16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 23 MART 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 AYŞE SAYIN ANKARA - CHP Sõvas Mil- letvekili ve TBMM İnsan Hak- larõnõ İnceleme Komisyonu üye- si Malik Ecder Özdemir, ko- misyonun en aktif üyelerinden. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’e mektup yazõp, 3. Ordu Komuta- nõ Orgeneral Saldıray Berk’in, “Alevi köylerine okul yaptır- dığı ve hizmet götürdüğü” ge- rekçesiyle suçlanmasõnõ “Alevi köylerine hizmet götürmek suç mu” diye protesto eden Öz- demir, geçen hafta komisyon olarak ziyaret ettikleri Hasdal Cezaevi’nde kalan orgeneralle- rin komisyonu “protestosu”nu da kamuoyuna duyuran isim ol- du. Geçen günlerde Erzincan’da da incelemelerde bulunan Öz- demir, sorularõmõzõ yanõtladõ: ‘Önerilerimiz reddediliyor’ - Komisyondaki iktidar ve muhalefet partili üyeler ara- sında zaman zaman kavgaya varan tartışmalar yaşanıyor. Bu neden kaynaklanıyor? ÖZDEMİR- Tabii bunu ko- misyonumuz adõna talihsizlik olarak görüyorum. Ben açõkça- sõ komisyon başkanlõğõnõn tav- rõndan kaynaklandõğõnõ düşünü- yorum. Başkan, getirdiğimiz her haklõ talebi oylamaya sunup, oyçokluğuyla reddettiriyor, çün- kü iktidar komisyonda ağõrlõklõ üyeye sahip. Oysa, insan hakla- rõ konusunda daha esnek ve uz- laşmacõ bir tavõr sergilenmesi, kararlarõn ortaklaşa alõnmasõ ge- rekiyor. Örneğin, ben “Taş atan çocuklar” tasarõsõ görüşülür- ken Adalet Komisyonu’nda kõ- sa bir konuşma yaptõm. Ger- çekten komisyon başkanõ Ahmet İyimaya’yõ kutluyorum. Orada bilge tavrõyla, muhabbetle yak- laşan, saygõlõ, demokratik bir ortam yaratmõştõ. Bence asõl ko- misyonun böyle olmasõ gereki- yor. Ben de orada espri yaptõm, “Bizim komisyon üyelerimizi de buraya davet edin, örnek ol- sun” diye... ‘Cezaevlerindekilerin yüzde 65’i tutuklu’ - Komisyonun en ses getiren çalışmalarından biri sivil ce- zaevlerinin yanı sıra ilk kez as- keri cezaevlerini de inceleme kapsamına alması oldu. Kar- şılaştırma yaptığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? ÖZDEMİR- İnsan haklarõ Ergenekon tarihe yüz karasõ olarak geçecek Ergenekon tarihe yüz karasõ olarak geçecek Ergenekon tarihe yüz karasõ olarak geçecek Ergenekon tarihe yüz karasõ olarak geçecek CHP’li İnsan Haklarõ Komisyonu üyesi Malik Ecder Özdemir: komisyonu her cezaevine gide- bilmeli, yasak olmamalõ. Baş- langõçta sivil cezaevlerinin du- rumu ortada, 119 bin hükümlü var cezaevlerinin tamamõnda, yüzde 60-65’i tutuklu. Bu ülke- miz adõna bir garabettir. İngil- tere’de yüzde 15’i tutuk- lu, geri kalan kõsõm hü- kümlü. Bu benim tespitim değil, tesadüfen İngiliz par- lamenterlerle Buca Çocuk Cezaevi’nde karşõlaştõk. Ora- da söyedi. Ceza ve Tevkifev- leri Genel Müdürü de “Yüzde 65 tutuklu, geri kalan kısım hükümlü” dedi. Bu tablo çocuk cezaevlerinde daha da aleyhte durum oluşturuyor. Toplam 2 bin 690 çocuk cezaevlerinde. Bun- lardan sadece 210 hükümlü ço- cuk var ki bu yüzde 10’u bile oluşturmuyor. Bu iki şeyi gösteriyor: Bir Türkiye’de adaletin geciktiğini, iki, özellikle son zamanlarda açõlan siyasi davalarda tutuklu- luğun bizatihi cezaya dönüşmüş olmasõ gerçeğini ortaya koyuyor. Hasdal Cezaevi’nde görüştüğü- müz muvazzaf subaylar õsrarla şunu söylüyor: Bu siyasi bir da- va, kesinlikle ceza almayacağõz eminiz, ama yapõlmak istenen, 18-20 ay tutarak tutukluluk bir nevi cezalandõrma olarak kulla- nõlõyor. “Burada kaldığımız sürede yükselmemiz engelle- niyor, kıdem almamız engel- leniyor, potansiyel suçlu olarak yaftalanmış olmamız yanımıza kâr olarak kalacak” diyorlar. Bir de tabii durup dururken niye askeri cezaevine gittik sorusu ak- la geliyor. Herhalde şu anda güncel, konjonktürel olarak or- du üzerinde yõpratma, karala- ma kampanyasõ devam ediyor- ken komisyonun askeri cezaev- lerini gündeme almasõ ilginç. ‘Maksatlı gidildi’ - Yani belli bir amaçla mı as- keri cezaevlerine gidilme kararı alındı diyorsunuz? ÖZDEMİR- Orada sõkõ di- siplinden kaynaklanan insan hak ihlalleri varsa bunlarõ tespit ede- lim gibi bir maksatla başladõlar. Ama gittiğimiz cezaevlerini gör- dük ki; Mamak olsun, Eskişehir olsun, Hasdal olsun fiziki mekân, tutuklu hükümlülerin kaldõğõ ko- şullar ve yöneticilerin uygula- malarõ noktasõnda sivil cezaevle- rinin kat kat üstünde, iyi vasõftaydõ bu cezaevleri. Mesela Mamak’ta erat koğuşundaki çocuklar aske- ri disiplin içinde bizi karşõlayõn- ca, komisyon üyeleri olarak, san- ki üzerlerinde “askeri baskı” varmõş gibi ağõzlarõndan laf al- maya çalõştõk. Oysa gördük ki böyle bir şikâyet, baskõ söz ko- nusu değildir. - Cezaevi koşulların- dan şikâyet eden, sıkıntı- sı olan yok mu? Her şey güllük gülistanlık mı? ÖZDEMİR- Vahim olan Hasdal’da gördüğü- müz baskõydõ. En ağõr ce- zaya çarptõrõlmõş, mesleki hayatta belli kayõplara uğ- ramõş, özgürlüğünü yitir- miş ve ordunun komuta kademesinde olan insanlar bizlerle konuştuktan sonra bir ricada bulundular. “Aman ne olur bu tespit- lerinizi basınla paylaşır- ken ismimizi vermeyin, henüz davamız bitmedi, bu konuşmalarımız ger- çek olsa da birilerini kız- dırabilir ve davamızda aleyhimize gerekçe olabi- lir” korkusunu ifade edi- yorlardõ. Bu yalõn gerçekle karşõ karşõya kaldõk. Karşõ- laştõğõmõz protestodan çõ- karacağõmõz yalõn gerçek bu olmalõ. İktidarõn ‘Erge- nekon’, ‘Balyoz’ operas- yonu adõ altõnda düzmece operasyonlarõnõ, baskõ-kor- ku imparatorluğunu orada- ki insanlarda gördük. Şim- di bakõn, mesela emekli Orgeneral Çetin Doğan’õn basõna gönderdiği bilgi no- tu var. Oradaki iddialar çok önemli. Biz bunu an- latmaya çalõşõyoruz, yani orada cezaevinde sular akõ- yor mu, akmõyor mu bu önemli değil. Bir ordu ko- mutanõ, “Yakalanmam gözaltı ve tutukluluk sü- recim onur kırıcıydı, bu- nun hesabını kimden so- racağım” diyor. Biz insan haklarõ komisyonuysak, bunu araştõrmamõz gereki- yor. Komisyonda bu ve benzer hak ihlallerini dile getirdiğimizde Komisyon Başkanõ Zafer Üskül, “görülmekte olan davaya müdahil olmamak” gibi bir gerekçeyle türlü talebi- mizi gündem dõşõ tutuyor. 12 Eylül’ü aratacak hukuksuzluk yaşanıyor Mustafa Balbay, bir yıldan fazla cezaevinde tutuluyor ve “Ma- kul süreyi aştık” diyor. Tutukluluk süresinin aşımında 12 Eylül faşist yönetimini aratacak bir şekilde hukuksuzluklar yaşanıyor. Bunlar sadece tutukluluk sürecinde değil, iddianamelerde de kendini gösteriyor. Cumhuriyet tarihinde bir cumhuriyet savcısı, iddianamesinde Alevi köylerine bir ordu komutanının hizmet götürmesini suç sayıyor. Kendisiyle görüştüğüm Yargıtay 8. Hu- kuk Dairesi’nin onursal üyesi Naci Ünver aynen şunu söylüyor: “12 Eylül ve 12 Mart iddianamelerinde bile savcılar bu kadar pervasız davranamazdı. Alevi - Sünni ayrımı iddianameye gir- mezdi” diyor. Bu kadar açık, kaba hukuk ihlali gözaltı, tutuklu- luk sürecinde yaşanıyor. Bana göre “Ergenekon” davası, tarihe yüz karası olarak geçecektir. ‘Asker değil, iktidar baskısı var’ ‘İşkence şekil değiştirdi’ Belki fizilsel işkence açısından geçmişe göre göreceli iyileş- meden söz edilebilir. Ama biliyorsunuz, yine komisyon ça- lışmasıyla ortaya çıkarıldı. Engin Çeber, kötü muamele ve işkenceyle hayatını kaybetti. Karakollarda dayak, kötü muamele hâlâ vakayı adiyeden olmaya devam ediyor. Tabii insan hakkı ihlali göreceli bir kavram. Örneğin Silivri L Tipi Cezaevi’nde yasalara göre denetlenmemesi gereken mahremiyet alanını oluşturan alanlar 24 saat kamerayla kaydediliyor olması ciddi bir insan hakkı ihlaliydi. İşkence illa filistinaskısıyla olmaz. Bu da kötü muameledir. Aslında işkence şekil değiştirdi. İnsanların sabaha karşı pijamalı halde gözaltına alınmaları, kimi 70 yaşındaki insanların günlerce gözaltında sorgulanmaları... - Adalet Bakanlığı’nın ‘Er- genekon’ dahil bazı davalar- dan yargılanan sanıkları zi- yaret için milletvekillerinin bakanlıktan ve komisyon üyelerinin de komisyondan izin almasına ilişkin yönetme- lik değişikliği yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? ÖZDEMİR- Bu tamamen milletvekilleri açõsõndan bir ge- ri adõm olmuştur. Aslõnda Tür- kiye’nin hukuk devleti olmak- tan uzaklaştõğõnõ, keyfi, baskõcõ bir yönetimin giderek yaygõn- laştõğõnõn bir göstergesi. ‘BASKICI YÖNETİMİN BİR GÖSTERGESİ’ Ergenekon tarihe yüz karasõ olarak geçecek DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Dersimiz Anayasa, Ancak! Döndü dolaştı, iktidar partisinin anayasada değişiklik yapılmasında ısrar ettiği paket, “kervan, adeta yolda yeniden düzülerek” dün muhalefet partilerine götürüldü.Oysa daha birkaç gün önce, düşünülen, değişikliğin 12 madde ile sınırlı tutulacağı söylenmiş; CHP’nin desteğini alabilmek umudu ile 12 Eylülcülerle ilgili olarak 15’inci maddenin anayasadan çıkarılmasını sağlayacak geçici bir maddenin pakete eklenmesine rıza gösterilmişti.Yeni hafta başlarken, dün TV’lerin sabah haberlerinde, Adalet Bakanı tarafından açıklanması beklenilen pakete yeni eklemeler yapıldığı yolunda ön bilgiler yansıdı. Yeni düzenlemenin pazar gününü Başbakanlık’ta kurmayları ile değişiklikler üzerindeki değişiklik taslaklarını değerlendirmekle geçiren Erdoğan’ın onayı ile yapıldığı da o haberlere eklenince; paketin pazarlanmasını üstlenen ekibin sözcüsü Cemil Çiçek, çalışmaların sahibinin asla hükümet olmadığını, Ankara milletvekili olan kendisi ile birlikte Hatay milletvekili Sadullah Ergin ve Yozgat milletvekili Bekir Bozdağ’ın öteki partiler ve sivil toplum örgütlerini ziyaret edeceklerini söylemek gereğini duydu. Referandumdan ne sonuç çıkar? Dönüp dolaşıp halkoylamasına sunulacak bir paketin sorumluluğunu hükümetin taşımayacağının işin başında ilan edilmiş olmasının arkasında, sandıktan her zaman beklenilenin çıkmayacağı kuşkusu ağır basmış olmalıdır. Bütünüyle, yürütme erkini yargıyı sürekli olarak izleyen, denetleyen, dahası yönlendirmek isteyen bir güç haline getirme amacı taşıyan değişiklik paketinin içinde; Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan ve parti kapatma davalarında iki ayrı daire olarak çalışmasını, daha sonra da temyiz kurulu olmasını sağlayan birden çok değişikliğin bulunması bile; AKP’nin gerçek niyetini gizlemesine yardımcı olamamıştır. Memurlara toplusözleşme vaadini içeren değişiklik paketinde, görüşmelerde son ve “kesin sözün” yine eskiden olduğu gibi Uzlaştırma Kurulu’na bırakılarak grev hakkının “g”sinin bile ağızlara alınmamış olması, tam bir havuç dağıtma stratejisi değil midir? Anahtar Parti: BDP Üçlü kurulun dün ziyaret ettiği siyasal partiler içerisinde kapıyı başından kapatmış olan CHP ve MHP’nin dışında, AKP’yi asıl uğraştıracak olan adresin Barış ve Demokrasi Partisi olacağını görmek için, bu partinin grup başkanvekillerinin, yüzde 10’luk barajın en çok 5’e indirilmesinin yanı sıra, devlet yardımından yararlanma hakkı gibi hiç de geri çevrilmemesi gereken isteklerin altı çizilmelidir. Pakete, parlamento görüşmelerinde destek veren BDP, halkoylaması için aranılan sayının aşılmasını sağlar. O olmaz da, değişiklik için halkoyuna başvurmak zorunlu hale gelirse, BDP’nin güneydoğudaki blok seçmenlerinin desteği, Erdoğan iktidarının devamı için bir oksijen takviyesi bile olabilir. Şimdilik görünen odur ki, iktidar partisi kendisi tarafından Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılması için getirilmiş olan ve Adalet Komisyonu’nda ele alınan yasa teklifine barajı indiren, ayrıca Siyasi Partiler Yasası’ndaki devlet yardımının kapsamını genişleten birer ekleme yapmanın hazırlığını içine sindirmelidir. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] TERÖR ÖRGÜTÜ PROPAGANDASI YAPMA SUÇU Türk ve Tuğluk’a dava DİYARBAKIR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ana- yasa Mahkemesi tarafõndan kapatõlan DTP’nin eski Genel Başkanõ Ahmet Türk ile eski milletvekili Aysel Tuğluk hakkõnda, Dağlõca’ya yönelik Ekim 2007’deki terörist saldõrõnõn ardõndan irtibat kesilen 8 askerin Türkiye’ye getirilmesi sürecinde “terör ör- gütünün propagandasını yaptıkları” ge- rekçesiyle 1’er yõldan 5’er yõla kadar hapis cezasõ istemiyle dava açõldõ. Davalar, Anka- ra Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca hazõrlanan iddianameleri kabul eden Ankara 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülecek. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Barõş ve Demokrasi Partisi (BDP) öncülüğünde önce- ki gün on binlerce kişinin katõlõmõyla gerçek- leşen Diyarbakõr’daki Nevruz kutlamalarõ ile ilgili resen inceleme başlattõ. Özel Yetkili Di- yarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Diyarbakõr Emniyet Müdürlüğü’nün elindeki görüntüler olmak üzere, basõn yayõn kuruluşlarõnda çõkan haber ve görüntüler, kutlamalardaki konuşma- lar, atõlan sloganlar ve sanatçõlarõn sahneden verdikleri mesajlarõ ayrõ ayrõ incelemeye aldõ. Diyarbakõr’õn Bismil ilçesindeki Nevruz kutlamalarõ sõrasõnda, PKK ve Öcalan lehine slogan atõlmasõ nedeniyle tertip komitesin- deki BDP Bismil İlçe Başkanõ Mehdi Tan- rıkulu, BDP İl Meclis Üyesi Abdullah Av- şar, Belediye Meclis Üyesi Hidayet Kurt’un da aralarõnda bulunduğu 7 kişi, ifade vermek üzere emniyete çağrõldõ. Bura- da ifadeleri alõnan 7 kişi daha sonra Bismil Cumhuriyet Savcõlõğõ’na sevk edildi. Nevruz kutlamalarına resen inceleme isilozgenturk gmail.com IŞIL ÖZGENTÜRK Başbakan’a Teşekkürler... Ne yazık ki dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yalaka aydın yoktur! Üstelik bir kısmı o kadar çok para kazanıyor ki devlete yalakalık yapması gerekmiyor. Mesela Cem Yılmaz, gerçi son Telekom reklamı, ne olduğu belli olmayan bir reklam, ama o zaten Telekom’la anlaşmayı imzalamış, paraları götürmüş. Bu arada Telekom yönetimine bir kıyak yapmak istiyorum. Bu yeni reklamlarla ne yapmak istiyorsunuz, ben bir türlü anlayamadım. Ayrıca işlerimin yoğunluğundan ödemeyi unuttuğum bir faturayı internetten ödedim ve tam dört gün ev telefonum açılmadı, sonra ne yaptım; faturada yazılı miktarı bu kez PTT’den ödedim. İki kez ödeme yaptım. Telefon açıldı, yani Cem Yılmaz’lı reklamlarınıza benim de epeyce katkım var. Başbakan elinizi sıkıyor, aman da aman! Mustafa Altıoklar, o toplantıda bir dernek başkanı olarak ne konuştunuz? Merak ediyorum. Lütfen, lütfen dostça, arkadaşça söyleyin; iktidarın seni çağırması hoşuna mı gitti? Çünkü yeni yapacağınız film için iyi bir para bulmanız gerekiyor. İnsanlar böyle diyorlar, ben sadece yazı yazabildiğim için onların duygularına tercümanlık yapıyorum. Sinema ve edebiyat sokak çocuklarıdır. Ben hep öyle düşünürüm. Erden Kıral senin o kahvaltıda ne işin var? Sen “Hakkâri’de Bir Mevsim,” ve “Bereketli Topraklar Üstünde” filmlerinin yönetmenisin. En büyük aşkına Tezer Özlü’ye bana göre, o güzel ve hayatında yalakalık yapmayan, insana ihanet ettin. Kızma, hayat benim yaşımda bunları yazmama izin veriyor. Biliyorum Başbakan bu yazdıklarıma kızacak, ne yapalım ki ben bir sokak çocuğuyum ve bir arka sayfa yazarıyım. Davet edilenlere bakıyorum: Nuri Bilge Ceylan yok, bir Kadir İnanır yok, bir Tarık Akan yok! Başbakan’ın bu konuda çalışma yapan danışma kurulunu değiştirmesi gerekiyor. Öyle... Peki şimdi biraz da bundan söz edelim. Bu açılım nedir? Bilgisi olan var mı? Ne olacak, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeler için yeni bir yönetim modeli mi oluşturulacak, bütün okullarda anadil olarak Kürtçe mi öğretilecek? Benim inatla savunduğum bir şey var; şu açılım paketinde neler var? Yetti gayrı artık açıklayın! Ve iktidar bunu açıklamıyor. En önemlisi, iktidar ve muhalefet bir tek bu noktada birleşiyorlar, seçim barajını asla yüzde 5’e düşürmüyorlar, mesele burada, yüzde 10 barajla demokrasi olmuyor. Hadi CHP, MHP cesur olun ve seçim barajını değiştirin, millete eziyet etmekten vazgeçin. Ve ben şimdi, size muhteşem bir aydın dayanışmasını anlatmak istiyorum; Fransa, Cezayir’de bağımsızlık için başkaldıranlarla savaşıyor. Ve o sırada Nobel Ödülü’nü reddeden Jean Paul Sartre’ın başını çektiği bir aydın hareketi başlıyor. Fransa’nın önde gelen 121 aydını Jean Paul Sartre’ın kendi hükümetlerine giydiren protesto bildirisine imza atıyor. Ve şöyle söylüyorlar: Fransa Cezayir’den çekilmediği sürece biz hiçbir radyo programına çıkmayacağız, hiçbir gazeteye röportaj vermeyeceğiz ve asla konser vermeyeceğiz. Sonunda ne oluyor; altı ay sonra Fransa Cezayir’den çekilmek zorunda kalıyor ve 121 aydının protestosu Yves Montand’ın verdiği konserle bitiriliyor. Evet, işte böyle ve ben çok sıkıldım. Ve şiddetle her zaman devlete muhalif, önyargılara muhalif Aziz Nesin’i ve Can Yücel’i özlüyorum. Baştarafı Arka Sayfada DEMOKRATİK AÇILIM PANELİ ‘Karşıdevrimci AKP demokratik bir değişim yapamaz’ İstanbul Haber Servisi - İstanbul Aydõn Üniversitesi Türkiye Araştõrmalarõ ve Uygu- lama Merkezi tarafõndan düzenlenen “demo- kratik açılım” paneli, dün üniversitenin Florya’daki yerleşkesinde gerçekleştirildi. Panelde konuşan Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal, yargõyõ kuşatarak hukuk devletini ortadan kaldõran, aydõnlarõ baskõ al- tõna alan, Ergenekon soruşturmasõ ve gizli ta- nõk terörüyle jurnalcilik ve baskõ ortamõ ya- ratan, TSK’yi etkisiz kõlmaya çalõşan ve te- rörle müzakere eden AKP’nin demokratik açõlõm konusunda toplumu inandõrmaktan uzak olduğunu belirterek, “Hukuk devleti- nin tabutuna son çivi çakılıyor. Yetki tek elde toplanıyor ve ‘kuvvetler birliği’ne doğ- ru sürükleniyoruz. Türkiye Yugoslavya yapılmaya çalışılıyor” dedi. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sina Akşin de ortaçağ zihniyetine sahip ve karşõdevrim amacõ taşõyan bir iktidarõn demokratik bir değişim yapamayacağõnõ söy- ledi. Prof. Akşin, “Bugün de demokratik açılım denilen şey, belli bir programla de- ğil, dış ülkelerden yapılan telkinlerle ger- çekleştiriliyor” dedi. Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Tunçay ise cumhuriyetin ilanõndan son- ra başlayan Türkleştirme politikalarõnõn Kürt sorununun özünü oluşturduğunu ve çözümün de her etnik kimliğin özgürce siyaset yapabilir hale gelmesinde olduğunu söyledi. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musta- fa Erdoğan da Kürt sorununun özünde öz- gürlük arayõşõnõn yattõğõna inandõğõnõ belirte- rek, “Türkiye’nin sorunu toplumun çeşitli- liğini kabul etmek istememesi, asimilasyon ve baskı politikaları ile gidermeye çalışma- sı, sorunun temelini oluşturmuştur” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle