19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER OKTAY AKBAL CUMHURİYET 2 ARALIK 2010 PERŞEMBE EVET / HAYIR Her Şey Açıklansın! WikiLeaks dünyayı karıştırdı! Birkaç gündür gazetelerde, televizyonlarda başka konu yok! WikiLeaks da WikiLeaks!.. Bizi ilgilendiren, politika adamlarımızla ilgili iddialar... Daha da çok suçlamalar... O bunu demiş, ötekisi başka bir şey söylemiş. Kafaları karıştıran söylentiler... Türk okuryazarları zaten bunların çoğunu biliyordu. Başbakan’ın, AKP’li bakanların toplumdan gizledikleri birtakım durumları! Amerika’da bir usta gazeteci bir anda bütün bu gizlilikleri ortaya döküverince ortalık karıştı... Üstelik daha yüzlerce iddia var! Onlar da ortaya döküldü mü, bilmem ne olur? Hükümetler, liderler kaçacak yer mi ararlar, istifa mı ederler, gözden mi kaybolurlar?.. Bizim yandaş basına, yandaş TV’cilere göre bütün bunlar boş söylentiler! Uydurma yakıştırmalar... Öyle de olsa, insanın kafası karışıyor. Bizim az çok bilir gibi olduğumuz şeyler, meğer hakikatmiş diye düşünmeye başlıyor... Hele Başbakanımızın İsviçre bankalarında gizli hesapları olması!.. Ya öteki AKP’lilerinkiler!.. Onların yok mu? İsviçre bankaları bir sır küpüdür, kimse bir şey öğrenemez, kimse hesap soramaz... Başbakan’ın hesapları sekiz mi yoksa daha mı çok? Ya da bütün bu iddialar boş uydurmalar mı? Hiçbir zaman gerçeği öğrenemeyiz. Geçmişte kim bilir kaç politikacı bu yollardan geçti, bilemeyiz! Bilinen bir şey varsa, WikiLeaks’i işe karıştırmadan sormamız gereken bir soru var, o da son birkaç yılda sıfırdan milyarderliğe çıkan birtakım kişilerin yaşadıkları zenginliklerdir! Bakıyorsun sıradan biri milyarlara sahip oluvermiş! Bir işadamı seksen katlı binalarla koskoca bir kent kuruvermiş... Nerden gelmiş bu servet, nasıl, hangi yoldan? Yaşasın WikiLeaks!.. Elinde daha ne varsa hepsini döksün ortalığa! Dünya halkları, özellikle açlık sınırlarında yaşamak çilesi çeken insanlar, hangi politikacı, hangi devlet adamı neymiş, neciymiş, nerden nasıl tepelere çıkmış, öğrensin... Gizlilikler bir süre saklanır. Ancak yıllar sonra açıklanır. Şimdi her şey hızlı yaşanıyor. Hemen öğrenmek mümkün oluyor saklanan sırları, sır sayılan şeyleri... Demokrasi budur, açıklık, saydamlık!.. Ben WikiLeaks’in yeni açıklamalarını bekliyorum. Sabırsızlıkla... Milli Eğitim Şurası’nda Tartışılanlar “Eğitimde 2023 vizyonu” kulağa hoş gelen bir söylemdir. Din dersinin anayasa hükmüyle zaten zorunlu olduğu ve 12 yıllık eğitim boyunca yeteri kadar okutulduğu bir ülkede, böyle bir vizyona, daha çok ve daha etkili bir din eğitimi ile mi ulaşılacaktır? Bu sorunun muhatabı elbette, 18. Şura’nın farklı eksene kaymasının baş sorumlusu olan MEB yetkilileridir. tim ve ortaöğretimin tüm sınıflarında okutulması” 2. “Ortaöğretimde din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin iki saate çıkartılması” 3. “Anayasanın 24. maddesi gereğince isteyen anne babaların çocuklarına seçmeli din eğitimi verilerek ahlaki ve manevi değerlerin korunması” 4. “Değerler eğitimi konusunda önemli işlev gören din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin çoğulcu bir anlayışla tüm öğretim kurumlarında daha etkin olarak okutulması.” Bu önergelerden ilk ikisi, “şimdilik” reddedilmiş, diğer ikisi ise kabul edilmiştir. Bu iki kararın dışında, kesintisiz sekiz yıllık eğitimin, 1+4+4+4 şeklinde dört kademeli yapıya dönüştürülmesi kararı alınmıştır. Bu karar, üzerinde uzmanların yeterince tartışmadığı ve pedagojik temeli olmayan bir yapılanma modeli olarak görülmektedir. Gazetelerin eğitim yazarlarıyla bazı eğitimciler bu kararın arka planında, imam hatip okullarının orta kısmının yeniden hayata geçirilmesi amacının olduğunu öne sürmüşlerdir. ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN Vik Vik Vik… Dünyanın dört bir yanında televizyonlarda on binlerce insan aynı anda WikiLeaks belgelerini konuşuyor, spikerler, sunucular, gazeteciler, bilim adamları, siyasetçiler, diplomatlar… Keza bizde de… Dün gece baktım tüm kanallarda, belki yüzlerce değerli görüş sahibi, üçerlibeşerli toplanmışlar, durmadan konuşuyorlar: Vik vik vik… Bence WikiLeaks çuvalladı. Onlar sandılar ki Türklerin bilmediği bir şeyi açıklıyorlar ve Türkiye karışacak… Oysa 100.000 suiistimal, 250.000 rüşvet, 500.000 yağma, 1.000.000 hırsızlık belgesini onlara göndermeli ki… Ki WikiLeaks karışsın… Muhtemelen belgeler açıklanınca, Türklerin yöneticilerinden hesap soracakları da geçmiştir WikiLeaks’in aklından… Oysa dün gördünüz; kim hesap sordu? Başbakan… Kim suçlu çıktı?.. Bir; WikiLeaks… İki; iddiaları soranlar, yazanlar, çizenler… Pekiiiii… Dün itibarıyla WikiLeaks belgelerinden Türkiye açısından çıkan sonuç ne?.. Başbakan’ın bankalarda beş kuruşu yok… İftira atıldı… Yolsuzluk, suiistimal, rüşvet, adam kayırma, ihalelerde torpil, işadamları ile çıkar ilişkileri büyük yalan… Tarikat istilası, dincilik bühtan… Ve dün Başbakan söyledi: Geçmişte kendisine iftira atanlar şimdi Ergenekon kapsamında içerde… Eh, bugün de aynı şekilde söyleyenleryazanlar bulunduğuna göre… Daha ne konuşacaksınız: Vik vik vik… [email protected] Prof. Dr. İsa EŞME M illi eğitim şuraları, eğitim politikalarını belirleyenler için yol haritası işlevi gören önemli etkinliklerdir. Şura olarak kabul edilebilecek ilk etkinliğin, 1521 Temmuz 1921’de Ankara’da, “Maarif Kongresi” adı altında yapıldığı bilinmektedir. Sakarya Savaşı’nın en sıkıntılı bir döneminde yapılan kongre, Kurtuluş Savaşı önderi ve TBMM Başkanı Mustafa Kemal’in katılımı ile gerçekleşmiştir. Yaptığı açılış konuşmasında, savaş sonrası kurulacak yeni Türk devletinin izleyeceği milli eğitim politikası için önemli mesajlar veren Büyük Önder, kongreden, Türkiye’nin “milli maarifini” kurmasını istemiş ve öğretmenleri “gelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri” olarak nitelemiştir. Bugün bilinen anlamda ilk şura ise, birçok ilke imza atan ve Köy Enstitüleri projesiyle tanınan Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından 1729 Temmuz 1939’da yapılmıştır. Yedi yıl, yedi ayı aşan görev süresine çok sayıda hizmeti sığdıran Yücel, dört yıl sonra, 1521 Şubat 1943’te 2. Milli Eğitim Şurası’nı toplamış, böylece 1939’da başlatılan şura geleneği, her üçdört yılda tekrarlanarak günümüze kadar sürmüştür. Yapılan şuraların bir bölümü, alınan isabetli kararlarla, Türk milli eğitiminin gelişmesi açısında belirleyici olmuştur. 37 Kasım 2010’da toplanan 18. Mil li Eğitim Şurası’nı öncekilerden ayıran en büyük fark, şuranın ilk kez Ankara dışında yapılmasıdır. Gerek bu durum, gerekse Türk eğitim sistemi alanında isim yapan ve hizmetleri olan birçok eğitimcinin davet edilmeyerek katılımcıların daha çok belli siyasi görüşteki gruplardan seçilmesi ve şuranın iktidar yanlısı bir sendikanın güdümüne girmesi, haklı olarak eleştiri konusu olmuştur. “Eğitimde 2023 Vizyonu” ana başlığını taşıyan 18. Şura gündemi beş ana başlıktan oluşmaktadır: “Öğretmen Yetiştirilmesi, İstihdamı ve Mesleki Gelişimi, İlköğretim ve Ortaöğretimin Güçlendirilmesi, Ortaöğretime Erişimin Sağlanması.” Eğitimde öğretmenin önemi ve eğitimin her geçen yıl daha da sınava odaklı yapıya dönüştürülmüş olması, bu iki maddenin isabetli seçildiğini göstermektedir. Peki, şura, bu gündem maddeleri üzerinde mi yoğunlaşmış yoksa bir önceki şuranın ‘katsayı şurası’na dönüştürülmesinde yaşandığı gibi, gündem açısından bir eksen kayması mı olmuştur? Bazı katılımcıların gözlemleri ve basına yansıyan haberlerden öğrenildiği kadar, baş aktör konumunda olan bir sendikanın aktif ve ısrarlı çabalarıyla, 18. Şura, “Milli Eğitim şurasından” çok, “dini eğitim şurası” görünümü vermiştir. Şuraya verilen aşağıdaki dört önerge ve bunlara ilişkin tartışmalar, bu tespiti haklı çıkarmaktadır: 1. Halen 4. sınıfta başlayan “din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilköğre Eğitimde asıl öncelikler 2010 yılı başı itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 73.950 öğretmen sözleşmeli statüde çalıştırılmış, 55.786 kişi “ücretli öğretmen” olarak görevlendirilmiş ve eğitimöğretim yılı, 133.317 öğretmen açığı ile kapatılmıştır. Buna karşılık, 310.121 öğretmen ise atama beklemektedir. Şimdi öğretmen açığının 150 bini, atanamayan öğretmen sayısının 350 bini aştığı bilinmektedir. Bu durum, eğitimin kanayan bir yarasıdır. Öte yandan, PISA, TIMSS gibi uluslararası araştırmalar, Türk eğitim sisteminin nitelik yönünden dibe vurduğunu göstermektedir. Şura bu konulara çözüm aramak yerine, daha “çok ve daha etkili din eğitimi” için çıkış yolları aramış, bu yönde kararlar almıştır. Bu kararlar Milli Eğitim Bakanlığı’nca da benimsenir ve hayata geçirilirse, Cumhuriyetin 100. yılında, bilim ve akla dayanan laik eğitim büyük ölçüde raydan çıkmış olacak ve bunun yerini, dini dogmaların öne çıktığı bir eğitim alacak demektir. Şura sorumlularına sormak gerekir: Böyle bir eğitim sisteminden geçen çocuklarımız, aklı ve bilimi rehber alan ve çağdaş değerlerle yetişen AB ülkeleri gençliği ile yarışabilir mi? Temel bir din kültürü dersi elbette bir ihtiyaçtır. Bugün ortaöğretimi bitiren bir öğrenci, toplam 760 saat fen bilgisi, 418 saat müzik, 418 saat resim, 152 saat fizik, 152 saat kimya ve 76 saat felsefeye karşılık 532 saat din kültürü dersi okuduğuna göre, bu ihtiyaç zaten fazlasıyla karşılanmaktadır. Buna göre Türk eğitim sisteminin en büyük eksikliği, din eğitimi alanı olabilir mi? 4. sınıftan 12. sınıfa kadar okutulan “din kültürü ve ahlak bilgisi” dersi temel bir din kültürü kazandırdığına göre, tüm yaş gruplarına yönelik daha fazla, daha etkili din öğretimi talebi hangi gerekçeye dayanmaktadır? “Eğitimde 2023 vizyonu” kulağa hoş gelen bir söylemdir. Din dersinin anayasa hükmüyle zaten zorunlu olduğu ve 12 yıllık eğitim boyunca yeteri kadar okutulduğu bir ülkede, böyle bir vizyona, daha çok ve daha etkili bir din eğitimi ile mi ulaşılacaktır? Bu sorunun muhatabı elbette, 18. Şura’nın farklı eksene kaymasının baş sorumlusu olan MEB yetkilileridir. Rakamlar MEB İç Denetim Faaliyet Raporu 2009, MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı 29.1.2010 verileri ve Bakan Çubukçu’nun 26.1.2010 tarihli bir soru önergesi üzerine TBMM’de açıkladığı verilerden alınmıştır. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle