19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B Edirne PB Kocaeli B Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara B 14 12 13 12 13 14 13 10 13 13 14 13 8 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B Y B B Y Y B Y B B PB PB PB 10 6 12 19 21 20 20 18 18 19 14 11 10 Oslo K Helsinki K Stockholm K Londra PB AmsterdamK Brüksel K Paris K Bonn K Münih K Berlin B Budapeşte K Madrid Y Viyana B 10 2 3 2 0 1 2 3 2 0 3 14 4 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B PB Y PB K B A A B A PB PB Y 11 7 17 17 2 9 17 4 17 4 14 22 16 Yurt geneli parçalı zamanla kuzey ve güney kesimleri çok bulutlu, Doğu Akdeniz, Karadeniz’in kıyı kesimleri Sakarya, Konya, Karaman, Niğde Şanlıurfa, Gaziantp ile akşam saatlerinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin doğusu yağışlı geçecek. Yağışlar genellikle yağmur ve sağanak, Batı Karadeniz’in yükseklerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde geçecek. Hava sıcaklığı İç Anadolu, Doğu Akdeniz’de 6 ila 10, Batı Akdeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 2 ila 4 derece azalacak. CUMHURİYET 6 ARALIK 2010 PAZARTESİ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Aralık Cumhuriyet’in dünkü birinci sayfası ülkemizde demokrasinin ulaştığı ‘ileri’ seviyeyi göstermesi açısından ibret vericiydi. Demokrasi denen soyut kavramın bir ülkedeki düzeyinin en önemli göstergeleri nelerdir? Özgürlüklerin kısıtlama olmaksızın uygulanmasıdır. ‘Öteki’ne duyulan hoşgörüdür. Hukukun üstünlüğüdür. İnsan haklarıdır, cinsiyetler arası eşitliktir. Katılımcı sivil toplumdur. Şeffaflık ve idarecilerin hesap verebilir olmasıdır. Şimdi bazı haberler çerçevesinde bizdeki demokrasiyi değerlendirelim: Dünkü Cumhuriyet’in ilk sayfasının ortasında, Başbakan’ı protesto etmeye gittikleri için polisten dayak ve biber gazı yiyen öğrencilerin fotoğrafları. Yani ‘özgürlükler’ meselesi tamam. Bir de gençleri seviyorlarmış, dövdükten sonra haftaya da toplantı yapacaklarmış... Hemen altında “Türkiye’de kimsenin hukuki güvencesinin kalmadığını” söyleyen bir baro başkanı. Onun yanında 600 günü geçen tutukluluk sürelerinin hukuka aykırılığına ilişkin bir başka haber. Demek ki ‘hukuk devleti’ de tamam... Manşette ise Nobel Edebiyat Ödülü’ne sahip dünyaca ünlü bir vatandaşının, İslamcıların tepkisi nedeniyle Türkiye’ye gelememesinden duyduğu rahatsızlığı çekinerek ifade eden bir büyükelçinin isyanı: “Modernleşme hoşgörü gerektirir” Yani ‘hoşgörü’nün âlâsı da bizde... Sayfanın sağında çalışma hayatını ve emekçinin sorunlarını en yakından izleyen gazetecilerden Mustafa Çakır’ın özel haberi: “Çalışma Bakanlığı’ndan meslek odalarına bypass.” An ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER İleri Demokrasi ladık ki ‘sivil toplum’ da mükemmel işliyor... Ne kaldı geriye? Şeffaflık ve hesap verebilirlik. Amerikan gizli belgelerinde Başbakan ve yakınlarıyla ilgili sayısız yolsuzluk iddiası. Ana muhalefet lideri soruyor, Başbakan ise “olmayan şeyin açıklaması olmaz” deyip basını suçluyor. ‘Temiz toplum’ hedefimiz de tamam. Eksiğimiz kalmadı. İşte size AKP’nin ileri demokrasisi... kı tanıyan ülke olmakla övünen Türkiye ise bu hakkın verilmesinden 76 yıl sonra ancak dünya 104’üncüsü. Yerel düzeyde temsil durumu daha vahim. İl genel meclislerinin yüzde 4’ü kadın. 91 ilin 36’sının il genel meclisinde ise hiç kadın üye yok. Kadın belediye başkanı oranımız binde 9. Eşitsizlik sadece temsilde kalmıyor ki. Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) “Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği2010” raporuna göre kadınerkek eşitliği sıralamasında, ekonomik katılım ve fırsat eşitliği açısından Türkiye 134 ülke arasında 131. durumda. Sadece Yemen, Suudi Arabistan ve Pakistan’ın üzerinde. BM İnsani Gelişme Raporu verileri ışığında Türkiye’de insani gelişmişlik seviyesi erkekler için 0.81; kadınlar için 0.74. Bu farkın esas sorumlusu ise kadınlar aleyhine eğitim, gelir ve mülkiyet eşitsizliği (eğitim endeksi erkekler için 0.80, kadınlar için 0.66; gelir endeksi erkekler için 0.95, kadınlar için 0.81). 2010 Türkiyesi’nde ceza kanunumuz kadını özerk bir birey olarak değil ataerkil ailenin bağımlı bir üyesi olarak gören yaklaşımını koruyor. Ör neğin kız ve kadın kaçırma ile ilgili maddede hâlâ kadının evli ya da bekâr olmasına göre farklı cezalar verilmesi öngörülüyor. Kaçırılan kadının iradesine bakılmaksızın, kaçırmanın evlenme amacıyla yapılması halinde cezada indirim yapılıyor, “evlilik içi tecavüz” diye bir suç unsuruna yer dahi verilmiyor. Kadının ikincil konumda sayılmasının sonucu olan kadına yönelik şiddet de azalacağına artıyor. Son sekiz yılda 4 bin 763 kadın öldürüldü. Töre ve namus cinayetlerine kurban giden kadın sayısı da yine AKP döneminde yüzde 1400 artmış durumda. Görüldüğü gibi, Başbakanımızın zaten varlığına dahi inanmadığı ‘cinsiyetler arası eşitlik’ konusunda da demokrasimiz en ileri noktaya ulaşmıştır. Tam anlamıyla bir ‘kadınsız demokrasi’ olmuştur. Demokrasi karnemizi ortaya koyan dünkü Cumhuriyet’te, Ayşe Sayın imzasını taşıyan en az diğerleri kadar önemli bir başka haberde de AKP döneminde ileri demokrasi ile birlikte ulaştığımız refah seviyesi iktidarın kendi bakanının ağzından itiraf ediliyordu: ‘16.5 milyon çalışan açlık sınırının altında’ Demokrasimizin düzeyi açısından daha fazla göstergeye ve değerlendirmeye gerek kaldı mı? GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Kadınsız demokrasi’ Gazetemizin birinci sayfasında önemli bir haber daha vardı dün. Evrensel insan haklarının temel unsurlarından kadın haklarıyla ilgili. Sevil Arınan, Türk kadınlarının, demokratik haklara erişiminin 76. yılında Meclis’te yüzde 10’u bile bulmayan temsillerinden şikâyetlerini haberleştirmişti. Dünyada kadın milletvekili oranının yüzde 40 ve üzerinde olduğu 4 ülke var. Meclis’e kadın kotası getiren Ruanda’da yüzde 48.8’e erişilmiş. İkinci İsveç yüzde 47, üçüncü Finlandiya yüzde 41.5 ve dördüncü Arjantin’de vekillerin yüzde 40’ı kadın. Dünyada kadına ilk seçme ve seçilme hak [email protected] Polis dayağına hemen her kesimden büyük tepki gelirken öğrenciler de seslerini Taksim’de yükseltti çözümsüzlük yanlılarının elinden kurtaracağız...” Kurtardılar... 8 yıldır acil çözümcüler iktidarda ama, değişen fazla bir şey yok. Kasım ayı Kıbrıs’ın daha fazla konuşulduğu bir dönem oldu. Birinci nedeni klasik; 15 Kasım KKTC’nin kuruluş yıldönümü. 15 Kasım 1983’te kurulan KKTC, öteki adıyla “yavru vatan” 27 yaşına bastı. Hani pek “yavru” da sayılmaz artık! Ne var ki, uluslararası adı hâlâ konmuş değil. İkinci nedeni, BM Genel Sekreteri Ban Kimun’un ev sahipliğinde New York’ta yapılan üçlü görüşme. Ban, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristofyas arasındaki zirveden şu çıktı: “Yeni bir zirve daha yapalım.” Olur... Ne zaman? “Ocak 2011’de...” Nerede arzu edersiniz? “Cenevre’de...” Ama bu sefer kesin çözüm için zirve. Elbette... Hangi zirve kesin çözüm için yapılmıyor ki! “Ama bu son fırsat, unutmayın... En son fırsat...” Evet, evet... Neredeyse 20. kezdir son fırsat yakalanacak! “O kadar olmuş mudur?” Belki daha fazla... “Peki son fırsat demeyelim, o zaman... Yeni başlangıç diyelim...” Olur, kulağa da hoş geliyor! Kara mizah bir yana... Ocaktaki zirveye dek yine daha öne defalarca kullanılmış olan başlıklar parlatılacak... Mademki yazıyı diyalog üzerine kurduk, devam edelim... “Kıbrıs için çözüm zemini neresi görünüyor?” Birleşmiş Milletler (BM). “BM, KKTC’yi bir devlet olarak tanıyor mu?” Hayır... “KKTC’nin kurulduğu 1983 yılında BM’nin üye sayısı kaçtı?” 150’nin biraz üzerinde. “Aradan 27 yıl geçti. 2010’da BM’nin üye sayısı kaç?” 200’ün biraz üzerinde... “BM’nin üye olarak kabul ettiği bir devleti bütün dünyanın kabul ettiğini söyleyebiliriz değil mi?” Elbette, bu da soru mu! “KKTC’nin ilanından bu yana BM’nin üye sayısı üçte bir oranında artmış öyle mi?” Rakamlar öyle diyor. “Balkanlar’dan Asya’nın ortalarına kadar son 20 yılda 20’den fazla devlet kurulmuş. Tümü BM’ye üye olmuş, KKTC’nin hâlâ geleceği konuşuluyor... Başka sorum yok!” Uluslararası sorunların çözümü için zaman başka türlü işler. İnsan ömrü bu tarife uygun düşmez. Örneğin Osmanlı’nın Girit sorunu 90 yıldan fazla sürmüştü! AKP hükümeti her ne pahasına olursa olsun, bir an önce çözüm demeye devam etsin; bu gidişle Kıbrıs, Girit’le yarışacak. Dileriz sonu Girit’e benzemez! Eğer hükümet Kosova’nın bağımsızlığına gösterdiği ilginin yarısını KKTC’ye gösterirse benzemez. Hatta bakarsınız çözüm bile olabilir. Her neyse... 2011 geliyor... Kıbrıs’ta “kesin çözüm yılı” hayırlı olsun! [email protected] ‘AKP’ye boyun eğmeyeceğiz’ İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın rektörlerle 2. buluşmasını protesto etmek için Ankara’dan İstanbul’a gitmeye çalışan ancak kente sokulmayan öğrencilere polisin biber gazı ve copla müdahale etmesi öğrenci gruplarınca Taksim’de düzenlenen gösterilerle protesto edildi. Olaylar sırasında polisin yaka paça gözaltına aldığı 14 öğrencidenn 11’i emniyetteki ifadelerinin ardından 3’ü de mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Öğrenciler, dava açmaya hazırlanıyor. Protesto hakkını kullanmak isteyen öğrencilere yönelik polisin saldırısına hemen her kesimden tepki yağdı. CHP Grup Başkanvekilleri Muharrem İnce ve Akif Hamzaçebi polis müdahalesini kınayarak Erdoğan’a istifa çağrısında bulunurken, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan bir kınama yayımladı. Boyner, “Dilimiz ve eylemlerimiz şiddet barındırdıkça nasıl demokrasi olacağız?” görüşünü dile getirdi. DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün de “12 Eylül ürünü kurumlara sarılan AKP gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi” dedi. PROF. DR. GÖKÇEBAY ‘YÖK anayasa suçu işliyor’ Yurttaşların da destek verdiği öğrenciler “AKP’ye, YÖK’e, polise, hayır” sloganı attı. Polisi haklı buldu İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, ise polisin öğrencilere yönelik tavrını “Demokratik haklar kullanılırken yasal sınırlar aşılmaya çalışılırsa o zaman polis zor kullanır” diyerek savundu. Öğrenci grupları da dün Taksim’de iki ayrı gösteri yaptı. Yurttaşların da destek verdiği ilk yürüyüşte öğrenciler “AKP’ye boyun eğmeyeceğiz” dedi. GençSen ve Ekim Gençliği üyesi öğrenciler de önce Tramvay Durağı’nda basın açıklaması yaptı. Öğrenciler daha sonra tutuklanmaları istemiyle Beyoğlu Adliyesi’ne sevk edilen arkadaşları Emre Ö, Aziz G. ve Didem A’ya destek vermek için adliye önüne gitti. Adliye çıkışında açıklama yapan 3 öğrenci, gözaltına alındıktan sonra da polis şiddetine maruz kaldıklarını söyledi. Öte yandan Pendik Kurtköy’de durdurularak gözaltına alınan 26 öğrenci de serbest bırakıldı. Hapis cezası verilen İTÜ’lüler için imza kampanyası ÖĞRETİM ELEMANLARINDAN DESTEK İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) 20082009 eğitim öğretim yılındaki açılış töreninde izinsiz gösteri yaptıkları gerekçesiyle haklarında 1 yıl 3’er aylık hapis cezası verilen ve bu cezaları ertelenen 18 öğrenci için İTÜ öğretim elemanları tarafından başlatılan imza kampanyasına okulun 78 öğretim elemanı imza attı. Yapılan yazılı açıklamada, imza kampanyasının tamamlandığı bildirildi. Düşünce üretimi ve ifadesinin demokratik bir hak ve yükümlülük olduğu belirtilen kampanya metninde şu görüşlere yer verildi: “Bu hak, temelinde bağımsız ve özgür düşünce üretiminin yattığı üniversitede de olmazsa olmaz bir koşuldur. Bu nedenle İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim elemanları olarak, üniversiteye polis çağırılması, üniversite içinde polisin öğrencilere müdahale etmesi, öğrencilerin gözaltına alınması ve başlatılan adli süreç sonucunda hapis ve para cezasına çarptırılmasının, demokratik hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önünde ciddi bir engel oluşturduğunu düşünüyoruz.” ‘Ensest’ sözcüğünün karşılığına ‘Kızılbaş’ yazılan sözlük Alevileri çileden çıkardı Haber Merkezi İstanbul Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Av. Fevzi Gümüş, İnkılâp Kitabevi tarafından basılan bir sözlükte, “ensest” sözünün karşılığına, “kızılbaşlık” yazıldığını belirterek yetkilileri özür dilemeye çağırdı. Gümüş, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi: ‘Langenscheidt New Standard Dictionary: TurkishEnglish/EnglishTurkish’ adlı sözlüğün 200. Alevilere ağır hakaret Fevzi Gümüş, Alevilerle ilgili asılsız ve çirkin iftiraların sahiplerini şiddetle kınadıklarını söylerken, “Sorumluları özür dilemeye çağırıyoruz” dedi. sayfasında ‘incest’, ‘ensest’ sözcüğünün Türkçe karşılığı,‘Akraba ile zina, kızılbaşlık’ şeklinde verilmiş. Sözlüklerin yayıncısı Langenscheidt Publishers, basan ve dağıtan ise İnkılâp Kitabevi. Yenilenmiş baskısı 2006’da yapılan sözlük piyasada çokça bulunan bir kaynak. Sözlükte yer alan ifade de göstermiştir ki, Alevileri aşağılama amaçlı ‘mum söndü’ iftirası, toplumun güya eğitimli insanlarının kafasında hâlâ canlılığını korumaktadır. Hatta, bu önyargıları bizzat bu toplumun yazarları, kadıları, İstanbul Haber Servisi Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay, üniversitelerde türbanın serbet bırakılmasıyla ilgili “Rektörler Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını görmezden gelerek üniversitelere başörtülü öğrencileri alarak anayasa suçu işliyor. Ben göz göre göre bu suçu işleyemem. Bu öğrencilerin üniversiteye girebilmesi için yasa değişikliği gerekli” dedi. Gökçebay, Ulusal Kanal’da katıldığı bir programda üniversitelerdeki türban sorunu, kadrolaşma ve baskılara ilişkin açıklamalarda bulundu. YÖK’ün üniversitelere yolladığı türbanı serbest bırakan genelgeyi değerlendiren Prof. Dr. Bahri Gökçebay, “Öğrenciler okula girebilir ancak rektörler disiplin soruşturması başlatmalı. Üniversitede türbanın serbest bırakılması ancak yasa değişikliği ile olur” diye konuştu. Türkiye’de 154 üniversite olduğunu ve her şehre bir üniversite açılmasının bilimsel çalışmaları engelleyeceğini belirten Gökçebay, şunları söyledi: “YÖK Yasası değişirken ilk öncelik rektörlere puanlama sistemi getirilmesi ve üniversitelerin sınıflandırılması lazım. Bir üniversiteyi İstanbul Üniversitesi, ODTÜ yapacağım düşüncesiyle açarsanız buna ne devletin kaynakları yeterli olur, ne de yeterliliğe sahip öğretim elemanı bulabilirsiniz. Profesörlere de puanlama sistemi getirilmeli. Çünkü bu unvana sahip olanlar artık bilimsel araştırma yapmıyor. Bunu yapan çok az sayıda profesör kaldığı için üniversitelerin gelişmesi geri kalıyor.” Balbay Zonguldak’ta... Meslekte 30 yılı geride bırakan ve halen Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın geçmişten günümüze fotoğraflarından oluşan sergi İzmir’in ardından bu kez “emeğin başkenti” Zonguldak’ta açıldı. 4 Aralık Dünya Madenciler Günü etkinlikleri kapsamında önceki akşam açılan sergi Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Zonguldak Şubesi ile Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti’nin işbirliğinde gerçekleştirildi. Gecede gazetemiz haber editörlerinden Aykut Küçükkaya’nın konuşmasında Balbay’ın son kitabı “Silivri Toplama Kampı/Zulümhane”den “Balbay’ın çocuklarına duyduğu hasreti anlatan” bir bölümü alıntılaması Zonguldak Belediye Başkanı İsmail Eşref’i ve çok sayıda izleyiciyi ağlattı. CHP Milletvekili Ali İhsan Köktürk, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ramis Muslu, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, ve gazetemiz yazıişleri müdürlerinden Murat Ataş da katıldı. Etkinliğe işten atılan KARDEMİR emekçileri de destek verdi. ‘Kadrolaşma artıyor’ Kadrolaşmanın ürkütücü boyutlara vardığını ve siyasi iktidarın kendisine yakın olarak atadığı rektörlerin altında çalışan öğretim görevlilerini susturmaya yönelik girişimlerde bulunduğunu belirten Gökçebay, “Ya türbana evet diyenler ya da AKP’den aday adayı olanlar rektör olarak atanıyor. Ahmet Necdet Sezer döneminde Cumhurbaşkanı tarafından üniversitelere atanan rektör oranı yüzde 5 iken şimdi bu sayı yüzde 70’lerde. Büyük baskı ile karşı karşıyayız” dedi. şeyhülislamları, yayıncıları üretmekte ya da beslemektedir” Gümüş açıklamasını, “Herkesi, Alevilerle ilgili daha saygılı bir üslup kullanmaya davet ediyor, çirkin iftiraya yer verenleri bir kez daha kınıyoruz. Kitabevi yetkililerini özür dilemeye çağırıyoruz. Sözlüğün yeni baskısında Alevilere hakaret içeren ifadenin çıkarılmasını talep ediyoruz” diyerek sonlandırdı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle