Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Saatlerce süren “son dakika” haberlerine
Silivri’den bakınca ister istemez sürmekte olan
davanın iddianamesindeki suçlamalarla
karşılaştırma yapma gereği de duyuyoruz.
İddianamede bizlere, bana, Tuncay’a yönelik
suçlamaların başında şu geliyor:
Kaos ortamı oluşturmak!
İddianamenin kurgusuna göre kaos ortamı
derinleşecek ve devamında darbe ortamı
oluşmuş olacak.
Biz kaos ortamını nasıl oluşturduk?
Yaptığımız haberler ve yorumlarla.
Bunu ne zaman yapmışız?
2003 - 2004 yılında...
Ne tür haberler yapmışız?
Kurumlar arası gerilime ve rahatsızlıklara
parmak basmışız.
2010 yılının tümü, özellikle 22 Şubat sonrası
Ankara’da olanlar için hangi sözcüğü
kullanabiliriz?
Kamuoyu önünde yaşanan gerilimlerin yanı
sıra gazetelerin manşetlerine yansıyan kulis
bilgilerine dayalı haberler iddianamedeki “kaos
ortamı hazırlama” iddialarına beş basar.
İkisini paylaşalım:
- Bütün orgenerallerin katıldığı toplantıda
komuta kademesinin istifasının da konuşulduğu
öne sürülüyor.
- Son operasyonların AKP’ye yönelik olası
kapatma davasının önünü kesmek için yapıldığı
konuşuluyor.
Yeniden altını çizelim; bu iddialar gazetelerde,
televizyonlarda enine boyuna konuşulan, yazılıp
çizilen tartışma konuları.
Soralım:
AKP’nin 8 yıllık iktidarı boyunca son dönemde
yaşananlardan daha büyük “devlet krizi” oldu
mu?
Olmadı...
O zaman bu kriz ve kaos ortamını kim
oluşturdu?
Onu da mı biz yaptık!
Kimi AKP’lilerin de televizyonlarda
dillendirdiğini duyduğumuz şöyle bir “saptama”
var:
Ergenekon olmasaydı son açılımlar
yapılamazdı!
Bunun doğruluğu-yanlışlığı ayrı konu. Ancak
açılımların hedefine ulaşıp ulaşmadığı tartışılır.
Yaz ortasında açılımların art arda gündeme
gelmesiyle birlikte burada şu değerlendirmeyi
yapmıştık:
Açılımın sözlük anlamında, kıyıdan denize
doğru açılmak ve giderek karadan uzaklaşmak
da vardır. Sakın ola bu açılımlar, çözmek
istediğimiz sorunları daha da büyütüp, içinden
çıkılmaz hale getirmesin!
Türkiye’nin hem iç barışa hem de komşularla
“sıfır soruna” büyük gereksinimi var. Buna biz de
yürekten inanıyoruz. Ancak bunu hedeflerken
gerçekçi olmak, “ben yaptım oldu” dememek
gerekiyor.
Bugün sormadan edemiyorum:
Hangi konuda yapılan açılım sonuç verdi ve
sorun tümüyle çözüldü?
Gelinen noktada çözümden de öte sorunları
daha karmaşık hale getirmedik mi?
Ergenekon davalarının ve soruşturmalarının
gidişi de bunlardan farklı görünmüyor.
Açılımlar ülkeyi öyle bir hale getirdi ki...
Açıldıkça kıyıdan uzaklaşıyoruz...
Kendimizden uzaklaşıyoruz!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Biliyorsunuz; Davutoğlu’nun, bakan olduktan
sonraki diplomatik girişimleri, Başkan Nixon
döneminde ABD Dışişleri Bakanlığı yapan
Kissinger’in başarılarına benzetildi. Hatta bu
nedenle kimi kaynaklar Davutoğlu’ndan Türk
Henry Kissinger’i diye söz etmeye başladı.
Türk Kissinger’ımız ise dış politikadaki yeni
açılımı üç sözcükle özetledi:
“Komşularla sıfır sorun!”
TBMM Dışişleri Komisyonu’ndaki görüşmelerin
özetini dinlerken kimi milletvekillerine sorduk;
“Bakanın anlatımlarına göre sıfır politikası hangi
noktada?”
İçlerinden biri “sıfırın altında” dedi: “Donma
noktasında!”
Bakanı dinledikten sonra “bu hükümetin
örneğin Ermenistan’a karşı hiçbir yaptırım
uygulamayacağını söyleyen muhalefet
milletvekilleri yanılıyor mu acaba” diye küçük
araştırma yaptık.
Anladık ki Davutoğlu’nun komşularla da Batı’yla
da sıfır sorun politikası sıfır kere sıfır elde var sıfır!
ABD’de ve İsveç’teki aleyhimize gelişmeleri
karşılayacak yeni politikalar üretmek,
Ermenistan’la ilgili olumsuz gelişmelere karşı
çıkacak yeni yaptırımlar yaratmak diye bir sorunu
yok Davutoğlu’nun.
Örneğin soykırımla ilgili eleştirileri dünle bugünü
kıyaslayarak yanıtlayan, iç politikaya dış politikayı
karıştıran bir Dışişleri Bakanımız var.
“Bu olayın tarihi sürecine baktığımızda” diyor;
“1986-1996 yılları ülkelerin parlamentolarında
sayısız tasarının kabul edildiğini görüyoruz. Ancak
son 5 yıl içerisinde kabul edilen tasarı sayısı
sadece ikidir.”
Bu sayısal mukayese günümüzün koşullarında
değişik önem kazanan sözde soykırım iddialarını
çürütmeye değil… ancak bu hükümetin geçmiş
hükümetlere oranla çook başarılı olduğu
çabalarına hizmet edebilir.
ABD ve İsveç parlamentolarında soykırım
iddiasının tek farkla kabul edilmesini de -
Davutoğlu komisyonda- uyguladığı politikaların
başarısı diye görüyor, göstermeye çalışıyor.
Davutoğlu, oy sonuçlarını hükümet başarısı diye
sunduğuna göre; ABD ve İsveç’teki diplomatik
çabaların perde gerisine göz atmak zorunlu
oluyor.
ABD parlamentosunda her yıl olduğu gibi bu yıl
da soykırımın kabul edilmesini öneren bir yasanın
Temsilciler Meclisi’ne geleceği aylarca önceden
biliniyordu.
Dışişleri Bakanlığı Alt Komisyonu’nda tasarının
oylanmasından ancak dört gün önce bir TBMM
heyetini Washington’a gönderebildi.
Meclis’teki sandalye sayısına göre örneğin
CHP’den bir milletvekili (Şükrü Elekdağ) heyete
katılabildi. Böylesi duyarlı bir konuda sanki başka
yollar bulunamazmış gibi Meclis Başkanı para
veya tüzük kısıtlamalarını gerekçe göstererek
muhalefetin daha geniş bir kadroyla ABD’ye
gitmesini engelledi.
İsveç’e gelince: Parlamentoya sözde soykırımı
kabul eden tasarı verildiği sırada orada bulunan
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı AKP’li Murat
Mercan’ın oylamadan bir gün önce haberi bile
yoktu ve… olayı, tasarıyla ilgili düşüncelerini
öğrenmek isteyen gazetecilerden öğrendi.
Bakan Davutoğlu, İsveç oylamasından bir gece
önce gece yarısı Onur Öymen’i telefonla aradı ve
“yardımlarını rica etti”.
CHP de o kısa sürede ne yapılabilirse, yaptı!
Ola ki kararın büyük farkla çıkmasını önledi.
İki olayın içyüzü Davutoğlu’nun başarı
türkülerine gölge düşürüyor. Ama…
...Ama gelişen olayların daha başka önemli
yanları Türk kamuoyundaki içe dönük hay huy
arasında dikkat çekmiyor.
ABD, hükümete soykırım sözcüğünü
kullanmamasına karşılık Ermenistan
protokollerinin TBMM’den geçmesini tek koşul
olarak dayattığı gibi... Ermenistan Anayasa
Mahkemesi’nin soykırımı tarihsel açıdan bile
tartışılmaz ilan etmesini dayatan gerekçeli kararını
destekliyor. Soykırım sözcüğüne karşı bir çeşit
şantaj!
Davutoğlu, dış politikada kullandıkları
“argüman” diye kılına dokunamadığı... bugüne
dek ne soykırımı tarihçilere bırakmak, ne de
Karabağ sorununu çözmek gibi temel konularda
Erivan’ı yola getirmekte işe yaramayan
Ermenistan protokollerini Meclis’ten geri çekme
önerilerini reddediyor.
Medyamız da (hükümet çevreleri gibi) kimi
olayları etkili birer tepkiymiş gibi sunuyor; örneğin
büyükelçiyi geri çekmemizi RTE’nin ABD gezisini
iptal etmesi gibi ABD’nin fazla umursamadığı
olayları büyütüyor.
Dışişleri Bakanı’nın açıkladığına göre artık
“sessiz diplomasi” uygulanacakmış.
Herhalde yeni uygulanacak politikanın nedeni;
sessiz sedasız girişimlerle sıfır sorun
politikasındaki başarısızlıkların sessiz sedasız
daha aşağılara kaymasını kamuoyundan
gizleyerek...
...bugün olduğu gibi gelecekte de başarıdan
başarıya koştuklarını ilan etmek için olacak!..
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 17 MART 2010 ÇARŞAMBACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Mart
Oslo B 7
Helsinki B -1
Stockholm B 3
Londra K 14
AmsterdamB 2
Brüksel B 13
Paris B 15
Bonn B 11
Münih B 8
Berlin PB 11
BudapeştePB 10
Madrid B 19
Viyana B 11
Belgrad PB 10
Sofya B 7
Roma B 15
Atina PB 16
Zürih B 14
Moskova B -4
Aşkabat PB 15
Taşkent PB 24
Bakû PB 7
Bişkek Y 32
Tiflis PB 8
Kahire B 19
Şam A 20
İstanbul Y 10
Edirne Y 9
Kocaeli Y 9
Çanakkale Y 12
İzmir B 14
Manisa Y 13
Denizli B 13
Zonguldak Y 8
Sinop Y 9
Samsun Y 9
Trabzon Y 9
Giresun Y 7
Ankara B 7
Eskişehir K 7
Konya B 10
Sıvas B 5
Antalya PB 17
Adana PB 19
Mersin PB 20
Diyarbakır PB 14
Şanlıurfa PB 15
Mardin PB 14
Siirt PB 13
Hakkâri Y 7
Van Y 9
Kars B 6
Ülkemizin geneli
parçalı çok bulutlu,
Marmara, Kuzey Ege,
Orta Karadeniz, Ar-
dahan, Hakkâri çev-
releri yağışlı geçecek.
Yağışlar yağmur ve
sağanak, Batı ve Orta
Karadeniz’in iç ke-
simleri ile Bilecik, Van
ve Şırnak çevreleri
karla karışık yağmur
ve kar şeklinde ola-
cak. Batı ve Orta Ka-
radeniz’in iç kesimle-
rinde buzlanma ve
don olayı bekleniyor.
Düşüncelerimiz
nedeniyle yargõlanõyoruz
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon davasõnda tu-
tuklu yargõlanan gazetemiz An-
kara Temsilcisi Mustafa Bal-
bay ve gazeteci Tuncay Özkan,
“Bu gidişe seyirci kalmayın,
yakından izleyin” diyerek siya-
si parti temsilcilerine davayõ iz-
leme çağrõsõnda bulundu.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi tarafõndan Silivri Cezaevi
bitişiğindeki salonda görülen ikin-
ci Ergenekon davasõnõn 47. du-
ruşmasõnda tutuklu sanõk İbrahim
Özcan’õn çapraz sorgusuna de-
vam edildi. Mustafa Balbay ve
Tuncay Özkan, siyasi parti tem-
silcilerine gönderdikleri “Siliv-
ri’nin durumunu, Silivri’den
Türkiye’nin görünümünü pay-
laşmak istiyoruz” sözleriyle
başladõklarõ mektuplarõnda, “Si-
livri’de özel olarak kurulmuş
bir mahkemede özel bir hukuk
uygulanıyor. Ne yazık ki buna
herkes alışmış görünüyor. Oy-
sa hukuka demokrasiye ina-
nan kimsenin böyle bir duruma
alışmak bir yana göz yumma-
ması gerekir” dedi.
Partilere anımsatmalar
Balbay ve Özkan “Ergene-
kon” diye bilinen sürecin “de-
mokrasiyi güçlendireceği, dev-
leti çetelerden, mafyadan arın-
dıracağı” inancõnda olan parti-
lere şu anõmsatmada bulundu:
“Devletin üç önemli kuru-
mu, Genelkurmay Başkanlığı,
Emniyet Genel Müdürlüğü
ve Milli İstihbarat Teşkilatı,
mahkemeye gönderdikleri res-
mi yazılarda Ergenekon adın-
da bir terör örgütünün kayıt-
larında yer almadığını ifade et-
mişlerdir. Devlet terör örgüt-
lerinden arındırılacak ama dev-
letin konuyla doğrudan ilgili
kurumlarının hiçbirinin bu ör-
gütlenmeden haberi yok.”
Balbay ve Özkan mektupla-
rõnda şu ifadelere yer verdi:
“Bütün meslek yaşamı teröre
karşı duruşla bu alanda araş-
tırma ve çalışmalarla geçmiş
bizler, varlığı kanıtlanmamış
bir terör örgütünün üyesi ol-
makla, bu örgüt aracılığıyla
hükümeti devirmeye Meclis’i iş-
levsiz hale getirmeye teşebbüs
etmekle suçlanıyoruz.”
Davada kendilerine yöneltilen
suçlamalarõn delili olarak “gaze-
tecilik faaliyetlerinin ve anaya-
sadan kaynaklanan ifade öz-
gürlüğüne dayalı haklarını kul-
lanmalarının” gösterildiğinin al-
tõnõ çizen Balbay ve Özkan şöy-
le devam etti: “Daha açık bir ifa-
de ile gazeteciliğimiz ve siyasi
düşüncelerimiz nedeniyle yar-
gılanıyoruz. Bunun açık kanıtı
mahkeme heyetinin bize yö-
nelttiği sorular ve iddianamenin
içeriğidir.”
“Suçlamaların hiçbirini kabul
etmiyoruz” diyen Balbay ve Öz-
kan mektuplarõnda “Gerçek, za-
manın çocuğudur. Zamanla bü-
tün gerçeklerin açığa çıkacağı-
na inanıyoruz. Bundan hiç kuş-
kumuz yok” diye yazdõ. Yargõ-
lanmaktan çekinmediklerini, go-
cunmadõklarõnõ vurgulayan Bal-
bay ve Özkan “Ancak yargıla-
manın tutuklu yapılması ve çok
yavaş ilerlemesi bizi hukuk-
suzluğa mahkûm etmektedir.
‘Önce hüküm verelim, sonra yar-
gõlayalõm anlayõşõ mõ var’ soru-
sunu akla getirmektedir. Buna
sessiz kalamazsınız” dedi.
Öte yandan mahkemede çapraz
sorgusu tamamlanan İbrahim Öz-
can’n avukatõ Yusuf Erikel, ba-
zõ gazetelerde kendisinin mahke-
meye hakaret ettiğine ilişkin ha-
berler çõktõğõna dikkat çekti. Mah-
keme heyetinin 12 Mart cuma
günkü duruşmada Durmuş Ali
Özoğlu’un savunmasõnõ yaparken
sarf ettiği sözlerin tutanaklar in-
celendikten sonra değerlendir-
meye karar verirken, avukat Eri-
kel, Başkan Şengün’e hitaben
özetle şunlarõ söyledi: “Ben yar-
gı sürecinin vahametini anlat-
mak için uç örnekler kullanı-
yorum. ‘Burasõ morg’ dedim, ha-
karet olarak algılandı. Size ha-
karet ettiğimi düşünüyorsanız
Karadeniz yiğitliğiyle iki tokat
atıp bir de yüzümü tükürün. Siz
bir hukuk abidesisiniz.”
Karar açıklandı
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi, 12 Mart Cuma günü gö-
rülen duruşmada sanõk ve avu-
katlarõnõn taleplerini 15 Mart
2010 tarihinde karara bağladõ.
Mahkeme heyeti Prof. Dr. Meh-
met Haberal’õn tedavi gördüğü
hastaneden video konferans sis-
temiyle ifadesinin alõnabilmesi
için duruşma salonuna kablosuz
internet sistemi kurulup kurula-
mayacağõnõn Silivri Telekom Mü-
dürlüğü’nden sorulmasõna karar
verdi. Heyet, tutuksuz yargõlanan
emekli Orgeneral Hurşit To-
lon’un avukatlarõnõn talebini ka-
bul ederek tutuksuz sanõk Anayasa
Mahkemesi Başkanvekili Osman
Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt ile
firari sanõk Turhan Çömez ara-
sõndaki ses kaydõnõn dinlenerek
yeniden çözümlenmesi için hâkim
Hüsnü Çalmuk’u görevlendirdi.
Mahkeme heyeti, Adli Tõp Ku-
rumu’na tutuklu sanõk İbrahim
Şahin’in sağlõk durumuyla ilgili
ön raporun alõnmasõ için yazõlan
yazõnõn akõbetinin sorulmasõnõ
kararlaştõrdõ. Tutuklu sanõk Le-
vent Ersöz’ün tedavi gördüğü
hastaneden tüm tedavi evrakõnõn
istenmesini kararlaştõran heyet,
Adli Tõp Kurumu’ndan rapor is-
temeye karar verdi.
Balbay ve Özkan’dan
siyasi partilere mektup:
Yargıtay: Gizli
tanık yeterli değil
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay 1.
Ceza Dairesi, gizli tanõk ifadelerinin hükme
tek başõna esas teşkil etmeyeceğini ve tek başõ-
na gizli tanõk beyanõna dayanõlarak hüküm ku-
rulamayacağõnõ kaydetti.
Erzincan’da yürütülen “Ergenekon” soruşturma-
sõ kapsamõnda oluşturulan 60 sayfalõk iddiana-
menin yaklaşõk 40 sayfasõnõ gizli tanõk ifadele-
ri oluşturuyor. İddianamede 12 gizli tanõğõn
ifadelerine yer veriliyor. Habertürk’ün haberi-
ne göre, Yargõtay 1. Ceza Dairesi, gizli tanõk
konusunda ilk kez bir karara imza attõ. Yargõ-
tay 1. Ceza Dairesi, Şanlõurfa İkinci Ağõr Ceza
Mahkemesi’nin gizli tanõk beyanlarõna daya-
narak verdiği bir mahkûmiyet kararõnõ bozdu.
Bozma gerekçesinde; “tek başına gizli tanık
ifadelerinin hükme esas teşkil edilemeyece-
ği” belirtildi. Dairenin kararõnda “Hakkında
koruma tedbiri kararı alınan tanık beyanı-
nın hükme tek başına esas teşkil etmeyeceği
gözetilmeyerek tek başına bu tanık beyanı-
na dayanılarak hüküm kurulması suretiyle
5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu’nun 9/8.
maddesine aykırı davranılması bozmayı ge-
rektirmiştir” denildi. Yerel mahkeme, bozma
kararõna uyarsa karar kesinleşmiş olacak.
Mahkeme, kararõnda direnirse dosya, Yargõtay
Ceza Genel Kurulu gündemine gelecek.
YERELMAHKEMENİNKARARIBOZULDU
‘DURUŞMAYI İZLEYİN’
Siyasi partilerin sadece yaptõklarõndan de-
ğil, yapmadõklarõndan da sorumlu olduk-
larõnõn altõnõ çizen gazeteci Balbay ve Öz-
kan mektupta, “Lütfen sanıkların ve avu-
katların söz aldığı bir cuma günü du-
ruşmayı izleyiniz Önyargılardan
arınmış, gerçekleri görmek isteyen
herkes bir günlük izlenim so-
nunda bile davayla ilgili dü-
şüncelerini netleştirecektir”
şeklindeki ifadelere yer ver-
diler. Balbay ve Özkan, mek-
tubun son bölümünde şu çağ-
rõda bulundular: “Bu dava geç-
mişte kimi suçlar nedeniyle hüküm
giyip cezasını çekmiş olanlarla tra-
fik suçu işlemekten bile sakınanla-
rın, mafya gruplarıyla medya men-
suplarının aynı çuvala konduğu
kör bir kuyuya dönmüştür. Biz ya-
şamı boyunca düşüncelerini açık
yüreklilikle kamuoyu ile paylaşan, si-
yasi partilerin demokrasinin vazge-
çilmez unsurları olduğuna inanan
gazeteciler olarak sizi bu çağrıya ku-
lak vermeye davet ediyoruz. Bu ko-
nuda duyarlı partilere teşekkür edi-
yoruz. Yakın tarihimiz, hukukun her-
kese bir gün lazım olacağını göster-
miştir. Hukuksuzluğa kulak tıkayanlar,
hukuksuzluğu sahneye koyanlar kadar
sorumludur. Her şeye karşın hukukun
üstün geleceğine olan inancımızla sizle-
re sesleniyoruz: Bu gidişe seyirci kal-
mayın, yakından izleyin.”
ERGUN BABAHAN’A TEPKİ
Tuncay Özkan, avukatı ara-
cılığıyla basın mensuplarına
gönderdiği açıklamada Ta-
raf gazetesine 15 Mart 2010
pazartesi günü röportaj ve-
ren Ergun Babahan’a
tepki göstererek “Söz-
leri tamamen gerçek-
dışıdır” ifadesini kullandı.
MustafaBalbay
TuncayÖzkan
Koramiral Öğütçü
‘Kafes’te ilk sõrada
İstanbul Haber Servisi -
“Kafes Eylem Planı” soruş-
turmasõ kapsamõnda emekli Kor-
amiral Feyyaz Öğütçü’nün de
aralarõnda bulunduğu 3’ü tu-
tuklu 33 şüpheli hakkõnda ha-
zõrlanan iddianamenin mahke-
mece kabul edilip edilmeyece-
ği 19 Mart’ta belli olacak.
İstanbul 12. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’nce incelenen iddiana-
mede, birinci sõrada yer alan
isim ‘Balyoz Güvenlik Harekât
Planı’ soruşturmasõnda tutuklu
emekli Koramiral Feyyaz Öğüt-
çü. Güney Deniz Saha Komutanõ
Koramiral Kadir Sağdıç ile İz-
mir Foça Çõkarma Filosu Ko-
mutanlõğõ’ndan Tuğamiral Meh-
met İlgar da şüpheliler arasõn-
da yer alõyor.
Cumhuriyet savcõlarõ Murat
Yönder ve Ercan Şafak’õn ha-
zõrladõğõ 65 sayfalõk iddiana-
menin delilleri 6 klasörden olu-
şuyor. “Poyrazköy davasıyla”
birleştirilmesi istenilen iddia-
namenin kabul edilip edilme-
yeceği, 19 Mart Cuma günü
açõklanacak.
Gayrimüslimlere yönelik
bombalõ eylemlerin yapõlmasõnõn
amaçlandõğõ ileri sürülen planõn,
Ergenekon soruşturmasõ kapsa-
mõnda tutuklanan emekli Binbaşõ
Levent Bektaş’õn ofisinde ele
geçirildiği iddia edildi. Planõ, Er-
genekon soruşturmasõnda tu-
tuklanan Deniz Yarbay Ercan
Kireçtepe’nin hazõrladõğõ ileri
sürüldü. Eylemlerin çoğunu Er-
genekon soruşturmasõnda tu-
tuklu Deniz Kuvvetleri Komu-
tanlõğõ’nda görevli muvazzaf ve
emekli subaylarõn gerçekleşti-
receği iddia edildi.
MAHKEME İDDİANAMEYİ İNCELİYOR
Belgede parmak
izi aranmayacak
İstanbul Haber Servisi - İs-
tanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ,
Genelkurmay Askeri Savcõlõ-
ğõ’nca ‘İrtica ile Mücadele Ey-
lem Planı’ belgesinde parmak
izi araştõrmasõ yapõlmasõna izin
vermedi. İstanbul’daki soruş-
turmayõ yürüten cumhuriyet sav-
cõlarõ Fikret Seçen ve Zekeri-
ya Öz, belgede tahribat olacağõ
gerekçesiyle parmak izi incele-
mesi yapõlmasõnõ istemedikleri-
ni bildirdi.
Deniz Kuvvetleri’nde görev-
li Albay Dursun Çiçek’in im-
zasõnõn bulunduğu belirtilen bel-
ge 12 Haziran 2009’da Taraf ga-
zetesinde yayõmlandõ. Belgeye
ilişkin İstanbul Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ ve Genelkurmay Askeri
Savcõlõğõ soruşturma başlattõ.
Askeri savcõlõk Çiçek hakkõnda
kovuşturmaya yer olmadõğõna
karar verdi. Belgenin aslõnõn bir
ihbar mektubuyla İstanbul Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ’na ulaşma-
sõnõn ardõndan, Adli Tõp Kuru-
mu, sonra da Jandarma Kriminal
Laboratuvarõ’ndan belgedeki
imzanõn Çiçek’in eli ürünü ol-
duğu yönünde rapor verildi. As-
keri savcõlõk bu gelişmeler üze-
rine 26 Ekim 2009’da yeniden
soruşturma başlattõ. Belgenin
aslõ, istenildiği tarihten yaklaşõk
4 ay sonra 16 Şubat 2010’da as-
keri savcõlõğa ulaştõ. Jandarma
Kriminal Başkanlõğõ’ndan gelen
raporun ardõndan 25 Şubat
2010’da Çiçek hakkõnda daha
önce verilen kovuşturmaya yer
olmadõğõna dair karar geri alõn-
dõ. Askeri savcõlõk 1 Mart 2010
tarihinde askeri mahkemeden
Çiçek’in tutuklanmasõnõ istedi
ancak reddedildi.
İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI
Cüneyd Zapsu ifade verdi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cüneyd
Zapsu, “Ergenekon” soruşturmasõnda gözaltõ-
na alõnan bazõ kişilerde ele geçtiği iddia edilen
dinleme tapeleriyle ilgili yürütülen soruşturma
kapsamõnda, mağdur ve müşteki sõfatõyla tali-
matla ifade verdi. Zapsu, Ankara Adalet Sara-
yõ’nda terör ve organize suçlara ilişkin soruş-
turmalara bakmakla görevli cumhuriyet savcõ-
sõna yaklaşõk 1 saat 30 dakika ifade verdi.