18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Devlet Beyin Sırları Devlet bir beydir ve kuşkusuz onun sırları vardır. Sırsız devlet mi olurmuş. Ama pek çoğumuzun sandığı gibi bu sırlar, 1 Mayıs katliamında, Sular İdaresi’nin yüksek duvarlarının arkasından, artık adı değişmiş olan otelin pencerelerinden namlusu görünen silahların hangi yerli, yabancı CIA ajanlarına ait olduğu, Susurluk’taki kazada ortaya çıkamayan ilişkilerin arkasında nelerin gizli kaldığı, ABD’ye yıllar boyu yapılan resmi, gayri resmi gezilerde nelerin konuşulduğu, hangi pazarlıkların kotarıldığı gibi sırlar değildir. Bunlar öğrenilir, gazeteciler bunları bilirler, bildirirler. Kimse de aldırmaz. Devlet sırrı değildir bunlar. Devletin sırrı bizatihi onun varlığına mündemiçtir, içkindir. Pek mi karışık oldu? Değildir aslında. Devletin sırrı kavramlarda, kavramları ifade eden sembollerde gizlidir. Örneğin adaleti ele alalım. Adalet devletten ayrılmaz, ayrı düşünülemez bir güçtür. O da erkektir. Ama gözleri bağlı, ellerinde terazi ve kılıç tutan kadın olarak yontulmuş, resmedilmiştir. Neden? Sır olduğu için. Meram edip aynanın arkasına bakarsanız, onun alımlı bir kadın değil, kahredici bir erkek ve devletin bizatihi kendisi olduğunu görürsünüz. “Adalet mülkün temeli”dir denmiyor mu? Mülkten kasıt devlet, peki yalnızca devlet midir? Mülk dediğin mülkiyete çıkmaz mı? Adaletin yasaları ve anayasaları da devletin bir başka sırrıdır. Bu sırrın üstü bütün devletlerde nasıl oluyor da hemen hemen aynı kelimelerle, aynı cümlelerle örtülüyor, yazılıyor bir türlü kavrayamazsınız. Sır nerede? Sır bir türlü kendini göstermeyen, gizleyen sistemdedir. Gerçek adı, her şeye gücü yeten ve her şeyi kendine yontan bu zalim sistemin adı, zamanımızda çeşitli kılıklarda karşımıza çıkan kapitalizmdir de, sır olduğu için kendisini “demokrasi” olarak göstermektedir. Üstelik de sizi kendisi için mücadele etmeye, kendisini kazanmaya mahkûm etmiş, kendisine meftun kılmıştır. Şu sıralarda herkes askerin sırlarını merak ederken, kimi akıllı yazıcıların, gazetecilerin “yahu ne oluyoruz, demokrasi falan derken sivil bir diktatörlüğe doğru ilerliyor olmayalım” demesi, hiç değilse kuşku belirtmesi, bu kadim sırrın azıcık aralanmasından ibarettir ve çok önemlidir. O kadar çok önemlidir ki, vakti zamanın kontracılarının kılık kıyafet değiştirdiklerini, Ergenekon kovalayan Ergenekoncu kâtipler, yazıcılar, gazeteci kılıklı cengâverler olduklarını bir türlü anlayamayanlara anlatmak belki de artık mümkün olacaktır. Sırlarla dolu güzel devletimizin TEKEL işçilerine, Nakliyat-İş yöneticilerine neden bu kadar kızdığını, demokrasi diye diye beynimizde tamtam çalan gazete kılıklı varakparelerin de neden onlardan söz etmemeyi yeğlediklerini belki de anlayabileceğiz böylelikle. Şu sıralarda biliyorsunuz, dünya dolusu insan Dan Brown denilen sözüm ona sır avcısının kitaplarını okumakta, parasını kaptırmakta ve eski zamanların sırlarını çözdüğünü sandıkça zevkten dört köşe olmaktadır. Aslı astarı yoktur. Sır yaşadığımız günlerdedir. Yaşadığımız günlerin sırlarını yazacak olanlarsa her türlü devlet gücüyle yoldan çıkartılmakta, etkisi büyük bir uyuşturucu olan “demokrasiye doğru koşar adım gidiyoruz, bak eski zamanların kontralarını da açığa çıkarıyoruz, bak açılıyoruz, bak Apo’yu da dize getiriyoruz, bak kuş da uçuyor” laflarıyla heyecandan heyecana sürüklenmektedir. Siz de tam “işte çözüldü devletin sırrı” derken yeniden sırlara gark oluyor, sistemin, sırlarını sevdiğim devletin sağlam ellerine kendinizi teslim ediyorsunuz. Ama ben artık söyleyeyim de ruhumu kurtarayım; devlet sırrı diye bir şey yoktur, devletin bizatihi kendisi sırdır. Bu herkesin bildiği, ama söyleyemediği sırrın esrarı da işte tam burada yatar. Bir şeyi hem biliyor, hem söyleyemiyorsanız, o sırların en büyüğüdür. İşte zamanı geldi, ben de öteki yazıcılar gibi cesaretimi topladım da söylüyorum: Devlet bir erkektir ve onun sırrı bizatihi kendisidir. Her zaman kılık değiştirmeye muktedirdir ve illa da üniformalı sır ararsanız yanılırsınız... Genellikle sivildir. e-posta: [email protected] HSYK Başkanvekili Özbek, Adalet Bakanlõğõ ile kurul arasõnda yaşanan ‘krizi’ Cumhuriyet’e değerlendirdi ‘Kilitlenmeyi aşmalõyõz’İLHAN TAŞCI ANKARA - Hâkimler ve Savcõ- lar Yüksek Kurulu (HSYK) Baş- kanvekili Kadir Özbek, Yargõ- tay’õn boş bulunan 33 üyeliği için seçim sürecinin Adalet Bakanlõğõ ile görüş ayrõlõklarõ nedeniyle “kilit- lendiği” iddiasõnõ, “Biz kilitlenmeyi aşarız, aşmak zorundayız. Hukuk devletinde kilitlenme diye bir şey söz konusu olamaz. Bunlar aşı- lacaktır” sözleriyle değerlendirdi. En geç kasõm-aralõk ayõnda ta- mamlanmasõ gereken yargõç ve savcõ atamalarõnõ içeren güz ka- rarnamesi ilk kez bir sonraki yõla sarktõ. Yargõtay’õn boş 33 üyeliği için de halen seçimler tamamlan- madõ. Yaşananlarõn yargõyõ “kilit- lenme” noktasõna taşõdõğõ belirti- lirken, Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker de seçim yapõlmamasõ nedeniyle çalõşmalarda aksama ya- şandõğõnõ, durumun sürmesi ha- linde de müzakerelerin yapõlama- yacağõ uyarõsõnda bulunmuştu. Yargõtay Yasasõ uyarõnca, boşalan üyelik sayõsõ 10’u bulunca en geç iki ay içinde seçim yapõlmasõ gerekiyor. Ancak bu tarihin üzerinden 8 ay geçmesine karşõn seçim yapõlmadõ. HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, yaşanan gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. Güz kararnamesinin ilk kez bir sonraki yõla sarkmasõnõ “Benim görev yaptığım dönemde de olmamıştı” sözleriyle değer- lendirdi. Yargõtay üyelikleri için sayõ fazlalaştõkça, adaylarõn çoğal- masõ, değişik branşlarda seçime katõlacak kişilerin artmasõ nede- niyle incelemenin zaman aldõğõnõ ve gecikme yaşandõğõnõ belirten Özbek, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Biz dedik ki, öncelikle Yargı- tay üye seçimini yapalım. Arka- sından kararnameyi gündeme getirelim. Çünkü Yargıtay seçi- mindeki harekete bağlı olarak özellikle büyük yerlerde birtakım oynamalar olabilecek. Bu neden- le Yargıtay seçimine öncelik ver- meyi düşündük. Bu bağlamda, se- çimlere yönelik çalışmalarımızı sürdürürken... Türkiye’nin gün- demini yakından takip ediyorsu- nuz. Yargıyla ilgili konulara du- yarsız kalmamız da mümkün de- ğildi. Onlar da bizim uzun uzun zamanımızı aldı. Bazı çalışmala- rımız oldu. Son zamanlarda her gelen başvuruları, dilekçeleri ay- rıntılı olarak inceliyoruz. Sadece kurul gündeminde rutin işler yok. Bunlar dışında yargılamalar sebebiyle bize intikal eden baş- vurular da var. Onları da göz ar- dı etmemek gerekiyor.” Özbek, geçen haftaki kurul top- lantõsõnda, Adalet Bakanõ ve müs- teşarõ ile seçilmiş üyeler arasõnda, Yargõtay’a seçilecek üyeler konu- sunda farklõ görüşler ortaya çõkmasõ nedeniyle kriz yaşandõğõ savlarõna ilişkin olarak da, “Birtakım çe- kinceler, değişik tercihler söz ko- nusu olabilecektir. Her gelen, ge- tirilen öneri üzerinde bir değer- lendirme yapılır. İşin kendi doğası da bunu gerektirir” diye konuştu. Bakanlõğõn HSYK’yi kilitlediği tartõşmasõyla ilgili olarak da Özbek, “Biz aşarız onu. Kilitlenmeyi aşa- rız, aşmak zorundayız, öyle bir şey olmaz. Hukuk devletinde ki- litlenme diye bir şey söz konusu olamaz. Bunlar aşılacaktır. Şu oldu, bu oldu demek bu aşamada yanlış olur. Çünkü bu, gizli olan toplantı ve görüşmelerin açık- lanması anlamına da gelir. Rutin sürecinde devam ediyor çalışma- lar diyeceğiz” diye konuştu. Gerçeker: Sorun var Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçe- ker ise dün CNN Türk’e yaptõğõ açõklamada, boş Yargõtay üyelikle- riyle ilgili olarak, “Atamalar bir an önce yapılmalı, sorun var” dedi. Boş olan üye sayõsõnõn dün 33’ten 34’e çõktõğõnõ belirten Gerçeker, atamalarõn bir an önce yapõlmasõ ge- rektiğini söyledi. Kadir Özbek, Yargõtay’õn boş bulunan 33 üyeliği için seçim sürecinin Adalet Bakanlõğõ ile görüş ayrõlõklarõ nedeniyle “kilitlendiği” iddiasõnõ, “Hukuk devletinde kilitlenme diye bir şey söz konusu olamaz” sözleriyle değerlendirdi NURAY MERT ‘Tek parti rejimine gidiliyor’ Siyaset bilimci, yazar Nuray Mert, “Ergenekon adõ altõnda isnat edilen planlarõ ciddi bir darbe hazõrlõğõ olarak görmüyorum” dedi. İstanbul Haber Servisi - Siyaset bilimci, yazar Nuray Mert, Türkiye’nin, emniyet ve istihbarat güçlerinden destek alarak bir tür sivil otoriter tek parti rejimine doğru git- tiği uyarõsõnda bulundu. Mert, Ergenekon davasõnõn iktidar tarafõndan muhalifleri sin- dirme amaçlõ kullanõlmasõnõn yanõ sõra ay- nõ zamanda gerçek sorunlarõn üzerinin örtülmesini ve konuşulmamasõnõ sağlayan bir “şal” olarak da kullanõldõğõnõ söyledi. Mert, Vatan gazetesinde iki gündür ya- yõmlanan röportajõnda, Ergenekon soruş- turmasõndan Cumhurbaşkanlõğõ seçimine dek birçok konuyu değerlendirdi. Darbe dö- nemlerinin kapandõğõnõ ve uluslararasõ si- yasette artõk yeri olmadõğõnõ belirten Mert, “Darbenin uluslararası konjonktürde bir karşılığı yok. Bir zamanlar, uluslar- arası konjonktürde göz yumuldu Türki- ye’nin darbeler ülkesi olmasına” değer- lendirmesinde bulundu. Mert’in, değerlendirmelerinden bazõ bö- lümler şöyle: “İyi gidiş diye takdim edilen şey, bir tür sivil otoriter tek parti rejimine doğru bir gidiş. Demokratikleşiyoruz diye başladığımız değişimde, büyük bir savruluş yaşanıyor. Bir taraftan top- lumda inanılmaz gerilim, diğer taraf- tan da bu karanlık tab- loyu örtmek üzere ha- rekete geçen ve ikti- dar gücünü böyle kul- lanan bir siyaset tab- losu var. Medya bu so- runları sizin istemedi- ğiniz bir şekilde dile getirebilir, abartır da hatta ama bunların yo- lu o medya kurumları- nı yok etmek veya sus- turmak mıdır? İşin kö- tüsü medyanın da bir kısmı olan bitene kafa yormak yerine sadece ve sadece Ergenekon davasın- dan söz edip, iktidarı destekliyor ve Türkiye’nin sorunlarından diğer mes- lektaşlarını sorumlu tutuyor. Ben Ergenekon adı altında isnat edilen planları, ciddi bir darbe hazırlığı olarak görmüyorum. Türkiye’de arbede çıkar- mak isteyenler her zaman vardır ama bunların Genelkurmay’ı temsil ettiğini hiç düşünmüyorum. Varolan tüm bu çete- leşmelerin fazlasıyla abartılarak bir dar- be tehlikesi yaratıldığını düşünüyorum. Sindirme, susturma, imkânını engellemek için, olanı biteni örtmek için Ergenekon gerekçesinin arkasına sığınıldığını dü- şünüyorum. Bu sindirmenin etkili ola- bilmesi için darbe ihtimalinin çok gerçek ve çok büyük olduğu iddiasına ihtiyaç var. Daha da önemlisi diğer taraftan darbe tehlikesi iktidara yakın medya tarafından iktidara toz kondurmamak için ve hiçbir sorundan bahsetmemek için gerekçe olu- yor. Diğer sorunların üzerine bir şal gi- bi örtüldüğünü düşünüyorum.” Benzer toplantõlarõn yõlda iki kez yapõlmasõ kararlaştõrõldõ Köşk’te80dakikalõkzirve ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanõ Abdul- lah Gül yasama, yürütme ve yargõ organlarõnõn başkanlarõna yeni yõl yemeği verdi. Yemek bo- yunca Cumhurbaşkanlõğõ’na ait sinyal kesici bir araç, Dõşişleri Konutu’nun çevresinde tur atar- ken toplantõ sonrasõ yapõlan açõk- lamada, uyumlu çalõşmanõn üze- rinde durulduğu belirtildi. Gül’ün ikamet ettiği Dõşişleri Konutu’ndaki yemeğe TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan, Anayasa Mahkemesi Baş- kanõ Haşim Kılıç, Yargõtay Baş- kanõ Hasan Gerçeker, Danõştay Başkanõ Mustafa Birden, HSYK Başkanõ sõfatõyla Adalet Bakanõ Sadullah Ergin, Sayõştay Baş- kanõ Recai Akyel, Uyuşmazlõk Mahkemesi Başkanõ Ahmet Ak- yalçın, Askeri Yargõtay Başkanõ Hâkim Tuğgeneral Ahmet Alkış ve Askeri Yüksek İdare Mahke- mesi Başkanõ Hâkim Tuğgeneral Tuğrul Arıbal’õn yanõ sõra Cum- hurbaşkanlõğõ Genel Sekreteri Mustafa İsen ve Genel Sekreter Yardõmcõsõ Emin Kuz da katõl- dõ. Yemek, davetlilerin Dõşişle- ri Konutu’na gelmesinin ardõndan Gül’ün, Çankaya Köşkü’nden konuta geçmesiyle başladõ. ‘Görüşler paylaşıldı’ Dõşişleri Konutu’ndaki ye- mek yaklaşõk bir saat 20 daki- ka sürdü. Yemekte, zeytinyağ- lõ enginar dolma, yufkada ham- si, çoban salata, dana kaburga- sõ, kabak tatlõsõ, çay, kahve ve şarap ikram edildi. Yemek bo- yunca Cumhurbaşkanlõğõ’na ait sinyal kesici bir araç, Dõşişleri Konutu’nun çevresinde tur attõ. Yemek sonrasõ Çankaya Köş- kü’nden yapõlan yazõlõ açõkla- mada, toplantõda yasama, yürüt- me ve yargõ ile ilgili temel ko- nularõn ele alõndõğõ ve karşõlõklõ görüşlerin paylaşõldõğõ belirtildi. Bu çerçevede öncelikle devlet or- ganlarõnõn düzenli ve uyumlu çalõşmasõnõn önemi üzerinde du- rulduğuna dikkat çekilen açõkla- mada, şunlar kaydedildi: “Özel- likle, yargı hizmetinin daha kaliteli ve etkin şekilde sunul- masını sağlayacak çalışmaların, ilgili bütün tarafların katılımı ile gerçekleştirilmesinin yara- rı üzerine mutabık kalınmıştır. Katılımcılar bu tür toplantıla- rın faydası üzerinde durarak daha sık yapılması temennisi- ni dile getirmişler ve sayın cumhurbaşkanımız bu öneri üzerine, bu toplantının yılda bir yerine iki kez yapılmasını ka- rarlaştırmışlardır.” ÇHD’LİLER Başbakan için suç duyurusu İstanbul Haber Servisi - Çağdaş Hu- kukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi üyesi avukatlar, Edir- ne’deki protesto eyle- mine ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan ve İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn da aralarõnda bulunduğu 11 kişi hakkõnda suç duyurusunda bulundu. İstanbul Adliyesi önünde toplanan grup adõna basõn açõklamasõ yapan avukat Hülya Deveci,“27 Aralık 2009’da Edirne’deki tutuklamaları protes- to eden gençler polisin gözü önünde saldırıya uğradı. Edirne’de ba- sın açıklaması yap- mak isteyen başka bir grup da kent merkezi- ne alınmadı. Polis, sal- dırgan gruba müda- hale etmedi” dedi. Avukatlar açõklama- nõn ardõndan dilekçele- rini İstanbul Cumhuri- yet Savcõlõğõ’na sundu Oturma eylemi Halk Cephesi üyesi bir grup da dün akşam saat- lerinde Galatasaray Mey- danõ’nda oturma eylemi başlattõ. Burada grup adõ- na açõklamayõ okuyan Bahar Kurt, “Yaşanan olayların sorumlusu po- listir. Edirne polisi linç güruhunu engellemek yerine onları destekle- yerek saldırmalarına göz yumdu” dedi. Hezil Çayı’nda ceset aranacak DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyarba- kõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, yurtdõşõnda yaşayan ve 1990’larda bölgede tercümanlõk yaptõğõ belirtilen Yõldõrõm Beğler’in “Hezil Çayõ’na yaklaşõk 100 kişi ayağõna taş veya ağõr bir şey bağlanarak atõldõ” iddialarõ üze- rine Hezil Çayõ’nõn bazõ bölgelerinde kazõ yapõlmasõnõ kararlaştõrdõ. Kazõnõn önümüz- deki günlerde yapõlacağõ bildirildi. ‘Kontenjan sistemi hukuk dışı‘ ANKARA (ANKA) - Eski Adalet Bakan- larõndan Oltan Sungurlu, Yargõtay’a üyelik seçimlerinde Adalet Bakanlõğõ’nõn 33 üye- lik için 10 kontenjan istediği yönündeki id- dialarõ değerlendirirken “Bu bakana bu ka- dar kontenjan, bu üyeye şu kadar kontenjan olmaz. Kontenjan usulü ile seçilmenin bir- çok sakõncasõ var” dedi. Kendi bakanlõğõ döneminde kontenjan sistemini kabul et- mediğini belirten Oltan Sungurlu, böyle bir uygulamayõ “zararlõ ve hukuk dõşõ” olarak niteledi. Oltan Sungurlu, “Böyle konularõ, her zaman yargõ kendi çözmelidir. Şimdi de böyle yapõlmalõdõr” diye konuştu. Nuray Mert. Çankaya’daki zirveye yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanları katıldı. (AA) FIRTINA HABERLERİNE SORUŞTURMA ‘Demirel’in haberi var mı’ sorusu İstanbul Haber Servisi - Eski Hava Kuvvetleri Komu- tanõ emekli Orgeneral İbrahim Fırtına’nõn “Ergenekon” soruşturmasõ kapsamõnda alõnan ifadesinin basõnda yer al- masõ nedeniyle inceleme başlatõldõ. Beşiktaş’taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcõ Vekilliği’nin, Fõrtõna’nõn ifadesinin yayõmlanmasõnõ, “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçu kapsamõnda incelemeye aldõğõ öğrenildi. Fõrtõna’nõn basõna yansõyan ifadelerinde, savcõlarõn “Sarıkız”, “Ayışığı”, “Yakamoz” ve “Eldiven” dar- be planlarõ hakkõndaki sorularõnõ “Bir darbe suçla- ması kapsamı içerisinde bana soru yöneltilmesini üzüntü ile karşılıyorum, lanetliyorum ve reddedi- yorum” yanõtõnõ verdiği kaydedildi. Savcõlarõn, “Sa- rıkız kod adlı plandan ve bu plan çerçevesinde yü- rütülen çalışmalardan Süleyman Demirel’in haberi var mıydı” sorusuna Fõrtõna’nõn “Bilgi sahibi deği- lim” karşõlõğõnõ verdiği kaydedildi. 5 Aralõk’taki, ifade işlemi sõrasõnda, savcõlarõn Özden Örnek ile emekli oramiral Aytaç Yalman’õn mahkeme kararõyla dinlendikleri de ortaya çõktõ. Yalman ile Ör- nek’in, “Birbiriyle çelişen ifadeler vermemek üzere” sözleştikleri iddia ediliyor. Yalman ve Örnek’in, Fõrtõna ile benzer görüşmeler yapmamasõ dikkat çekiyor. 200 KİŞİNİN DOĞULU-BATILI KAVGASI Mersin’de tehlikeli gerginlik MERSİN (Cumhuriyet) - Mersin’in Akdeniz ilçe- sinde 2 lise öğrencisi arasõnda başlayan kavga ailele- rin de karõşmasõyla Doğulu-Batõlõ tartõşmasõna dön- dü. Yaklaşõk 200 kişinin karõştõğõ kavgada 6 kişi ya- ralandõ. Polis ekiplerinin güçlükle yatõştõrdõğõ kavga sonrasõ 15 kişi gözaltõna alõndõ. Kazanlõ Mahallesi’ndeki lisede meydana gelen olayda, biri Mersinli, diğeri Güneydoğulu 2 öğrenci arasõnda bi- linmeyen nedenle tartõşma çõktõ. Kõsa süren tartõşma bir anda kavgaya dönüştü. Çocuklarõnõn kavga ettiğini haber alan aileler ve yakõnlarõ da okula akõn etti. Çevrede “Doğulu çocuklar Türk çocukları dövmüş” dedikodusu da kulaktan kulağa yayõldõ. Bunun üzerine okula gelen aileler arasõnda yaşanan gerginlik meydan kavgasõna dönüştü. Yaklaşõk 200 kişinin karõştõğõ kavga- da, karakol ekipleri yetersiz kalõnca takviye kuvvet isten- di. Panzerli ekipler, taraflarõ güçlükle ayõrdõ. Taş ve sopalarõn kullanõldõğõ kavgada 6 kişi çeşitli yerle- rinden yaralandõ. Yaralõlardan durumlarõ ağõr olan 4 kişi hastanelere kaldõrõldõ. Kavganõn çõktõğõ okulda mahsur ka- lan çok sayõdaki Doğu kökenli öğrenci polis araçlarõna bin- dirilerek bölgeden uzaklaştõrõldõ. Polis, olayla ilgili 15 kişiyi de gözaltõna aldõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle