Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                25 EK M 2010 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA  KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ 9  CMYB  C M Y B  SÖZDEN YAZIYA  SÜHEYL BATUM  Ve Neler Diyor  Sayın Başbakan  Sayın Başbakan’ı anlamak mümkün değil. Öyle  sözler ediyor ki, gerçek mi söylüyor, yoksa hiç  bilmiyor mu, yoksa bizlerle dalga mı geçiyor,  anlamak gerçekten de mümkün değil. Ya  söylediklerini inanarak söylüyor, ya “bunlar  anlamaz, ne söylersem söylerim, bir bölümü inanır  ya da inanmış gibi yapar, inanmayanları da bertaraf  ederiz” diye düşünüyor. Ama medyanın yüzde 90’ı  da ya korktuklarından, ya patronları korktuğundan  ya da “yandaş olduklarından”, öyle bir destek  veriyorlar ki, Sayın Başbakan da, söylediklerini  düşünmek, araştırmak gereğini bile duymuyor!  Hangisini söyleyeyim; “Dokunulmazlıkları  kaldıracağız” deyip, bir daha ağzına almamasını  mı? Yoksa Zonguldak’a gidip, “Bu mesleğin  kaderinde ölmek var, işe girerken bunu biliyorlardı”  demesini mi? Yoksa “Başı açık kadınlar,  türbanlılara yardım etmiyorlar” demesini mi?  “Ofer’i hayatımda görmedim” deyip, akşamına  “Evet bir kez görüşmüştüm” demesini mi?  Türban konusunu da hep birlikte izlediniz. İki yıl  önce kendilerinin “sadece üniversitedeki kızların  özgürlük sorunu” diye dile getirdikleri “türban  konusunu” bir anda, Almanya’ya giderken yaptığı  konuşmada, daha sonra da Kızılcahamam’da  genişletiverdi. “Kamu alanı da neymiş” dedi.  Sonra da “Cumhur istediği yere, istediği şekilde  girer” dedi. Ve bir anda işler geldi “ilköğretime,  türbanlı memurluğa, türbanlı yargıçlığa,  öğretmenliğe”. Yani demokratik, laik devletin  tamamıyla yok edilerek ortaçağa geri  dönülmesinin önerildiği bir aşamaya.  Her konuda, her alanda bu böyle. Hep böyle.  Başbakan, bir şeyler söylüyor, sonra kendi  kendine kızıyor, “Dürüst olun, dürüst” diyor, bir  gün başka şeyler söylüyor. Ve maalesef,  söylediklerinin gerçekle pek de ilgisi yok. Dediğim  gibi, gerçekten de anlamıyorum, inanarak mı  söylüyor, yoksa şaka(!) mı yapıyor, yoksa başka bir  neden mi var? Ama söyledikleri de ortada.  Geçenlerde, Sayın Başbakan, yine aynı şeyi  yaptı. “Bunlar açılıştan ne anlarlar, bunlar açılış  yapacak ne yaptılar ki, onlar sadece  konuşurlar” dedi. Tabii CHP’yi ve diğer partileri  hedef alarak söyledi bunu. Ben de hemen bir  araştırma yaptım. Bakın ne çıktı ortaya? Yani CHP  ve diğer “Cumhuriyet partileri”, açılış  yapabilecek ne yapmışlar bu ülkede? Haydi  gelin bir bakalım, gerçekten de Cumhuriyetin  kuruluşundan beri CHP ve Cumhuriyet partileri ne  yapmışlar?  1924  Gölcük’te ilk tersane kurulmuş. 1924 –  Devlet Demiryolları kurulmuş. 1924 – Türkiye İş  Bankası ve Türkiye Tütüncüler Bankası kurulmuş.  1925 – Türk Hava Kurumu kurulmuş. 1925 –  Eskişehir Cer Atölyeleri’nde demiryolu malzemesi  üretilmeye başlanmış. 1925 – Adana Mensucat  Fabrikası üretime başlamış. 1925 – Tayyare  Cemiyeti’nin katkısı ile ilk Türk yapımı planör  uçurulmuş. 1926 – Demir Çelik Sanayii’nin  kurulmasına ilişkin yasa yayımlanmış. 1926 – Türk  Telsiz Telefon Şirketi kurulmuş. 1926 – Eskişehir  Uçak Bakım İşletmesi açılmış. 1926 – Alpullu  Şeker Fabrikası işletmeye açılmış. 1926 – Kayseri  Uçak ve Motor Fabrikası açılmış (1950’de  Menderes hükümetince kapatılıncaya kadar  toplam 112 savaş uçağı üretilmiş). 1926 –  Bakırköy Çimento Fabrikası kurulmuş. 1926 Uşak  Şeker Fabrikası açılmış. 1927 – Bünyan Dokuma  Fabrikası açılmış. 1927 – AnkaraKayseri  demiryolu açılmış. 1927 – SamsunHavzaAmasya  demiryolları açılmış. 1927 – Bursa Dokumacılık  Fabrikası açılmış. 1927 – Eskişehir Bankası  kurulmuş. 1928 – Anadolu Demiryolu Şirketi ile  HaydarpaşaEskişehirKonya ve YeniceMersin  demiryolları yabancılardan alınmış. 1928 – Ankara  Çimento Fabrikası açılmış. 1928 – Ankara Numune  Hastanesi açılmış. 1928 – İstanbul Bomonti’de  Türk Mensucat Fabrikası açılmış. 1928 – Malatya  Elektrik Santralı açılmış. 1928 – Gaziantep’te  mensucat fabrikası açılmış. 1929 – MersinAdana  demiryolu yabancılardan satın alınmış. 1929 –  Ayancık Kereste Fabrikası açılmış. 1929 – Trabzon  Vizera Hidroelektrik santralı açılmış. 1929 –  AnadoluBağdatMersinTarsus demiryolları  yabancılardan satın alınmış. 1929 – Haydarpaşa  Limanı yabancılardan satın alınmış.  Listeye daha devam edeceğim. Yani Sayın  Başbakan’ın, tabii herhalde, sadece araştırma  yapmamızı sağlamak, öğrenmemizi sağlamak için  söylediği “Bunlar açılıştan ne anlarlar, açılış  yapacak ne yaptılar bu ülkede” sözünün pek de  doğru olmadığını, ben araştırdım ve öğrendim.  Sizlerle paylaşmaya da devam edeceğim.  Ancak, söylediğim gibi, Sayın Başbakan’ın bu  sözü, sadece öyle zannettiği ya da bizleri sınamak  için söylediğini düşünüyorum. Tersi mümkün değil.  Ne yani herhalde bizleri “liberal aydın(!) ya da  tarafsız(!) gazeteci zannetmedi. Herhalde sizleri,  bizi, hepimizi, “liberal aydın(!)” zannedip, “ben ne  desem, inanırlar ve aynısını tekrarlarlar” diye  düşünmüş de değildir. Yok artık!  SEDA SARI  “H  er yeni  bir gün  daha  iyidir iyi bir hayat  için geçen günden…  Hem gündüzden hem  geceden… Ölümden  ve ecelden…”  Bu güzel dizeler us  ta şair, gazeteci ve ya  zar Refik Durbaş’a  ait. Geçtiğimiz günler  de Kırmızı Yayınla  rı’ndan çıkan tüm şi  irlerinin toplandığı  “Çırak Aranıyor”  ve “Hatıram Olsun”  kitaplarında daha bu  şiir gibi niceleri var.  Kitabın tanıtımında  yer alan bir paragraf  ise şairin şiirlerini keli  menin tam anlamıyla  özetliyordu. Kürşat  Başar şu sözler ile an  latmıştı şiirleri:  “Refik Durbaş’ın şii  ri iyi bir şiirin kırıl  ganlıklarından beslenir, hiçbir koyu rengi  yoktur şiirinde. Bir ressamın tüpten sıkı  lan ham rengi kullanması gibidir. Duygu  lara, hüzünlere, ölümlere umudu ve gü  zelliği katıverir. Birdenbire hüznün umu  du ortaya çıkıverir…”  Bu sözler üzerine başka ne yazılabilir bil  miyorum ama, kalemiyle dünyayı güzelleşti  ren bir “şiir adamı” demek istiyorum ben  de. 20 yılını Cumhuriyet gazetesine veren ve  buradan emekli olunca Sabah gazetesinde  yazılarına devam eden Durbaş ile şiirleri, şa  irliği ve yeni çıkan kitabıyla ilgili bir söyleşi  gerçekleştirdik.  ‘EDEB YATLA 1617  YAŞLARINDA TANIŞTIM’   Baktığımız zaman sizinle ilgili çok ge  niş bir yelpaze çıkıyor karşımıza. Öykü,  düzyazı, şiir, röportaj dallarında başarılı  bir yaşam. Bunların içinden şiirin yaşamı  nıza giriş öyküsü nasıl oldu?..   Ben, edebiyat ile 1617 yaşlarında, yani  lise birinci sınıfta tanıştım. Gerçi önceleri re  simli romanlar, Pekos Bill, 1001 Roman,  Mandrake gibi çizgi romanlar okuyordum.  Bir de tabii Mayk Hammer’ler… Çocuklu  ğum, daha doğrusu ilk gençliğim sokaklarda  uçurtma uçurmak, telden arabalar yapmak,  futbol oynamakla geçiyordu. Lise birinci sı  nıfta gerçek edebiyatla tanıştım, edebiyat  öğretmenimiz İsmet Kültür aracılığıyla…  İsmet Hoca’nın benim edebiyat yaşamım  da özel bir yeri, çokça da emeği vardır.  Onun teşvikiyle önceleri küçük öyküler yaz  maya başladım. Yayımlanan ilk yazım da  Çocuk Haftası dergisinde çıkan “Karanlık”  başlıklı bir öyküdür. Sonraları şiirle tanıştım,  Ajans Türk takviminde yer alan şiirler ve ta  bii Attilâ İlhan ile…  ‘HAYAT  LG LEND R YOR BEN ’  Peki genellikle neler etkiler sizi? Şiir  yazarken nelerden beslenirsiniz?   Hayatı ve hayatımızı kuşatan her şey  diyebilirim. Bir romanın başlangıç cümlesi  de olabilir, bir film karesi de… Halk oto  büsünde duyduğum bir konuşma da olabi  lir, bir gazetenin alt sayfalarına sıkışmış  bir haber de… Hayat ilgilendiriyor beni  çünkü… Kendi hayatım, yaşadıklarım da  dahildir buna…  Yaşadığınız kentler şiirlerinize ne öl  çüde yansıdı?   Yaşadığım kentler de, yani çocukluğu  mun Erzurum’u, ilkgençliğimin İzmir’i,  kırk küsur yıldır yaşadığım İstanbul ve el  bette gazetecilik ile gençlik merakıyla do  laştığım Anadolu’nun ve dünyanın birçok  kenti hayat ile bağlantıları dolayısıyla şiirle  rimde de elbet yer buldular. Bu kentler ya  şanmışlıkları, insanları, olayları ile hayatımı  etkiledikleri gibi bu etkiler şiirlerime sızmış  oldu, diye düşünüyorum.   Geçtiğimiz hafta Kırmızı Yayınla  rı’ndan çıkan,bu zamana kadar yazmış  olduğunuz şiirlerin toplandığı bir şiir ki  tabı çıkardınız. İçindeki şiirlerin öykü  sünden söz eder misiniz?   Bini aşkın sayfaya sığmış onca şiirin  hepsinin ayrı bir öyküsü var. Onların öykü  sünü yazmış olsaydım, zaten şiir değil, öy  kü, roman, anlatı yazardım. “Her şiirin öy  küsü kendi içinde zaten”. Onların tapusu  da kitap çıktığına göre bende değil, okuyan  lardadır sanırım.  “Gül kurusu renginde bir akşamdı / Ka  sımpaşa sırtlarından inen / Demir Özlü hi  kâyesini yazmıştı / İşte böyle bir akşamüze  ri / Yüreğinin gül kurusu kokusuyla / İndi  şair de Sirkeciye // Eminönü bir ince uzun  yol / Sol avucunda Galata köprüsü / Sa  ğında hercümerciyle Sirkeci / Daha o za  man Sultanbeyli kurulmamış / İkitelli,  Bağcılar, Altınşehir / Henüz düşmemiş İs  tanbul’un rahmine / Burunlu otobüsleri,  damalı taksileriyle / Bütün bir Anadolu,  Sirkeci’de / Rüzgârın ve denizin tozuyla /  Gurbetin ekmeğini yoğurmakta…”  ‘ STANBUL DÜNYADA  BENZER OLMAYAN B R KENT   Şiirlerinizde bazen insan ufak bir İs  tanbul turuna çıkıyormuş gibi hissediyor  kendini... Özellikle “İstanbul Hatırası” şii  rinizde. Bu şehrin size ve şiirlerinize katkı  sı büyük olmalı.   Neredeyse yarım yüzyılı, hayatımın ne  redeyse dörtte üçünü İstanbul’da geçirdim.  İstanbul üzerine kitaplar yazdım, gazetecili  ğimde birçok semtini  dolaştım, görüp hisset  tiklerimi yazıya aktar  dım. Aramızda karşı  lıklı bir iletişim yaşan  dı doğal olarak. İstan  bul, dünyada benzeri  olmayan bir kent, etki  lenmemek mümkün  mü? Bütün bunlar da  sanırım şiirlerime yan  sıdı.  Mutlu bir şehir mi  sizce İstanbul?   İstanbul’u sözcük  lere sığdırmak ne  mümkün? Elbet mutlu  yanları da var, mut  suzlukları da… Hüznü  de var, sevinci de…  Gurbeti de, sılası da  var. İstanbul’u ancak  kendisi, yani İstanbul  tanımlayabilir…   Dili olsa kendini  hangi şiirle anlatırdı  peki?   Ben bana düşeni, kendi duyup düşündük  lerimi yazdım. Bu soruyu bana değil, İstan  bul’a sormanız gerekir..  “Bahar geldi, bir kez daha konuğu oldu  İstanbul’un / Sevdam ve dahi karasev  dam aşkının konuğu oldu / Gurbetin de  sılanın da adresi yok şimdi / Bahar geldi  çünkü, adı yok yalnızlığımın da // Sen  geldin, gül kokusuyla açtın kalbimin ka  pısını…”  ‘AŞK, AŞKTIR...’   Kitaptaki şiirlerinize baktığımız zaman  birçoğunda yalnızlıktan söz etmişsiniz.  Yalnızlık sizce bir tercih midir?   Yalnızlığın arkadaşları yoktur çünkü, bir  arkadaşı vardır o da kendisi…   Özellikle ‘Hatıram Olsun’ şiir kitabı  nızda aşk ve sevgiliye yönelik birçok şiiri  niz var. Peki sizce nedir aşk?   Aşk, aşktır…   Son olarak şu soruyu sormak istiyo  rum.. 66 yıllık yaşama birçok şey sığdırdı  nız. Deyim yerindeyse şiir gibi bir yaşama  sahip oldunuz. Peki bu şiire bir isim ver  menizi istesek…   “Hatıram olsun…”  “Sordun mu rüzgâra / Kimden almış  adını / Yağmur, hangi yağmurdan / Ha  yat, hangi hayattan / Almış rengini / Sor  ma, çünkü / Bütün renkler: / Adresimdir  benim…”  Tüm şiirleri iki kitapta toplanan Refik Durbaş’ın yılbaşına kadar 6 kitabı daha yayımlanacak   Yazarlığa meraklı, yazar olmak  için uğraşan birçok kişi var. Onlara  öneriniz nedir? İyi bir yazar olma  nın püf noktaları nelerdir?   Okumak, okumak, okumak ve  çalışmak, yazmak, yazmak… Şiir öğ  retilmez ve öğrenilmez. Duyulur ve  yaşanır ve yazılır. Şimdinin moda ya  zım atölyelerinde şiir yazma öğretil  mez, öğrenilemez. Şiir, şiirden ve ta  bii şairlerden öğrenilir. Çok okuyup  çok yazacaksınız. Yazdıklarınıza acı  mayacaksınız. On dize mi yazdınız,  sekizini atıp on sekiz dize daha yaza  caksınız.  Şiir yazmak bisiklete binmek gibi  dir. Sekiz yaşında bisiklete binmeyi  öğrenirseniz, seksen yıl binmeseniz  de 88 yaşında yine binebilirsiniz. Şiir  de böyle bir şeydir. Yazma virüsü bir  kez kalbinize girdi mi, elli yıl elinize  kalem almasanız da elli yıl sonra şiir  gelir sizi bulur. Şiirin ardından koşul  maz, şiir gelir sizi bulur çünkü…   Bundan sonrası için planladığınız şeyler nedir?.   Planlı yazan bir şair ya da yazar değilim. Aklıma geleni yapmak isterim. Şimdilerde küçük öyküler yazmaya çalışıyorum. Topluşiirlerim çıktı ama, bir kitap dolusu da şiir var dosyada. Bastırmak  için de acele etmiyorum. Ben yazayım da bir kenarda dursun. Zaten kimsenin şiir basma gibi birderdi de yok, hevesi de… Yılbaşına kadar 56 kitabım çıkmış olacak, biri İstanbul yazıları, derleme, çocuk kitabı… Gün ola, devran döne…  ‘Aklıma geleni yapmak isterim’  ‘Yalnızlığın arkadaşı yoktur’  ‘Şiir öğretilmez ve  öğrenilmez’  “Şiir duyulur, yaşanır ve  yazılır. Şimdinin moda yazım  atölyelerinde şiir  öğrenilemez. Şiir, şiirden ve  tabii şairlerden öğrenilir. Çok  okuyup çok yazacaksınız.  Yazdıklarınıza  acımayacaksınız. Şiirin  ardından koşulmaz, şiir gelir  sizi bulur…”  “Hayatımın  nerdeyse dörtte  üçünü İstanbul’da  geçirdim. İstanbul  üzerine kitaplar  yazdım.  Gazeteciliğimde  birçok semtini  dolaştım.  İstanbul’un hüznü  de var, sevinci de.  İstanbul’u ancak  kendisi, yani  İstanbul  tanımlayabilir…”  Dosya No: 2009/6624 Es.  İşbu ilan İİK’nun 127. maddesi gereğince, tapuda adresi bulunmayan, tapuda ismi tam olmayan veya tapuda kayıtlı adresinde bulunamayan ve adli tebligatı iade edilen, tebligat yapılamayan ilgililere tebliğ yerine kaim olunur.  Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri:  TAPU KAYDI: Yalova ili, Merkezi, Bağlarbaşı Mah, Kocaçayır Mevkii, Pafta: 30.Ö.2D, Ada: 585, Parsel: 9’da kâin (Doğanbey Sok. EkşioğluBerkant Sitesi No: 19) 7251,41 m2 alanlı, arsa vasıflı ana gayrimenkulün, kat irtifaklı, 100/9000 arsa paylı, F Blok, 1. normal  Kat, 5 No’lu meskeni (Ek: 5 No’lu kömürlük) borçlu adına kayıtlı olup, satışa çıkartılmıştır. Üzerinde ipotek ve hacizler mevcuttur.  İMAR DURUMU: Yalova Belediye Başkanlığı’nın 10/11/2009 tarihli yazısında; taşınmazın, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nda; ayrık nizam, 3 kat imar durumlu, konut alanı olarak planlandığı bildirilmiştir.  HALİHAZIR DURUMU: Satışa çıkartılan 1. normal kat, 5 No’lu dairenin, Kat İrtifak Projesi’nde; Salon3 odamutfakantre/holbanyo/WCWCbalkondan (salonmutfakoda balkonlu) ibaret, net: 95,00 m2, brüt 101,00 m2 alanlı olduğu, yerinde yapılan incelemede ise  projeye aykırı dairenin tadilat yapılarak dubleks daire niteliğine dönüştürülmüş olduğu (üst katta 3 odabanyo/WCsofateras bulunmakta), projesinde bulunan odalardan birinin salona ilave edilmiş, diğer odanın ise mutfağa ilave edilmiş olduğu, üst kata çıkış için ahşap ba  samaklı merdiven yapılmış olduğu, salon ve odaların, yer döşemelerinin laminat parke kaplı; mutfak yer döşemesinin laminat parke kaplı, tezgâh alt/üst dolabının laminat dolap, tezgâhın laminat olduğu, banyo/WC yer/duvar döşemesinin seramik / fayans kaplı, banyo dolap  lı ve duşakabinli olduğu, pencere doğramalarının PVC doğrama/çift cam, iç kapıların Amerikan tip kaplama kapı, dış kapının çelik kapı olduğu, tavanların kartonpiyer süslü, salon tavanının spot ışıklı/kartonpiyer süslü olduğu, duvarların alçı üzeri saten boyalı olduğu, ısıtma  sisteminin doğalgazkombi sistemi olduğu ve klima bulunduğu, binanın güneybatı tarafında yer aldığı tespit edilmiştir.  Taşınmaz il merkezine uzak, Yalova Üniversitesi Yerleşkesi Meslek Yüksek Okulu’na çok yakın, bahçe peyzajlı, yüzme havuzlu site içerisinde, ana caddeye yakın, minibüs yoluna yakın, altyapısı bulunan, düz topoğrafik yapılı, gelişme sahası içerisinde, ulaşımı kolay bir  mevkide olup, üzerindeki bina ilk 1996 yılı yapı ruhsatlı, 2002 yılı yenileme yapı ruhsatlı, bodrum katzemin kat ve 1. normal kattan ibaret, üzerinde ruhsat harici 2. normal kat yapılmış, betonarme karkas yapı tarzlı, yaklaşık 1013 yıllıktır. 5 No’u dairenin yapı kullanma iz  ni alınmamış olduğu tespit edilmiştir.  DEĞERİ: Takdir olunan arsa paylı değeri: 80,000,00. TL’dir.  Satış Şartları:  1 Satış 13/12/2010 günü saat 13.50’den 14.00’e kadar Yalova 1. İcra Müdürlüğü’nde; açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böy  le bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak şartı ile 23/12/2010 günü aynı yerde ve aynı saatte ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da tahmin edilen değerin % 40’ını, rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok  arttırana ihale olunur.  2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, KDV,  tapu alım satım harç ve masrafları ile gayrimenkulün satılması halinde tahliyesi ve teslim masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.  3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç  bırakılacaktır.  4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecek  tir.  5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir.  6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur.  (İİK m.126) 11/10/2010 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 71689  TC YALOVA 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI   
            
    
