Katalog

18 ARALIK 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP, Özhaseki’ye ‘sonuna kadar kefilim’ diyen Cumhurbaşkanı Gül’e sert tepki gösterdi POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 5 ‘Yaptığı işlere ortak mısın?’ Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘Özhaseki’ye kefilim’ sözlerine Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanlığı kefalet makamı değildir” yanıtını verirken Şevki Kulkuloğlu da, “Gelirinden pay mı alıyorsun ki kefilsin?’’ sorusunu yöneltti. Kulkuloğlu, açıklamaları nedeniyle 15 yaşındaki oğlunun bile telefonla tehdit edildiğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri’deki yolsuzluk iddiaları üzerine Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki için “Ben kefilim” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Cumhurbaşkanlığı kefalet makamı değildir” dedi. CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu da, Gül’ün açıklamasına tepki göstererek “Ortak mısın yaptığı işlere ki kefilim diyorsun?” diye konuştu. Kulkuloğlu, oğlunun tehdit edildiğini de ifade ederek, gözyaşlarını tutamadı. Kayseri’deki yolsuzluk iddialarına ilişkin basın toplantıları dün de devam etti. AKP’lilerin ardından basın toplantısı düzenleyen CHP’li Kulkuloğlu, gözyaşlarını tutamadığı konuşmasında 15 yaşındaki oğlunun telefonla tehdit edildiğini ve savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ünlü bir işadamından tehdit mesajı aldığını ve bundan sonra batırıldığını söyleyen Kulkuloğlu, kiracısı olduğu AKP’li Mustafa Elitaş’ın 2.5 milyon liralık malını çaldığını da ileri sürdü. Kulkuloğlu, “Ben borçlarımı ödüyorum. Dolandırıcı olan bunu yapar mı?” dedi. Gül’ün “kefilim” açıklamalarına değinen Kulkuloğlu, “Yahu kardeşim bozacının şahidi şıracı mı? Ortak mısın ki, yaptığı işlere kefilim diyorsun? Gelirinden pay mı alıyorsun ki kefilsin? Adam bir suçtan sorgulanıyor” dedi. Kulkuloğlu, şu açıklamayı yaptı: “Ben belge, onlar dedikodu sunuyor. Sorgu sırasında bir imam avukatının telefonunu alıp 4 siyasetçiyi arıyor. ‘Beni burdan alın yoksa ben de sizi yanıma alırım’ diyor. Bunları konuşsunlar. O imamın avukatının telefonuyla aranan siyasetçiler kim? Vekil olmadan önce benimle ilgili bir tane savcılık fezlekesi çıkarmazlarsa namertler. Yediğiniz lokma haram. Bu kadar alçalacaklarına ihtimal vermedim” AKP’li Elitaş’ın iddia ettiği gibi 200 bin TL borcu olmadığını ifade eden Kulkuloğlu, “Elitaş’ı adam bilip binasını kiraladığım için batırıldıktan sonra borçlu hale geldim” dedi. Kürt Müslüman Projesi... Türkiye gelişiyor, değişiyor... Türkiye demokratikleşiyor, özgürleşiyor... Türkiye’de faili meçhul cinayetler birer birer aydınlanıyor, devlet içinde örgütlü çeteler açığa çıkarılıyor... Kaç yıldır konuşuyoruz bunları? Yıllardır! AKP iktidarı sekiz yılı doldurdu, dokuzuncu yıla girdi. Peki değişen ne, anlatır mısınız? Sokak ve cadde adları değişiyor Avanos’ta... Abdi İpekçi’nin ve Uğur Mumcu’nun adları caddelerden kaldırılıyor. Aslında Erbakan’ın “Milli Görüş” döneminde başlamıştı cadde ve sokak adlarının değiştirilmesi... Yıl 1994 değil miydi? Hava buz gibi. Kış bastırdı, kömür sobasından kaç kişi zehirlenerek öldü bugüne değin? Say say bitmez! Demokrasi ve özgürlük... Değişen Türkiye... Tüm bunlar masal... Oysa değişen bir şey yok! Şöyle siyasal partilere bir bakalım isterseniz... 12 Eylül faşist rejiminin ürünü olan siyasi partiler ve Seçim Yasası ortada dururken değişimden söz edebilir misiniz? AKP, CHP, MHP 12 Eylül rejiminin çıkardığı yasalara sırtını dayamış. Üçü de aynı oyunun içinde. Bir yandan yüzde 10 barajı, öte yandan lider egemenliği. Kılını kıpırdatan var mı? Vahşi kapitalizmin güler yüzü küreselleşme, gelişmekte olan ülkeleri daha yoksul yaptı, sömürü düzeninin çarkları acımasızca dönmeye başladı. Bir süre önce yayımlanan Uluslararası Saydamlık Örgütü’nün 2004 raporunda, siyasi partilerin en yozlaşmış kurum olduğu, bunu polis, dinci kurumlar, özel sektörün izlediği açıklandı. Rapora bir bakalım: Rüşvet veren ülkeler arasında kimler var? Kenya, Lübnan, Meksika, Pakistan, Rusya, Peru, Türkiye, Malezya vb... Türkiye’de her gün yeni bir yolsuzluk savı ortaya çıkıyor, vurgun düzeninden payını alanlar “el bebek gül bebek” gibi korunuyor. Yaşamın o derin sularında dolaşırken olup bitenleri umursamıyor toplum... Gerçekten Türkiye değişiyor mu? Kadınların kocaları ve sevgilileri tarafından öldürüldüğü, dövüldüğü, kulaklarının, burunlarının kesildiği, kız çocuklarının okula gönderilmediği bir ülke nasıl gelişir ve çağdaşlaşır? Sıkmabaşla, gizliaçık Kuran kurslarıyla değil, çağdaş eğitimle... Türkiye endekste 180 ülke arasında 61. sırada... İnsan hakları karnemiz ise zayıf... Türkiye AB’ye bu kafayla mı girecek? Üç milyon üniversite mezunu işsiz gencimiz sokakta, kahve köşelerinde. Durumumuz o denli iç karartıcı. Bu gerçeği görmezden gelebilir miyiz? Müslüman Zekeriya ve Hıristiyan Soney’in aşkları yargısız infazla biterken geride gözüyaşlı analar, babalar kaldı. Bir aşk hikâyesi böyle sonlandı... Sokak adlarının değiştirilmesi, faili meçhul cinayetlerin aydınlanmaması, Hrant Dink cinayeti, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı davalarının sürüncemede bırakılması insanı kaygılandırıyor. Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız... Büyüklere masallar anlatılıyor, bir avuç üniversiteli genç eylem yapınca yer yerinden oynuyor. İnsanlığa dünya barışı için mesaj veren tarikat şeyhi, Güneydoğu sorununun çözümü için AKP iktidarıyla birlikte kolları sıvıyor... Şimdi de “anadilinde Kuran eğitimi” yapılacakmış. Bir dönem Almanlar yapmıştı bu işi, başarılı olamadılar. Türk kimliği unutturulup “Alman Müslüman” yaratmak için, Almanca Kuran basıldı on binlerce. Şimdi de “Kürt Müslüman Projesi” ortaya çıktı, terör belasından kurtulmak için. Ardından da BDP atağa geçti: “İki dilli yaşam.” Haydi bakalım çıkın işin içinden! Demokrasinin, özgürlüklerin, çağdaşlaşmanın anlamını bilmeyenler, Mustafa Kemal Atatürk’ün Aydınlanma Devrimi’nin, 1934’te kadınlarımıza verdiği seçme ve seçilme hakkının ne olduğunun ayrımında değiller 2010 yılında. Çağdaşlaşma eğitimle, yargıyla, hukukla, sanatla, düşünceyle, askeri alanda düzenlemelerle olur; bilgisayarlara yerleştirilen dua metinleriyle, sıkmabaşla, Kuran kurslarıyla değil. 30 üniversiteli gencin demokratik tepkilerini bile şiddet kullanarak önleyen, yüzlerce çevik kuvvet polisini ODTÜ’ye dolduran zihniyet mi ileri demokrasiye götürecek Türkiye’yi? Demokrasinin tek öğesi seçim değildir... Stalin, Hitler, Salazar, Franko da seçim yapmadılar mı? ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Parti kurmayları Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’yi savunmak için sıraya girdi AKP’den Kayseri savunması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yolsuzluk iddialarında ısrarlı olması üzerine AKP kurmayları, üst üste açıklamalarla Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’ye destek açıklamaları yaptı. Özhaseki’nin önceki gün kendisine kefil olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve AKP yöneticilerini ziyaretinin ardından Grup Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Kayseri Milletvekili olan Enerji Bakanı Taner Yıldız ve AKP Kayseri milletvekilleriyle birlikte iddialara karşı bir basın toplantısı düzenledi. Hacı Ali Hamurcu’nun Başkan Özhaseki’nin savcılığa suç duyurusu sonucu yakalandığını anlatan Elitaş, “Sayın Kılıçdaroğlu filmi yanlış başlatmıştır. Kayıp belge yoktur. Dersine tam çalışmamış, birileri tarafından eline tutuşturulan çamuru bize bulaştırmaya çalışıyor” dedi. Elitaş, CHP’li Kulkuloğlu’nun Kayseri’de “uçan kuşa borcu olduğunu” söyledi. Elitaş, Kulkuloğlu’nun icra davalarına ilişkin belgeleri de basına dağıttı. Elitaş, avukat Yakup Erikel ile ilgili suçlamalar konusunda da, “Yakup Erikel partimizin avukatı değil. Sayın Bülent Arınç avukatmüvekkil ilişkisini açıklamıştır. Mahkeme orada, savcılık orada, suç duyurularını yapsınlar. Belgesi varsa açıklaması lazım” diye konuştu. Enerji Bakanı Yıldız ise, Özhaseki’yi kastederek “22 yıllık arkadaşımıza destek veriyoruz” diye açıkladı. AKP Grup Başkanvekili Bozdağ ise, “Bütün raporları kamuoyuna açıklasalar yalan, iftira ortaya çıkacak. Esas sahtecilik orada. Ana muhalefet liderinin bir belgeyi gizlemesi nitelikli dolandırıcılık gibi nitelikli yalandır” şeklinde konuştu. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 AKP ROMANLARA BİRA DAĞITMIŞ Ovaazatlı seçimi alkol kokuyor MHP Milletvekili Necati Özensoy, Ovaazatlı beldesinde yapılan belediye başkanlığı seçimini kazanan AKP’lilerin Roman yurttaşlara “bira” dağıtmak dahil, seçimi almak için her yola başvurduğunu ileri sürdü. AYŞE SAYIN ANKARA Bursa Mustafakemalpaşa’ya bağlı 1300 seçmenli Ovaazatlı beldesinde 5 Aralık’ta yapılan belediye başkanlığı seçimlerini AKP kazandı ancak beldede siyasi partiler arasındaki “kavga” bitmedi. MHP Bursa Milletvekili Necati Özensoy, referandumda yüzde 73 dolayında “hayır” çıkan beldede, seçmenin AKP “tercihi”yle ilgili önemli iddialarda bulundu. AKP’lilerin Roman yurttaşlara “bira” dağıtmak dahil, seçimi almak için her yola başvurduğunu belirten Özensoy, “AKP, kadın seçmenleri Dolmabahçe’ye götürdü, evlere iskender servisi yapıldı, CHP Çanakkale turu düzenledi, DP adayı ise Uludağ’a götürdü. Bir tek biz bir şey yapmadık. Yapılanların hepsi seçim yasaklarına aykırıydı, yargıya götüreceğiz” dedi. AKP’nin her haneye 3’er porsiyon iskender kebabı dağıttığını, Devlet Bakanı Faruk Çelik’in “kasanıza benden 1 milyon lira” dediğini kaydeden Özensoy, beldedeki 128 Roman seçmene de AKP’liler tarafından “kasa kasa bira götürüldüğünü” savundu. Özensoy, “Bizzat parti mensupları kasa kasa bira taşıdılar. AKP Bursa Milletvekili Ali Koyuncu’ya sorun, reddetmiyor. Bira dağıttıklarını orada herkes gördü. Sabah namazına kadar oradalardı” iddiasında bulundu. Özensoy’un iddialarına ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Ali Koyuncu, kendisinin “şahsi” olarak bira dağıtmadığını, cuma namazı sonrası “lokma dağıttığını” ancak AKP dahil, diğer partilerin de “bira ikramında bulunmuş olabileceğini” söyledi. C MY B C MY B