25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Saatlerce süren “son dakika” haberlerine Silivri’den bakınca ister istemez sürmekte olan davanın iddianamesindeki suçlamalarla karşılaştırma yapma gereği de duyuyoruz. İddianamede bizlere, bana, Tuncay’a yönelik suçlamaların başında şu geliyor: Kaos ortamı oluşturmak! İddianamenin kurgusuna göre kaos ortamı derinleşecek ve devamında darbe ortamı oluşmuş olacak. Biz kaos ortamını nasıl oluşturduk? Yaptığımız haberler ve yorumlarla. Bunu ne zaman yapmışız? 2003 - 2004 yılında... Ne tür haberler yapmışız? Kurumlar arası gerilime ve rahatsızlıklara parmak basmışız. 2010 yılının tümü, özellikle 22 Şubat sonrası Ankara’da olanlar için hangi sözcüğü kullanabiliriz? Kamuoyu önünde yaşanan gerilimlerin yanı sıra gazetelerin manşetlerine yansıyan kulis bilgilerine dayalı haberler iddianamedeki “kaos ortamı hazırlama” iddialarına beş basar. İkisini paylaşalım: - Bütün orgenerallerin katıldığı toplantıda komuta kademesinin istifasının da konuşulduğu öne sürülüyor. - Son operasyonların AKP’ye yönelik olası kapatma davasının önünü kesmek için yapıldığı konuşuluyor. Yeniden altını çizelim; bu iddialar gazetelerde, televizyonlarda enine boyuna konuşulan, yazılıp çizilen tartışma konuları. Soralım: AKP’nin 8 yıllık iktidarı boyunca son dönemde yaşananlardan daha büyük “devlet krizi” oldu mu? Olmadı... O zaman bu kriz ve kaos ortamını kim oluşturdu? Onu da mı biz yaptık! Kimi AKP’lilerin de televizyonlarda dillendirdiğini duyduğumuz şöyle bir “saptama” var: Ergenekon olmasaydı son açılımlar yapılamazdı! Bunun doğruluğu-yanlışlığı ayrı konu. Ancak açılımların hedefine ulaşıp ulaşmadığı tartışılır. Yaz ortasında açılımların art arda gündeme gelmesiyle birlikte burada şu değerlendirmeyi yapmıştık: Açılımın sözlük anlamında, kıyıdan denize doğru açılmak ve giderek karadan uzaklaşmak da vardır. Sakın ola bu açılımlar, çözmek istediğimiz sorunları daha da büyütüp, içinden çıkılmaz hale getirmesin! Türkiye’nin hem iç barışa hem de komşularla “sıfır soruna” büyük gereksinimi var. Buna biz de yürekten inanıyoruz. Ancak bunu hedeflerken gerçekçi olmak, “ben yaptım oldu” dememek gerekiyor. Bugün sormadan edemiyorum: Hangi konuda yapılan açılım sonuç verdi ve sorun tümüyle çözüldü? Gelinen noktada çözümden de öte sorunları daha karmaşık hale getirmedik mi? Ergenekon davalarının ve soruşturmalarının gidişi de bunlardan farklı görünmüyor. Açılımlar ülkeyi öyle bir hale getirdi ki... Açıldıkça kıyıdan uzaklaşıyoruz... Kendimizden uzaklaşıyoruz! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Biliyorsunuz; Davutoğlu’nun, bakan olduktan sonraki diplomatik girişimleri, Başkan Nixon döneminde ABD Dışişleri Bakanlığı yapan Kissinger’in başarılarına benzetildi. Hatta bu nedenle kimi kaynaklar Davutoğlu’ndan Türk Henry Kissinger’i diye söz etmeye başladı. Türk Kissinger’ımız ise dış politikadaki yeni açılımı üç sözcükle özetledi: “Komşularla sıfır sorun!” TBMM Dışişleri Komisyonu’ndaki görüşmelerin özetini dinlerken kimi milletvekillerine sorduk; “Bakanın anlatımlarına göre sıfır politikası hangi noktada?” İçlerinden biri “sıfırın altında” dedi: “Donma noktasında!” Bakanı dinledikten sonra “bu hükümetin örneğin Ermenistan’a karşı hiçbir yaptırım uygulamayacağını söyleyen muhalefet milletvekilleri yanılıyor mu acaba” diye küçük araştırma yaptık. Anladık ki Davutoğlu’nun komşularla da Batı’yla da sıfır sorun politikası sıfır kere sıfır elde var sıfır! ABD’de ve İsveç’teki aleyhimize gelişmeleri karşılayacak yeni politikalar üretmek, Ermenistan’la ilgili olumsuz gelişmelere karşı çıkacak yeni yaptırımlar yaratmak diye bir sorunu yok Davutoğlu’nun. Örneğin soykırımla ilgili eleştirileri dünle bugünü kıyaslayarak yanıtlayan, iç politikaya dış politikayı karıştıran bir Dışişleri Bakanımız var. “Bu olayın tarihi sürecine baktığımızda” diyor; “1986-1996 yılları ülkelerin parlamentolarında sayısız tasarının kabul edildiğini görüyoruz. Ancak son 5 yıl içerisinde kabul edilen tasarı sayısı sadece ikidir.” Bu sayısal mukayese günümüzün koşullarında değişik önem kazanan sözde soykırım iddialarını çürütmeye değil… ancak bu hükümetin geçmiş hükümetlere oranla çook başarılı olduğu çabalarına hizmet edebilir. ABD ve İsveç parlamentolarında soykırım iddiasının tek farkla kabul edilmesini de - Davutoğlu komisyonda- uyguladığı politikaların başarısı diye görüyor, göstermeye çalışıyor. Davutoğlu, oy sonuçlarını hükümet başarısı diye sunduğuna göre; ABD ve İsveç’teki diplomatik çabaların perde gerisine göz atmak zorunlu oluyor. ABD parlamentosunda her yıl olduğu gibi bu yıl da soykırımın kabul edilmesini öneren bir yasanın Temsilciler Meclisi’ne geleceği aylarca önceden biliniyordu. Dışişleri Bakanlığı Alt Komisyonu’nda tasarının oylanmasından ancak dört gün önce bir TBMM heyetini Washington’a gönderebildi. Meclis’teki sandalye sayısına göre örneğin CHP’den bir milletvekili (Şükrü Elekdağ) heyete katılabildi. Böylesi duyarlı bir konuda sanki başka yollar bulunamazmış gibi Meclis Başkanı para veya tüzük kısıtlamalarını gerekçe göstererek muhalefetin daha geniş bir kadroyla ABD’ye gitmesini engelledi. İsveç’e gelince: Parlamentoya sözde soykırımı kabul eden tasarı verildiği sırada orada bulunan TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı AKP’li Murat Mercan’ın oylamadan bir gün önce haberi bile yoktu ve… olayı, tasarıyla ilgili düşüncelerini öğrenmek isteyen gazetecilerden öğrendi. Bakan Davutoğlu, İsveç oylamasından bir gece önce gece yarısı Onur Öymen’i telefonla aradı ve “yardımlarını rica etti”. CHP de o kısa sürede ne yapılabilirse, yaptı! Ola ki kararın büyük farkla çıkmasını önledi. İki olayın içyüzü Davutoğlu’nun başarı türkülerine gölge düşürüyor. Ama… ...Ama gelişen olayların daha başka önemli yanları Türk kamuoyundaki içe dönük hay huy arasında dikkat çekmiyor. ABD, hükümete soykırım sözcüğünü kullanmamasına karşılık Ermenistan protokollerinin TBMM’den geçmesini tek koşul olarak dayattığı gibi... Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin soykırımı tarihsel açıdan bile tartışılmaz ilan etmesini dayatan gerekçeli kararını destekliyor. Soykırım sözcüğüne karşı bir çeşit şantaj! Davutoğlu, dış politikada kullandıkları “argüman” diye kılına dokunamadığı... bugüne dek ne soykırımı tarihçilere bırakmak, ne de Karabağ sorununu çözmek gibi temel konularda Erivan’ı yola getirmekte işe yaramayan Ermenistan protokollerini Meclis’ten geri çekme önerilerini reddediyor. Medyamız da (hükümet çevreleri gibi) kimi olayları etkili birer tepkiymiş gibi sunuyor; örneğin büyükelçiyi geri çekmemizi RTE’nin ABD gezisini iptal etmesi gibi ABD’nin fazla umursamadığı olayları büyütüyor. Dışişleri Bakanı’nın açıkladığına göre artık “sessiz diplomasi” uygulanacakmış. Herhalde yeni uygulanacak politikanın nedeni; sessiz sedasız girişimlerle sıfır sorun politikasındaki başarısızlıkların sessiz sedasız daha aşağılara kaymasını kamuoyundan gizleyerek... ...bugün olduğu gibi gelecekte de başarıdan başarıya koştuklarını ilan etmek için olacak!.. ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 17 MART 2010 ÇARŞAMBACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Mart Oslo B 7 Helsinki B -1 Stockholm B 3 Londra K 14 AmsterdamB 2 Brüksel B 13 Paris B 15 Bonn B 11 Münih B 8 Berlin PB 11 BudapeştePB 10 Madrid B 19 Viyana B 11 Belgrad PB 10 Sofya B 7 Roma B 15 Atina PB 16 Zürih B 14 Moskova B -4 Aşkabat PB 15 Taşkent PB 24 Bakû PB 7 Bişkek Y 32 Tiflis PB 8 Kahire B 19 Şam A 20 İstanbul Y 10 Edirne Y 9 Kocaeli Y 9 Çanakkale Y 12 İzmir B 14 Manisa Y 13 Denizli B 13 Zonguldak Y 8 Sinop Y 9 Samsun Y 9 Trabzon Y 9 Giresun Y 7 Ankara B 7 Eskişehir K 7 Konya B 10 Sıvas B 5 Antalya PB 17 Adana PB 19 Mersin PB 20 Diyarbakır PB 14 Şanlıurfa PB 15 Mardin PB 14 Siirt PB 13 Hakkâri Y 7 Van Y 9 Kars B 6 Ülkemizin geneli parçalı çok bulutlu, Marmara, Kuzey Ege, Orta Karadeniz, Ar- dahan, Hakkâri çev- releri yağışlı geçecek. Yağışlar yağmur ve sağanak, Batı ve Orta Karadeniz’in iç ke- simleri ile Bilecik, Van ve Şırnak çevreleri karla karışık yağmur ve kar şeklinde ola- cak. Batı ve Orta Ka- radeniz’in iç kesimle- rinde buzlanma ve don olayı bekleniyor. Düşüncelerimiz nedeniyle yargõlanõyoruz HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda tu- tuklu yargõlanan gazetemiz An- kara Temsilcisi Mustafa Bal- bay ve gazeteci Tuncay Özkan, “Bu gidişe seyirci kalmayın, yakından izleyin” diyerek siya- si parti temsilcilerine davayõ iz- leme çağrõsõnda bulundu. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi tarafõndan Silivri Cezaevi bitişiğindeki salonda görülen ikin- ci Ergenekon davasõnõn 47. du- ruşmasõnda tutuklu sanõk İbrahim Özcan’õn çapraz sorgusuna de- vam edildi. Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, siyasi parti tem- silcilerine gönderdikleri “Siliv- ri’nin durumunu, Silivri’den Türkiye’nin görünümünü pay- laşmak istiyoruz” sözleriyle başladõklarõ mektuplarõnda, “Si- livri’de özel olarak kurulmuş bir mahkemede özel bir hukuk uygulanıyor. Ne yazık ki buna herkes alışmış görünüyor. Oy- sa hukuka demokrasiye ina- nan kimsenin böyle bir duruma alışmak bir yana göz yumma- ması gerekir” dedi. Partilere anımsatmalar Balbay ve Özkan “Ergene- kon” diye bilinen sürecin “de- mokrasiyi güçlendireceği, dev- leti çetelerden, mafyadan arın- dıracağı” inancõnda olan parti- lere şu anõmsatmada bulundu: “Devletin üç önemli kuru- mu, Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı, mahkemeye gönderdikleri res- mi yazılarda Ergenekon adın- da bir terör örgütünün kayıt- larında yer almadığını ifade et- mişlerdir. Devlet terör örgüt- lerinden arındırılacak ama dev- letin konuyla doğrudan ilgili kurumlarının hiçbirinin bu ör- gütlenmeden haberi yok.” Balbay ve Özkan mektupla- rõnda şu ifadelere yer verdi: “Bütün meslek yaşamı teröre karşı duruşla bu alanda araş- tırma ve çalışmalarla geçmiş bizler, varlığı kanıtlanmamış bir terör örgütünün üyesi ol- makla, bu örgüt aracılığıyla hükümeti devirmeye Meclis’i iş- levsiz hale getirmeye teşebbüs etmekle suçlanıyoruz.” Davada kendilerine yöneltilen suçlamalarõn delili olarak “gaze- tecilik faaliyetlerinin ve anaya- sadan kaynaklanan ifade öz- gürlüğüne dayalı haklarını kul- lanmalarının” gösterildiğinin al- tõnõ çizen Balbay ve Özkan şöy- le devam etti: “Daha açık bir ifa- de ile gazeteciliğimiz ve siyasi düşüncelerimiz nedeniyle yar- gılanıyoruz. Bunun açık kanıtı mahkeme heyetinin bize yö- nelttiği sorular ve iddianamenin içeriğidir.” “Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyoruz” diyen Balbay ve Öz- kan mektuplarõnda “Gerçek, za- manın çocuğudur. Zamanla bü- tün gerçeklerin açığa çıkacağı- na inanıyoruz. Bundan hiç kuş- kumuz yok” diye yazdõ. Yargõ- lanmaktan çekinmediklerini, go- cunmadõklarõnõ vurgulayan Bal- bay ve Özkan “Ancak yargıla- manın tutuklu yapılması ve çok yavaş ilerlemesi bizi hukuk- suzluğa mahkûm etmektedir. ‘Önce hüküm verelim, sonra yar- gõlayalõm anlayõşõ mõ var’ soru- sunu akla getirmektedir. Buna sessiz kalamazsınız” dedi. Öte yandan mahkemede çapraz sorgusu tamamlanan İbrahim Öz- can’n avukatõ Yusuf Erikel, ba- zõ gazetelerde kendisinin mahke- meye hakaret ettiğine ilişkin ha- berler çõktõğõna dikkat çekti. Mah- keme heyetinin 12 Mart cuma günkü duruşmada Durmuş Ali Özoğlu’un savunmasõnõ yaparken sarf ettiği sözlerin tutanaklar in- celendikten sonra değerlendir- meye karar verirken, avukat Eri- kel, Başkan Şengün’e hitaben özetle şunlarõ söyledi: “Ben yar- gı sürecinin vahametini anlat- mak için uç örnekler kullanı- yorum. ‘Burasõ morg’ dedim, ha- karet olarak algılandı. Size ha- karet ettiğimi düşünüyorsanız Karadeniz yiğitliğiyle iki tokat atıp bir de yüzümü tükürün. Siz bir hukuk abidesisiniz.” Karar açıklandı İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi, 12 Mart Cuma günü gö- rülen duruşmada sanõk ve avu- katlarõnõn taleplerini 15 Mart 2010 tarihinde karara bağladõ. Mahkeme heyeti Prof. Dr. Meh- met Haberal’õn tedavi gördüğü hastaneden video konferans sis- temiyle ifadesinin alõnabilmesi için duruşma salonuna kablosuz internet sistemi kurulup kurula- mayacağõnõn Silivri Telekom Mü- dürlüğü’nden sorulmasõna karar verdi. Heyet, tutuksuz yargõlanan emekli Orgeneral Hurşit To- lon’un avukatlarõnõn talebini ka- bul ederek tutuksuz sanõk Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt ile firari sanõk Turhan Çömez ara- sõndaki ses kaydõnõn dinlenerek yeniden çözümlenmesi için hâkim Hüsnü Çalmuk’u görevlendirdi. Mahkeme heyeti, Adli Tõp Ku- rumu’na tutuklu sanõk İbrahim Şahin’in sağlõk durumuyla ilgili ön raporun alõnmasõ için yazõlan yazõnõn akõbetinin sorulmasõnõ kararlaştõrdõ. Tutuklu sanõk Le- vent Ersöz’ün tedavi gördüğü hastaneden tüm tedavi evrakõnõn istenmesini kararlaştõran heyet, Adli Tõp Kurumu’ndan rapor is- temeye karar verdi. Balbay ve Özkan’dan siyasi partilere mektup: Yargıtay: Gizli tanık yeterli değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay 1. Ceza Dairesi, gizli tanõk ifadelerinin hükme tek başõna esas teşkil etmeyeceğini ve tek başõ- na gizli tanõk beyanõna dayanõlarak hüküm ku- rulamayacağõnõ kaydetti. Erzincan’da yürütülen “Ergenekon” soruşturma- sõ kapsamõnda oluşturulan 60 sayfalõk iddiana- menin yaklaşõk 40 sayfasõnõ gizli tanõk ifadele- ri oluşturuyor. İddianamede 12 gizli tanõğõn ifadelerine yer veriliyor. Habertürk’ün haberi- ne göre, Yargõtay 1. Ceza Dairesi, gizli tanõk konusunda ilk kez bir karara imza attõ. Yargõ- tay 1. Ceza Dairesi, Şanlõurfa İkinci Ağõr Ceza Mahkemesi’nin gizli tanõk beyanlarõna daya- narak verdiği bir mahkûmiyet kararõnõ bozdu. Bozma gerekçesinde; “tek başına gizli tanık ifadelerinin hükme esas teşkil edilemeyece- ği” belirtildi. Dairenin kararõnda “Hakkında koruma tedbiri kararı alınan tanık beyanı- nın hükme tek başına esas teşkil etmeyeceği gözetilmeyerek tek başına bu tanık beyanı- na dayanılarak hüküm kurulması suretiyle 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu’nun 9/8. maddesine aykırı davranılması bozmayı ge- rektirmiştir” denildi. Yerel mahkeme, bozma kararõna uyarsa karar kesinleşmiş olacak. Mahkeme, kararõnda direnirse dosya, Yargõtay Ceza Genel Kurulu gündemine gelecek. YERELMAHKEMENİNKARARIBOZULDU ‘DURUŞMAYI İZLEYİN’ Siyasi partilerin sadece yaptõklarõndan de- ğil, yapmadõklarõndan da sorumlu olduk- larõnõn altõnõ çizen gazeteci Balbay ve Öz- kan mektupta, “Lütfen sanıkların ve avu- katların söz aldığı bir cuma günü du- ruşmayı izleyiniz Önyargılardan arınmış, gerçekleri görmek isteyen herkes bir günlük izlenim so- nunda bile davayla ilgili dü- şüncelerini netleştirecektir” şeklindeki ifadelere yer ver- diler. Balbay ve Özkan, mek- tubun son bölümünde şu çağ- rõda bulundular: “Bu dava geç- mişte kimi suçlar nedeniyle hüküm giyip cezasını çekmiş olanlarla tra- fik suçu işlemekten bile sakınanla- rın, mafya gruplarıyla medya men- suplarının aynı çuvala konduğu kör bir kuyuya dönmüştür. Biz ya- şamı boyunca düşüncelerini açık yüreklilikle kamuoyu ile paylaşan, si- yasi partilerin demokrasinin vazge- çilmez unsurları olduğuna inanan gazeteciler olarak sizi bu çağrıya ku- lak vermeye davet ediyoruz. Bu ko- nuda duyarlı partilere teşekkür edi- yoruz. Yakın tarihimiz, hukukun her- kese bir gün lazım olacağını göster- miştir. Hukuksuzluğa kulak tıkayanlar, hukuksuzluğu sahneye koyanlar kadar sorumludur. Her şeye karşın hukukun üstün geleceğine olan inancımızla sizle- re sesleniyoruz: Bu gidişe seyirci kal- mayın, yakından izleyin.” ERGUN BABAHAN’A TEPKİ Tuncay Özkan, avukatı ara- cılığıyla basın mensuplarına gönderdiği açıklamada Ta- raf gazetesine 15 Mart 2010 pazartesi günü röportaj ve- ren Ergun Babahan’a tepki göstererek “Söz- leri tamamen gerçek- dışıdır” ifadesini kullandı. MustafaBalbay TuncayÖzkan Koramiral Öğütçü ‘Kafes’te ilk sõrada İstanbul Haber Servisi - “Kafes Eylem Planı” soruş- turmasõ kapsamõnda emekli Kor- amiral Feyyaz Öğütçü’nün de aralarõnda bulunduğu 3’ü tu- tuklu 33 şüpheli hakkõnda ha- zõrlanan iddianamenin mahke- mece kabul edilip edilmeyece- ği 19 Mart’ta belli olacak. İstanbul 12. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nce incelenen iddiana- mede, birinci sõrada yer alan isim ‘Balyoz Güvenlik Harekât Planı’ soruşturmasõnda tutuklu emekli Koramiral Feyyaz Öğüt- çü. Güney Deniz Saha Komutanõ Koramiral Kadir Sağdıç ile İz- mir Foça Çõkarma Filosu Ko- mutanlõğõ’ndan Tuğamiral Meh- met İlgar da şüpheliler arasõn- da yer alõyor. Cumhuriyet savcõlarõ Murat Yönder ve Ercan Şafak’õn ha- zõrladõğõ 65 sayfalõk iddiana- menin delilleri 6 klasörden olu- şuyor. “Poyrazköy davasıyla” birleştirilmesi istenilen iddia- namenin kabul edilip edilme- yeceği, 19 Mart Cuma günü açõklanacak. Gayrimüslimlere yönelik bombalõ eylemlerin yapõlmasõnõn amaçlandõğõ ileri sürülen planõn, Ergenekon soruşturmasõ kapsa- mõnda tutuklanan emekli Binbaşõ Levent Bektaş’õn ofisinde ele geçirildiği iddia edildi. Planõ, Er- genekon soruşturmasõnda tu- tuklanan Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe’nin hazõrladõğõ ileri sürüldü. Eylemlerin çoğunu Er- genekon soruşturmasõnda tu- tuklu Deniz Kuvvetleri Komu- tanlõğõ’nda görevli muvazzaf ve emekli subaylarõn gerçekleşti- receği iddia edildi. MAHKEME İDDİANAMEYİ İNCELİYOR Belgede parmak izi aranmayacak İstanbul Haber Servisi - İs- tanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Genelkurmay Askeri Savcõlõ- ğõ’nca ‘İrtica ile Mücadele Ey- lem Planı’ belgesinde parmak izi araştõrmasõ yapõlmasõna izin vermedi. İstanbul’daki soruş- turmayõ yürüten cumhuriyet sav- cõlarõ Fikret Seçen ve Zekeri- ya Öz, belgede tahribat olacağõ gerekçesiyle parmak izi incele- mesi yapõlmasõnõ istemedikleri- ni bildirdi. Deniz Kuvvetleri’nde görev- li Albay Dursun Çiçek’in im- zasõnõn bulunduğu belirtilen bel- ge 12 Haziran 2009’da Taraf ga- zetesinde yayõmlandõ. Belgeye ilişkin İstanbul Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ ve Genelkurmay Askeri Savcõlõğõ soruşturma başlattõ. Askeri savcõlõk Çiçek hakkõnda kovuşturmaya yer olmadõğõna karar verdi. Belgenin aslõnõn bir ihbar mektubuyla İstanbul Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’na ulaşma- sõnõn ardõndan, Adli Tõp Kuru- mu, sonra da Jandarma Kriminal Laboratuvarõ’ndan belgedeki imzanõn Çiçek’in eli ürünü ol- duğu yönünde rapor verildi. As- keri savcõlõk bu gelişmeler üze- rine 26 Ekim 2009’da yeniden soruşturma başlattõ. Belgenin aslõ, istenildiği tarihten yaklaşõk 4 ay sonra 16 Şubat 2010’da as- keri savcõlõğa ulaştõ. Jandarma Kriminal Başkanlõğõ’ndan gelen raporun ardõndan 25 Şubat 2010’da Çiçek hakkõnda daha önce verilen kovuşturmaya yer olmadõğõna dair karar geri alõn- dõ. Askeri savcõlõk 1 Mart 2010 tarihinde askeri mahkemeden Çiçek’in tutuklanmasõnõ istedi ancak reddedildi. İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI Cüneyd Zapsu ifade verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cüneyd Zapsu, “Ergenekon” soruşturmasõnda gözaltõ- na alõnan bazõ kişilerde ele geçtiği iddia edilen dinleme tapeleriyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamõnda, mağdur ve müşteki sõfatõyla tali- matla ifade verdi. Zapsu, Ankara Adalet Sara- yõ’nda terör ve organize suçlara ilişkin soruş- turmalara bakmakla görevli cumhuriyet savcõ- sõna yaklaşõk 1 saat 30 dakika ifade verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle