16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
‘Tonlarca taşın altında kalmışlar’ Soruşturmayı sürdüren polis, çocukların taşocağında gece üşümemek için brandaya sarılarak uyuduklarını, üzerlerine mıcır yüklenince, tonlarca taş parçasının altında kalarak öldüğü ihtimali üzerinde duruyor. Harput ilçesindeki taşocağında da detaylı bir inceleme başlatıldı. Olay yerine 5 kilometre uzaktaki Kırkkuyu mezrasında oturan görgü tanığı Musa Akar (50) da şunları anlattı: “Benden önce birkaç kişi mıcır aldı. Sıra bana geldiğinde kepçe çalışmaya başladı. Bu sırada mıcırların arasında yeşil bir branda gördük. Kepçe şoförü ne olduğunu öğrenmek için çekip çıkarmak istedi. Çıkaramayınca kürekle biz de yardım ettik. Bu sırada brandanın içinden insan eli çıktı. Korktuk ve uzaklaştık. Polisi aradılar. Sonra da brandadan 2 çocuğun cesedi çıktı. Çocuklar birbirlerine sarılmışlardı.” CMYB C M Y B 19 EK M 2010 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER 3 AYDINLANMA EMRE KONGAR AKP’nin Projesinde Sırada Ne Var? Hiçbir komplekse kapılmadan yaşananların adını koyalım: Devrim, ihtilal, sivil darbe, siyasal proje, ne derseniz deyin, AKP, rejimin genel kurallarını değiştiriyor, Türkiye’yi yeniden “dizayn” ediyor. 12 Eylül askeri darbesinin bile gerçekleştiremediği, belki de gerçekleştirmek istemediği değişimleri gerçekleştiriyor. 12 Eylül rejimi, yaptırdığı Anayasa’da en azından parlamenter rejimin temel kurallarını ve yargı bağımsızlığını korumuştu. Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerini arttırmakla birlikte başkanlık ya da yarı başkanlık rejimine geçmemiş, cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmesi ilkesini uygun bulmuştu. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gibi yüksek yargı kurumlarını olanaklı olduğu ölçüde siyasal iktidarın doğrudan denetiminin dışında tutmuştu. Şimdi AKP iktidarı, merkezi ve yerel yönetimlerin uygulamalarıyla, yasal değişikliklerle, gerektiğinde anayasal değişikliklere de başvurarak, toplumu sadece yeniden “dizayn” etmekle kalmıyor, parlamenter rejimin temel kurum ve kurallarını da değiştiriyor. Belki şu anda gündemde değil ve bu yüzden unutuldu gibi ama artık cumhurbaşkanını doğrudan halk seçecek. Sadece bu uygulama bile rejimin parlamenter niteliğini dinamitleyen bir öğe. Buna bir de bağımsız yargıyı siyasal iktidarın denetimine veren uygulamaları eklerseniz, ortada parlamenter bir rejim kalmadığını görürsünüz. “AKP’nin siyasal projesi” artık “çoğulcu parlamenter demokrasiden” “çoğunluk diktatörlüğüne” geçişi tamamlamış görünüyor. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin gereği olan yargı bağımsızlığı, HSYK’deki adalet bakanının başkanlığı ve Adalet Bakanlığı müsteşarının üyeliği ile zaten zedelenmişti. Başta Avrupa Birliği olmak kaydıyla konunun bütün uzmanları bu yapının bağımsız yargı kavramı ile uyuşmadığını vurguluyordu. “AKP’nin ileri demokrasi(!) projesi”, bu yapıyı düzelteceğine, bakanlığın müsteşar yardımcısını ve personel genel müdürünü de HSYK üyesi yaptı. HSYK’de çoğunluğu oluşturacak üyelerin seçimini de Adalet Bakanlığı listesinin kazandığı bildiriliyor. Anayasa Mahkemesi üyeliği seçimlerinin ise Meclis’te AKP çoğunluğunun oylarıyla yapıldığı malum. Artık yüksek yargının bağımsızlığından söz etmek olanağı kalmadı. Böylece AKP’nin siyasal projesi yeni bir aşamaya ulaşmış görünüyor. AKP bu noktadan sonra nereye gidecek? YÖK aracılığıyla üniversiteler… RTÜK aracılığıyla televizyonlar… Ceza yasaları, basın yasaları ve vergi cezalarıyla gazeteler… Son değişiklik ve uygulamalarla yüksek yargı… Tam anlamıyla AKP denetimine girdi. Şimdi iktidarın hedefinin ne olduğunu anlamak için hem AKP’nin geçmişte yaptıklarına hem de uluslararası düzeyde olup bitenlere bakmak gerekli. Bütün dünyada İslamcı siyaset anlayışı, ya silahlı devrimlerle ya da oy mekanizmasını yönlendirerek iktidara yürüyor. Afganistan’da Taliban, Gazze’de Hamas yönetimleri ve Afrika ülkelerindeki bazı totaliter uygulamalar, silahlı devrimler. Pakistan, Mısır, Malezya gibi ülkelerdeki oluşumlar da oy mekanizmasının manipüle edilmesiyle totalitarizme doğru uygulanan değişimlere örnek. AKP’nin geçmişine baktığımızda ise sekiz yılda, her şey bir yana, en azından Türkiye’yi “muhafazakârlaştırdığı” açıkça ortaya çıkıyor. Tabii “muhafazakârlaştırma” sözcüğü AKP’nin yeni “toplum mühendisliğinin” en hafif adı. Daha sert bir biçimde, özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kritik konulardaki “ulema” söylemlerine bakılırsa, AKP’nin Türkiye’de siyaseti ve toplumu “dincileştirdiği” söylenebilir. Bu siyasal eğilimin “mahalle baskısı” adı altında topluma mal edildiği de gözlenirse, AKP devriminin gücü ve yönü açıkça ortaya çıkar. Son günlerde gündeme gelen “Kanaat önderi imamlar” ve medyayı denetleyecek “Ebeveyn izleme platformu”, iktidarın, bu “mahalle baskısını” meşrulaştıracak ve şiddetlendirecek projeler. Türkiye büyük bir değişim yaşıyor. Cumhuriyetin temelleri değiştiriliyor. Toplum yeniden “dizayn” ediliyor. Bu “toplum mühendisliğinin” sonunda Prof. Şerif Mardin’in işaret ettiği “mahalle baskısının, sokağın, AKP iktidarını da teslim alması” tehlikesi de artık somut olarak ortaya çıktı. Çünkü temel demokratik hak ve özgürlüklerin yasal ve anayasal güvenceleri de ortadan kalktı. Korkarım, tarikatlar, Gülen Cemaati, mahalle baskısı gibi oluşumlar, bir süre sonra, iplerin AKP’nin bile elinden çıkmasına yol açabilir. [email protected] www.kongar.org 2 çocuk cesedi bulundu Mıcırdan insanlık ayıbı çıktı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da yol yapımı sırasında, dolgu malzemesi döken bir kamyonun boşalttığı malzemenin içinden, brandaya sarılı, 1213 yaşlarında 2 çocuk cesedi çıktı. Ekipler çocukların vücudunda herhangi bir darp ya da kesici alet izine rastlanmadığını açıkladı. Mıcırı Elazığ’dan Diyarbakır’a götüren kamyon sürücüsünün de ifadesine başvuruldu. Kamyon şoförü, önceki gece kamyonunu mıcır yüklemek için taşocağına bıraktığını belirterek “Kasanın içini kontrol etmeye gerek duymadan mıcır yükledik” dedi. Polisi yaraladı, öldürüldü OLCAY AKDENİZ MİLAS Milas’ta önceki akşam saatlerinde evinin balkonundan rasgele ateş etmeye başla yan Mehmet Yılmaz (62), kapıya gelen polis memlurunu yaralayınca, bir başka polis me muru tarafından vurularak öldürüldü. Olayla ilgili Muğla Emniyet Müdürü Kadir Ay Yıl maz’ın evinde 35 mermi daha bulunduğunun belirlendiğini anlatarak “Eğer şahıs etkisiz hale getirilmeseydi bu mermilerle pek çok kişiye daha zarar verebilirdi” dedi. Damat dehşet saçtı: 2 ölü İstanbul Haber Servisi Bir süre önce babasının evine dönen eşini ikna etmek için Aydın’dan Tuzla’ya gelen Gökhan G. dehşet saçtı. Eşi Kezban G. ve kayınvalidesi Fatma Ö.’ye pompalı tüfekle ateş eden G, kayınvali desini öldürdü, eşini ise ağır yaraladıktan son ra intihar etti. Kezban G.’nin durumunun ağır olduğu öğrenildi. Olayın yaşandığı evin bir okulun yanında bulunması panik yarattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle