Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
2 MART 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Vergi haftası vergi bilincinin
hatırlanması ve bu yönde katkı
sağlaması amacıyla çeşitli
etkinliklerin düzenlendiği bir hafta
olmasına rağmen yoğun gündemin
gölgesinde kaldı. Kimse vergi
konuşmadı. Oysa konuşacak,
tartışacak o kadar şey var ki...
Bu nedenle büyük bir meslek
örgütü olan ve mesleki alanda çok
başarılı çalışmalar yapan İstanbul
Serbest Mali Müşavirler Odası
(İSMMO) Başkanı Yahya Arıkan ile
görüştük.
Yahya Arıkan, “Adil olmayan bir
vergi sistemi ile karşı karşıyayız.
Türkiye’de vergi, korkulan, kaçınılan
bir olgudur” diyerek bunu besleyen
temel sorunları şu şekilde
açıklamaktadır.
- İşsizlik yüzde 13’lere demir
atmışken, umudunu kaybettiği için
artık iş aramaktan vazgeçenlerle
birlikte yaklaşık 6 milyon insanımız
işsizken, en zenginle en
fakiri bir tutan dolaylı
vergilerin yüzde 60-70
bandında yer alması,
- Kayıt dışında 20 milyar liraya
yakın vergi ve prim kaybı söz
konusu iken çalışanların çok
yüksek oranda vergi dilimleri
üzerinden vergilendirilmesi ve gelir
vergisinin yaklaşık yüzde 50’sini
ödemek durumunda bırakılması,
- Toplanan vergilerin, ‘yol, su,
elektrik’ olarak dönmemesine
karşın, nereye harcandığına ilişkin
hesap sorulamaması, hatta deprem
felaketinin yaralarının sarılacağı
gerekçesiyle getirilen Özel İletişim
Vergisi gibi ‘geçici vergilerin’ bütçe
açıklarına yama yapılması.
Çözüm için Yahya Arıkan,
“Kalkınmış, sorunlarını hafifletmiş,
katma değer yaratan, küresel
rekabette söz sahibi olan,
ekonomisi güçlü, bağımsız,
demokrasisi de kaliteli Türkiye
yaratmanın anahtarıdır vergi... Bu
anahtarı iyi değerlendirmeli, sürekli
işlevsel tutmalıyız” şeklinde bir
tespit yaparak adil bir vergi düzeni
için yapılması gerekenleri şöyle
sıralıyor:
- Özerk bir vergi idaresi
oluşturulmalı,
- Götürü sistemlere ve stopaj
uygulamalarına yer verilmemeli,
- Her işlem ve ödeme
bankalardan geçmeli, her türlü
harcama gider kabul edilmeli,
- Maliye’nin harcama ve
tasarrufların kaynağını
sorabilmesinin yolu açılmalı,
- Kişilerden alınan gelir vergisi
oranı yüzde 15 yerine yüzde 10’dan
başlamalı,
- 18 yaşını dolduran herkes gelir
vergisi beyannamesi
vermeli,
- Borsa ve döviz işlemleri
üzerinden düşük oranlı bir
finansal vergi işlemi uygulanmalı,
- Vergi sistemi, vergi adaletini
gözetmek suretiyle üretim ve
istihdamı engellemeyecek, hatta
özendirecek tarzda oluşturulmalı,
- Sistem, hukukun üstünlüğünü ve
kişi haklarını esas alan, hakkaniyet
ilkelerine riayet eden bir yapıya
kavuşturulmalı,
- Vergi kanunları arasında paralellik
ve bütünlük sağlanmalı, yüksek
oranlardaki KDV, Türkiye koşullarına
uygun düzenlenmeli,
- KDV pazarlığı yapılarak fatura ve
kasa fişi alınmamasına neden olan
uygulamalar yerine herkesin her türlü
harcamayı vergiden indirebilmesinin
yolu açılmalı, kaldırılan vergi
iadesinin yeniden yaşama geçirilmesi
sağlanarak ücretlilerin ve emeklilerin
her türlü belgeyi kullanması
sağlanmalı,
- Kurum kazançlarının
vergilendirilmesinde gelir ve kurumlar
vergisi arasındaki entegrasyon
sağlanmalı,
- Menkul sermaye iratları
vergilendirilmeli ve bu alanda istikrar
sağlanmalı.
Verginin geniş bir tabana
yayılması, gelire göre belirlenmesi
için her türlü önlem alınmalıdır.
Biz de bu görüşlere aynen
katılıyoruz. Ekonomimizin
darboğazda olduğu bu dönemde
vergi borçlarında gecikme faizi
yükünün kaldırılarak bir ödeme
kolaylığı getirilmesi, kod (sabıka
listeleri) meselelerinin hukuki
altyapısının bir an önce kurulması
hususunu da Maliye İdaresi’ne
hatırlatmak istiyor ve adil bir vergi
sistemi umudunu taşıdığımızı vergi
haftası vesilesiyle dile getiriyoruz.
Sessiz Geçen Vergi Haftası
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Yasadışı Güç
soner@cumhuriyet.com.tr
Halkoyunun büyük çoğunluğu ile yasal iktidar,
bakan, başbakan olmak, Meclis çoğunluğunu
milletin değil, kendi vekili olarak elinde tutmak,
demokratik düzen, hukuk, yasadışı güç kullanma
hakkı verir mi?
Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta sonu, sıcak
gündeme ilişkin görüş, iktidar icraatlarına ilişkin
açıklamalarında, yine sayısız yasadışı içerikli,
demokratik hukuk devlet düzeninin ilkelerini yok
sayan, “Ben ne istersem, nasıl istersem olur. Karşı
duranı yakarım..” diyen, üstüne üstlük haklı tarafları
haklarını savunmada caydırıcı, tehdit içerikli
dayatmalar vardı. Ya oy çoğunluklu güçlü iktidar
sürecinin kısalıyor olmasının kaygısı ile ya da
yeterince cepheleşildiği, devlet kurumlarının ele
geçirildiği, ele geçirilmesi hedef olarak öngörülmüş
kalanlar için de güç kazanıldığı varsayımı ile, giderek
daha sınır tanımaz, pervasız adımlar atmak
istemenin hırsı ile, kural tanımazlığın, tehdidin dozu
arttırılmış olarak..
Başbakan Erdoğan hafta sonu TEKEL işçilerini bir
kez daha tehdit etmekte hiçbir sakınca görmedi.
Konuşmasının süslü cümlelerine aldırmayın. İşçinin
anlayacağı dille, “Ben lütfettim, özelleştirme sonrası
işyerinizi kapatıp sizi işten attığım halde, canımın
istediği bir özel statüde geçici işçi olarak çalıştırmak
üzere yeniden işe alma kararı verdim. Size süre
tanıdım. Bu işi kabul etmezseniz, size ömür boyu
kamuda başka bir iş yok, sigorta hakkınız yanacak,
eyleminizi dağıtacağım, aileleriniz perişan olacak..”
diyordu.
Dün Başbakan’ın tehdit olarak dayattığı süre
dolacağı için, işçiler ve sendikaların yasadışı, hukuk
dışı çalıştırmaya ilişkin 4/C’ye itirazlarının özü
incelenemeden önce, yine tarafların isteğine bağlı
olarak Danıştay 12. Dairesi başvuru süresine ilişkin
yürürlük maddesi için yürütmeyi durdurma kararı
vermek gereğini duydu. Erdoğan hükümetinin 4
Şubat günü Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar
Kurulu kararının özünden hukuk dışılığı
incelenemeden önce, işçilerin mağdur edilmemeleri
için verilen ara karar, Başbakan’ın “son gün”
tehdidini ortadan kaldırdı. Yani TEKEL işçileri halen
işsiz olarak işsizlik sigortası, sağlık hizmetlerinden
yararlanma, kamudan iş isteme, doğal olarak
direnme haklarını koruyorlar..
Erdoğan hükümetinin daha önce kamuoyundan
gizli kaldığı için bilemediğim 4/C kararnamesine
dayalı olarak, 4 Şubat tarihinde yayımlamış olduğu
Bakanlar Kurulu kararını görür görmez sizlerle
gerçeği paylaşmaya çalışmıştım. Bu köşeden ve
televizyon ekranlarından Başbakan Erdoğan’ın
gerçeği sakladığını, kamuoyu ve işçileri “emekliliğe
kadar iş sözü” ile aldatmakta olduğunu söylemiştim.
15759 sayılı Bakanlar Kurulu kararı TEKEL işçilerine
sadece bu yıl içinde geçerliliği olacak 11 aylık
çalışma, bir aylık tazminat hakkı tanıyordu. TEKEL
işçilerinin daha önceki kazanılmış, yasal haklarını
unutun, gelecek yıl için yeniden işe alınmaları keyfe
keder, yeni karar gerektiriyordu. TEKEL işçileri de
zaten emekliliğe kadar kamuda, sigortalı, güvenceli
iş için direniyorlardı. Başbakan Erdoğan’ın
televizyon ekranları önünde verdiği sözün yasal
karşılığı, dayanağı ortada yoktu.
Bana sorarsanız 4/C kararnamesinin yasal
çalıştırma düzenine aykırı olması, kamuda işçi ya da
memur çalıştırmaya ilişkin yasal düzenlemelere
aykırı olması, yargı davasına konu olan boyutu işin
sadece bir yanı. Başbakan Erdoğan bir yıllık
çalışmayı öngören bir kararname ile sürekli işçi
çalıştıracağı sözünü verirken asıl, yasalara karşı hile
yöntemiyle bir Başbakan’ın asla işlememesi
gereken bir başka suçu, güvenilir olmanın da
ötesinde işlemiş oluyor..
AKP’nin demokratikleşme bahaneli, ideolojisi
doğrultusunda Cumhuriyetin, laikliğin çatısını
kıracak, rejim değişikliğinin önünü açacak anayasal
düzen değişikliği özlemi, girişimleri yeni değil. Her
gündeme geldiğinde, öne çıkarılan metinler
bağlantılı yapılmış tartışmalar, sağduyulu uzlaşmayı
getireceğine cepheleşmeyi bilediği için artık ne olup
bittiğini haklı kaygıları nedeniyle anafikir olarak
özümsemiş Cumhuriyet okuruna bir daha, bir daha
uzun uzun anlatmaya çalışmak çok da zorunlu
değil. Bence Başbakan Erdoğan’ın yeni anayasa
değişikliği girişimlerini kamuoyuna sunuşundaki
dayatmacılık, yeni ürkütücü bir boyut...
Mart ayı içinde Meclis’e getireceklerini, istenen
çoğunluğu sağlayamazlarsa da referanduma
gideceklerini, arkasından yargıyı ele geçirme amaçlı
yasal düzenlemelerin geleceğini yine padişah
yetkileri ile donatılmış bir diktatör edası ile
açıklıyor... Lütfedip ilgili yargı, siyasi kurumlarından
görüş istemişler. Onlar hadlerini bilmeyerek karşı
çıkmışlar. Yasama yetkisi, Meclis çoğunluğu
bağlantılı kendilerinde olduğuna göre nasıl karşı
durabilirlermiş... Demokrasilerin, yasalar için gerekli,
anayasal değişiklikler için olmazsa olmazı uzlaşma
arayışlarını reddederek... Yarattıkları tehlikeli
cepheleşmeyi, rejimin içeriğinin, demokratik
kurumların, yasama yürütme yargı bağımsızlığı
ilkelerinin korunabilmesi kaygılarını.. yok sayarak...
Büyükekşi, yaşanan süreçte kayõtsõz şartsõz laiklik, hukukun üstünlüğü ve sağduyunun önemine dikkat çekti
İhracatçõnõn kõrmõzõ çizgileri
MURAT GÜLDEREN
ORDU - Türkiye İhracatçõlar
Meclisi (TİM) Başkanõ Mehmet
Büyükekşi, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin bir değişim geçirdiğini
belirterek, bu koşullarda üç kõrmõ-
zõ çizginin varlõğõna dikkat çekti.
Bunlardan ilkinin milletin kayõtsõz
şartsõz laik bir demokrasiye sahip
olmasõ olduğunu kaydeden Büyü-
kekşi, diğer iki kõrmõzõ çizgiyi de
“Hukukun üstünlüğü ve sağduyu-
nun hâkimiyeti” olarak sõraladõ.
TİM Başkanõ Büyükekşi, şubat ayõ
ihracat rakamlarõnõ Ordu’da açõkladõ.
Aylõk ihracat açõklamasõnõ Türkiye
tarihinin ilginç dönemlerinden birinde
yaptõklarõna işaret eden Büyükekşi,
“Yaşadığımız ve tanığı olduğumuz
şeyler, kimsenin ‘Bu benim işim de-
ğil’ diyerek üzerine fikir yürüt-
mekten imtina edebileceği meseleler
değil. Türkiye Cumhuriyeti Devle-
ti, her vatandaşını çok yakından il-
gilendiren bir değişim geçiriyor.
Biz bu koşullarda üç kırmızı çizgi-
nin var olduğunu düşünüyoruz.
Bunlardan birincisi, milletin kayıt-
sız şartsız egemen olduğu çağdaş, la-
ik bir demokrasiye sahip olmaktır.
Bunun kriterleri evrensel düzeyde
Kopenhag kriterleri olarak belir-
lenmiştir. Kimsenin Amerika’yı ye-
niden keşfetmesine, kendi keyfiyeti
ile kriter belirlemesine gerek yoktur.
Biz tüm dünyaya bu kriterlere uy-
mak için gereğini yapacağımızı
beyan etmiş bir ulusuz. Çağdaş
demokrasi, kurum ve kuruluşla-
rı ile demokratik bir devletin na-
sıl olması gerektiğini belirlemiş-
tir. Herkes pozisyonunu, hizasını
buradan almak durumundadır.
Bu noktada; ‘amalarla, fakatlarla,
biz farklõyõz, bize uymazlarla’ va-
rılacak bir yer yoktur” dedi.
TİM Başkanõ Büyükekşi, ikinci
kõrmõzõ çizginin hukukun üstünlü-
ğü olduğunu vurgulayarak, 12 Ey-
lül düzeninin Türkiye’ye biçtiğinin
dar geldiğini dile getirdi.
Büyükekşi, üçüncü kõrmõzõ çiz-
ginin “sağduyunun hâkimiyeti”
olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin, demokratik bir
hukuk devleti olduğunu
vurgulayan Büyükekşi’ye göre
herkes her konuda fikir
yürütebilir. Ancak fikirleri
konuşmak, tartõşmayõ infiale ve
bir gerilim politikasõna
dönüştürmemek, herkesin
temel duruşu olmalõ.
Siyasi gerilim
güveni düşürdü
Başta Yunanistan olmak üzere İtalya, İspanya ve Portekiz’in sorunlarõ parasal birliği tehdit ediyor
Ne olacak şu Avro’nun hali!
Ekonomi Servisi - GFK Türki-
ye’nin araştõrmasõna göre Ocak ayõn-
da 6 puanlõk artõş gösteren Tüketici
Güven Endeksi, şubat ayõnda 2 pu-
an (yüzde 2.3) düşerek 78.2 olarak
gerçekleşti. Tüketiciler, Ergenekon
davasõnõ ve TEKEL işçilerinin pro-
testosunu son bir ay içerisinde Tür-
kiye’nin gündemindeki en önemli
olay veya konu olarak değerlendirdi.
Şubat ayõnda gelecek 12 ay için ha-
nenin maddi durumuna yönelik bek-
lenti 3.2 puan (yüzde 3.3) azalarak
95.1 olarak kaydedildi. Genel eko-
nomik duruma yönelik beklenti 0.7
puan (yüzde 0.7) artarak 104.4’ten
105.1’e yükseldi. İşsizlik oranõna
yönelik beklenti de 4.3 puan (yüzde
6) düşerek 67.1 olarak kaydedildi. Ta-
sarruf eğilimi ise 0.7 puan (yüzde 1.5)
azalarak 45.5 olarak izlendi.
PepsiCo
içecekte
dünya ikincisi
Ekonomi Servisi - PepsiCo, en
büyük iki şişeleyicisi Pepsi Bottling
Group ve PepsiAmericas şirketleri
arasõndaki 7.8 milyar dolarlõk stra-
tejik satõn alma işleminin tamam-
landõğõnõ ve böylelikle Kuzey Ame-
rika’daki en büyük, dünyada da
ikinci büyük gõda ve içecek şirketi
haline geldiğini açõkladõ. Açõkla-
mada, yõlda 60 milyar dolarlõk gelire
ve 285 bin çalõşana sahip Pepsi-
Co’nun aynõ zamanda atõştõrmalõk
çerez pazarõnda da küresel lider ko-
numunda bulunduğu kaydedildi.
PepsiCo Başkanõ ve Üst Yönetici-
si (CEO) Indra Nooyi, birleşmeyle
ilgili olarak yaptõğõ açõklamada, “Bu-
gün yeni PepsiCo’nun ilk günü” de-
di. “Birin Gücü” adõ verilen yeni
operasyonla üç büyük şirket bir ara-
ya geldi. Kuzey Amerika içecek üre-
tim, satõş ve dağõtõm sisteminin yüz-
de 80’ini tek çatõ altõnda birleştiren
operasyonla önemli bir maliyet ta-
sarrufu sağlanmasõ ve 2010’da yüz-
de 11-13 arasõnda, 2011 ve 2012’de
iki haneli kârlõlõk büyümesi elde
edilmesi hedefleniyor. Açõklamaya
göre PBG ve PAS’nin halka açõk his-
seleri de New York borsasõnda iş-
lemden kalktõ ve kottan çõkarõldõ.
FIRAT KOZOK
ANKARA - Yurttaşõn belini büken
ekonomik kriz, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’õ etkilemedi. Banka hesapla-
rõndaki para 2.5 yõlda 562 bin TL artan
Erdoğan’õn alacak miktarõ da 312 bin
TL’den 500 bin TL’ye yükseldi. 4/C sta-
tüsüne geçen ilkokul mezunu bir TEKEL
işçisinin Erdoğan’õn hesaplarõnda ve ala-
caklarõnda 2.5 yõlda oluşan 749 bin 755
TL’lik artõşõ yakalayabilmesi için 88 yõl
yemeden içmeden çalõşmasõ gerekiyor.
Başbakan Erdoğan, 1 Mart 2010 itiba-
rõyla mal varlõğõnõ açõkladõ. Başbakanlõk
Basõn Merkezi’nin internet sitesinde yer
alan beyana göre, Erdoğan’õn, 40 bin TL
değerinde Arnavutköy-Bolluca köyünde
376 metrekare, 10 bin TL değerinde Gü-
neysu-Dumankaya köyünde 2 bin met-
rekare arsa taşõnmaz mal varlõklarõ ara-
sõnda yer aldõ.
Başbakan Erdoğan’õn, banka hesaplarõnda
2 milyon 366 bin 109 TL’si (Şirket hisse-
lerinin satõş geliri, emekli ikramiyesi,
emekli maaşõ ve milletvekili maaşlarõnõn
toplamõ) bulunuyor. Erdoğan’õn ayrõca
500 bin TL alacağõ bulunuyor.
Başbakan’õn Arnavutköy ve Güney-
su’daki arsalarõ 2.5 yõl boyunca hiç de-
ğer kazanmadõ.
Buna karşõn o tarihte bankada 1 milyon
803 bin 854 TL ile 9 bin 890 Avro’su bu-
lunan Erdoğan’õn TL hesabõ 2.5 yõlda 2
milyon 366 bin 109 TL’ye çõktõ. Yani na-
kit para bu süre içerisinde 562 bin 255 TL
daha arttõ. Aradaki farkõn faiz geliriyle mi
yoksa Erdoğan’õn tasarruflarõyla mõ oluş-
tuğu konusunda bilgi verilmedi.
Erdoğan’ın mal varlığı 2 milyon lirayı aştı
Kriz
Başbakan’õ
etkilemedi.
Yurttaşõn borç
batağõnda
olduğu
ülkede
Erdoğan
500 bin
lira alacaklõ
görünüyor.
Zordaki AB ülkeleri durumu düzeltecek
bağõmsõz bir para politikasõ
uygulayamadõklarõ için sõkõştõkça sõkõşõyor.
Merkel de “Avro’nun ortak para birimi
olmasõndan bu yana en zorlu dönemini
yaşadõğõnõ” itiraf etmek zorunda kaldõ.
ŞİLİ DEPREMİ BAKIRI DA VURDU
Dünyanın en büyük bakır üreticisi Şili’yi vu-
ran 8.8’lik deprem, bakır fiyatlarını 11 ayın
en yükseğine taşıdı. 1 ton bakır yüzde 5.6 ar-
tışla 7 bin 600 dolara kadar yükseldi. Mayıs
teslimi bakırın fiyatı, yüzde 6.2 (20,3 sent) ar-
tıp libre başına 3.4870 dolara kadar yükseldi.
Şili’deki deprem sonrasında, ülke kapasite-
sinin yaklaşık yüzde 20’sini etkileyen dört
önemli bakır madenindeki üretim durdu. Şi-
li Madencilik Bakanı, üretime tekrar dön-
menin iki gün alacağını söyledi. Madenlere
felaketin doğrudan etkisi bir yana, ulaşım ve
elektrik arzı gibi diğer faktörler de üretim
sürecinin yavaşlamasına neden olabiliyor. Ül-
kenin en büyük iki madencilik şirketi Co-
delco ile Anglo American, enerji kesintileri
sonrasında bazı madenlerde üretime ara ver-
mesine karşın Codelco taahhüt ettiği tesli-
matları karşılayacağını ifade etti. Tüm dün-
ya borsaları bakır ve diğer ağır metallerin et-
kisiyle yükseldi. İMKB de günü yüzde 2.97
artışla tamamladı.
Ekonomi Servisi -
Yüksek bütçe açõğõnõn
milli gelire oranõ yüzde
13’lere, kamu borç stoku
yüzde 113’lere ulaşan
Yunanistan’a ekonomiyi
düzeltmek için almasõ
gereken önlemler konu-
sunda baskõlar artarken
Avro’nun durumu da
sorgulanõyor. Maastricht
kriterlerine göre AB üye-
si ülkelerde, bütçe açõğõ-
nõn milli gelire oranõnõn
en fazla yüzde 3, borç
stokunun da en fazla yüz-
de 60 olmasõ gerekiyor.
Buna karşõlõk oranlar sa-
dece Yunanistan’da de-
ğil İspanya, Portekiz İtal-
ya ve İrlanda olmak üze-
re üye ülkelerin çoğunda
kamu açõklarõnõn milli
gelire oranõ ortalamasõnõn
yüzde 10.1 olmasõ bek-
leniyor.
Ancak tek para birimi
söz konusu olduğu için,
zordaki ülkeler durumu
düzeltecek bağõmsõz bir
para politikasõ uygula-
yamõyorlar. Avro düze-
ninden çõkõlmasõ gerek-
tiği yönündeki tartõşma-
lar da sonuçta daha da
kötü bir durumla karşõ-
laşõlabileceği için ertele-
niyor. Almanya Başba-
kanõ Angela Merkel,
ARD televizyonuna ver-
diği demeçte, “Av-
ro’nun ortak para bi-
rimi olarak on yıl önce
kabul edilmesinden bu
yana en zorlu dönemi-
ni yaşadığını” belirtti.
Öte yandan Yunanis-
tan’a bir zõlgõt da AB
Ekonomik ve Parasal İş-
lerden Sorumlu Komis-
yon Üyesi Olli
Rehn’den geldi. Yuna-
nistan Maliye Bakanõ
Yorgo Papakostandi-
nu ile Atina’da bir araya
gelen Rehn, şu ana kadar
alõnan tedbirlerin yeterli
olmadõğõna dikkat çekti.
Pakistanlıyatırımcılar
Türkiye’de
Ekonomi Servisi - Pakistan’õn yatõrõmlardan so-
rumlu Devlet Bakanõ ve Yatõrõm Kurulu Başkanõ Sa-
leem H. Mandviwalla ve beraberindeki işadamlarõ
heyeti resmi ziyaret kapsamõnda Türkiye’ye geldi.
Ziyaret kapsamõnda, Mandviwalla, beraberindeki
heyet ve Türk yatõrõmcõlarõn da katõlõmõyla dün sabah
“Türk-Pakistan İş Konseyi, İş Geliştirme Top-
lantısı” düzenlendi. İstanbul TOBB Plaza’da ger-
çekleştirilen toplantõda, ağõrlõklõ olarak; tekstil, inşaat,
tõp, eczacõlõk, kimya sanayi, süt ürünleri, enerji ve ban-
kacõlõk alanlarõnda ikili görüşmeler gerçekleşti. Top-
lantõnõn, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün ay so-
nunda Pakistan’a yapacağõ resmi ziyaretin şekillen-
mesi açõsõndan da oldukça faydalõ olacağõ belirtildi.
Pakistan heyetinin ziyareti, iki ülke arasõnda geçtiğimiz
ekim ayõnda Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Pakistan’a
düzenlediği ziyaret vesilesiyle kurulan ilişkileri güç-
lendirmesi ve Türk firmalarõnõn Pakistan’da yatõrõm
yapabilecekleri alanlarõ tanõtmasõ amaçlanõyor.
İ H R A C A T T A Y A P R A K K I P I R D A D I
ubat ayõ ihracatõ 2009 yõlõnõn aynõ ayõna gö-
re yüzde 20.34 artõşla 8 milyar 227 milyon
dolar oldu. Bu yõlõn ilk iki ayõnda ihracat
yüzde 16.26 artõşla 16 milyar 123 milyon do-
lar seviyesine çõktõ.Şubat ihracatõ 2009’un
aynõ ayõna göre yüzde 20.34 artõşla 8 milyar
227 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. 12
aylõk ihracat bir önceki yõla göre yüzde
17’lik bir düşüşle 99 milyar 103 milyon do-
lar oldu. Bu yõlõn ilk iki ayõna bakõldõğõnda
ihracat yüzde 16.26 artõşla 16 milyar 123
milyon dolar seviyesine çõktõ. İhracattaki ar-
tõşõ sanayi üretimindeki artõşõ tetikledi. Şubat
ihracatõnda sanayi üretiminin payõ yüzde
83.92’lik payla 6 milyar 904 milyon dolar
olarak gerçekleşti. Şubatta en fazla ihracat
yapan sektörler, 1 milyar 512 milyon dolar
ile otomotiv endüstrisi, 1 milyar 148 milyon
dolar ile hazõr giyim ve konfeksiyon ve 843
milyon dolar ile kimyevi maddeler ve mamul-
leri oldu. Tarõm şubatta 1 milyar 120 milyon
dolar ihracatla toplam içinde yüzde 13.61
pay alõrken, sanayinin payõ 6 milyar 904 mil-
yon dolar ihracat ile yüzde 83.92, madencilik
ürünlerinin payõ ise 203 milyon dolar ihracat
ile yüzde 2.47 oldu. Büyükekşi son dönemler-
de Avrupa pazarlarõnda ciddi anlamda ihra-
cat artõşlarõ yaşandõğõnõ belirtti.
Ş
Bakırın fiyatı, ton
başına yüzde 5.6
artışla 7 bin 600
dolara kadar
yükseldi.
ÜÇ ŞİRKET BİRLEŞTİ