23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 16 KÜLTÜR CUMHURİYET 18 ARALIK 2010 CUMARTESİ kultur@cumhuriyet.com.tr Foto muhabirliğinde 60 yıl Kültür Servisi Ara Güler’in Aras zenginliğini objektifiyle yansıtırken, Yayıncılık’tan çıkan “Kumkapı ErLouis Aragon, Albert Camus, Charmeni Balıkçıları” adlı kitabının ardınles Peguy, SaintExupéry dan, Notre Dame de ve Paul Eluard da sözcükSion Fransız Lisesi leriyle ona katılıyor; böysanat galerisinde de lece Fransız dili ile Türki“Eller ve Yüzler: İnye bakış açısı ortaklaşa sanlık Savunması” bir söylem üretiyor. adlı fotoğraf sergisi “Eller ve Yüzler” başaçıldı. lıklı bir Ara Güler albümü“Foto nün de eşlik ettiği sergi, 20 muhabirliği” uğraOcak 2011 tarihine kadar şında 60 yılı geride izlenebilecek. bırakan Güler’in, İsAras Yayıncılık’tan çıtanbul Ticaret Odası, kan “Kumkapı Ermeni Kırmızı Yayınları ve Balıkçıları” adlı kitap ise, Notre Dame de Sion Ara Güler’in 1952 MayıFransız Lisesi’nce orsı’nda Ermenice Jamanak Güler’in “Eller gazetesinde yayımlanmış taklaşa düzenlenen ve Yüzler: sergisinin açılışına olan 6 günlük fotoröporFransa ve Fas’ın İstantajının metni ve fotoğrafİnsanlık bul Başkonsolosları, larından oluşuyor. Türkası” adlı Savunm İstanbul İl ve İlçe Milli çe, Ermenice ve İngilizce fotoğraf sergisi Eğitim Müdürleri ve olarak yayımlanan kitapta Notre Dame de yetkililerinin yanı sıra Güler’in 56 siyah beyaz İstanbul Ticaret Odası fotoğrafı yer alıyor. Sion’da 20 Ocak Başkanı Murat YalçınKitapta Ara Güler’in 2011 gününe taş da katıldı. 1993’te “İstanbul” derkadar Sergi kapsamındaki gisinde yayımlanmış izlenebilecek. 50 fotoğrafında, İstan“Kumkapı Ermeni BaAras bul ve Anadolu insanılıkçıları” başlıklı yazısının “sıradan” hallerini nın yanı sıra Vartan ıncılık’tan Yay ışığıyla ölümsüzleştiren Ozinyan’ın 21 Mayıs apı çıkan “Kumk Ara Güler’e, 20. yüzyıl 1952’de Jamanak’ta yaErmeni Fransız şair ve yazarlarıyımlanan sunumuna ve Balıkçıları” adlı nın metinleri de eşlik Murat Belge’nin ediyor. Güler, uygarlığın “Acemdağı Mahallesi” kitap ise, beşiği Türkiye’nin duybaşlıklı önsözüne de yer ler’in 1952’de Gü gularını, çeşitliliğini, veriliyor. k SELAM OLSUN ÜLKÜ TAMER Edebiyatı Sevdirirler... mi? Çocukluktan gençliğe ilk adımlarını atan birine edebiyat sevgisini kim aşılar? Ailede edebiyatçı ya da kitapsever varsa sorun yok. Ama çocuk, edebiyatla uzaktan yakından ilgilenilmeyen bir aile ortamında yetişiyorsa, iş öğretmenlere düşüyor. Edebiyat öğretmenlerine. Edebiyat öğretmenine göre de durum değişir. Öğretmeninize göre, ya edebiyatı seversiniz ya da edebiyattan nefret edersiniz. Ortaokullise öğretmenlerimi düşünüyorum. O süre boyunca sekiz edebiyat öğretmenim olmuş. İlki Mihri Pektaş’tı. Temel dilbilgisi kurallarını ondan öğrendik. Kâzım Zafir Yenerden ise aruzu öğretti. Neredeyse haftada bir “Dedem koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak” dizesini hece hece, vezne uygun inişçıkışlarla okurduk. Kâzım Zafir’den bir tek bu dize kaldı bende. Edebiyat sevgimi pekiştiren Turan Çağlarca oldu. Filinta gibi, uzun boylu, duglas bıyıklı, dünya yakışıklısı bir insandı. Çok da iyi bir öğretmendi. Öğretmenimiz değil de bize incelikle yol gösteren bir ağabeyimizdi. Tacettin Ünlü de edebiyatı, sanatı gerçekten seven bir öğretmendi. Okulu bitirdikten sonra tiyatrolarda, oyun galalarında karşılaşırdık zaman zaman. Sanatla ilgimi kesmediğimi görünce gözlerinin içi gülerdi. Ekrem Yirmibeşin. İmzasını “25in” diye atardı. İki cümlesinin biri “Monşer” diye başlardı. Okuldaki Türkçe oyunları da o koyardı sahneye. Bende öğretmenliğinden çok yönetmenlik serüvenleri kalmış. Ahmet Aksoy. Dört yıl öğrencisi oldum. O dört yıldan, rengini yitirmemiş bir tek anı kaldı bende: Bir gün aruzla yazılmış dizeler söylemeye başladı; o dizelerin vezinlerini bulmamızı istedi. Bâki’den, Nedim’den, Fuzulî’den dizeler. “Şunun veznini bulun şimdi,” dedi. “Attın kalbime ateşten bir ok.” Başladık düşünmeye. “Mefulü mefâîlü” diyoruz, olmuyor. “Fâilâtün fâilâtün” diyoruz, olmuyor, “Mefâîlün feilâtün” diyoruz, olmuyor. Bildiğimiz ne kadar vezin varsa, denedik, tutturamadık. Derken hocamız başladı gülmeye. Hepimiz dehşet içinde kaldık. Ahmet Aksoy gülüyor! Olacak iş değil. Sınıfta ölüm sessizliği. Hoca hepimizin yüzüne teker teker baktı; “Bu aruz vezni değil, hece vezni,” dedi. “Ben yazdım.” Zahir Güvemli. Resim yazılarından, tiyatro eleştirilerinden tanıyorduk onu. Böyle bir yazaröğretmene kavuştuğumuz için bayağı sevinmiştik. Ama galiba umduğumuzu bulamadık. Renksiz, cansız geçen derslerden sıkılır olduk. Jamana gazetesinde yayımlanan fotoröportajını içeriyor. Ara Güler, “İnsanlık Savunması” adlı sergide, Türkiye insanının “sıradan halleri”ni ölümsüzleştiriyor. Özgür Özol’un yeni kitabı çıktı Kültür Servisi Özgür Özol’un “çağdaş bir Dede Korkut öyküsü” olan yeni kitabı “Ilgana” Resif Kitap’tan çıktı. Çağdaş Türk mitolojisinin birinci adımı olmayı amaçlayan Ilgana, yazarın ilk uzun soluklu eseri. Arka kapaktan; “Bu masalda kahraman şövalyeler, sihirli değnekli büyücüler, ışıltılar saçan periler yok. Güzel prensesler, beyaz atlı prensler, soylu krallar, neşeli şarkılar yükselen şatolar da yok. Bu destanda, kuşaklardır yurt tuttuğu topraklarda sürgün olmuş konargöçer boyların hayatta kalma mücadelesi var.” Münir Özkul yoğun bakımda “Kumkapı Ermeni Balıkçıları” kitabında, Kumkapılı Ermeni balıkçıların 1950’lerin başlarındaki zorlu geçim kavgası betimleniyor. rk Kültür Servisi Tü utulmaz sinemasının un am filmlerinden “Habab ca”sı, n “Mahmut Ho Sınıfı”nı natçısı tiyatro ve sinema sa m l, solunu Münir Özku e yoğun yetmezliği nedeniyl alındı. a bakımda tedavi altın .30’da saat 09 Önceki sabah evler Medical Park Bahçelilan, ırı Hastanesi’ne kald azına tedavisi solunum cih en 85 devam ed bağlı olarak yaşındaki sanatçının le durumunun stabil ha n ancak yoğu getirildiği, in henüz bakımdan çıkmak iç ldirdi. bi hazır olmadığını Gülhane’de ‘İki dost şair’ Kültür Servisi Cahit Sıtkı Tarancı’nın 100. doğum yılı nedeniyle bugün 10.30’da Gülhane Parkı Alayköşkü’nde “İki Dost Şair: Tarancı ve Saba” başlıklı etkinlik gerçekleştirilecek. Tarancı’nın Ziya Osman Saba’ya yazdığı beş mektuba, aralarında Hilmi Yavuz, Selim İleri gibi isimlerin bulunduğu beş edebiyatçı, yine bir büyük edebiyatçı olan Ziya Osman Saba’nın diliyle cevap verecekler. Bu mektuplardan hareketle, çeşitli şair ve akademisyenler, İstanbullu iki şairi müzakere edecek. Okulda en sevdiğimiz edebiyat öğretmenimiz Behçet Kemal Çağlar oldu. Doğrusu istenirse, pek bir şey öğrenemedik ondan. Ama sınıfta hiç değilse biraz edebiyat soluduk. Anıl (Meriçelli), Spiro (Kostof), ben, harıl harıl şiir yazardık. Hoca bazen alır okurdu yazdıklarımızı. Bir keresinde, “Bunları Yirminci Asır dergisindeki köşemde yayımlayacağım” dedi. Yüreklerimiz pıtır pıtır, o sayıyı bekledik. Evet, şiirlerimiz yayımlandı. Ama Behçet Hoca hepsini “düzeltmiş”, vezinlikafiyeli yapmış, imzalarımızdan başka neredeyse her şeyi değiştirmişti! Dersi kaynatmak mı istedik, sorumuz hazırdı: “Hocam, Battal Gazi nasıl gidiyor?” Battal Gazi Destanı üstünde çalışıyordu uzun süredir. Bitirdiği bölümleri bize de okuyordu. Biz sorunca, her şeyi bırakır, başlardı okumaya. Dersin bittiğini bildiren zil çalıncaya kadar. Ayda bir kere de bir başka soruyu sorardık: “Hocam, niye evlenmediniz?” Her keresinde, bu soruyu ömründe ilk kez yanıtlıyormuş gibi, “Niye evleneyim?” derdi. “İyi bir kız alsak kıza yazık, kötü bir kız alsak bize yazık.” Öğretmenliği tartışılırdı Behçet Kemal’in. Şairliği haydi haydi tartışılırdı. Ama insanın içini ısıtan içtenliği, yakınlığı, hepimizin dünyasına renkler katıyordu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle