25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 30 EK M 2010 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER 5 İnceden yağmur yağıyor... Gecenin gözlerine benziyor bulutlar simsiyah... Bolu yakınlarında sis iniyor.. Aşınmış sözcükleri arıyorum, çocukların bakışlarındaki sessizliği, gün doğumunu, bir çığlığı, düşüncenin kendi içindeki çığlığını. Bir zaman tünelinden geçiyorum belki, İzmit Körfezi’ni seyrederken. Yağmur hızlanıyor birden... Bir çay molasında üşüyor ellerim... Yüreğimin derinliğindeki o haylaz, hırçın çocuk yine başkaldırıyor. Cumhuriyet Bayramı törenleri yarına bırakılmış İstanbul’da yağmur ve fırtına yüzünden. Günün anlam ve önemini vurgulayan “Cumhuriyet Bayramı” mesajlarını okuyorum İstanbul’a girerken. Cumhuriyetimizin 87. yıldönümü, Anıtkabir’de yapılan törenler ve mesajlar... Tüm mesajlar birbirinin aynıdır, Anıtkabir’de Ata’nın huzuruna çıkıldığında, deftere yazılanlar da. Laik demokratik Cumhuriyet sonsuza dek yaşayacaktır, tümlüğümüz korunacaktır, filan filan... Gazetede odamdayım, acıların üzerine bir yazı yazmak istiyorum... Yaşamın o derin sularında dolaşmak, şöyle yaşadığımız 30 yılı değerlendirmek, devlet içindeki örgütlü silahlı güçleri anlatmak. Hrant Dink’i öldüren tetikçi Ogün Samast çocuk mahkemelerinde yargılanırken, ona “Haydi yavrum bitir şu işi” diyen amcalar ağabeyler, görevleri başında olacaklar. İçime bir hüzün düştü... Kimsesiz kıyılar, yapayalnız yüreklerle doludur böyle yağmurlu ve soğuk günlerde... Solmuş bir acıma ve sevgisizlik, çoktan sönmüş bir Çobanyıldızı ya da fener gibidir. Tarihin aynasında unutulan Kurtuluş Savaşı, emparyalizme karşı bir başkaldırıdır ama tarihçi olarak geçinen çok sayıda zibidi, bunun anlamını nedense kavrayamaz. Bunlar Nâzım’ın şiirlerini okurlar zaman zaman... Okurlar da “Kurtuluş Savaşı Destanı”nı nedense bilmezden gelirler. Odamın penceresinden perdeleri çekip gökyüzüne bakarken, o savaşın kahramanlarını anımsıyorum bir de o bilindik mesajlara bakıyorum. Neredeyse hepsi aynı... Laik demokratik Cumhuriyeti gerçekten koruyup kolluyor muyuz, yoksa altını mı oyuyoruz... Neredeyse 60 yıldır altı oyuluyor bu temelin... Temel sağlam, bir türlü yıkılmıyor Cumhuriyetin yapısı. Gözlerimi yumup bir geceyi düşünüyorum sönen çoban yıldızını ve sönmüş feneri. Sönen ışıklar denizcilerin gözleriyle ışıldarken onları neden tutukladıklarını düşünüyorum. Ben bunları düşünürken yarın (pazar) Cumhuriyet Pazar derginin yönetmeni Ayşe Yıldırım’ın Andrea ve Bekir Coşkun’la yaptığı iki sayfalık röportajı takılıyor gözüme... Yüreğimdeki yaramaz çocuk yine kıpır kıpır etmeye başlıyor. Bugün değil yarın söz edeceğim Andrea ve Bekir’in Ayşe’ye anlattıklarından. Daldan dala atladığımın farkındayım... Ben yağmurlu, sıkıntılı, grileşmiş gökyüzünü ve sabahları değil, mavi gözleriyle sevgiyi, aşkı getiren, insanı gülümseten, coşku ırmağına dönüştüren gün ışığını seviyorum. Dağlarda açan çiçekleri, sessizliğin içinden fışkıran kelimeleri ve onların oyunlarını... Aydınlanmayı, Cumhuriyet devrimlerini, çağdaşlığı, bireyin özgürlüğünü... Kadına değer vermeyi... Yaşama sımsıkı sarılmayı... Tarikat ve dinci çemberiyle kuşatılmış bir Türkiye’yi değil, temel hak ve özgürlükleri... Demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak görmeyi... Faili meçhul cinayetlerin bir bir aydınlatılmasını, tetikçilerin değil “büyük patron”un ortaya çıkarılmasını... Darbecilerle hesaplaşılmasını, sivil faşizmin bir ülkeyi nasıl ele geçirdiğinin Hitler Almanyası’nı anımsayarak oturulup tartışılmasını. Bir ara gazetenin bahçesine iniyorum. Bulutlar başımın üzerinden geçiyor ve ben üşüyorum. Cumhuriyetimizin 87. yıldönümünü... Ben bir başka kentte kendi düşlerimi kuruyorum, yalnızlığın sesini çoğaltarak, utku aydınlığını ararken Sabri Altınel’in “Ve Gecenin İçinden Aydınlık” şiirinin dizelerinde belki de kendi kendimi avutuyorum: “Ağlamalarla dolu evler yalnızlıklarla Yasın ve güvercinin indiği Çekişilen azarlanan çocuklar Kentler yüzen adalar gibi suyun içinde Boşlukta duran sesler soğumuş yürekler İnsanın vakti yok artık Bitkinin ve öfkenin vakti yok”. Aşınmış sözcükler içinde geziniyorum... Çocuk gözlerindeki o yalnızlık, gençlik günlerimden kalan devrimci marşlar... Yüreğime bir suyun inmesini bekliyorum sabah sabah! DÜZELTME: 28 Ekim’de yayımlanan yazımda, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde çıkan olaylar ve öğrencilerin dövülmesi, İstanbul Teknik Üniversitesi olarak çıkmıştır. İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin ve okurlardan özür dilerim. H.Ç. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Gecenin İçinden Aydınlık... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Kılıçdaroğlu ile görüşmeye hazırlanan BDP Eşbaşkanı Demirtaş, ‘CHP’nin tarihi misyonu var’ dedi ‘Sorunu sol çözer’ AYŞE SAYIN ANKARA BDP, DTP olarak girdiği par lamentoda ilişkilerin MHP’den sonra en “so ğuk” olduğu ana muha lefet partisi CHP’nin ka pısını çalmaya hazırla nıyor. Kemal Kılıçda roğlu’nun genel başkan seçilmesinden sonra, CHP’ye yönelik “sıcak” mesajları ile dikkat çe ken BDP Genel Başka nı Selahattin Demir taş, grup başkanvekille ri aracılığıyla görüşme için Kılıçdaroğlu’nun “nabzını” yokladı. Konuya ilişkin bilgi aldığımız Demirtaş, “Biz en kısa sürede CHP ile görüşmeyi planlıyoruz. Henüz res mi olarak talep etme dik ama arkadaşları mız Sayın Kılıçdaroğ lu ile randevu ayarla maya çalışıyorlar. Ken dilerinin bilgisi var. Programımızın uygun olduğu ilk fırsatta, res mi talepte bulunaca ğız” dedi. ‘Güçlü bir sola ihtiyaç var’ Bu görüşmenin ger çekleşmesi halinde CHP ile hem genel başkan düzeyinde, hem de Kı lıçdaroğlu yönetiminde ki CHP ile ilk “resmi te mas” olacağına dikkat çeken Demirtaş, “O ne denle bu ilk resmi te ması çok önemsiyoruz. Kendilerinden haber bekliyoruz” diye ko nuştu. CHP ile diyaloğu çok önemsediklerini ifa de eden Demirtaş, Kürt sorununun çözümü için sağ partilerin ve AKP’nin bakışının yet mediğine işaret etti. Kı lıçdaroğlu’nun Kürt so rununa dönük açıkla malarını önemsedikle rini ifade eden Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin güçlü bir demokratik muha lefete ihtiyacı var. Ha zırlanacak yeni bir anayasa için de, yeni anayasanın içinin dol durulması için de, Kürt sorununun çözü mü için de demokratik güçlü bir sol, sosyal demokrat muhalefete ihtiyaç var. Toplumun bu ihtiyacını karşıla yabilecek, politikalar üretmek gerekir. Par lamentoda ortak mu halefet zemini yarat mak gerekir. Kürt so rununun çözümü ko nusunda CHP’nin çok güçlü bir konumu var. Kürt sorunu daha faz la özgürlük, daha faz la demokrasi anlayışı ile çözülebilir. Bu an layış da solda vardır, sağda yoktur. Dolayı sıyla CHP’nin böyle bir tarihi misyonu var dır. Ben bu konuları Sayın Kılıçdaroğlu’yla konuşmak istiyorum.” BDP, Kürt sorununun çözümü konusunda, önümüzdeki günlerde Kılıçdaroğlu’nun kapısını çalmaya hazırlanıyor. BDP Genel Başkanı Demirtaş, çözüm için AKP’nin ‘bakış açısının yetmediğini’ belirterek “Kürt sorununun çözümü için güçlü bir sol, sosyal demokrat muhalefete ihtiyacımız var” dedi. ‘Devlet Alevileri yok sayıyor’ Cem Vakfı Onursal Başkanı İzzettin Doğan’ın çağrısıyla Bostancı Kültür Merkezi’nde “5. Uluslararası İnanç Önderleri Toplantısı” gerçekleştirildi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) İstanbul Haber Servisi Cem Vakfı Onursal Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın çağrısı üzeri ne dünyanın dört bir yanından ge len Alevi inanç önderleri Bos tancı Gösteri Merkezi’nde Alevi sorunlarını tartıştı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. İzzettin Doğan Alevi çalıştayı ile başlayan sü reçte verilen sözlerin yerine ge tirilmediğini belirterek “Alevi ler, Türkiye nüfusunun üçte birini oluşturuyor. Buna rağ men Alevilere din hizmetleri ne pay ayrılmıyor” dedi. Dev letin hiçbir karar merciinde Ale vilere yer verilmediğini anlatan Doğan, sadece bir valinin Alevi olduğunu anımsattı. Bu durumun Cumhuriyetin yasalar önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğuna işaret eden Doğan, idari meka nizmalar için sınavı kazanan Alevi adayların mülakatla saf dı şı bırakıldığını söyledi. Doğan, AKP hükümetinin Alevi açılımı yoluyla, dağıttığı umutları yeri ne getirmesini istedi. Devlet Bakanı Faruk Çelik ise AİHM’nin kararına karşın Alevilerin talepleri arasında yer alan zorunlu din dersi uygula masını kaldırmayı düşünmedik lerini yineledi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Aleviliğin de için de yer aldığı yeni bir müfredat çalışması yaptığını anlatan ba kanın konuşmasına tepki göste ren bazı Alevi yurttaşlar ise “Si vas’takileri tekbir getirerek yaktınız”, “Yalan”, “Aleviler hiçbir zaman iktidar olamadı” diye tepki gösterdi. Bakan Çelik kürsüdeki konuşmasının ardın dan gazetecilerin Erdoğan’ın “Yargıyı dedelerden kurtara cağız” sözlerinin hatırlatılması üzerine “Geçmişi hatırlatarak sonuç elde edemeyiz” dedi. Çelik: Parsayı topladık Bakan Çelik konuşması bitir diği sırada içeri CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek girdi. Bu sırada Şimşek’in yanına gi den Çelik, “Geç kaldın. Geç kaldın. Bütün parsayı topladık” diye takıldı. Çelik daha sonra toplantıdan ayrıldı. Bakan Günay sit yasa tasarısının bu yasama döneminde çıkartılmamasını istiyor ‘Tereddütü’ de var, imzası da ORDU/ANKARA (Cum huriyet) Hükümetin, doğal sit ve koruma alanı ilan etme yetkisini Kültür ve Tabiat Var lıkları Koruma Kurulu’ndan alıp, Çevre ve Orman Bakanlı ğı’na veren yasa tasarısını Mec lis’e sunmasının ardından, Kül tür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, önceki gün, tabiat var lıklarının tümüyle kendi ba kanlıkları tarafından yönetildi ğini belirtmiş ve şöyle demişti: “Fakat tabiat alanlarının, var lıklarının Çevre Bakanlığı ta rafından yönetilmesi, ma demki ülkemizde bir çevre bakanlığı var, Avrupa huku kuna ve dünyadaki evrensel gelişmelere uygun bir davra nış. Ancak sunulmuş yasayla ilgili bizim bazı tereddütleri miz var. Bu konuda bir ortak komisyon çalışmasını Çevre Bakanlığı ile yapıyoruz. Şu anda yasa sadece Başbakan lık’ta. Meclis’e gönderildi. Bu yasama döneminde çıkması mümkün değil. Bence bu ya sama döneminde çıkması da doğru değil. Çünkü aceleye ge tirilerek çıkartılacak bir yasa değil.” Dün de Ordu Üniversitesi Cumhuriyet Yerleşkesi’ndeki Atatürk Anıtı ile bakanlığına bağlı Atatürk Kültür Merke zi’nin açılış törenlerine katılan Günay gazetecilerin soruları üzerine tereddütleri olduğunu yi neledi. Ancak Günay, “tered dütüm var” dediği yasa tasarı sına imza atmakta “tereddüt” etmedi. Bu durum akıllara, “Gü nay’ın tasarı hakkında tered dütleri varsa, neden tasarıyı imzaladı” sorusunu getiriyor. Günay, daha önce gazetemize verdiği bir söyleşide, “Çevre ve Orman Bakanlığı, bu tasarıda ısrar ediyor. Ama ben direni yorum” demişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle