18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HÜLYA KESKİN Sürekli arõzalanmasõ ve beklenen veri- min alõnamamasõ nedeniyle kamuoyunda tartõşmalara yaratan Phileas marka metro- büslerin alõmõnda, şartnamede skandal ya- şandõğõ ortaya çõktõ. Üretici Advanced Public Transport System (APTS) firmasõ- nõn İETT Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği öneri mektubunda yer alan “araçların tek- nik özelliklerinin bire bir alım şartna- mesine geçirildiği ve piyasadan herhan- gi bir fiyat araştırması yapılmadan satı- nalma işleminin yapıldığı” belirlendi. İçişleri Bakanlõğõ Mülkiye Müfettişli- ği’nce hazõrlanan rapor sonucu 19 kişi hakkõnda “Görevi Kötüye Kullanmak” suçundan dava açõldõ. Beyoğlu Cumhuri- yet Savcõlõğõ’nca hazõrlanan iddianamede kişilerin 3 yõla kadar hapis cezasõna çarptõ- rõlmasõ isteniyor. Söz konusu kişiler ara- sõnda AİHM’de Türkiye’ye türban davasõ açan Leyla Şahin’in babasõ, Nuruosmani- ye Camii imamõ ve ayrõca İstanbul Beledi- ye Başkanõ Kadir Topbaş’õn da yakõn ar- kadaşõ olarak bilinen İETT Daire Başkanõ Aleaddin Şahin de bulunuyor. 19 kişi hakkõnda açõlan davanõn ilk duruşmasõ 5 Şubat Cuma günü görülecek. Davaya konu olan olay ise metrobüs alõ- mõnda “ihalenin hukuka aykırı” olarak düzenlenmesi. Metrobüslerin alõmõ için 2006’da hazõrlanan şartnamenin, üretici firmanõn yetkilisi tarafõndan alõmdan önce İETT’ye gönderilen öneri mektubundaki teknik şartlara göre hazõrlandõğõ ortaya çõktõ. Mektupta yer alan şartlarõn bire bir şartnameye geçirildiği ve piyasadan her- hangi bir fiyat alõnmadõğõ belirlendi. Firmadan mektup APTS firmasõnõn yetkilisi Ruud Bouw- man’õn İETT Genel Müdürü Mehmet Öz- türk’e yazdõğõ ve 31 Ağustos 2006 tarihli mektupta “Phileas” marka aracõn kendine has özellikleri olduğu ve başka bir firmaca üretilmediği savunuldu. İETT yetkilileri- nin hazõrladõğõ tutanakta da, “Lastik Te- kerlekli Tramvay Alımı” için gereken şartlar kõsmõnda ise APTS firmasõ yetkili- sinin mektubunda belirttiği söz konusu aracõn 7 özelliğine bire bir yer verildi. CMYB C M Y B 3 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Bir Günlük Genel Grev Türk-İş Genel Başkanı, ‘genel grev’in adını söylemeden, altı işçi konfederasyonunun yarın sabah bir gün için iş bırakma eylemi yapacaklarını açıkladı. Mustafa Kumlu’nun söylemindeki bu diplomatik yaklaşım, sanırım Başbakan’ın grev sözcüğüne karşı gösterdiği tepkiyi daha fazla çoğaltmamayı amaçlıyor. Hemen her konuşmasında sosyal hukuk devleti olduğumuzu söylemeyi ihmal etmeyen AKP Genel Başkanı, TEKEL işçilerinin başlattığı eylemi, emekçilerin sahip olması gereken hakları yitirmemek için sürdürdüklerini anlayamıyor. 50 günü bulan bu direnişi, bazı partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının desteklemelerini, hele çadırlarda kendisine ve partisine karşı bazı dövizlerin yazılı olmasını yeniçerilik olarak değerlendirmeye kalkışıyor! Anlayamadıkları... Öyle anlaşılıyor ki, bir yandan TSK’ye yönelik darbe iddialarından ötürü Erdoğan’a musallat olan evham yetmezmiş gibi, şimdi de eylemleri giderek ülkenin dört bir yanından sempati destekleri alan TEKEL işçileri, imparatorluk döneminde züyuf akça için başkaldıran yeniçerilere benzetilerek suçlanıyor. Sendika başkanlarının hükümeti de düşürürüz sözünü söyleyip söylemediği CD’ler incelenerek, tanıklar dinlenerek saptandıktan sonra, işçilerle yeni bir görüşme yapılıp yapılmamasının karara bağlanmasına dikkat ediliyor. Her özgür ülkede olduğu gibi, haklarını kullanan işçilere politikacıların da, sivil toplum örgütlerinin de, ekmek, yiyecek getirerek destek olmayı bir insanlık görevi belleyen esnafın desteklemelerini bir türlü anlayamıyor. Esnaf desteğinin anlamı Desteğin, ülkenin orta direği olan esnafın işçilerle dayanışmasının üreten işçilerin kazandıkları ücretle çarşıya çıkarak yapacağı alışverişi sürdürmeleri için yapıldığını bile bilmediğini göstermiş oluyor. Erdoğan, başbakanı olduğu hükümetin bu işçi eyleminden sorumlu olmadığını kanıtlamak amacıyla, “Olay TEKEL’in özelleştirilmesi değil, elimizde kalan tütün yaprak depolarının tamamen kapatılması olayıdır” diye savunma yaparken o özelleştirmeyi yapanın siyasi sorumlusunun kendisi olduğunu görmezden geliyor. Türkiye TEKEL yönetimini devasa varlığı ile yabancı tekellere peşkeş çeken anlayışın, pazarlık aşamasında tütün yaprak depolarının işçilerinin geleceklerini niçin alıcıların sorumluluk alanına devretmediğinin kendisine sorulabileceğini düşünemediğini ortaya koyuyor. Erdoğan’ın, kapatılan tütün depolarında çalışmak için sözleşme yaparak kazanılmış haklara sahip olan işçilerin banka hesaplarına, sözleşmelerini feshederken kıdem, ihbar, iş kaybı tazminatlarının yatırıldığını bir övünç nedeni gibi yinelemesi, kendisinin sosyal hukuk devletinin alfabesinden habersiz olduğunu ortaya koyuyor. Bu “Al paranı, çek git” mantığının, çoğunluğu sandık başında adeta gözü kapalı AKP’ye oy vermiş olan işçilerin, onlara destek olmaları nedeni ile eleştirilen esnafın, saç sakal tıraşlarını gönüllü olarak üstlenen berberlerin; küçük kazançlarını AVM’lere kaptırmaları kaygısı karşısında kendilerine değişime hazır olmalarını söyleyen Erdoğan’ın yeni bir yol haritası hazırladığının mı işaretidir? Yedi yıllık iktidar süreci tamamlanırken ekonomiyi büyütecek, yeni iş alanları açabilecek yatırımlar yerine DP Genel Başkanı Cindoruk’un da söylediği gibi belediyelerin çift katlı merdivenlerinin açılışlarını yapmakla övünen Erdoğan, kamuoyunu meşgul etmek amacıyla darbe senaryolarının birisi açığa çıkmadan, ötekini vizyona koyarak zaman mı kazanmak istiyor? Dün grubunda yaptığı konuşmayı TV’lerin canlı yayınlarında izleyenler, sanırım Başbakanı dikkatle izleyen milletvekillerinin ekranlara yansıyan düşünceli hallerini de görmüşlerdir. Grup salonundan yükselen alkışlar mı? Onların yoğunlukla, balkondaki “muhterem misafirlerden” yani bindirilmiş birliklerden geldiğini de... Düzeltme: Dünkü yazımda DSP’nin seçim ve partiler yasasında yapılmasını istediği değişikliklerle ilgili çalışmasını yürütenler arasında Erol Tuncer’in soyadını yanlışlıkla Çevikçe olarak yazdığımı neden sonra fark ettim. İki arkadaşımın da, okurlarımın da hoşgörülerine sığınıyorum. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Başbakan, TEKEL işçilerinin eyleminin hükümete karşõ senaryonun parçasõ olduğunu ileri sürdü Erdoğan işçiyi tehdit ettiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, TEKEL işçilerinin eyleminin hak arayõşõ değil hükümete karşõ senaryonun bir parçasõ haline geldiğini belirterek “Partimi hedef alan terbiye ve edep dışı bir üslup kullanıyorlar. Amaç hak ara- yışı değil, hükümete karşı aleni bir kampanyaya dönüşmüştür” dedi. İş- çilerin eyleminin yasal olmadõğõnõ söyleyen Erdoğan, “Bu yasal olma- yan sürece bu ay sonuna kadar sabrediyoruz. Bu ay sonunda 4-C ile ilgili işlem bittikten sonra yasal adım neyse bu adımı biz atacağız. Kusura bakmasınlar, bu ülke yol ge- çen hanı değildir” dedi. Erdoğan, AKP grup toplantõsõnda TEKEL işçilerinin eylemini sert bir bi- çimde eleştirdi. TEKEL işçilerinin sadece bir kõsmõnõn eylem yaptõğõnõ be- lirten Erdoğan, Türk-İş ve Tek-Gõda İş’i dürüst olmamakla suçladõ. CHP li- deri Deniz Baykal’õn TEKEL işçile- rinin yanõna gitmesini eleştiren Erdo- ğan, “Sen önce partine bağlı bele- diyelerde hiç hak verilmeden tasfi- ye edilenlerin sorunun çöz” dedi. Türk-İş’in önünde eylem yapan iş- çi sayõsõnõn 300-500 dolayõnda oldu- ğunu, bunlarõn yanõna birçok uç ku- ruluşun geldiğini ileri süren Erdo- ğan, buna örnek olarak, “Öğretmen Olamayanlar Birliği”ni gösterdi. Er- doğan, “Türkiye’de bazı şeyler cid- den komikleşmeye başladı. Bilgisa- yar ortamında imkânı vardır, gi- rersin kazananlar kazanıyor. Bu yıl da 40 bin kadrolu öğretmen alıyo- ruz. 40 binin dışında kaldık bizim halimiz ne olacak? Dünyanın hiçbir yerinde bir fakülteyi bitiren öğret- men oluyor diye bir şey yok ki. Üni- versiteyi bitiren herkes iş buluyor di- ye bir şey yok” dedi. ‘Aşırı uçların istismarı’ Hükümetin gösterdiği olumlu yak- laşõmõ işçi tarafõnda göremediklerini belirten Erdoğan, olayõn ideolojik gruplarõn ve aşõrõ uçlarõn istismarõna döndüğünü söyledi. Erdoğan, “Amaç hak arayışı değildir, hükümete kar- şı aleni bir kampanyaya dönüş- müştür. Partimi hedef alan terbiye ve edep dışı bir üslup kullanıyorlar. MHP ve CHP istismar ediyor. Med- ya da kullanılarak marjinal örgüt- leri işçileri istismar ediyor. Çetele- rin yapamadığını, kirli senaryoların başaramadığını bu türden olumsuz olayları abartarak, ajite ederek, kışkırtarak başaracaklarını zanne- diyorlar” görüşünü dile getirdi. İşçilere seslenen Erdoğan, 3 milyonu aşkõn işsiz, memur, emeklinin veba- linin olduğunu, TEKEL işçilerine teklif edilen ücretle 4-C kapsamõnda çalõşacak milyonlarca işsiz bulundu- ğunu kaydetti. Erdoğan, “Burada oynanan oyunu iyi görmeniz gere- kiyor. Buradaki olay hak arayışı içinde masum talepler peşinde işçi eylemi olmaktan çıkmış, hükümete karşı yeni bir senaryonun parçası ol- muştur” dedi. İşçilere çağrõda bula- nan Erdoğan, “Kamuda çalışmaya devam etmek isteyenler gitsinler, sözleşmelerini imzalasınlar. Ey- lemdekiler de eylemi bırakıp evle- rine dönsünler. Hazinemizdeki her bir kuruş milletimizin bize emane- tidir. Milletin emanetine asla halel getirmeyeceğiz” diye konuştu. Ya- põlan eylemin yasal olmadõğõnõ belir- ten Erdoğan, “Biz şu anda demo- kratik davranışımızı bu ay sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu yasal ol- mayan sürece bu ay sonuna kadar sabrediyoruz. Bu ay sonunda 4-C ile işlem bittikten sonra yasal adım ney- se bu adımı biz atacağız. Kusura bakmasınlar, bu ülke yol geçen ha- nı değil, sahipleri var” dedi. ŞÜKRAN SONER Başbakan Erdoğan’õn dünkü par- ti grup toplantõsõnda TEKEL işçile- rine, “Beğenirseniz, benden bu kadar” dediği çözüm formülünün işçilik hak ve hukuk içindeki yeri, “İşçilik hukuku içinde değil, kö- lelik düzeninde çalıştırma”. Başbakan Erdoğan’õn 4/C kapsa- mõnda çalõştõrmaya ilişkin sözünü et- tiği iyileştirmelerin tümü, ücretler- de kimi artõşlarla, sosyal güvenlik sisteminden yararlanma ya da daha düşük ölçeklerde kõdem tazminatõ- nõ öngörüyor. TEKEL işçilerinin, sendikalarõ Tek Gõda-İş, dayanõşma için üretimden gelen gücün kulla- nõlmasõ kararõnõ alan işçi konfede- rasyonlarõnõn istemi ise kimi özve- rilerle başka işletmelerde işçilik statüsünde çalõştõrma hakkõ. Arada küçücük gibi görünen çok büyük fark; yasal hukuk düzeni içinde iş- çilik haklarõ ile çalõştõrma ya da ge- çici sözleşme ile iktidarõn lütfuna bağlõ olarak her yõl sözleşmenin yeniden düzenlenebilmesi, yasalara karşõ hile yöntemi ile kölelik düze- ninde, iktidara biat kültürü içinde ka- muda çalõştõrma. Dünyada geçerli, Türk huku- kunda da esas olan işçilik hakkõ, “belirsiz süreli sözleşme” olarak düzenlenir. Bunun hukuk dili ile an- lamõ sözleşmenin süresiz olmasõ, yasalarõn öngördüğü koşullar için- de işverenin işçiyi işten çõkarma hakkõnõ kullanabilmesidir. Belirli süreli sözleşme akdi ancak istisnai haller için, adõ üzerinde geçici işlere bağlõ geçici sözleşmeler olarak ön- görülebilir. Geçici süreli sözleş- melerle sürekli işçi çalõştõrma ya- salara karşõ hiledir, suçtur. Hükü- metin dayattõğõ 4/C uygulamasõ da bu yasalara karşõ suçun iktidar, ka- mu eliyle işlendiği bir uygulamayõ öngörmektedir. AKP iktidarõ bu yolla her yõl sözleşmeleri sona er- dirip, yeniden sözleşme yapma, hukuka, hakka aykõrõ, 4/C statü- sünde çalõştõrmayla, iş hukuku, iş- çilik haklarõnõn en temel güvence- lerini ortadan kaldõrmakta, lütuf, bi- at kültürü içinde işçi çalõştõrma gü- cünü iktidarõnõn elinde tutmaktadõr. Bir kez daha demokrasilerde ge- çerli, bizde de var olan hukuk dü- zeni içinde çalõşanlarõn çoğunluk- la iş yasasõ kapsamõnda, kamu er- kinin öngörüldüğü işler için ise memur statüsünde çalõştõrõlmalarõ- nõn esas olduğunun altõnõ çizelim. Sözleşmeli, geçici çalõştõrma ancak geçici işler için istisnai hak ve dü- zenleme olarak öngörülebilir. Böy- le olduğu içindir ki Türkiye Öza- lizm ile gündeme gelen kamuda sözleşmeli çalõştõrmaya ilişkin ya- sal düzenlemenin, işçilik haklarõnõn, imzaladõğõ sözleşmelere aykõrõ düş- mesi nedeniyle Uluslararasõ Çalõş- ma Örgütü’ne (İLO) de hesap ve- riyor. İlgili sözleşmelerin görüşül- düğü her yõl ilgili uzmanlõk komi- telerinde tartõşõlõp eleştiriliyor, söz konusu düzenlemelerin işçilerin çalõşma haklarõna aykõrõ olduğu gerekçesi ile kõnanõyor. İktidarlar adõna söz konusu uygulamanõn kal- dõrõlacağõ savunmasõyla zaman ka- zanmaya çalõşõlõyor. Erdoğanizm sözleşmeli çalõştõr- mayõ öğretmenler dahil en güven- celi çalõşma hakkõnõn olmasõ gere- ken kamu alanlarõnda kitlesel uy- gulama suçunu işlemekle yetinme- di. Süreli çalõşmayõ öngören ek bir uygulamayõ 4/C statüsünü yasal bir düzenleme gibi gündeme getir- di. Dahasõ pek çok kamu kurulu- şunda, belediyeler dahil var olan me- mur, işçilik kadrolarõ geri alõnarak 4/C statüsünde geçici çalõştõrmaya ağõrlõk verildi. Başbakan Erdo- ğan’õn TEKEL işçilerine son teh- didinde geçerli olduğu üzere, çare- sizlik, kendisinin söylediği gibi 3 milyon değil 5 milyon üstü gerçek işsizin varlõğõ tehdit aracõ olarak kul- lanõlarak, 4/C statüsü dayatõlõyor. Her yõl bir daha bir daha işten çõ- karõp, işten alma ile çalõşanlar, bi- at kültüründe, kölelik düzeninde ça- lõştõrõlmaya yönlendiriliyor. TEKEL direnişinde son günlerde yaşananlar Özalizmin büyük ma- denci direnişindeki yaşananlarla çok fazla çakõşõyor; büyük maden- ci direnişinin son günlerinde Baş- bakan Yıldırım Aktuna, Genel Maden-İş ile masaya oturmuş, kabul ettiği haklarõ kamuoyuna ilan etmişti. Devreye Cumhurbaşkanõ Özal gir- miş, verilen haklarõn geri alõnmasõ- nõ istemişti. Aktuna da yõlbaşõ arifesi gecesi sözle verdim dediklerini ver- diği sözü ile yola çõkmõş, imzala- nacak metinlerde bu rakamlara ra- zõ olmamõştõ. Kamuoyunun pek an- layamadõğõ bu karmaşõk tartõşmada, direnen maden işçilerinin yeni yõl sloganõ, “Halkımız, Başbakan ya- lan söylüyor, çarptık böldük he- sap tutmuyor” olmuştu. Başbakan Erdoğan’õn Türk-İş’i uzlaşma masasõna çağõrõp, sonra 4/C’yi kimi ödünlerle yasal işçi hakkõ olarak pazarlamasõ, direnen TEKEL işçilerinin güvenli iş istemi ile özden çelişirken, verilebilecek en üst düzeyde işçi hakkõ olarak sun- masõ tablosu ortaya çõkõyor. Bu ara- da 1 Şubat’a kadar zaman kazanõl- masõ ile de işçilerin TEKEL’deki iş- çilik haklarõ yasal olarak sona erdi- rilmiş, kõdem tazminatlarõ, maaşla- rõ bankaya yatõrõlmõş olarak, ay so- nuna kadar 4/C statüsündeki işleri kabul etmeye zorlanõyorlar.. [email protected] BAŞBAKAN DOĞRU SÖYLEMİYOR, İŞÇİLİK DEĞİL KÖLELİK DÜZENİ DAYATIYOR Türkiye Komünist Partisi üyeleri, metrobüs zammını, idare mahkemesi kararına karşın geri almayan be- lediyeyi protesto etmek için “turnikeden atlama” eylemleri nedeniyle dün Şişli Adliyesi’nde ifade verdiler. Metrobüs alõmõ ihalesinde yolsuzluk iddiasõyla açõlan davanõn ilk duruşmasõ 5 Şubat’ta İETT’de yolsuzluk davası Müfettişler: Alım hukuka aykırı İçişleri Bakanlõğõ’na bağlõ mü- fettişler tarafõndan konu ile ilgili 18 Ekim 2007’deki araştõrma ra- porunda, Phileas marka 50 adet lastik tekerlekli tramvay aracõnõn alõmõnda, firmanõn gönderdiği mektubun dayanak alõndõğõ belir- tilerek şöyle denildi: “Ne sanayi odası ve ticaret odası ne de ilgili meslek odaları ile yazışma ya- pılmadığı ve APTS firmasının gönderdiği aracın teknik ve fi- ziksel özelliklerini gösteren mektubun temel dayanak alın- dığı, böylece alımın ihale prose- dürünün dışında yarışma ve ra- kabet unsurunu yok edici şekil- de hukuka aykırı olarak yapıl- dığı anlaşılmıştır.” Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcõ- lõğõ’nca hazõrlanan iddianamede müfettiş raporuna değinilerek şöyle devam ediliyor: “Teftiş so- nucunda gerekli araştırma ve tespitlerin yapılmadan, ihtiyaç- ların ne olduğu tam olarak be- lirlenmeden ayrıca ihtiyacı karşılayacak diğer ürünler ve modellerin bulunup bulunma- dığı yönünde gerekli araştır- manın yapılmadığı ve yapılan araştırmaya da ne için APTS firmasından alındığının ayrın- tılı bir şekilde araştırılmadan ve ayrıca sanayi odası ve tica- ret odası ve meslek odaları ile ilgili yazışmalar yapılmadan ihalenin yapıldığı ve bu şekilde kamunun zarara uğratıldığı, rekabetin ortadan kaldırıldığı bu nedenle ilgililer hakkında cumhuriyet başsavcılığımıza suç duyurusunda bulunulması- na karar verilmiştir.” Şüpheli- lerin Türk Ceza Kanunu’nun 257/1, 37/1, 53/1 a-b maddeleri kapsamõnda 3 yõla kadar hapis cezasõna çarptõrõlmalarõ isteniyor. İETT İşletmeleri Genel Müdürlü- ğü ise söz konusu skandalõ yalan- lamõş, metrobüs hattõnda hizmete sunulan Phileas ve Capacity mar- ka araçlarõn alõmõnõn, Kamu İhale Kanunu’nun “tekel oluşturan hak sahibi ve tek üretici alımını” içeren 22/a maddesine göre yapõldõğõnõ bildirmişti. Mutteki Ankara’da ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - İran Dõşişleri Bakanõ Ma- nuçehr Mutteki, dün resmi te- maslarda bulunmak için Anka- ra’ya geldi. Akşam saatlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan tarafõndan kabul edilen Mut- teki’nin, bugün Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ve Dõşişleri Baka- nõ Ahmet Davutoğlu ile görüş- mesi bekleniyor. Arslan ifade verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantõlõ soruştur- ma kapsamõnda, bir dönem Ka- nal 7’de yayõmlanan “Deniz Feneri” adlõ programõn sunucu- luğunu yapan Uğur Arslan’õn “şüpheli” sõfatõyla ifadesine başvuruldu. Arslan’õn ifadesi yaklaşõk 6 saat sürdü. Etimesgut’ta gözaltı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ankara polisi, geçen günlerde yaptõğõ “Demir 06” kod isimli bir operasyonla kumar oy- natarak zengin kişileri borçlandõ- ran, zorla senet imzalatan bir çe- tenin üyelerini gözaltõna aldõ. 8 çete üyesinin tutuklanmasõnõn ar- dõndan da önceki gece bu grubun kumar oynattõğõ yerleri kayõrdõğõ iddiasõyla MHP’li Etimesgut Be- lediye Başkan Yardõmcõlarõ A.S. ve H.Y. ile Zabõta Müdürü A.İ.B’nin de aralarõnda bulundu- ğu 8 kişi gözaltõna alõndõ. CHP’den açıklama İstanbul Haber Servisi - CHP Adalar İlçe Örgütü, ilçe ör- gütünden 119 kişinin istifa etti- ğine yönelik haberlerin gerçeği yansõtmadõğõnõ açõkladõ. Açõkla- mada, “İstifa dilekçeleri yöneti- mimizce incelenmeye devam edilmektedir. Birçok kişinin isti- fa etmediği, istifa dilekçelerinin fotokopi ile çoğaltõlarak bazõ üyelerin haberi olmadan tek kişi elinden imzalanarak ilçe merke- zine toplu olarak postalandõğõ tespit edilmiştir” denildi. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı da partisinin grup toplantısı öncesinde gazetecilerin TE- KEL işçilerinin durumuna ilişkin sorularını yanıtladı. İşçilerin açlık grevine gideceği- nin anımsatılması üzerine Yazıcı, “Bence kabul edecekler, ben hâlâ ümitliyim” dedi. Sendikaların hükümetin önerilerini makul bulduğunu düşündüğünü kaydeden Yazıcı, “Yabancı unsurlar var. Siyasi manevra alanı, rant kapısı yapmak isteyenler var” dedi. Yazıcı: Kabul edecekler AKP’DEN SOYSAL’A HAKARET Gensoruda ‘seviye’ kavgası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP’nin, Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanõ Ömer Din- çer hakkõnda verdiği gensoru önergesi görüşme- leri sõrasõnda “seviye” tartõşmasõ yaşandõ. Görüşmeler sõrasõnda konuşan CHP’li Çetin Soysal, TEKEL işçilerini selamlarken “Yaşam mücadelesi verenleri 4-C kölelik kapsamına alarak zulmediyorsunuz. Geçmişte mücahit idiniz, sonra müşahit oldunuz, arkasından müteahhit, her işe müsait oldunuz. Başba- kan’ın TEKEL işçileriyle ilgili sözlerinden utanç duyuyorum. 80 yıllık Cumhuriyetin ma- lını mülkünü yandaşlarına peşkeş çeken bu ik- tidarın uygulamaları utanç vericidir. Okya- nus ötesine körü körüne bağlılığınız utanç ve- ren anlayıştır” dedi. AKP’li Ayşenur Bahçeka- pılı sataşma gerekçesiyle söz aldõğõnda “ancak belli bir seviyeden konuşabileceğini” söyleyin- ce, Soysal tekrar söz aldõ. Soysal, “Seviyeden kastınız herhalde sayın Başbakan” deyince AKP sõralarõndan protestolar yükseldi. AKP’liler “Ahlaksız herif” “terbiyesiz” “Allah’ın öküzü’ diye bağõrõrken, bazõlarõ kürsüye doğru yürüdü. Gerginlik tõrmanõrken birleşime ara verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle