Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
30 MART 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Dünya ve Türk ekonomisinde
gelişmeleri izlerken karşımıza
çıkan ipuçlarını değerlendirmek ve
dikkat etmek gerekiyor.
Almanya ekonomisi zor
durumda.
AB’nin patronu kendi
ekonomisinin sıkıntıları ile
boğuşuyor. Geçen yıl kamu
borçları yüzde 7.1 aratarak 1.7
trilyon dolar oldu. 2009’da
ekonomi yüzde 5 daraldı. İşsizlik
Şubat 2010’da yüzde 8.7’e
yükseldi. Bütçe açığı 79.3 milyar
Avro’ya, bütçe açığı/GSYİH oranı
yüzde 3.3 oranına çıktı. Bu, AB
kriterlerinin ihlali anlamına
gelmektedir.
Yunanistan’a yardım paketi AB
ülkelerini sıkıntıya soktu.
Paket konusunda AB, özellikle
Almanya ve Fransa anlaşınca Avro
dolar paritesi 1.34 seviyesine çıktı.
Avro dolar paritesi aralık başında
1.51 iken Yunanistan ekonomik
krizi nedeniyle yüzde 12 değer
kaybetmişti. AMB Başkanı Jean-
Claude Trichet Yunanistan’a
yardım konusunda önemli
işlev gördü.
22 milyar Avro’luk bir
güvence fonu (Yunanistan
kredi bulamazsa en son çare
olarak devreye girecek fon)
oluşturuldu. IMF bu fona önemli
katkı yapacak. AB ülkeleri
AMB’deki hisseleri oranında
katkıda bulunacak.
Amerikan tahvillerine dikkat
etmek ve izlemek gerekiyor.
ABD’de bono faizleri 10 yıllık
tahvil faizi yüzde 3.90’a yükseldi.
Bu yükseliş, Fed’in sıkı para
politikası izlemesine, faiz
arttırımına gitmesine (son
çeyrekte), bütçe açığının yüksek
seyretmesi nedeniyle tahvil
ihracının yani arz fazlasının artışa
devam etmesine yol açabilir.
Euro/dolar paritesinin
düşmesi Türkiye’nin ihracatını
düşük gösterecektir.
Örneğin 80 milyar dolar ihracat,
parite değişikliği nedeniyle dolar
cinsinden (bizim dış ödemeler
rakamlarımız dolar olarak ifade
edilmektedir) düşecektir. Bu
nedenle parite bu yönüyle bize
ipucu vermektedir.
Gösterge tahvil faiz oranında
yükselme beklemeliyiz.
Yüzde 9 olan gösterge faizinin
aşağıdaki nedenlerle yükselmesi
bekleniyor. Bu nedenler de
ekonominin geleceği ile ilgili bazı
ipuçlarını bize gösteriyor.
1) Enflasyon artıyor. 2) Orta
vadeli enflasyon beklentileri
kötüleşti. 3) Kısa vadeli enflasyon
beklentileri TCMB hedefinin
üzerinde. 4) Piyasa oyuncuları
daha büyük faiz arttırımları
bekliyor. 5) Ciddi bir siyasi kriz
vardı ve her an anayasa
değişikliği nedeniyle olabilir.
6) IMF ile stand by görüşmeleri
sona erdi. Piyasa bu beklenti
içinde artık olmayacak. 7)
Hazine’nin bugünlerde bankalar
tek bir müşteri grubu. Yabancı ve
yerli yatırımcılar Hazine tahvillerine
yakın durmuyor. 8) Reel faiz
oranları tarihi düşük seviyelerde ve
cazip olarak görülmüyor
Bankalar tahvil piyasasında
tek ve varlıklarının üçte birini
tahvile bağlamış durumda.
Şubat 2010 sonunda bankalar
dış borcun yüzde 65’inden
fazlasını elinde tutuyordu.. 2007
sonunda bu oran yüzde 55 idi.
Bankaların varlıklarının yüzde 35’i
tahvillerden oluşuyor ve 2009’da
elde ettikleri faiz gelirlerinin yüzde
35’i bu menkul varlıklara ilişkin. Bu
da bankaların faizlerle ilgili koruma
refleksi gösterdiği hususunu
ortaya çıkarıyor.
2001 krizi anayasa kitapçığının
atılmasından çıkmıştı, şimdi
anayasanın kendisi değişiyor.
Bakalım bazı örneklerini verdiğimiz
ipuçlarına göre ekonomimiz
anayasa değişikliğinden ne kadar
etkilenecek?
Göstergeler, piyasa analizleri,
borsa endeksleri ekonomi
değerlendirmesine olanak veriyor;
ama temel ekonomik sorunlarımıza
cevap olmuyor. İşsizlik, açlık,
yoksulluk, yolsuzluk
ekonomisinin yarattığı tahribat,
kapanan binlerce işletme,
üretimsiz bir ekonomi aldı başını
gidiyor. Anayasa değişikliğini
önemseyenler bu hususları neden
göz ardı ediyorlar diye
sormayacağız, cevap belli: Hesap
başka, ekonomi ise çıkmaz ayın
son çarşambasında.
Dünya ve Türk Ekonomisinde Ortaya Çıkan İpuçları
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
KISA... KISA...
İDO ve Magic Life’tan işbirliği
Bodrum, Dalaman ve Marmaris’teki Club
Magic Life’lara gitmek için deniz otobüsü
ya da hõzlõ feribotu tercih edenler,
tatil rezervasyonlarõnõ yaptõrõrken
İDO biletlerini anõnda alabiliyor.
LykiaWorld’den indirim
LykiaWorld 5 Nisan 2010’a kadar yapõlacak
erken peşin ödemeli rezervasyonlarda
Antalya’daki otel için yüzde 35 Ölüdeniz’deki
otel için ise yüzde 30 indirim yapacak.
Suyunu bırakmayan domates
Metro Toptancõ Market tarafõndan satõşa
sunulan suyunu bõrakmayan domatesler
sayesinde, sandviç ekmeği õslanmõyor,
kebap ateşi sönmüyor.
Fiyatlar 85 kuruşun altõna inerse, üreticiler şirketlere satmak yerine halka 15 gün bedava süt dağõtõp kalanõ sokağa dökecek
Süt üreticisi greve gidiyorDüşük fiyatlarõn kendilerini iflasa
sürüklediğini söyleyen süt
üreticileri, büyük firmalarõn fiyat
dayatmalarõna grevle cevap vermek
için hazõrlõklara başladõ.
MURAT GÜLDEREN
Türkiye’deki tüm süt üretici birlikleri, süt
fiyatlarõnõn 0.85 TL’nin altõnda kalmasõ ha-
linde yurt genelinde 15 günlük greve gitme
kararõ aldõ. Grev süresince yurttaşlara beda-
va süt dağõtacak olan üreticiler, büyük fir-
malara da süt satõşlarõnõ durduracak.
Gönen Süt Üreticileri Birliği Genel Müdürü
Serkan Borucu grev kararõnõ Türkiye’deki
tüm üretici ve damõzlõk birlikleriyle birlikte
aldõklarõnõ anlatarak “75 kuruşa mal edilen
sütü büyük firmalar 72 kuruştan almak is-
tiyor. Artık bıçak geldi, kemiğe dayandı.
Buna göz yummayız. Bu, üreticilerin ifla-
sı demektir. Verdiğimiz fiyattan asla taviz
vermeyeceğiz” dedi.
Artık sabrımız kalmadı
Borucu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıllardır bü-
yük firmaların etkili olduğu fiyatlara müşte-
ri kaybetmemek açısından göz yumduk. An-
cak sürekli düşürülen fiyatlara artık tahammül
edemez hale geldik. Eğer 85 kuruşun altında
bir fiyat biçilecekse, tüm Türkiye’de eyleme
başlayacağız. 15 gün boyunca yurttaşa beda-
va süt dağıtacağız. Sütaş, Ülker, Sek, Danone,
Tikveşli, Yörsan, Tahsildaroğlu gibi büyük fir-
malara süt vermeyeceğiz, gerekirse sokağa dö-
keceğiz. Yemlik hububatlar, gübre ve mazot fi-
yatları sürekli artıyor. Son zamanlardaki en bü-
yük üretim maliyetleriyle yüz yüzeyiz.”
Ambalajlõ Süt ve Süt Ürünleri Derneği
(ASÜD) tarafõndan hazõrlanan Dünya ve Tür-
kiye Süt Endüstrisi Raporu’na göre Türkiye’de
üretimin en aza indiği dönemde sütün litre fi-
yatõ 85 kuruş oldu. Dernek Başkanõ Harun Çal-
lı, bu artõşõ tüketicilere yansõtamadõklarõ için üre-
ticilerin zorlandõğõnõ açõkladõ. Çallõ, fiyatlardaki
istikrarsõzlõğõn ana kaynağõnõ üretimin yüksel-
diği dönemlerde talebin çok düşmesi ve tale-
bin artõş gösterdiği dönemlerde ise üretimin ye-
tersiz kalmasõ olarak gösterdi. Çallõ, “Talebin
arttığı eylül ayından üretim en aza indiği için
fiyatlar artmakta, üretimin arttığı bahar ay-
larında ise süt tüketimi azalmakta. Arz ile
talep arasındaki dengesizlik yüzde 40’lara va-
rıyor. Fiyatlardaki istikrarsızlık hem üreti-
cileri hem tüketicileri mağdur ediyor” dedi.
Dünya genelinde süt sektörü
son iki yıldır son derece zor de-
neyimlerden geçiyor. 2009 yılının
ortalarına doğru tarihin en düşük düzeyine inen süt fiyatları nedeniyle üreticiler Avru-
pa’nın her yerinde eyleme başlamışlar, traktörlerini Brüksel’e kadar sürmüşlerdi. Yu-
karıda 2009 Eylül’ünde Brüksel’deki gösteriler yer alıyor. Haftalardır protestolarını sür-
düren üreticiler 500 bin litre sütü tarlalarına dökmüştü. Hollanda’daki eylemde tarla-
ya dökülen süt, ortalama bir süt üretim tesisinin yıllık üretimine eşdeğerdi.
Sütçüler AB’de de zor durumda
İsmail Gülle, seçimler öncesinde İTHİB’ye aralarõnda 0.45 dolar ihracat yapan
yaklaşõk 120 çakma ihracatçõ firmanõn oy kullanmak için üye olduğunu söyledi
‘Çakma ihracatçõ oy kullanacak’
Ekonomi Servisi - İhracatçõ birliklerini se-
çim heyecanõ sardõ. Nisan başõnda İstanbul
Tekstil ve Hammadde İhracatçõlarõ Birliği ye-
ni başkanõnõ seçecek. İTHİB’nin mevcut Baş-
kanõ İsmail Gülle’ye karşõ Türkiye Genç İşa-
damlarõ Konfederasyonu’un eski başkanõ Ha-
zim Sesli’nin de başkan adayõ olacağõ be-
lirtiliyor. İTHİB Başkanõ Gülle, ‘seçim ön-
cesi 1 dolar ihracat yaptı gösterip birliğe
üye olunduğu’ yönündeki haberlerle ilgili
olarak “Gerçek ihracatçılar birleşin, çak-
ma ihracatçılarımız var” dedi.
Gülle, İTHİB seçimleri öncesi, düzenle-
diği basõn toplantõsõnda, 2010 hedeflerini an-
lattõ ve yeni yönetim kurulu adaylarõnõ tanõttõ.
Türkiye’de çok ciddi gündem olduğunu ve
ekonominin birinci gündem maddesi olmakta
zorlandõğõnõ söyleyen Gülle, bu sektörü iyi
değerlendirmek gerektiğini vurguladõ.
Gülle, krizin faturasõnõn işini kaybedenlere
çõktõğõnõ dile getirerek 1996’da sektörde
4.5 milyar dolar olan yatõrõmlarõn günümüzde
400 milyon dolarlara gerilediğini, sektöre ya-
tõrõm yapma arzusunun azaldõğõnõ anlattõ.
Gülle, kimseyle polemiğe girmek istemedi-
ğini belirterek “Adam matbaacı, ama üs-
tüne 1 dolar geçirince birliğe üye oluyor.
Bu 1 dolarlık ihracatı da serbest bölgeye
yapıp o döviz alışverişini de kapattığı za-
man ihracatçı olmuş oluyor. Aslında se-
çim aşkına bu 1 dolar için yaklaşık 300 do-
lar para harcanıyor” diye konuştu.
Çakma dedikleri ihracatçõ sayõsõnõn yak-
laşõk 120 olduğunu belirten Gülle, “Yapı-
lanın yanlışlığına vurgu yapıyoruz. Ha-
vacılık şirketinin burada ne işi var?
Otomotiv, kongre, mat-
baa, silah şirketlerinin
burada ne işi var? 20
enerji şirketi var. Her-
kesin yaptığı işe say-
gımız var. Bence
önemli bir hak
hırsızlığı, herke-
sin sağduyu ile
ona sahip çıka-
cağına inanıyo-
rum” dedi.
Milyar Dolar Parite Avro
İhracat 120.8 1.51 80
İhracat 107.2 1.34 80
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Kriz Çarpması
Gündem dayatmasında biz Erdoğan
hükümetinin anayasa paketinin son şeklinin
açıklanmasına koşullanmış beklerken, DİSK’ten
gelen çarpıcı bir araştırma sonucu, medyanın
büyük çoğunluğunda habere değer bile görülmedi.
Özetle, dünyanın çok ciddi kafa patlatmakta
olduğu, AB’nin çözüm üretmeye çalıştığı,
Yunanistan’ı allak bullak eden son krizin aslında
Türkiye’de etkilenen nüfusa göre ne kadar da
küçük kaldığı kara mizah esprisinde anlatılmaya
çalışılmıştı...
Türkiye’de büyük dünya krizi bağlantılı, derin
krizden doğrudan etkilenen, 2.5 milyona varan işsiz
kalanlar, aileleriyle toplam 10 milyona nüfusa
ulaşmış bulunuyorlar. Sonuç olarak Yunanistan’ın
toplam nüfusuna yakın vatandaşımız krizle birlikte
işsiz kalanlarla, doğrudan kriz çarpılmasına
tutulmuşlar saflarına geçmişler. Erdoğan
hükümetlerinin en umutlu krizden çıkış
reçetelerinde, en yüksek oranlı büyüme projelerinde
de yakın tarihler için işsiz sayısını azaltmayı
müjdeleyebilecek anlamlı önerme yok.
Kriz süresince işten çıkarılanlar 692 bin, işgücü
dışında olanlar 583 bin, güvencesiz çalışırken işsiz
kalanlar 1 milyon 274 bin, iflas eden işverenler 282
bin olmak üzere toplam 2.5 milyonu bulan işsiz
kalanlara dönük Erdoğan hükümeti ve meslek
örgütlerinin şimdilik öngördükleri kampanyalar
moral kazandırma içerikli. Somut, istihdamı arttırıcı
tek bir proje yok.
Ne kadar çarpıcı ki piyasa üzerinden dün yapılan
en son değerlendirmelerde de yaşayanlar için en
yaşamsal sorun işsizlik, kriz çarpmasına
uğrayanların sayıları Yunanistan’ın toplam
nüfusuna varmışken, Türkiye’nin krizden başarılı
çıktığı, Türkiye’nin Yunanistan’dan daha az riskli
olduğu vurgulanıyordu. Türkiye geçen haftayı en
son anayasa tartışmaları nedeniyle siyasal gerilimle,
çatışmacı geçirmişken, piyasacıların itiraf ettiklerine
göre, kolay kolay açıklanamayacak bir biçimde
piyasalarının önlenemez yükselişi içinde geçirmişti.
Onların söyleyemediklerini biz söyleyelim: Kaynağı
belirsiz sıcak para, önlenemez yükselişin gerekçesi
olmuştu. Üretime, istihdam artışına, yatırıma
yansıması söz konusu olamıyacak, halk arasında
daha çok kara para olarak bilinen bir sıcak para
akışı söz konusuydu. Piyasacıların diliyle yani
Türkiye, Yunanistan’dan daha az riskli ülke olarak
ilan ediliyordu...
Türkiye her gün bir yeni siyasal kriz
cepheleşmesi, tartışmasının batağında, en son, en
etkin ve çarpıcısı anayasa paketi gündemdeyken,
sahi ekonomik açıklaması olmayan geçen haftanın
piyasalar yükselmesi neden yaşanmıştı? Uzmanları
anlamlı gülümsemelerle yetinip, kaynağı hakkında
söz söylememeyi seçerlerken, piyasalara giren yeni
sıcak parayı sorgulamamak akıl işi değil mi? AKP
iktidar sürecinde çok belirsiz kaynaklı sıcak para
girişlerini hiç sorgulamamakla nerelere geldik?
Türkiye bankaları bir önceki krizden bağışıklı, sözde
krizden en az etkilenmiş ülke olabilecekken, neden
en çok çarpılan, krizin odağındaki ülkelerden daha
çok yoksullaşmayı, işsizliği yaşayan, kriz vurgununu
yiyen ilk 5 sıralamasına girdi?..
Kaynağı açıklanamayan, ekonomik karşılığı
olmayan, sıcak para girişinin getirisinden çok,
önlenemiyen çıkışında götürüsü olduğunu artık
bilmeyen kaldı mı?
AKP’nin seçime az zaman kala, demokratik
açılımla uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir
anayasa değişikliği paketi ile siyasi kazanım
vurgunu hesapları ortada... Kimselerin
antidemokratik olmasını savunmadığı, bizdeki
yalama olmuş uygulamalarına şiddetle karşı çıktığı
parti kapatmaları düzenlemesinde gerçek
demokratik açılım yerine, kendi savunma refleksleri
belirleyici.. Referandum olursa, sonucu ne olursa
olsun oy kullananların çok azı için demokrasinin
olmazsa olmazı, yasama yürütme yargı bağımsızlığı
ilkeleri, kaygısı göz önünde bulundurulacak.
Ağızlarından demokratik açılım düşürmeyen
demokrat geçinenler, yandaş, yalaka korosu hiç
utanmadan, sıkılmadan AKP’nin yargıyı ele geçirme
operasyonunu, güçlerin iktidar savaşı gibi
pazarlamaya çalışıyorlar. AKP’yi yargıdan çekmiş
mağdur, ezilmişliğin dürtüsü ile kendini savunma
refleksi içinde göstermeye bakıyorlar. İnsan hakları,
demokrasi gaspı suçunun işlenmesini bağışlatmaya
çalışıyorlar..
12 Eylül Anayasası dayatmasına yüzde 92 ile
evet demiş seçmenin bu teknik tartışmada duruşu
ne kadar sağlıklı olabilir? AKP değişiklik paketi
aleyhine oy kullanan çoğunluk için bile yargı
bağımsızlığının önemini kavramak, savunma
dürtüsünün belirleyici olduğunu söylemek güç
olacak.. AKP’den, iktidar icraatlarından şu ya da bu
gerekçelerle kaygı duymuş, AKP’ye hayır oyu
vermeyi seçmiş bir anlayış öne çıkacak...
Son günlerin yeni tartışması, AKP paketinin
içeriği nedeni ile anayasaya aykırı düştüğü, bu
türden bir paketin bütün olarak oylanmasının
evrensel hukuk, referandum oylamalarına aykırı
düşeceği haklı gerekçeleri ise bambaşka bir boyut.
Senaryo ortada, bu paket sayesinde AKP
iktidarından sıtkı sıyrılmış seçmenin anlamlı bir
bölümünün bir kez daha oyunu alabilecek bir
sıçrama yapabilmek.. Oyun tutarsa, ya ters
teperse?
soner@cumhuriyet.com.tr
Türk çocuğu
süte hasret
Türkiye Süt Et Gıda Sanayicileri
ve Üreticileri Birliği (SETBİR)
verilerine göre:
Yıllık kişi başına süt tüketimi
bizde sadece 25 litre.
Bu rakam İtalya’da 63,
İngiltere’de 100 ve Finlandiya’da
139 litre. Avrupa ortalaması 70
litrenin üzerinde.
Türkiye’de yıllık üretim 12
milyon ton. Bunun yüzde 27’si
kayıtlı, gerisi kayıtdışı.
Üretilen sütün büyük kısmı
sağlıksız, hijyen ve gıda güvenliği
açısından bozuk. Bu yüzden
Avrupa’ya süt ve sütlü ürün
satamıyoruz.
Süt, ülkemizde çocukların en
fazla tükettiği içecekler arasında
2. sırada, yetişkinler arasında 3.
sırada yer alıyor.
Türkiye’de işlenmiş ve
paketlenmiş süt tüketimi ise kişi
başına 11 litre.
Günde bir bardak süt içen bir
çocuk, protein ihtiyacının yüzde
35’ini, kalsiyum ihtiyacının yüzde
52’sini, B12 vitamini ihtiyacının
yüzde 98’ini karşılıyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TOBB Başkanõ Rifat Hisarcıklıoğlu,
TİSK Başkanõ Tuğrul Kutadgobilik,
MÜSİAD Başkanõ Ömer Cihad Vardan
ve TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Cansel
Başaran Symes, Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õ AKP Genel Merkezi’nde ziyaret
ederek yaklaşõk bir saat görüştü. Ekonomi-
nin toparlanma sürecinin kuvvetlendiril-
mesi için gerekli gördükleri yasal mevzuat
ve değişiklikler hakkõndaki önerilerini Er-
doğan’a ilettiklerini belirten Hisarcõklõoğ-
lu; Türk Ticaret, Borçlar, Hukuk Muhake-
meleri ve Ticari Sõr ve Kişisel Sõrlara iliş-
kin düzenlemelerin yapõlmasõnõ istedikleri-
ni söyledi. Hisarcõklõoğlu işsizlik sorunuy-
la ilgili de destek beklediklerini söyledi.
Daha sonra CHP lideri Deniz Baykal ve
MHP lideri Devlet Bahçeli’yle de görüşen
heyet, muhalefetten de destek sözü aldõ.
‘Anayasa değişse de
siyaset değişmeyecek’
Ekonomi Servisi - 2004 yõlõnda yayõ-
nõna ara veren TÜSİAD’õn “Görüş” der-
gisi, Seçim ve Siyasi Partiler Yasalarõ’nõn
değişmesi talebini dile getiren “Anayasa
değişse de, siyaset değişmeyecek” baş-
lõklõ kapak konusuyla yeniden yayõn ha-
yatõna başladõ. Simgesel olarak AKP,
CHP ve MHP gruplarõndaki tüm üyele-
rin, liderlerinin birer kopyasõ olarak gös-
terildiği kapak konusunda, TÜSİAD Baş-
kanõ Ümit Boyner, “Anayasa paketi-
nin beraberinde, belki de öncesinde
yapılması gereken, seçim sistemi ve si-
yasi partiler mevzuatında, çoğulcu de-
mokrasi anlayışına uygun bir refor-
mun gerçekleştirilmesi olmalı” görüşü-
nü dile getiriyor. Barajõn mutlaka düşü-
rülmesi ve siyasi sistemin, seçmenin tem-
silcisine daha kolay hesap sorabileceği,
siyasete daha aktif katõlabileceği bir yapõ-
ya kavuşturulmasõ gereğinin altõnõ çizen
Boyner, görüşlerini şöyle sürdürüyor:
“Aksi takdirde, bir kez daha, parçalı
düzenlemelerin sistemin temel sorunla-
rına çare üretemediğine, siyaset kuru-
munun zafiyetlerinin giderilemediğine
şahit olacağız. Türkiye, bir genel seçi-
mi daha yüzde 10 barajı ve sadece ge-
nel merkezlerin iradesine bağlı bir
aday belirleme yöntemi ile geçirmeme-
li, seçim ve siyasi partiler reformları
ivedilikle gündeme getirilmelidir.”
İş dünyasından
Erdoğan’a ziyaret
İsmail
Gülle.
TÜSİAD Başkanı Boyner ve işada-
mı Bülent Eczacıbaşı, tanıtım kok-
teylinde “Görüş” dergisini inceledi.