23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Demokrat Kimdir, Neye Benzer? Son ayların en hararetli tartışması kimin daha “demokrat, özgürlükçü”, kimin “darbeci, cuntacı” olduğu şeklinde tezahür etti efendim. Gazetelerde yer alan “yararlanılacaklar- tutuklanacaklar” listeleri de bu tartışmaya ayrı bir renk kattı. Basınımızın değerli mensupları arasındaki bu çok derin tartışmanın söz konusu gazeteci kardeşlerimizin geçmişlerine kadar uzanması ise acaba “hafıza-i beşer, gerçekten nisyan ile mi maluldür” yoksa “arşiv asla unutmaz mı” noktasına geldi dayandı mirim. Yalnız kafama bir şey takıldı, onun içinden çıkamıyorum. Kim daha demokrat, kim daha özgürlükçü tartışırken, elimizdeki ölçütün ne olduğu konusunda sarih bir fikre varamadım muhterem kardeşlerim. Sözgelimi 12 Eylül darbesini, cuntasını, faşizmini “canım o günlerde de ortalama günlük kıyam 20 kişi civarındaydı” diyenlerle, “ama o kıyamın arkasında zaten cuntacılar, derin devletçiler, kontracılar vardı” diyenler arasındaki bir tartışma çok anlaşılır bir şeydir. Onu anlayabiliyorum. Hiç kuşkusuz darbecileri alkışlamak için bin dereden su getirenlere “özgürlükçü”, “demokrat” payesi verecek değiliz. Ama o günlerin darbeye karşı çıkanlar ya da çıktıklarını iddia edenler arasında da bir ayrım yapmak, kim ucuz kahramandır, kim gerçekten cefasını çekerek darbecilerle cebelleşmiştir ayırmak gerekmez mi? Gerekir. Soruyu doğru soracaksınız. Darbeye karşı çıkanlar, çıkmayanlar ayrımı eksiktir, eksik olduğu için de yanlıştır. Sorunun doğrusu “Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü konusunda, Komünist Partisi’nin legal, yasal çalışma hakkı konusunda kim ne demişti, kim ne tutum almıştı?” sorusudur. Hafıza-i beşer nisyan ile malul değilse, arşiv orada duruyorsa, ben, Türkiye Komünist Partisi ile aynı görüşleri paylaşmayan, bunu açıkça ilan eden, partinin sözcüleriyle polemiklere giren, ama Komünist Partisi’nin, komünistlerin düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü, TCK’nin 141-142. maddelerinin kaldırılmasını sonuna kadar savunan, bunun için savaşan pek çok gerçek demokrat tanıyorum. Örnek olsun diye, ölümüyle de mücadelesi kanıtlanmış birinin ismini söyleyeyim: Uğur Mumcu. Peki şimdinin pek kahraman, pek özgürlükçü yazar ve gazetecileri o zaman ne yapıyor, neler yazıyorlardı? “O günün ağır koşullarında Demirel’i savunmak özgürlükçü olmaya yetiyordu” derseniz, bir şey diyemem size efendim, ama demokratlığın, liberalliğin ölçütü bu kadar dar olabilir mi? Aslında Batı’nın bazı demokratlarında da demokrasinin ölçütü bu kadar dardır. Ben yine izninizle tanığı olduğum bir hadiseyi arz edeyim efendim: Berlin duvarı yıkılmış, Doğu-Batı birleşmiş, Demokratik Alman Cumhuriyeti dağılmış, fakat ne hazindir ki! Doğu yine komünistlere oy vermeye devam ediyor, adlarını değiştirseler de bir avuç komünist Federal Alman Parlamentosu Bundestag’a girmeyi başarmış. Ne oldu dersiniz? Pek demokrat Almanya’nın hükümet ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) Başkanı, Bavyera Eyaleti’nin Başbakanı Theodor Waigel ağzından köpükler saçarak bağırmaya başladı meclis kürsüsünde; “bu komonistler (Alman dilinde, ama aynen böyle söylüyordu) meclisimizi kirletemezler. Hepsini dışarı atalım”. Tabii atamadılar, meclisin çoğunluğu bu hızlı “demokrat” ve dehşetli anti komünisti ciddiye almadı. Demem o ki, Batı demokrasisinde de şimdi bizde görüldüğü gibi demokratlığını Demirel’i savunmakla “kanıtlayan” ve bu kanıtı yeterli gören ve onları pek beğenenlere benzeyen zamane evlatları olmuştu, bundan sonra da olacaktır, çünkü “Batı demokrasisinin” de bir tahammül sınırı vardır, değil mi efendim! Allah aslan demokratlarımızı, demokrasilerimizin ve bizim anlı şanlı medyamızın başından, sonundan, kenarından, zinhar köşesinden eksik etmesin efendim. e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hükümetinin uzlaşmaz tavrõ ne- deniyle Türkiye genelinde işçi ve memurlar, TEKEL işçilerine destek ol- mak amacõyla yarõn bir günlüğüne iş bõrakacaklar. Eylemden sonra da 5 Şu- bat’ta, konfederasyonlar tekrar bir araya gelerek, sonraki süreçte yapõla- caklarõ kararlaştõracaklar. TEKEL işçilerinin özlük haklarõy- la birlikte başka kamu kurum ve ku- ruluşlarõna geçmek amacõyla Türk-İş Genel Merkezi önünde başlattõklarõ ey- lem bugün 51. güne ulaştõ. Eylemin 50. günü olan dün, Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ve KESK yöneticileri, Türk-İş Genel Merkezi’nde bir araya gelerek, daha önce aldõklarõ eylem kararõnõ gözden geçirdi. Türk-İş Genel Başkanõ Mus- tafa Kumlu, toplantõnõn ardõndan yaptõğõ açõklamada, konfederasyonlar olarak, TEKEL işçilerinin sorunu- nun masa başõnda çözülmesi için di- yalogdan yana olduklarõnõ ifade ede- rek sorunun diyalogla neticelenmemesi halinde bugün “Üretimden Gelen Gücü Kullanma” eylemi yapacakla- rõnõ açõkladõklarõnõ anõmsattõ. Önceki gün geç saatlere dek yaptõklarõ mü- zakerelerden olumlu bir netice ala- madõklarõnõ, müzakerelerin anlaş- mazlõkla sonuçlandõğõnõ ifade eden Kumlu, ancak 4/C statüsünde belli bir noktaya gelinmiş olmasõnõ ise önem- sediklerini söyledi. Kendilerinin TEKEL işyerleri ka- patõldõğõ için daha önceki örneklerde olduğu gibi buradaki işçilerin başka kamu kuruluşlarõna geçirilmesini is- tediklerini dile getiren Kumlu, bu ko- nuda hükümeti bir türlü ikna edeme- diklerini kaydetti. Hükümetle arala- rõndaki görüş farklõlõğõnõn işçilerin yeniden nasõl istihdam edileceği ko- nusundan kaynaklandõğõnõ ifade eden Kumlu, “üretimden gelen gücü kul- lanma” eylemini gerekli hazõrlõklarõ yaptõktan sonra bugün yerine yarõn yapmayõ kararlaştõrdõklarõnõ bildirdi. Kumlu, eylemin 08.00 ile 17.00 saatleri arasõnda gerçekleştirileceğini kaydetti. Kumlu, bu eylemin ardõndan 5 Şubat Cuma günü saat 14.00’te KESK Genel Merkezi’nde tekrar bir araya gelerek daha sonra yapõlacaklarõ planlayacaklarõnõ belirtti. ‘Diyalogdan yanayız’ Kumlu, şunlarõ söyledi: “4 Şubat’ta (yarın) üretimden gelen gücün kullanılmasından son- ra oturup ne yapacağımızı konfe- derasyonlarla değerlendireceğiz. Konfederasyon başkanı arkadaşla- rımızın altını çizdiği husus; biz her zaman masa başında bu işin biti- rilmesi için diyalogdan yana oldu- ğumuzu her fırsatta söylüyoruz.” Kumlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn işçi ve memur konfede- rasyonlarõnõn birleşmesi yönündeki çağrõsõnõn anõmsatõlmasõ üzerine de bu öneriyi televizyondan duyduğunu, Memur-Sen Konfederasyonu’nun yaptõğõ bir toplantõda Başbakan Er- doğan’õn bu çağrõyõ yaptõğõnõ anõm- sattõ. Kumlu, bunu kendi aralarõnda değerlendirmediklerini ifade etti. Bir gazetecinin, yarõnki bir günlük iş bõrakma eylemine katõlõmõn ne bo- yutta olacağõ sorusuna Kumlu, “En et- kili şekilde uygulamaya çalışacağız” yanõtõnõ verdi. “Başbakan Erdoğan’ın Türk-İş önündeki eyleme 1 aylık süre tanı- dığı aksi takdirde müdahale edile- ceğini söylediği” anõmsatõlan Kumlu, “O bizim işimiz değil. O hükümetin yapacağı bir şey. O konuda müda- haleyi yapacak ben olsam, ‘şu şöy- le olacak’ diye sizinle paylaşırım. Müdahaleyi edecek veya etmeyecek hükümet. Onun kararını hükümet verecek” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi - DİSK, TÜRK-İŞ, KESK, Kamu-Sen, TMMOB İstanbul şubeleri, İstanbul Ta- bip Odasõ, İstanbul Eczacõ Odasõ ve İstanbul Diş He- kimleri Odasõ üyeleri, Ankara’da 50 gündür direniş- te olan TEKEL işçilerine destek olarak, 4 Şubat Per- şembe günü genel grevi destekleyeceklerini açõkladõlar. Taksim Meydanõ’nda toplanan kalabalõk grup, sa- ğanak yağõşa karşõn “4-C’ye son verelim”, “Güvenceli iş güvenli gelecek” dövizleri taşõyõp “İşçi, memur el ele genel greve”, “Söz bitti sıra eylemde”, “Durmak yok eyleme devam” sloganlarõ atarak Galatasaray Meydanõ’na kadar yürüdü. Grup adõna açõklama ya- pan DİSK Genel Başkan Yardõmcõsõ Ali Cancı, AKP iktidarõnõn özlük haklarõ elinden alõnan TEKEL işçilerine özlük haklarõnõ vermek yerine işçileri, 50 gündür sokağa ittiğini belirterek, “TEKEL işçileri hü- kümetten daha fazla para alabilmek için sokağa dökülmedi. Açlık grevini para ve kendi ikbali için yapmadı. TEKEL işçisi, işçi olarak ve kadrolu ça- lışmak istiyor. Üstelik ücretlerinde indirim yapıl- masının dahi tartışılabileceğini söylüyorlar” dedi. İktidarõn uyguladõğõ sömürü düzenine karşõ 4 Şubat Perşembe günü genel greve gideceklerini açõklayan Cancõ, “Haklarımızı aramak için 4 Şubat tarihin- de genel eylem-genel grevde olacağız. Bütün emek dostlarını da yan yana olmaya, emek cephesini ge- nişletmeye, ortak çıkarlarımız için birlikte müca- dele etmeye çağırıyoruz” diye konuştu. Taksim’deişçileredestekyürüyüşü MURAT KIŞLALI ANKARA - Hükümetin, işçilerini, “kapatılacak” gerekçesiyle işten çõ- kardõğõ TEKEL’e bu yõl 11.7 milyon liralõk kamu yatõrõmõ yapacağõ ortaya çõktõ. Yatõrõmõn 6 milyon liralõk kõs- mõ “ambalaj makinelerini”, 5.7 milyon liralõk kõsmõ ise yeni “ida- me-yenileme” yatõrõmlarõnõ kapsõ- yor. Hükümet daha önce de dönemin Maliye Bakanõ Kemal Unakıtan aracõlõğõyla TEKEL işçilerine, çalõş- tõklarõ Yaprak Tütün İşletmeleri’nin kapanmayacağõ sözü vermiş, buna karşõn işletmelerin kapatõlmasõna ka- rar verilmişti. TEKEL işçilerinin 50 gündür ey- lem yapmasõna neden olan gelişme- ler, TEKEL’in özelleştirilmesi sonu- cu, kamuda kalmak isteyen işçilerin kuruma bağlõ Yaprak Tütün İşletme- leri’ne geçmeleri ile başladõ. Başba- kan Tayyip Erdoğan’õn bu süreci TRT-1’de yaptõğõ konuşmada “2004’te biz özelleştirme nedeniyle dışarıda açıkta kalan olmasın diye 4-C olayını gündeme getirdik. Sen- dikalar, bunu gündeme getirdiği- mizde başta Türk-İş olmak üzere bize teşekkür ettiler. Enteresan olan 4-C’yi kabullenirken bizi al- kışlayanlar, sevenler şimdi ‘4-C’yi istemezük’ diyorlar” şeklinde açõk- lamasõna karşõn, hükümet özelleştir- me sürecinde TEKEL işçilerini mev- cut özlük haklarõyla beraber işlerini kaybetmeyecekleri taahhüdüyle ikna etti. Bunun kanõtõ da dönemin Mali- ye Bakanõ Unakõtan’õn CHP Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un 6 Ağustos 2008 tarihli soru önergesine verdiği “Yaprak Tütün İşletme müdürlüklerinin satılması ya da kapatılması öngörülmemektedir” yanõtõydõ. Hükümetin 2008’in sonuna doğru verdiği bu taahhüde karşõn, yine Başbakan Erdoğan’õn başõnda bulun- duğu ve şimdiki Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek’in de yer aldõğõ Özelleştirme Yüksek Kurulu çeşitli gerekçeler göstererek 2 Kasõm 2009 tarihinde “Yaprak Tütün İşletme müdürlüklerinin, Yaprak Tütün İşleme fabrika ve atölyelerinin, Yaprak Tütün Bakım amirlikleri- nin belli bir program dahilinde ka- patılmaları”na karar verdi. Kapatılacak işletmeye yeni yatırım Ancak hükümetin “2010 Yılı Ya- tırım Programı”nda, kapatõlacağõ söylenen Yaprak Tütün işletmeleri- nin bağlõ olduğu ve adõ Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri (TTA) AŞ olarak değiştirilen TE- KEL’e 11.7 milyon liralõk yatõrõm yapõlacağõ öngörüldü. Hükümetin yatõrõm programõna göre TTA AŞ’ye yapõlacak yatõrõmõn 6 milyon lirasõ ambalaj makinelerini kapsar- ken 5.7 milyon lirasõ ise “makine teçhizat idame-yenilemesi”ni içe- ren yeni yatõrõmlardan oluşuyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TEKEL işçilerinin, önceki gün hü- kümet tarafõndan kendilerine sunulan öneriyi kabul etmemelerinin ardõnda, hükümetin 4-C kapsamõnõ 11 ay 22 gün olarak verip 12 aya tamamla- mayarak işçileri her yõl sonunda kadrosuz kalma tehdidiyle karşõ kar- şõya bõrakmasõ ve ücretlerini ortala- ma bin TL düşürmek istemesi yatõyor. Hükümetin önerileri ile TEKEL iş- çilerinin istekleri şöyle: Hükümetten özelleştirme rüş- veti: Hükümet, özelleştirme yap- mak istediği devlet kurumlarõnda çalõşan işçilerin direncini kõrmak için bu işçilerden özelleştirilen şir- ketlerde çalõşmak istemeyip ka- muda kalmak isteyenlerin 657 sa- yõlõ Yasa’nõn 4-C maddesi kapsa- mõna girmelerine yönelik düzenle- me yapmõştõ. İşçiye 4-C dayatması: Sigara iş- letmeleri özelleştirilen TEKEL’deki işçileri önce aynõ haklarla Yaprak Tü- tün’e geçiren hükümet, daha sonra Yaprak Tütün işletmelerinin kapa- nacak olmasõ gerekçesiyle bu işçile- re “Ya işten çık ya da 657 sayılı Ya- sa’nın 4-C maddesi kapsamına gir” seçeneği sundu. 657 sayõlõ ya- sanõn 4. maddesinin “Geçici Perso- nel” başlõklõ C fõkrasõ “1 yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet ol- duğuna Bakanlar Kurulu’nca ka- rar verilen görevlerde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir” hükmünü kapsõyor. TEKEL işçilerinin mevcut du- rumu: TEKEL işçileri hem mevcut ücretlerini üçte birine çekecek, hem de sosyal haklarõnõ ellerinden alacak bu öneriyi reddetti. Yaprak Tütün’de çalõşan TEKEL işçileri 7.66 TL’lik saat ücreti üzerinden 1723 TL brüt aylõk ücreti alõyorlar. Yõllõk ikrami- ye ile birlikte bu rakam brüt 2 bin 259 TL’ye çõkõyor. Bunun kabaca neti 1700 TL’ye geliyor. Bu ortalama üc- ret kõdem ve pozisyona göre değişe- biliyor. Sosyal yardõmlarla biraz da- ha artõyor. 4-C kapsamındakilerin duru- mu: 4-C kapsamõndaki geçici işçiler ise yõlda 11 ay çalõşõyorlar. Bu ne- denle ertesi sene kadronun yenilenip yenilenmemesi hükümete bağlõ. Bu işçilerden ilköğretim mezunlarõ ayda 772 TL, lise mezunlarõ ayda 856 TL, yükseköğrenim mezunlarõ ise ayda 938 TL maaş alõyor. Yõllõk izin hak- larõ olmayan 4-C kapsamõndaki işçi- lerin sadece ayda 2 gün izni var. Sen- dikaya üye olma, toplu sözleşme, kõ- dem tazminatõ haklarõ yok. Hükümetin son önerisi: Hükümet, önceki gün yaptõğõ son öneriyle 4-C kapsamõnõ biraz daha iyileştirdi. Bu- na göre en fazla 11 ay çalõşabilen 4- C’liler yapõlacak yasal değişiklikle 11 ay 22 gün çalõşabilecek. Eklenen 22 günlük süre izin olarak kullandõrõla- cak. Ayrõca bu işçilerin “kıdem ve ih- bar tazminatı” haklarõ kullandõrõla- cak. İşçi 4-C’yi istemiyor: Daha önce işçi kadrosuyla alõnmalarõ halinde, ça- lõşacaklarõ kurumdaki ücret skalasõ- na uyacaklarõnõ beyan eden işçiler ise hükümetin 4-C kapsamõndaki õsrarõ- nõ kabul etmedi. Buna gerekçe olarak ücretlerinin düşmesi ve sosyal hak- larõnõ kaybetmelerinin yanõ sõra 4-C kapsamõnõn 1 yõllõk çalõşmaya ta- mamlanmamasõ nedeniyle her yõl sonunda kadrolarõnõ kaybetme tehli- kesiyle karşõ karşõya kalacak olmalarõ gösterildi. TEKEL emekçisine destek için işçi ve memurlar Türkiye genelinde yaşamõ durduracak Yarõn büyük eylem günü İşçiler kapatõldõğõ gerekçesiyle kapõ önüne konurken kuruma 11.7 milyon lira yatõrõm yapõldõğõ belirtildi Tekel’de yatırım çelişkisi Taleplere karşõlõk hükümetin verdikleri arasõndaki uçurum anlaşmayõ güçleştiriyor İşçi ne istiyor, hükümet ne veriyor ? ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - TEKEL işçilerinin, özlük haklarõ ile başka kamu kurum- larõna geçirilme talebiy- le başlattõklarõ eylem, 51. gününde sürüyor. Sendika yetkililerinden edinilen bilgiye göre, iş- çilerden 31 Ocak itiba- rõyla iş akdi feshedilen 8 bin 364’ünden sadece 28’i, 4/C sözleşmesini kabul etti. Sadece 28 fire verdiler Fotoğraf:CİHANORUÇOĞLU ÇELEBİ’DEN ÇEMEN TEKSTİLE ZİYARET BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP - DİSK Ge- nel Başkanõ Süleyman Çele- bi ve DİSK Tekstil Genel Başkanõ Rıdvan Budak, Ga- ziantep’te 23 gündür grevde olan Çemen Tekstil işçilerini ziyaret etti. AKP hükümeti- nin emekçi düşmanõ politika- larõnõn ülkeyi emekçiler için yaşanmaz hale getirdiğini ifa- de eden Çelebi, sendika ayrõ- mõ gözetilmeksizin mücade- lenin ortaklaştõrõlmasõnõn ka- çõnõlmaz olduğunu belirterek, “Biz DİSK olarak nasıl TE- KEL işçilerinin direnişini destekliyorsak Türk-İş’e bağlı sendikaların şubeleri de Antep’te Çemen Tekstil işçilerine destek olmalı. Biz bugün bu mücadeleyi yü- rütmezsek çocuklarımıza bunun hesabını veremeyiz” dedi. Daha sonra Çelebi ve Bu- dak, Çemen Tekstil patronu Kamil Çetinkaya ile görüş- tü. Budak, Çetinkaya’nõn grevin yasadõşõ olduğu iddia- sõyla açtõğõ davanõn sonucunu beklediğini ifade ederek “Patron 11 Şubat’taki mahkeme sonunda ne ka- rar çıkarsa çıksın masaya oturmaya söz verdi” diye konuştu. İzzettin Doğan: Tepkisiz kalmayız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cem Vakfõ Başka- nõ İzzettin Doğan, cemevleri- ne yasal statü verilmemesine tepki göstererek “Diyanet’in genel bütçeden aldığı pay- dan Aleviler bir kuruş al- mamaktadır. Bu tablo kar- şısında Aleviler bugüne ka- dar sokağa dökülmedilerse birtakım teşebbüslere girmedilerse, bu girme- yecekleri anlamına gelmez” dedi. Alevilerin taleplerini reddeden Başbakanlõk kararõnõn iptal istemini reddeden Ankara 6. İda- re Mahkemesi’nin kararõnõn temyiz duruşmasõ Danõştay’da yapõldõ. Doğan, uluslararasõ anlaş- malarõn “bir kişinin inancını dilediği şekilde icra edebileceğini, propagandasını yapabile- ceğini” öngördüğünü belirterek kararõn hukuki olmadõğõnõ savundu. Duruşmaya Başbakanlõk adõna katõlan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fa- kültesi’nden Prof. Saim Yeprem ibadethane statüsünün Aleviliğin din gibi algõlanmasõna neden olacağõnõ söyledi. CEMEVLERİNİN STATÜSÜ Fotoğraf:AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle