23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 2 MART 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Vergi haftası vergi bilincinin hatırlanması ve bu yönde katkı sağlaması amacıyla çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir hafta olmasına rağmen yoğun gündemin gölgesinde kaldı. Kimse vergi konuşmadı. Oysa konuşacak, tartışacak o kadar şey var ki... Bu nedenle büyük bir meslek örgütü olan ve mesleki alanda çok başarılı çalışmalar yapan İstanbul Serbest Mali Müşavirler Odası (İSMMO) Başkanı Yahya Arıkan ile görüştük. Yahya Arıkan, “Adil olmayan bir vergi sistemi ile karşı karşıyayız. Türkiye’de vergi, korkulan, kaçınılan bir olgudur” diyerek bunu besleyen temel sorunları şu şekilde açıklamaktadır. - İşsizlik yüzde 13’lere demir atmışken, umudunu kaybettiği için artık iş aramaktan vazgeçenlerle birlikte yaklaşık 6 milyon insanımız işsizken, en zenginle en fakiri bir tutan dolaylı vergilerin yüzde 60-70 bandında yer alması, - Kayıt dışında 20 milyar liraya yakın vergi ve prim kaybı söz konusu iken çalışanların çok yüksek oranda vergi dilimleri üzerinden vergilendirilmesi ve gelir vergisinin yaklaşık yüzde 50’sini ödemek durumunda bırakılması, - Toplanan vergilerin, ‘yol, su, elektrik’ olarak dönmemesine karşın, nereye harcandığına ilişkin hesap sorulamaması, hatta deprem felaketinin yaralarının sarılacağı gerekçesiyle getirilen Özel İletişim Vergisi gibi ‘geçici vergilerin’ bütçe açıklarına yama yapılması. Çözüm için Yahya Arıkan, “Kalkınmış, sorunlarını hafifletmiş, katma değer yaratan, küresel rekabette söz sahibi olan, ekonomisi güçlü, bağımsız, demokrasisi de kaliteli Türkiye yaratmanın anahtarıdır vergi... Bu anahtarı iyi değerlendirmeli, sürekli işlevsel tutmalıyız” şeklinde bir tespit yaparak adil bir vergi düzeni için yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: - Özerk bir vergi idaresi oluşturulmalı, - Götürü sistemlere ve stopaj uygulamalarına yer verilmemeli, - Her işlem ve ödeme bankalardan geçmeli, her türlü harcama gider kabul edilmeli, - Maliye’nin harcama ve tasarrufların kaynağını sorabilmesinin yolu açılmalı, - Kişilerden alınan gelir vergisi oranı yüzde 15 yerine yüzde 10’dan başlamalı, - 18 yaşını dolduran herkes gelir vergisi beyannamesi vermeli, - Borsa ve döviz işlemleri üzerinden düşük oranlı bir finansal vergi işlemi uygulanmalı, - Vergi sistemi, vergi adaletini gözetmek suretiyle üretim ve istihdamı engellemeyecek, hatta özendirecek tarzda oluşturulmalı, - Sistem, hukukun üstünlüğünü ve kişi haklarını esas alan, hakkaniyet ilkelerine riayet eden bir yapıya kavuşturulmalı, - Vergi kanunları arasında paralellik ve bütünlük sağlanmalı, yüksek oranlardaki KDV, Türkiye koşullarına uygun düzenlenmeli, - KDV pazarlığı yapılarak fatura ve kasa fişi alınmamasına neden olan uygulamalar yerine herkesin her türlü harcamayı vergiden indirebilmesinin yolu açılmalı, kaldırılan vergi iadesinin yeniden yaşama geçirilmesi sağlanarak ücretlilerin ve emeklilerin her türlü belgeyi kullanması sağlanmalı, - Kurum kazançlarının vergilendirilmesinde gelir ve kurumlar vergisi arasındaki entegrasyon sağlanmalı, - Menkul sermaye iratları vergilendirilmeli ve bu alanda istikrar sağlanmalı. Verginin geniş bir tabana yayılması, gelire göre belirlenmesi için her türlü önlem alınmalıdır. Biz de bu görüşlere aynen katılıyoruz. Ekonomimizin darboğazda olduğu bu dönemde vergi borçlarında gecikme faizi yükünün kaldırılarak bir ödeme kolaylığı getirilmesi, kod (sabıka listeleri) meselelerinin hukuki altyapısının bir an önce kurulması hususunu da Maliye İdaresi’ne hatırlatmak istiyor ve adil bir vergi sistemi umudunu taşıdığımızı vergi haftası vesilesiyle dile getiriyoruz. Sessiz Geçen Vergi Haftası M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Yasadışı Güç soner@cumhuriyet.com.tr Halkoyunun büyük çoğunluğu ile yasal iktidar, bakan, başbakan olmak, Meclis çoğunluğunu milletin değil, kendi vekili olarak elinde tutmak, demokratik düzen, hukuk, yasadışı güç kullanma hakkı verir mi? Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta sonu, sıcak gündeme ilişkin görüş, iktidar icraatlarına ilişkin açıklamalarında, yine sayısız yasadışı içerikli, demokratik hukuk devlet düzeninin ilkelerini yok sayan, “Ben ne istersem, nasıl istersem olur. Karşı duranı yakarım..” diyen, üstüne üstlük haklı tarafları haklarını savunmada caydırıcı, tehdit içerikli dayatmalar vardı. Ya oy çoğunluklu güçlü iktidar sürecinin kısalıyor olmasının kaygısı ile ya da yeterince cepheleşildiği, devlet kurumlarının ele geçirildiği, ele geçirilmesi hedef olarak öngörülmüş kalanlar için de güç kazanıldığı varsayımı ile, giderek daha sınır tanımaz, pervasız adımlar atmak istemenin hırsı ile, kural tanımazlığın, tehdidin dozu arttırılmış olarak.. Başbakan Erdoğan hafta sonu TEKEL işçilerini bir kez daha tehdit etmekte hiçbir sakınca görmedi. Konuşmasının süslü cümlelerine aldırmayın. İşçinin anlayacağı dille, “Ben lütfettim, özelleştirme sonrası işyerinizi kapatıp sizi işten attığım halde, canımın istediği bir özel statüde geçici işçi olarak çalıştırmak üzere yeniden işe alma kararı verdim. Size süre tanıdım. Bu işi kabul etmezseniz, size ömür boyu kamuda başka bir iş yok, sigorta hakkınız yanacak, eyleminizi dağıtacağım, aileleriniz perişan olacak..” diyordu. Dün Başbakan’ın tehdit olarak dayattığı süre dolacağı için, işçiler ve sendikaların yasadışı, hukuk dışı çalıştırmaya ilişkin 4/C’ye itirazlarının özü incelenemeden önce, yine tarafların isteğine bağlı olarak Danıştay 12. Dairesi başvuru süresine ilişkin yürürlük maddesi için yürütmeyi durdurma kararı vermek gereğini duydu. Erdoğan hükümetinin 4 Şubat günü Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararının özünden hukuk dışılığı incelenemeden önce, işçilerin mağdur edilmemeleri için verilen ara karar, Başbakan’ın “son gün” tehdidini ortadan kaldırdı. Yani TEKEL işçileri halen işsiz olarak işsizlik sigortası, sağlık hizmetlerinden yararlanma, kamudan iş isteme, doğal olarak direnme haklarını koruyorlar.. Erdoğan hükümetinin daha önce kamuoyundan gizli kaldığı için bilemediğim 4/C kararnamesine dayalı olarak, 4 Şubat tarihinde yayımlamış olduğu Bakanlar Kurulu kararını görür görmez sizlerle gerçeği paylaşmaya çalışmıştım. Bu köşeden ve televizyon ekranlarından Başbakan Erdoğan’ın gerçeği sakladığını, kamuoyu ve işçileri “emekliliğe kadar iş sözü” ile aldatmakta olduğunu söylemiştim. 15759 sayılı Bakanlar Kurulu kararı TEKEL işçilerine sadece bu yıl içinde geçerliliği olacak 11 aylık çalışma, bir aylık tazminat hakkı tanıyordu. TEKEL işçilerinin daha önceki kazanılmış, yasal haklarını unutun, gelecek yıl için yeniden işe alınmaları keyfe keder, yeni karar gerektiriyordu. TEKEL işçileri de zaten emekliliğe kadar kamuda, sigortalı, güvenceli iş için direniyorlardı. Başbakan Erdoğan’ın televizyon ekranları önünde verdiği sözün yasal karşılığı, dayanağı ortada yoktu. Bana sorarsanız 4/C kararnamesinin yasal çalıştırma düzenine aykırı olması, kamuda işçi ya da memur çalıştırmaya ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olması, yargı davasına konu olan boyutu işin sadece bir yanı. Başbakan Erdoğan bir yıllık çalışmayı öngören bir kararname ile sürekli işçi çalıştıracağı sözünü verirken asıl, yasalara karşı hile yöntemiyle bir Başbakan’ın asla işlememesi gereken bir başka suçu, güvenilir olmanın da ötesinde işlemiş oluyor.. AKP’nin demokratikleşme bahaneli, ideolojisi doğrultusunda Cumhuriyetin, laikliğin çatısını kıracak, rejim değişikliğinin önünü açacak anayasal düzen değişikliği özlemi, girişimleri yeni değil. Her gündeme geldiğinde, öne çıkarılan metinler bağlantılı yapılmış tartışmalar, sağduyulu uzlaşmayı getireceğine cepheleşmeyi bilediği için artık ne olup bittiğini haklı kaygıları nedeniyle anafikir olarak özümsemiş Cumhuriyet okuruna bir daha, bir daha uzun uzun anlatmaya çalışmak çok da zorunlu değil. Bence Başbakan Erdoğan’ın yeni anayasa değişikliği girişimlerini kamuoyuna sunuşundaki dayatmacılık, yeni ürkütücü bir boyut... Mart ayı içinde Meclis’e getireceklerini, istenen çoğunluğu sağlayamazlarsa da referanduma gideceklerini, arkasından yargıyı ele geçirme amaçlı yasal düzenlemelerin geleceğini yine padişah yetkileri ile donatılmış bir diktatör edası ile açıklıyor... Lütfedip ilgili yargı, siyasi kurumlarından görüş istemişler. Onlar hadlerini bilmeyerek karşı çıkmışlar. Yasama yetkisi, Meclis çoğunluğu bağlantılı kendilerinde olduğuna göre nasıl karşı durabilirlermiş... Demokrasilerin, yasalar için gerekli, anayasal değişiklikler için olmazsa olmazı uzlaşma arayışlarını reddederek... Yarattıkları tehlikeli cepheleşmeyi, rejimin içeriğinin, demokratik kurumların, yasama yürütme yargı bağımsızlığı ilkelerinin korunabilmesi kaygılarını.. yok sayarak... Büyükekşi, yaşanan süreçte kayõtsõz şartsõz laiklik, hukukun üstünlüğü ve sağduyunun önemine dikkat çekti İhracatçõnõn kõrmõzõ çizgileri MURAT GÜLDEREN ORDU - Türkiye İhracatçõlar Meclisi (TİM) Başkanõ Mehmet Büyükekşi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir değişim geçirdiğini belirterek, bu koşullarda üç kõrmõ- zõ çizginin varlõğõna dikkat çekti. Bunlardan ilkinin milletin kayõtsõz şartsõz laik bir demokrasiye sahip olmasõ olduğunu kaydeden Büyü- kekşi, diğer iki kõrmõzõ çizgiyi de “Hukukun üstünlüğü ve sağduyu- nun hâkimiyeti” olarak sõraladõ. TİM Başkanõ Büyükekşi, şubat ayõ ihracat rakamlarõnõ Ordu’da açõkladõ. Aylõk ihracat açõklamasõnõ Türkiye tarihinin ilginç dönemlerinden birinde yaptõklarõna işaret eden Büyükekşi, “Yaşadığımız ve tanığı olduğumuz şeyler, kimsenin ‘Bu benim işim de- ğil’ diyerek üzerine fikir yürüt- mekten imtina edebileceği meseleler değil. Türkiye Cumhuriyeti Devle- ti, her vatandaşını çok yakından il- gilendiren bir değişim geçiriyor. Biz bu koşullarda üç kırmızı çizgi- nin var olduğunu düşünüyoruz. Bunlardan birincisi, milletin kayıt- sız şartsız egemen olduğu çağdaş, la- ik bir demokrasiye sahip olmaktır. Bunun kriterleri evrensel düzeyde Kopenhag kriterleri olarak belir- lenmiştir. Kimsenin Amerika’yı ye- niden keşfetmesine, kendi keyfiyeti ile kriter belirlemesine gerek yoktur. Biz tüm dünyaya bu kriterlere uy- mak için gereğini yapacağımızı beyan etmiş bir ulusuz. Çağdaş demokrasi, kurum ve kuruluşla- rı ile demokratik bir devletin na- sıl olması gerektiğini belirlemiş- tir. Herkes pozisyonunu, hizasını buradan almak durumundadır. Bu noktada; ‘amalarla, fakatlarla, biz farklõyõz, bize uymazlarla’ va- rılacak bir yer yoktur” dedi. TİM Başkanõ Büyükekşi, ikinci kõrmõzõ çizginin hukukun üstünlü- ğü olduğunu vurgulayarak, 12 Ey- lül düzeninin Türkiye’ye biçtiğinin dar geldiğini dile getirdi. Büyükekşi, üçüncü kõrmõzõ çiz- ginin “sağduyunun hâkimiyeti” olduğunu kaydetti. Türkiye’nin, demokratik bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Büyükekşi’ye göre herkes her konuda fikir yürütebilir. Ancak fikirleri konuşmak, tartõşmayõ infiale ve bir gerilim politikasõna dönüştürmemek, herkesin temel duruşu olmalõ. Siyasi gerilim güveni düşürdü Başta Yunanistan olmak üzere İtalya, İspanya ve Portekiz’in sorunlarõ parasal birliği tehdit ediyor Ne olacak şu Avro’nun hali! Ekonomi Servisi - GFK Türki- ye’nin araştõrmasõna göre Ocak ayõn- da 6 puanlõk artõş gösteren Tüketici Güven Endeksi, şubat ayõnda 2 pu- an (yüzde 2.3) düşerek 78.2 olarak gerçekleşti. Tüketiciler, Ergenekon davasõnõ ve TEKEL işçilerinin pro- testosunu son bir ay içerisinde Tür- kiye’nin gündemindeki en önemli olay veya konu olarak değerlendirdi. Şubat ayõnda gelecek 12 ay için ha- nenin maddi durumuna yönelik bek- lenti 3.2 puan (yüzde 3.3) azalarak 95.1 olarak kaydedildi. Genel eko- nomik duruma yönelik beklenti 0.7 puan (yüzde 0.7) artarak 104.4’ten 105.1’e yükseldi. İşsizlik oranõna yönelik beklenti de 4.3 puan (yüzde 6) düşerek 67.1 olarak kaydedildi. Ta- sarruf eğilimi ise 0.7 puan (yüzde 1.5) azalarak 45.5 olarak izlendi. PepsiCo içecekte dünya ikincisi Ekonomi Servisi - PepsiCo, en büyük iki şişeleyicisi Pepsi Bottling Group ve PepsiAmericas şirketleri arasõndaki 7.8 milyar dolarlõk stra- tejik satõn alma işleminin tamam- landõğõnõ ve böylelikle Kuzey Ame- rika’daki en büyük, dünyada da ikinci büyük gõda ve içecek şirketi haline geldiğini açõkladõ. Açõkla- mada, yõlda 60 milyar dolarlõk gelire ve 285 bin çalõşana sahip Pepsi- Co’nun aynõ zamanda atõştõrmalõk çerez pazarõnda da küresel lider ko- numunda bulunduğu kaydedildi. PepsiCo Başkanõ ve Üst Yönetici- si (CEO) Indra Nooyi, birleşmeyle ilgili olarak yaptõğõ açõklamada, “Bu- gün yeni PepsiCo’nun ilk günü” de- di. “Birin Gücü” adõ verilen yeni operasyonla üç büyük şirket bir ara- ya geldi. Kuzey Amerika içecek üre- tim, satõş ve dağõtõm sisteminin yüz- de 80’ini tek çatõ altõnda birleştiren operasyonla önemli bir maliyet ta- sarrufu sağlanmasõ ve 2010’da yüz- de 11-13 arasõnda, 2011 ve 2012’de iki haneli kârlõlõk büyümesi elde edilmesi hedefleniyor. Açõklamaya göre PBG ve PAS’nin halka açõk his- seleri de New York borsasõnda iş- lemden kalktõ ve kottan çõkarõldõ. FIRAT KOZOK ANKARA - Yurttaşõn belini büken ekonomik kriz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õ etkilemedi. Banka hesapla- rõndaki para 2.5 yõlda 562 bin TL artan Erdoğan’õn alacak miktarõ da 312 bin TL’den 500 bin TL’ye yükseldi. 4/C sta- tüsüne geçen ilkokul mezunu bir TEKEL işçisinin Erdoğan’õn hesaplarõnda ve ala- caklarõnda 2.5 yõlda oluşan 749 bin 755 TL’lik artõşõ yakalayabilmesi için 88 yõl yemeden içmeden çalõşmasõ gerekiyor. Başbakan Erdoğan, 1 Mart 2010 itiba- rõyla mal varlõğõnõ açõkladõ. Başbakanlõk Basõn Merkezi’nin internet sitesinde yer alan beyana göre, Erdoğan’õn, 40 bin TL değerinde Arnavutköy-Bolluca köyünde 376 metrekare, 10 bin TL değerinde Gü- neysu-Dumankaya köyünde 2 bin met- rekare arsa taşõnmaz mal varlõklarõ ara- sõnda yer aldõ. Başbakan Erdoğan’õn, banka hesaplarõnda 2 milyon 366 bin 109 TL’si (Şirket hisse- lerinin satõş geliri, emekli ikramiyesi, emekli maaşõ ve milletvekili maaşlarõnõn toplamõ) bulunuyor. Erdoğan’õn ayrõca 500 bin TL alacağõ bulunuyor. Başbakan’õn Arnavutköy ve Güney- su’daki arsalarõ 2.5 yõl boyunca hiç de- ğer kazanmadõ. Buna karşõn o tarihte bankada 1 milyon 803 bin 854 TL ile 9 bin 890 Avro’su bu- lunan Erdoğan’õn TL hesabõ 2.5 yõlda 2 milyon 366 bin 109 TL’ye çõktõ. Yani na- kit para bu süre içerisinde 562 bin 255 TL daha arttõ. Aradaki farkõn faiz geliriyle mi yoksa Erdoğan’õn tasarruflarõyla mõ oluş- tuğu konusunda bilgi verilmedi. Erdoğan’ın mal varlığı 2 milyon lirayı aştı Kriz Başbakan’õ etkilemedi. Yurttaşõn borç batağõnda olduğu ülkede Erdoğan 500 bin lira alacaklõ görünüyor. Zordaki AB ülkeleri durumu düzeltecek bağõmsõz bir para politikasõ uygulayamadõklarõ için sõkõştõkça sõkõşõyor. Merkel de “Avro’nun ortak para birimi olmasõndan bu yana en zorlu dönemini yaşadõğõnõ” itiraf etmek zorunda kaldõ. ŞİLİ DEPREMİ BAKIRI DA VURDU Dünyanın en büyük bakır üreticisi Şili’yi vu- ran 8.8’lik deprem, bakır fiyatlarını 11 ayın en yükseğine taşıdı. 1 ton bakır yüzde 5.6 ar- tışla 7 bin 600 dolara kadar yükseldi. Mayıs teslimi bakırın fiyatı, yüzde 6.2 (20,3 sent) ar- tıp libre başına 3.4870 dolara kadar yükseldi. Şili’deki deprem sonrasında, ülke kapasite- sinin yaklaşık yüzde 20’sini etkileyen dört önemli bakır madenindeki üretim durdu. Şi- li Madencilik Bakanı, üretime tekrar dön- menin iki gün alacağını söyledi. Madenlere felaketin doğrudan etkisi bir yana, ulaşım ve elektrik arzı gibi diğer faktörler de üretim sürecinin yavaşlamasına neden olabiliyor. Ül- kenin en büyük iki madencilik şirketi Co- delco ile Anglo American, enerji kesintileri sonrasında bazı madenlerde üretime ara ver- mesine karşın Codelco taahhüt ettiği tesli- matları karşılayacağını ifade etti. Tüm dün- ya borsaları bakır ve diğer ağır metallerin et- kisiyle yükseldi. İMKB de günü yüzde 2.97 artışla tamamladı. Ekonomi Servisi - Yüksek bütçe açõğõnõn milli gelire oranõ yüzde 13’lere, kamu borç stoku yüzde 113’lere ulaşan Yunanistan’a ekonomiyi düzeltmek için almasõ gereken önlemler konu- sunda baskõlar artarken Avro’nun durumu da sorgulanõyor. Maastricht kriterlerine göre AB üye- si ülkelerde, bütçe açõğõ- nõn milli gelire oranõnõn en fazla yüzde 3, borç stokunun da en fazla yüz- de 60 olmasõ gerekiyor. Buna karşõlõk oranlar sa- dece Yunanistan’da de- ğil İspanya, Portekiz İtal- ya ve İrlanda olmak üze- re üye ülkelerin çoğunda kamu açõklarõnõn milli gelire oranõ ortalamasõnõn yüzde 10.1 olmasõ bek- leniyor. Ancak tek para birimi söz konusu olduğu için, zordaki ülkeler durumu düzeltecek bağõmsõz bir para politikasõ uygula- yamõyorlar. Avro düze- ninden çõkõlmasõ gerek- tiği yönündeki tartõşma- lar da sonuçta daha da kötü bir durumla karşõ- laşõlabileceği için ertele- niyor. Almanya Başba- kanõ Angela Merkel, ARD televizyonuna ver- diği demeçte, “Av- ro’nun ortak para bi- rimi olarak on yıl önce kabul edilmesinden bu yana en zorlu dönemi- ni yaşadığını” belirtti. Öte yandan Yunanis- tan’a bir zõlgõt da AB Ekonomik ve Parasal İş- lerden Sorumlu Komis- yon Üyesi Olli Rehn’den geldi. Yuna- nistan Maliye Bakanõ Yorgo Papakostandi- nu ile Atina’da bir araya gelen Rehn, şu ana kadar alõnan tedbirlerin yeterli olmadõğõna dikkat çekti. Pakistanlıyatırımcılar Türkiye’de Ekonomi Servisi - Pakistan’õn yatõrõmlardan so- rumlu Devlet Bakanõ ve Yatõrõm Kurulu Başkanõ Sa- leem H. Mandviwalla ve beraberindeki işadamlarõ heyeti resmi ziyaret kapsamõnda Türkiye’ye geldi. Ziyaret kapsamõnda, Mandviwalla, beraberindeki heyet ve Türk yatõrõmcõlarõn da katõlõmõyla dün sabah “Türk-Pakistan İş Konseyi, İş Geliştirme Top- lantısı” düzenlendi. İstanbul TOBB Plaza’da ger- çekleştirilen toplantõda, ağõrlõklõ olarak; tekstil, inşaat, tõp, eczacõlõk, kimya sanayi, süt ürünleri, enerji ve ban- kacõlõk alanlarõnda ikili görüşmeler gerçekleşti. Top- lantõnõn, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün ay so- nunda Pakistan’a yapacağõ resmi ziyaretin şekillen- mesi açõsõndan da oldukça faydalõ olacağõ belirtildi. Pakistan heyetinin ziyareti, iki ülke arasõnda geçtiğimiz ekim ayõnda Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Pakistan’a düzenlediği ziyaret vesilesiyle kurulan ilişkileri güç- lendirmesi ve Türk firmalarõnõn Pakistan’da yatõrõm yapabilecekleri alanlarõ tanõtmasõ amaçlanõyor. İ H R A C A T T A Y A P R A K K I P I R D A D I ubat ayõ ihracatõ 2009 yõlõnõn aynõ ayõna gö- re yüzde 20.34 artõşla 8 milyar 227 milyon dolar oldu. Bu yõlõn ilk iki ayõnda ihracat yüzde 16.26 artõşla 16 milyar 123 milyon do- lar seviyesine çõktõ.Şubat ihracatõ 2009’un aynõ ayõna göre yüzde 20.34 artõşla 8 milyar 227 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. 12 aylõk ihracat bir önceki yõla göre yüzde 17’lik bir düşüşle 99 milyar 103 milyon do- lar oldu. Bu yõlõn ilk iki ayõna bakõldõğõnda ihracat yüzde 16.26 artõşla 16 milyar 123 milyon dolar seviyesine çõktõ. İhracattaki ar- tõşõ sanayi üretimindeki artõşõ tetikledi. Şubat ihracatõnda sanayi üretiminin payõ yüzde 83.92’lik payla 6 milyar 904 milyon dolar olarak gerçekleşti. Şubatta en fazla ihracat yapan sektörler, 1 milyar 512 milyon dolar ile otomotiv endüstrisi, 1 milyar 148 milyon dolar ile hazõr giyim ve konfeksiyon ve 843 milyon dolar ile kimyevi maddeler ve mamul- leri oldu. Tarõm şubatta 1 milyar 120 milyon dolar ihracatla toplam içinde yüzde 13.61 pay alõrken, sanayinin payõ 6 milyar 904 mil- yon dolar ihracat ile yüzde 83.92, madencilik ürünlerinin payõ ise 203 milyon dolar ihracat ile yüzde 2.47 oldu. Büyükekşi son dönemler- de Avrupa pazarlarõnda ciddi anlamda ihra- cat artõşlarõ yaşandõğõnõ belirtti. Ş Bakırın fiyatı, ton başına yüzde 5.6 artışla 7 bin 600 dolara kadar yükseldi. ÜÇ ŞİRKET BİRLEŞTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle