23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Başörtüsü Konusu Dünkü yazımda ileri sürdüğüm bir görüş iki okuyucumun doğrudan, birinin de dolaylı olarak itirazlarına yol açtığından konunun yeniden üzerinde durmak gereğini duydum. Olayın özü, Başbakan’ın eşi Emine Hanım’ın, GATA’da yatmakta olan Nejat Uygur’u ziyaret etmek istemesi sırasında, başörtüsünün sakınca oluşturacağının söylenmesi. Biliyorsunuz, türban yasağı konusunda, Danıştay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin ve AİHM’nin çeşitli içtihatları var. Bu kararların hepsi, laik bir ülkede, dinsel görüşlerin simgelerinin kamu alanında yasaklanmasının laiklik ilkesine uygun olduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırı olmadığı noktasında birleşmektedirler. Burada iki noktanın üzerinde durmak gerek. Bunlardan birincisi kamu alanı kavramıdır. Kamu alanı, kamu hizmetinin görüldüğü alandır, yani devlet hastanesidir, okuldur, üniversitedir, mahkemedir vb. Bu gibi yerlerde, dinsel simgelerden herhangi birinin teşhiri yasaktır. Bu yasağın nedeni, kamuyu temsil edenin herhangi bir görüşe üstünlük tanıdığı izlenimini yaratmamak, idarenin inançlar karşısındaki tarafsızlığını ilan etmek ve insanların kendilerini baskı altında hissetmelerinin önüne geçmektir. Anayasa Mahkemesi ile AİHM’nin kararlarının ortak noktası budur. Bu kararlar ve gerekçeleri iyi okunduğu zaman, insanların kılık kıyafetleri hakkında kamu alanı dışında herhangi bir kısıtlama olmadığı görülür. Ama laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı olanlar, insanları yanıltmak için, kasten yalan söylemekte ve sanki böyle bir yasaklama ve baskı varmış gibi bir hava yaratmaya çalışmaktadırlar. Bunların ikinci yalanları ise kamu alanı kavramını, onunla bağdaşmayacak biçimde, gerçeğe aykırı olarak alabildiğine genişletmektir. Bu izlenimi yaratmak isteyenler, şöyle çıkışlar yaparlar: - Sokak da kamu alanıdır, bize özel alan olarak yalnız ev kalıyor. Bu koca bir yalandır. Sokak, kamu alanı değildir. Örneğin, sınıfta türbanlı olması düşünülemeyen bir öğretmenin, sokakta başını örtmesine kimse karışamaz. Kamu alanı kavramı aynı zamanda yalnız mekân ile değil, işlev ile de belirlenir. Bir öğretmen sinemada istediği gibi davranır, ama aynı öğretmen milli eğitim faaliyetinin uzantısı olarak öğrencilerini sinemaya götürdüğünde dinsel inancının simgesini ortaya seremez. Kamu alanının işlev ile de belirlenmesinin başka örneklerini de sıralayabiliriz. Örneğin mahkeme bir kamu alanıdır. Hâkim, savcı ve avukat burada yargının birer elemanı olarak dinsel inançlarının simgelerini taşıyamazlar, ama yargının parçası olmayan sanık veya tanık için aynı sınırlama geçerli değildir. Görülüyor ki kamu alanı kavramı, son derecede dikkatle kullanılır. Olayımızda, Emine Hanım GATA’ya hasta görmeye giden bir ziyaretçi konumundadır, yoksa kamu hizmeti veren statüsünde değil. Bu durumda yasak onu kapsamamaktadır. Bu ölçünün göz önünde bulundurulması doğru olur. AKP türbanı Çankaya’ya sokmuştur; buna ses çıkaramayanın, GATA’da ziyaretçiye olmaması gereken bir yasağı uygulaması da doğrusu ya insanı gülümsetmektedir. Amasya’dan telefonla arayan okuyucum olayda kasıt olduğunu ileri sürdü. Her şeyden önce, insanın beyninde olan kanaati izhar edilmeden önce okumaya kalkışmak doğru değildir. Kaldı ki, kasıt bile olsa oyuna gelmemek gerekir. Şu son olayın doğurduğu sonuca bakın! Kamu hizmeti görenlerin, kamu kurumu üyelerinin, kamu hizmetinin veya erkinin alanıyla sınırlı olduğu yerlerde uymak zorunda oldukları kuralları, gerçekleri saptırarak, sanki Türkiye’de insanların başörtülerine karışılıyormuş gibi göstermeye çalışanların ekmeğine yağ sürmek olmadı mı bu davranış? Kimsenin başörtüsüne karşı değiliz. Ama mahkemede yargıcın türban takması laik demokrasiye aykırıdır. Yoksa mahkemedeki sanığın, tanığın, kamu hastanesinde hizmet alan hastanın ya da ziyaretçisinin başörtüsüne kimse karışmaz Türkiye’de, karışmamalıdır da! CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2010 CUMA 4 HABERLER asirmen@cumhuriyet.com.tr TBMM’de dijital santrala geçilmesi sõkõntõ yarattõ. Bazõ milletvekilleri cihazlarõ geri veriyor Vekillerde ‘dinlenme’ kuşkusu EMİNE KAPLAN ANKARA - TBMM’de yeni geçi- len ve bilgisayar üzerinden telefon gö- rüşmesi olanağõ sağlayan dijital sant- ral, milletvekilleri arasõnda “Dinle- niyor muyuz?” kuşkusu yarattõ. Ba- zõ milletvekilleri, yeni telefon cihaz- larõnõ geri verdi. CHP Adana Millet- vekili Tacidar Seyhan, yeni sistemin bilgisayar üzerinden iletişimin sağ- lanmasõnõ hedeflediğini, bunun da dinlemeye müsait bir durum yarattõğõnõ belirterek, “Ana kutuya kadar din- lemeyi önlemek için kripto sistemi- nin getirildiği belirtiliyor. Ancak ku- tudan çıkıştan sonra büyük bir gü- venlik zafiyeti var. Bilgisayar üze- rinden görüşme yapıldığı için din- lemeye takılabilir” dedi. Cihazõ ge- ri gönderen CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, kuşkularõ giderecek bir açõklama yapõlmadan cihazõ yeni- den taktõrmayacağõnõ söyledi. TBMM’deki telefonlarda dijital sis- teme geçiliyor. Bunun için tüm mil- letvekilleri, sekreterler, TBMM bü- rokrasisine yeni telefon cihazlarõ ve- rildi. Ancak yeni sistem, milletvekil- leri arasõnda “dinleme” kuşkusu ya- rattõ. Bazõ milletvekilleri, cihazlarõ geri veriyor. ‘Kriptolar çözülebilir’ Cihazõ geri vermediğini, ancak kul- lanmadõğõnõ da belirten CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan şunlarõ söyledi: “Eski sistem manueldi. Şimdiki sistem, bilgisayar üzerinden iletişim sağlıyor. Burada Meclis’te bir çıkış ana kutusu var. Ana kutuya kadar dinleme riskine karşı kripto uygulaması var. Burada dinleyen ki- şi ancak kriptoları çözerek dinle- yebilir. Bu sistemin sakıncalı yönü kutudan çıkıştan sonra büyük bir güvenlik zafiyeti var. Bilgisayar üzerinden görüşme yapıldığı için ay- nı sistem üzerinden dinlemeye ta- kılabilir. Toplu olarak tüm görüş- meleri bloke etmek mümkün ola- bilir. Daha sonra tercihli olarak istenilen kişi için dinleme yapılabi- lir. Yani toplu kayıt yapılabilir, da- ha sonra seçilerek dinlenebilir.” TBMM için manuel sistemin daha güvenli olduğunu belirten Seyhan, telefon markasõnda da kötü bir tercih yapõldõğõnõ söyledi. Seyhan, “Daha az güvenli olan te- lefon markası tercih edilmiş. Türk Telekom bu tercihi yapmış, ama yanlış bir tercih. Kriptolama ça- lışmasını takdir ediyorum, ama onun dışında sistemi oldukça gü- vensiz buluyorum. TBMM Baş- kanlığı’nın açıklamasının tersine bu sistem güvenli değil. Ben cihazı iade etmedim, ama manuel olan te- lefonu kullanmayı tercih ediyo- rum” diye konuştu. Cihazõ geri veren CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, kendilerine yeni telefon cihazlarõ kurulurken in- ternet üzerinden görüşme yapõlacağõ- nõn açõklandõğõnõ ifade etti. Çöllü şöyle konuştu: “2-3 ay önce bu telefonları ma- samıza koydular. Ama bir sonuç alınmadı. Bir türlü çalıştırılmadı. Kullanamadığımız halde masada 2 telefon duruyor. Telefon dinle- meleri konusunda çok ciddi şüphe- ler var. Bu telefonlarla ilgili de hat- ta ortam dinlemesini sağladığı gibi iddialar gündeme geldi. Bunlarla il- gili sağlıklı bir açıklama ortada yok. Bir yandan da kullanılmıyor. Bu telefonlar niye kondu, 2-3 aydır neden çalıştırılmadı? Ne zaman ça- lıştırılacak? Bu soruların yanıtı ve- rilmiş değil. O nedenle ben kaldı- rılmasını istedim, gelip söktüler. Birçok arkadaşımızın da söktür- düğünü biliyorum. Şüpheleri orta- dan kaldıracak somut açıklamalar yapılmadan da yeniden konmasına izin vermeyeceğim.” İçişleri Bakanõ Atalay, protokolün ortak imzayla kaldõrõldõğõnõ belirterek, ‘Şu anki mevzuat yeterli’ dedi EMASYA protokolüartõktariholdu Atalay, bu konuda Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ ile görüşme yaptõğõnõ belirterek “Bu- nun ortak imza ile yine yürür- lükten kaldırılmasını kararlaş- tırmıştık” dedi. Beşir Atalay, söz- lerine şöyle devam etti: “Arkadaşlarımız bir araya gel- diler. Bugün ortak imzayla yü- rürlükten kaldırdılar. Bildiğiniz gibi protokolü 1997 yılında Ge- nelkurmay Harekât Başkanı ile İçişleri Bakanlığı’nın o zamanki müsteşarı imzalamıştı. Şimdi de yine aynı şekilde Genelkurmay Başkanlığı Harekât Başkanı Sa- yın Korgeneral Mehmet Eröz ile bakanlığımız müsteşarı Sayın Osman Güneş imzalayarak tuta- nağı yürürlükten kaldırmış ol- dular. Bu hem Genelkurmay Başkanlığımıza, hem de il vali- liklerimize bugün (dün) gönde- rilmiştir. Esasen görüşmeleri- mizde vurgulamıştık, ilgili mev- zuat, ilgili kanunun ilgili maddesi çok tafsilatlı ve detaylı yazılmış. Bu konuda yeni bir düzenlemeye, yeni protokole veya bu konuda yeni tespite ihtiyaç olmadığı ka- naatine varmış olduk. Mevzuat şu haliyle bu konudaki ilişkileri dü- zenlemek için yeterli. Zaten bil- diğiniz gibi genelde kanun bu konudaki yetkileri valilere ve- rir. Şu anda ilgili kanunun hü- kümleri geçerli olacak.” Cumhurbaşkanõ Gül ve Başbakan Erdoğan’õn ardõndan Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ da dün basõna yansõyan açõklama- sõnda, EMASYA protokolüne gerek olmadõğõnõ, zaten yasayla emniyet ve askerin işbirliğinin altyapõsõnõn sağlandõğõnõ söylemişti. EMASYA nedir? EMASYA protokolü, İçişleri Ba- kanlõğõ ile Genelkurmay Başkanlõğõ arasõnda 7 Temmuz 1997’de imza- lanmõştõ. İl İdaresi Kanunu’nda yapõ- lan değişiklik askerin, polisin yeterli olmadõğõ durumlarda toplumsal olay- lara müdahalesine dönük bir düzen- lemeyi zorunlu kõlmõştõ. “Emniyet- Asayiş-Yardımlaşma” ifadelerinin kõsaltõlmõşõ olan EMASYA protoko- lü bu yasal zorunluluktan doğmuştu. Şimdiye kadar içeriği resmi olarak hiç açõklanmadõ ancak İl İdaresi Kanu- nu’ndan farklõ olarak protokolün 9. maddesi valilik talep etmese de aske- re, kendisi gerekli gördüğü durumlarda toplumsal olaylara el koyma yetkisi veriyordu. Protokol şehir merkezleriyle ilgili istihbaratõ askerle paylaşma ola- nağõ da getiriyordu. Yasa maddesi yürürlükte Protokol yürürlükten kaldõrõlõrken aynõ zamanda protokolün dayanağõ da olan İl İdaresi Kanunu’nun 11-D maddesi geçerliliğini koruyor. R E K T Ö R L Ü K S E Ç İ M L E R İ Gül,ikitartışmalı ismidahaatadı MAHMUT LICALI ANKARA - Cumhur- başkanõ Abdullah Gül, Abant İzzet Baysal Üni- versitesi’ne (AİBÜ) se- çimlerden önce AKP’li milletvekilleriyle toplan- tõ yaptõğõ ortaya çõkan ve unvanõ tartõşmalõ olan Prof. Dr. Hayri Coş- kun’u; Kõrõkkale Üniver- sitesi’ne ise “Türbana Özgürlük” bildirisinde imzasõ olan Prof. Dr. Ek- rem Yıldız’õ atadõ. Gül’ün atadõğõ her iki rektör de üniversitedeki seçimler- de ikinci olmasõna karşõn YÖK tarafõndan liste ba- şõndan aday gösterilmişti. Abdullah Gül, dün gö- rev sürelerinin sona er- mesi nedeniyle AİBÜ ile Kõrõkkale Üniversitesi’nin rektörlerini atadõ. Gül da- ha önce atadõğõ pek çok rektörde olduğu gibi bu kez de AKP iktidarõna yakõn olduğu bilinen isim- leri tercih ederken üni- versitedeki seçimleri yine umursamadõ. Cumhurbaşkanõ Abdul- lan Gül, AİBÜ Rektörlü- ğü’ne üniversitedeki se- çimlerde 48 oyla ikinci olan, fakat YÖK’ün bi- rinci sõraya yükselttiği Prof. Dr. Coşkun’u atadõ. Coşkun, üniversitedeki rektörlük seçimlerinden önce iki AKP Bolu Mil- letvekili ve AKP Bolu İl Başkanõ ile bir toplantõ yapmõştõ. Rektörlük se- çimlerine siyasetin karõş- masõna tepki gösteren İz- zet Baysal Vakfõ Başkanõ Ahmet Baysal da Gül’e bir mektup göndererek duyduğu rahatsõzlõğõ dile getirmişti. Baysal, mek- tubunda üniversite yapõlan seçim sonucuna göre ye- ni rektörün atanmasõnõ is- temişti. AİBÜ Rektörlüğü için üniversitede yapõlan seçimlerde 171 oyla bi- rinci olan Prof. Dr. Atilla Kılıç, YÖK tarafõndan Gül’e gönderilen listenin 3. sõrasõna alõnmõştõ. Hakkında soruşturma sürüyor Gül’ün atadõğõ Coşkun hakkõnda unvan tartõş- masõ da bulunuyor. Aİ- BÜ’de 2002-2006 yõlla- rõnda rektör olarak görev yapan Prof. Dr. Yaşar Akbıyık döneminde un- vanõ doçentlikten profe- sörlüğe yükseltilen Coş- kun bir süre sonra Akbõ- yõk’tan gö-revi devralan Prof. Dr. Atilla Kõlõç’õn döneminde yapõlan ince- lemelere takõlmõştõ. Coş- kun’un profesörlüğe yük- seltilmesinde usulsüzlük yapõldõğõ tespit edilerek hakkõnda soruşturma açõl- dõ. Coşkun hakkõndaki soruşturma hâlâ YÖK’te devam ediyor. Türbancı aday rektör oldu Cumhurbaşkanõ Gül, Kõrõkkale Üniversitesi’ne de Türbana Özgürlük bil- dirisinde imzasõ olan Prof. Dr. Ekrem Yõldõz’õ atadõ. Prof. Yõldõz üniversitede yapõlan seçimlerde 2. ol- masõna karşõn YÖK tara- fõndan birinci sõraya yer- leştirilmişti. Üniversite- deki seçimlerde 167 oyla en çok oyu alan mevcut rektör Prof. Dr. Ahmet Murat Çakmak, YÖK listesinde ikinci sõraya dü- şürülmüştü. Ataşehir ve Maltepe’de tapu töreni Yerel seçimler öncesinde bölgelerindeki tapu sorunla- rını çözüme kavuşturacakla- rı vaatlerini yerine getiren CHP’li Maltepe ve Ataşehir belediye başkanları, törenle yurttaşlara tapularını dağıt- tı. Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin, bugüne dek 28 yurttaşa ta- pusunu verdiklerini belirte- rek, diğer yurttaşlara da tek- nik sorunların giderilmesi- nin ardından tapularını da- ğıtacakları müjdesini verdi. İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, EMASYA konusunda Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ ile görüşme yaptõklarõnõ belirterek “Bunun ortak imza ile yine yürürlükten kaldõrõlmasõnõ kararlaştõrmõştõk” dedi. TBMM Başkanlõğõ, Meclis’te dijital santral sistemine geçti. Ancak bazõ milletvekilleri, “dinlenme” kuşkusuyla cihazlarõ geri veriyor. CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan, yeni sistemin bilgisayar üzerinden iletişim olanağõ sağladõğõnõ, bu nedenle de tüm görüşmelerin kayõt altõna alõnabileceğini söyledi. Ana kutuya kadar dinlemeyi önlemek için kripto sisteminin getirildiğini belirten Seyhan, “Ancak kutudan çõkõştan sonra büyük bir güvenlik zafiyeti var. Bilgisayar üzerinden görüşme yapõldõğõ için dinlemeye takõlabilir” dedi. Seyhan, cihazõ geri vermediğini, ancak kendisinin manuel telefonu kullanmayõ tercih ettiğini belirtti. SOLDA YENİ OLUŞUM ‘10Aralık’partileşme sürecindençekildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SHP, eski ÖDP Genel Başkanõ Ufuk Uras ve bazõ Alevi kesimlerle birlikte yürütülen yeni oluşum içinde- ki anlaşmazlõklar 10 Aralõk Hareketi’nin kopma- sõna yol açtõ. 10 Aralõk Hareketi Yürütme Kurulu adõna yapõlan açõklamada bu konuda şu görüşlere yer verildi: “Katıldığımız toplantılar ve yürüt- tüğümüz müzakere sürecinde gelinen nokta- da; umudumuz ve amacımız olan yenilenme, bileşenlerin süreç içinde kendilerini aşması yo- luyla oluşturulabilecek yeni bir dayanışma ve paylaşma anlayışı, arkasından da güçlü bir bütünleşmeye ulaşılması olanağının tüketildi- ğini düşünüyoruz. Bugünkü tablodan, kendi içinde grupsal tutum ve davranışları aşarak güven ortamı yaratmış, ilkeli, tutarlı ve geniş kitlelere umut - güven verecek iktidar adayı bir partiye ulaşılması umudunun yitirildiği so- nucuna vardığımızdan, bu süreçte daha fazla yer almayı ve sorumluluk taşımayı 10 Aralık Hareketi olarak doğru bulmuyor, partileşme süreci görüşmelerinden çekiliyoruz.” Baştarafı 1. Sayfada CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ İÇİN DÜZENLEME ‘Cemaat liderine avantaj’ tartışması AYŞE SAYIN ANKARA - Cumhurbaş- kanlõğõ seçim esas ve usullerini düzenleyen yasa tasarõsõnda, cumhurbaşkanõ adaylarõnõn harcamalarõna limit konulma- masõ ve harcamalarla ilgili denetimin seçim sonrasõna bõ- rakõlmasõ, “Çankaya Köş- kü’ne haciz” ve “cemaat liderine avantaj” tar- tõşmasõ başlattõ. TBMM Anayasa Alt Komisyonu’nun önceki günkü toplantõ- sõnda konuşan CHP’li ko- misyon üyesi İsa Gök ba- ğõşlarda sõnõrlama olmama- sõnõn özellikle güçlü serma- ye sahiplerinin veya cema- atlerin desteklediği adaylarõ avantajlõ duruma getirebile- ceğine dikkat çekti. Gök, “Diyelim ki, Fethul- lah Gülen aday olsa, cemaat üyeleri 1000’er lira bağışla- sa, yapacağı kampanya ile Türkiye’ye bile gelmeden cumhurbaşkanı seçilir. Bu ülkede Jet Fadõl olayı ya- şandı, adam parasını bastı- rıp milletvekili seçildi” uya- rõsõnda bulundu. Bunun üze- rine, gelecek hafta yapõlacak toplantõda, adaylarõn alacaklarõ yardõm ve bağõşlara belli limit koyulmasõ ya da Hazine yardõmõ yapõlmasõ seçe- neklerinin yeniden de- ğerlendirilmesi karar- laştõrõldõ. Komisyonda bir baş- ka tartõşma konusu da adaylarõn yapacaklarõ harca- malarla ilgili denetim konu- su oldu. CHP’li İsa Gök, “Harcanmayan miktarı zimmetine geçiren aday cumhurbaşkanı seçilirse, o zaman parayı tahsil etmek için Çankaya Köşkü’ne ha- ciz mi göndereceksiniz?” uyarõsõnda bulundu. TUNCELİ’DE BEYAZ EŞYA DAĞITILMASI Vali Yaman için soruşturma izni ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõştay, Tunce- li’de 29 Mart yerel seçimle- ri öncesinde Sosyal Yardõm- laşma ve Dayanõşma Vakfõ aracõlõğõyla ücretsiz beyaz eşya dağõtan dönemin Tunceli valisi olan Giresun Valisi Mustafa Yaman hakkõnda soruşturma açõlmasõ talebini kabul etti. CNNTÜRK’ün ha- berine göre, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) “seçim rüşve- ti” olarak değerlendir- diği 29 Mart yerel se- çimleri öncesi Tunce- li merkez ve ilçelerinde dağõ- tõlan beyaz eşyalar, dönemin valisi Mustafa Yaman hak- kõnda soruşturma açõlmasõna neden oldu. YSK tarafõndan 2 kez Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’na yapõlan suç duyurusu üzerine, İçişleri Bakanlõğõ ko- nunun incelenmesi için 2 mü- fettişi görevlendirmiş ve mü- fettişler hazõrladõklarõ raporda, soruşturma açõlmasõna gerek olmadõğõna karar vermişti. Mü- fettişlerin raporunu inceleyen Yargõtay Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ, Yaman hakkõnda soruş- turma açõlmasõ gerektiğine hükmederek Danõştay’a iti- razda bulundu. Da- nõştay’õn ilgili daire- sinde yapõlan duruş- mada İçişleri Bakan- lõğõ müfettişlerinin ha- zõrladõğõ raporun ye- tersiz olduğunu ve Ya- man hakkõnda yeni- den soruşturma açõl- masõ kararõ verildi. Danõştay’õn kararõndan sonra müfettişlerin Tunceli Valiliği’nden beyaz eşya alõmõyla ilgili ihalelerin ve dağõtõmla ilgili yapõlan bütün çalõşmalarõn belgelerini istediği ve valiliğin talep doğrultusun- da belgeleri İçişleri Bakanlõ- ğõ’na gönderdiği öğrenildi. Mustafa Yaman.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle