18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 5 ŞUBAT 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Parlamentoya Sivil Darbe Girişimi miydi? Uzakdoğu ülkelerindeki kadar olmasa da, bizim Meclisimizde de zaman zaman itiş kakışlı kavgalar görülmüştür. Özellikle 27 Mayıs darbesini izleyen dönemde, eski Demokrat Parti’nin devamı olan Adalet Partisi’nin bazı müfrit milletvekilleri ile Cumhuriyet Senatosu’nda tabii senatörler arasındaki olaylar, benim de TBMM üyeliğimin ilk yıllarına rastlar. Aynı dönemin Türkiye İşçi Partisi’nin fişek gibi atılgan bir milletvekili olan Çetin Altan’ı konuşma kürsüsünden yumruklayarak indiren, ölesiye tartaklamaya kalkışan gözü dönmüş parlamenterlerin yaptıklarını unutmak da mümkün değildir. 60’lı yılların o çirkin görüntüleri ile salı gecesi TBMM’de olanları kıyaslamamı isteyecekler için peşin söyleyeyim. İktidar partisinin parlamentoda konuşlanmış hücum birlikleri, kürsüdeki konuşması ile kendilerini adeta gaza getirmiş olan liderleri uğruna, gözlerini kırpmadan her istenileni yapacak kadar Erdoğan’a koşulsuz bağlı olduklarını ispat yarışında olmalıydılar. Bir başka başbakanın eşi için... İlginç bir benzetmeyi günümüze taşımak gerekirse, rahmetli Osman Bölükbaşı’nın Millet Partisi’nden Memduh Erdemir’in tam anlamı ile densiz bir gündem dışı konuşması, dönemin Başbakanı Demirel’i haklı olarak yaralamıştı. Erdemir, o günlerde “fısıltı gazetesi”nin Sayın Nazmiye Demirel hakkında oluşturduğu çirkin yalanları, “Kızılay’da yürürken arkamda konuşan iki kişinin anlattıklarından duydum” diye kürsüye getirmekte sakınca görmemişti. O densizlik Süleyman Bey’i çok haklı olarak sinirlendirmiş, AP’li milletvekilleri de kem sözlerin sahibini tartaklamışlardı. AP Genel Başkanı, Bölükbaşı’nın çanta taşıyıcısı olarak isim yapmış olan Erdemir’i, daha sonraki yıllarda partisine transfer etmekte sakınca görmedi. Bu tutumunu eleştirenlere de amacının o milletvekilinin karakterini sergilemek olduğunu anlatmak istedi. Yıllar sonra, 2 Şubat 2010 tarihli TBMM birleşiminin tutanakları, günümüzün Başbakanı’nın eşi için, Bayan Demirel’e yönelik o çirkin ve düzeysiz sözlerle kıyaslanamayacak olan bir konuşmanın ne denli fırtınaya neden olduğunu anlatmaktadır. Olup bitenleri benim gibi, Meclis Televizyonu’ndan da anında izleyebilenler, Erdoğan’ı, sayın eşine ve onun bağlı olduğu değerlere gösterdiği saygı nedeni ile övmüş olsalar da, iktidar milletvekillerinin MHP sıralarını ablukaya alacak kadar kendilerini kaybetmiş olmalarını anlamakta zorluk çekecektir. Salı gecesi Meclis genel kurulunda sergilenen o görüntülerin arkasında Bayan Erdoğan’ın 3 yıl önce GATA Hastanesi’ne bir hasta ziyareti için gitmek istemesinin anlamsız bir müdahale ile engellenmiş olmasının ötesinde, başka ve politik gerekçeler de olmalıdır. 2009 yılının aralık ayı sonunda kendisine iki subay tarafından suikast hazırlandığı haberi ile ülke gündeminin ön sıralarına gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, bir gensoru görüşmesini yönetiş biçiminden hoşlanmadığı için TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu’nun dinlenme odasına giderek söyledikleri, hele beş yıl süre ile o Meclis’in Başkanlığı’nı da yapmış “hukukçu bir milletvekili” için tam anlamı ile talihsizliktir. Arınç’ın keyif verici içkilerle uzaktan yakından ilgisi olmadığını bilmesek, Başbakan Yardımcısı sarhoş muydu da o anda yasama erkine başkanlık sorumluğunu taşıyan Bayan Mumcu’ya Meclis görüşmelerini nasıl yönetmesi gerektiği konusunda öğretmenlik, hayır mubassırlık (Mahalle mektepleri döneminde hocanın arkasında ayakta duran ve elindeki uzun sopa ile haşarı çocuklara vuran görevli hademe) yapmaya kalkışmış, diyeceğiz. Kıdemli bir parlamenter olan Sayın Arınç, yönetim biçimini beğenmiyorsa içtüzüğün 63. maddesini anımsatarak düşüncelerini yerinden açıklama hakkına sahip olduğunu, öylece “Başkanın tutumu hakkında görüşme yapılmasını sağlayabileceğini” elbette en iyi bilenlerden birisi olduğu halde, ne hakla o dinlenme odasının kapısını paldır küldür açarak gövde gösterisi yapabiliyor? Bülent Arınç, kozmik oda olayı ile 22 Aralık 2009’dan bu yana gündemdedir. O konumunu sürdürmek mi, yoksa ani bir gece yarısı müdahalesi ile yasama organı üzerinde yürütme erkinin gölgesinin bulunduğunu Meclis Başkanvekili’ne anımsatmak mı istiyor? Bülent Bey’in bu tutumu, partisini sivil bir darbe için hazırlanmakla suçlayanları haklı çıkaracak bir örnek olmuştur. Mumcu’ya hem övgü hem eleştiri Yeri gelmişken o soruşturmayı yürütenlerden, ellerini biraz daha hızlandırmalarını istemek hakkımızı da kullanarak, Arınç’ın paldır küldür odasına girdiği Bayan Güldal Mumcu’yu sergilediği soğukkanlı ve olgun tavrından dolayı kutlamalıyız. Ama bir önemli alışkanlığından hemen vazgeçmesini de ekleyerek: TBMM başkanvekillerinin üyesi bulundukları siyasi partilerin grup toplantılarına ve öteki çalışmalarına katılmalarının çok yanlış olduğunu kendisine iletmesini, yıllar önce ortak bir dostumuza aktarmıştım. Bulunduğu saygın makam, yeri geldiğinde Mumcu’nun, TBMM Başkanı’na vekâlet etmesini gerektiriyor. Dahası, o durumlarda yurtdışı bir görev gezisine katılan Cumhurbaşkanlığı vekâleti de omuzlarına yükleniyor. CHP’den bu doğrultuda Arınç’tan Bayan Mumcu’ya yönelen eleştiriye, “AKP’li başkanvekilleri de kendi parti grup toplantılarına katılıyorlar” savunmasının haklı tarafı, “bir yanlışlık benzer bir başka yanlışlıkla örtülemeyeceği için” yoktur. Umarım TBMM Başkanlık Divanı Meclis’te grupları bulunan partilerin sergilediği bu hatalı tutumu giderecek bir ortak kararı alır ve uygulamaya koyar. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] İşçi-memur birlikte uyardõ İstanbul’da binlerce emekçi, kamu personeli ve yurttaş, AKP iktidarõna yüksek sesle ‘istifa’ çağrõsõ yaptõ EMRE DÖKER İZMİR - İzmir, TEKEL işçilerine “güçlü” bir destek me- sajõ verdi. Kentte belediye otobüsleri çalõşmazken vapur ve metro seferlerinde aksama yaşanmadõ. Sabah saatlerinde işlerine gitmek isteyen yurttaşlar, or- tak taksi tutma ya da otostop yöntemini tercih etti. Özel ara- cõ olanlarõn da durakta bekleyenleri aldõğõ gözlendi. Okul ve fabrika servislerinin de korsan taşõmacõlõk yaptõğõ dik- kat çekti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden yapõlan açõk- lamada, otobüs seferlerinin saat 13.00’ten itibaren başla- yacağõ bildirildi. Hastanelerde de eyleme katõlõm yoğun ol- du. Acil hastalar dõşõndakilere müdahale yapõlmazken, ka- mu kurumlarõndan da eyleme katõlõm yüksekti. Öğleye doğru Basmane Alanõ’nda toplanan işçiler, da- ha sonra pankart ve sloganlar eşliğinde Konak Alanõ’na doğ- ru yürüyüdü. Yaklaşõk 20 bin kişi Konak Alanõ’nõ yakõnõndaki eski Sümerbank binasõnõn önünü dol- durdu. Kortejin bir ucu alanda diğer ucu ise Çankaya bölgesinde kaldõ. “Her yer TEKEL, her yer direniş”, “Direne direne kazanacağız”, “hükümet istifa” sloganlarõnõn atõldõğõ eylem- de genel grev çağrõsõ yapõldõ. Törene DİSK, KESK, Türk-İş, Hak İş, Kamu- Sen ve Memur-Sen’in yanõ sõra siyasi parti tem- silcileri ve meslek odalarõ da destek verdi. Türk- İş Ege Bölge Temsilsici Mustafa Kundakçı, AKP’nin TEKEL’in levhalarõnõ indirmek is- tediğini ancak emekçilerin AKP’nin levhasõnõ in- direceğini söyledi. Binlerce kişi daha sonra olaysõz da- ğõldõ. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde görevli öğretim üye- leri tarafõndan yapõlan açõklamayla da işçilere destek verildi. İstanbul Haber Servisi - TE- KEL işçilerinin 53 gündür sür- dürdükleri eylemlerine destek ver- mek amacõyla dün İstanbul’da iş bõrakarak meydanlara çõkan bin- lerce emekçi, kamu personeli ve yurttaş, AKP iktidarõna yüksek sesle “istifa” çağrõsõ yaptõ. Türk- İş, DİSK, KESK, Türkiye Kamu- Sen ve Hak-İş konfederasyonlarõ- na bağlõ binlerce emekçi, kentte ya- şamõnõ durma noktasõna getirdi. Yurttaşlar ise yaşanan tüm sõkõn- tõlara karşõn emekçilere alkõşlar ve korna sesleriyle destek verdi. Türk-İş’in çağrõsõyla dün Saraç- hane Parkõ’nda düzenlenen mitinge Edirnekapõ, Aksaray ve Eminönü ol- mak üzere kentin çeşitli yerlerinde toplanan ve aralarõnda Türk-İş, DİSK, KESK, Türkiye Kamu-Sen ve Hak-İş konfederasyonlarõna bağlõ sendikalara üye binlerce emekçi, kamu çalõşanõ, siyasi parti üye ve temsilcileri, sanatçõ ve aydõnlar ile meslek odalarõ ve sivil toplum ku- ruluşu üyeleri, sol dergiler, öğrenciler AKP hükümetini protesto etti, “AKP susacak, halk konuşacak”, “TE- KEL işçisi yalnız değildir”, “Hü- kümet istifa”, “Hükümet 4/C’ni al başına çal” sloganlarõ attõ. Türk-İş İstanbul Bölge Temsilci- si Faruk Büyükkucak ve KESK Genel Başkanõ Sami Evren’in de ka- tõlarak destek verdiği grup, TEKEL Bölge Müdürlüğü’ne ait bina önün- den geçerken alkõşlar ve õslõklarla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õ ve TEKEL işçilerine yönelik baskõ- larõ protesto etti. Büro Emekçileri Sendikasõ İstanbul 1 No’lu Şube’si ise Cevizlibağ’daki İstanbul Vergi Dai- resi’nde iş bõrakõp otobüslerle Edir- nekapõ’ya geldi. Yoğun güvenlik önlemlerinin alõndõğõ Edirnekapõ’da, ilerleyen saatlerde emekçilerin sayõ- sõ katlanarak arttõ. Emekçiler, “Hü- kümet istifa”, “Hükümet 4/C’yi al başına çal” sloganlarõ attõ. Sandık önümüze gelecek Sağlõk ve Sosyal Hizmet Emek- çileri Sendikasõ (SES) üyeleri de İs- tanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tõp Fakültesi ve Haseki Kardiyoloji Enstitüsü’nde iş bõraktõ. Memur-Sen’in katõlmadõğõ ey- lemde diğer konfederasyon başkan- larõ ve temsilcileri omuz omuza emekçilere seslendi. Türk-İş İstan- bul Bölge Temsilcisi Faruk Bü- yükkucak, “7 yıldır içinde kendi çocukları, bakan çocukları ve ya- kınlarının servetlerindeki muaz- zam artışlara bir baksın. Unut- mayın, sandık bu ülkenin gerçek sahiplerinin önüne gelecek” dedi. Emekçilere seslenen KESK Ge- nel Başkanõ Sami Evren de, Baş- bakan Erdoğan’õn TEKEL işçile- rine yönelik söylediği “Devletin kasasını size soydurmam” söz- lerini eleştirdi. Sendika kararõ ile Haydarpaşa Tren Garõ çalõşanlarõ ey- leme katõlmadõ. ‘Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz’ ŞULE KÖKTÜRK DENİZ TATARER Üretimden gelen gücünü kullanan emekçiler dün İs- tanbul’da alanlarõ süsledi. İşçi sõnõfõnõn mücadelesini dün Saraçhane’de bayram yerine dönüştüren işçi, me- mur, sanatçõ, aydõn, yazar, öğrenci adeta her kesimin umut õşõğõ oldu. Yürüyüşle- rine Edip Akbayram’õn ses- lendirdiği “Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz” şarkõsõ ile başlayan emekçilerin AKP’ye mesajõ netti: “İşçi düşmanı hükümet istifa.” TEKEL işçisinin mücade- lesine toplumun her kesimi, işine gitme telaş ve kaygõsõ- na karşõn destek verdi. Emek- çiler, dün sabahõn erken sa- atlerinden itibaren kentte çe- şitli toplanma yerlerinde bir araya geldi. Kimi önce basõn açõklamasõnõ yaptõ, kimi doğ- rudan miting alanõna bir an önce ulaşmak için çaba gös- terdi. Gruplar içinde itfaiye işçileri, Esenyurt işçileri ya- nõ sõra adeta her sektörden, her kesimden ve her yaştan kişiyi bulmak mümkündü. Liseli Genç Umut, Öğrenci Kolektifi ise umudun bir baş- ka adõydõ. Eyleme çocukla- rõyla birlikte gelenler ve en- gelliler mitingde göze çar- panlar arasõnda yer aldõ. Davul, zurna, şarkõ, türkü ve halaylar eşliğinde Fa- tih’in Akdeniz Caddesi’nde Saraçhane’ye doğru yürüyen emekçilere, yoldan geçen bazõ yurttaşlar da õslõklarla, alkõşlarla ve araba kornala- rõ ile destek verdi. Evlerin, işyerlerinin, dershanelerin pencerelerine çõkanlar yü- rüyenleri uzun süre alkõşla- dõ. Bazõ kamu kuruluşlarõ önüne çõkan yurttaşlarõn da alkõşlarõ yürüyenlere ayrõca moral verdi. TÜM YURTTA BÜYÜK KATILIM ‘TEKEL işçisi yalnız değil’ Yurt Haberleri Servisi - TE- KEL işçilerinin günlerdir sürdüğü eyleme destek vermek amacõyla yurt genelinde düzenlenen bir gün- lük iş bõrakma eylemine büyük ka- tõlõm oldu. Binlerce kişi hükümet aleyhine sloganlar attõ, “TEKEL iş- çisi yalnız değildir” dedi. ? ADANA: TEKEL işçilerine destek vermek için yapõlan greve Adana’da yoğun katõlõm oldu. Ula- şõmdan sağlõğa dek her sektörde iş bõrakan emekçiler AKP’yi protesto etti. SGK Seyhan Sosyal Güvenlik Merkezi’nde çalõşma arkadaşlarõnõ greve çağõran sendikacõlara izin ve- rilmedi. Adana’daki yürüyüşe, 2007’de Adana’daki TEKEL fabri- kasõnõn kapatõlmasõ nedeniyle Sam- sun’daki fabrikaya giderken trafik kazasõnda annesi ölen ve babasõ da şu anda Ankara’da açlõk grevinde olan Küçük Efsun (9) da katõldõ. Ef- sun’un taşõdõğõ ve üzerinde “TE- KEL için annem öldü, babamın da ölmesini istemiyorum” yazan pankart görenleri duygulandõrdõ. ? MERSİN: İşçi ve memurlar dün sabah saatlerinde Atatürk Cad- desi üzerinde toplanmaya başladõ. Sendika yetkilileri, iş bõrakma ey- lemine katõlõmõn yüksek olduğunu, bazõ sektörlerdeki çalõşanlarõn gös- teri yürüyüşüne katõlmasalar da iş- yerlerinde işi durdurduklarõnõ belirtti. AKP İl Örgütü’ne kadar yürüyen emekçiler burada “İşte burası ha- inlerin yuvası” diye bağõrdõ. ? BURSA: BURSARAY ve BU- RULAŞ çalõşanlarõ eyleme destek vermezken, işçi ve memur sendika- larõna bağlõ çalõşanlar Orhangazi Parkõ’nda kitlesel basõn açõklamasõ yaptõ. “TEKEL İşçileri Destek Platormu” üyesi 10 işçinin bugün- den itibaren açlõk grevine başlayacağõ açõklandõ. Bazõ kurumlarda gelme- yenlerle ilgili listeler tutulduğu öne sürüldü. ? DİYARBAKIR: Dağkapõ Mey- danõ’ndaki eylemde “AKP şaşırdı, sabrımız taşırdı”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganlarõ atõldõ. Bismil il- çesinde, Belediye-İş ve Tüm-Bel- Sen’e bağlõ işçiler işbaşõ yapmadõ. ? BATMAN: TPAO ve TÜPRAŞ işçileri işe bir saat geç başlayõp iş- yerlerinin önünde bir araya gelerek, hükümeti protesto etti. İşçiler, TPAO Bölge Müdürlüğü binasõna yürüdü. ? ŞIRNAK: Silopi ilçesinde işçi ve memurlar, işbaşõ yapmayarak, be- lediye binasõ önünde toplandõ ve tep- kilerini dile getirdi. ? SAMSUN: Cumhuriyet Mey- danõ’nda bir araya gelen kamu emek- çileri ve işçiler AKP aleyhine slogan attõ. Meydanda işçi emeklisi Kemal Çakıroğlu da Başbakan Erdoğan’õn kuklasõnõ yaktõ. Konuşmalarõn ar- dõndan halay çekildi ve eylem sona erdi. Atakum belediyesi çalõşanlarõ da eyleme destek verdi. ? AMASYA: Yavuz Selim Mey- danõ’ndaki Atatürk anõtõ önünde ya- põlan eyleme yüzlerce kişi katõldõ. ? YALOVA: Eğitim-Sen şube- sinde toplanan emekçiler Cumhuri- yet Meydanõ’na kadar yürüdü. ŞÜKRAN SONER TEKEL işçilerinin insan gücünü aşan direnme güçleri karşõsõnda vicdanlarõ sõzlayan, sorunun çö- zümüne yardõmcõ olmak, dayanõşma, destek ver- mek isteyenler bile bugüne kadar olup bitenleri, so- runlarõn odağõnõ ne tam anladõ ne de tam anlata- bildi... TEKEL işçilerinin dünyada örneği yaşanmamõş etkinlikteki direnişlerinin 52. gününde 5 işçi kon- federasyonunun gerçekleştirdiği üretimden gelen gücün kullanõlmasõ dayanõşma eylemlerinde, kim- selerin anlatamadõğõnõ işçilerin çok çõplak anlayõp anlatabildikleri, tepkilerini, söylemleri, sloganla- rõ, pankartlarõ ile çok yalõn ortaya konuldu... Sabahõn ilk haberlerinde İzmir’den, durmuş haldeki kent içi ulaşõm görüntüleri önünde konu- şan, dayanõşma eylemlerinin amacõnõ anlatan bir böl- ge sendika yöneticisinin söylemi ile çarpõldõm: Sen- dikacõ, eylemin etkinliğini kõrmaya yönelik AKP iktidarõndan gelen, gece yarõsõ polis kullanõlarak ev- lere yapõlan tebligatlarla sendika yönetimlerinin na- sõl tehdit edildiklerinin altõnõ çizdikten sonra, “Er- doğan hükümetleri kamuda sendikal hakları- nı kullanan işçiler yerine, sözleşmeli, 4/C yay- gın uygulamaları ile sendikal haklarla, örgüt- lü, işçilik, memurluk haklarının yasal düzen- lemeleri içindeki çalışmayı ortadan kaldırılmayı öngörüyor. Örgütsüz, yasaların güvencesi ol- maksızın, iş güvencesi alınmış, asgari ücret çer- çevesindeki bir çalışma düzenini yatay, yay- gınlaştırmaya, genel uygulamaya dönüştür- meye bakıyor. İşsizliğin vurduğu milyonları, ik- tidarın bir lütfu, sadakası olarak işe alıp çıka- racakları bir düzeni kuruyor, Başbakan Er- doğan’ın lütfuna bağlı kılınıyor” diyordu. Türkiye’de ilk sendikal haklarõn kazanõmõnõn simgesi, Saraçhane’deki İstanbul mitingini izle- miş olarak, haberlerin özetlenmesinden anlaya- bildiğim, çalõşanlarõn direnişine katõlõm, sendika liderlerinin beklentilerinin üzerindeydi. Özel sek- törden bile eyleme katõlanlar olmuş, işyerlerine gö- re merkez toplanmalarõ ile miting alanlarõna doğ- ru yürüyüşler düzenlenmişti. Başbakan Erdoğan ise direnişin etkin olmadõ- ğõndan duyduğu hoşnutluğun altõnõ çizerken bir kez daha hem direnen TEKEL işçilerini hem de da- yanõşma yapanlarõ tehdit etmişti. Medyamõz, ister istemez habercilik ölçekleri içinde bir genel grev arayõşõna, üretim durmasõ beklentisine girdiğinden kasõtlõ olmasa da Erdoğan’õn verdiği havaya paralel habercilik yapmõş oldu. Bu durumun 12 Eylül’ün sendikal haklara getirdiği yasaklõ düzen, iktidar- larõn acõmasõz sendikasõzlaştõrma, özelleştirme uygulamalarõ Özalizmin mirasõ sözleşmeli çalõş- tõrma, Erdoğanizmin eseri 4/C yasalara karşõ hile yolu ile yasadõşõ çalõştõrmanõn ortaya koyduğu tab- lonun bir aynasõ olduğu atlanmõştõ. Bizde özeli kamusu, sendikalõ çalõşanlarõn bir- kaç yüz binle sayõldõğõ trajik gerçeği yok sayõla- rak. Gerçek işçi-memur sayõsõna bakarak dayanõşma eylemlerine katõlõmõn aslõnda beklenenden yüksek olduğunu siz de görebilirsiniz. TEKEL direnişinin tabandan gelen toplumsal patlama etkisini, sõnõf ref- leksini hafife alanlar, Başbakan Erdoğan, çok pişman olabilir. Dün Edirnekapõ’dan Saraçhane’ye yürüyenlere, cemaatlerin merkezi Fatih’te esnaftan, yol kenar- larõndan seyreden kadõnlardan gelen desteği gör- düm. “İş, ekmek yoksa barış da yok”a odaklanmõş işçi başkaldõrõsõnõn kõrõldõğõna, 45 yõlõ bulan ga- zetecilik gözlemlerimde hiç tanõklõk etmedim... SAMSUNİSTANBUL ANTAKYA Eyleme İstanbul’un yanı sıra yurt genelinde büyük destek vardı. Samsun’da Başbakan Erdoğan’ın kuklası yakılırken aileler çocuklarıyla eyleme geldi. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR, AA) Dayanışmayı Anlayan Anlamış; Yalanlara, Tuzaklara Ayna Tuttular ? DİSK Genel Başka- nı Süleyman Çelebi, TEKEL işçilerine iha- net edenlerin hesap verme zamanı olduğu- nu söyleyerek “4/C’yi onlara C-4 olarak iade ediyoruz” dedi. İzmir’den el ele güçlü destek İzlenimler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle