22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 14 KASIM 2010 PAZAR kultur@cumhuriyet.com.tr 20 KÜLTÜR Avrupa Yazarlar Parlamentosu İstanbul’da V. S. Naipaul Yeniden ‘Geldiler’ 2527 Kasım tarihleri arasındaki etkinliğin onur konukları Yaşar Kemal ve Nobel ödüllü yazar V. S. Naipaul Kültür Servisi Avrupa Birliği’nin 27 ülkesinden 100’ü aşkın katılımcının yer alacağı Avrupa Yazarlar Parlamentosu (AYP), Kült Artistic Reflex tarafından çerçevesi ve içeriği belirlenen bir organizasyonla ve 2010 Ajansı’nın desteğiyle 2527 Kasım tarihlerinde İstanbul’da toplanıyor. Nobel Ödüllü yazar Jose Saramago’nun 18 Mayıs 2007 tarihinde İstanbul’da öne sürdüğü fikir kapsamında şekillenen parlamentoda Avrupa’nın önde gelen yazarları, fikir adamları, eleştirmenleri ve akademisyenleri çeşitli yönleriyle Avrupa edebiyatını ele alacaklar. Sadece ana akım edebiyatların değil Malta’dan Slovenya’ya tüm çevre ülkelerin temsil edileceği etkinliğin “Onur Konukları” ise Yaşar Kemal ve V. S. Naipaul. Üç gün boyunca Hilton Convention Center’da sürecek etkinliğin açılış konuşmasını da Nobel ödüllü yazar V. S. Naipaul’un yapacağı oturumlarda aralarında Adalet Ağaoğlu, Hari Kunzru, Jason Goodwin, Tahsin Yücel, Mario Levi, Glenn Meade, Vikram Seth, Gündüz Vassaf, Cevat Çapan ve PEN International Genel Sekreteri Eugene Schoulgin’in de yer aldığı pek çok isim bulunuyor. Etkinlikte oturumlardan elde edilecek bilgiler ışığında ulusal/uluslararası basın ve edebiyat çevrelerine duyurulmak üzere bir “İstanbul Deklarasyonu” hazırlanacak. Süreyya Operası Sahnesi’nin Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu ile sahnenin misyonu ve geleceği üzerine ‘Sanat merkezlerine ihtiyacımız var’ AKM’nin kapatılmasının ardından İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin yeni ‘evi’ olma görevini de üstlenen Süreyya Operası, 4. etkinlik yılında yeni projelerle yoluna devam ediyor. Süreyya’nın bir sanat merkezi olduğunu belirten Katoğlu, AKM’nin de ancak bu şekilde gerçek ruhuna kavuşabileceğini söylüyor. SİBEL ÇORBACIOĞLU Yaşar Kemal Kültür Servisi MazharFuatÖzkan’ın 1990 tarihli “Geldiler” albümü, Ossi Müzik tarafından CD formatında yeniden basıldı. 90’lı yıllarda yaşanan pop patlamasının öncülerinden olan albümde Türkçe pop, ilk kez rap müzikle tanışmıştı. Aralarında Ayhan Sicimoğlu ve Fahir Atakoğlu’nun da bulunduğu isimlerin de katkıda bulunduğu albümde, “Ali Desidero”, “Sude”, “Mecburen” gibi çok sevilmiş şarkılar ve Mazhar Alanson’un Edip Cansever’in şiirini okuduğu “Geçiniz” gibi şarkılar yer alıyor. Dansla ‘gelenek ve yaratıcılık’ Kültür Servisi “2010, Türkiye’de Japonya Yılı” etkinlikleri kapsamında İstanbul, İzmir ve Ankara’da “Kikunokai Dans Grubu”nun “Gelenek ve Yaratıcılık” temalı geleneksel Japon dansı gösterisi sahnelenecek. 1972’den beri Japon dansını çağdaş müziğe uyarlayarak Japonya’nın dokusunu sergileyen “Kikunokai”, 23 Kasım’da Ankara Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü Opera Binası’nda, 27 Kasım’da İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü Elhamra Sahnesi’nde ve 30 Kasım’da İstanbul Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde ücretsiz sahnelenecek. Kadıköy ve sanat denildiğinde akla gelen ilk mekânlardan biri Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Sahnesi. 4. etkinlik yılına giren mekân, Atatürk Kültür Merkezi’nin kapatılmasının ardından İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin yeni ‘evi’ olma görevini de üstlendi bilindiği gibi. Süreyya Operası Sahnesi’nin Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu 2007’de Kadıköy Belediyesi tarafından orijinal haline getirilerek yeniden kullanıma sunulan mekân için “Avrupa’nın ve dünyanın birçok yerinde bulunan orta ölçekte ve güzel bir sahneye kavuşuldu” diyor. Eski İstanbul milletvekillerinden Süreyya İlmen’in (Süreyya Paşa) Paris’teki ChampsÉlysées Tiyatrosu ve Al man tiyatrolarından etkilenerek 1924 yılında opera binası olarak yaptırdığı ama hep sinema olarak kullanılan sahne, neredeyse bir deneme süreci yaşanmadan kabul gören bir sanat mekânı oldu. Bu kolay geçişi Anadolu yakasının ve Kadıköy’ün opera sahnesi eksikliğinin giderilmesine bağlıyor Katoğlu. Binada iki kamu kurumu; Kadıköy Belediyesi ve İDOB birlikte hizmet veriyor. Katoğlu, Süreyya Sahnesi’nde opera temsillerinin yanı sıra oda müziği konserleri ve resitalleri düzenleniyor olmasının Kadıköy Belediyesi’nin bir eğitim hizmeti olduğunu vurguluyor, Süreyya’nın düzenli oda müziği konseri verilen tek sanat mekânı olduğunun da altını çiziyor. İlk yıllara oranla dinleyici sayısında gözle görülür artış da tüm bu etkinlikler dizisiyle sağlanıyor elbette. Konser programlarında kendi alanında öne çıkabilmiş sanatçılara yer vermeye özen gösteren Katoğlu ve ekibinin Süreyya’nın gelecekte ev sahipliği yapmasını istedikleri çok özel bir proje de var: “Türk Virtüözleri Şöleni”. Yurtdışında yaşayan Türk virtüözlerini ilk kez bir arada ağırlamak istemelerinin altında elbette böylesi bir şölen için Süreyya’nın en uygun yer olması yatıyor. Süreyya’nın karakterinin müzikle örtüştüğünü ve mekânın bir sanat merkezi olduğunun da altını dikkatle çiziyor Katoğlu. “Sanat merkezleri aynı türde eserlerin sahnelendiği yerlerdir ve bir sanat dalının profesyonelce icrası için zorunluluktur. Kültür merkezleri ise her türden etkinlik ve gösterinin yapılacağı mekânlardır. Bu nedenle Türkiye’nin sanat merkezlerine ihtiyacı var.” Ona göre AKM’nin de bir sanat merkezine, yani bir opera binasına çevrilmesi gerekiyor, “çünkü AKM ancak bu şekilde gerçek ruhuna kavuşabilir” diyor. Besteci Henryk Górecki öldü Kültür Servisi “Symphony of Sorrowful Songs” diye de bilinen 3. Senfonisi’yle ünlü, Polonyalı besteci Henryk Górecki, 76 yaşında hayatını kaybetti. Polonya halk müziğinden de etkilenen sanatçının müziği “Yeni Yalınlık” akımının unsurlarını içeriyor. “3. Senfoni’yle uluslararası üne kavuşan Górecki, çağdaş bir klasik müzik sanatçısı olarak rekor albüm satışlarına ulaştı. Górecki’ye, geçen ay, cumhurbaşkanı tarafından Polonya’da özel bir önemi olan Beyaz Kartal şeref rütbesi verilmişti. Godard, Oscar’ıyla değil İsrail karşıtlığıyla gündemde Kültür Servisi Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi, Fransız yeni dalga sinemasının öncü yönetmeni JeanLuc Godard’ı, her ne kadar Godard törene katılmasa da, dün akşam düzenlenen bir törenle “Onur Oscar’ı” ile ödüllendirdi. 79 yaşındaki yönetmene “sinemaya olağanüstü katkısı” nedeniyle verilen ödül, Godard’ın Filistin yanlısı ve antisiyonist görüşleri nedeniyle Yahudi karşıtı olduğu yönündeki tartışmaları da yeniden canlandırdı. The New York Times ve Los Angeles Times gazetelerinin geçen ay ödül törenine katılmayacağını açıklayan yönetmenin Yahudi karşıtlığından bahsetmeleri üzerine, konu tekrar gündeme getirilmişti. Godard, 1976 yapımı “Ici et Ailleurs” (Burada ve Orada) belgeselinin bir sahnesinde “Hitler” imajıyla İsrail’in ilk kadın başbakanı Golda Meir’ı bir araya getirmiş, çeşitli röportajlarında da İsrail hükümetini ve Yahudilerin Hollywood’daki etkilerini eleştirmişti. Jehan Barbur ‘Hayat’ (Ada Müzik) Geçen yıl ilk albümü “Uyan”ı çıkardığında, bize özgün biriyle karşı karşıya olduğumuzu hissettirmişti, Beyrut doğumlu 30 yaşındaki şarkıcı Jehan Barbur. Okşayıcı yumuşaklıktaki sesin sempatik sahibi, yeni albümü “Hayat” ile kaldığı yerden devam ediyor. İki albümü birbirinden ayıran büyük farklar yok; ilkinde aşina olduğumuz o masalsı akustik sound yenisinde varlığını sürdürüyor; şarkılar kuzey cazından singer songwriter geleneğine uzanan sakin bir çizgide seyrediyor. Birinin müziği dışında tüm söz ve müzik Jehan’a ait. Eşlikçi müzisyenler arasında Kemal Evrim Aslan, Sarp Maden, Ferit Odman, Ozan Musluoğlu gibi isimler göze çarpıyor. Kentli insanın mutluluk arayışlarını, hayal kırıklıklarını ve masum serzenişlerini nahif bir pencereden bakarak anlatıyor Jehan. Orhan Veli şiirlerinden fırlamış, Latife Tekin romanlarında karşılaştığımız cinsten bazı gerçekçi portrelere de rastlamıyor değiliz bu tasvirde. İçinde basit mutluluklar bulunan bu insanlık bahçesi, şarkılarının mekân ve iklimini oluşturuyor. Bireyselliğinin altını çizerken, kalabalık içinde yaşadığını unutmayan; sevgi ihtiyacının yaşamsal öneminin farkında biri Jehan. Bülent Ortaçgil’e has bir duyarlılık içinde, sade ve özenli bir Türkçe ile söylediği şarkıları bir romanın bölümleri gibi, birbirini tamamlıyor ve modern dünyanın insanlığı giderek azalan ilişkilerine sıkışıp kalan insanın trajik sonuyla noktalanıyor. İçtenliğini doğallığına borçlu bir ses; dingin ve damıtılmış... Hele bir de şarkılar güzelse, daha ne ister insan? muratbeser@muratbeser.com Gidon Kremer & Kremerata Baltica De Profundis (Nonesuch Records) Son yıllarda çıkan en güzel klasik müzik albümlerinden birisinin altında Gidon Kremer imzasının bulunmasına hiç şaşırmadım. “De Profundis”, 67 dakika boyunca insanı bir duygusal maceraya çıkaran, olağanüstü etkileyici bir çalışma. Şüphesiz yaşayan en iyi kemancılardan birisi Gidon Kremer; Kremerata Baltica adlı oda orkestrası ile çok sayıda önemli albüm yayımladı bugüne kadar. “De Profundis”, eser seçiminden konseptine ve yorumların ustalığına kadar öylesine profesyonel bir çalışma ki, topluluğun kariyerinde mutlaka ayrı bir yeri olacak. Albümde Sibelius, Arvo Part, Schumann, Michael Nyman, Schubert, Shostakovich, Astor Piazzola, Schnittke ve Georgs Pelecis’in de aralarında olduğu bestecilerden eklektik bir eser seçimi yapılmış. Dinleyicide derin duygular yaratan bu 12 eserden oluşan albüm, sessiz kalmayı reddedenlere ve Rus işadamı Mikhail Khodorkovsky’ye adanmış. Kremlin’e karşı Komünist Parti’ye destek veren Khodorskovsky, birkaç yıl önce yolsuzluk suçlamalarıyla tartışmalı bir şekilde yargılanıp hapse atılmıştı. Latin dilinde kalbinin derinliklerinden Tanrı’ya yakarış anlamına gelen “De Profundis”, Kremer’e göre, daha iyi bir dünya için çağrıda bulunan sanatçıların sesini duyuruyor. Albüm bütünüyle büyüleyici; ama özellikle Arvo Part’dan “Passacaglia” ve Pelecis’den “Flowering Jasmine”e dikkat çekmek isterim. Kendinize bir iyilik yapın ve bir saatinizi ayırıp bu şiir gibi albümü baştan sonra dinleyin. www.zulalkalkandelen.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle