14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 14 KASIM 2010 PAZAR 4 HABERLER Kılıçdaroğlu, Gül’den türban tartışmalarında net bir açıklama beklendiğini söyledi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Hayal Tacirlerinden Kürek Mahkumlarına Sevgili, Bir tek bir keyfimiz vardı. O da elimizden gidiyor artık... Bu sözleri söyleyen kişi aydın bir fizik profesörüydü. Her hafta bir gün, kırk dakika süreyle, yoksulluk ve yoksunlukla dolu hayatına, başka bir yaşam keyfi, rengi gelmeyecekti artık aydın bilim adamı dostumun. Çünkü her hafta aynı saatte izlediği BBC dizisi The Duchesse, of Duke Street (Dük Sokağının Düşesi) o gün sona eriyordu. Ve inan bana Sevgili, yukarıdaki sözlerle hayıflanan hapishane arkadaşım, birçoğumuzun duygularına tercüman oluyordu. Hapislik mahrumiyetle dolu, çok şeye ulaşmanın imkânsız olduğu biteviye bir yaşam. Ne kadar okuyarak, yazarak, çevredeki aydın insanlarla sohbet ederek bu biteviyeliğe meydan okumaya çalışsa da insan, o duygudan tümüyle kurtulamıyordu ve işte böyle bir ortamda, o çok güzel ve zarif biçimde kurgulanmış olan dizi içimizi ısıtıyor, ufkumuzu değiştiriyordu. Dostum Haluk haklıydı ve hepimiz adına bir gerçeği vurguluyordu. Türk halkının yaşamı da, çok çeşitli nedenlerle yoksulluk ve yoksunlukla maluldür. Bu toplum hapishane koşullarını sürekli yaşar gibi gelir bana. Ve dostlarıyla yaşadığı yoksunluk günleri bir televizyon dizisiyle renklenmiş biri olarak, Türk halkının dizi tutkunluğunu çok iyi anlarım, onu bu tutkusundan dolayı hor gören halden anlamaz snopları da ayıplarım. Dizilerin bize özgü olmayıp bütün dünyada yaygın olduğunu bilirim. Çocukluğumda, dedem ve anneanneme okuduğu Cumhuriyet’te tefrika edilen Cronin’in romanını dinlerken ilk dizi alışkanlığımı bilmeden edinmiştim. Ama o günlerde, dizilerin çağımızın bir alışkanlığı olmanın da ötesinde taaa 19. yüzyıla dayandığını da, bunların en büyük üstadının 21. yüzyılın başlarında, Fransa’nın “Büyük evlatları”nın yattığı Pantheon’a nakledilen Alexandre Dumas olduğunu, onun hepsi daha sonra Hollywood tarafından defalarca filme çekilmiş romanlarının tefrikası için özel gazeteler yayımlandığını bilmezdim. Kısacası dizi alışkanlığı hor görülecek bir şey değildir. Doksanlarda 10 yıl kadar TV dizilerinde küçük roller aldığımda, herhangi bir şekilde dizilerde çalışmanın ne kadar zahmetli olduğunu yaşayarak öğrendim. Setlerde saatler süren beklemeler, kameraların yerleştirilmesi sırasında geçen zaman, haftanın altı gününe günde on saate yayılan çekimler, her hafta son anda nefes nefese yetiştirilen senaryolar... Ünlü komedyenimiz, Erol Günaydın’ın şu sözünü duyduğumda çok gülmüştüm: Bu çekimlerde biz sanatımıza para almıyoruz. O bedavadır, aldığımız para ancak beklediğimiz zamanı karşılar. Dizi setlerinde, yaşayarak anladım, “sinema emekçisi”nin ne anlama geldiğini. Televizyon tarihinin en keyifli (hem seyir olarak, hem çalışma olarak) dizisi “İkinci Bahar”da seyirciyle bütünleşmenin keyfinin bütün mihneti nasıl unutturduğuna da tanık oldum. O zamanlar dizilerin güçlüğü bugünkülerle kıyaslanmazdı. Çünkü o diziler kırk, bilemediniz elli dakikaydı. Bugün bu süre bir buçuk iki saate, bazı hallerde daha fazlasına çıkmış bulunuyor. Böylelikle halkı mutlu etmeyi, eğlendirmeyi, düşler dünyasında avutmayı meslek edinmiş olan “hayal tacirleri” için yaşam dayanılmaz hale geliyor. Çalışma süreleri günde 1618 saate kadar tırmanıyor, senaryo yazarlarının yazgısı kürek mahkumlarınkine dönüşüyor, kalite düşüyor, tekrarlar artık dayanılmaz hale geliyor, iş kazaları ve gerginlikler artıp dayanılmaz boyutlara ulaşıyor. Bütün bunların nedeni reklam firmalarının daha fazla reklam geçirmek, daha fazla kâr sağlamak tutkularından doğuyor. Yalnız dizilerin değil, tartışma programlarının da katilleridirler reklam firmaları. Bu hafta Sinema Yazarları Derneği’nin yaptığı eylem, dizi saatlerinin uzamasına karşıydı. Bu eylemi belki yenileri de izleyecek. Biz izleyicilerin onlara destek olması gerek. Aşırı kâr tutkusu ile her şeyimizi kirletiyorlar. Bari, dizilerimize sahip çıkalım! asirmen@cumhuriyet.com.tr ‘Daha çok sıkılırsınız’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Gül’e Twitter aracılığıyla gönderdiği mesajında “sözü tersinden değil düzünden söylemelisiniz” dedi. ANKARA/KIRIKKALE (Cumhuriyet) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ilköğretimde türban tartışmaları ile ilgili olarak Twitter aracılığıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, “Rüştünü bile ispat etmemiş bu çocuklar, kendi özgür iradeleriyle başlarını bağlamazlar deyin. Hem siz rahatlarsınız hem de halk. Bunu diyemiyorsanız, bu konuda daha çok sıkılmaya devam edersiniz” mesajını yazdı. Kılıçdaroğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki hesabı üzerinden şu mesajları aktardı: “Sayın Cumhurbaşkanım. Sıkılmayınız lütfen. Konu ile ilgili tartışmalarda, sözü tersinden değil düzünden söylerseniz, tartışma en azından sizin açınızdan biter. İlkokulda kız çocuklarımızın başörtükal, bir soru üzerine eski CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile herhangi bir görüşme yapmadığını belirterek “Bir temasımız olmadı” dedi. CHP’deki gelişmelerle ilgili soruları ise Baykal, söyleyeceğini canlı yayınlarda kaydettiğini ifade etti. Baykal, “Parti ve Türkiye yararına olduğunu düşündüğüm bir değerlendirmeyi ortaya koydum. Parti organları takdir eder, etmez, uygular, uygulamaz, onların takdiri. Bir kampanya açmış gibi, bir siyasi mücadele veriyor gibi bir görüntüye girmek istemiyorum” dedi. ÇELİK’TEN TEPKİ ‘TRT Şeş hangi dilde yayın yapıyor?’ ŞANLIURFA (Cumhuriyet) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, KCK davasında Kürtçe’nin “bilinmeyen bir dil” olarak kayıtlara geçmesine tepki göstererek, “Bu yakışır mı? Sizin o bilinmeyen, anlaşılmayan dil dediğiniz, senin milyonlarca vatandaşının anadilidir. Bir insanın anadili, şahsiyetinin ayrılmaz parçasıdır” dedi. Çelik, AKP’nin Şanlıurfa’da düzenlediği “Siyaset Akademisi”nin açılış töreninde yaptığı konuşmada CHP’yi de eleştirdi. Çelik, “Kemal Kılıçdaroğlu, kendini o kadar korku imparatorluğuna kaptırmış ki, 53 yıl diyor, 53 değil, 60 senedir iktidara gelmiyor. Ecevit’in kasketini taktı ya şimdi bunlar tekrar partiyi uçuracak diyorlar” dedi. KCK davasını da değerlendiren Çelik, TRT Şeş’in Kürtçe yayın yaptığını anımsatarak, “Şimdi onun için bilinmeyen ve anlaşılmayan bir dille yayın yapan TRT kanalı diyeceğiz öyle mi? Devlette bir tutarlılık olur, mahkemeleri de bunu göz ardı edemez. Mahkemenin bu tavrını onaylamak mümkün değil. Bu yakışmamıştır ve büyük bir ayıptır” diye konuştu. MHP’liden oy sözü Eski Devlet Bakanı Mehmet Gülcegün’ün TBMM’ndeki cenaze törenine katılan Kılıçdaroğlu, Karayalçın ve Baykal sohbet etti. (AA) sü ya da türban bağlaması serbest olacak mı? Olmayacak mı? Böyle bir şey söz konusu bile olamaz.” için TBMM’de düzenlendi. Törene Kılıçdaroğlu’nun yanısıra CHP eski genel Başkanı Deniz Baykal da katıldı. Baykal, Kocatepe Camisi’ndeki dini törene katılmak için beklerken CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ile birlikte Meclis kulisinde çay içti.yBayBu arada Kılıçdaroğlu, yurtdışı gezisi öncesi Kurban Bayramı’nı Kırıkkale Çocuk Yuvası’ndaki kimsesizler ve yoksul iki aile ile kutladı. Basının içeri alınmadığı çocuk yuvası ziyaretinin ardından Kılıçdaroğlu, gecekonduda yaşayan iki aileyi ziyaret etti. İlk ziyarette CHP liderine Yalçın Babadağ adlı yurttaş oy sözü verdi. MHP’li olan Babadağ, “Emeklinin arkasında dik durursanız oyum size” dedi. Cenazede buluştular Öte yandan yaşamını yitiren eski Devlet Bakanı Mehmet Gülcegün CHP’liler kafasına kurşun isabet ederek yaşamını yitiren Eda Nur için Karabük’teydi Askerlere tedbirsizlik suçlaması AYŞE SAYIN ANKARA CHP, Safranbolu’da başından vurularak yaşamını yitiren Eda Nur Avcı olayından, evlerin hemen yakınında bulunan ve sık sık “atış talimi” yapılan 125. Jandarma Er Alay Komutanlığı’nı sorumlu tuttu. CHP’li TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri Ahmet Ersin ve Ali Rıza Ertemür, Eda Nur Avcı adlı çocuğun “asker kurşunu” ile öldüğü iddiaları ve Kardemir’de “sendika değiştiren” işçilerin işten çıkarıldığı iddialarıyla ilgili Karabük ve Safranbolu’da yap CHP’li İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri Ali Rıza Ertemür ve Ahmet Ersin, Safranbolu’da kafasına kurşun isabet ederek yaşamını yitiren 4 yaşındaki Eda Nur Avcı olayını yerinde inceledi. tıkları incelemeleri tamamladı. Safranbolu’daki 125. Jandarma Er Eğitim Alay Komutanı Albay Ahmet Adnan Şimşiroğlu ile görüşmek isteyen, ancak “izinli” olduğu gerekçesiyle, askerlerin görüşüne başvuramayan CHP’liler, Eda Nur’un ailesi, köylüler, kaymakamlıkla görüşerek bilgi aldı. İncelemelere ilişkin izlenimlerini Cumhuriyet’e anlatan Ahmet Ersin, Jandarma Alay Komutanı’na geleceklerinin 2 gün önceden CHP ilçe başkanlığı aracılığıyla iletilmesine karşın, olay yerine gittiklerinde kendilerine Şimşiroğlu’nun “izne çıktığı” bilgisinin verildiğini anlattı. Ersin, olayda askerlerin ciddi “ihmal ve tedbirsizliği”nin söz konusu olduğunu söyledi. Ersin, “Askeri alan, evlere 10001200 metre mesafede. Silahların menzili ise en az 3 bin metre. As lında şimdiye kadar böyle bir kazanın meydana gelmemesini de mucize olarak değerlendirmek lazım. Atış alanı acemi erlerin atış yaptıkları yerler. Konutlara, yaşam alanlarına yakın yerlerde atış alanı oluşturmak, büyük bir tedbirsizlik öngörüsüzlük” dedi. ‘170 bin lira için’ Alay komutanlığının, atış talim güvenliği için girişimde bulunduğunu belirten Ersin, “Ancak 170 bin lira masraf oluyor, ödenek yok diye bundan vazgeçilmiş, bunu kabul etmek mümkün değil” diye konuştu. ERGENEKON HÂKİMLERİ ‘Dava kabul edilirse kaos olur’ İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi üye hâkimleri Sedat Sami Haşıloğlu ve Hasan Hüseyin Özese, 2. Ergenekon davasından yargılanan Prof.Dr.Mehmet Haberal’ın haklarında açtığı tazminat davasına itiraz dilekçesi verdi. Haşıloğlu ve Özese kendilerini daha önce 9 hâkime verilen tazminat cezasını onayan Hukuk Genel Kurulu’nun 2005’teki kararıyla savundu. İddiaların asılsız olduğunu ifade eden Haşıloğlu ve Özese davanın kabul edilmesi durumunda yüz binlerce tutuklunun açacağı davalarla kaos yaşanacağını belirterek davanın reddedilmesini istedi. “Sağlık problemleri mahkeme heyetince bilinmesine rağmen Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı salıvermedikleri, tutuklamanın devamına ilişkin kararlarını gerekçeden yoksun bıraktıkları, kin ve garezle soru sordukları, husumet besledikleri” gerekçesiyle haklarında 20’şer bin lira tutarında 5 ayrı tazminat davası açılan Haşıloğlu ve Özese’nin avukatı Sadrettin Haşıloğlu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na itiraz dilekçesi verdi. Avukat Haşıloğlu, Haberal’ın açtığı davada 9 özel yetkili hâkime verilen 1500 lira manevi tazminat cezasını onayan Hukuk Genel Kurulu’nun 2005 yılındaki başka bir kararına yer verdi. Kurul’un söz konusu kararında “Hâkimlerin diğer devlet memurlarının tabi bulundukları sorumluluk esaslarına bağlanmaları, yaptıkları her işlemin aleyhlerine bir tazminat davasına yol açacağını düşünmelerine ve bunun sonucu olarak tereddüt içinde kalmalarına yol açabilir” denildiği anımsatıldı. Dilekçede “Şemdinli davası” olarak bilinen davanın hâkimleri hakkındaki kararda da çok isabetli saptamalarda bulunulduğu belirtildi. TAHLİYE OLAN OLCAYTU ‘Sanıklar vatan haini yapılıyor’ İstanbul Haber Servisi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 2. Ergenekon davasında 775 gün tutuklu kalan ve 11 Kasım’daki duruşmada tahliye edilen Aydınlık dergisi yazarı Emcet Olcaytu, davanın 108 sanığından 16 ay boyunca yalnızca 21’inin ifade verdiğini anımsatarak, “Tüm sanıkların ifadesinin alınması 5 yılı bulacak. Böyle yargılama olur mu?” dedi. “Askeri casusluk ve şantaj” soruşturmasına da değinen Olcaytu, “Bu soruşturma, Ergenekon’a yeni bir biçim kazandırmak ve sanıkları vatan haini olarak damgalamaya yönelik bir operasyon şeklinde gelişecek gibi görünüyor” dedi. İşçi Partisi İstanbul İl Başkanlığı binası önünde basın açıklaması yapan Olcaytu katıldığı bir televizyon kanalının canlı yayınında soruşturmayla ilgili açıklama yaptığı sırada yayının kesildiğini savundu. Olcaytu, şunları söyledi: “Ergenekon davasının uydurma darbe iddiaları iflas etti. ‘Şimdi Ergenekoncular vatan haini, casustur’ yorumu yapılıyor.” AT CEZASI HABERAL’A TAZM N İkinci Ergeneİstanbul Haber Servisi sanığı Prof. Dr. kon davasının tutuklu e etmeyen 9 hakiMehmet Haberal’ı tahliy ıran Yargıtay 4. rpt mi tazminat cezasına ça Eryıliresi’nin, hâkim Rüstem a 20 Hukuk Da avukatlarınc maz hakkında Haberal’ın açılan başka bir e bin TL tazminat talebiyl aya çıktı. dettiği ort davayı red si’nin kararında, Yargıtay 4. Hukuk Daire nda dava açıhakkı davanın reddi halinde, minat isteme lan kişinin yasa gereği tazedilerek, Prof. de hakkına sahip olduğu ifa z’a 500 TL taz, Rüstem Eryılma Haberal’ın ildi. minat ödemesine hükmed C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle