Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                CMYB  C M Y B  GÜNDEM MUSTAFA BALBAY  Baştarafı 1. Sayfada  önce yapılmıştı. Aralık 1991 de çöken Sovyetler  Birliği nin ardından peş peşe bağımsızlığını ilan  eden Orta Asya daki Türk devletleri 1992 de ilk  kez bir araya gelmişti. Büyük çoğunluğu AKP  döneminde olmak üzere 8 i yapılamadı!  AKP nin Brüksel e gitmekten Bişkek e gitmeye  fırsatı olmadı. Oysa Bişkek i de ihmal etmeseydi  Brüksel de daha güçlü olurdu.  Adıyla devam edersek: Türk Dili Konuşan  Ülkeler...  İlk yıllarda bu zirvenin ortak dilinin Rusça  olduğunu öğrenince bu temelde bir yazı  yazmıştım... Ya zirvede her ülke kendi dilini  konuşup karşılıklı çeviri yapılması gerekiyordu ya  da adı değiştirilmeliydi.  O dönemde Kiril alfabesiyle Latin alfabesi  arasındaki farklılıklara dikkat çekilmiş, bütün  ülkelerin Latin alfabesine geçmesiyle sorunun  aşılacağı söylenmişti.  İstanbul da yapılan zirvede gördük ki  değişmemiş. Türkmen lider Berdimuhammedov  Türkmence konuşmuş. Türkmence Türkçeye  çevrilemeyince, Rusça konuşmuş. Rusça  kolaylıkla Türkçeye çevrilmiş. Bunun üzerine  öteki liderler de Rusça konuşmuşlar.  Orta Asya daki tüm ülkelerde kurucu ulustan  sonra en kalabalık nüfusu Ruslar oluşturuyor. 70  yıllık Sovyet dönemi de buna eklenince ortaya  bu çıkıyor ama, 18 yılda bir dil boyu yol  alınamadığı da gerçek!  Katılım sayısına gelirsek; Cumhurbaşkanı  Abdullah Gül zirvenin yapıldığı Çırağan  Sarayı nda şöyle dedi:   Bir millet, altı devletiz!   Boğaz daki fotoğrafa bakıyoruz, beş devlet  var. Özbekistan zirveye katılmamış. Özbekistan,  Orta Asya nın en kalabalık ülkesi. Neredeyse  öteki Orta Asya ülkelerinin tümünün nüfusundan  fazla.  Fotoğraf böyle... Sonuç bildirgesinin altındaki  imzaya bakıyoruz; dört.  Gelmeyen Özbekistan ın yanı sıra  Türkmenistan da ortak metne imza atmamış...  Geçmişte yaşananlara bakınca ortak bir  metnin çıkması bile önemli...  Kurumsallaşma durumuna geçersek, ortak  metnin başlıca tümcelerinden biri şu:   Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi nin  İstanbul da yerleşik sekretaryasının kuruluş  çalışmaları son aşamaya gelmiştir. İlk genel  sekreterin Büyükelçi Halil Akıncı nın olması  onaylanmıştır.   Bakalım Halil Bey soyadının hakkını  verebilecek mi! İşin mizahı bir yana, Halil Akıncı,  geçmişteki görevleriyle bu alanda deneyimli bir  kişi.  Orta Asya ülkelerine kimi resmi gezilerin  dışında, 1998 de salt tanımak ve yazmak üzere  sırt çantasıyla gittim. Moğolistan ın başkenti  Ulanbatur a uçakla indim, göre öğrene Sarp sınır  kapısından girdim.  Geziyi bir kitapta toparlarken şu adda karar  kıldım:  Orta daki  Asya Ülkeleri!  Bugün h l  aynı dağınıklığın devam ettiğini  görüyorum. Hiç kimse kendini  ağabey  yerine  koymadan bu ülkeler ve Türkiye iyi bir ortaklık  kurabilir. Başta da vurguladığım gibi güçlü bir  Asya işbirliği Türkiye yi Batı ya taşır.  Bunun için  stratejik derinliği  salt Ortadoğu  bataklığında ölçmemek gerekiyor.  Her şeye karşın 18. zirveyi selamlayalım.   Davudi  bir dokundurmayla noktayı koyalım!  Dışişleri ndeki ataklık  Ortadoğu daki bataklık!  GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK  Baştarafı 1. Sayfada  yapıyor.  Bu konuşmaların sonuncusu önce TV haber  bültenlerine, bir gün sonra da gazete  sütunlarına konuk oldu.  Bakan Atalay; bu konuşmasında  yaşadığımız  toplumsal sorunlar  başta terör  biterse CHP  de, MHP de, BDP de biter  diyor.  Hele hele  yaşadığımız toplumsal sorunların  temelinde , yüzyıla yakın süredir gelenin  gidenin ortadan kaldırmadığı CHP var ya şu  CHP:  İlk evvel bu CHP  biter!   Hangi parti kalır? Atalay herhalde nezaket  gösteriyor söylemiyor.  Elbette tek parti, toplumsal sorunları  terörü   bitiren Aaaa Kaaa Peee kalır!  Nihayet tek partili  demokratik  rejime nasıl  döneceğimizi AKP nin önde gelen  bakanlarından biri açıkladı da rahatladık!  Ne asker ne de başka bir yöntem gerekmez:  Çözdü mü AKP toplumsal sorunlarla terörü;  diğer bütün partiler hayda çöp sepetine!  Tek parti, tek şef, tek millet!  Yaşasın RTE demokrasisi!  Elbette böyle olacak ve bu sonuca varılacak  elbette.  Zira kulak verin İçişleri Bakanı na:   Ülkemizde kardeşlik ve birliği güçlendirecek   güçlendiren   tek parti, AKP!   Diğer partiler  diyor:  bu kardeşliği  zedeleme yönünde çok rol oynamıştır .  AKP dışında bütün partiler  etnik ve bölgesel  siyaset yapmışlardır.   Bakan ın bu sözleri Yargıtay Cumhuriyet  Başsavcısı na açık istida:  AKP dışındaki partiler; kardeşliği zedeleme  yönünde rol oynadıklarına  etnik ve bölgesel  siyaset yaparak ülkenin birlik ve bütünlüğünü  ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiklerine göre    Anayasaya, Siyasal Partiler Yasası na aykırı  hareket ettiler   Öyleyse?.. Bu partiler kapatılmalı.  İyi güzel de; lakin İçişleri Bakanı nın bu  açıklamaları ülkenin birlik ve beraberliğine,  hatta demokratik rejime aykırılık sergilemiyor  mu?  Başbakan ı TV lerdeki son konuşmalarıyla,  yüzde 42 ye olumlu mesajlar veriyor, içeride  barış arıyor.  Bakanı ise partileri suçlayan, yüzde  42 yi kışkırtan konuşmalar yapıyor.  Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç  da; neler içerdiğini söylemeden yüzde 42 ye  değiniyor...  Kılıç a göre halktaki korku ve kaygı;  hayat  tarzının müdahaleye uğrayacağından   kaynaklanıyor.  Kılıç ın söylemediği, söylemek istemediğini  yıllardır siyaset adamları, bilim çevreleri ve  medya iki sözcükle özetliyor:  Korku İmparatorluğu!  İmparatorluğun kurucu ve uygulayıcısı RTE  ve AKP kadroları!  Telefondaki özel konuşmaların dinlendiği ve  açıklandığı  bir sabah erken saatte alınıp  götürüleceği  kılık kıyafetine ne zaman nasıl  müdahale edileceği  insanların neyle  suçlandığı söylenmeden ya gözaltında ya da  tutukevinde saatler ve günler yaşayacağı  korkusu, kaygısı sindi bu topluma   Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç hükümete  akıl veriyor:  Bu  olumsuzlukların   giderilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı  diyor.  Salık verdiği yöntem sağduyu sahipleri için  doğru olmasına doğru da  ufak bir mahzuru  var:  Korku imparatorluğunun kurucusu ve  uygulayıcısı Başbakan ın öncelikle sözü edilen  olumsuzlukların varlığını kabul etmesi  gerekmiyor mu?  Nerede o Başbakan?  ankcum@cumhuriyet.com.tr  SAYFA 2 EK M 2010 CUMARTESCUMHUR YET  8 HABERLERİN DEVAMI  TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Ekim  Oslo PB 9  Helsinki PB 10  StockholmPB 11  Londra Y 16  AmsterdamY 17  Brüksel Y 17  Paris Y 20  Bonn Y 14  Münih Y 15  Berlin Y 15  BudapeştePB 15  Madrid PB 25  Viyana B 13  Belgrad PB 18  Sofya Y 15  Roma Y 22  Atina Y 22  Zürih PB 17  Moskova PB 9  Aşkabat PB 28  Taşkent PB 27  Baku Y 22  Bişkek PB 25  Tiflis Y 21  Kahire A 37  Şam A 33  İstanbul B 23  Edirne B 22  Kocaeli B 22  Çanakkale B 23  İzmir B 27  Manisa B 26  Denizli B 26  Zonguldak Y 19  Sinop Y 20  Samsun Y 20  Trabzon Y 22  Giresun Y 22  Ankara PB 24  Eskişehir PB 21  Konya PB 26  Sıvas PB 25  Antalya B 29  Adana Y 33  Mersin PB 32  Diyarbakır PB 30  Şanlıurfa PB 31  Mardin PB 28  Siirt PB 29  Hakk ri PB 24  Van PB 20  Kars Y 20  Yurdun kuzey ve  doğu kesimleri par  çalı, zamanla çok bu  lutlu, Batı ve Orta  Karadeniz kıyı ke  simleri, Doğu Kara  deniz, Doğu Anado  lu nun kuzeyi ile Kah  ramanmaraş, Osma  niye, Hatay ve Gazi  antep çevreleri sa  ğanak ve gök gürül  tülü sağanak yağ  murlu, diğer yerler  az bulutlu ve açık  geçecek. Hava sı  caklığı iç ve batı ke  simlerde 1 ila 3 de  rece artacak.  İnsan duygularıyla yaşar.  Duyguları kimi zaman  yoğunlaşır. Umutla  umutsuzluk yan yanadır.  İnsan düşleriyle yaşar.  Düşleri çoğalır bazen. Sevgiyi,  aşkı düşünür. Yaşamın  patikalarında dolaşır.  Geçmiş yılları düşünüyorum  her zamanki gibi esintili bir  İstanbul sabahında...  Yeni Dünya Düzeni, bir  başka deyişle  küreselleşme   80 li yıllarda başlayıp  Sovyetler Birliği nin  çökmesinin ardından ivme  kazanmadı mı?  Ya ABD nin İsrail yapımı  Büyük Ortadoğu Projesi?  2003 yılında ABD nin Irak ı  işgali Ortadoğu da dengeleri  altüst etti. Bundan iki yıl önce  New York ve Washington da  yapılan saldırıdan sonra ortaya  çıkan ılımlı İslam projesinin  yaşama geçirilmesi...  Ben böyle bir duygu  yoğunluğu içindeyim ve  Türkiye de yaşananları  kaygıyla izliyorum.  Bu yüzden duygularım  karmakarışık.  Başbakan Erdoğan,   Mahalle baskısını kaldıralım   derken ister istemez Hanefi  Avcı nın kitabını, ondan sonra  başlayan süreci düşünüyorum.  Avcı nın  Haliç te Yaşayan  Simonlar  kitabı aslında bana  hiç de yabancı gelmeyen,  yıllardır bildiğim Fethullahçı  yapılanmanın devlet içinde  nasıl örgütlendiğini  anlatıyordu.  Kimi adlar vardı bu yasadışı  dinlemeleri yapan, insanların  özel yaşamlarını izleyen...  Hanefi Avcı, tek tek adlarını  yazdı bu kişilerin ama onlar  hakkında bugüne değin hiçbir  yasal işlem yapılmadı.  Aslında ortada bir örgüt  var...  Bu örgüt kendi adamlarını  bile dinliyor, onları tasfiye  etmek için her türlü yola  başvuruyordu.  Başta gazeteciler olmak  üzere pek çok kişi yasal ya da  yasadışı yollarla dinleniyor,  izleniyor, birtakım belgeler  nedense el altından kimi  gazetelere servis ediliyordu.  Tüm bunları izleyen birisi  olarak bir duygu yoğunluğu  içindeyim...  Umutlarımın tükendiğini  görüyorum yaratılan  korku  tüneli nden geçerken.  Avrupa ülkeleri bu olup  bitenleri çok yakından izliyor...  Örneğin, Avrupa Gazeteciler  Federasyonu  EFJ  bir bildiri  yayımlayarak Türkiye de  tutuklu gazetecilerin serbest  bırakılması için Başbakan  Erdoğan a açık çağrı yapıyor.  EFJ, Avrupa nın 34  ülkesindeki 260 bin  gazetecinin çatı örgütüdür.  Özgür gazetecilik olmadan  özgür toplum yaratılabilir mi?  Avrupa Gazeteciler  Federasyonu Başkanı Arne  König Türkiye de basın  özgürlüğünün olmadığını  vurgulayıp bir kampanya  başlatıyor:   Türkiye gazetecileri  serbest bırak.   Peki, hükümet bunu  umursayacak mı?  Bu noktada canım sıkılıyor,  içim acıyor her zamanki gibi...  Son gölgelerdeki derin yaz  çok gerilerde kaldı. Gün  boyunca süren koşular da yok,  yaz çiçekleri de.  Ne türkülerimizi  söyleyebiliyoruz, ne  aşklarımızı...  Artık düşlerimiz de  çoğalmıyor çocuklarımız için...  Çünkü korkuyoruz.  AKPcemaat ilişkisinin  Türkiye yi nereye götürdüğünü  görüyoruz...  Kendi yazgımızı örerken, bir  kez daha iktidar partisini  uyarıyorum:   Bu gidiş böyle sürerse en  büyük zararı 2011 de yapılacak  seçimlerde AKP görecektir.   Türkiye de olup bitenler  çevremdeki insanları da  kaygılandırıyor...  Toplumda bir umutsuzluk  egemen...  Jandarma Genel Komutanı  Orgeneral Eşref Bitlis  suikastıyla ilgili başlatılan  soruşturma aklıma şu soruyu  getiriyor:   Bu konuyu gündeme  taşıyan İP Genel Başkanı Doğu  Perinçek ve arkadaşları değil  miydi?   Adnan Akfırat ın kitabı her  şeyi açık seçik tüm  belgeleriyle ortaya koymuştu.  Kitabı bir süre önce yeniden  okudum.  O zamana değin neden bir  savcı olaya el atmamıştı da  şimdi atıyor?  Suikast olayını ortaya  çıkaran Doğu Perinçek ve  arkadaşları iki yılı aşkın süredir  tutuklu Silivri de.  Neden?  İşte bu nedenle umutsuz ve  kaygılıyım ben de...  Yüreğimin derinliklerinde  duran acı ve hüzün.  Ulus bilinci gelişmeyen  toplumlarda, demokrasi ve  özgürlük kavramı da  gelişmez.  Demokrasi bir yaşam biçimi  olmaz.  İnsanların özel yaşamı  başkalarını ilgilendirir mi?  Mustafa Balbay, Tuncay  Özkan, Hikmet Çiçek ve  öteki gazeteci arkadaşlarımızın  kimisi iki, kimisi 1.5 yıldır  Silivri de tutuklu...  Neden?  Hiç kimse bu ülkede  demokrasi ve özgürlük  demesin... Yaşadığımız  süreçte neler gördük, neler  yaşadık...  Hanefi Avcı olayı,  Türkiye nin nereden nereye  geldiğini göstermesi  bakımından çok önemlidir.  O fotoğrafa bir bakın...  Yıllardır  cemaatçi   örgütlenmeyi neden bıkmadan  usanmadan yazdığımı  anlarsınız.  Vicdan sahibi herkesin  Hanefi Avcı ya sahip çıkmasını  istiyorum.  Eski CHP İzmir Milletvekili  Sabri Ergül, Avcı yı  hukuk  adına  desteklemek için sizleri  4 Ekim Pazartesi günü saat  11.00 de Beşiktaş  Adliyesi nin önünde bekliyor.  POLİTİKA GÜNLÜĞÜ  HİKMET ÇETİNKAYA  Ulus Bilinci Gelişmezse...  hikmet.cetinkaya@  cumhuriyet.com.tr Faks  numaramız: 0212 343 72 69  E  rgenekon davasının önceki günkü oturu  munda  Türkiye de faili meçhul cina  yetleri yapanları  açıklayacağını söyle  yen yayıncı, tutuklu sanık Durmuş Ali  Özoğlu, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref  Bitlis ve diğer faile meçhul cinayetlerin eski  MİT Kontrterör Dairesi Başkan Mehmet Ey  mür döneminde MOSSAD ve CIA tarafından  yetiştirilen ekip tarafından işlendiğini savundu.  Özoğlu 25 Şubat 2009 da arabasında başına  kurşun sıkarak intihar ettiği iddia edilen eski  Özel Harek t Daire Başkanı Behçet Oktay ın  cinayete kurban gittiğini ve bu cinayeti İzmir  milletvekili, eski başbakanlardan Bülent Ec  evit in koruma müdürü Recai Birgün ün bil  diğini öne sürdü. Özoğlu, Birgün ün tanık ola  rak dinlenmesini istedi.  Oktay ın, Ergenekon operasyonlarında çıka  rılan gömülü mühimmatlar nedeniyle öldürül  düğünü savunan sanık Özoğlu  Bunların gö  mülmesi 35 polisin işi değil. Bu işte NATO  da vardı. Hepsinin kayıtları bende. Eğer  Türkiye de savcı varsa, Ala Limited Şirke  ti ne baskın düzenleyerek NATO dan alınan  belgeleri bulabilir  diye konuştu.  Durmuş Ali Özoğlu Turgut Özal a Kar  tal Demirağ ın suikast girişiminin sahte ve  göstermelik savundu.  HATİCE TUNCER  İkinci Ergenekon davasında tutuklu yar  gılanan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay,  mahkeme heyeti ve iddia makamına  Am  cası ölen  Ergenekon  diyor. Kendinize ge  lin, böyle mahkeme olur mu? Bizi çarmıha  gerip herkese taşlatıyorsunuz  diye ses  lendi. Kamuoyunda her suçun Ergenekon a  bağlanması eğiliminin yaratıldığını ifade  eden Balbay  Başka şubemiz yoktur, tak  litlerimizden sakının  sözleriyle tepkisini  dile getirdi.  Davada söz alan Balbay,  Burası Silivri  Üniversitesi. Burada piştik, hem öğrendik,  hem direndik. Laik, demokratik, hukuk  devleti ilkelerinin korunması mücadelemin  ne kadar gerekli olduğunu daha iyi anla  dım  diye konuştu.  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün Ame  rika gezisinden dönüşünde yaptığı açıkla  maları Yeni Şafak gazetesi yazarı Fehmi Ko  ru dan aktaran Balbay, şöyle devam etti:   Abdullah Gül,  DGM de sadece insanlar  değişti. Üniformalar çıktı, özünde bir şey de  ğişmedi. Tutukluluk sürelerinin uzaması ce  zaya dönüşüyor  diyor. Bu pek çok kesimin  ortak görüşü haline geldi. Zaman gazete  sinde Ekrem Dumanlı, Milliyet te Derya Sa  zak bu yönde yazılar yazdı.  Balbay, mah  keme heyetine şöyle seslendi:  Buradan bir  terör örgütü çıkar mı? Özel yetkili mah  kemelerde örgüte üye aranıyor. Teğmen  lerden, gazetecilerden, sendikacılardan  örgüte üye yaratmaya çalışılıyor. Yakını  ölen  Ergenekon  diyor. Kendinize gelin,  böyle mahkeme olur mu? Bizi çarmıha ge  rip herkese taşlatıyorsunuz.    Taklitlerimizden sakının   Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı nın tu  tuklandığı Devrimci Kararg h örgütü so  ruşturmasından aranan Mahir Sayın ın  Bir  komünist ile bir polis, böyle bir örgütün  içindeymişiz. Bunu yan yana getirenlerin  klinik olarak akıl sağlıklarının sorgulan  ması gerekir  şeklindeki açıklamasına dik  kat çeken Balbay  Burada rektörlerden,  teğmenlerden, gazetecilerden terör ör  gütü olur diye bir araya getirdiler.  Bal  yoz Ergenekon un 30 katı ,  1993 Ergene  kon un 100 katı  diyorlar. Bizim başka şu  bemiz yok. İçinde polis müdürlerinin,  gazetecilerin olduğu böyle bir terör örgütü  dünyada yok. Taklitlerimizden sakınsın  lar  dedi. Mahkeme heyetindeki h kimle  rin sık sık  Gerçeği arıyoruz  dediklerini ifa  de eden Balbay şöyle devam etti:  Savcıla  rın istediği her dosya, kamuoyunda fark  lı anlamlar yaratıyor. Kamuyounda bizi  öyle bir karalama kampanyasına girişti  ler ki davanın özü unutuldu.  Şu dosyayı  da getirelim, bu davayı da getirelim  derken,  geçmişte olan her şeyi buraya yükleyecek  zemin hazırladınız.  Hükümetin  Adalet de  biziz, iktidar da biziz  diye bir zafer hava  sına girdiğini ifade eden Balbay  Hiçbir za  fer adaleti ayaklar altına alacak kadar  mutlak değildir  dedi.  Bazı gazetecilerin haklarında açılan dava ve  soruşturmalar nedeniyle sık sık adliyeye ifa  de vermeye gittiklerinden yakındıklarını be  lirten Balbay, meslektaşlarına şöyle seslendi:   Ama gazetecilerin bir kısmı da hapiste çü  rüyor. Cumhuriyet gazetesine haftada üç  gün yazıyorum. Yazdığım bir yazı 8 gün  sonra gazeteye ulaşıyor. 10 gün sonra gün  celliğini kaybetmeyecek yazılar yazmaya ça  lışıyorum. Bu direnmektir, özünde san  sürdür. Bu savcılar olduğu sürece, hükü  meti devirme davası açmak, TBMM yi  devirme davası açmak, hakaret davası aç  maktan daha kolay olacak bir ülkedir   Avrupa Gazeteciler Federasyonu nun   EFJ , Türkiye Gazeteciler Sendikacı  TGS   ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti  TGC  ile  birlikte Türkiye de cezaevlerinde tutuklu  olan gazetecilerin serbest bırakılması için baş  lattığı uluslararası kampanyanın broşürünü  gösteren Balbay,  Türkiye nin imajı bu.   Türkiye, gazetecilerin tutuklandığı bir ülke;  kınayın . TGS, TGC ve 17 gazeteci meslek  örgütünün oluşturduğu platformun açmış  olduğu  Gazetecilere özgürlük kampanyasını   saygıyla karşılıyorum  dedi.   Dedikodu savcısı mısınız?   Tutuklu sanık Teğmen Mehmet Ali Çele  bi nin, çapraz sorgusunda telefon konuşma  larının sorulması üzerine  Bunlar arkada ko  nuştuklarımız  diye yanıt verince savcı  Mehmet Ali Pekgüzel in  Biz arkada ko  nuşulanları araştırıyoruz  dediğini anım  satan Balbay, şöyle devam etti:  Daha önce   Siz hükümet savcısı mısınız?  demiştim.  Şimdi değiştiriyorum. Siz dedikodu savcısı  mısınız? Düşünce suç bile değil, iddia ma  kamı düşünceye hazırlık suçu arıyor. Bir  leştirilmiş, yeniden oluşturulmuş notla  rımdan bir suç aranarak yargılanıyorum.   Notlarının altını çizmişsin, ne demek isti  yorsun  diye soran bir iddia makamı var.   Mahkeme heyetine  Bu kadar süre içe  ride tuttuk şu bilgiyi aldık dediğiniz kim  se var mı  diye soran Balbay şöyle devam  etti:  Ergenekon bir nirengi noktası oldu,  burası cadı kazanına döndü. Biz artık Si  livrili olduğumuz için buraya nasıl geli  neceğini biliyoruz. Hanefi Avcı, buraya tah  minimizden biraz daha geç geldi. Yargı  nın tutumu çok ciddi tartışma konusu. Bu  dava devam ettiği sürece siz yıpranmak  tasınız. Özel yetkili mahkemelerin bu  noktaya geleceğini söylemiştim. 25 du  ruşmadır Mahkeme Başkanı  tahliye ede  lim  derken diğer iki h kim  etmeyelim  di  yor. Bir hukukçu arkadaşım, değil başkan  en kıdemsiz h kim bile tahliye isteğini iki  kez dile getirse başkanının düşünmeye baş  layayacağını söyledi.   Mahkeme heyeti, aralarında Balbay ve  Tuncay Özkan ın da bulunduğu 33 sanığın  tahliye talebini Mahkeme Başkanı Köksal  Şengün ün karşıoyu ve oyçokluğuyla reddetti.  Balbay kamuoyunda her suçun Ergenekon a bağlanmaya çalışıldığını söyledi   Başka şubemiz yok   İ  kinci Ergenekon davasında tutuklu yargı  lanan gazeteci Tuncay Özkan yeniden  tartışılan JİTEM konusuna değinerek  şöyle konuştu:  Ben Arif Doğan ile hiç gö  rüşmedim. Kaldı ki gazeteciyim,  anlata  caklarım var deseydi kalkar giderdim  yanı  na. Bütün Susurluk süreci boyunca bana   bir bakanın da kızı arabadaydı  diye söylen  miş de yazmamışım. Niye yazmayayım?  MİT in Gizli Tarihi kitabımda JİTEM i,  faili meçhul cinayetleri, her şeyi yazmışım.  Şimdi siz de diyorsunuz ki,  Hani senin kita  bında Arif Doğan vardı ya, siz onunla örgüt  sünüz . Hukuk yok, nerede hukuk? Hani  geldiysen 3 kere vur diyorlar ya aynen öy  le. Bu ahmakça iddianame yüzünden, 63  milyon 500 bin saniye beni burada tuta  mazsınız. Benim burada olmamın sebebi  memleket sevdamdır. Memleketi sevdiğim  için buradayım.  Duruşmada söz alan emek  li Albay Atila Uğur ise genel af tartışmalara  tepki göstererek  Yarın PKK ile birlikte ge  len affı ben kabul etmiyorum. Beni bura  dan çıkaramazsınız  diye konuştu.  Özoğlu ndan  çarpıcı iddialar  Tuncay Özkan:  Hukuk nerede   CMYB  C M Y B  GÜNDEM MUSTAFA BALBAY  Baştarafı 1. Sayfada  önce yapılmıştı. Aralık 1991 de çöken Sovyetler  Birliği nin ardından peş peşe bağımsızlığını ilan  eden Orta Asya daki Türk devletleri 1992 de ilk  kez bir araya gelmişti. Büyük çoğunluğu AKP  döneminde olmak üzere 8 i yapılamadı!  AKP nin Brüksel e gitmekten Bişkek e gitmeye  fırsatı olmadı. Oysa Bişkek i de ihmal etmeseydi  Brüksel de daha güçlü olurdu.  Adıyla devam edersek: Türk Dili Konuşan  Ülkeler...  İlk yıllarda bu zirvenin ortak dilinin Rusça  olduğunu öğrenince bu temelde bir yazı  yazmıştım... Ya zirvede her ülke kendi dilini  konuşup karşılıklı çeviri yapılması gerekiyordu ya  da adı değiştirilmeliydi.  O dönemde Kiril alfabesiyle Latin alfabesi  arasındaki farklılıklara dikkat çekilmiş, bütün  ülkelerin Latin alfabesine geçmesiyle sorunun  aşılacağı söylenmişti.  İstanbul da yapılan zirvede gördük ki  değişmemiş. Türkmen lider Berdimuhammedov  Türkmence konuşmuş. Türkmence Türkçeye  çevrilemeyince, Rusça konuşmuş. Rusça  kolaylıkla Türkçeye çevrilmiş. Bunun üzerine  öteki liderler de Rusça konuşmuşlar.  Orta Asya daki tüm ülkelerde kurucu ulustan  sonra en kalabalık nüfusu Ruslar oluşturuyor. 70  yıllık Sovyet dönemi de buna eklenince ortaya  bu çıkıyor ama, 18 yılda bir dil boyu yol  alınamadığı da gerçek!  Katılım sayısına gelirsek; Cumhurbaşkanı  Abdullah Gül zirvenin yapıldığı Çırağan  Sarayı nda şöyle dedi:   Bir millet, altı devletiz!   Boğaz daki fotoğrafa bakıyoruz, beş devlet  var. Özbekistan zirveye katılmamış. Özbekistan,  Orta Asya nın en kalabalık ülkesi. Neredeyse  öteki Orta Asya ülkelerinin tümünün nüfusundan  fazla.  Fotoğraf böyle... Sonuç bildirgesinin altındaki  imzaya bakıyoruz; dört.  Gelmeyen Özbekistan ın yanı sıra  Türkmenistan da ortak metne imza atmamış...  Geçmişte yaşananlara bakınca ortak bir  metnin çıkması bile önemli...  Kurumsallaşma durumuna geçersek, ortak  metnin başlıca tümcelerinden biri şu:   Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi nin  İstanbul da yerleşik sekretaryasının kuruluş  çalışmaları son aşamaya gelmiştir. İlk genel  sekreterin Büyükelçi Halil Akıncı nın olması  onaylanmıştır.   Bakalım Halil Bey soyadının hakkını  verebilecek mi! İşin mizahı bir yana, Halil Akıncı,  geçmişteki göre
            
    
