18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İstanbul Deniz Müzesi’de açõlan güncel sergiler arasõnda en çok ilgiyi göreni ise “İki Sevdalõ: İstanbul ve Donanma” sergisi. 31 Ağustos’a kadar gezilebilecek olan sergide, 35 yağlõboya tablo, 15 suluboya tablo, 30 gravür, 70 kitap ve 50 adet obje sergileniyor. Eserler arasõnda yangõn tulumbalarõ, deniz fenerleri, gemi modelleri, seyir aletleri, tabancalar bulu- nuyor. Serginin temasõnda yer alan “iki sevdalõ” betimlemesi, İstanbul ve donanmanõn birbiriyle bütünleşmiş olmasõnõ temsil ediyor. Sergide, donanmanõn sefere çõktõğõnda İstanbul’a, sev- diklerine ve ailesine olan özlemi ile İstanbul’un da donanma- nõn getireceği ganimet, servet ve hazineye olan ihtiyacõ nede- niyle askerlerin dönüşünü beklemesi konu ediliyor. ‘Bize Atatürk’ün emaneti’ “Müzenin önemini, restorasyonun gerekliliğini göstermek için sürekli çalışıyoruz. Örneğin geçen yaz, müzenin 20 Ey- lül 1937’deki ilk açılışında sergilenen yapıtlardan 116 resim ve 24 heykelle bir sergi açtık ‘Serginin Sergisi’ adıyla. Bununla şunu söylemiş olduk kamuoyuna ve ilgililere: ‘Biz eserlerimize iyi ba- kõyoruz, bakõn en eski tarihliler bi- le põrõl põrõl, en küçük bir yõp- ranma yok.’ Ülkemizin en eski ve en büyük güzel sa- natlar müzesi burası. Bi- ze Atatürk’ün emaneti. Bu binayı müze ol- ması için vermiş. Ay- rıca 322 de yapıt almış müze için. Şu anda 12.000 yapıtımız var. Bunların ancak 1000 kadarını sergileyebiliyo- ruz. İkinci bir müze binası isti- yoruz. Cumhu- riyet öncesi dö- nemin yapıtlarını burada, Cumhu- riyet dönemi ya- pıtlarınıysa yeni ye- rimizde sergileyece- ğiz. Sultanahmet’te- ki Adliye binası gün- deme geldi. Çok uygun diye düşünüyorum.” “Mü- zenin bir de çöze- mediğimiz soru- nu var” diyor Ferit Bey ve hemen anlat- maya başlıyor: “Halil Dikmen Güzel Sanatlar Genel Müdürü’yken sanatı Anadolu’ya yaymak için çe- şitli kentlerde güzel sanatlar galerileri açıyor. Yaklaşık 15 galeri… Ve bu galerilerin her bi- rine, bizim müzeden 20 - 40 ara- sı resim ve heykel gönderili- yor. Toplam 600 kadar. Yıllar sonra, galeriler MEB’den ayrılıp Kültür Bakanlığı’na bağlanırken Akademi de üniversite oluyor. Böylece galerilerdeki bizim ya- pıtlar da Kültür Bakanlığı’na geçiyor. Ama hepsi bizim en- vanterimizde de kayıtlı. Yani bi- zim müzenin malı. Bütün bel- geler var: Hangi yapıtın ne zaman, nereye verildiği, sa- natçısı, yapılış yılı, türü, teknik özellikleri, her şey kayıtlı. Bu iki sahiplili- ğin belgelenerek bir çözüme kavuş- turulması gereki- yor.” CMYB C M Y B 5 ŞUBAT 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 EGEMEN BERKÖZ Yõllardõr ne zaman Resim Heykel Müzesi’ne gitsem içim acõrdõ. Öylesine kötü durumdaydõ, çöktü çökecek gibiydi. Sonra birkaç yõl önce, bir sergi için müzeye gidişimde, çatõ onarõmõna başlandõğõnõ görüp sevindiğimi anõmsõyorum. Ge- çen yaz “Serginin Sergisi” için gittiğimdeyse onarõm çalõşmasõnõn sürdüğünü görmüş, bu ko- nuda müzenin müdürü Prof. Ferit Özşen’le bir söyleşi yapmayõ düşünmüş, ama bir türlü fõrsat bulamamõştõm. O fõrsatõ geçen hafta yaratmak zorunda kaldõm. Çünkü Ferit Özşen’in müdürlükten ayrõlmak üze- re olduğunu duymuştum. Hemen telefona sa- rõldõm. Öğleden sonra 3 için sözleştik. Odasõnda başladõğõmõz, müze- yi gezerken ve yeniden oda- sõnda sürdürdüğümüz söyle- şiyi bitirdiğimizde saat 6’yõ geçmiş, hava kararmõştõ. Öylesine doluydu Ferit Bey, öylesine çoktu anlat- mak istedikleri... Kovalarıyla ünlü bir müze… Kahvelerimizle oturduğumuz- da, müzenin önünde, deniz tarafõnda gördüğüm kurşun öbeklerini soruyorum. “Onlar” diyor Ferit Bey, “çatının es- ki kurşun kaplamaları, yakın- dan baksanız delik deşik ol- duklarını görürsünüz. Hepsi yenileriyle değişti- rildi, baştan aşağı.” Sonra çatõnõn delik de- şik olduğu o günleri an- latmaya başlõyor: “İki damla yağmur yağsa ça- tı akıyor. Akan yerleri bi- liyor, hemen kova yetiştiri- yorduk. 30’dan fazla kovamız vardı. Duvarlardan sızan suları da plastik bantlarla kovalara yönlendiriyorduk. Binanın duvarları yığma, kat bölmeleri ahşap. Bu ahşap bölmelerin duvarla birleştiği yerleri çürümüş, yağmurdan ve rutubetten.” “Restorasyon neleri kapsıyor? Bu çürüyen ahşaplar değiştiriliyor sanırım, değil mi” di- ye soruyorum. “Elbette, çürüyen yerler kesilip değiştirili- yor. Çatı makaslarının çoğu da. Çatı, pence- reler, döşemeler onarılıyor. Tüm ahşap kı- sımlar. Ahşabın üzeri bitümlü bezle kaplanı- yor. Üzerine 2.5 cm kalınlığında samanlı sıva çekiliyor. Onun üzerine de 3.5 - 4 cm kalınlı- ğında kurşun plakalar birbirine kenetlenerek kaplanıyor. Müzeye en az yetmiş yıl yağmur girmeyecek, toz da. Hiçbir şey yapmış olma- sam, bunu yapmış olmak bana yeter” derken mutluluğu gözlerinden okunuyor Ferit Bey’in. “Peki, çalışma ne aşa- mada?” diyorum. Sarayı müzeye dön- üştürme tasarısı… “Yapının hemen he- men yarısı yenilendi. Ab- dülmecit zamanında ya- pılan bölüm. Bu bölümün tavan süslemeleri- nin onarımı da tamamlandı. Bu işi, Milli Sa- raylar’ın kadrolu elemanı olan, bir kısmı konularında İtalya’da eğitim görmüş ustalar yapıyor. Şimdi Abdülaziz zamanında yapılan bölümde çalışıyorlar.” “Ama bir tasarımız daha var” diye anlatmayõ sürdü- rüyor Ferit Bey. “1856’da Veliaht Dairesi olarak yapılan bu tarihi saray artık gerçek bir mü- zeye dönüşüyor. Mü- zeye uygun aydınlatma donanımı yapılacak. Her eser için ayrı, ışığı ayarlanabilen ışık kaynağı olacak. Güvenlik sistemi ku- rulacak, özel güvenlik görevlileri çalıştırılacak. Elektrik donanımı tü- müyle yenilenecek. Tüm salon- lara yangın alarmı, gece gö- rüşlü gözetleme kamera- ları konacak.” ‘Müze çökmek üzereydi’ Bunlarõ konuşurken sarayõ geziyoruz. Kat bölmelerinin çürüyen ah- şaplarõnõ, onarõlmõş ve he- nüz dokunulmamõş tavan süs- lemelerini gösteriyor. Odaya dö- nünce, restorasyonun nasõl başladõğõ- nõ anlatmasõnõ istiyorum. “2004’te ben İspanya’da gezideyken rektör İsmet Vildan Bey beni atamış. Doğrusu, ister misin diye sorsa istemezdim. Ama görevi üstlendikten sonra elimden geleni yaptım. Mü- ze çökmek üzereydi, bir an önce, gecikmeden restorasyonu gerekiyordu. Bunu sağlamak için uğraştım en çok. Rektör de yardımcı oldu. 2006’da DPT’den sorumlu başbakan yar- dımcısı Abdüllatif Şener’i müzeye getirdi. Baştan aşağı gezdirdim, durumun ne kadar kötü olduğunu gözleriyle görünce restorasyon gerektiğine inandı ve ilk ödeneği çıkarttı, böylece restorasyon çalışması başlayabildi. Meclis Başkanı Köksal Toptan da müzeye geldi, çalışma hakkında bilgi aldı, çalışan sa- yısını artırarak işin hızlanmasını sağladı.” Türkiye’nin en büyük ve en eski güzel sanatlar müzesi yapõlan restorasyonlarla küllerinden yeniden doğuyor Resim Heykel’in yaşama dönüşü AYRILIŞ VE AÇILIŞ “Tabii, önce yenilenmesi biten, Sultan Abdülaziz zamanın- da yapılmış bölümün açılışı var. Bu yılın ekim ayında, 1870 - 1970 arası başyapıtlarından oluşacak bir sergiyle yapılacak açılış. Tamamınınsa 2012’de açılması öngörülüyor.” “Ne ya- zık ki siz olmayacaksınız…” diyecek oluyorum. “18 Ocak’ta görevi devredeceğim Aydın Ayan’ın müzeyi benden daha iyi yöneteceğine inanıyorum” diye yanıtlıyor Ferit Bey. “Böyle- ce ben de kendimi tümüyle heykele verebileceğim” diye ko- nuşmayı sürdürüyor sonra. “Bu eğitim yılının sonuna kadar okuldaki görevim sürecek. Sonra yaş sınırından emeklilik ve yalnızca heykel. Şimdiye kadarki işlerim anıt ağırlıklıydı… Son birkaç işim olan Beşiktaş’taki Türkan Saylan anıtı, Le- vent çarşısındaki ‘Barış İçin El Ele’, İzmir’e yaptığım ‘Cumhu- riyetin Kazanımları’ ve ‘Homeros’ anıtları, Caddebostan Kül- tür Merkezi’nin girişine konacak olan ‘Nâzım Hikmet’ anıtı gi- bi… Bundan sonra daha sanatsal, soyut işler de yapmak ve her yıl en az bir sergi açmak istiyorum.” İstanbul Deniz Müzesi, bünyesinde barõndõrdõğõ 20 bin eserle Türk denizcilik tarihi içinde yolculuk yapma imkânõ sağlõyor DENİZ TATARER TEMUR Türkiye’nin denizcilik alanõnda en büyük müzesi olan İstanbul Deniz Müzesi, koleksiyon çeşitliliği açõsõndan dünyanõn sayõlõ müzeleri ara- sõnda yer alõyor. Koleksiyonunda yak- laşõk 20 bin adet eser bulunan ve Deniz Kuvvetleri Komutanlõğõ’na bağlõ olan Deniz Müzesi, ayrõca Türkiye’de kurulan ilk askeri mü- ze olma özelliğini de taşõyor. Müzede, dünyada orijinal olarak var olan tek kadõrga ise görülmeye değer. Müze, 31 Ağustos 1897’de Bahriye Nazõrõ Bozcaadalõ Hasan Hüsnü Paşa’nõn emriyle Binbaşõ Süleyman Nutki tara- fõndan kuruldu. Tersa- ne-i Amire bünyesinde “Müze ve Kütüpha- ne İdaresi” adõyla ku- rulan müze, Mayõn Müf- reze Komutanlõğõ’na ait binada açõldõ ve 1914’e kadar müze deposu ola- rak kullanõldõ. Daha sonra sergiye açõlan mekân, Bahriye Nazı- rı Cemal Paşa dönemin- de bilimsel anlamda yeniden düzen- lendi. 1917’de ilk kataloğu yayõm- lanan müze, 1933’te Kasõmpaşa’da- ki Nakkaşhane binasõna taşõndõ. İlk askeri müzesi İkinci Dünya Savaşõ’nda eserlerin zarar gör- memesi için tüm eserler Ankara, İzmit ve Niğde’ye aktarõldõ. 1946’da yeniden İstanbul’a taşõnan müze, 1948’de Preveze Deniz Zaferi’nin 410. yõldönümü sõrasõnda “Deniz Müzesi ve Arşivi Müdürlüğü” adõ ile ziyarete açõldõ. 27 Eylül 1961’de Beşiktaş İskele Meydanõ’ndaki Türk Amirali Kaptan-õ Derya Bar- baros Hayrettin Paşa’nõn anõtõ ve türbesinin yanõn- da bulunan bugünkü yerine taşõnan müze, Türki- ye’nin ilk askeri müzesi olma özelliğine de sahip. Dünyanın orijinal tek kadırgası Müzede sergilenen en önemli eserlerden biri, 16. yüzyõl sonlarõnda inşa edilen “tarihi kadırga”. Dün- yada orijinal olarak var olan tek kadõrga olma özelli- ğine de sahip. Uzunluğu 40 metre, genişliği 5.70 metre olan kadõrganõn 4. Mehmet döneminde kulla- nõldõğõ biliniyor. 2 direkli ve çifte kürekli olan kadõr- ga, her bir küreğe 3 kişi yerleştirilmek üzeri toplam 144 kürekçinin gücüyle hareket ediyor. Müzenin “tarihi kayıklar” bölümünde ise çok sayõda Osman- lõ saltanat kayõğõnõn yanõnda Mustafa Kemal’in An- kara Gazi Çiftliği’nde ve Florya Deniz Köşkü’nde kullandõğõ 3 sandal da sergileniyor. Müzede, aralarõnda kesici aletler, toplar, tüfekler, tabancalar, torpidolar, bombalar, mayõnlar ve sa- vunma silahlarõnõn da bulunduğu geniş silah bölü- mü de görülmeye değer. Silahlar arasõnda en çok ilgi görenler ise 1912-1913 yõllarõnda İstanbul Tü- fek Fabrikasõ’nda imal edilen kurma kollu “mav- zer” ile Birinci Dünya Savaşõ sõrasõnda Kepez Fe- neri önünde batõrõlan E-15 İngiliz denizaltõsõndaki bir subaya ait olan tüfek. Müzenin “tuğralar” bölümünde ise Osmanlõ padi- şahlarõndan Abdülaziz, Abdülhamit, Abdülmecit, 3. Selim ve 2. Mahmut’un tuğralarõndan örnekler yer alõrken, Osmanlõ ve Cumhuriyet dönemine ait as- keri üniformalarõn sergilendiği bölüm, 14 ve 19. yüz- yõllar arasõndaki değişimi gözler önüne seriyor. Barbaros Hõzõr Hayrettin Paşa’nõn 1534 ve 1546 yõllarõ arasõnda kullandõğõ sancağõ da sergilenen eserler arasõnda yer alõyor. Barbaros Hayrettin Pa- şa’nõn, Mimar Sinan tarafõndan 16. yüzyõlda Os- manlõ klasik mimarisine göre inşa edilen türbesi müze binasõnõn yanõnda bulunuyor. 1546’da yaşa- mõnõ yitiren Hayrettin Paşa, 1534’te yazdõrdõğõ va- siyet üzerine bu türbeye gömülmüş. Kaptan-õ Derya’dan Deniz Kuvvetleri’ne Dışarıdakiyapıtlarsorunu Restorasyon Bölümü kuruluyor “Buraya atanır atanmaz bir restorasyon bölümü kurul- ması için yazı yazdım. Bir araştırma yaptık ve teknik do- nanımın 250.000 dolara sağlanabileceğini hesapladık. Bu arada, İş Bankası da resimlerini ciddi bir kuruma restore ettirmek ve ellerindeki 2200 resimle bir müze kurmak is- tiyormuş. Bize başvurdular. Bir tasarı geliştirdik. Biz İş Bankası’na bu hizmeti vereceğiz; banka da restorasyon bölümü için gereken donanımı, eleman yetiştirilmesini, İtalya’dan uzman getirilmesini karşılayacak. Bölümün kurulmasını YÖK onayladı, 2 eleman alındı ve İş Banka- sı’nın yapıtlarının saptanmasına başlandı. Yapıtların sa- natçısından boyutlarına, çerçevesinden boyasına kadar tüm özellikleri kaydediliyor, fotoğrafları çekiliyor, onarı- lacaklar belirleniyor…” “Çok önemli bir nokta da şu” di- ye konuşmayõ sürdürüyor Ferit Özşen: “Okulumuzda kuru- lan bu bölümde yalnız restorasyon uzmanları yetiştirilme- yecek, bir de veri bankası kurulacak. Türkiye’deki tüm sanat yapıtlarının burada ayrıntılı kayıtları tutulacak. Böylece sahte yapıtlar kolayca saptanabilecek”. ESKİ HALİ YENİ HALİ Resim Heykel Müzesi Müdürü Ferit Özşen 18 Ocak’ta veda ediyor. Müzenin güncel sergiler bölümünde yer alan “Ata- türk Odası”nda ise Mustafa Kemal’in Savarona yatı, Ertuğrul yatı ve Acar botunda kaldığı sürelerde kul- landığı yemek ve servis takımları, Adatepe ve Zafer muh- riplerini ziyaretlerinde imzaladığı hatıra defte- ri, Çanakkale Savaşı sırasında kullandığı im- zalı harita, çeşitli devlet adamlarıyla çek- tirdiği fotoğraf ve kişisel tabloları ve Sava- rona’daki yatağı sergileniyor. Kullandığı ba- zı mobilyaları ile Ertuğrul yatındaki orijinal kamarasının da gezilebileceği bölümde, Mustafa Kemal’in ölüm raporu da sergile- niyor. Barbaros Hayrettin Paşa ve Turgut Reis’e tahsis edilen odada ise portre ve büstler ile Preveze Deniz Savaşı ve Mal- ta kuşatmasını anlatan tablolar sergile- niyor. Barbaros Hayrettin Paşa’nın Kaptan- ı Derya olması nedeniyle Kanuni Sultan Sü- leyman’a takdim ettiği övgü metni olan 1541 tarihli Methiye de bu bölümde sergileniyor. ATATÜRK, BARBAROS VE TURGUT REİS YAN YANA İki Sevdalõ: İstanbul ve Donanma SÜRECEK Deniz Müzesi’nin Koleksiyonunda yakla- şık 20 bin adet eser bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle