Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 2010 SALI
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Ülkeyi Acaba Aleviler ve
Kürtler mi Yönetsin?
Bazen radikal düşünce denemeleri ufuk açar. Dün
kendimi kendimle tartışırken buldum. Acaba, bu ülkeyi
AKP mi yoksa Kürt-Alevi koalisyonu mu yönetsin
istersin, dense ne yaparım?
Zerre kadar tereddüt etmediğimi gördüm: Şüphesiz
ki ve tabii ki Aleviler ve Kürtler!
İkisi de ülkemizde milletimizin ezilmiş kesimleri!
Kürt siyasi hareketine bakıyorum, kadınları müthiş!
AKP ve Fethullah cemaati iktidarıyla kıyaslarsanız,
çağdaşlıkta ellerine su dökemezsiniz...
Alevi kadınları ve erkekleri, Anadolu’nun ve bence
laikliğin ve demokratik yaşamın belkemikleri
arasındadır!
Ne Kürtlerin ne de Alevilerin, dini siyasetin belkemiği
yapma, din üzerinden ticaret yapma eğilimleri olacaktır!
Her iki topluluk da hiç şüphem yok ki daha daha
demokratik davranacak, daha hoşgörülü tutum alacak,
belki de daha kaynaştırıcı ve birleştirici olacak!
Kürtler bugün ezilmişliğin, itilmişliğin can havliyle,
Kürt milliyetçiliğine sarılıyor!
Öyle sanıyorum ki iktidar olunca, ülkeyi yönetme
sorumluluğunu üstlenince, Kürt milliyetçiliğine sarılmayı
bir kenara bırakacaklar, birleştirici rollerini ön plana
çıkaracaklardır!
Aleviler, zaten ülkemizin en bütünleştirici unsurlarıdır!
Ancak, Sünnilerin, Sünni Diyanet’in baskısı altında,
dışlanmış bir durumdadır! Dışlanmaktan bir türlü
kurtulamayan ama bütünleştirici bir topluluk!
Güveniyorum ki, onlar da bu ülkeyi daha özgürlükçü,
daha adil yöneteceklerdir!
Alevilerin ve Kürtlerin, kadınları evlere kapatmak diye
bir derdi olmayacaktır.
Tersine, kadınları daha çok çalışma hayatına
katacaklardır!
Kadınları çalışmayan/evlere kapatılan, türbanlanan,
ezilip kakılan toplumlar, kadınları çalışma hayatının
ayrılmaz bir parçası olan ve kadın-erkek eşitliğine daha
çok yaklaşmış toplumların sömürgesi olmaktan
kurtulamazlar!
Bugün İslam toplumlarının geri kalmışlıklarının
başlıca nedenleri arasında kadın sorunu vardır!
Kadın meselesini ülkemizde Alevi ve Kürt ortak
koalisyonu kökten çözebilir!
“Beyaz Türkler”, ülkemizi çağdaşlık düzeyine
çıkarmayı beceremedi! Ekonomiyi hep batık tuttu!
Yedi, yedirdi, içti içirdi! Bu ülkeyi yiye yiye neredeyse
bitirdiler!
“Beyaz Türkler” derken kimleri kastediyorum? Beyaz
Türklerin kurucu nesilleri, mükemmel işler yaptılar!
Sonrakiler, işte ülkeyi, Avrupa’nın eteğinde, kalkınma
ve gelişmek için, sermaye, hammadde, makine
teçhizat bakımından sürekli olarak dışarıya bağımlı bir
ülke haline getirdiler!
Avrupa, Bilgi Toplumu ve Bilgi Ekonomisi’ne geçti;
bilgi, bilim ve teknoloji üretiminde alıp başını gitti...
Sonraki nesil Beyaz Türkler ise ülkede sanayileşme
çağını bile tamamlayamadı!
Bırakın ekonomiyi, ortalama toplumsal kültürel
bileşenler bakımından, ülkenin önemli bir kesimini,
AB’ye kıyasla neredeyse ortaçağ ilişkileri içinde
yaşayan bir ülke konumunda tuttu!
Beyaz Türklerin merkez sağ kesimi, bütün bu
nedenlerden dolayı iflas etti! Büyüyen bir nüfusun
gereksinimlerine yanıt verecek bir ekonomi ve
toplumsal refah/düzen yaratamayınca, yarattıkları ve
elleriyle büyüttükleri AKP ve cemaat ortaklığına bu
ülkeyi teslim ettiler!
Şu hale bakın: Cüppelisi cüppesizi, takkelisi
takkesizi, bu ülkeyi esir almış durumda...
Cumhuriyetin özgür bireyleri ölüyor!
Düşünce ve beyinlerini cemaatlere teslim etmiş
yığınlar, ülkeye giderek egemen oluyor!
Beyaz Türkler bu işi beceremedik! Üstüne üstlük,
ülkenin ne zaman parçalanıp ayrılacağı zamanları
bekler hale geldik!
Acaba biraz kenara çekilme ve ülke yönetimini,
Kürtlere ve Alevilere teslim etme zamanı mı geldi?
Belki de ve bence de evet!
Belki de korkulardan kurtulmanın, ülkeyi yeniden
birleştirip bütünleştirmenin giderek elde kalan tek
yolu/yordamı/yöntemi; Alevileri, Kürtleri sahnenin
önüne almaktır!
Beyaz Türklerin akil olanları da onlara danışmanlık
yapmakla yetinebilirler!
Bu ülke Beyaz Türkler ve dinci cemaatler kadar,
hatta belki de bugün için daha çok, Kürtlere ve
Alevilere de aittir!
Ortaya böyle bir sandık konsa, sanırım seçeneğim
bu olacaktır!
‘Uzlaşma değil dayatma’
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Hâkimler ve Savcõlar
Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili
Kadir Özbek, anayasa değişikliğinin
uzlaşma yerine “dayatmayla hatta
neredeyse sopayla” yapõlmaya çalõ-
şõldõğõ uyarõsõnda bulundu. Kavga
gürültü ortamõnda yapõlan değişikli-
ğin “Türkiye’ye hayır getirmeyeceği
kesin” diyen Özbek, “Kuvvetler
ayrılığından vazgeçiyorsak diye-
ceğimiz yok. Eğer kuvvetler ayrılı-
ğı olacaksa yüksek yargı kötürüm
hale getiriliyor” dedi.
Özbek, AKP’nin anayasa değişik-
lik paketini hem kurul hem de yüksek
yargõ açõsõndan Cumhuriyet’e de-
ğerlendirdi. Anayasa değişikliğinin
“kavga-gürültü ortamında” yapõl-
maya çalõşõldõğõnõ anlatan Özbek,
“Anayasa gibi kalıcı olması gereken
bir metnin, demokratikleşme ve
Avrupa Birliği beklentileri düşü-
nüldüğünde uzlaşma unsurlarını ta-
şıması gerekir. Böyle bir ortamda
yapılması ileride birtakım sorun-
lara sebep olacaktır. Uzlaşmadan
çok dayatmayla, neredeyse sopay-
la yapılacak” diye konuştu.
‘Pazarlık unsurları’
Bu ortamda yapõlan değişikliğin da-
ha büyük sorunlar yaratacağõ uyarõ-
sõnda bulunan Özbek, HSYK’ye ye-
ni seçilecek gruplar, kişiler ve sayõlara
ilişkin düzenlemelerin “bir takım pa-
zarlık unsurları” taşõdõğõ izlenimi
edindiklerini kaydetti. Özbek, “Seçi-
lecek gruplar arasından da birta-
kım meslek gruplarına adeta ‘sus
payõ’ şeklinde düzenlemelerin mev-
cut olduğunu düşünüyorum. Çok il-
ginç şeyler var. Üye sayısı bir kere
çok fazla. Normalde dinamik bir
kurulun yapısına göre çok fazla üye
var. Olabildiğince yüksek yargının
etkisi kaldırılıyor. Yüksek yargı
tamamen gözden çıkarılmış gibi.
Yani yürütmenin, yargıda yer tut-
ması. Yürütmenin yargının yerini
alması demek zaten yargı bağım-
sızlığının kalkması anlamına gelir.
Anayasa değişiklik paketinden çok,
genel olarak yüksek yargının yeni-
den oluşturulması var. Böyle bir
oluşumun Türkiye’ye hayır getir-
meyeceği kesin.”
‘Yargı kötürüm olur’
Özbek, “Yargı savunma konu-
muna düşürüldü” sözlerini anõm-
satarak, “Hukuk sistemi açısından
sakıncalı. Kuvvetler ayrılığından
vazgeçiyorsak diyeceğimiz yok.
Eğer kuvvetler ayrılığı olacaksa
tamamen, kuvvetlerden birisinin
yargının yerini tutmaması gere-
kir. Olanlar yargının tamamen kö-
türüm hale getirilmesi anlamına ge-
liyor” diye konuştu. Özbek, bugün
HSYK’nin hem asõl hem de yedek
üyeleriyle toplanõlarak bir durum de-
ğerlendirmesi yapacaklarõnõ belirtti.
Özbek, HSYK’den ayrõlõrken de bir
soru üzerine, Yargõtay Başkanõ Ha-
san Gerçeker’in açõklamalarõnõn tü-
müne katõldõğõnõ söyledi. Bakan ve
müsteşar dõşõndaki kurul üyeleriyle
dün bir çalõşma gerçekleştirdiklerini
belirten Özbek, “Elimizdeki metin
yargının sorunlarına yanıt verecek
nitelikte bir metin değil. Niye ya-
pıldığı, neden yapıldığı ve nasıl bir
ortamda hangi düşüncelerle ya-
pıldığı konusunda birtakım tered-
dütlerimiz var. Kesinlikle vatan-
daşın beklediği, vatandaşın lehine
olabilecek bir çözüm olduğunu dü-
şünmüyoruz” diye konuştu. “Da-
nıştay’ın 2 olan üye sayısı 1’e dü-
şürülüyor, Yargıtay’ınki korunuyor
ama aynı zamanda 21’e çıkarıldı-
ğı için onun da etkisini yok etmiş
oluyor” bu durumu nasõl değerlen-
diriyorsunuz sorusu üzerine Özbek,
“Kusura bakmayın yüksek yargı ile
dalga geçiyorlar. Bu kadar açıkça
söylüyorum. Eğer kendileri bunu
istiyorlarsa ciddiyetten uzak bir tas-
lak diye düşünmek de mümkün”
karşõlõğõnõ verdi.
‘Yasama-yürütme karışacak’
Prof. Dr. Köksal Bayraktar da de-
ğişikliklerin yasama ve yürütmenin
yargõya müdahalesi niteliğini taşõya-
cağõnõ belirterek, “Zaten mevcut
durumda dahi yargının gerçekten
üçüncü bir güç olmasına aykırı
idi. Bu yapılmak istenen değşiklikle
aykırılık daha da derinleştirilip, yo-
ğunlaştırılıyor. Yargıçlar kendi so-
runlarıyla, özlük işleriyle ilgilene-
meyecek. Yasama ve yürütme ka-
rışacak. Adalet Bakanlığı daha et-
kin olacak. Artık yargı, yasama ve
yürütmenin etkisinde olacak” de-
ğerlendirmesini yaptõ.
Anayasa değişikliğinin “kavga-gürültü ortamõnda” yapõlmaya
çalõşõldõğõnõ anlatan Özbek, “Böyle bir ortamda yapõlmasõ ileride
birtakõm sorunlara sebep olacaktõr. Uzlaşmadan çok dayatmayla,
neredeyse sopayla yapõlacak” değerlendirmesini yaptõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Yargõtay Başkanõ Hasan
Gerçeker, değişiklik paketinin
anayasanõn başlangõç kõsmõn-
daki kuvvetler ayrõlõğõ ilkesine
aykõrõ olduğunu vurgulayarak,
“Yapılmak istenen yargıyı ele
geçirmekle eşanlamlı” dedi.
Yargõtay Başkanlar Kuru-
lu’nun, anayasa değişiklik pa-
ketindeki yargõya ilişkin dü-
zenlemeleri değerlendirmek
üzere dün yaptõğõ toplantõ yak-
laşõk 1.5 saat sürdü. Toplantõ-
nõn ardõndan kurulda oybirli-
ğiyle oluşan görüşleri Yargõtay
Başkanõ Gerçeker açõkladõ. Ger-
çeker, anayasa değişikliğiyle
ilgili bir komisyon oluşturul-
duğunu, komisyonun hazõrla-
yacağõ raporun kamuoyuna
açõklanacağõnõ bildirdi. Gerçe-
ker şöyle konuştu:
“Taslak metinde yargıyı da-
ha da geriye götüren, yargı ba-
ğımsızlığına aykırı düzenle-
meler yapıldığını görüyoruz.
Yargıyla ilgili düzenlemeler
anayasaya aykırıdır. Anaya-
sada kuvvetler ayrılığının be-
nimsendiği belirtilmiştir. Kuv-
vetler ayrılığı başlangıç kıs-
mında değiştirilemeyecek mad-
deler içinde yer almıştır.”
‘Hiç üye almasınlar’
21 kişiden oluşmasõ öngörülen
HSYK’ye yüksek yargõ tarafõn-
dan 4 üye seçileceğini anõmsa-
tan Gerçeker, “Yüksek yargı-
nın, mahkemelerin devreden
çıkarılmasını, etkisinin azal-
tılmasının öngörüldüğünü gö-
rüyoruz. Buna kesinlikle kar-
şıyız. Öneri de getirebiliriz,
yüksek yargıdan hiç üye al-
masınlar, bu düzenleme daha
sağlıklı olabilir!” diye konuştu.
Yargõtay Başkanõ, düzenle-
meyi “yargı bütünlüğünü boz-
maya yönelik” bir uygulama
olarak gördüklerini kaydeder-
ken, “İlk derece mahkemele-
ri ile yüksek yargı bütünlük
içinde çalışmaktadır. Bütün-
lüğü bozan Adalet Bakanı ve
müsteşarının HSYK’de yer
alması ve etkinliğini sürdür-
mesidir. Yargının çok büyük
sorunları çözülmezken bu tarz
düzenleme yapmak kuşatmak
değil yargıyı ele geçirmekle eş
anlamlıdır” diye konuştu
‘Geniş mutabakat şart’
Gerçeker, parti kapatma da-
valarõnõn Meclis iznine bağlan-
ma girişiminin kuvvetler ayrõlõ-
ğõna aykõrõ olduğunu belirtti.
Gerçeker, şunlarõ söyledi: “İle-
ride bu şekilde kurulan ku-
rulların ne getirip götüreceğini
göreceğiz. Bu tür değişiklik-
lerin geniş mutabakatla ya-
pılması gerekir. Köklü deği-
şiklikler hep böyle oldu.”
Anayasa paketini ‘ciddiyetten uzak’ diye niteleyen Özbek, ‘yüksek yargõyla dalga geçildiğini’ söyledi
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
AKP’nin iktidara geldiği 2002
yılından bu yana Türkiye salt
ekonomik açıdan değil toplumsal
açıdan da ciddi bir yıkım yaşıyor.
İşsizlik, ekonomik bunalım, pahalılık
ve geçim sıkıntısı insanları ya
boşanmaya götürüyor ya da intihara!..
Geçtiğimiz cuma günü bu köşede
CHP’nin hazırladığı “AKP’nin Açılım
Fiyaskosu” adlı kitapçıkta yer alan
terör bilançosuna yer vermiştik.
Kitapçıkta, AKP’nin iktidara geldiği
2002 yılından itibaren terör olaylarının
her yıl giderek arttığına ve 719 askerin
şehit olduğuna dikkat çekilmişti.
Aşağıdaki bilgiler ise 2002 yılından
bu yana Türkiye’de yaşanan intihar
olaylarının çarpıcı sonuçlarını veriyor.
BDP Van Milletvekili Fatma
Kurtulan, kadın intiharlarına ilişkin
olarak TBMM Başkanlığı’na bir soru
önergesi vermiş. Soruyu, Aileden
Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye
Kavaf yazılı olarak yanıtlamış. Kavaf’a
göre, kadınlar genellikle psikolojik,
erkekler ise ekonomik nedenlerden
dolayı intihar ediyormuş!
Kavaf’ın, Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) verilerine dayanarak verdiği
yanıtta; 1974-1999 yılları arasında yüz
binde 2.28 olan intihar ortalaması
2006’da yüz binde 3.88 kişiye çıkmış!
İşte AKP’nin iktidara geldiği
2002’den bu yana intihar
vakalarındaki artışı gösteren
rakamlar:
2002’de 1392 erkek, 909 kadın,
2003’te 1574 erkek, 1131 kadın,
2004’te 1681 erkek, 1026 kadın,
2005’te 1740 erkek, 963 kadın,
2006’da 1782 erkek, 1047 kadın,
2007’de 1808 erkek, 985 kadın,
2008’de 1924 erkek, 892 kadın.
Kısacası Türkiye’de, 2002 yılından
bu yana 11 bin 910’u erkek ve 6 bin
953’ü kadın olmak üzere toplam 18
bin 854 yurttaş canına kıymış! Yani
orta ölçekli bir ilçenin nüfusu kadar
insan, sağlıklı, huzurlu ve güvenli bir
yaşam ortamı bulamadığı için göçüp
gitmiş!..
Kadın intiharlarında gerekçe olarak
aile içi tartışmalar ve aile baskısı öne
çıkıyormuş! Erkek intiharlarının
nedenleri arasında ise ilk sırada yüzde
23’le ekonomik nedenler geliyormuş!
Görülüyor ki, on binlerce işyerinin
kapandığı ve işsizliğin resmi olarak
yüzde 14’e ulaştığı bir ülkede,
sosyoekonomik kaos toplumu intihara
sürüklüyor!
Birileri ise halen kriz teğet
geçmiş hikâyesiyle milleti
uyuttuğunu sanıyor! Oysa Azrail
yoksulluk, işsizlik ve bunalımın tam
ortasından delip geçiyor!..
Azrail’in Teğeti!..
Geçtiğimiz haftalarda
Habertürk TV’de Balçiçek
Pamir’in “PKK ne istiyor”
sorusunu yanıtlarken,
örgütün mayıs ayından
itibaren eyleme geçeceğini
söylemiştim. Bu açıklamayı
örgüt yönetiminin son
dönemde satır aralarında
sızdırdığı bilgilere, PKK’nin
yaşadığı erozyona ve de
“Kürt açılımı”ndan umut
kesilmesine dayandırmıştım...
Bu açıklamalarımın
üzerinden çok geçmedi ve
PKK geçtiğimiz yıllarda
uyguladığı sinsi yönteme
yeniden başvurdu. TSK çok
uzun bir aradan sonra
geçen hafta mayın tuzağına
3 şehit verdi.
PKK’nin eyleme
geçeceğinin belirtileri
yalnızca bu olaylar değildi.
Terör örgütünün çatı
yapılanması olan KCK’yi
yöneten Murat Karayılan’ın
önceki gün yaptığı
açıklamalar da tehlikenin
giderek büyüdüğünü
gösteriyor.
Karayılan, Nevruz
nedeniyle Kandil Dağı’ndaki
karargâhında Reuters Haber
Ajansı muhabirlerini ağırladı!
2009 yılının nisan ayında
“siyasi çözümü teşvik için”
eylemsizlik kararı aldıklarını
anımsatan Karayılan, DTP’nin
kapatılması ve belediye
başkanlarının tutuklanmasıyla
siyasal çözüm temelinin yok
edildiğini öne sürdü.
“Savaşa zorlanıyoruz”
diyen Karayılan,
“Çatışmaların başlatılması
için bir tarih söz konusu
mu” şeklindeki soruya şu
karşılığı verdi:
“Eğer adım atılmazsa, bu
savaşa dönmeye yol
açacaktır. Bir veya bir
buçuk ay zaman kalmıştır.
Askeri operasyonlar ile
siyasi aktörlere karşı
baskılar sürerse, barış söz
konusu olamaz. Dolayısıyla
bu bahar karmaşık ve
çatışmalı olabilir.”
Siyasal ve örgütsel açıdan
ciddi erozyon yaşayan
PKK’nin şiddeti dayatarak
kazanım elde ettiği
unutulmamalı! Mayıs ayı bu
yüzden çok sıkıntılı bir
sürecin habercisidir!
Mayısın Sıkıntısı!..
Sonunda beklendiği gibi oldu... Medyayı,
orduyu ve sivil toplum örgütlerini
“Ergenekon” tehdidiyle, toplumu ise
yasadışı dinleme kıskacıyla sindiren AKP
iktidarı tek parti faşizminin son hamlesini de
yaptı. Artık hedefte yargının ezilmesi,
zayıflatılması ve elinin kolunun bağlanması
var!..
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,
hükümetin açıkladığı Anayasa değişikliği
paketini değerlendirirken, “Bu değişiklik
girişimi, AKP’nin korkularının Anayasa
değişikliğine yansımış halidir.
Anayasasının bu zihniyetle değiştirilmesi
kabul edilemez. Bu, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nı AKP’lileştirme girişimidir”
diyerek devletin adım adım kuşatıldığını çok
güzel özetledi.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal’ın
dün yaptığı açıklamalar da ülkenin nasıl
vahim ve tehlikeli bir tabloyla karşı karşıya
bırakıldığını gösterdi. İşte “Bu değişiklikler
felakete götürür” diyen Kocasakal’ın,
üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken
değerlendirmeleri:
“Parti kapatmada Meclis’in devreye
girmesi, kuvvetler ayrılığının ortadan
kalkması demektir. Her şey yasamanın
elinde toplanıyor. Buna artık kimse hukuk
devleti diyemez. Bunun amacının
demokrasi olmadığı, yargının
bağımsızlığının ortadan kaldırılması
olduğu çok açıktır.”
AKP, Anayasa değişikliği paketiyle yargının
ve demokrasinin; daha açıkçası Türkiye’nin
geleceğinin merkezine bir bubi tuzağı
yerleştirmeye hazırlanıyor!
Oy oranı giderek düşen AKP, bu paketi
yasallaştırarak dinamikleri sindirilmiş,
kitleleri yoksullaştırılmış, medyası
susturulmuş ve yargısı zayıflatılmış bir
ülkede, baskın seçime giderek bir kez
daha iktidarda kalmak istiyor...
Devletin ayakta kalan son burçlarını
yıkmak için... Köşede bucakta kalmış
Cumhuriyetin son eserlerini satmak için...
Gözden kaçmış son birimlerde
kadrolaşmak için...
Ve de Tayyip Erdoğan’ı Hikmetyar’ın
dizinin dibinden kaldırıp Atatürk’ün
koltuğuna oturtabilmek için!..
Yani özetle Türkiye, ahval ve şeraiti müsait
bir ortama hazırlanıyor!.. Niçin mi?.. Hâlâ
anlamadınız mı?..
Felaketin Yasası!..
obursali@cumhuriyet.com.tr
Değişikliğin yargõ bütünlüğünü bozacağõnõ söyleyen Yargõtay Başkanõ, ‘büyük sorunlar dururken bu
tarz düzenlemelere gitmenin kuşatmayla değil yargõyõ ele geçirmekle eşanlamlõ olduğunu’ söyledi
Gerçeker: Paket anayasaya aykırı
‘GEÇ KALINMIŞ OLUMLU BİR ADIM’
İstanbul Haber Servisi - Hukukçular Derneği Plat-
formu Sözcüsü Muhittin Köylüoğlu, Terörle Mü-
cadele Kanunu’nda (TMK) yapõlacak değişiklikleri
“Geç kalınmış ancak olumlu bir adım” olarak de-
ğerlendirdiklerini ifade etti. Hukukçular Derneği
Platformu, “TMK ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na ilişkin gö-
rüş ve önerilerini Legacy Ottoman Otel’de dün dü-
zenledikleri basõn toplantõsõnda anlattõ. Hukukçular
Derneği Platformu Sözcüsü Köylüoğlu, kamuoyun-
da taş atan çocuklar yasasõ olarak bilinen Terörle
Mücadele Kanunu’nda yapõlacak değişiklikleri
“Geç kalınmış ancak olumlu bir adım” olarak de-
ğerlendirdiklerini dile getirerek, “Meclis’teki siyasi
partiler başta olmak üzere tüm kesimleri bu ta-
sarıya destek olmaya davet ediyoruz” dedi.
‘DARBE ANAYASASI
DARBECİ ANLAYIŞLA
DEĞİŞTİRİLİYOR’
YARSAV’dan hükümete tepki
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - YARSAV Başkanõ Emine
Ülker Tarhan, “Darbe anayasa-
sının aynı darbeci anlayışla de-
ğiştirilmeye çalışılmasıdır” dedi.
Tarhan, YARSAV’da düzenle-
diği basõn toplantõsõnda, anayasanõn
175. maddesine göre anayasa de-
ğişikliklerinin TBMM tarafõndan
yapõlmasõ gerektiğini anõmsattõ.
Şu anki anayasa değişikliği çalõş-
masõnõn tek parti tarafõndan ortaya
çõkarõldõğõnõ ifade eden Tarhan,
bunun anayasaya ve kuvvetler ay-
rõlõğõ ilkesine aykõrõ olduğunu söy-
ledi. Tarhan, “İktidarın yargıda
karşılaştığı her engeli anayasa de-
ğiştirerek aşmaya kalkışması,
tepkisel bir yargıyı ele geçirme gi-
rişimidir” dedi.
Söz konusu metnin, kurumlarõn
görüşü alõnmadan, katõlõm sağlan-
madan hazõrlandõğõnõ vurgulayan
Tarhan, “Katılım sağlanmadan
hazır bir metin üzerinden görüş
istenmesi sadece bir dayatmadır.
Darbe anayasasının aynı darbe-
ci anlayışla değiştirilmeye çalı-
şılmasıdır” diye konuştu.
Birbirinden tamamen bağõmsõz
maddelerin birlikte oylanmasõnõn da
halkõn kandõrõlmasõ ve tuzağa dü-
şürülmesi olduğunu dile getiren
Tarhan, referandum süreci kõsaltõ-
larak toplumun aydõnlatõlmasõnõn da
engellendiğini belirtti. Tarhan, “Bu
metin, yürütmenin kendine tabi
ve zinciri elinde bir yargı yarat-
ma hırsının dışa vurumudur.
Yargıya hiza bombasıdır” dedi.