28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ARALIK 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 30 Eylül’de ‘Yeşil Türkçü faşizm’ dediği Gülen cemaatine yakınlaşması kafaları karıştırdı POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 5 Öcalan BDP’yi şaşırttı 30 Eylül’de, avukatlarla görüşmesinde Gülen cemaatine sert eleştiriler yönelten ve KCK operasyonlarından cemaati sorumlu tutan Öcalan’ın son görüşmesinde ‘cemaate yakın olunmalı’ mesajları vermesi siyasette yankı buldu. BDP Genel Başkanı Demirtaş, konuya ilişkin net bir yorum yapmaktan kaçınırken Öcalan’ın mesajının asıl muhatabının Gülen hareketi olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla yaptığı son açıklamada Fethullah Gülen cemaatine “yakınlaşma” mesajı vermesi kamuoyunda yankı uyandırırken BDP’lileri de şaşırttı. Öcalan, 30 Eylül’de yaptığı açıklamada ise Gülen cemaatini “Yeşil Türkçü faşizm” örgütlenmesinin ayaklarından biri olarak nitelerken KCK operasyonlarından da cemaati sorumlu tutmuştu. Abdullah Öcalan’ın Zaman gazetesinden cemaate yakınlığıyla bilinen Hüseyin Gülerce’yle avukatları aracılığıyla mesajlaştığının ortaya çıkması ve önceki gün yine avukatları aracılığıyla yaptığı “cemaate yakın olunması” yönünde verdiği mesajlar siyasette de yankı buldu. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu konuda net yanıt vermekten kaçınarak “Bu mesajın muhatabı Gülen hareketi, dolayısıyla Hüseyin Gülerce’ye sormak lazım” dedi. Öcalan’ın sözlerinden BDP’ye yönelik bir mesaj algılamadıklarını kaydeden Demirtaş, “Bizim ilkesel duruşumuz şudur: Türkiye’nin kurumsal gerçek bir demokrasiye kavuşması için ve Türkiye’nin iç barışı için samimi çaba sarf etme niyetinde olan herkesle şu ya da bu düzeyde dayanışma içinde oluruz. Gönül ister ki Türkiye’deki bütün etkili güçler, Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünde katkı sunsun” demekle yetindi. Abdullah Öcalan, 30 Eylül’de, DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk’un da aralarında bulunduğu avukatlarla görüşmesinde Gülen cemaatine sert eleştiriler yöneltmişti. KCK operasyonlarından cemaati sorumlu tutan Öcalan, şu değerlendirmelerde bulunmuştu: “Hakkâri’deki olay üzerinde durmak istiyorum. Kürt siyasetçileri yeteri kadar değerlendiremiyorlar, kişilikleriyle bir sorunum yok; fakat tarzları, tempoları çok yetersiz. Bu Hakkâri olayını da tam anlayamadılar. Hakkâri’deki imamın öldürülüşüne karşılık bir olay olabilir. O 9 köylünün öldürülüşü bununla bağlantılı olabilir. Bu olayla deniliyor ki ‘sen benden bir kişi öldürürsen ben senden 20 kişiyi öldürürüm’ diyor. İşte 1700 Kürt siyasetçinin tutuklanması da bir cemaat operasyonudur. Bu merkezi bir karar olabilir.” Öcalan, aynı açıklamasında, “okyanus ötesi” diyerek cemaati hedef alan şu açıklamayı yapmıştı: “75 yıl ‘Beyaz Türk Faşizmi’ egemendi şimdi ise ‘Yeşil Türkçü Faşizm’ her yönüyle örgütlenmiştir. Bunun içinde ABD’si de Irak’ı da var. Bir ucu okyanus ötesindedir, bir ucu Kürdistan’da güneydedir. Ben buna ‘yeni hegemonya’ diyorum.” Konuşmayın, Yazmayın, Özgürleşin... Türkiye hani “ileri demokrasiye” geçip daha da özgürleşecekti? Özgür toplum yerine sonunda korku toplumu yaratıldı; sözde düşünceyi ifade özgürlüğünü savunan, kendilerine demokrat ve özgürlükçü yandaşlar, bir avuç öğrencinin yaptığı gösteriyi, Türkiye’yi yönetenlerle birlikte “iç mihraklardış mihraklar” diyerek, başta Ergenekon olmak üzere, devlet içindeki çetelerin, terör örgütlerinin üzerine yıkmaya çalıştı! “Bu işin içinde kışkırtıcılar ve siyasi rant sağlayanlar var!” Biz bu masalı 40 yıldır dinliyoruz... Türkiye’yi yöneten gericifaşist iktidarlar aynı silahı kullandılar yakın tarihimize şöyle bir göz attığımızda: “İç ve dış mihraklar işbaşında, devleti yıkmak istiyorlar.” 68 ve 78 kuşağı bunun acısını çok çekti. İleri demokrasilerde insanlar düşüncelerini rahatlıkla ifade eder... Türkiye’de ise bunu yapanlar tutuklanır, cezaevine atılır, yani bir bedel öder! Sekiz ay önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Roman açılımı toplantısının açılışında konuşma yaparken “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” pankartı açan öğrencilerden Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz kaç aydır tutuklu? Sekiz aydır! Alın size ileri demokrasi... Bir ülkede Başbakan konuşurken “Parasız eğitim istiyoruz” diye pankart açan öğrenciler tutuklanıyorsa, üniversiteli gençler coplanıp, yerlerde sürüklenip kasıkları tekmeleniyorsa, üniversiteli genç kadın bebeğini düşürüyorsa, muhalefet eden gazeteciler işten atılıyorsa, siz özgür toplumdan söz edebilir misiniz? Eğer bugün bu ülkede darbe yapma girişiminde bulundukları iddiasıyla Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Tuncay Özkan, Fatih Hilmioğlu, Hikmet Çiçek iki yıla yakın bir süredir Silivri’de tutuluyorsa, bir hastane odasında mahkumlar koğuşunda yatıyorsa, hukuk devletinden, yargıda eşitlikten söz edebilir misiniz? Özgür toplumlarda bireyler devletin güvencesi altında yaşar... Özel hayatları izlenmez, telefonları dinlenmez, internet sitelerine, yandaş, tarikatçı, dinci medyaya gizli çekilmiş görüntüler dağıtılıp yayımlanmaz... Birey, devlet tarafından korunduğuna inanacak! Birey bugün buna inanmıyor, yasadışı telefon dinleyenlerin, özel hayatı izleyenlerin siyasal iktidar tarafından korunup kollandığına inanıyor. Onun için de korkuyor! Korkunca da konuşmuyor, başına bir şeyler geleceğini düşünüyor! Siyasal iktidar muhalif bir toplum yerine “biat” eden kul arıyor, kendisine destek verenleri baş tacı yapıp özellikle yandaş, tarikatçı, dinci medyanın yazarlarını, çizerlerini “dokunulmazlık zırhı”yla koruyup devlet televizyonunun kapısını ardına kadar “yan gelir” olarak açıyor. Sabah gazeteye geldiğimde Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı ve Cumhuriyet’in imtiyaz sahibi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç’le sohbet ederken aklımıza geldi... Anımsarsınız, Irak’ta bir gazeteci Bush’a Bağdat’ta yaptığı basın toplantısında ayakkabı fırlatmıştı. Orhan Erinç şöyle dedi: “O zaman gazetecinin ayakkabı fırlatmasını destekleyen ve bunu düşünce özgürlüğü olarak görenlerin, bugün Burhan Kuzu’ya yumurta atan öğrencileri şiddet yanlısı olarak göstermelerine ne denir?” Hep söylüyorum bir kez daha yineleyeyim... Eğer siyasal iktidarın her yaptığına destek verirseniz, tarikat şeyhlerinin devletin duyarlı kadrolarında nasıl örgütlendiğini eleştirmezseniz devlet tarafından korunursunuz... Bağımsız, yansız bir yargı isterseniz, hükümetin hukuk dışı, başına buyruk davranışlarına karşı çıkıp bireyin temel hak ve özgürlüklerini savunursanız başınıza her türlü iş gelebilir. Yargı, iktidarın denetimi altına girerken siz siz olun sakın eleştirmeyin. Baskılara, yolsuzluklara ses çıkarmayın, üstelik destek verin... İşte o zaman özgürsünüz! Sakın unutmayın! Söylediklerimi bir köşeye yazın... ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Gülerce, BDP’den yakınmış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) PKK ile Fethullah Gülen cemaati arasındaki diyalog tartışılırken, Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmeyi anlattı. Gülerce Zaman gazetesindeki köşe yazasında, geçen pazar günü Yalova’da Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmeye ilişkin detaylar verdi. Görüşmeyi Gülen cemaatinin bir sözcüsü olarak değil, Zaman gazetesi yazarı olarak yaptığını vurgulayan Gülerce, görüşmeye ilişkin şu bilgileri verdi: BDP’lilerin lafları: Efelenme, dayatma gibi tavırların rahatsız edici psikolojik bir engel teşkil ettiği bilinmelidir. Çözüm için makul insanların devreye girdiği sırada, bir BDP sözcüsü, bir çuval inciri berbat edecek laflar ediveriyor. Somut adımlar: Bölgeye, şimdiye kadar yapılmamış hizmetler götürülüyor. Ama bu mesele, sadece siyasilere bırakılamaz. Onların gayretleri yanında, kardeşliğimizi arttıracak jestler üzerinde de durmalıyız. Ben böyle deyince, avu katlardan biri, “Mesela BDP heyeti, Çanakkale Şehitliği’ni ziyaret etse...” dedi. Öcalan da ikaz ediyor: Sonra BDP’nin Türkiye’nin partisi olması gerektiğini söyledim. Hemen söze girdiler ve “Müvekkilimiz bu konuda kendilerini çok ikaz ediyor, Türkiye’nin sorunları ile ilgilenmiyorsunuz, diyor” dediler. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 AVUKATLAR: Gülerce doğru devlet yanlış DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarının Yalova’da Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ve devlet yetkilileriyle görüştüğü yönündeki haberler üzerine açıklama yapan Asrın Hukuk Bürosu, Gülerce’yi yalanlamadı ancak devlet yetkilileriyle görüşülmediğini belirtti. Asrın Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamada Gülerce ile yapılan görüşme doğrulanarak, “Sayın Gülerce ile yaptığımız görüşmeden sonra herhangi bir devlet yetkilisiyetkilileriyle görüşmemiz olmamıştır” denildi. İslamcı yazar İsmail Nacar da hem PKK kaynaklarıyla hem de Hüseyin Gülerce’yle zaman zaman görüştüğünü belirterek “Güneydoğu’da iki grup çatışma noktasına gitmek üzere. Ben de PKK çevrelerine birçok kez ‘yapmayın, etmeyin, dindar kesimi karşınıza almayın’ dedim. Bu görüşmelerim sonrasında iki kesim bir araya gelme kararı aldı” dedi. Nacar, 1993 yılında da Öcalan’la görüştüğünü, dönemin iktidar partisi RP’nin isteği üzerine hükümet adına arabulucuk yaptığını vurguladı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle