16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHUR YET 25 EK M 2010 PAZARTES 14 EKONOMİ CMYB C M Y B PARAMETAPARA MUSTAFA SÖNMEZ İstanbul Balonları… Zonguldak’taki madenin yeniden inşası ihalesini Çinli firmanın kazanmasına rağmen işlerin büyük kısmını TTK yapacak TTKçalışacak,Çinkazanacak MURAT KIŞLALI ANKARA Zonguldak’ta 30 kişinin ya şamını yitirdiği Karadon maden kazası son rası “kuyunun yeniden işletmeye alın ması ve kuyuda kalan iki işçinin cena zesinin çıkartılması” için yapılan ihalede, işin büyük kısmının, ihale yi alan Çinli SSIT firması yerine Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafından yapılacağı ortaya çıktı. Yapılacak işlerin 18 kale mini TTK’nin, sadece 4 kalemi ni Çinli firmanın sağlayacağı be lirtilen şartnamede, “Talep edil mesi halinde işçi naaşlarını TTK çıkartacak” hükmü bile yer alıyor. SSIT firmasının 4 ay önce TTK’ye sun duğu teklife göre hazırlandığı ortaya çıkan şartnamede, “TTK tarafından verilecek malzemeler” başlığı altında 17 kalemle bir likte “elektrik sistemi” olmak üzere top lam 18 kalem iş ve hizmetin TTK tarafın dan sağlanacağı hüküm altına alınıyor. Bu kalemler arasında “firmaların kullanacağı elektrik enerjisi, personel nakli, malze me nakli, barınma, giyinme, yıkanma hizmetleri, lokomotif, triko, vinç, gaz maskeleri, metan ölçüm dedektörleri” yer alıyor. Buna karşın “Yüklenici tara fından sağlanacaklar” bölümü sadece 4 başlıktan oluşuyor. Şartnamenin “Te mizlik işlemleri için yapılması gereken işlemler” başlığı altında ise “Su tahliye si neticesinde muhtemelen kuyu dibin de oldukları sanılan iki işçinin naaşının alınarak kuyu başına çıkartılması” hükmünün hemen ardından “Talep edil mesi halinde işçi naaşlarının çıkartıl masında idare yardımcı olacaktır” ifa desine yer verildi. Şili’de 680 metre derinde mahsur kalan 33 madenci 69 gün sonra kurtarılırken Zon guldak’ta 17 Mayıs 2010’da 30 kişinin ya şamını yitirdiği Karadon maden faciasın da kuyuda kalan 2 işçinin naaşları 5 ayı geç kin süredir çıkartılamıyor. TTK kuyuyu yeniden faaliyete geçirmek ve kuyuda kalan 2 işçinin naaşını çıkartmak için ihaleyi, Çinli SSIT firmasına vermiş, ihale şartnamesinin de firmanın teklifine göre hazırlandığı ortaya çıkmıştı. Karadon maden kazası sonrası ‘kuyunun yeniden işletmeye alınması ve kuyuda kalan iki işçinin cenazesinin çıkartılması’ için yapılan ihalede, işin büyük kısmının, ihaleyi alan Çinli SSIT yerine Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından yapılacağı ortaya çıktı. ‘Dişileri kurban etmeyin’ Ekonomi Servisi Türk Tele kom genişbant internet hızını önemli ölçüde artıracak teknoloji için AlcatelLucent ve Bell Labo ratuvarları ile işbirliğine gitti. Türk Telekom’dan yapılan açık lamada, işbirliği ile Türk Tele kom’un, mevcut DSL şebekesinin destekleyeceği bant genişliğini yükselterek, var olan bakır altya pısını yeni nesil, yüksekkaliteli ve yüksek bantgenişliği gerektiren servislerin sunulmasına hazır hale getirmeyi hedeflediği kaydedildi. Açıklamada verilen bilgiye göre, bu proje kapsamında Türk Telekom, AlcatelLucent’ın DSL alanında uygulamaya geçtiği VDSL2 Bon ding ve Vectoring gibi yenilikler den faydalanacak. Ayrıca Alcatel Lucent’ın ArGe birimi olan Bell Laboratuvarlarının yakın tarihte açıkladığı DSL Phantom teknolo jisi gibi yeniliklerin potansiyelle rini de Türk Telekom müşterileri ne sunmak için gerekli çalışmala rı başlatacak. Halihazırda kullanılabilen bir teknoloji olan VDSL2 Bonding, VDSL2 kapasitesini yakla şık iki katına çıkarabiliyor. Daha sonra geliştirilen VDSL2 Vectoring teknolojisinin ise 2011’de piyasaya sürülmesi bek leniyor. Yeni geliştirilen bu tek nolojiler ile DSL hızlarının 100 Mbps’lere ulaşması bekleniyor. DSL Phantom gibi yenilik ler ile de VDSL2 kapasitesi nin 300 Mbit’e kadar çıka rılabilmesi hedefleniyor. ANKARA (Cumhuriyet) Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin, geçen yıl Türkiye çapında 600 bin büyükbaş ve 2 milyon 200 bin küçükbaş hayvanın kesildiğini anımsatarak bu rakamın ülke için toplam büyükbaş hayvan sayısının yaklaşık yüzde 18’ine denk geldiğini belirtti. “Bu açıdan bakıldığında Kurban Bayramı dolayısıyla besideki hayvanların üçte bire yakınının 7 günlük kurban kesimi sırasında kesime gönderileceği görülmektedir” diyen Yetkin, Türkiye’nin bir yıllık kırmızı et tüketiminin 1.2 milyon ton olduğunu ve Kurban Bayramı dolayısıyla yaklaşık 7 günde yapılan kesimlerle ülkenin 2 aylık et tüketimine eşdeğer miktarda kesim yapılacağını aktardı. Yetkin, kesilecek hayvanlar dolayısıyla stoklarda meydana gelebilecek azalmayı telafi edebilme imkânının giderek azaldığını vurgulayarak fiyatlardaki artışın, yurttaşın ekonomik anlamda yeterli olmadığından ve daha az kesim yapılacağı için besiciler tarafından piyasaya daha az hayvan sürülmesinden kaynaklandığını kaydetti. Yetkin, kesimler sonrasındaki hayvan varlığının onarılması adına kurbanlık olarak dişi veya damızlık hayvanların değil, erkek ve kesim aşamasına gelmiş hayvanların kesilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Yetkin, Türkiye’nin artık 1 TL’ye 75 kuruşa domates yemesinin de hayal olduğunu sözlerine ekledi. ANKARA (AA) Petrol Ürünleri İşverenleri Sendikası (PÜİS) Genel Başkanı Muhsin Alkan, akaryakıt sektöründe haksız ve yıkıcı nitelikte fiyat kı rımları olduğunu belirtirken, bu na müdahale edilmesi gerektiğini söyledi. Akaryakıt sektöründe, yük sek fiyatların önlenmesi için nasıl bir ta van fiyat uygulandıysa, aşırı düşük fi yatların önlenmesi için de taban fiyat uy gulamasına gidilmesi gerektiğini, taban olmayan yerde tavanın olamayacağını savunan Alkan, düşük ve yüksek fiyat uygulamalarında zararı yine bayinin çektiğini söyledi. Alkan, “Burada dağı tıcıların şapkalarını önüne koyarak, bizler le oturup birbirlerinin menfaatlarını korumak kaydıyla sektörü bir likte yönlendirmeleri lazım. Aksi hal de, bugünkü müdahaleler, yarın çok daha sert ve detaylı müdahaleleri beraberinde getirecektir. Bu müda haleleri bayi getirmiyor, yarın EPDK, Rekabet Kurumu getirecektir” dedi. İstanbul, dışarıdan bir gözlemciyi çarpacak hummalı bir büyüme fotoğrafı veriyor. Birbiri ardına yükselen gökdelenler, altyapı için şantiyeler, her milletten yabancı ziyaretçiler, lüks otomobiller, mahşeri kalabalığıyla havalimanları, yemeiçme mekânları, festivaller…Bir canlılık, bir bolluk fotoğrafı ki, sormayın gitsin… Ne kadarı gerçek, ne kadarı “görüntü”? 73 milyona ulaşan Türkiye nüfusunun yüzde 18 19’unu tek başına barındıran İstanbul, ülke milli gelirinin yaklaşık yüzde 30’unu üretiyor. İstanbul, Türkiye istihdamının yüzde 20’sini sağlıyor. Türkiye dış ticaretinin yüzde 55’e yakını İstanbul limanlarından yapılıyor. Vergilerin yüzde 40’ı İstanbul’dan toplanıyor. 1980 öncesinin azman sanayi merkezi İstanbul’a hükmeden büyük holdingler, 1980 sonrası sanayiyi çevre illere aktarıp holding merkezlerinden yatırımları yönlendirmeyi, sanayinin düşük kâr oranlı olanlarını “Anadolu kaplanları”na bırakıp kendileri, finans, iletişimbilişim gibi yüksek kâr oranlı sektörlere, İstanbul’un yükselen kent rantını paylaşmaya yöneldiler. Küreselleşmenin kontrol kulelerinden biri olmaya talip İstanbul’un, dünya kapitalizmi ile entegrasyonu arttıkça, ülkenin diğer bölgeleri ile arasındaki uçurum da büyüdü. 2006 yılına gelindiğinde İstanbul’un kişi başına geliri, Türkiye ortalamasının yüzde 55 üzerindeydi. İstanbul, eskisinden daha da “merkez”, daha dominant duruma geldi. Ülke ekonomisinin büyümesi, İstanbul’dan başlıyor, iç içe dalgalar gibi Marmara’ya, oradan Anadolu’ya yayılıyor. Aynı şekilde, ekonomide daralmada da kuraklık İstanbul’dan başlıyor ve yine aynı senkronla ülkede yaşanıyor. Bugünlerde İstanbul’daki canlanma görüntüsünün ardında ne var? Küresel depremin etkisiyle 2009’da, ekonomide yaşanan yüzde 5’e yakın daralmanın İstanbul özelindeki boyutunu henüz TÜİK açıklamadı. Ama, önceki yıllardan biliyoruz ki, Türkiye geneli büyümedaralma ortalamalarının biraz üstünde büyüyüp küçülüyor İstanbul. 2009’da, krizi bir “V” yaparak yaşayan Türkiye ekonomisinin, 2010’daki yeniden büyüme sürecinde tabii ki İstanbul’daki canlanma var. Bu canlanmanın lokomotifi de, borsaya ve devlet kâğıtlarına yatırıma gelen yabancı sermayenin “sıcak para” biçimi. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), 100 Endeksi 2009’u 53 bin puanla kapatmışken 2010’da sıcak paranın akışıyla hızla yükseldi ve 2010 Ekim’inde zirve yaparak 71 bin puanlara geldi. Bu, yüzde 33’e yakın bir artıştı ve dünya borsalarında böyle bir tırmanışın emsali yoktu. Borsadaki büyüklüğü 75 milyar dolar ile yüzde 70’e yaklaşan sıcak paranın bu “teveccühü”nü bütün dünya ilgiyle izlerken, bunun bir varlık balonuna yol açtığını da söylemeden edemiyorlar. Öyle böyle değil, İMKB’deki şirketlerin piyasa değeri 2009’da 235 milyar dolar olarak ölçülürken bugün bu değer yüzde 47 artışla 346 milyar doları bulmuş durumda. İşte İstanbul balonlarından biri bu… İstanbul’a akan spekülatif sıcak paranın en çok tetiklediği sektörlerin başında İstanbul’un inşaat yatırımları geliyor. Gazetelerin, özellikle hafta sonu sayfalarının yarısı, büyük inşaat firmalarının satılık konut, villa inşaatlarının ilanlarıyla sıvanıyor. Büyük reklam kampanyaları ile inşaatlar başlamadan daireler sözleşmelerle satılıyor, konut kredileri hızla artıyor. Yapılmamış, teslim edilmemiş konutlar durmadan prim yapmış görünüyor. Hazine verilerine göre, finans sektörü dışındaki özel sektörün dış borç stoku 85 milyar dolara yakın ve inşaat, gayrimenkul geliştirme alt sektörleri, bu borçlanmadan yaklaşık yüzde 30 pay almış durumda. İnşaat sektörü, İstanbul’u her gelir grubuna uygun konut, kentsel dönüşüm projeleri, rezidans, villa inşaatlarıyla, alışveriş merkezleri, ofis inşaatlarıyla donattıktan sonra bu alanlar belli bir doygunluğa ulaşınca hızla otel yatırımlarına yöneldi. İstanbul’un 2010 yatırımlarının yarısını konaklama yatırımları oluşturur hale geldi. İnşaatgayrimenkul sektöründeki patlamaya, kamunun, belediyelerin altyapı yatırımları eşlik ediyor. İstanbul halkının eğitim, sağlık gibi sosyal ihtiyaçlarına harcanabilecek kamu kaynakları, daha çok ulaştırma ağırlıklı yatırımlara harcanıyor. İstanbul inşaat sektöründeki balonlaşma gözle görülür durumda ve akla hemen Dubai’yi getiriyor. Hatırlanacaktır; Dubai’nin, “Bölgenin Finans Merkezi” olma iddiasıyla başlattığı devasa yatırımlara, sıcak para baronları da önemli yatırımlar yapmışlardı. Küresel krizle birlikte, yapılamayan satışlar, askıya alınan yatırım niyetleri, Dubai’de dev projeleri de arka arkaya sarstı. Tutarı 30 milyar doları bulan konut projesi iptal edildi. 2008’e kadar Dubai’de gayrimenkuller inşaat başlamadan satılıyor ve sürekli prim yapıyordu. Global krizle ofis fiyatları yüzde 60, rezidans fiyatları yüzde 50 düştü. Tamamlanmış ofislerin yüzde 60’ı aylarca kiracı bulamadı. İstanbul’da dış kaynağa dayalı inşaat hamlesinin sürüklediği büyümenin başına, umalım Dubai’de olanlar gelmesin. Ama, kesin olan bir şey var; İstanbul balonları şiştikçe şişiyor. [email protected] TZD Başkanı, Kurban Bayramı’nda kesilecek hayvanlar nedeniyle stoklarda meydana gelebilecek azalmayı telafi edebilme imkânının giderek azaldığını söyledi. İnternetin hızını arttıracak işbirliği PÜİS akaryakıt fiyatına müdahale istedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle