gay-
rimenkul alõmõ tavsiyesinde bulunurken,
yüzde 19.8 oranla ofis ve konut alõmõ
önerisi geldi.
Rapora göre “Gelişme Beklentile-
ri”nde İstanbul birinci sõrada yer alõyor.
İstanbul’u Münih, Hamburg, Varşova,
Londra ve Zürih izliyor. Küresel krizin
etkilerinin sürdüğü bir dönemde gayri-
menkul yatõrõmcõlarõ Almanya, Fransa,
İngiltere gibi daha geniş ve riski düşük
piyasalara yönelse de uzun vadede po-
tansiyeli nedeniyle Türkiye ve İstanbul
cazibesini koruyor. Türkiye’nin genç nü-
fusu ve ekonomik büyüme beklentileri
İstanbul’a olan ilginin temel nedeni.
“Yeni Gayrimenkul Alımı” tercihle-
rinde ilk sõrada Londra, ikinci sõrada
Münih, üçüncü sõrada Hamburg, dör-
düncü sõrada Paris, beşinci sõrada İs-
tanbul bulunuyor. ULI Türkiye Başka-
nõ Haluk Sur, “İstanbul özelinde Tür-
kiye’nin bu raporda yer almasının ül-
kemiz için son derece önemli oldu-
ğunu düşünüyorum. Bu sonuç, özel-
likle kentsel dönüşüm projeleri, konut,
ofis, otel, alışveriş merkezi, lojistik ve
enerji yatırımları potansiyeli açısın-
dan ülkemize yönelik fırsatların hâ-
lâ devam ettiğini gösteriyor” dedi.
İstanbul’un 7. sõrada yer aldõğõ “Ya-
tırım Beklentileri”nde ise ilk sõrada
Münih bulunuyor. Bunu Hamburg, Pa-
ris, Londra takip ediyor. ULI Yunanis-
tan Başkanõ George Kaburopulos ko-
nu ile ilgili olarak İstanbul’un çok hõz-
lõ büyüyen ve yabancõ yatõrõma açõk bir
şehir olduğunu ifade etti. Türkiye’de hâ-
lâ altyapõ açõsõndan yapõlacak şeyler bu-
lunduğunu söyleyen Kaburopulos,
“Bence İstanbul’un gayrimenkul pi-
yasasının önünde aşılması gereken tek
şey bu altyapı yatırımlarının arttırıl-
ması ve bu arazinin daha çekici kı-
lınması” diye konuştu.
Sanayi Üretim Endeksi ocakta yavaşlayarak son 8 ayõn en düşük seviyesine geriledi
Sanayi vites küçülttü
İşçi ‘eyleme devam’ dedi
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - TA-
RİŞ Pamuk ve Yağlõ Tohumlar Birliği’ne bağ-
lõ iplik fabrikasõnõn tasfiye edilmesiyle işten
çõkarõlan yaklaşõk 600 kişi, Alsancak’taki TA-
RİŞ Genel Müdürlüğü önündeki eylemini sür-
dürüyor. İşçiler, TARİŞ İplik ve Dokuma
AŞ’nin her ay 600 lira ödenmesi önerisini ka-
bul etmeyeceklerini duyurdu.
TARİŞ İplik ve Dokuma Yönetim Kurulu
Başkanõ Güngör Şentürk, geçen günlerde
yaptõğõ açõklamada, sözleşmeleri feshedilen
işçilerin hesaplarõna tazminat alacaklarõna kar-
şõlõk 650 lira yatõrõlacağõnõ, tazminatlar öde-
nene dek de her ay 600 lira verileceğini açõk-
lamõştõ. Şentürk ayrõca 560 işçinin yasalarda
belirtilen geçikme faizleriyle birlikte tüm ya-
sal haklarõnõn en geç 30 Kasõm 2010 tarihi-
ne dek ödeneceğini bildirmişti.
İşçiler, yapõlan açõklamalarõ kabul etme-
diklerini belirterek, TARİŞ Genel Müdürlü-
ğü önündeki eylemlerini sürdürme kararõ al-
dõ. Islõklar ve sloganlar eşliğinde TARİŞ Pa-
muk ve Yağlõ Tohumlar Birliği yönetimini
protesto eden çalõşanlar adõna konuşan Tür-
kiye Tekstil Örme ve Giyim Sanayi İşçileri
Sendikasõ (TEKSİF) İzmir Şube Başkanõ
Faruk Aksoy, “Muhatap biziz. Ancak
açıklamalar basına yapılıyor. Çalışanlar
olarak bu parayı ve açıklamaları kabul et-
miyoruz. Direnişe devam edeceğiz” dedi.
Öte yandan kõsa çalõşma ödeneği süresi bi-
ten ve işlerine son verilen 560 TARİŞ İplik
işçisinin ardõndan, TARİŞ Pamuk ve Yağlõ
Tohumlar Birliği’ne bağlõ diğer işletmelerde
de mayõs ayõna dek belirli aralõklarla 400’ü
aşkõn çalõşan için de sona yaklaşõlõyor.
Ekonomi Servisi -
Türkiye’de sanayi üreti-
mi 2010 Ocak ayõnda
bir önceki yõlõn aynõ ayõ-
na göre yüzde 12.1 ar-
tarken, bir önceki aya
göre yüzde 15.3 azaldõ.
Türkiye İstatistik Ku-
rumu, 2010 Ocak ayõ
Sanayi Üretim Endeksi
sonuçlarõnõ açõkladõ. Ay-
lõk Sanayi Üretim En-
deksi ocakta son 8 ayõn
ardõndan 100’ün altõna
inerek 99.2 düzeyinde
gerçekleşti.
Sanayinin alt sektör-
leri incelendiğinde, 2000
Ocak’õnda yüzde 24.4
oranõnda gerileyen ima-
lat sanayiinde üretim en-
deksi bu yõlõn aynõ dö-
neminde yüzde 14.4 art-
tõ. Söz konusu ayda ma-
dencilik ve taşocakçõlõğõ
sektörü endeksi yüzde
0.6 azalõrken, elektrik,
gaz ve su sektörü en-
deksi ise yüzde 3.1 artõş
gösterdi.
Ana Sanayi Gruplarõ
sõnõflamasõna göre 2010
ocak’õnda bir önceki yõ-
lõn aynõ ayõna göre en
yüksek artõş yüzde 31.9
ile dayanõklõ tüketim ma-
lõ imalatõnda görüldü.
Takvim Etkisinden Arõn-
dõrõlmõş Endeks, 2010
Ocak’ta bir önceki yõlõn
aynõ ayõna göre yüzde
16.1, mevsim ve takvim
etkilerinden arõndõrõlmõş
endeks de bir önceki aya
göre yüzde 0.3 artõş gös-
terdi. 2010 Ocak ayõnda
bir önceki yõlõn aynõ ayõ-
na göre madencilik ve
taşocakçõlõğõ sektörün-
de yüzde 0.6 azalõrken,
imalat sanayii sektörü
yüzde 19.1, elektrik, gaz
ve su sektörü yüzde 3.1
arttõ. Mevsim ve takvim
etkilerinden arõndõrõlmõş
endekse göre ise bir ön-
ceki aya göre madenci-
lik ve taşocakçõlõğõ sek-
törü yüzde 3.9, elektrik,
gaz ve su sektörü yüzde
2.1 azalõrken, imalat sa-
nayii sektörü yüzde 0.7
arttõ.
Zikzaklı çıkış
İstanbul Sanayi Oda-
sõ Yönetim Kurulu Baş-
kanõ Tanıl Küçük, sa-
nayi üretiminin, zikzak-
lar çizerek ilerleyen iniş-
li çõkõşlõ seyrini devam
ettirdiğini belirtti. Kü-
çük, “İç pazarımız hâ-
lâ üretim artışını yete-
rince destekleyecek
noktada değil” dedi.
ANKARA (AA) - Neslinin devamõ
için avlanma kotasõ uygulanan su-
şi’nin ana balõğõ orkinos konusunda
korumanõn ticari savaş malzemesi olarak
kullanõlmaya çalõşõldõğõ belirtiliyor.
AB’nin, avlanma kotasõ ile ilgili uygu-
lama sürerken, koruma gerekçesiyle orkinosun ulus-
lararasõ ticaretini yasaklama kararõ aldõrmaya çalõş-
tõğõ, AB balõkçõlarõnõ korumaya yönelik bu karardan,
Türkiye, Fas, Tunus, Hõrvatistan ve Cezayir gibi ül-
kelerin olumsuz etkileneceği öne sürülüyor. AB ve
ABD’nin desteklediğini açõkladõğõ ‘orkinoslarõn
uluslararasõ ticaretinin yasaklanmasõna’ ilişkin öne-
ri, Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Tür-
lerinin Uluslararasõ Ticaretine İlişkin Sözleşme
kapsamõnda 13-25 Mart’ta Doha’da yapõlacak top-
lantõda oylanacak. Türkiye, gerekli korumaya sağ-
lamayacağõ gerekçesi ile karara karşõ görüş bildirdi.
Çalışanlar şirket yönetiminin aylık 600 liralık önerisini kabul etmedi.
Fotoğraf:
HİCRAN ÖZDAMAR
Orkinos ticari
savaşa döndü
9 MART 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
Ocakta bir önceki yõlõn aynõ ayõna
göre yüzde 12.1 artan sanayi üretimi,
beklentilerin altõnda bir büyüme
gösterdi. Üretim bir önceki aya göre
yüzde 15.3 azaldõ.
1.En hõzlõ gelişecek
kentlerin başõnda 5.Mülk alõnacak
ilk 5 arasõnda 7.Yatõrõm yapõlacak
yedi kentten biri
Toshiba
Estia havadaki
enerjiyle
õsõtacak