23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 30 MART 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Dünya ve Türk ekonomisinde gelişmeleri izlerken karşımıza çıkan ipuçlarını değerlendirmek ve dikkat etmek gerekiyor. Almanya ekonomisi zor durumda. AB’nin patronu kendi ekonomisinin sıkıntıları ile boğuşuyor. Geçen yıl kamu borçları yüzde 7.1 aratarak 1.7 trilyon dolar oldu. 2009’da ekonomi yüzde 5 daraldı. İşsizlik Şubat 2010’da yüzde 8.7’e yükseldi. Bütçe açığı 79.3 milyar Avro’ya, bütçe açığı/GSYİH oranı yüzde 3.3 oranına çıktı. Bu, AB kriterlerinin ihlali anlamına gelmektedir. Yunanistan’a yardım paketi AB ülkelerini sıkıntıya soktu. Paket konusunda AB, özellikle Almanya ve Fransa anlaşınca Avro dolar paritesi 1.34 seviyesine çıktı. Avro dolar paritesi aralık başında 1.51 iken Yunanistan ekonomik krizi nedeniyle yüzde 12 değer kaybetmişti. AMB Başkanı Jean- Claude Trichet Yunanistan’a yardım konusunda önemli işlev gördü. 22 milyar Avro’luk bir güvence fonu (Yunanistan kredi bulamazsa en son çare olarak devreye girecek fon) oluşturuldu. IMF bu fona önemli katkı yapacak. AB ülkeleri AMB’deki hisseleri oranında katkıda bulunacak. Amerikan tahvillerine dikkat etmek ve izlemek gerekiyor. ABD’de bono faizleri 10 yıllık tahvil faizi yüzde 3.90’a yükseldi. Bu yükseliş, Fed’in sıkı para politikası izlemesine, faiz arttırımına gitmesine (son çeyrekte), bütçe açığının yüksek seyretmesi nedeniyle tahvil ihracının yani arz fazlasının artışa devam etmesine yol açabilir. Euro/dolar paritesinin düşmesi Türkiye’nin ihracatını düşük gösterecektir. Örneğin 80 milyar dolar ihracat, parite değişikliği nedeniyle dolar cinsinden (bizim dış ödemeler rakamlarımız dolar olarak ifade edilmektedir) düşecektir. Bu nedenle parite bu yönüyle bize ipucu vermektedir. Gösterge tahvil faiz oranında yükselme beklemeliyiz. Yüzde 9 olan gösterge faizinin aşağıdaki nedenlerle yükselmesi bekleniyor. Bu nedenler de ekonominin geleceği ile ilgili bazı ipuçlarını bize gösteriyor. 1) Enflasyon artıyor. 2) Orta vadeli enflasyon beklentileri kötüleşti. 3) Kısa vadeli enflasyon beklentileri TCMB hedefinin üzerinde. 4) Piyasa oyuncuları daha büyük faiz arttırımları bekliyor. 5) Ciddi bir siyasi kriz vardı ve her an anayasa değişikliği nedeniyle olabilir. 6) IMF ile stand by görüşmeleri sona erdi. Piyasa bu beklenti içinde artık olmayacak. 7) Hazine’nin bugünlerde bankalar tek bir müşteri grubu. Yabancı ve yerli yatırımcılar Hazine tahvillerine yakın durmuyor. 8) Reel faiz oranları tarihi düşük seviyelerde ve cazip olarak görülmüyor Bankalar tahvil piyasasında tek ve varlıklarının üçte birini tahvile bağlamış durumda. Şubat 2010 sonunda bankalar dış borcun yüzde 65’inden fazlasını elinde tutuyordu.. 2007 sonunda bu oran yüzde 55 idi. Bankaların varlıklarının yüzde 35’i tahvillerden oluşuyor ve 2009’da elde ettikleri faiz gelirlerinin yüzde 35’i bu menkul varlıklara ilişkin. Bu da bankaların faizlerle ilgili koruma refleksi gösterdiği hususunu ortaya çıkarıyor. 2001 krizi anayasa kitapçığının atılmasından çıkmıştı, şimdi anayasanın kendisi değişiyor. Bakalım bazı örneklerini verdiğimiz ipuçlarına göre ekonomimiz anayasa değişikliğinden ne kadar etkilenecek? Göstergeler, piyasa analizleri, borsa endeksleri ekonomi değerlendirmesine olanak veriyor; ama temel ekonomik sorunlarımıza cevap olmuyor. İşsizlik, açlık, yoksulluk, yolsuzluk ekonomisinin yarattığı tahribat, kapanan binlerce işletme, üretimsiz bir ekonomi aldı başını gidiyor. Anayasa değişikliğini önemseyenler bu hususları neden göz ardı ediyorlar diye sormayacağız, cevap belli: Hesap başka, ekonomi ise çıkmaz ayın son çarşambasında. Dünya ve Türk Ekonomisinde Ortaya Çıkan İpuçları M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com KISA... KISA... İDO ve Magic Life’tan işbirliği Bodrum, Dalaman ve Marmaris’teki Club Magic Life’lara gitmek için deniz otobüsü ya da hõzlõ feribotu tercih edenler, tatil rezervasyonlarõnõ yaptõrõrken İDO biletlerini anõnda alabiliyor. LykiaWorld’den indirim LykiaWorld 5 Nisan 2010’a kadar yapõlacak erken peşin ödemeli rezervasyonlarda Antalya’daki otel için yüzde 35 Ölüdeniz’deki otel için ise yüzde 30 indirim yapacak. Suyunu bırakmayan domates Metro Toptancõ Market tarafõndan satõşa sunulan suyunu bõrakmayan domatesler sayesinde, sandviç ekmeği õslanmõyor, kebap ateşi sönmüyor. Fiyatlar 85 kuruşun altõna inerse, üreticiler şirketlere satmak yerine halka 15 gün bedava süt dağõtõp kalanõ sokağa dökecek Süt üreticisi greve gidiyorDüşük fiyatlarõn kendilerini iflasa sürüklediğini söyleyen süt üreticileri, büyük firmalarõn fiyat dayatmalarõna grevle cevap vermek için hazõrlõklara başladõ. MURAT GÜLDEREN Türkiye’deki tüm süt üretici birlikleri, süt fiyatlarõnõn 0.85 TL’nin altõnda kalmasõ ha- linde yurt genelinde 15 günlük greve gitme kararõ aldõ. Grev süresince yurttaşlara beda- va süt dağõtacak olan üreticiler, büyük fir- malara da süt satõşlarõnõ durduracak. Gönen Süt Üreticileri Birliği Genel Müdürü Serkan Borucu grev kararõnõ Türkiye’deki tüm üretici ve damõzlõk birlikleriyle birlikte aldõklarõnõ anlatarak “75 kuruşa mal edilen sütü büyük firmalar 72 kuruştan almak is- tiyor. Artık bıçak geldi, kemiğe dayandı. Buna göz yummayız. Bu, üreticilerin ifla- sı demektir. Verdiğimiz fiyattan asla taviz vermeyeceğiz” dedi. Artık sabrımız kalmadı Borucu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıllardır bü- yük firmaların etkili olduğu fiyatlara müşte- ri kaybetmemek açısından göz yumduk. An- cak sürekli düşürülen fiyatlara artık tahammül edemez hale geldik. Eğer 85 kuruşun altında bir fiyat biçilecekse, tüm Türkiye’de eyleme başlayacağız. 15 gün boyunca yurttaşa beda- va süt dağıtacağız. Sütaş, Ülker, Sek, Danone, Tikveşli, Yörsan, Tahsildaroğlu gibi büyük fir- malara süt vermeyeceğiz, gerekirse sokağa dö- keceğiz. Yemlik hububatlar, gübre ve mazot fi- yatları sürekli artıyor. Son zamanlardaki en bü- yük üretim maliyetleriyle yüz yüzeyiz.” Ambalajlõ Süt ve Süt Ürünleri Derneği (ASÜD) tarafõndan hazõrlanan Dünya ve Tür- kiye Süt Endüstrisi Raporu’na göre Türkiye’de üretimin en aza indiği dönemde sütün litre fi- yatõ 85 kuruş oldu. Dernek Başkanõ Harun Çal- lı, bu artõşõ tüketicilere yansõtamadõklarõ için üre- ticilerin zorlandõğõnõ açõkladõ. Çallõ, fiyatlardaki istikrarsõzlõğõn ana kaynağõnõ üretimin yüksel- diği dönemlerde talebin çok düşmesi ve tale- bin artõş gösterdiği dönemlerde ise üretimin ye- tersiz kalmasõ olarak gösterdi. Çallõ, “Talebin arttığı eylül ayından üretim en aza indiği için fiyatlar artmakta, üretimin arttığı bahar ay- larında ise süt tüketimi azalmakta. Arz ile talep arasındaki dengesizlik yüzde 40’lara va- rıyor. Fiyatlardaki istikrarsızlık hem üreti- cileri hem tüketicileri mağdur ediyor” dedi. Dünya genelinde süt sektörü son iki yıldır son derece zor de- neyimlerden geçiyor. 2009 yılının ortalarına doğru tarihin en düşük düzeyine inen süt fiyatları nedeniyle üreticiler Avru- pa’nın her yerinde eyleme başlamışlar, traktörlerini Brüksel’e kadar sürmüşlerdi. Yu- karıda 2009 Eylül’ünde Brüksel’deki gösteriler yer alıyor. Haftalardır protestolarını sür- düren üreticiler 500 bin litre sütü tarlalarına dökmüştü. Hollanda’daki eylemde tarla- ya dökülen süt, ortalama bir süt üretim tesisinin yıllık üretimine eşdeğerdi. Sütçüler AB’de de zor durumda İsmail Gülle, seçimler öncesinde İTHİB’ye aralarõnda 0.45 dolar ihracat yapan yaklaşõk 120 çakma ihracatçõ firmanõn oy kullanmak için üye olduğunu söyledi ‘Çakma ihracatçõ oy kullanacak’ Ekonomi Servisi - İhracatçõ birliklerini se- çim heyecanõ sardõ. Nisan başõnda İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçõlarõ Birliği ye- ni başkanõnõ seçecek. İTHİB’nin mevcut Baş- kanõ İsmail Gülle’ye karşõ Türkiye Genç İşa- damlarõ Konfederasyonu’un eski başkanõ Ha- zim Sesli’nin de başkan adayõ olacağõ be- lirtiliyor. İTHİB Başkanõ Gülle, ‘seçim ön- cesi 1 dolar ihracat yaptı gösterip birliğe üye olunduğu’ yönündeki haberlerle ilgili olarak “Gerçek ihracatçılar birleşin, çak- ma ihracatçılarımız var” dedi. Gülle, İTHİB seçimleri öncesi, düzenle- diği basõn toplantõsõnda, 2010 hedeflerini an- lattõ ve yeni yönetim kurulu adaylarõnõ tanõttõ. Türkiye’de çok ciddi gündem olduğunu ve ekonominin birinci gündem maddesi olmakta zorlandõğõnõ söyleyen Gülle, bu sektörü iyi değerlendirmek gerektiğini vurguladõ. Gülle, krizin faturasõnõn işini kaybedenlere çõktõğõnõ dile getirerek 1996’da sektörde 4.5 milyar dolar olan yatõrõmlarõn günümüzde 400 milyon dolarlara gerilediğini, sektöre ya- tõrõm yapma arzusunun azaldõğõnõ anlattõ. Gülle, kimseyle polemiğe girmek istemedi- ğini belirterek “Adam matbaacı, ama üs- tüne 1 dolar geçirince birliğe üye oluyor. Bu 1 dolarlık ihracatı da serbest bölgeye yapıp o döviz alışverişini de kapattığı za- man ihracatçı olmuş oluyor. Aslında se- çim aşkına bu 1 dolar için yaklaşık 300 do- lar para harcanıyor” diye konuştu. Çakma dedikleri ihracatçõ sayõsõnõn yak- laşõk 120 olduğunu belirten Gülle, “Yapı- lanın yanlışlığına vurgu yapıyoruz. Ha- vacılık şirketinin burada ne işi var? Otomotiv, kongre, mat- baa, silah şirketlerinin burada ne işi var? 20 enerji şirketi var. Her- kesin yaptığı işe say- gımız var. Bence önemli bir hak hırsızlığı, herke- sin sağduyu ile ona sahip çıka- cağına inanıyo- rum” dedi. Milyar Dolar Parite Avro İhracat 120.8 1.51 80 İhracat 107.2 1.34 80 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Kriz Çarpması Gündem dayatmasında biz Erdoğan hükümetinin anayasa paketinin son şeklinin açıklanmasına koşullanmış beklerken, DİSK’ten gelen çarpıcı bir araştırma sonucu, medyanın büyük çoğunluğunda habere değer bile görülmedi. Özetle, dünyanın çok ciddi kafa patlatmakta olduğu, AB’nin çözüm üretmeye çalıştığı, Yunanistan’ı allak bullak eden son krizin aslında Türkiye’de etkilenen nüfusa göre ne kadar da küçük kaldığı kara mizah esprisinde anlatılmaya çalışılmıştı... Türkiye’de büyük dünya krizi bağlantılı, derin krizden doğrudan etkilenen, 2.5 milyona varan işsiz kalanlar, aileleriyle toplam 10 milyona nüfusa ulaşmış bulunuyorlar. Sonuç olarak Yunanistan’ın toplam nüfusuna yakın vatandaşımız krizle birlikte işsiz kalanlarla, doğrudan kriz çarpılmasına tutulmuşlar saflarına geçmişler. Erdoğan hükümetlerinin en umutlu krizden çıkış reçetelerinde, en yüksek oranlı büyüme projelerinde de yakın tarihler için işsiz sayısını azaltmayı müjdeleyebilecek anlamlı önerme yok. Kriz süresince işten çıkarılanlar 692 bin, işgücü dışında olanlar 583 bin, güvencesiz çalışırken işsiz kalanlar 1 milyon 274 bin, iflas eden işverenler 282 bin olmak üzere toplam 2.5 milyonu bulan işsiz kalanlara dönük Erdoğan hükümeti ve meslek örgütlerinin şimdilik öngördükleri kampanyalar moral kazandırma içerikli. Somut, istihdamı arttırıcı tek bir proje yok. Ne kadar çarpıcı ki piyasa üzerinden dün yapılan en son değerlendirmelerde de yaşayanlar için en yaşamsal sorun işsizlik, kriz çarpmasına uğrayanların sayıları Yunanistan’ın toplam nüfusuna varmışken, Türkiye’nin krizden başarılı çıktığı, Türkiye’nin Yunanistan’dan daha az riskli olduğu vurgulanıyordu. Türkiye geçen haftayı en son anayasa tartışmaları nedeniyle siyasal gerilimle, çatışmacı geçirmişken, piyasacıların itiraf ettiklerine göre, kolay kolay açıklanamayacak bir biçimde piyasalarının önlenemez yükselişi içinde geçirmişti. Onların söyleyemediklerini biz söyleyelim: Kaynağı belirsiz sıcak para, önlenemez yükselişin gerekçesi olmuştu. Üretime, istihdam artışına, yatırıma yansıması söz konusu olamıyacak, halk arasında daha çok kara para olarak bilinen bir sıcak para akışı söz konusuydu. Piyasacıların diliyle yani Türkiye, Yunanistan’dan daha az riskli ülke olarak ilan ediliyordu... Türkiye her gün bir yeni siyasal kriz cepheleşmesi, tartışmasının batağında, en son, en etkin ve çarpıcısı anayasa paketi gündemdeyken, sahi ekonomik açıklaması olmayan geçen haftanın piyasalar yükselmesi neden yaşanmıştı? Uzmanları anlamlı gülümsemelerle yetinip, kaynağı hakkında söz söylememeyi seçerlerken, piyasalara giren yeni sıcak parayı sorgulamamak akıl işi değil mi? AKP iktidar sürecinde çok belirsiz kaynaklı sıcak para girişlerini hiç sorgulamamakla nerelere geldik? Türkiye bankaları bir önceki krizden bağışıklı, sözde krizden en az etkilenmiş ülke olabilecekken, neden en çok çarpılan, krizin odağındaki ülkelerden daha çok yoksullaşmayı, işsizliği yaşayan, kriz vurgununu yiyen ilk 5 sıralamasına girdi?.. Kaynağı açıklanamayan, ekonomik karşılığı olmayan, sıcak para girişinin getirisinden çok, önlenemiyen çıkışında götürüsü olduğunu artık bilmeyen kaldı mı? AKP’nin seçime az zaman kala, demokratik açılımla uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir anayasa değişikliği paketi ile siyasi kazanım vurgunu hesapları ortada... Kimselerin antidemokratik olmasını savunmadığı, bizdeki yalama olmuş uygulamalarına şiddetle karşı çıktığı parti kapatmaları düzenlemesinde gerçek demokratik açılım yerine, kendi savunma refleksleri belirleyici.. Referandum olursa, sonucu ne olursa olsun oy kullananların çok azı için demokrasinin olmazsa olmazı, yasama yürütme yargı bağımsızlığı ilkeleri, kaygısı göz önünde bulundurulacak. Ağızlarından demokratik açılım düşürmeyen demokrat geçinenler, yandaş, yalaka korosu hiç utanmadan, sıkılmadan AKP’nin yargıyı ele geçirme operasyonunu, güçlerin iktidar savaşı gibi pazarlamaya çalışıyorlar. AKP’yi yargıdan çekmiş mağdur, ezilmişliğin dürtüsü ile kendini savunma refleksi içinde göstermeye bakıyorlar. İnsan hakları, demokrasi gaspı suçunun işlenmesini bağışlatmaya çalışıyorlar.. 12 Eylül Anayasası dayatmasına yüzde 92 ile evet demiş seçmenin bu teknik tartışmada duruşu ne kadar sağlıklı olabilir? AKP değişiklik paketi aleyhine oy kullanan çoğunluk için bile yargı bağımsızlığının önemini kavramak, savunma dürtüsünün belirleyici olduğunu söylemek güç olacak.. AKP’den, iktidar icraatlarından şu ya da bu gerekçelerle kaygı duymuş, AKP’ye hayır oyu vermeyi seçmiş bir anlayış öne çıkacak... Son günlerin yeni tartışması, AKP paketinin içeriği nedeni ile anayasaya aykırı düştüğü, bu türden bir paketin bütün olarak oylanmasının evrensel hukuk, referandum oylamalarına aykırı düşeceği haklı gerekçeleri ise bambaşka bir boyut. Senaryo ortada, bu paket sayesinde AKP iktidarından sıtkı sıyrılmış seçmenin anlamlı bir bölümünün bir kez daha oyunu alabilecek bir sıçrama yapabilmek.. Oyun tutarsa, ya ters teperse? soner@cumhuriyet.com.tr Türk çocuğu süte hasret Türkiye Süt Et Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) verilerine göre: Yıllık kişi başına süt tüketimi bizde sadece 25 litre. Bu rakam İtalya’da 63, İngiltere’de 100 ve Finlandiya’da 139 litre. Avrupa ortalaması 70 litrenin üzerinde. Türkiye’de yıllık üretim 12 milyon ton. Bunun yüzde 27’si kayıtlı, gerisi kayıtdışı. Üretilen sütün büyük kısmı sağlıksız, hijyen ve gıda güvenliği açısından bozuk. Bu yüzden Avrupa’ya süt ve sütlü ürün satamıyoruz. Süt, ülkemizde çocukların en fazla tükettiği içecekler arasında 2. sırada, yetişkinler arasında 3. sırada yer alıyor. Türkiye’de işlenmiş ve paketlenmiş süt tüketimi ise kişi başına 11 litre. Günde bir bardak süt içen bir çocuk, protein ihtiyacının yüzde 35’ini, kalsiyum ihtiyacının yüzde 52’sini, B12 vitamini ihtiyacının yüzde 98’ini karşılıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TOBB Başkanõ Rifat Hisarcıklıoğlu, TİSK Başkanõ Tuğrul Kutadgobilik, MÜSİAD Başkanõ Ömer Cihad Vardan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Cansel Başaran Symes, Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õ AKP Genel Merkezi’nde ziyaret ederek yaklaşõk bir saat görüştü. Ekonomi- nin toparlanma sürecinin kuvvetlendiril- mesi için gerekli gördükleri yasal mevzuat ve değişiklikler hakkõndaki önerilerini Er- doğan’a ilettiklerini belirten Hisarcõklõoğ- lu; Türk Ticaret, Borçlar, Hukuk Muhake- meleri ve Ticari Sõr ve Kişisel Sõrlara iliş- kin düzenlemelerin yapõlmasõnõ istedikleri- ni söyledi. Hisarcõklõoğlu işsizlik sorunuy- la ilgili de destek beklediklerini söyledi. Daha sonra CHP lideri Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yle de görüşen heyet, muhalefetten de destek sözü aldõ. ‘Anayasa değişse de siyaset değişmeyecek’ Ekonomi Servisi - 2004 yõlõnda yayõ- nõna ara veren TÜSİAD’õn “Görüş” der- gisi, Seçim ve Siyasi Partiler Yasalarõ’nõn değişmesi talebini dile getiren “Anayasa değişse de, siyaset değişmeyecek” baş- lõklõ kapak konusuyla yeniden yayõn ha- yatõna başladõ. Simgesel olarak AKP, CHP ve MHP gruplarõndaki tüm üyele- rin, liderlerinin birer kopyasõ olarak gös- terildiği kapak konusunda, TÜSİAD Baş- kanõ Ümit Boyner, “Anayasa paketi- nin beraberinde, belki de öncesinde yapılması gereken, seçim sistemi ve si- yasi partiler mevzuatında, çoğulcu de- mokrasi anlayışına uygun bir refor- mun gerçekleştirilmesi olmalı” görüşü- nü dile getiriyor. Barajõn mutlaka düşü- rülmesi ve siyasi sistemin, seçmenin tem- silcisine daha kolay hesap sorabileceği, siyasete daha aktif katõlabileceği bir yapõ- ya kavuşturulmasõ gereğinin altõnõ çizen Boyner, görüşlerini şöyle sürdürüyor: “Aksi takdirde, bir kez daha, parçalı düzenlemelerin sistemin temel sorunla- rına çare üretemediğine, siyaset kuru- munun zafiyetlerinin giderilemediğine şahit olacağız. Türkiye, bir genel seçi- mi daha yüzde 10 barajı ve sadece ge- nel merkezlerin iradesine bağlı bir aday belirleme yöntemi ile geçirmeme- li, seçim ve siyasi partiler reformları ivedilikle gündeme getirilmelidir.” İş dünyasından Erdoğan’a ziyaret İsmail Gülle. TÜSİAD Başkanı Boyner ve işada- mı Bülent Eczacıbaşı, tanıtım kok- teylinde “Görüş” dergisini inceledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle