Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
23 MART 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
AYŞE SAYIN
ANKARA - CHP Sõvas Mil-
letvekili ve TBMM İnsan Hak-
larõnõ İnceleme Komisyonu üye-
si Malik Ecder Özdemir, ko-
misyonun en aktif üyelerinden.
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’e
mektup yazõp, 3. Ordu Komuta-
nõ Orgeneral Saldıray Berk’in,
“Alevi köylerine okul yaptır-
dığı ve hizmet götürdüğü” ge-
rekçesiyle suçlanmasõnõ “Alevi
köylerine hizmet götürmek
suç mu” diye protesto eden Öz-
demir, geçen hafta komisyon
olarak ziyaret ettikleri Hasdal
Cezaevi’nde kalan orgeneralle-
rin komisyonu “protestosu”nu
da kamuoyuna duyuran isim ol-
du. Geçen günlerde Erzincan’da
da incelemelerde bulunan Öz-
demir, sorularõmõzõ yanõtladõ:
‘Önerilerimiz reddediliyor’
- Komisyondaki iktidar ve
muhalefet partili üyeler ara-
sında zaman zaman kavgaya
varan tartışmalar yaşanıyor.
Bu neden kaynaklanıyor?
ÖZDEMİR- Tabii bunu ko-
misyonumuz adõna talihsizlik
olarak görüyorum. Ben açõkça-
sõ komisyon başkanlõğõnõn tav-
rõndan kaynaklandõğõnõ düşünü-
yorum. Başkan, getirdiğimiz her
haklõ talebi oylamaya sunup,
oyçokluğuyla reddettiriyor, çün-
kü iktidar komisyonda ağõrlõklõ
üyeye sahip. Oysa, insan hakla-
rõ konusunda daha esnek ve uz-
laşmacõ bir tavõr sergilenmesi,
kararlarõn ortaklaşa alõnmasõ ge-
rekiyor. Örneğin, ben “Taş atan
çocuklar” tasarõsõ görüşülür-
ken Adalet Komisyonu’nda kõ-
sa bir konuşma yaptõm. Ger-
çekten komisyon başkanõ Ahmet
İyimaya’yõ kutluyorum. Orada
bilge tavrõyla, muhabbetle yak-
laşan, saygõlõ, demokratik bir
ortam yaratmõştõ. Bence asõl ko-
misyonun böyle olmasõ gereki-
yor. Ben de orada espri yaptõm,
“Bizim komisyon üyelerimizi
de buraya davet edin, örnek ol-
sun” diye...
‘Cezaevlerindekilerin
yüzde 65’i tutuklu’
- Komisyonun en ses getiren
çalışmalarından biri sivil ce-
zaevlerinin yanı sıra ilk kez as-
keri cezaevlerini de inceleme
kapsamına alması oldu. Kar-
şılaştırma yaptığınızda nasıl
bir tablo ortaya çıkıyor?
ÖZDEMİR- İnsan haklarõ
Ergenekon tarihe yüz
karasõ olarak geçecek
Ergenekon tarihe yüz
karasõ olarak geçecek
Ergenekon tarihe yüz
karasõ olarak geçecek
Ergenekon tarihe yüz
karasõ olarak geçecek
CHP’li İnsan Haklarõ Komisyonu üyesi Malik Ecder Özdemir:
komisyonu her cezaevine gide-
bilmeli, yasak olmamalõ. Baş-
langõçta sivil cezaevlerinin du-
rumu ortada, 119 bin hükümlü
var cezaevlerinin tamamõnda,
yüzde 60-65’i tutuklu. Bu ülke-
miz adõna bir garabettir. İngil-
tere’de yüzde 15’i tutuk-
lu, geri kalan kõsõm hü-
kümlü. Bu benim tespitim
değil, tesadüfen İngiliz par-
lamenterlerle Buca Çocuk
Cezaevi’nde karşõlaştõk. Ora-
da söyedi. Ceza ve Tevkifev-
leri Genel Müdürü de “Yüzde
65 tutuklu, geri kalan kısım
hükümlü” dedi. Bu tablo çocuk
cezaevlerinde daha da aleyhte
durum oluşturuyor. Toplam 2 bin
690 çocuk cezaevlerinde. Bun-
lardan sadece 210 hükümlü ço-
cuk var ki bu yüzde 10’u bile
oluşturmuyor.
Bu iki şeyi gösteriyor: Bir
Türkiye’de adaletin geciktiğini,
iki, özellikle son zamanlarda
açõlan siyasi davalarda tutuklu-
luğun bizatihi cezaya dönüşmüş
olmasõ gerçeğini ortaya koyuyor.
Hasdal Cezaevi’nde görüştüğü-
müz muvazzaf subaylar õsrarla
şunu söylüyor: Bu siyasi bir da-
va, kesinlikle ceza almayacağõz
eminiz, ama yapõlmak istenen,
18-20 ay tutarak tutukluluk bir
nevi cezalandõrma olarak kulla-
nõlõyor. “Burada kaldığımız
sürede yükselmemiz engelle-
niyor, kıdem almamız engel-
leniyor, potansiyel suçlu olarak
yaftalanmış olmamız yanımıza
kâr olarak kalacak” diyorlar.
Bir de tabii durup dururken niye
askeri cezaevine gittik sorusu ak-
la geliyor. Herhalde şu anda
güncel, konjonktürel olarak or-
du üzerinde yõpratma, karala-
ma kampanyasõ devam ediyor-
ken komisyonun askeri cezaev-
lerini gündeme almasõ ilginç.
‘Maksatlı gidildi’
- Yani belli bir amaçla mı as-
keri cezaevlerine gidilme kararı
alındı diyorsunuz?
ÖZDEMİR- Orada sõkõ di-
siplinden kaynaklanan insan hak
ihlalleri varsa bunlarõ tespit ede-
lim gibi bir maksatla başladõlar.
Ama gittiğimiz cezaevlerini gör-
dük ki; Mamak olsun, Eskişehir
olsun, Hasdal olsun fiziki mekân,
tutuklu hükümlülerin kaldõğõ ko-
şullar ve yöneticilerin uygula-
malarõ noktasõnda sivil cezaevle-
rinin kat kat üstünde, iyi vasõftaydõ
bu cezaevleri. Mesela Mamak’ta
erat koğuşundaki çocuklar aske-
ri disiplin içinde bizi karşõlayõn-
ca, komisyon üyeleri olarak, san-
ki üzerlerinde “askeri baskı”
varmõş gibi ağõzlarõndan laf al-
maya çalõştõk. Oysa gördük ki
böyle bir şikâyet, baskõ söz ko-
nusu değildir.
- Cezaevi koşulların-
dan şikâyet eden, sıkıntı-
sı olan yok mu? Her şey
güllük gülistanlık mı?
ÖZDEMİR- Vahim
olan Hasdal’da gördüğü-
müz baskõydõ. En ağõr ce-
zaya çarptõrõlmõş, mesleki
hayatta belli kayõplara uğ-
ramõş, özgürlüğünü yitir-
miş ve ordunun komuta
kademesinde olan insanlar
bizlerle konuştuktan sonra
bir ricada bulundular.
“Aman ne olur bu tespit-
lerinizi basınla paylaşır-
ken ismimizi vermeyin,
henüz davamız bitmedi,
bu konuşmalarımız ger-
çek olsa da birilerini kız-
dırabilir ve davamızda
aleyhimize gerekçe olabi-
lir” korkusunu ifade edi-
yorlardõ. Bu yalõn gerçekle
karşõ karşõya kaldõk. Karşõ-
laştõğõmõz protestodan çõ-
karacağõmõz yalõn gerçek
bu olmalõ. İktidarõn ‘Erge-
nekon’, ‘Balyoz’ operas-
yonu adõ altõnda düzmece
operasyonlarõnõ, baskõ-kor-
ku imparatorluğunu orada-
ki insanlarda gördük. Şim-
di bakõn, mesela emekli
Orgeneral Çetin Doğan’õn
basõna gönderdiği bilgi no-
tu var. Oradaki iddialar
çok önemli. Biz bunu an-
latmaya çalõşõyoruz, yani
orada cezaevinde sular akõ-
yor mu, akmõyor mu bu
önemli değil. Bir ordu ko-
mutanõ, “Yakalanmam
gözaltı ve tutukluluk sü-
recim onur kırıcıydı, bu-
nun hesabını kimden so-
racağım” diyor. Biz insan
haklarõ komisyonuysak,
bunu araştõrmamõz gereki-
yor. Komisyonda bu ve
benzer hak ihlallerini dile
getirdiğimizde Komisyon
Başkanõ Zafer Üskül,
“görülmekte olan davaya
müdahil olmamak” gibi
bir gerekçeyle türlü talebi-
mizi gündem dõşõ tutuyor.
12 Eylül’ü aratacak
hukuksuzluk yaşanıyor
Mustafa Balbay, bir yıldan fazla cezaevinde tutuluyor ve “Ma-
kul süreyi aştık” diyor. Tutukluluk süresinin aşımında 12 Eylül
faşist yönetimini aratacak bir şekilde hukuksuzluklar yaşanıyor.
Bunlar sadece tutukluluk sürecinde değil, iddianamelerde de
kendini gösteriyor. Cumhuriyet tarihinde bir cumhuriyet savcısı,
iddianamesinde Alevi köylerine bir ordu komutanının hizmet
götürmesini suç sayıyor. Kendisiyle görüştüğüm Yargıtay 8. Hu-
kuk Dairesi’nin onursal üyesi Naci Ünver aynen şunu söylüyor:
“12 Eylül ve 12 Mart iddianamelerinde bile savcılar bu kadar
pervasız davranamazdı. Alevi - Sünni ayrımı iddianameye gir-
mezdi” diyor. Bu kadar açık, kaba hukuk ihlali gözaltı, tutuklu-
luk sürecinde yaşanıyor. Bana göre “Ergenekon” davası, tarihe
yüz karası olarak geçecektir.
‘Asker
değil,
iktidar
baskısı
var’
‘İşkence şekil değiştirdi’
Belki fizilsel işkence açısından geçmişe göre göreceli iyileş-
meden söz edilebilir. Ama biliyorsunuz, yine komisyon ça-
lışmasıyla ortaya çıkarıldı. Engin Çeber, kötü muamele ve
işkenceyle hayatını kaybetti. Karakollarda dayak, kötü
muamele hâlâ vakayı adiyeden olmaya devam ediyor. Tabii
insan hakkı ihlali göreceli bir kavram. Örneğin Silivri L
Tipi Cezaevi’nde yasalara göre denetlenmemesi gereken
mahremiyet alanını oluşturan alanlar 24 saat kamerayla
kaydediliyor olması ciddi bir insan hakkı ihlaliydi. İşkence
illa filistinaskısıyla olmaz. Bu da kötü muameledir. Aslında
işkence şekil değiştirdi. İnsanların sabaha karşı pijamalı
halde gözaltına alınmaları, kimi 70 yaşındaki insanların
günlerce gözaltında sorgulanmaları...
- Adalet Bakanlığı’nın ‘Er-
genekon’ dahil bazı davalar-
dan yargılanan sanıkları zi-
yaret için milletvekillerinin
bakanlıktan ve komisyon
üyelerinin de komisyondan
izin almasına ilişkin yönetme-
lik değişikliği yapmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
ÖZDEMİR- Bu tamamen
milletvekilleri açõsõndan bir ge-
ri adõm olmuştur. Aslõnda Tür-
kiye’nin hukuk devleti olmak-
tan uzaklaştõğõnõ, keyfi, baskõcõ
bir yönetimin giderek yaygõn-
laştõğõnõn bir göstergesi.
‘BASKICI YÖNETİMİN BİR GÖSTERGESİ’
Ergenekon tarihe yüz
karasõ olarak geçecek
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Dersimiz Anayasa, Ancak!
Döndü dolaştı, iktidar partisinin anayasada
değişiklik yapılmasında ısrar ettiği paket,
“kervan, adeta yolda yeniden düzülerek” dün
muhalefet partilerine götürüldü.Oysa daha
birkaç gün önce, düşünülen, değişikliğin 12
madde ile sınırlı tutulacağı söylenmiş; CHP’nin
desteğini alabilmek umudu ile 12 Eylülcülerle
ilgili olarak 15’inci maddenin anayasadan
çıkarılmasını sağlayacak geçici bir maddenin
pakete eklenmesine rıza gösterilmişti.Yeni
hafta başlarken, dün TV’lerin sabah
haberlerinde, Adalet Bakanı tarafından
açıklanması beklenilen pakete yeni eklemeler
yapıldığı yolunda ön bilgiler yansıdı. Yeni
düzenlemenin pazar gününü Başbakanlık’ta
kurmayları ile değişiklikler üzerindeki değişiklik
taslaklarını değerlendirmekle geçiren
Erdoğan’ın onayı ile yapıldığı da o haberlere
eklenince; paketin pazarlanmasını üstlenen
ekibin sözcüsü Cemil Çiçek, çalışmaların
sahibinin asla hükümet olmadığını, Ankara
milletvekili olan kendisi ile birlikte Hatay
milletvekili Sadullah Ergin ve Yozgat
milletvekili Bekir Bozdağ’ın öteki partiler ve
sivil toplum örgütlerini ziyaret edeceklerini
söylemek gereğini duydu.
Referandumdan ne sonuç çıkar?
Dönüp dolaşıp halkoylamasına sunulacak bir
paketin sorumluluğunu hükümetin
taşımayacağının işin başında ilan edilmiş
olmasının arkasında, sandıktan her zaman
beklenilenin çıkmayacağı kuşkusu ağır basmış
olmalıdır.
Bütünüyle, yürütme erkini yargıyı sürekli
olarak izleyen, denetleyen, dahası
yönlendirmek isteyen bir güç haline getirme
amacı taşıyan değişiklik paketinin içinde;
Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan ve parti
kapatma davalarında iki ayrı daire olarak
çalışmasını, daha sonra da temyiz kurulu
olmasını sağlayan birden çok değişikliğin
bulunması bile; AKP’nin gerçek niyetini
gizlemesine yardımcı olamamıştır. Memurlara
toplusözleşme vaadini içeren değişiklik
paketinde, görüşmelerde son ve “kesin
sözün” yine eskiden olduğu gibi Uzlaştırma
Kurulu’na bırakılarak grev hakkının “g”sinin
bile ağızlara alınmamış olması, tam bir havuç
dağıtma stratejisi değil midir?
Anahtar Parti: BDP
Üçlü kurulun dün ziyaret ettiği siyasal partiler
içerisinde kapıyı başından kapatmış olan CHP
ve MHP’nin dışında, AKP’yi asıl uğraştıracak
olan adresin Barış ve Demokrasi Partisi
olacağını görmek için, bu partinin grup
başkanvekillerinin, yüzde 10’luk barajın en çok
5’e indirilmesinin yanı sıra, devlet yardımından
yararlanma hakkı gibi hiç de geri çevrilmemesi
gereken isteklerin altı çizilmelidir. Pakete,
parlamento görüşmelerinde destek veren BDP,
halkoylaması için aranılan sayının aşılmasını
sağlar. O olmaz da, değişiklik için halkoyuna
başvurmak zorunlu hale gelirse, BDP’nin
güneydoğudaki blok seçmenlerinin desteği,
Erdoğan iktidarının devamı için bir oksijen
takviyesi bile olabilir.
Şimdilik görünen odur ki, iktidar partisi
kendisi tarafından Seçim Kanunu’nda
değişiklik yapılması için getirilmiş olan ve
Adalet Komisyonu’nda ele alınan yasa teklifine
barajı indiren, ayrıca Siyasi Partiler
Yasası’ndaki devlet yardımının kapsamını
genişleten birer ekleme yapmanın hazırlığını
içine sindirmelidir.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
TERÖR ÖRGÜTÜ PROPAGANDASI YAPMA SUÇU
Türk ve Tuğluk’a dava
DİYARBAKIR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ana-
yasa Mahkemesi tarafõndan kapatõlan
DTP’nin eski Genel Başkanõ Ahmet Türk
ile eski milletvekili Aysel Tuğluk hakkõnda,
Dağlõca’ya yönelik Ekim 2007’deki terörist
saldõrõnõn ardõndan irtibat kesilen 8 askerin
Türkiye’ye getirilmesi sürecinde “terör ör-
gütünün propagandasını yaptıkları” ge-
rekçesiyle 1’er yõldan 5’er yõla kadar hapis
cezasõ istemiyle dava açõldõ. Davalar, Anka-
ra Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca hazõrlanan
iddianameleri kabul eden Ankara 12. Ağõr
Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Diyarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Barõş ve
Demokrasi Partisi (BDP) öncülüğünde önce-
ki gün on binlerce kişinin katõlõmõyla gerçek-
leşen Diyarbakõr’daki Nevruz kutlamalarõ ile
ilgili resen inceleme başlattõ. Özel Yetkili Di-
yarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Diyarbakõr
Emniyet Müdürlüğü’nün elindeki görüntüler
olmak üzere, basõn yayõn kuruluşlarõnda çõkan
haber ve görüntüler, kutlamalardaki konuşma-
lar, atõlan sloganlar ve sanatçõlarõn sahneden
verdikleri mesajlarõ ayrõ ayrõ incelemeye aldõ.
Diyarbakõr’õn Bismil ilçesindeki Nevruz
kutlamalarõ sõrasõnda, PKK ve Öcalan lehine
slogan atõlmasõ nedeniyle tertip komitesin-
deki BDP Bismil İlçe Başkanõ Mehdi Tan-
rıkulu, BDP İl Meclis Üyesi Abdullah Av-
şar, Belediye Meclis Üyesi Hidayet
Kurt’un da aralarõnda bulunduğu 7 kişi,
ifade vermek üzere emniyete çağrõldõ. Bura-
da ifadeleri alõnan 7 kişi daha sonra Bismil
Cumhuriyet Savcõlõğõ’na sevk edildi.
Nevruz kutlamalarına
resen inceleme
isilozgenturk gmail.com
IŞIL ÖZGENTÜRK
Başbakan’a Teşekkürler...
Ne yazık ki dünyanın hiçbir yerinde bu kadar
yalaka aydın yoktur! Üstelik bir kısmı o kadar çok
para kazanıyor ki devlete yalakalık yapması
gerekmiyor. Mesela Cem Yılmaz, gerçi son
Telekom reklamı, ne olduğu belli olmayan bir
reklam, ama o zaten Telekom’la anlaşmayı
imzalamış, paraları götürmüş. Bu arada Telekom
yönetimine bir kıyak yapmak istiyorum. Bu yeni
reklamlarla ne yapmak istiyorsunuz, ben bir türlü
anlayamadım. Ayrıca işlerimin yoğunluğundan
ödemeyi unuttuğum bir faturayı internetten
ödedim ve tam dört gün ev telefonum açılmadı,
sonra ne yaptım; faturada yazılı miktarı bu kez
PTT’den ödedim. İki kez ödeme yaptım. Telefon
açıldı, yani Cem Yılmaz’lı reklamlarınıza benim
de epeyce katkım var.
Başbakan elinizi sıkıyor, aman da aman!
Mustafa Altıoklar, o toplantıda bir dernek
başkanı olarak ne konuştunuz? Merak ediyorum.
Lütfen, lütfen dostça, arkadaşça söyleyin;
iktidarın seni çağırması hoşuna mı gitti? Çünkü
yeni yapacağınız film için iyi bir para bulmanız
gerekiyor. İnsanlar böyle diyorlar, ben sadece
yazı yazabildiğim için onların duygularına
tercümanlık yapıyorum.
Sinema ve edebiyat sokak çocuklarıdır. Ben
hep öyle düşünürüm. Erden Kıral senin o
kahvaltıda ne işin var? Sen “Hakkâri’de Bir
Mevsim,” ve “Bereketli Topraklar Üstünde”
filmlerinin yönetmenisin. En büyük aşkına Tezer
Özlü’ye bana göre, o güzel ve hayatında
yalakalık yapmayan, insana ihanet ettin. Kızma,
hayat benim yaşımda bunları yazmama izin
veriyor.
Biliyorum Başbakan bu yazdıklarıma kızacak,
ne yapalım ki ben bir sokak çocuğuyum ve bir
arka sayfa yazarıyım.
Davet edilenlere bakıyorum: Nuri Bilge Ceylan
yok, bir Kadir İnanır yok, bir Tarık Akan yok!
Başbakan’ın bu konuda çalışma yapan danışma
kurulunu değiştirmesi gerekiyor. Öyle...
Peki şimdi biraz da bundan söz edelim. Bu
açılım nedir? Bilgisi olan var mı? Ne olacak,
Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeler için yeni bir
yönetim modeli mi oluşturulacak, bütün okullarda
anadil olarak Kürtçe mi öğretilecek? Benim inatla
savunduğum bir şey var; şu açılım paketinde
neler var? Yetti gayrı artık açıklayın!
Ve iktidar bunu açıklamıyor. En önemlisi, iktidar
ve muhalefet bir tek bu noktada birleşiyorlar,
seçim barajını asla yüzde 5’e düşürmüyorlar,
mesele burada, yüzde 10 barajla demokrasi
olmuyor. Hadi CHP, MHP cesur olun ve seçim
barajını değiştirin, millete eziyet etmekten
vazgeçin.
Ve ben şimdi, size muhteşem bir aydın
dayanışmasını anlatmak istiyorum; Fransa,
Cezayir’de bağımsızlık için başkaldıranlarla
savaşıyor. Ve o sırada Nobel Ödülü’nü reddeden
Jean Paul Sartre’ın başını çektiği bir aydın
hareketi başlıyor. Fransa’nın önde gelen 121
aydını Jean Paul Sartre’ın kendi hükümetlerine
giydiren protesto bildirisine imza atıyor. Ve şöyle
söylüyorlar: Fransa Cezayir’den çekilmediği
sürece biz hiçbir radyo programına
çıkmayacağız, hiçbir gazeteye röportaj
vermeyeceğiz ve asla konser vermeyeceğiz.
Sonunda ne oluyor; altı ay sonra Fransa
Cezayir’den çekilmek zorunda kalıyor ve 121
aydının protestosu Yves Montand’ın verdiği
konserle bitiriliyor.
Evet, işte böyle ve ben çok sıkıldım. Ve
şiddetle her zaman devlete muhalif, önyargılara
muhalif Aziz Nesin’i ve Can Yücel’i özlüyorum.
Baştarafı Arka Sayfada
DEMOKRATİK AÇILIM PANELİ
‘Karşıdevrimci AKP
demokratik bir
değişim yapamaz’
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Aydõn
Üniversitesi Türkiye Araştõrmalarõ ve Uygu-
lama Merkezi tarafõndan düzenlenen “demo-
kratik açılım” paneli, dün üniversitenin
Florya’daki yerleşkesinde gerçekleştirildi.
Panelde konuşan Galatasaray Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Ümit Kocasakal, yargõyõ kuşatarak hukuk
devletini ortadan kaldõran, aydõnlarõ baskõ al-
tõna alan, Ergenekon soruşturmasõ ve gizli ta-
nõk terörüyle jurnalcilik ve baskõ ortamõ ya-
ratan, TSK’yi etkisiz kõlmaya çalõşan ve te-
rörle müzakere eden AKP’nin demokratik
açõlõm konusunda toplumu inandõrmaktan
uzak olduğunu belirterek, “Hukuk devleti-
nin tabutuna son çivi çakılıyor. Yetki tek
elde toplanıyor ve ‘kuvvetler birliği’ne doğ-
ru sürükleniyoruz. Türkiye Yugoslavya
yapılmaya çalışılıyor” dedi.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Sina Akşin de ortaçağ zihniyetine sahip
ve karşõdevrim amacõ taşõyan bir iktidarõn
demokratik bir değişim yapamayacağõnõ söy-
ledi. Prof. Akşin, “Bugün de demokratik
açılım denilen şey, belli bir programla de-
ğil, dış ülkelerden yapılan telkinlerle ger-
çekleştiriliyor” dedi.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Mete Tunçay ise cumhuriyetin ilanõndan son-
ra başlayan Türkleştirme politikalarõnõn Kürt
sorununun özünü oluşturduğunu ve çözümün
de her etnik kimliğin özgürce siyaset yapabilir
hale gelmesinde olduğunu söyledi. Hacettepe
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musta-
fa Erdoğan da Kürt sorununun özünde öz-
gürlük arayõşõnõn yattõğõna inandõğõnõ belirte-
rek, “Türkiye’nin sorunu toplumun çeşitli-
liğini kabul etmek istememesi, asimilasyon
ve baskı politikaları ile gidermeye çalışma-
sı, sorunun temelini oluşturmuştur” dedi.