16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada önce yapılmıştı. Aralık 1991 de çöken Sovyetler Birliği nin ardından peş peşe bağımsızlığını ilan eden Orta Asya daki Türk devletleri 1992 de ilk kez bir araya gelmişti. Büyük çoğunluğu AKP döneminde olmak üzere 8 i yapılamadı! AKP nin Brüksel e gitmekten Bişkek e gitmeye fırsatı olmadı. Oysa Bişkek i de ihmal etmeseydi Brüksel de daha güçlü olurdu. Adıyla devam edersek: Türk Dili Konuşan Ülkeler... İlk yıllarda bu zirvenin ortak dilinin Rusça olduğunu öğrenince bu temelde bir yazı yazmıştım... Ya zirvede her ülke kendi dilini konuşup karşılıklı çeviri yapılması gerekiyordu ya da adı değiştirilmeliydi. O dönemde Kiril alfabesiyle Latin alfabesi arasındaki farklılıklara dikkat çekilmiş, bütün ülkelerin Latin alfabesine geçmesiyle sorunun aşılacağı söylenmişti. İstanbul da yapılan zirvede gördük ki değişmemiş. Türkmen lider Berdimuhammedov Türkmence konuşmuş. Türkmence Türkçeye çevrilemeyince, Rusça konuşmuş. Rusça kolaylıkla Türkçeye çevrilmiş. Bunun üzerine öteki liderler de Rusça konuşmuşlar. Orta Asya daki tüm ülkelerde kurucu ulustan sonra en kalabalık nüfusu Ruslar oluşturuyor. 70 yıllık Sovyet dönemi de buna eklenince ortaya bu çıkıyor ama, 18 yılda bir dil boyu yol alınamadığı da gerçek! Katılım sayısına gelirsek; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül zirvenin yapıldığı Çırağan Sarayı nda şöyle dedi: Bir millet, altı devletiz! Boğaz daki fotoğrafa bakıyoruz, beş devlet var. Özbekistan zirveye katılmamış. Özbekistan, Orta Asya nın en kalabalık ülkesi. Neredeyse öteki Orta Asya ülkelerinin tümünün nüfusundan fazla. Fotoğraf böyle... Sonuç bildirgesinin altındaki imzaya bakıyoruz; dört. Gelmeyen Özbekistan ın yanı sıra Türkmenistan da ortak metne imza atmamış... Geçmişte yaşananlara bakınca ortak bir metnin çıkması bile önemli... Kurumsallaşma durumuna geçersek, ortak metnin başlıca tümcelerinden biri şu: Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi nin İstanbul da yerleşik sekretaryasının kuruluş çalışmaları son aşamaya gelmiştir. İlk genel sekreterin Büyükelçi Halil Akıncı nın olması onaylanmıştır. Bakalım Halil Bey soyadının hakkını verebilecek mi! İşin mizahı bir yana, Halil Akıncı, geçmişteki görevleriyle bu alanda deneyimli bir kişi. Orta Asya ülkelerine kimi resmi gezilerin dışında, 1998 de salt tanımak ve yazmak üzere sırt çantasıyla gittim. Moğolistan ın başkenti Ulanbatur a uçakla indim, göre öğrene Sarp sınır kapısından girdim. Geziyi bir kitapta toparlarken şu adda karar kıldım: Orta daki Asya Ülkeleri! Bugün h l aynı dağınıklığın devam ettiğini görüyorum. Hiç kimse kendini ağabey yerine koymadan bu ülkeler ve Türkiye iyi bir ortaklık kurabilir. Başta da vurguladığım gibi güçlü bir Asya işbirliği Türkiye yi Batı ya taşır. Bunun için stratejik derinliği salt Ortadoğu bataklığında ölçmemek gerekiyor. Her şeye karşın 18. zirveyi selamlayalım. Davudi bir dokundurmayla noktayı koyalım! Dışişleri ndeki ataklık Ortadoğu daki bataklık! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada yapıyor. Bu konuşmaların sonuncusu önce TV haber bültenlerine, bir gün sonra da gazete sütunlarına konuk oldu. Bakan Atalay; bu konuşmasında yaşadığımız toplumsal sorunlar başta terör biterse CHP de, MHP de, BDP de biter diyor. Hele hele yaşadığımız toplumsal sorunların temelinde , yüzyıla yakın süredir gelenin gidenin ortadan kaldırmadığı CHP var ya şu CHP: İlk evvel bu CHP biter! Hangi parti kalır? Atalay herhalde nezaket gösteriyor söylemiyor. Elbette tek parti, toplumsal sorunları terörü bitiren Aaaa Kaaa Peee kalır! Nihayet tek partili demokratik rejime nasıl döneceğimizi AKP nin önde gelen bakanlarından biri açıkladı da rahatladık! Ne asker ne de başka bir yöntem gerekmez: Çözdü mü AKP toplumsal sorunlarla terörü; diğer bütün partiler hayda çöp sepetine! Tek parti, tek şef, tek millet! Yaşasın RTE demokrasisi! Elbette böyle olacak ve bu sonuca varılacak elbette. Zira kulak verin İçişleri Bakanı na: Ülkemizde kardeşlik ve birliği güçlendirecek güçlendiren tek parti, AKP! Diğer partiler diyor: bu kardeşliği zedeleme yönünde çok rol oynamıştır . AKP dışında bütün partiler etnik ve bölgesel siyaset yapmışlardır. Bakan ın bu sözleri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı na açık istida: AKP dışındaki partiler; kardeşliği zedeleme yönünde rol oynadıklarına etnik ve bölgesel siyaset yaparak ülkenin birlik ve bütünlüğünü ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiklerine göre Anayasaya, Siyasal Partiler Yasası na aykırı hareket ettiler Öyleyse?.. Bu partiler kapatılmalı. İyi güzel de; lakin İçişleri Bakanı nın bu açıklamaları ülkenin birlik ve beraberliğine, hatta demokratik rejime aykırılık sergilemiyor mu? Başbakan ı TV lerdeki son konuşmalarıyla, yüzde 42 ye olumlu mesajlar veriyor, içeride barış arıyor. Bakanı ise partileri suçlayan, yüzde 42 yi kışkırtan konuşmalar yapıyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da; neler içerdiğini söylemeden yüzde 42 ye değiniyor... Kılıç a göre halktaki korku ve kaygı; hayat tarzının müdahaleye uğrayacağından kaynaklanıyor. Kılıç ın söylemediği, söylemek istemediğini yıllardır siyaset adamları, bilim çevreleri ve medya iki sözcükle özetliyor: Korku İmparatorluğu! İmparatorluğun kurucu ve uygulayıcısı RTE ve AKP kadroları! Telefondaki özel konuşmaların dinlendiği ve açıklandığı bir sabah erken saatte alınıp götürüleceği kılık kıyafetine ne zaman nasıl müdahale edileceği insanların neyle suçlandığı söylenmeden ya gözaltında ya da tutukevinde saatler ve günler yaşayacağı korkusu, kaygısı sindi bu topluma Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç hükümete akıl veriyor: Bu olumsuzlukların giderilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı diyor. Salık verdiği yöntem sağduyu sahipleri için doğru olmasına doğru da ufak bir mahzuru var: Korku imparatorluğunun kurucusu ve uygulayıcısı Başbakan ın öncelikle sözü edilen olumsuzlukların varlığını kabul etmesi gerekmiyor mu? Nerede o Başbakan? [email protected] SAYFA 2 EK M 2010 CUMARTESCUMHUR YET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Ekim Oslo PB 9 Helsinki PB 10 StockholmPB 11 Londra Y 16 AmsterdamY 17 Brüksel Y 17 Paris Y 20 Bonn Y 14 Münih Y 15 Berlin Y 15 BudapeştePB 15 Madrid PB 25 Viyana B 13 Belgrad PB 18 Sofya Y 15 Roma Y 22 Atina Y 22 Zürih PB 17 Moskova PB 9 Aşkabat PB 28 Taşkent PB 27 Baku Y 22 Bişkek PB 25 Tiflis Y 21 Kahire A 37 Şam A 33 İstanbul B 23 Edirne B 22 Kocaeli B 22 Çanakkale B 23 İzmir B 27 Manisa B 26 Denizli B 26 Zonguldak Y 19 Sinop Y 20 Samsun Y 20 Trabzon Y 22 Giresun Y 22 Ankara PB 24 Eskişehir PB 21 Konya PB 26 Sıvas PB 25 Antalya B 29 Adana Y 33 Mersin PB 32 Diyarbakır PB 30 Şanlıurfa PB 31 Mardin PB 28 Siirt PB 29 Hakk ri PB 24 Van PB 20 Kars Y 20 Yurdun kuzey ve doğu kesimleri par çalı, zamanla çok bu lutlu, Batı ve Orta Karadeniz kıyı ke simleri, Doğu Kara deniz, Doğu Anado lu nun kuzeyi ile Kah ramanmaraş, Osma niye, Hatay ve Gazi antep çevreleri sa ğanak ve gök gürül tülü sağanak yağ murlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sı caklığı iç ve batı ke simlerde 1 ila 3 de rece artacak. İnsan duygularıyla yaşar. Duyguları kimi zaman yoğunlaşır. Umutla umutsuzluk yan yanadır. İnsan düşleriyle yaşar. Düşleri çoğalır bazen. Sevgiyi, aşkı düşünür. Yaşamın patikalarında dolaşır. Geçmiş yılları düşünüyorum her zamanki gibi esintili bir İstanbul sabahında... Yeni Dünya Düzeni, bir başka deyişle küreselleşme 80 li yıllarda başlayıp Sovyetler Birliği nin çökmesinin ardından ivme kazanmadı mı? Ya ABD nin İsrail yapımı Büyük Ortadoğu Projesi? 2003 yılında ABD nin Irak ı işgali Ortadoğu da dengeleri altüst etti. Bundan iki yıl önce New York ve Washington da yapılan saldırıdan sonra ortaya çıkan ılımlı İslam projesinin yaşama geçirilmesi... Ben böyle bir duygu yoğunluğu içindeyim ve Türkiye de yaşananları kaygıyla izliyorum. Bu yüzden duygularım karmakarışık. Başbakan Erdoğan, Mahalle baskısını kaldıralım derken ister istemez Hanefi Avcı nın kitabını, ondan sonra başlayan süreci düşünüyorum. Avcı nın Haliç te Yaşayan Simonlar kitabı aslında bana hiç de yabancı gelmeyen, yıllardır bildiğim Fethullahçı yapılanmanın devlet içinde nasıl örgütlendiğini anlatıyordu. Kimi adlar vardı bu yasadışı dinlemeleri yapan, insanların özel yaşamlarını izleyen... Hanefi Avcı, tek tek adlarını yazdı bu kişilerin ama onlar hakkında bugüne değin hiçbir yasal işlem yapılmadı. Aslında ortada bir örgüt var... Bu örgüt kendi adamlarını bile dinliyor, onları tasfiye etmek için her türlü yola başvuruyordu. Başta gazeteciler olmak üzere pek çok kişi yasal ya da yasadışı yollarla dinleniyor, izleniyor, birtakım belgeler nedense el altından kimi gazetelere servis ediliyordu. Tüm bunları izleyen birisi olarak bir duygu yoğunluğu içindeyim... Umutlarımın tükendiğini görüyorum yaratılan korku tüneli nden geçerken. Avrupa ülkeleri bu olup bitenleri çok yakından izliyor... Örneğin, Avrupa Gazeteciler Federasyonu EFJ bir bildiri yayımlayarak Türkiye de tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için Başbakan Erdoğan a açık çağrı yapıyor. EFJ, Avrupa nın 34 ülkesindeki 260 bin gazetecinin çatı örgütüdür. Özgür gazetecilik olmadan özgür toplum yaratılabilir mi? Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König Türkiye de basın özgürlüğünün olmadığını vurgulayıp bir kampanya başlatıyor: Türkiye gazetecileri serbest bırak. Peki, hükümet bunu umursayacak mı? Bu noktada canım sıkılıyor, içim acıyor her zamanki gibi... Son gölgelerdeki derin yaz çok gerilerde kaldı. Gün boyunca süren koşular da yok, yaz çiçekleri de. Ne türkülerimizi söyleyebiliyoruz, ne aşklarımızı... Artık düşlerimiz de çoğalmıyor çocuklarımız için... Çünkü korkuyoruz. AKPcemaat ilişkisinin Türkiye yi nereye götürdüğünü görüyoruz... Kendi yazgımızı örerken, bir kez daha iktidar partisini uyarıyorum: Bu gidiş böyle sürerse en büyük zararı 2011 de yapılacak seçimlerde AKP görecektir. Türkiye de olup bitenler çevremdeki insanları da kaygılandırıyor... Toplumda bir umutsuzluk egemen... Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis suikastıyla ilgili başlatılan soruşturma aklıma şu soruyu getiriyor: Bu konuyu gündeme taşıyan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve arkadaşları değil miydi? Adnan Akfırat ın kitabı her şeyi açık seçik tüm belgeleriyle ortaya koymuştu. Kitabı bir süre önce yeniden okudum. O zamana değin neden bir savcı olaya el atmamıştı da şimdi atıyor? Suikast olayını ortaya çıkaran Doğu Perinçek ve arkadaşları iki yılı aşkın süredir tutuklu Silivri de. Neden? İşte bu nedenle umutsuz ve kaygılıyım ben de... Yüreğimin derinliklerinde duran acı ve hüzün. Ulus bilinci gelişmeyen toplumlarda, demokrasi ve özgürlük kavramı da gelişmez. Demokrasi bir yaşam biçimi olmaz. İnsanların özel yaşamı başkalarını ilgilendirir mi? Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek ve öteki gazeteci arkadaşlarımızın kimisi iki, kimisi 1.5 yıldır Silivri de tutuklu... Neden? Hiç kimse bu ülkede demokrasi ve özgürlük demesin... Yaşadığımız süreçte neler gördük, neler yaşadık... Hanefi Avcı olayı, Türkiye nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemlidir. O fotoğrafa bir bakın... Yıllardır cemaatçi örgütlenmeyi neden bıkmadan usanmadan yazdığımı anlarsınız. Vicdan sahibi herkesin Hanefi Avcı ya sahip çıkmasını istiyorum. Eski CHP İzmir Milletvekili Sabri Ergül, Avcı yı hukuk adına desteklemek için sizleri 4 Ekim Pazartesi günü saat 11.00 de Beşiktaş Adliyesi nin önünde bekliyor. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Ulus Bilinci Gelişmezse... hikmet.cetinkaya@ cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 E rgenekon davasının önceki günkü oturu munda Türkiye de faili meçhul cina yetleri yapanları açıklayacağını söyle yen yayıncı, tutuklu sanık Durmuş Ali Özoğlu, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ve diğer faile meçhul cinayetlerin eski MİT Kontrterör Dairesi Başkan Mehmet Ey mür döneminde MOSSAD ve CIA tarafından yetiştirilen ekip tarafından işlendiğini savundu. Özoğlu 25 Şubat 2009 da arabasında başına kurşun sıkarak intihar ettiği iddia edilen eski Özel Harek t Daire Başkanı Behçet Oktay ın cinayete kurban gittiğini ve bu cinayeti İzmir milletvekili, eski başbakanlardan Bülent Ec evit in koruma müdürü Recai Birgün ün bil diğini öne sürdü. Özoğlu, Birgün ün tanık ola rak dinlenmesini istedi. Oktay ın, Ergenekon operasyonlarında çıka rılan gömülü mühimmatlar nedeniyle öldürül düğünü savunan sanık Özoğlu Bunların gö mülmesi 35 polisin işi değil. Bu işte NATO da vardı. Hepsinin kayıtları bende. Eğer Türkiye de savcı varsa, Ala Limited Şirke ti ne baskın düzenleyerek NATO dan alınan belgeleri bulabilir diye konuştu. Durmuş Ali Özoğlu Turgut Özal a Kar tal Demirağ ın suikast girişiminin sahte ve göstermelik savundu. HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasında tutuklu yar gılanan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, mahkeme heyeti ve iddia makamına Am cası ölen Ergenekon diyor. Kendinize ge lin, böyle mahkeme olur mu? Bizi çarmıha gerip herkese taşlatıyorsunuz diye ses lendi. Kamuoyunda her suçun Ergenekon a bağlanması eğiliminin yaratıldığını ifade eden Balbay Başka şubemiz yoktur, tak litlerimizden sakının sözleriyle tepkisini dile getirdi. Davada söz alan Balbay, Burası Silivri Üniversitesi. Burada piştik, hem öğrendik, hem direndik. Laik, demokratik, hukuk devleti ilkelerinin korunması mücadelemin ne kadar gerekli olduğunu daha iyi anla dım diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün Ame rika gezisinden dönüşünde yaptığı açıkla maları Yeni Şafak gazetesi yazarı Fehmi Ko ru dan aktaran Balbay, şöyle devam etti: Abdullah Gül, DGM de sadece insanlar değişti. Üniformalar çıktı, özünde bir şey de ğişmedi. Tutukluluk sürelerinin uzaması ce zaya dönüşüyor diyor. Bu pek çok kesimin ortak görüşü haline geldi. Zaman gazete sinde Ekrem Dumanlı, Milliyet te Derya Sa zak bu yönde yazılar yazdı. Balbay, mah keme heyetine şöyle seslendi: Buradan bir terör örgütü çıkar mı? Özel yetkili mah kemelerde örgüte üye aranıyor. Teğmen lerden, gazetecilerden, sendikacılardan örgüte üye yaratmaya çalışılıyor. Yakını ölen Ergenekon diyor. Kendinize gelin, böyle mahkeme olur mu? Bizi çarmıha ge rip herkese taşlatıyorsunuz. Taklitlerimizden sakının Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı nın tu tuklandığı Devrimci Kararg h örgütü so ruşturmasından aranan Mahir Sayın ın Bir komünist ile bir polis, böyle bir örgütün içindeymişiz. Bunu yan yana getirenlerin klinik olarak akıl sağlıklarının sorgulan ması gerekir şeklindeki açıklamasına dik kat çeken Balbay Burada rektörlerden, teğmenlerden, gazetecilerden terör ör gütü olur diye bir araya getirdiler. Bal yoz Ergenekon un 30 katı , 1993 Ergene kon un 100 katı diyorlar. Bizim başka şu bemiz yok. İçinde polis müdürlerinin, gazetecilerin olduğu böyle bir terör örgütü dünyada yok. Taklitlerimizden sakınsın lar dedi. Mahkeme heyetindeki h kimle rin sık sık Gerçeği arıyoruz dediklerini ifa de eden Balbay şöyle devam etti: Savcıla rın istediği her dosya, kamuoyunda fark lı anlamlar yaratıyor. Kamuyounda bizi öyle bir karalama kampanyasına girişti ler ki davanın özü unutuldu. Şu dosyayı da getirelim, bu davayı da getirelim derken, geçmişte olan her şeyi buraya yükleyecek zemin hazırladınız. Hükümetin Adalet de biziz, iktidar da biziz diye bir zafer hava sına girdiğini ifade eden Balbay Hiçbir za fer adaleti ayaklar altına alacak kadar mutlak değildir dedi. Bazı gazetecilerin haklarında açılan dava ve soruşturmalar nedeniyle sık sık adliyeye ifa de vermeye gittiklerinden yakındıklarını be lirten Balbay, meslektaşlarına şöyle seslendi: Ama gazetecilerin bir kısmı da hapiste çü rüyor. Cumhuriyet gazetesine haftada üç gün yazıyorum. Yazdığım bir yazı 8 gün sonra gazeteye ulaşıyor. 10 gün sonra gün celliğini kaybetmeyecek yazılar yazmaya ça lışıyorum. Bu direnmektir, özünde san sürdür. Bu savcılar olduğu sürece, hükü meti devirme davası açmak, TBMM yi devirme davası açmak, hakaret davası aç maktan daha kolay olacak bir ülkedir Avrupa Gazeteciler Federasyonu nun EFJ , Türkiye Gazeteciler Sendikacı TGS ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti TGC ile birlikte Türkiye de cezaevlerinde tutuklu olan gazetecilerin serbest bırakılması için baş lattığı uluslararası kampanyanın broşürünü gösteren Balbay, Türkiye nin imajı bu. Türkiye, gazetecilerin tutuklandığı bir ülke; kınayın . TGS, TGC ve 17 gazeteci meslek örgütünün oluşturduğu platformun açmış olduğu Gazetecilere özgürlük kampanyasını saygıyla karşılıyorum dedi. Dedikodu savcısı mısınız? Tutuklu sanık Teğmen Mehmet Ali Çele bi nin, çapraz sorgusunda telefon konuşma larının sorulması üzerine Bunlar arkada ko nuştuklarımız diye yanıt verince savcı Mehmet Ali Pekgüzel in Biz arkada ko nuşulanları araştırıyoruz dediğini anım satan Balbay, şöyle devam etti: Daha önce Siz hükümet savcısı mısınız? demiştim. Şimdi değiştiriyorum. Siz dedikodu savcısı mısınız? Düşünce suç bile değil, iddia ma kamı düşünceye hazırlık suçu arıyor. Bir leştirilmiş, yeniden oluşturulmuş notla rımdan bir suç aranarak yargılanıyorum. Notlarının altını çizmişsin, ne demek isti yorsun diye soran bir iddia makamı var. Mahkeme heyetine Bu kadar süre içe ride tuttuk şu bilgiyi aldık dediğiniz kim se var mı diye soran Balbay şöyle devam etti: Ergenekon bir nirengi noktası oldu, burası cadı kazanına döndü. Biz artık Si livrili olduğumuz için buraya nasıl geli neceğini biliyoruz. Hanefi Avcı, buraya tah minimizden biraz daha geç geldi. Yargı nın tutumu çok ciddi tartışma konusu. Bu dava devam ettiği sürece siz yıpranmak tasınız. Özel yetkili mahkemelerin bu noktaya geleceğini söylemiştim. 25 du ruşmadır Mahkeme Başkanı tahliye ede lim derken diğer iki h kim etmeyelim di yor. Bir hukukçu arkadaşım, değil başkan en kıdemsiz h kim bile tahliye isteğini iki kez dile getirse başkanının düşünmeye baş layayacağını söyledi. Mahkeme heyeti, aralarında Balbay ve Tuncay Özkan ın da bulunduğu 33 sanığın tahliye talebini Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ün karşıoyu ve oyçokluğuyla reddetti. Balbay kamuoyunda her suçun Ergenekon a bağlanmaya çalışıldığını söyledi Başka şubemiz yok İ kinci Ergenekon davasında tutuklu yargı lanan gazeteci Tuncay Özkan yeniden tartışılan JİTEM konusuna değinerek şöyle konuştu: Ben Arif Doğan ile hiç gö rüşmedim. Kaldı ki gazeteciyim, anlata caklarım var deseydi kalkar giderdim yanı na. Bütün Susurluk süreci boyunca bana bir bakanın da kızı arabadaydı diye söylen miş de yazmamışım. Niye yazmayayım? MİT in Gizli Tarihi kitabımda JİTEM i, faili meçhul cinayetleri, her şeyi yazmışım. Şimdi siz de diyorsunuz ki, Hani senin kita bında Arif Doğan vardı ya, siz onunla örgüt sünüz . Hukuk yok, nerede hukuk? Hani geldiysen 3 kere vur diyorlar ya aynen öy le. Bu ahmakça iddianame yüzünden, 63 milyon 500 bin saniye beni burada tuta mazsınız. Benim burada olmamın sebebi memleket sevdamdır. Memleketi sevdiğim için buradayım. Duruşmada söz alan emek li Albay Atila Uğur ise genel af tartışmalara tepki göstererek Yarın PKK ile birlikte ge len affı ben kabul etmiyorum. Beni bura dan çıkaramazsınız diye konuştu. Özoğlu ndan çarpıcı iddialar Tuncay Özkan: Hukuk nerede CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada önce yapılmıştı. Aralık 1991 de çöken Sovyetler Birliği nin ardından peş peşe bağımsızlığını ilan eden Orta Asya daki Türk devletleri 1992 de ilk kez bir araya gelmişti. Büyük çoğunluğu AKP döneminde olmak üzere 8 i yapılamadı! AKP nin Brüksel e gitmekten Bişkek e gitmeye fırsatı olmadı. Oysa Bişkek i de ihmal etmeseydi Brüksel de daha güçlü olurdu. Adıyla devam edersek: Türk Dili Konuşan Ülkeler... İlk yıllarda bu zirvenin ortak dilinin Rusça olduğunu öğrenince bu temelde bir yazı yazmıştım... Ya zirvede her ülke kendi dilini konuşup karşılıklı çeviri yapılması gerekiyordu ya da adı değiştirilmeliydi. O dönemde Kiril alfabesiyle Latin alfabesi arasındaki farklılıklara dikkat çekilmiş, bütün ülkelerin Latin alfabesine geçmesiyle sorunun aşılacağı söylenmişti. İstanbul da yapılan zirvede gördük ki değişmemiş. Türkmen lider Berdimuhammedov Türkmence konuşmuş. Türkmence Türkçeye çevrilemeyince, Rusça konuşmuş. Rusça kolaylıkla Türkçeye çevrilmiş. Bunun üzerine öteki liderler de Rusça konuşmuşlar. Orta Asya daki tüm ülkelerde kurucu ulustan sonra en kalabalık nüfusu Ruslar oluşturuyor. 70 yıllık Sovyet dönemi de buna eklenince ortaya bu çıkıyor ama, 18 yılda bir dil boyu yol alınamadığı da gerçek! Katılım sayısına gelirsek; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül zirvenin yapıldığı Çırağan Sarayı nda şöyle dedi: Bir millet, altı devletiz! Boğaz daki fotoğrafa bakıyoruz, beş devlet var. Özbekistan zirveye katılmamış. Özbekistan, Orta Asya nın en kalabalık ülkesi. Neredeyse öteki Orta Asya ülkelerinin tümünün nüfusundan fazla. Fotoğraf böyle... Sonuç bildirgesinin altındaki imzaya bakıyoruz; dört. Gelmeyen Özbekistan ın yanı sıra Türkmenistan da ortak metne imza atmamış... Geçmişte yaşananlara bakınca ortak bir metnin çıkması bile önemli... Kurumsallaşma durumuna geçersek, ortak metnin başlıca tümcelerinden biri şu: Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi nin İstanbul da yerleşik sekretaryasının kuruluş çalışmaları son aşamaya gelmiştir. İlk genel sekreterin Büyükelçi Halil Akıncı nın olması onaylanmıştır. Bakalım Halil Bey soyadının hakkını verebilecek mi! İşin mizahı bir yana, Halil Akıncı, geçmişteki göre
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle