18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B A rtõk Havana’dayõz. Bir yandan tören için hazõrlõklar, öte yandan kentin her yanõnõ görme, görebilme telaşõ… Nâzım Hikmet “Hikâye insanoğlu üstüne / insanoğlunun gençliği / umutları üstüne / hikâyeyi benden güzel anlattılar / benden gü- zel anlatacaklar / hikâyeyi dost düşman işit- meyen kalmadı…” diyordu ya… işte o hi- kâyeye tanõklõk ediyoruz kentin her köşesin- de… Nâzõm Hikmet’in yaşgünü kutlama töre- ninden önce, törene ev sahipliğini yapacak Ni- colas Guillen Vakfõ’nõn başkanõ Nicolas Her- nandez Guillen’le buluşup konuşma fõrsatõ bu- luyorum. Vakfa adõnõ veren Küba’nõn en ün- lü şairlerinden Nicolas Guillen’in ( 1902- 1889) torunu… “Çok sıkı bir komünistti, çok iyi bir şair” dediği dedesini çok iyi anõmsõyor. …“Devrim sonrasında ben 7 yaşındayken sürgünden dönebilmiş, ülkesine gelebilmişti. Devrim hü- kümeti ona nice görevler verdiği, hep çok ça- lıştığı halde, her hafta sonunu biz torunla- rına ayırırdı. Biz iki erkek kardeştik, her şe- yi öğrenmemizi isterdi, edebiyatçı olmamı- zı isterdi...” Dedeye duyduklarõ büyük sevgi ve hayranlõğa karşõn iki kardeşin biri mate- matik, öteki ekonomi profesörü oldu. Nicolas Guillen 1961 yõlõnda kurulan Kü- ba Yazarlar ve Sanatçõlar Birliği UNE- AC’õn başkanõ olmuş ve ölümüne dek bu görevi sürdürmüştü. Ben onun şiirlerinde hep Afrika tamtamlarõnõ duyar gibi olduğumu çok iyi anõmsõyorum. Nicolas Guillen’in şiirlerini Türkçe, Ülkü Tamer, Özdemir İnce, Ali Cengizkan’õn çe- virilerinden okuduğumuzu, Tür- kiye’deki şiir meraklõlarõnõn onu çok iyi tanõdõklarõnõ söylediğim- de, mutlu oluyor… “Dedem, Nâzım’ın şiirlerini kendisini tanımadan önce de çok iyi biliyordu, ona hayran- dı, onu çok seviyordu. İkisi de komünistti. İkisi de sürgün hayatını, vatan hasretini de- rinden yaşamıştı. Ortak dille- ri Fransızcaydı, aralarında Fransızca konuşuyorlardı…” Dostluklarõnõn pekişmesi 1961’de Havana’daki “Dünya Şairler ve Yazarlar Kongre- si’nde”. Nicolas Guillen, üç hafta boyunca Nâzõm Hikmet’e ülkesini dolaştõrdõ. O günleri Kübalõ şair şöyle niteleyecekti: “Yeni taç giymiş bir prense, bir krala im- paratorluğunu göstermek gibiydi…” Torun Guillen’i dinliyorum: “Görülecek bir şeydi. Nâzım burada her gittiği yerde kahraman gibi, çiçeklerle karşılanıyor, millet ellini sıkabilmek için birbiriyle ya- rışıyordu. Edebiyat dergilerinde şiirleri ya- yımlanıyor, ressamlar portresini yapı- yordu.” Şu son söylediğini yalnõz ondan değil, tö- rene katõlan birçok insandan duyacaktõm. Törenin izdüşümü Nicolas Hernandez Guillen’le Yazarlar ve Sanatçõlar Birliği’nin bir köşesinde bunlarõ ko- nuşurken heyecandan yerinde duramayan biri var: Kübalõ oyuncu Claudia Rojas… Bi- ze ünlü bir oyuncu olduğu, ülkesi dõşõnda Meksika ve İspanya’da tiyatro yaptõğõ, İs- panya’da ödüller kazandõğõ söylendi. Onu ta- nõmõyoruz. Biraz sonra Genco Erkal’la bir- likte Nâzım Hikmet’in şiirlerini İspanyolca yorumlayacak. Daha dün tanõştõ Genco Er- kal’la; o şiirleri daha dün eline ilk kez aldõ… Bu sabah annesine telefon etti, “İmdaaaat! Anne çok korkuyorum. Karşımdaki bu Türk oyuncu müthiş bir aktör, ben şimdi ne yapacağım, çok çok korkuyorum” diye ağladõ… (Bunlarõ bana elbet törenden sonra anlatacaktõ…) Nicolas Guillen, hayranõ olduğu Nâzõm Hikmet’e üç hafta boyunca ülkesini gezdirdi ‘Taç giymiş prens gibiydi’ 1 ŞUBAT 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Küba’nın en ünlü şairlerinden Nicolas Guillen’in torunu N. Hernandez Guillen’den bol bol bilgi aldım. S onra… Sonra işte Yazarlar ve Sanatçõ- lar Birliği’nin bahçesi dolmaya başla- dõ. Sonra salona geçildi… Sevgili Okur- lar töreni size daha önce anlatmõştõm. (Ka- çõrmõş olanlar 22 Ocak tarihli gazetemizden ya da www.zeyneporal.com’dan okuyabilir.) Yinelemeyeceğim. Olsa olsa şunu ekleyece- ğim: Ne Hıfzı Topuz’un “Venceremos” diye bi- ten Nâzõm tanõklõğõ, ne Orhan Şallıel’in pi- yanoda harmandalõyla salsayõ buluşturup iki milletin insanlarõnõ “uçurması”; ne Claudia Rojas’la Genco Erkal’õn mucizevi birlikte- liğiyle hepimizi gözyaşlarõna boğmasõ, ne de sahnede yer alan bütün o olaylar…. Hiçbiri orada başlayõp orada biten bir şey değildi. Ora- da yaşadõğõmõz başka bir olaydõ. Orada yaşadõğõmõz ne sadece Küba’dan, ne de sadece Nâzõm Hikmet’ten kaynak- lanõyordu. Orada yaşadõğõmõz, “Başka bir dünya mümkün” düşüncesine inanmõş insanla- rõn bir araya gelmesinden, bu inançlarõnõ, bu düşüncelerini sürdürmelerinden kay- naklanõyordu. Törenin sonunda aynõ yoğun duygular içinde Kübalõ ve Türkiyeli insanlar birbirine sarõlmõş, birbirinin gözlerinin içine bakarak, sözcüklere bile gereksinim duymadan adeta “İyi ki varsınız!” diyorlardõ. Nicolas Hernandez Guillen’in “Meh- met Aksoy’un muhteşem heykelini, Nâ- zım’ın şiiri kadar aydınlık, sıcak, ışıklı bir yere koyacağız” sözleri… Özcan Arca’nõn “Nâzım ve dostu Guil- len iki şair (heykelleri kastediyor) umarım ki o parkta düşüncelerinden ötürü hiç kimsenin acı çekmediği bir dünya için sohbet ederler” sözleri… Evet her zaman daha iyi, daha güzel, daha adil bir dünya mümkün… Bizler varõz ya… İşte bunun mutluluğu, o törenle bitecek gibi değildi… Heykeltıraşlar arası işbirliği Törene katõlanlar arasõnda, Pablo Ar- mando Fernandez, Guillermo Garcia, Jai- ma Saruski, Nancy Morejon gibi Küba’nõn önemli şair ve yazarlarõnõn bulunduğunu be- lirtip törenden ayrõlõyorum. Son bir randevu: Mehmet Aksoy’la Kü- ba’nõn ünlü heykeltõraşõ Havana Güzel Sa- natlar Müzesi’nde buluşacaklar. Malum, hey- kelin altõna kaide yapõlacak vb… Nicolas Gu- illen, Mehmet Aksoy, Kıymet Coşkun tam yola çõkõyorlardõ ki ben de peşlerine takõldõm. José Villa Soberon’un sadece Küba’nõn çe- şitli kentlerinde değil; dünyanõn birçok ül- kesinde heykelleri var. Havana’ya gidecek olursanõz, insan boyunda, ünlü ya da ünsüz in- sanlarõn günlük hayatõn içindeki heykelleri- ne rastlayabilirsiniz. Onlarõn çoğu Villa So- beron’un eserleri: Katedral meydanõndaki “Parisli Serseri”, Floridita barõndaki He- mingway heykeli, John Lennon Parkõ’ndaki John Lennon heykeli vb. Ancak bu sipariş eserler bir yana, araştõr- maya dayalõ, malzemeyi sõnadõğõ figüratif ol- mayan heykelleri de var. Nitekim müzedeki sergisi bu tür eserleri bir araya getiriyordu. İki sanatçõyõ, iki heykeltõraşõ baş başa soh- bete bõrakõp, bizler bol bol fotoğraf çekme işi- ne daldõk! Elbet John Lennon’la da çektirdik! Heykelin tam ayaklarõnõn dibinde “Hayal gör- düğümü söyleyebilirsiniz… Ama hayal kuran yalnız ben değilim” sözleri yazõlõ. 2000 Yõlõnda Fidel Castro bu heykeli açarken “Ben de bir hayalciyim. Hayalle- rinin bir bölümünün gerçekleştiğini gören bir hayalci…” demiş. Çok hoşuma gitti. Doğru söylemiş. (“Bir bölümünü” sözüne dikkat!) Havana sokaklarında açık hava berberi. Havana sokaklarında Che. İki heykeltıraşın buluşması: Mehmet Aksoy ve Villa Soberon ve N.H. Guillen. (Arkada görünen Villa Soberon’un eseri) Havana’da sanatçılar pazarı. Orada yaşadığımız ne sadece Küba’dan ne de sadece Nâzım Hikmet’ten kaynaklanıyordu Başka bir dünya mümkün John Lennon Parkı’nda (Kıymet Coşkun, Mehmet Aksoy, N. Guillen ve Zeynep Oral. John Lennon’la sohbet). Not: Bu yazõ dizisinde kendi çektiklerimin yanõ sõra Hü- meyra Erdoğan, Kõymet Coşkun, Nurgül Arõkan, Mü- zeyyen Şanal, Üstün Akmen ve Zeynep Altõok’un da çek- tiklerini kullandõm. Hepsine teşekkür ederim. H avana’dan ayrõlmadan önce, kentin dillere destan opera- sõnõ görmeden olmazdõ. 1800’lerin başõndan kalma asõl adõ “Gran Teatro Garcia Lorca” olan, ama herkesin kõsaca “opera” dedi- ği bu yapõ 2500 seyirci/dinleyici kap- asiteli bir salona sahip. Bu gör- kemli yapõda, efsanevi dansçõ Ali- cia Alonso’nun kurduğu dünyaca ünlü Küba Ulusal Balesi’nden muh- teşem flamenko dansõ izlemek ola- ğanüstü bir deneyimdi. Havana’da son günümüz. So- kaklardaki kitap sergilerine, her köşe başõnda ibadet eder gibi mü- zik yapanlara, dans edenlere ve- da etme zamanõ. Sanatçõlar pazarõ eskiden şehrin ortasõndaydõ şimdi limana taşõn- mõş, uçsuz bucaksõz bir alanda uza- nõyor. Resimler, heyk- elcikler, boncuklar, meyve çekirdeklerin- den takõlar, deniz kabuklarõndan mücevherler, hasõr işleri… Hasõrdan dev bir kaplumbağa yapmõş biri. Ne kadar güzel diyorum, “Öperseniz, prense dönüşür” diyor, kapkara yü- zündeki bembeyaz gülüşüyle… Sokaklarda dolaşõrken Che’nin bunca ticari amaçlarla kullanõlma- sõna öfkelenmiyor değilim. Aklõnõ- za gelebilecek her şeyin üzerinde bir Che fotoğrafõ. Ama yalnõz o mu? Hemingway, yaşamõnõn 30 yõlõ- nõ geçirmiş Küba’da. Ayak bastõğõ her yer, bugün turizm hizmetin- de… Havana’da yõllarca kaldõğõ ve “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”u yazdõğõ otel, Ambos Mundos ken- tin en gözde lokantasõ ve ba- rõ…“Daiquiri”sini (romlu bir içki) yudumladõğõ mekân Floridita bar… Bir köşede, bara kolunu dayamõş iç- kisini yudumlayan heykeli… Havana’dan 25 km. ötede küçük bir balõkçõ köyünde, San Fransis- co de Paula’da evi var. Ekibimiz- de bunca edebiyatçõ varken o mü- ze evi ziyaret etmeden Hava- na’dan ayrõlamayõz… Pınar Kür ve Füsun Akatlı’nõn peşine düşüp, yazarõn 9 bin kitaplõk kütüphane- sini ve yaşama biçimini sergileyen evi dolaşõyoruz. Dolaşõrken gökyüzü yarõlõyor san- ki, en korkunç, en muhteşem tropik yağmura tutuluyoruz… Sevgili okurlar, Nâzõm Hikmet’le bir haftalõk Küba yolcu- luğumuz sona erdi. Nâzõm Hikmet Kültür ve Sanat Vakfõ ve Mehmet Aksoy’un, ne zamandõr düşlediği bir olayõ ger- çekleştirmiş olduk. Nâzõm Hikmet’in heykeli Kü- ba’ya armağan edildi. Yaşadõğõ onca düş kõrõklõğõndan sonra şaire gençliğini, umutlarõnõ, coşkusunu ve umudunu yeniden kazandõran Kübalõlara teşekkür et- miş olduk. Sanõrõm bu yolculukta hepimizi en mutlu eden de oraya kalõcõ bir şey bõ- rakabilmek ve Nâzõm sevgisinde bu- luşabilmekti. Akşam uçakta baktõm, 35 kişinin de yüzünde bir gülümseme vardõ… Havana’nõn õşõklarõ gözden kaybol- duğunda, kitabõmõ çõkarõp okumaya başladõm. Nâzõm Hikmet’in “Ha- vana Röportajı”nõn son satõrlarõ şöyleydi: “…ve ben her gün biraz daha gencim havanada her gün biraz daha yitiriyor ağzım dünyanın acılığını her gün biraz daha yumuşuyor çizgileri avuçlarımın ve çok uzaklarda bir kadının beni ama yalnız beni düşündüğüne inanıyorum her gün biraz daha ve her gün biraz daha keyifli türkü söyleyerek geçiyorum havana sokaklarından somos sosyalitas palante pa- lante (biz sosyalistiz, haydi ileri)” BİTTİ A Y R I L I K V A K T İ Özcan Arca ve Mehmet Aksoy, son hazırlıkları gözden geçiriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle