23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 28 MART 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Görünen ve Görünmeyen... Dün, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’ydü. Uluslararası Dünya Tiyatro Günü bildirisini İngiliz oyuncu Judy Dench kaleme aldı. Yıllara meydan okuyan, 80’ine varmak üzereyken sahne ve film çalışmalarına ara vermeyen Judy Dench… Judy Dench, bildirisinde bu sanatın eğlendirici, öğretici, düşündürücü yanlarına dikkati çektikten sonra, sahnede görünenler kadar, görünmeyenleri de vurguluyordu. O sahne olayını var etmek için sahne gerisindekilerin emeğine, yaratıcılığına ve çabasına duyduğu saygıyı dile getiriyordu… Gözümüzün önünde olmayanlara… Göze görünmeyenlere teşekkür ediyordu. Judy Dench’in tiyatro bildirisi beni özellikle bizimki gibi kolaycılığa alışmış toplumlarda “göze görünmeyeni”, nasıl da yok saydığımıza yönlendirdi… Elbet 21. yüzyılda görselliğin önemini yadsıyacak değilim. Ancak yaşamın görsellikten ibaret olmadığını da bilmemiz gerekiyor. Günümüzde edebiyat bile magazin sayfalarında ne denli yer kapsadığıyla orantılı olarak önemsenir oldu! Yazarların bile, yazdıklarından çok sevgilileri, ne yiyip ne içtikleri, nerede görüldükleri ön planda… Yalnız edebiyat değil, tüm sanat olayları için söz konusu bu. En yeni örnek: Bir gazetede, bir köşe yazarı, eski eşine, yeni sevgilisi için veryansın edince, ülkemizin tüm “gazete okurları” ansızın usta çellist Jacqueline du Pré’yi (1945 - 1987) tanımış oldu. Ne ilgisi var demeyin… Burası Türkiye! Sanat ürünlerine, edebiyata bile reyting ve sansasyonla değer biçilen bir toplum olduk çıktık! “Edebiyat”, “çok satan” listelere girmekle bir tutulur oldu… İşte bu gidişatta, Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün Nurdan Gürbilek’e verilmesi bence çok önemliydi. (Dün bu sayfalarda ayrıntıları okudunuz, tekrarlamayacağım…) Bu karardan dolayı seçici kurulu (Cevat Çapan, Jale Parla, Nüket Esen, Semih Gümüş, Enis Batur, Feride Çiçekoğlu ve Can Yayınları adına Zeynep Çağlıyor) kutluyorum. Bir kutlamam da Metis Yayınları’na. Nurdan Gürbilek’e inandıkları için, ona güvendikleri için, “kaç satar” hesaplarına girmeden ilk günden beri yazdıklarının önemini kavradıkları için, edebiyata hizmet ettikleri için. Nurdan Gürbilek’ten okuduğum ilk kitap “Vitrinde Yaşamak”tı. Ardından “Yer Değiştiren Gölge”, sonra “Ev Ödevi”… Ona sonsuz teşekkür ediyorum: Görünmeyeni gösterdiği için… Gerçek edebiyatı görünür kıldığı için… Baktığımızı görmemize yol açtığı için… Ukalalık taslamadan eleştirel düşünceyi “çaktırmadan” bize aşıladığı için… İşte “Ev Ödevi”nden birkaç satır: “Her çocuk ergeç aynı şeyi yaşar: Bir zaman gelir, onun için ev olmaktan çıkar ev. Ne erken çocuklukta olduğu gibi keşfedilecek bir dıştır artık, ne de dış dünyaya karşı sığınılacak bir iç. Tam olarak ne zaman yaşarız bunu: Evin dışarıya karşı bir sığınak olduğu kadar bir engel de olduğunu fark ettiğimiz an mı? Evin geçici, ana babamızın güçsüz, ölümlü olduğunu sezdiğimiz an mı? Yoksa evin bize bir iç dünya bağışlarken aynı zamanda büyük bir iç sıkıntısı da verdiğini, bir iç dünyası olmanın bedelinin bu iç sıkıntısı olduğunu fark ettiğimiz an mı? Bu duygunun zamanı, yoğunluğu, katlanılabilirliği evden eve, çocuktan çocuğa değişir kuşkusuz. Tek bir şey dışında: Ömür boyu bize eşlik eden mutluluk imgelerimizin olduğu kadar, kurtulmak için hep çaba harcayacağımız korkularımızın, dağıtmak için her yolu denediğimiz iç sıkıntımızın da kaynağı, kaynağı değilse bile ilk sahnesi orası. İşte oraya, o mutluluk mekânının arka bahçesine, birçok düşün olduğu gibi birçok şiirin, öykünün, romanın da imgelerini topladığı o arka bahçeye bakmamın nedeni bu...” zeynep@zeyneporal.com faks: 0 212 257 16 50 kultur@cumhuriyet.com.tr Nişantaşõ’nda Galeri 44A’da ve C.A.M. Galeri’de iki sergi birden FatmaTülin’in‘GezginParçalar’õ NAZLI PEKTAŞ Fatma Tülin “Gezgin Parça- lar”õnõ Nişantaşõ’nda iki galeride sergiliyor. Ardõ ardõna açõlan bu ser- giler, sanatçõnõn yer değiştiren par- çalarõ için bir oyun alanõ. “Gezgin Parçalar” bir diğerine kavuşmak için göz kõrpõyor adeta. Hür olan parçalar bir bütüne ait ol- ma isteği duyarken bir bütüne bağlõ parçalar kopma anõnõn özlemini du- yarlar. Bu kavuşma ve kopuş mese- lesi zamandan ve mekândan azade gerçekleşir. Tanõmsõz boşlukta bõraktõklarõ, on- larõn izi midir? Yoksa birbirleriyle kurduklarõ diyalog mudur? Boşluğa yayõlan?.. Fatma Tülin, ’70’lerden günümü- ze uzanan yolculuğunda, nesneyle ke- sintisiz bir diyaloğa girer. “(...) nes- nede beni büyüleyen şey gözün bi- le takip etmekte yetersiz kaldığı, nerede başlayıp nerede bittiği bel- li olmayan sürekli devinim hali. Durağan, olmuş, oluşmuş, bitmiş değil. Oluşuyor. Sancıyla, burun- tuyla, kıvranarak dönüyor, dön- dürüyor. Onunla birlikte dönme- li, oluşmalı, bu anafora kapılmalı elim.” İlk başlarda geleneğin içine içine giren ama onun yayõldõğõ mekânõ sü- rekli reddeden bir tavõrla resim yapan sanatçõ, nesnenin kendisini götürdü- ğü yere sonuna kadar gider. Natür- mort dediğimiz ölü doğa; alõşõk olu- nan teatral düzlemde koparõlõr onun resimlerinde. Nesne nesnedir. Ve belki de bu sebepledir ki tohumlarõn ve çekirdeklerin sonsuz çizgileri arasõnda kaybolur. Nesneyi mekân- sal ilişkisinden koparõrken onu ken- disiyle ve kendiyle yeni bir alana ko- yar. Takip ettiği çizgileri izlerken biz de Fatma Tülin’in yolunun izini sü- reriz ister istemez. İzlediğimiz zaman, tõpkõ resimle- ri gibi devingendir. Kõrk yõlõ aşan sa- nat yaşamõnda kesintisiz bir tavõrla nesnelere, onlarõn çekirdeğine, be- dene, onun da ardõna süzülür. “Gezgin Parçalar” bağõmsõz ola- nõn bütün olabilme olasõlõğõnõ (bu ya- naşmayõ) koruyarak Fatma Tülin’in süzüldüğü alandan bize yansõrlar. Merleau-Ponty’ye göre, “Res- sam vücudunu dünyaya vererek dünyayı resme dönüştürür.” Bu ilişki boşlukta yer kaplayan hare- ketli herhangi bir şeyin dünyaya ve- rilmesi ile değil, gören, gördüğüne dahil olan vücudun dünyayõ resme dönüştürmesiyle gerçekleşir. Bu dönüşüm içinde Fatma Tülin, gö- rünürde olanlara -kendi de onlardan biri olarak- yaklaşõr. Yaratma süreci içerisinde sanatçõ için doğal bir tavõrdõr bu. Dile gelenler şey oldu- ğunda; görünür olanla ideal olan arasõndaki ilişki çözülmeye başla- mõştõr. Fatma Tülin’in gördüğü kendindendir, gösterdiği kendidir. Fatma Tülin, Ada Çekirdekleri’ni izlerken ya da zencefilin izini sürer- ken, bu nesnelerle birlikte görür. Gezgin parçalarõn tek ve hürken böylesine bütünlük isteği de belki de sanatçõnõn onlarõn sessiz tanõğõ ol- masõndan kaynaklanõr. Nesnelerin doğum anõnõn izini taşõyan çekir- dekler ve tohumlar minik parçalarõn kocaman bir nesne olmadan önceki kodlarõnõ taşõrlar. “Doğa içeridedir” der Cézanne. Fatma Tülin’in parçalarõ da içeride olup biteni dõşarõya taşõr. Dõşarõdan içeriye sõzanlarsa onda kalan izlerdir. “Gezgin Parçalar” I ve II zaman ve mekân düzlemlerinden koparõlmõş kendi dilini kurmuş, bulunduklarõ alanda sözlerini çoğaltarak konuşu- yorlar. Kimse onlara dokunmasa da her biri diğerinin yanõnda olma ar- zusunu saklayarak gezinmeye devam ediyor. “Gezgin Parçalar I” Nişantaşõ 44A’da 3 Nisan’a kadar / “Gezgin Parçalar II” Nişantaşõ C.A.M Ga- leri’de 11 Nisan’a kadar sürecek. ODTÜ 11. SANAT FESTİVALİ Ankara’da festival zamanı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - “11. OD- TÜ Sanat Festivali”nin açõlõşõ, önceki akşam OD- TÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapõldõ. Açõlõşta konuşan OD- TÜ Rektör Yardõmcõsõ Prof. Dr. Tuncay Bi- rand, festivalin “felse- fesi ve çeşitliliği açısın- dan” önemli olduğunu vurgulayarak festival bo- yunca elde edilecek ge- lirin burs fonuna aktarõ- lacağõnõ da belirtti. Birand’õn konuşmasõ- nõn ardõndan, gazetemi- ze “Ankara’daki kül- tür ve sanat faaliyet- lerine verdiği destek- ten ötürü” teşekkür plaketi sunuldu. Daha sonra çok sayõda ressam ve heykeltõraşõn eserinin bulunduğu “Plastik Sanatlar Ser- gisi”nin açõlõşõ yapõldõ. Bir ay sürecek festival et- kinlikleri arasõnda İdil Biret ile Suna Kan resi- talleri, Genco Erkal’õn “Marx’ın Dönüşü”, Ti- yatro Kedi’nin ‘Pazar Günkü Cinayet’ adlõ oyunlar ile Orhan Eski- köy ve Özgür Doğan’õn yönettiği “İki Dil Bir Bavul” adlõ filmin gös- terimi de yer alõyor. ‘Özgürlük için yaşasõn tiyatro’ ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) Başkentteki tiyatro oyuncularõ, yüzlerinde maskeler, ellerinde “Yaşasın tiyatro” ya- zõlõ dövizlerle dün “27 Mart Dünya Ti- yatro Günü”nü Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Haklarõ Anõtõ önünde kutladõ. “Öz- gürlüklük için, aydınlık gelecek için ya- şasın tiyatro” sloganlarõ atan sanatçõlar adõ- na Özgür Tiyatro’nun kurucusu, oyuncu Özgür Başkaya Amatör Tiyatrolar Birli- ği’nin (ATB) açõklamasõnõ okudu. Anakent Belediyesi Başkent Tiyatro- larõ’nõn Ulus’taki Atatürk Anõtõ’nõn önünde düzenlediği etkinlikte ise Başkent Tiyatrolarõ Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Tahir İkiler, Dame Judi Dench’in kaleme aldõğõ “Dünya Tiyatro Günü Bildirisi”ni okudu. Kutlamaya, Başkent Tiyatrolarõ sa- natçõlarõ, ellerinde Muhsin Ertuğrul, Sa- vaş Dinçel, Hadi Çaman, Adile Naşit, Mümtaz Sevinç, İsmet Ay, Lale Ora- loğlu, Cüneyt Gökçer, Gazanfer Öz- can gibi ustalarõn fotoğraflarõyla katõldõ. Sanatçõlarõn Türk tiyatrosunun kurucu- su Muhsin Ertuğrul’un maskelerini tak- tõğõ etkinlik ilgiyle izlendi. Öte yandan Galatasaray Lisesi önünde toplanan bir grup tiyatro sanatçõsõ ve se- yircisi de, “Tiyatro Bildirisi” okunduktan sonra alkõş ve sloganlar eşliğinde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajan- sõ önüne kadar yürüdü. Burada, Shakes- peare’in bir oyunundan “Bütün Dünya Bir Sahne” adlõ bölümün ve “İstanbul” adlõ oyunun sahnelenmesinden sonra grup iki yõldõr kapalõ olan AKM’nin önünde top- landõ. Burada bir basõn açõklamasõ yapan Kültür-Sanat-Sen Genel Başkanõ Yavuz Demirkıran, AKM’nin aslõna uygun ola- rak hizmete açõlmasõ gerektiğini söyleye- rek sanatõn gelişmesine de katkõda bulu- nulmasõnõ istedi. Tiyatro Oyuncularõ Meslek Birliği (TO- MEB) İstanbul Başkan Yardõmcõsõ Orhan Kurtuldu da Türkiye’de AKM kadar do- nanõmlõ ve nitelikli başka bir kütür mer- kezinin olmadõğõnõ ifade ederek, AKM’nin bir an önce açõlarak sanat hizmetlerine de- vam etmesi gerektiğini söyledi. “Gezgin Parçalar” I ve II, zaman ve mekân düzlemlerinden koparõlmõş, kendi dilini kurmuş, bulunduklarõ alanda sözlerini çoğaltarak konuşuyorlar. ‘Kavgam’ Rusya’da yasak Kültür Servisi- Adolf Hitler’in 1924-25’te kaleme aldõğõ “Kavgam” adlõ yarõ otobiyografik kitabõ, ‘aşõrõ sağ politikalarla mücadele kapsamõnda zararlõ yayõn olduğu’ gerekçesiyle Rusya’da yasaklandõ. Hitler’in “Kavgam” kitabõ Rusya’da aşõrõ õrkçõ gruplarõn en popüler yayõnlarõ arasõnda yer alõyor. Özellikle Hitler’in doğum yõldönümünde aşõrõ õrkçõ gruplarõn saldõrõsõ yüzünden Rusya’da Slav görünüşe sahip olmayanlarõn sokağa çõkmamasõ uyarõsõnda bulunuluyor. Tolga Eti Sanat Evi’nde ‘EPİK III’ Kültür Servisi - Ressam Suna Tüfekçibaşõ’nõn “Epik III” adlõ sergisi 3 Nisan’da Tolga Eti Sanat Evi’nde açõlacak. Üçüncü kişisel sergisini gerçekleştirecek olan Suna Tüfekçibaşõ, zaman, mekân, öykü ve mesaj kaygõsõndan arõnmõş resimler yaptõğõnõ söylüyor. Bugüne kadar 16 karma sergiye katõlan Tüfekçibaşõ’nõn son dönem yapõtlarõnõn yer aldõğõ “Epik III”, 3 Mayõs’a kadar Bağdat Caddesi Tolga Eti Sanat Evi’nde görülebilir. (www.tolgaetigaleri.com / 0 216 368 26 79) Nejat Uygur’a vefa Kültür Servisi - Sarõyer Belediyesi Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’na, önceki gün, Sarõyer Belediye Başkanõ Şükrü Genç’in de katõlõmõyla gerçekleştirilen törenle Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden Nejat Uygur’un adõ verildi. Törende Uygur için hazõrlanan plaketi eşi Necla Uygur aldõ. Nejat Uygur, tiyatro yaşamõna Sarõyer’deki Büyükdere Halkevi’nde başlamõştõ. Tiyatroculardan kostümlü, õslõklõ, maskeli, protestolu kutlama
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle