15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
‘Sanatınızıngeleceğiparlak’ ELİF BEREKETLİ D ünyaca ünlü müzayede evi Sotheby’s, 15 Nisan’da Londra’da gerçekleştire- ceği Çağdaş Türk Sanat Eserleri Müzayedesi için dün Esma Sultan Sa- rayõ’nda bir ön etkinlik düzenledi. Sotheby’s Avrupa Başkanõ Henry Wyndham, Türkiye Direktörü Oya Delahaye, Sotheby’s Çağdaş Türk Sanatõ Uzmanlarõ Ali Can Ertuğ, Dalya İslam ve Elif Başoğlu’nun ka- tõlõmõyla gerçekleşen buluşmada, müzayedede yer alacak ya- põtlardan 14’ü iz- leyicilere sunuldu. Bu arada, 300.000 - 500.000 sterlin ile müzayedenin en yüksek fiyatla satõ- şa sunulacak tablo- sunun ressamõ Fah- relnisa Zeid üstüne bir panel düzenlendi. Dalya İslam tarafõn- dan yönetilen panelin konuşmacõsõ ise Fah- relnisa Zeid’in oğlu Prens Raad Bin Zeid Al-Hussein idi. Al- Hussein, çok sayõda seçkin konuğun katõldõğõ panel bo- yunca, annesinin yanõndan ayõrmadõğõ eskiz defterinden, Paris yõllarõna ve sanat aşkõ uğruna yaptõğõ özverilere kadar birçok konuya değindi, çok sa- yõda anõsõnõ paylaştõ. Geçen yõl bir Çağdaş Türk Sanatõ Müzayedesi düzenleyen, yakõn za- manda da Türkiye’de bir ofis açan Sotheby’s’in bu ikinci Çağdaş Türk Sanat Eserleri Müzayedesi, önce- kinden daha kapsamlõ. Yöneticileri fazlasõyla memnun eden bir önceki müzayedede 1.1 milyon dolar olan en düşük tahmini değer, bu müzayede- de 1.8 milyon dolar. Diğerine oran- la daha genç bir sanatçõ profiline sa- hip olan bu müzayedede 101 eser var. Sotheby’s Avrupa Başkanõ Henry Wyndham’a, Türkiye’nin uluslar- arasõ müzayede evleri için niçin bir- denbire böylesi bir pazar haline gel- diğini sorduğumda, bir yerin pazar ol- masõ için estetik ve alõcõ anlamõnda başarõ göstermesi gerektiğini, Tür- kiye’nin de bu ölçütlere uyduğu için ilgilerini çektiğini söylüyor. Wyndham’a göre, Çin, Hindistan ve kimi Ortadoğu ülkelerinden son- ra bugün bu ivmeyi gös- teren ülke Türkiye. Yani ülkemiz, üçüncü dünya ülkelerini odağõna alan bu akõmõn yeni yönü. Wyndham bu ilgiyi ‘ani’ diye nitelemek- tense, ‘öncülük’ diye adlandõrma taraftarõ; ni- tekim Türk sanatõnõ çok parlak günlerin bekle- diğini, gelecekte çok sayõda sanat yatõrõm- cõsõnõn yüzünü buraya döneceğini düşünü- yor. Wyndham’õn ‘ma- nipülasyon’ iddialarõyla ilgili yanõtõ da şöyle: “İnsanlar bizim iddialarımızı değil, yapıtları satın alıyor.” Çağdaş Türk Sanatõ Uzmanõ Dal- ya İslam ise, Sotheby’s’in, ulusal mü- zayede evleri açõsõndan olumlu bir et- kisi olduğunu, rekabeti güçlendir- mesinin sanatõn dinamizmini de et- kileyeceğini söylüyor. İslam, yapõt se- çimini dört ölçüte göre yaptõklarõnõ söylüyor: Estetik, pazara uygunluk, konsepte uygunluk ve fiyat. Türkiye özelinde dikkat edilen bir nokta ise, her politik ve estetik görüşe yer ve- rilecek bir seçki oluşturulmasõ. ÖZLEM ALTUNOK İ stanbul’un arka sokaklarõnda saldõrõya uğ- ramõş, ölüm döşeğinde bir travesti, rüyasõn- da Alaaddin Keykubat’õn iç oğlanõ Hamel ile olan aşkõna uzanõyor. Zaman, mekân kaybo- luyor, gerçekle hayal arasõndaki çizgi ortadan kal- kõyor, metinler birbirinin içine giriyor... Anlatõlan kimin acõsõ, kederi? Ölüm, ayrõlõk, korku ve ha- yalkõrõklõklarõyla çevrili, bir ‘aşk evi’ burasõ. Ali Cem Köroğlu rejisiyle garajistanbul’da sah- nelenen ‘yeni opera’ örneği “Dar-ül Love”õn met- ni Murat İpek’e müzikleriyse Kapsül grubuna ait. “Dar-ül Love”õ oyunculuğu ve elektro-opera tar- zõndaki şarkõlarla kontrtenor Nuri Harun Ateş sõrt- lanõyor. Başka türlü hikâyelerin peşinde koşan Ateş, “Dar-ül Love”õ ve kendi hikâyesini anlatõyor. - Şimdiye kadar içinde bulunduğunuz pro- jelerden anlaşılan şu ki, yeni ve değişik şeyler denemeyi seviyorsunuz. Bunu yeni kuşak ope- racılarla ilişkilendirmek mümkün mü? Kendi hikâyesinin, varoluşunun peşinde koşan biriyim. Bu yüzden kendimi operacõ, oyuncu ola- rak tanõmlamõyorum, ama illa tanõmlamam gere- kirse öncelikle şarkõcõyõm. Yaptõğõm işlerin de ez- ber bozan bir tarafõnõn olmasõ önemli. Eğitim sis- temimizde çocuklara uygulanan işkencenin etki- si, hayatta da, sanatta da üzerimize sinmiş durumda, bunu ne kadar bozabilirsek o kadar iyi. Elbette bir sürü gelenekçi insan var, ben onlardan değilim, ama onlara karşõ da değilim, onlar da yeni denemele- re saygõ duyarlarsa ne mutlu. - garajistanbul’daki son dönem işlerinin ço- ğunda sizin de adınız geçiyor. Ekibe nasıl da- hil oldunuz? Ben konservatuvarlardan umudu kesmiş, bir mü- zikevinde tezgahtar olarak çalõşõrken Murat Dal- taban’la ardõndan da Mustafa ve Övül Avkõ- ran’la tanõştõm. Onlarõn “Neos Cosmos” proje- sinde, sonra da “Aşura” ve “Oyunu Bo- zuyorum”da oynadõm. Bu oyunlarla Avrupa’yõ dolaşõrken yurtdõşõndan da teklifler gelmeye başladõ. Danimarkalõ bir yönetmenle hep kõz çocuk- larõ olan İranlõ bir ailenin erkek gibi yetiştirdikleri kõzõn hi- kâyesini anlatan bir oyunda rol aldõm. Daha sonra Stockholm’de Gay Pri- de’da (Eşcinsel Onur Gü- nü Yürüyüşü) şarkõ söy- ledim , ardõndan Balkan orkestrasõyla Ajda Pek- kan şarkõlarõ söyledi- ğim başka bir gösteri, derken İsveçli bir yö- netmenle annesini kay- betmiş bir çocuğun hi- kâyesini oynadõm... - Şimdiye kadar rol aldığınız oyun ve gös- teriler hep benzer nok- tayı işaret ediyor; kıyı- da, kenarda hayatlar, azınlıklar, ötekiler... Siz mi bu hikâyeleri bulu- yorsunuz, hikâyeler mi sizi? Ben hep kendi hikâye- min peşinde oldum. Bu yüzden birbiriyle çelişen hikâyeler, istemediğim öy- küler bana gelmiyor. - Her ne kadar des- tekleyici yan ögeler olsa da sahnede tek başınıza iki ayrı hikâyenin kahramanı oluyor, bir yan- dan anlatıcılık yapıyor, hem de şarkı söylü- yorsunuz. Anlattıklarınızsa yalnızlık, terke- dilmişlik üzerine kurulu. Kendinizi sahnede yal- nız hissediyor musunuz? Ali Cem öyle bir dünya yarattõ ki, o dünya- nõn içinde hareket ederken kendimi yalnõz his- setmiyorum. Aslõnda bu hayatta da böyle; dõ- şarõdan bakan için görülebilen yalnõzlõk, onu yaşayanõn pek de farkõnda olduğu bir şey de- ğil sanki. Oyundaki gibi, o yalnõzlõğõ hayat öyle bir döndürüyor ki kendine acõmaya fõr- sat bulamõyorsun. - Yüzlerce yıl öncesinden ve bugünden iki hikâye zamansız bir şekilde birleşi- yor oyunda. Herhalde oyunu drama- tikleştiren de bu. Çünkü değer yargõlarõ görünürde de- ğişirken aslõnda öz değişmiyor. Bu yüzden seks işçisiyle Hamel’in yal- nõzlõklarõ da aynõlaşõyor. Rol aynõ, sa- dece mekân ve dekor değişiyor. - Zaman kaymaları, rüya ger- çeklik arası gel-gitlerle şizofrenik bir yapıya da bürünüyor oyun... Herhalde bütün hikâye, ancak o paralellikle, yani o şizofrenik yapõyla yerli yerine oturuyor; o koma halinden rüyaya dalõş, rü- yada anlatõlan başka bir hayat... Evet, şizofrenik. Ama rastlantõlar, tekrarlar, kesişen örtüşen yol- larla hayat da öyle değil mi? (“Dar-ül Love” bugün, yarõn ve 27, 28 Mart’ta garajistanbul’da) Rol aynõ, dekor başka... ‘Yeni opera’ örneği “Dar-ül Love”da kontrtenor Nuri Harun Ateş rol alõyor DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ ‘Soykırım’ Sözcükler dergisinin Mart-Nisan sayısındaki Jean-Paul Sartre’ın “Soykırım Üzerine” başlıklı yazısı ilkin Özdemir İnce’nin dikkatini çekti. Sartre, 1967’de ABD’nin Vietnam’da işlediği savaş suçlarını araştırmak için kurulan Russell Mahkemesi’ndeki konuşmasında Nazi Almanya’sının Yahudilere karşı uyguladığı soykırım ile ABD’nin Vietnam’daki kırımlarını karşılaştırıyordu. Özdemir İnce, Hürriyet’te 13 Mart günü yayımlanan yazısında, çağın büyük düşünürünün, soykırım konusunu işlediği konuşmasında Ermeni soykırımı savlarına değinmemiş olmasının önemini vurguladı. Ertesi gün ise, Russell Mahkemesi’nin 25 üyesinden biri olan, dönemin Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve milletvekili olan Mehmet Ali Aybar’ın “TİP Tarihi” adlı kitabından konuya ilişkin anılarını aktardı. Aybar, anılarında, Sartre’ın hazırladığı konuşma metninde Ermeni soykırımından söz ettiğini, ancak kendisinin, “Soykırımın tasarlanmış ve genellikle devlet tarafından işlenen bir suç olduğu görüşü”nü haklı bularak ilgili bölümü raporundan çıkardığını söylüyor. Dergideki yazıda Sartre, konuşmasının bir yerinde Aybar’a göndermede bulunarak, “M. Aybar’ın dediği gibi, sadece kasti olabilir. Üzerinde düşünülmesi ve planlanması gerekmektedir” diyor. Konuya ilgi duyanlar, hem dergiyi hem de Aybar’ın anılarını okuyarak ayrıntıları öğrenebilirler. Konunun hukuksal ya da siyasal yanından çok insani boyutu önemli elbet. Sonunda binlerce insanın türlü acılarla karşı karşıya kaldığı bir dönem. İnsani acılar genellikle ne siyasetçilerin ne de hukukçuların konusudur. Edebiyattır insanı konu alan, onu bin bir karmaşıklığı içinde, türlü yönleriyle, çok boyutluluk içinde anlatmaya, yansıtmaya çalışan. Altı yüz yıllık bir imparatorluğun çöküş günlerinde yaşanan 1915 olaylarının edebiyata yansımaları da bu nedenle ilginç. Nâzım Hikmet, konuya “Hapisten Çıktıktan Sonra” adlı şiirinde değinir: Bakkal Karabet’in ışıkları yanmış. Affetmedi bu Ermeni vatandaş Kürt dağlarında babasının kesilmesini. Fakat seviyor seni, çünkü sen de affetmedin bu karayı sürenleri Türk halkının alnına. Büyük ozanımızın büyüklüğüne yakışan insancıl bir yaklaşım. Yaşar Kemal’in “Fırat Suyu Kan Akıyor”da, 1915 yılının insansız Van’ını anlatan bölüm gibi iç burkan çok az yapıt vardır. Aynı romanın devamı olan “Karıncanın Su İçtiği”nde, çatışma alanlarının dehşetini, anasız babasız kalmış çocukların oluşturduğu çocuk çetelerinin açlıklarını giderebilmek için giriştikleri yağmaların anlatıldığı sayfaları kim içi titremeden okuyabilir? Dönemin olaylarına ilgi duyanların Yaşar Kemal’in bu romanlarıyla bakış açılarını zenginleştirecekleri kuşkusuz. [email protected] Sotheby’s Çağdaş Türk Sanatı Uzmanı Ali Can Ertuğ, Taner Ceylan’ın “1881” adlı tablosunu tanıttı (üstte). Fahrelnisa Zeid’in 300.000 - 500.000 sterlin arasında bir açılış fiyatıyla satışa sunulan “İsimsiz” tablosu (altta). Ünlü müzayede evi Sotheby’s’in Avrupa Başkanõ Henry Wyndham CMYB C M Y B [email protected] Kültür Servisi - İstanbul Büyükşehir Bele- diyesi Şehir Tiyatrolarõ’nõn turne programõ dün ŞT Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlı- oğlu’nun katõlõmõyla yapõlan basõn toplantõsõnda açõklandõ. Buna göre ŞT, 27 Mart Dünya Ti- yatro Günü’nde, Duşan Kovaçeviç’in yazdõ- ğõ M. Nurullah Tuncer’in yönettiği “İntiharın Genel Provası” adlõ oyunu Mardin’de sah- neleneyecek. 29 Mart’ta Joe Masteroff’un yaz- dõğõ, Yücel Erten’in yönettiği “Kabare”, “Çayyolu Tiyatro Günleri”nde Ankara’da ti- yatroseverlerin karşõsõnda olacak. Cemal ve Ekrem Reşit Rey kardeşlerin or- tak çalõşmasõ olan “Lüküs Hayat” opereti de, 5-10 Nisan tarihleri arasõnda GAP Kültür Bir- liği üyesi bölge kentlerine; Mardin, Gaziantep, Adõyaman ve Diyarbakõr’a gidiyor. İsrailli ya- zar Ilan Hastor’un yazdõğõ, Taner Barlas’õn yönettiği “Maskeliler” ise 19-20 Nisan ara- sõnda “12. Devlet Tiyatroları Sabancı Ada- na Uluslararası Tiyatro Festivali”nde ti- yatroseverlerle buluşacak. Romen yönetmen Mihai Maniuttiu’nun, Euripides’in yapõ- tõndan yola çõkarak yorumladõğõ “Bakhalar” da 2 Haziran’da Romanya’da düzenlenen “17. Sibiu Uluslararası Tiyatro Festivali”ne katõlõyor. 1-7 Haziran tarihlerinde de “Mü- zikallar İzmir’de Buluşuyor” etkinliği kap- samõnda “Kabare” ve “Lüküs Hayat” mü- zikalleri sahnelenecek. Bu yõl yine Nisan ayõ içinde “Çocuk Şenliği” ve mayõs ayõ içinde “Genç Günler” etkinlikleri çerçevesinde tiyatro oyunlarõnõn yanõ sõra sergiler, atölye çalõşmalarõ olacak. SAYFA CUMHURİYET 24 MART 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR İSTANBUL ŞEHİR TİYATROLARI TURNELERİ İzmir’den Diyarbakır’a tiyatro K A M İ L M A S A R A C I Sarıyer’de öykü gecesi Kültür Servisi - Yazar Cafer Hergünsel, 26 Mart’ta saat 18.00’de, Sarõyer Belediyesi Kültür Merkezi’nde kitaplarõnõ imzalayacak. Tiyatro sanatçõsõ Nuray Kanal’õn, Cafer Hergünsel’in öykülerinden örnekler sergileyeceği gece, öykü kahramanlarõnõn tanõtõmõndan sonra, Yazõn Sanat Kooperatifi şairlerinin şiirlerini okumalarõyla son bulacak. K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K Sotheby’s’in Çağdaş Türk Sanat Eserleri müzayedelerinin ikincisi 15 Nisan’da Londra’da yapõlacak. Yeni müzayede öncekine oranla daha genç bir sanatçõ profiline sahip. Fotoğraf:UĞURDEMİR Nuri Harun Ateş. İstanbulEfendisi Kültür Servisi - UNES- CO’nun sivil toplum örgüt- lerinden Uluslararasõ Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (IATC)’nin Türkiye Merke- zi’nce (TEB) verilen gele- neksel yõlõn tiyatro ödülleri- nin 2009–2010 sezonu sa- hipleri belli oldu. “2009–2010 TEB Yılın Ti- yatro Ödülü”nü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ’nõn Ragıp Ya- vuz’un yönetmenliğinde gerçekleştirdiği yapõmõ “Mefisto” aldõ. Çağlar Yi- ğitoğulları da 2009–2010 sezonu “Genç Yetenek” ödülüne değer görüldü. Yi- ğitoğullarõ’nõn, İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ’nda bu mevsim oynadõğõ oyunlardaki (“Me- fisto”, “Bakhalar”, “Ke- şanlı Ali Destanı”) başarõsõ; garajistanbul’da İlyas Od- man’la yaptõğõ “Cam Adamlar” ve 22/11 Proje Topluluğu’nun “Bana Islak Mayonuzu Gösterin” adlõ çalõşmasõndaki performans- larõ ödüle gerekçe olarak gösterildi. Birliğin Ankara Temsilcili- ği de, aynõ yöntemle yaptõğõ seçimle “2009–2010 TEB Anadolu / Yılın Tiyatro Ödülü”ne Ankara Devlet Ti- yatrosu yapõmõ, Sevim Bu- rak’õn yazdõğõ, İskender Al- tın’õn yönettiği “İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar” baş- lõklõ oyunu değer görüldü. “Anadolu Genç Yetenek Ödülü”nünse Erzurum Dev- let Tiyatrosu yapõmõ “Cum- huriyetin İlk Sadası” oyu- nundaki başarõsõyla İrfan Kı- lınç’a verilmesi kararlaştõrõldõ. Bu yõlõn onur ödülü ise Yıldız Kenter’e verilecek. Ödüller 5 Nisan’da saat 18.00’de Sul- tanahmet’teki Hotel Arca- dia’da düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. TEB ÖDÜLLERİ SONUÇLAR AÇIKLANDI Yõlõn tiyatro ödülü ‘Mefisto’ya Kaftancõoğlu öykü ödülü Kara’ya Kültür Servisi - Bu yõl altõncõsõ düzenlenen ve 11 Nisan 1980’de öldürülen TRT yapõmcõsõ, gazeteci- yazar Ümit Kaftancıoğlu adõna verilen 2010 Ümit Kaftancõoğlu Öykü Ödülle- ri’nin sonuçlarõ açõklandõ. Seçici kurulun değerlendir- mesi sonucunda birinciliğe Alaaddin Kara’nõn “Bir Mendil Kömür”, ikincili- ğe Macide Özcan’õn “Bil- ye”, üçüncülüğe Nazır Şentürk’ün “Zurnacı” adlõ öyküsü değer görüldü. Mansiyon ödüllerine ise Şahsene Camız, Bedi Gü- müşlü, Hasan Çolak, Sa- mi Özbil, Nesrin Göçtürk Kaya, Sultan Su Esen ve Atiye Güner Tümük- lü’nün öyküleri değer gö- rüldü. Ödüller 10 Nisan’da sahiplerine verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle