19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ARALIK 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] EMEK Hükümet, işveren ve işçi temsilcileri bugün bir araya gelerek, gelecek yıl için geçerli olacak asgari ücretin zam oranını belirleyecek. Halen 16 yaşından büyük bekâr bir işçi için brüt 760.50 TL, net 599.12 TL olan asgari ücrete yüzde 4 zam yapılması öngörülüyor. 5’i işçi, 5’i işveren, 5’i de devlet temsilcisi olmak üzere 15 kişiden oluşan komisyonda işçi tarafını Türkİş, işveren tarafını TİSK temsil ediyor. İş Kanunu gereğince, ücretlerin komisyon aracılığı ile en geç iki yılda bir belirlenmesi gerekiyor. Bugün ayrıca, DİSK asgari ücretle ilgili kampanyasını başlatıyor. DİSK Yönetim Kurulu, asgari ücret belir 7 Asgari ücret kaç simit? leme toplantılarıyla ilgili “Asgari Ücret Kaç Simit?” adı altında bir kampanya yürütülmesini kararlaştırdı. Kampanya kapsamında; 2 Aralık 2010 günü saat 11.00’de, Ankara’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, Bölge Temsilcilikleri ve İl Temsilciliklerinin bulunduğu illerde ise Bölge Çalışma Müdürlükleri önünde kitlesel basın açıklamaları yapılıyor. Öte yandan, Bakanlık, asgari ücrete ilişkin yaş kriterinin 16’dan 18’e çıkarılması ve asgari ücretin işyerlerinde ilan zorunluluğunun kaldırılmasına ilişkin bir taslak hazırlayarak işçi ve işveren konfederasyonlarına sundu. Türkİş ve DİSK öneriye karşı çıkarken TİSK ve Hakİş öneriye sıcak bakıyor. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Adamına Göre Muamele... WikiLeaks belgelerinin bana göre en önemli yönü Türkiye için turnusol kâğıdı görevini yerine getiriyor olması. Çünkü, siyaset, ekonomi, güvenlik ve yöneticilerle ilgili konulardaki iddialar hakkında en yetkili ağızların bile “biz zaten biliyorduk” anlamına gelen cümleler kurmaları, iddiaların ilk kez dile getirilmiyor oluşunu da yansıtıyor. Şu bir başka Türkiye gerçeği ki, raporları hazırlayanların görev düzeyleri Türkiye için kabul edilebilir değil. Büyükelçiymiş, Dışişleri bakan yardımcısıymış, büyükelçilik uzmanıymış, hatta Dışişleri bakanıymış; bizim için hiçbir kıymeti harbiyesi olmuyor. Oysa internete dökülüp saçılan iddialar, gizli tanıklar, itirafçılar, kimi cemaatlerin mensupları ve destekleyicileri tarafından gündeme getirilmiş olsaydı yer yerinden oynar, yandaş gazetelerin manşetlerinden düşmez, televizyon ekranlarından sürekli dizilere benzeyen programlarla ıcığı cıcığı çıkarılmaya çalışılırdı. Oysa okuyup izlediklerimiz hiç de öyle bir görüntü vermiyor. Ancak önemli bir gelişmeyi de göz ardı etmemek gerek. AKP iktidarı ve kimi bakanlar için dile getirilen iddiaların ve tanımlamaların nedeni bulunmuş durumda. “Kuyruk acısı.” İktidara yakın çevrelere ve yandaşlara bakılırsa, 1 Mart Tezkeresi’nin yeterli oy sayısı sağlamadığı için reddedilmiş sayılması ve Büyükelçi Edelmann’a reva görülen muamelelerin yarattığı “kuyruk acısı” WikiLeaks belgelerine yansıyan raporların başlıca nedeniymiş. Tartışmayı bu yöne kaydırmak için açılan kampanyaya bu nedenle ve ayrıca mim koymak gerekiyor. Yukarıda da belirttiğim gibi “kuyruk acısı” kavramının anımsanmış olmasını gerçekten çok önemli buluyorum. Pek umudum yok ama; gizli tanıkların, itirafçıların, zor duruma düşürülmüş kimi şüphelilerin iddiaları üzerine sazanlar gibi atlayanlar, akıllarına gelirse Silivri’de tutukluluk süreleri ceza infazına dönüşen (örneğin Sevgili Balbay 637’nci gününü dolduracak) tutuklular için söylenenler konusunda da “kuyruk acısı” sorgulamasını genişletebilirler. Peki, WikiLeaks belgeleri, Türkiye’de geçerli olan başat siyaseti etkiler mi? Yanıtını bu köşede 19 Temmuz 2007’de çıkan yazıda şöyle vermişim: “Ancak yolsuzlukları kanıksama olgusunu aşmak hiç de kolay değil. Bu yolsuzlukları herkesin yapabileceği ve yapanın yanına kâr kalacağı inancını da yaygınlaştırarak sürdürme çabalarının propagandaya bile dönüştürülmesi, kolaylıkla engellenemeyecek bir tehlikeyi beraberinde getiriyor.” [email protected] Torba işçinin başına geçiyor Son dakika hareketiyle işçi haklarına getirilmek istenen kısıtlamalara, emek kesimi karşı çıkmaya hazırlanıyor Kumlu: Dayatmaları kabul edemeyiz MUSTAFA ÇAKIR DİSK Başkanı Çelebi, stajyerlik sömürüsünün arttırıldığını, turizmde fazla mesaiden doğan hakların denkleştirme süresi ile gasp edildiğini dile getirdi. AKP hükümetinin, kamuoyunda torba yasa olarak adlandırılan tasarıya son anda koyduğu ve işçi haklarına yönelik ciddi hak kayıpları doğuracak öneriler, emek kesiminin sert tepkisine yol açtı. “Çuval yasa ile çalışanları çuvallatmak istiyorlar” diyen DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “İşsizlik fonunun sermaye için seferber edilmesine, esneklik dayatmalarına, asgari ücret sefaletine karşı torba yasada yer verilen haksız hükümlerin derhal geri çekilmesini” istedi. Torba yasa ile ilgili görüşlerini “Meslek Yüksekokullarındaki öğrenciler de çıraklarla aynı kapsama alınarak, stajyer sömürüsüne dahil ediliyor. Stajyerlik için uygulanan asgari ücret 229 TL’den 178 TL’ye çekiliyor. Stajyerlik uygulaması denetimsiz küçük işletmelere doğru yaygınlaştırılıyor. Gençler için deneme süresi 2 aydan 4 aya çıkartılıyor. Turizmde fazla mesaiden doğan haklar 4 aylık denkleştirme süresi ile gasp ediliyor. Asgari ücret 1618 yaş arası için 599 TL’den 518 TL’ye düşüyor. İşsizlik fonu sermayenin talanına açılıyor. Daha az kişi ile daha çok iş yapmayı amaçlayan esneklik uygulamasının kapsamı genişletiliyor” sözleriyle özetleyen Çelebi, yasada yer alan maddelerin içeriğinin istihdam yaratmaya yetecek kadar etkin olmadığını da vurguladı. Çelebi, kadınların ve gençlerin istihdama katılımının arttırılmasına yönelik geliştirilen önermelerin, çalışma yaşamına en acımasız koşullarda katılan bu kesimlerin, iş talebini arttıracak bir içeriğe sahip olmadığını da belirtti. ANKARA Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu sosyal tarafların görüşünün alınmadığına işaret ederek, dayatmaları kabul etmeyeceklerini söyledi. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi de, “tuzaklara” karşı bölge toplantılarına başlayacaklarını vurguladı. Konfederasyon başkanlarının tasarıdaki esnek çalışma düzenlemeleri ile ilgili değerlendirmeleri şöyle: Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu: TBMM’ye sevk edilen tasarı ile ilgili olarak sosyal tarafların görüşü alınmamıştır. Görünen o ki, tasarıda işsizlik sigortası fonunun amacı dışında kullanılması da dahil karşı çıktığımız birçok husus yer almakta, bunlardan birini de esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılarak hayata geçirilmek istenmesi oluşturmaktadır. Esneklik konusunda atılmak istenen adımlar kuralsızlaştırmanın bir parçasıdır. Bu yaklaşım, işe giriş ve çıkışı kolaylaştırmak, çalışma sözleşmelerini çeşitlendirmek, işsizlik ödemelerini azaltmak, çalışma kurallarını yeniden düzenlemek bi çiminde dayatmaları gündeme taşımaktadır. Sosyal korumanın doğru dürüst olmadığı bir yapıda kuralsızlaştırma uygulanması az da olsa belki iş imkânı yaratmakta ve fakat çalışanları daha da yoksullaştırmaktaM usta dır. Çalışanların yafa Kumlu şamlarını sürdürebilmek için bir işe ihtiyaçları olduğu gerçeği, hayatlarını esir almamalıdır. İşçiler, işlerini korumak karşılığında istihdam güvenliğinden vazgeçmek durumunda değildir. Buna ilişkin dayatmaları kabul etmemiz mümkün değildir. KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek: Liberal politikaların gereği olarak istihdamda ciddi değişimler söz konusu... Bunlar AKP iktidarı sürecinde de alabildiğine hızlandırıldı. Kuralsız çalışma kural oldu. Esnek çalışma biçimi temel çalışma biçimlerinden birisi haline geldi. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bugüne kadar olduğu gibi mücadelemizi sürdüreceğiz. GÖRÜŞ ATİLLA ÖZSEVER 2011’de Emeğe Saldırı Planı 28 Ekim 2010 tarihli Resmi Gazete’de hükümetin 2011 Yılı Programı yayımlandı. Bu programda esneklik önemli bir yer tutuyor. Esnek çalışma emekçiler için daha düşük ücret, daha uzun ve daha kötü çalışma koşulları ve güvencesizlik demektir. Programda işgücü piyasasının esnek hale getirilmesiyle 1.5 milyon ilave istihdamın yaratılacağı öngörülüyor. Buradaki esas amaç, 4/C statüsündeki çalışmanın, stajyer istihdamının, taşeron çalışmanın yaygınlaştırılmasıdır. Kamu Personel Reformu adı altında memurların büyük bir bölümü sözleşmeli, güvencesiz bir statüye sokulacaktır. En fazla taşeron çalışanın olduğu sağlık sektöründe de halen TBMM’de bulunan Kamu Hastaneleri Birlikleri Yasa Tasarısı’yla hekiminden hemşiresine tüm personel, sözleşmeli hale getirilecektir. Sonuç itibarıyla güvencesiz çalışma, asli çalışma biçimi halini alacaktır. Emeğe saldırı planının birinci hedefi budur. Programda yer alan ikinci hedef ise, özelleştirme hamlesinin tamamlanarak kamudaki istihdamın iyice daraltılmasıdır. 2011 Programı’nda üçüncü hedef olarak sağlık sektöründe ilaç ve tedavi hizmetlerindeki tedbirlerden söz edilmektedir. Bunun anlamı, önümüzdeki dönemde muayene ve ilaç katkı bedellerinin daha da artmasıdır. Her hekimin muayenesi için artık ayrı ayrı katkı payı ödenecektir. Yatarak tedavi hizmetleri için de katılım payı ödeme zorunluluğu getirilmiştir. Vakıf üniversiteleri ile özel hastanelerdeki “ilave sağlık ücreti” yüzde 30’dan yüzde 70 oranına kadar arttırılmıştır. 1 Ocak 2012’ye ertelenen Genel Sağlık Sigortası uygulaması tüm vatandaşlara ciddi bir yük getirecektir. Çalışan ve emekliler, daha önce sağlık primi ödedikleri halde yeniden muayene ve ilaç katkı bedeli ödemesi tam bir soygundur. 2011 Programı’nda Danıştay’ın 20 Nisan 2010’da aile hekimi muayenelerinden katılım payı alınmasını durduran kararına atıf yapılmaktadır. Böyle bir atıf, gizli bir niyeti de içermektedir. Almanya’da aile hekimliğine ilk başvuru için 10 Avro katkı payı alınmaktadır. Dolayısıyla böyle bir uygulamanın Türkiye’de de gündeme gelebileceği öne sürülmektedir. Yine 2011 Programı’nda İŞKUR’a yapılacak transferlerden söz edilmektedir. İşsizler için kullanılması gereken fon, GAP ve benzeri projelere yönelik transferlere olanak sağlamaktadır. 10 yılda biriken 46.6 milyar TL’lik fonun sadece yüzde 7’si işsizler için kullanılmıştır. Programda yer aldığı şekliyle yeni gündeme gelecek hak kayıplarının Haziran 2011 seçimlerinden sonra uygulamaya konması beklenmektedir. Peki, bu saldırı planı karşısında sendikalar ne yapıyor, ne yapmalı, merak ediyoruz... [email protected] Harbİş’ten Türkİş’e eylem çağrısı ANKARA (Cumhuriyet) Türk Harbİş Sendikası Başkanlar Kurulu tarafından yayımlanan bildiride, Türkiye’de milyonlarca insanın, yapısal özellikler gösteren işsizlik sorunu ve gelir dağılımı bozuklukları ile yüz yüze yaşadığını, milyonlarca işçinin sigortasız, güvencesiz, sendikasız ve toplusözleşmesiz bir ortamda, insana yaraşır iş koşullarından yoksun biçimde çalıştığı vurgulandı. Başkanlar Kurulu, şunları kaydetti: “Özellikle toplusözleşmelerin ilave tediye ve ikramiye ödemeleri ile çalışma sürelerine ilişkin hükümleri başta olmak üzere, meslek değişiklikleri, izinler, nakiller, terfiler, servis araçları, iş sağlığı ve güvenliği hükümleri, işveren tarafından bilinçli biçimde çiğnenmektedir. Toplu iş sözleşmesinin uygulanmaması nedeniyle sendikamız tarafından açılarak kazanılan ve Yargıtay tarafından da onaylanan davalar ise Milli Savunma Bakanlığı’nın kurumsal güvenirliliği ile bağdaşmayacak biçimde uygulan Çekirdek aileye çekirdek bütçe DİSKAR tarafından yapılan asgari ücret araştırmasında, mevcut asgari ücret ile eşi çalışmayan ve 2 çocuklu bir ailenin, harcama kalıbına göre, kazandığı asgari geçim indirimli aylık 626 TL’den, gıdaya 211, kiraya 192, ulaştırmaya 48, giyime 28, sağlığa 11, kültür ve eğlenceye 8, eğitime 4 TL ayırabildiği belirtildi. DİSK Araştırma Enstitüsü’nün yaptığı mevcut asgari ücret rakamlarına ilişkin araştırmada çalışanların hangi ürünlere ne kadar bütçe ayırdığı ortaya çıktı. Eşi çalışmayan ve 2 çocuklu bir asgari ücretlinin asgari geçim indirimli aylık 626, gelir ile hem eşinin hem kendinin hem de çocuklarının karnını doyurmak zorunda olduğu ifade edilen araştırmada, “4 kişilik bir ailenin günlük sağlıklı beslenebilmesi için kişi başına 7.61 TL harcama yapması gerekmektedir. Buna göre asgari ücretli, 1 kişinin sağlıklı beslenmesi için gerekli olan gıda harcaması ile 4 kişiyi doyurmaya çalışmaktadır” denildi. Türk Harbİş Sendikası, “gelir vergi adaletsizliğine son verilmesi için” Türkİş başta olmak üzere tüm sendikal konfederasyonları ve üye sendikalarını ortak tutum almaya, etkinlikler ve eylem düzenlemeye davet etti. mamaktadır. Yargıtay ve Sayıştay’ın aldığı tartışmasız kararların bir an önce uygulanması gerekirken, yorum davası açılarak ödemeler ertelenmeye ve böylece daha fazla kamu zararına yol açacak yöntemler seçilmektedir.” Başkanlar Kurulu, Milli Savunma Bakanlığı yetkililerini, ilave tediye ve ikramiye konusunda toplu iş sözleşmesini, yasaları, Yargıtay’ın ve Sayıştay’ın aldığı kararları gecikmeden uygulamaya da çağırdı. Sendika.org 10. yılını kutlayacak 10 Nisan 2001’de yayın hayatına başlayan Sendika.org, 10. yaş gününe hazırlanıyor. Yaş gününe bugüne kadar biriktirdiklerini daha ileri hedefler doğrultusunda seferber edeceği bir yenilenme ile girecek site, bu yenilenme sürecinin hazırlığını da dostlarının etkin katılımıyla yapacak. 18 Aralık’ta İstanbul’da düzenlenecek yemekli buluşmada 10 yılın birikimi ve bu birikim üzerinden yeni dönem hedefleri paylaşılacak. Havaİş’e olağanüstü çağrı Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Havaİş) 26. Genel Kurulu’nda yönetime aday olan “Gökkuşağı Hareketi” delegeleri, topladıkları imzalarla sendikayı olağanüstü genel kurula çağırdı. Gökkuşağı Hareketi sözcülerinden kaptan pilot Bahadır Altan, Türkiye’de sendikal bürokrasinin, bugün artık her zamankinden fazla tartışılır hale geldiğini ifade ederek, “Havaİş sendikası yönetimiyle işçiler adına haklar kazanmanın mümkün olmadığını gördük ve muhalefet yürütmeye karar verdik. 10 maddelik temel ilke belirledik. Gökkuşağı Hareketi de bunun adıdır” dedi. Havayolu çalışanlarının ve sendika üyelerinin en önemli sorununun iş güvenliği olduğunu vurgulayan Altan, yaşanan süreçte işten atılan arkadaşlarına sendikanın yeterince sahip çıkmadığını ileri sürdü. ‘Kardemir’i kâr eden şirket yaptık, tekmeyi yedik’ MUSTAFA ÇAKIR Albay Karaoğlanoğlu Caddesi’ndeki kaldırımda, sendika değiştirmedikleri için işten atılan işçiler açlık grevini sürdürüyor; sadece su ve şeker tüketiyor. İşçilere yanlarından ayrılmayan aileleri de destek oluyor. (Fotoğraf: AA) ANKARA Kardemir’de işten çıkarılan işçiler, Karabük’teki açlık grevi ve Ankara yürüyüşü ile seslerini duyurmaya çalışıyor. “Fabrikamızı zarar ediyor diye kapatmaya kalktılar. Çalıştık çabaladık. Fabrikamızı kâr eden eden şirket yaptık. Şimdi kapı önüne konuluyoruz” diyen açlık grevindeki işçilerden Ayhan Işık, yeniden işe alınana ve anasayal hakları olan sendika seçme hakkları verilene kadar eylemlerine devam edeceklerini söyledi. Karabük’te açlık grevi yapan Ayhan Işık, gazetemize yaşadıklarını anlattı. 45 arkadaşıyla birlikte açlık grevi yaptıklarını, 23 arkadaşlarının da Ankara’ya yürüdüğünü belirten Işık, 1997 yılında Kardemir’de çalışmaya başladığını söyledi. Işık, “Özelleştirme sonrasında Çalışanlar Vakfı’nı kurmuştuk. Para vermiştik. 1700 arkadaşımız bu vakfa üyedir şu anda. Kardemir Yönetim Kurulu’nda 7 tane üyenin 4’ünün bu vakıf aracılığıyla işçiyi temsil etmesi gerekiyor. 1995 yılında özelleştirme yapılırken böyle belirlenmişti. Ancak şimdi 3 aile yönetimde söz sahibi oldu. 2025 senelik işçileri çıkaracaklar. 760 liraya işçi çalıştıracaklar” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle