23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 14 CUMHURİYET 23 KASIM 2010 SALI Töre cinayeti mi Diyarbakır’da görevli yargıç Selahaddin Menteş, Kürt sorununu değerlendirdi intihar mı? VAN (Cumhuriyet) Van’ın Başkale ilçesinde 35 yaşındaki Erkan Demir ile 4 gün önce kaçırdığı 15 yaşındaki Fatma Avcı’nın cesetleri bulundu. Atlılar köyünde oturan evli ve 2 çocuk babası Erkan Demir, aynı köyde oturan Avcı’yı kaçırdı. Demir’in eşi Nezire Demir ise evi terk etti. Dün köydeki evine dönen Nezire Demir, kapı açılmayınca yakınlarına haber verdi. Kapı açılıp içeri girilince Erkan Demir ile Fatma Avcı’nın cesetleriyle karşılaşıldı. Avcı’nın alnından, Demir’in ise çene altından Kalaşnikof tüfekle vurularak öldükleri belirlendi. Demir’in Avcı’yı vurduktan sonra intihar ettiği olasılığı üzerinde durulduğu bildirilirken töre cinayeti ihtimali de araştırılıyor. ‘Anayasal güvence şart’ Haber Merkezi Diyarbakır’da görev yapan Selahaddin Menteş, Kürt sorununun çözülmesi ve anayasal güvenceye bağlanması gerektiğini söyledi. Menteş, “PKK, Kürt sorunu üzerine oturan bir örgüttür” dedi. “Kürt Ulusal Birlik Hareketi” adlı grubun düzenlediği bir panelde konuşan avukat Sabahattin Korkmaz aleyhine “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan dava açıldı. Dava sonunda avukat Korkmaz 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak hâkim heyetinden Menteş, karara şerh koydu. Menteş, itirazında “PKK’nin ortaya çıkışının sebebi Kürt sorunu mudur ya da PKK, Kürt sorununun sonucu mu doğmuştur?” ifadesini kullandı. Menteş, “Kürt sorununun bugüne kadar çözülememiş olmasının örgüte eleman temin etmede yardımcı olduğuna” dikkat çekti. Menteş, “PKK terör örgütü Kürt sorununun bir sonucu değildir. Olsa olsa bu sorun üzerine oturmuş bir terör örgütüdür” şeklinde görüş belirtti. MAVİ SÜRGÜN SERDAR KIZIK Çaldağı’nı Çaldırmayın... Konuyla ilgili değişik kesimlerin kullandığı tanımlamaları alt alta sıralasak, ortaya bir dehşet tablosu çıkıyor. Sülfürik asit cehennemi... Vahşi madencilik... İzmir’i tehdit... Doğa katliamı... Gediz Ovası’nın sonu... 2 milyon ağaç kesimi... Yeni Hiroşima... Listeyi daha da büyütmek mümkün. Son yıllarda sık sık tanık olduğunuz çevre talanı ve yağmasına yönelik bu tür değerlendirmeler uzayıp gider... Tüyler ürpertiyor doğrusu. Konumuz bu kez, Turgutlu Çaldağı. 2003’te Bosphorus Nickel Madencilik AŞ olarak işe başlayan, 2007 yılı mayıs ayında adını değiştiren Sardes Nikel Madencilik AŞ... Çevre katliamlarında adı sık geçen çokuluslu Rio Tinto’yla bağlantılı bir şirket... Yönetim kurulunda eski İngiltere Büyükelçisi David Logan. Vahşi madencilikle nikel çıkarılacak... Neden vahşi? 2 milyon ağaç kesilecek çünkü. Toprak, kazılarak, patlatılarak, delinerek oyulacak. Çıkan malzeme 18 milyon ton sülfürik asitle yıkanacak. (Türkiye’nin bir yılda endüstride kullandığı sülfürik asit miktarı yaklaşık 1 milyon ton.) 15 yıl boyunca günde 8 bin ton cevher çıkarılacak. Her gün, 24 saat boyunca ve her 3 dakikada bir, 15 tonluk bir kamyon dolusu cevher madenden tesise gönderilecek. İşletmeden çıkarılacak yaklaşık 100 milyon metreküp içinde halâ nikel olan ama ekonomik değeri bulunmayan kaya, yaklaşık 1600 dönüm sahaya depolanacak. Gediz Ovası açık hava kimya işletmesine dönecek, tehdit İzmir’e kadar uzanacak. Turgutlu’da durumu inceleyen bilim insanları da tepkili. İTÜ Öğretim Üyesi Kimya Yüksek Mühendisi Prof. Dr. İsmail Duman başta olmak üzere, Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Prof. Dr. Yaşar Uysal, Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür ile Kıbrıs’tan gelen Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Ediz Tuncel uyarıyor. “Sülfürik asit liç yöntemiyle açık madeni işletmesinin” tüm Gediz Vadisi’ndeki yaşamı sona erdirecek kadar ciddi ve büyük bir tehlike yaratacak potansiyelde olduğunu savunuyor. Üç yıl önce, AKP Genel Başkan Yardımcısı Reha Demeç ve European Nickel Genel Müdürü Simon Purkiss’le akşam yemeğinde, Ali Babacan’a mektup veren eski Büyükşelçi David Logan, ne istiyordu acaba? Ne yazıyordu o mektupta? İşletmeye izin vermeyen AKP’li eski Çevre Bakanı Osman Pepe’yle mi ilgiliydi? Pepe’nin, “Bu maden için binlerce ağacın kesilmesine imza atmadığım için yeni kabinede görev alamadım...” demesi, neyin göstergesi? Olası bir depremde asit dolu dört büyük atık deposu ne olacak? Zehirli atıkların yeraltı sularına karışması nasıl engellenecek? AKP’nin Çevre Bakanı, dünyanın hiçbir yerinde sülfürik asit liç yöntemiyle Turgutlu’dakine benzer bir proje uygulanmamasını niçin değerlendirmiyor? Soruları uzatmak olası... Konunun yargısal boyutunda ise tam bir karmaşa söz konusu. Manisa’daki yerel mahkeme şirkete verilen orman tahsisini iptal etti. Bir başka yerel mahkeme ise ÇED’in iptaline ilişkin istemi reddetti. Her iki dava da Danıştay sürecinde. Bu arada Turgutlu’da başlayan çevre mücadelesinin halkaları giderek büyüyor. İzmir ve Ege’de TEMA ve çevrecilerin imza kampanyalarına destek on binlere ulaştı. Eylem, “Çaldağı’nı çaldırmayacağız” sloganıyla ülke çapında genişliyor. İktidar Turgutlu’da sessizliğini koruyor... KONTÖRLÜ SU PROTESTOSU Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, suda ön ödemeli sayaç uygulamasını, Kadıköy’de su sayacı değiştirilmiş bir yurttaşın, Yenibosna’daki İdare Mahkemesindeki duruşması öncesinde protesto etti. Yapılan açıklamada İSKİ’nin mekanik su sayacını kullanıcının izni dışında sökerek yerine ön ödemeli sayaç takmasının anayasaya aykırı olduğu ifade edildi. Açıklamada “Parası yok diye insanın, ailesinin, okulların, hastanelerin, üniversitelerin susuz bırakılması kabul edilemez” denildi. (CİHAN ORUÇOĞLU) 600 kişi birbirine girdi: 22 yaralı ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde amcası için taziye evi yaptıran Selami Altay, biriken kum ve molozları temizlemek isterken yükselen tozdan rahatsız olan akrabası Paşa Baz’la tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine iki ailenin fertleri birbirlerine saldırdı. Dıla aşiretine mensup iki ailenin kavga ettiğini duyan Yoğurtçu ve Remil köyünde oturan akrabaları da Suruç’a geldi. Sayıları 600’ü bulan iki grup birbirlerine saldırdı. İlçeye gelen takviye kuvvetlerle bastırılan kavgada 22 kişi yaralandı. İlçenin ileri gelenlerinin araya girmesi üzerine barışan aileler şikâyetçi olmadı. Cezaları da eleştirmişti Yargıç Selahaddin Menteş, Kürt sorununun çözülerek anayasal güvenceye kavuşması gerektiğini vurgularken hapis cezası alan avukatın davaya konu olan konuşmasının da düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Menteş, daha önce de taş atan çocuklara verilen cezaları eleştirmişti. Maaşlı askerlik Polise kısmi muafiyet KÂMİL MASARACI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanlığı askerliğini henüz yapmamış polislerin askerlikten “kısmen muaf” tutulması için oluşturduğu yasa taslağını tamamladı. Meclis’e sevk edilecek tasarıya göre polis akademisi ve polis meslek yüksekokullarından mezun olan polisler bir aylık temel askerlik eğitimi görecek. Temel eğitimin ardından polisler, askerlik hizmetlerinin geri kalan kısmını görev yaptıkları illerde polis olarak sürdürecek. Doğu ve Güneydoğu’da görevliyken askere giden polislerin askerlik süresi de şark görevinden sayılacak. Tasarının kabul edilmesi durumunda polisler askerlik yaptığı dönemde de maaş alabilecek. Ancak maaş miktarında üçte bir ya da dörtte iki oranında kesinti yapılacak. YAKAMOZ BEDRİ BAYKAM ÇİZGİLİK kamilmasaraci@gmail.com Hakkı Devrim’i İstifaya Davet Ediyorum! Bayramdan iki gün önce Hakkı Devrim, Radikal’de benden öyle seviyesiz bir şekilde söz etti ki, kendisine bir yanıt yollayarak istifaya davet ettim. Benden “hazzetmediğini” belirtmesinin ötesinde “her şeye maydanoz ressam” ve “sokak hatibi” gibi küstah kelimelerle gelişen bu saldırının çıkış noktası, beyefendinin CNN Türk’te katıldığım programa olan yorumları... Aslında Hakkı Devrim bu tavrıma şaşırmıştır, çünkü bu tacizini kişisel boyutta 10 senedir, ansiklopedi tashihciliğini bırakıp Radikal’de yazdığından beri ve “televizyon programında komedi muhtarlığı” seanslarında her fırsatta sürdürüyordu! Bu sefer ukalalıklarını kötü bir zamanlamada, baltayı taşa vurarak, Atatürk hakkında kabul edilemez sözler sarf eden iki beyni yıkanmışla olan kavgamdan sonra yaptı ve bardağı taşırdı. Yıllardır “Yaşlı adam, boş ver, ne dediğini bilmiyor, üstüne gitme” diye ender olarak yanıt verip görmezden geldiğim bu saldırıları kamuoyuna deşifre etme vakti geldi. Bir süre önce, Oktay Ekşi gibi Türk basınının gerçek duayen başyazarının yaşadıklarını biliyoruz. Bu ülkenin kendisine bu kadar gereksinim duyduğu bir süreçte, Ekşi bir hata yaptı ve kendisine yönelen linç kampanyaları sonuçlanmadan istifa etti. Değer miydi, tartışılır… Özür dilemişti zaten. Ben çok üzüldüm, çünkü onca Atatürkçü yazar son 20 yıldır ya öldürüldü ya vefat etti, ya kovuldu ya da son teokrasiye geçiş hezeyanlarında hapse atıldı! Ekşi gibi ödünsüz bir kalemin yeri de kolay doldurulmaz… Benim de yazarlık kariyerim her türlü tehdit, karalama ve sansürle mücadele ederek sürüyor. Hiçbir noktada geri adım atmadım, tarih şahittir. Sağ olsunlar, yurdun her yerinde sayısız Atatürkçünün büyük desteğine karşın, kimseden teşekkür beklemedim. Ama hiç kimsenin de bu kadar densizce bu fikir mücadelesini karalamasına izin veremezdim. Saldırılara alışığım, her fırsatta yobazliboş kalemler çamur sıçratırlar. Ama onların bile hiç olmazsa açık ideolojik bahaneleri vardır! Çok azı Hakkı Devrim örneğinde olduğu gibi içeriksiz ve şahsa yönelik saldırılara girişir. Ayrıca Hakkı Devrim bana dil uzatırken kendisine ayrılan medya sahasını nasıl boşa kullandığını algılıyor mu? Bugüne kadar hangi ciddi konuda bir hatırlanır tavrı olmuş? Yoksa hep ucuzundan “ortaya karışık” mı oynamış? Atatürkçülere saldırmak, bu kadar ucuz mu? Hakkı Devrim’in tavrı basitçe geçiştirilebilecek bir sataşmadan ibaret midir? Yoksa yıllardır sinsice sürdürülen bir karalama kampanyasına karşı artık “dur” denmeli midir? Akşam’da geçen hafta Ali Saydam web’de “istifaya davet” mektubumu okuduktan sonra bu lafları tekrarlayarak yaydığımı hatırlatmış. Bir de Hakkı Devrim gibi bir “İstanbul Beyefendisi”ni (!) karşıma almamın toplumsal risklerini aktarmış! Birincisi, abartmayalım, reklamlarda torunlara “canım cicim” diyerek, talkshow’da sözde muhtarlık yaparak, insan “İstanbul Beyefendisi” sıfatını kazanmaz. Hakkı Devrim, Nihat Genç gibi başka bir ulusalcı yazara da aynı kabul edilemez etik dışı sözcüklerle saldırmış ve ondan da 4 ay önce “balans ayarını” almıştı. (http://www.odatv.com/n.php? n=hakkidevrimecevabimdir 1006101200) Hakkı Devrim’in Nihat Genç hakkında canlı yayında söylediği “Nihat, soyadı neydi, ...hayvanat bahçesi röportajı yapan” sözlerini ya da Genç sitemle kendisini aradığında “ne b.k yersen ye, layığını bulursun” diye yanıtlarını hangi çuvala sığdıracaksınız? Devrim’in hakkımdaki sözlerini benim yaydığım iddialarına gelince… Umurumda değil! Tabii ki her ideolojik düşmanım bu tartışmayı fırsat bilip bana karşı tavır alabilir. Kendime güvenim tam, topuna yeterim. Hakkı Devrim’in istifa etmesi gerektiğini ısrarla vurguluyorum. Seviyesiz ve fuzuli şekilde bir sütunu işgal etmektedir. Gençler onu “duayen” yazar sandıkları için kötü örnek olmakta, onun tavrını “demek bu normalmiş” şeklinde algılamak durumunda bırakılmaktadırlar. Bir yazarın “yaşlı” olması, çevresine sorumsuzca içeriksiz çamurlar sıçratma özgürlüğünü mü getirir? Bu mudur “basın duayenliği”nin dökülen cilası? Yaşlanmak insanlara bir bilgelik taşıdığı zaman değerlidir. Bakınız örnek: İlhan Selçuk. Bu tartışmada haksız olduğumu düşünüyorsanız, mailim altta yer alıyor, beni eleştirin. Hakkı Devrim’e de yorumlarınızı yollayabilirsiniz. (hakki.devrim@radikal.com.tr) Ben Devrim’in istifasının kendisi açısından da bir hayır getireceğine ve ait olmadığı bir alanı işgal etme yükünden kurtulup, huzura kavuşacağına inanıyorum... HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc yahoo.com serdarkizik@cumhuriyet.com.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com bedri.baykam@gmail.com www.bedribaykam.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Beton bloklarla 1 ya da küçük moloz taşlarla yapılan te 2 mel. 2/ Muğla’nın 3 bir ilçesi... “Kışla 4 nın önünde sesi 5 var/Bakın çantasında acep nesi 6 var”(Türkü). 3/ 7 Parlaklık kazandı 8 rılmış pamuk ipliği. 4/ Saçın ıslan 9 maması için başa geçiri 1 2 3 4 5 6 7 8 9 len kauçuk başlık... Vi 1 H A Y T A L Y A layet. 5/ İyi yetişmiş, de 2 A L A R G A K S ğerli kimse... Güney 3 Y OM O L A S I Amerika’da yaşayan ve 4D ÇO R Y UĞ “Patagonya tavşanı” da 5A C I K A R A A denilen kemirgen hayA F A K İ van. 6/ Şeker hastalığı. 7/ 6 R E Şarkı, türkü... Pirinç sap 7 İ K A R O S M İ B A R A N larından örülerek yapılan 8 E S 9O T Ç İ T A R İ ve judo, karate gibi dövüş sporlarında yer minderi olarak kullanılan kalın halı. 8/ Aruz ölçüsünde, uzun okunması gerekirken kalıba uysun diye kısa okunan ünlü... Oy. 9/ Bir nota... Öğleden sonra giyilebilecek, fantezi kadın giysisi biçimi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kısa ve şişman kimse. 2/ İngiltere’de çok sevilen bir cins bira.. Şilte yüzü ya da gömlek yapımında kullanılan pamuklu bir kumaş. 3/ Dil devriminin ilk yıllarında “belediye başkanı” anlamında kullanılan sözcük... Alan ölçüsü birimi hektarın kısa yazılışı. 4/ Bademden yapılan şerbet. 5/ Muğla’nın Milas ilçesine bağlı turistik bir belde... Ege Bölgesi’nin en büyük gölü. 6/ Edepsiz, şamatacı. 7/ İcraat... Bir bilgisayar oyunu. 8/ Köy muhtarı yardımcısı... Doğu Anadolu’da kullanılan bir tür küçük zurna. 9/ Kayseri’nin bir ilçesi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle