18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 27 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Devlet Krizine Doğru MHP Genel Başkanı’nın TSK’ye yönelik son eleştiriler karşısında Başbakan’ın demokrasiyle kumar oynamak gibi tehlikeli bir oyunu tercih ettiğini iddia eden sözleri keşke baştan aşağıya iftira olarak değerlendirilebilseydi. Bahçeli, dün partisinin grup genel kurulunda “Gelişmeler karşısında Başbakan demokrasiyle kumar oynamak gibi tehlikeli bir oyunu tercih etmiştir. Başbakan’ın yapmak istediği, yeniden mağdur rolünü oynamak, ilkesiz, ayrımcı, kutuplaştırıcı, teslimiyetçi siyasetini demokratik düşünceyle maskelemek, yoksulluğu örtmeye çalışmak, sanal tedbirler oluşturarak, kafa karıştırarak milletimizin gündemini değiştirmek, demokrasi âşığı AKP’yle, demokrasi karşıtı ötekiler gibi, sandığa ‘ya ben ya onlar’ diyerek gidebilmektir” demişti. Böylesine ağır bir suçlamayı, isteseydi Erdoğan da dün kendi grubunun kürsüsünden yanıtlar, MHP Genel Başkanı’nı insaflı olmaya çağırabilirdi. Üstelik, askere yönelik o eleştiriler nedeniyle Orgeneral Başbuğ’un bir gün önce gazetecilere yaptığı açıklamanın sonunda yer alan “Bizim kadar devletin de sorumlulukları var. Görüş, düşünce ve tekliflerimi Cumhurbaşkanımıza da Başbakanımıza da arz ettim. Elbette bu görüş, düşünce ve tekliflerimizin sonuçlandırılmasını da takip edeceğiz. Bazı konularda, bizim dışımızda da gerekli tedbirlerin alınması zorunluluğu var” bölümü için de görüş bildirebilirdi. Kayıkçı kavgası Öyle yapsaydı, bu kayıkçı kavgasına dönen bıktırıcı tartışmaları da, gerekenleri de yargının şaşmaz terazisine havale ederek sonlandırmak gibi akılcı bir yöntemi de uygulamış olurdu. Oysa Erdoğan, dün de Ankara’da karanlık senaryoların varlığında ısrarlı olduğunu ortaya koymayı sürdürdü. Erdoğan’ın bu stratejisi karşısında CHP Genel Başkanı Baykal’ın dünkü açıklamaları MHP Genel Başkanı’nınki ile örtüşmektedir. Baykal, son darbe senaryolarını “Sanki Aşk-ı Memnu dizisi” diye büyüteç altına alıyor. Dursun Çiçek’le ilgili iddialar için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na, kendisinin bir TSK mensubu olduğunu vurgulayarak tanıklık yapacağını söyleyen kişinin mahkemeye çağrılmadığını anımsatıyor, kozmik oda olayına vurgu yapıyor. 2003 Mart’ında 1. Ordu’da hazırlandığı söylenilen planın doğrudan TSK’yi suçladığının altını çizerek bu suçlamaların sahibi olarak Başbakan’ı işaret ediyor. CHP Genel Başkanı’nın Başbakan’a “Senin görevin bütün kamu kurumlarına sahip çıkmaktır. TSK ya da Yargı’ya sahip çıkmalısın... Darbe siyaseti yok da darbe ticareti mi var?.. Darbe kelimesi zemin kaybeden iktidar için bir kurtuluş silahı mı oldu” sorularının polemik ağırlıklı yanıtlarla değil sağduyulu ve akılcı yöntemlerle aydınlığa kavuşması gerekiyor. Devlet Bahçeli’nin dünkü önerisi bu bakımdan büyük önem taşımaktadır. MHP Genel Başkanı, “Cumhuriyetin temel değerlerinin yıpratıldığını” vurgulayarak Cumhurbaşkanı’nın anayasanın 104. maddesinde belirtilen devlet organlarının uyum içinde çalışmasını sağlamak görevini yerine getirmesini istemesini, Abdullah Gül yanıtsız bırakmamalı, soruna el koymalıdır. MHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı’nın, Milli Güvenlik Kurulu’nu, doğal üyeleri dışında TBMM Başkanı, yüksek yargı organları başkanlarının da katılımıyla olağanüstü toplamasını öneriyor. Sayın Cumhurbaşkanı bu görevini gecikmeden yerine getirmelidir. Ülkenin bir devlet krizine doğru sürüklendiğini göremeyenler; ya da bu gidişten çıkar umanları durdurmak, Çankaya’nın görevi değil midir? Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Köksal Şengün, sorularõ yanõtlayan Yõldõrõm’õ uyardõ ‘Gerçeği aramak zorundayõz’ SİYASİ BASKI İDDİASI Rektör seçimine AKP gölgesi Zanlı müdürün kardeşi çıktı ADANA/VAN/GAZİANTEP (Cum- huriyet) - Terör örgütü El Kaide’ye yö- nelik Şanlõurfa’da yapõlan operasyonda yakalandõktan sonra örgüt sorumlusu ol- duğu iddiasõyla tutuklanan Şanlõurfa İl Sağlõk Müdür Yardõmcõsõ Reşit Büyükfı- rat’õn, Adana İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgafur Büyükfırat’õn kardeşi oldu- ğu ortaya çõktõ. Büyükfõrat, operasyonun ardõndan izin alarak Şanlõurfa’ya gitti. Adana’daki zanlõlarõn çocuklarõnõ oku- la, camiye ve Kuran kursuna gönderme- dikleri belirlendi. Ağõrlõklõ olarak kendi- lerine ait evlerde toplantõlar yapan zanlõ- larõn önce Pakistan ve Afganistan’daki te- rör kamplarõnda eğitim gördükleri, ardõn- dan Türkiye içerisinde örgüte eleman ka- zandõrmak için uğraştõklarõ tespit edildi. Erkek zanlõlarõn eşlerinin de farklõ evler- de erkeklerden ayrõ olarak yalnõzca kadõn- larla toplantõlar yaptõklarõ bildirildi. Öte yandan, Van’da gözaltõna alõnan ve ara- larõnda Yüzüncü Yõl Üniversitesi öğretim görevlisi M.E.Y’in de bulunduğu 5, Ga- ziantep’te de 7 kişi serbest bõrakõldõ. HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasõnda Cum- huriyet’in bombalanmasõ ve Danõş- tay’a silahlõ baskõn dosyasõ sanõğõ Osman Yıldırım’õn 9 oturum bo- yuncu süren çapraz sorgusu tamam- landõ. Yõldõrõm’õn bazõ sorulara yanõt vermek istemediğini söylemesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanõ Köksal Şengün, “Sizin ifadelerinizle 2 ey- lemin örgüt bağlantısı olduğu id- diasıyla bu dosya buraya geldi” uyarõsõnda bulundu. Cumhuriyet ga- zetesini para karşõlõğõ bombalattõğõnõ söyleyen Yõldõrõm, “Alparslan Arslan ise 500 bin dolar teklifi yapanlarla fikirsel anlamda birlikte hareket edi- yordu” dedi. Arslan, ifadelerine si- nirlendiği Yõldõrõm’a kafa atmak is- teyince salon dõşõna çõkarõldõ. Başkan Şengün’ün Arslan ile ne za- man, nasõl tanõştõğõ sorusunu Yõldõrõm, “Bir komutan vardı, Gaziantep’ten yanıma gelmişti. 4 aracını bir araç kiralama şirketine kiraya vermiş, ödemelerde sorun çıkmış. Komu- tanla Erdal Aras’ın otoparkında tanıştık. Erdal Aras ‘Bir avukat arkadaş var’ dedi, Alparslan ile ta- nıştırdı” diye yanõtladõ. Şengün’ün “Bir örgüt var mı? 3 yıldır tanışıyorsun, nasıl bir adam. Birlikte iş yapmışsınız, tahsilat şunlar bunlar” sözlerine Yõldõrõm, “Legal tahsilat” dedi. Şengün’ün Arslan’õn çevresinde 2006’ya kadar kimlerin olduğu so- rusu üzerine Yõldõrõm, davanõn tu- tuklu sanõklarõ Hüseyin Görüm, emekli Yüzbaşõ Muzaffer Tekin, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, tu- tuksuz yargõlanan İsmail Paker, avukat Teoman Ekşioğlu, Doğuş Factoring’in ortaklarõndan Ahmet Şekerkıran ve Nejat Uysal’õn adõ- nõ verdi. “Muzaffer Tekin’i Al- parslan Arslan mı tanıştırdı” so- rusunu Yõldõrõm, şöyle yanõtladõ: “Tekin’i ben 1993’ten sonra tanıyorum. Ortak dostlarımızın mekânlarında merhabalaştık. Se- dat Peker’in İbrahim Genç’in gittiği yerler vardı.” Öztürk ve Öz karıştı Yõldõrõm’a Başkan Şengün, tutuk- lu sanõk emekli Yüzbaşõ Zekeriya Öztürk’ü sordu. “Zekeriya Öz- türk’ü Ataşehir’deki toplantıda gördüm” diyen Yõldõrõm’a Şengün, “Resmini mi gördün, nasıl tanı- dın?” diye sordu. Yõldõrõm, “Daha sonra resmini görünce Öztürk ol- duğunu anladım” yanõtõnõ verdi. Zekeriya Öztürk ile ilgili sorularda Başkan Şengün’ün Ergenekon so- ruşturmalarõnõ yürüten savcõnõn adõy- la karõştõrõp “Zekeriya Öz” ifadesi- ni kullanmasõ üzerine salondaki sa- nõklar uyardõ. Şengün, “Kulağı çın- lamıştır” diye espri yaptõ. Şengün’ün Veli Küçük ile ne za- mandõr, nasõl bir ilişki içerisinde ol- duğu sorularõna Yõldõrõm’õn yanõt vermek istememesi üzerine Şengün, “Savcıya verdiğin ifadeler var. İki eylemle ilgili örgütle bağlantısı bu- lunduğuna ilişkin beyanlarınız ol- du. Sizin açıklamalarınızdan dos- ya buraya getirildi. Şimdi ‘cevap vermek istemiyorum’ diyorsunuz.” Yõldõrõm ise “Ben konuştukça Cumhuriyet’i savunduğunu iddia edenler bana saldırıyor. Deniz Bay- kal bana saldırıyor. Sanki bir vatan hainiymişim gibi saldıran saldıra- na” diye konuştu. Cumhuriyet’e para karşõlõğõ mõ bomba attõğõ sorusunu “evet” diye ya- nõtlayan Yõldõrõm, Şengün’ün “Ör- gütsel bir şey yok diyorsun öyle mi” sorusunu “Benim açımdan yok. Or- taklar arasındaki uyuşmazlığı çö- züme yönelik. Ama bana oyun oy- nanıyor. Örgütse örgüt” şeklinde yanõtladõ. Şengün’ün sorusu üzerine 500 bin dolar karşõlõğõ Cumhuriyet ga- zetesine bomba atõlmasõ teklifinin kendisine yapõldõğõnda yanõnda Ars- lan olduğunu anlatan Yõldõrõm, teklif edenin kim olduğunu söylemedi. Duruşmanõn öğleden sonraki bö- lümünde Başkan Şengün, Alparslan İşçi Partisi (İP) üyeleri ile sümerolog Muazzez İl- miye Çığ, Ergenekon davasının görüldüğü İstan- bul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe vererek yargılanma talep ettiler. Ergenekon sanıklarına destek olmak amacıyla Beşiktaş’ta biraraya gelen İP üyeleri “Ölmek var dönmek yok”, “Diren TEKEL, hükümet düşecek”, “Yurtseverlik suçsa bizi de alın” sloganları attı. Grup adına açıklama yapan Çığ, “Bana göre suçları olmayan ya da suçlu oldukları tespit edilmeyen bu kadar insanın hapislerde olması hepimizin yüreğini yakıyor” dedi. İP Genel Baş- kan yardımcısı avukat Servet Bora ise Çığ’ın elini öptü. Mahkemeye sunulan dilekçede, “Vatanımı ve milletimi canımdan çok seviyorum. Eğer bu suçsa beni de alın, beni de yargılayın” denildi. (AA) Arslan’a Danõştay saldõrõsõndan ön- ce Coco Bar’da kimlerle buluştuğu- nu sordu. Arslan “Tekin Irşı, İsma- il Sağır ve Osman Yıldırım vardı. Ankara konusunun konuşulup ko- nuşulmadığını hatırlamıyorum” dedi. Çapraz sorgusu tamamlanan Os- man Yõldõrõm, Arslan’a yakõn bir sandalyeye oturtuldu. Bu sõrada Ars- lan jandarmanõn arasõndan fõrlayõp Yõldõrõm’a kafa atmak istedi. Jan- darmalar Arslan’a müdahale ederek yere yatõrdõ. Şengün, “Zorlamadan yavaş yavaş duruşma salonundan çıkarın” talimatõ verdi. ‘Suikast yapacaktım’ Talepler bölümünde iddianamede örgütün tetikçi kanadõndan olduğu öne sürülen tutuklu sanõk Selim Akkurt söz aldõ. Akkurt, gözaltõnda iken İstanbul Başsavcõ Vekili Turan Çolakkadı, savcõ Zekeriya Öz, dö- nemin İstanbul Emniyet Müdürü Ce- lalettin Cerrah ve bazõ şube mü- dürlerinin kendisini DHKP-C ve Hizbullah’a operasyon yapõyormuş gibi kullandõklarõnõ belirterek “Bir de baktık Ergenekon operasyonu ya- pılıyor” diye konuştu. Akkurt Feh- mi Koru ve Osman Baydemir’e sui- kast yapmasõ için talimat aldõğõnõ ancak daha sonra vazgeçildiğini söy- ledi. Akkurt “Öz, Çolakkadı, buraya gelsin dinlesin. İtiraflarım tahliyem için yeterli değilse, AKP’li çok ta- nıdığım var. Onlar hakkında da bil- gi verebilirim” dedi. Tutuklu sanõk İP Genel Sekreteri Nusret Senem, ikinci davada 22 Ocak 2010 günü tahliye edilen eski Esenyurt Belediye Başkanõ Gürbüz Çapan’õn duruşma sonrasõnda koğuşa gittiğinde “MİT Samsun Bölge Baş- kanı geldi. Bana ‘Buradakilerle çok fazla özdeşleşmişsin, mesafa koy’” dediğini aktardõ. Çapan’a duruşmada okumasõ için 4 sayfalõk metin veril- diğini savunan Senem MİT’e konu- nun sorulmasõnõ istedi. Zekeriya Öztürk’ün üye Hâkim Se- dat Sami Haşıloğlu’nun çekilmesi ve reddi hakim talebi de reddedildi. Çiçek: Anayasanõn kullanma tarihi geçti Anayasa için toplantõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Memur- Sen’in “Uluslararası Demokrasi Kongresi”nde önceki gün elindeki not defterine anayasa değişikliğine ilişkin notlar alan Başba- kan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek, notlarõ kongredeki konuşmasõnda kullandõ. Bir ülkede demokrasi sorunu olursa bunun anayasa sorununa dönüşe- bileceğini söyleyen Çiçek, “Anayasa miadını doldurmuştur, son kullanım tarihi geçmiştir. Bu anayasa ile Türkiye’nin çağdaşlaşma, da- ha ileri bir demokrasi yolculuğuna çıkması mümkün değildir” dedi. Anayasa değişikliği için uzlaşma gerektiğini dile getiren Çiçek, “Böylesine önemli bir konuda yan çizen varsa toplumsal müeyyidesi siyasette sandığa göm- mektir” dedi. Çiçek, not defterine, “Tepki ana- yasasıdır; güvenliği öne çıkaran, özgürlüğü güvenlik için sayan bir anayasadır; özgürlü- ğün neticede siyaseti sınırlandıran, bürokrasi- yi öne çıkaran bir anayasa; siyasi vesayet al- tında tutan bir anayasa; siyaset kurumu ten- cereyi kirletenlerdir” şeklinde notlar almõştõ. İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, protokolün gözden geçilmesi gerektiğini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - İçişleri Bakanõ Beşir Ata- lay, hükümetin gözden geçiril- mesi gerektiğini düşündüğü EMASYA protokolü için çalõşma yaptõklarõnõ açõkladõ. Atalay, Memur-Sen tarafõndan düzenlenen “Uluslararası De- mokrasi Kongresi”ne katõldõ. Toplantõ girişinde, gazetecilerin, “EMASYA Protokolü”ne ilişkin sorusu üzerine Atalay, “O konu- da çalışıyoruz” dedi. Atalay, de- mokrasiden, konuşmaktan zarar gelmeyeceğini belirterek kimsenin sorunlarõn konuşulmasõndan kork- mamasõ gerektiğini belirtti. Top- lumsal sorunlarõ görmezlikten gel- menin tehlikelerini anlatan Atalay, şöyle devam etti: “Her şeyi kor- kusuzca konuşmak, tabuları bir yana bırakarak sınırsızca ko- nuşmak en iyi çözüm yoludur. Ben şuna inanıyorum, bu yü- rüyen süreç, Türk toplumunu, milletimizi, ülkemizi rahatlatı- yor. Vatandaşımızın giderek devlete bağlılığını ve sadakatini artırıyor, artıracaktır. Yeter ki onları görün, onlara güvenin, so- runlarını dile getirin. Bunlardan ayrışma olmaz, bütünleşme olur. Biz yürüttüğümüz çalışmaları, bu niyetle, bu samimiyetle yü- rütüyoruz. Daha fazla kardeşliği geliştirmek, pekiştirmek, biri- lerinin vatandaşlarımız arasına soktuğu, sokmak istediği fitne- leri ayıklamak, o fitne yayan- lardan veya terör unsurlarından vatandaşlarımızı ayıklamak ve vatandaşımıza sahip çıkmak için çaba sarf ediyoruz.” Atalay, demokratikleşme ça- lõşmalarõnõn hõzla devam ettiğini bildirerek, çalõşmalarõ iki boyut- ta yürüttüklerini kaydetti. Bun- lardan birincisinin demokratik- leşme olduğunu anõmsatan Atalay, “İnsan hakları ve demokratik- leşme konusunda eksiklerimizi kapatmak. 13 Kasım’da TBMM’ye bir liste sunduk. Bunları yürütüyoruz” dedi. Çelişkili ifadelerine devam eden Yõldõrõm, sorgusunda Arslan ile nasõl tanõştõğõnõ şöyle anlattõ: “Bir komutan vardõ. Bu komutanla Erdal Aras’õn otoparkõnda tanõştõk. Erdal Aras ‘Bir avukat arkadaş var’ dedi, Alparslan ile tanõştõrdõ.” İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, “Her şeyi korkusuzca konuşmak, tabularõ bir yana bõrakarak sõnõrsõzca konuşmak en iyi çözüm yoludur” dedi. İHD’den hak ihlali raporu İnsan Hakları Derneği (İHD), “2009 İstanbul İnsan Hakları İh- lal Raporu”nu açıkladı. İstan- bul’da 216 kişinin işkence ve kö- tü muamele gördüğü vurgula- nan raporda, gazetelerin, ya- zarların, aydınların sağ grupla- rın hedefi haline getirilerek teh- dit edildiğine dikkat çekildi. İHD, 2009 yılı İstanbul İnsan Hakları İhlal Raporu’nu dün ba- sın toplantısıyla açıkladı. İHD İs- tanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri’nin yaşam hakkı, eğitim, sağlık, çalışma hakkı, barınma hakkı, inanç ve düşünce özgür- lüklerine dikkat çektiği konuş- masında, itfaiye ve TEKEL iş- çilerine yönelik AKP’li yöneti- cilerin takındığı saldırgan tutu- mu “yönetenlerin hiçbir hak ta- lebine tahammül göstermek is- tememesi” olarak değerlendirdi. (Fotoğraf: ÇİĞDEM ŞAHİN) MAHMUT LICALI ANKARA - YÖK’ün Abant İzzet Bay- sal Üniversitesi (AİBÜ) rektörlüğü için üniversitedeki seçimlerde Prof. Dr. Atilla Kılıç’õn ardõndan ikinci olmasõna karşõn birinci sõraya çektiği Prof. Dr. Hayri Coş- kun’un seçimlerden önce AKP Bolu mil- letvekilleri ve AKP Bolu il başkanõ ile üniversitede toplantõ yaptõğõ ortaya çõktõ. İzzet Baysal Vakfõ Başkanõ Ahmet Bay- sal, rektörlük seçimlerine siyasetin karõş- masõ üzerine YÖK sõralamasõ henüz belli olmadan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’e mektup yazdõ. Rektörlük seçimlerinde vakfõn tarafsõz kalacağõnõ ve hiçbir adayõ desteklemedik- lerini açõkladõklarõnõ kaydeden vakõf baş- kanõ Ahmet Baysal, şunlarõ dile getirdi: “Siyasetin üniversiteye karışmamasını istedik. Vakıf olarak biz ‘Bu aday iyidir, şunun yanõndayõz’ demedik. Tarafsız kalmak için bu gayretleri sarf ederken, üniversite içinde AKP il başkanı ve iki AKP Bolu milletvekili rektör adayı Prof. Dr. Hayri Coşkun ile destek anla- mında bir toplantı yapıldı.” ‘Yazık oluyor’ Milletvekillerinin ismini vermeyen Baysal, Bolu’daki 3 milletvekilinin de AKP’li olduğunu kaydetti. Seçim öncesi yapõlan söz konusu toplantõnõn iktidarõ elinde bulunduran hükümetin üniversitede bir adayõ olduğunu gösterdiğini kaydeden Baysal, toplantõdan duyduğu rahatsõzlõğõ AKP’li Bolu Belediye Başkanõ Alaaddin Yılmaz’a “Sizin iki milletvekiliniz ve il başkanınız böyle bir toplantı yapmış. Bu doğru olmaz” şeklinde ilettiğini, Yõl- maz’õn kendisine “Haklısınız, ben ken- dilerini ikaz ederim” diye karşõlõk verdi- ğini söyledi. Cumhurbaşkanõ Gül’e ko- nuyla ilgili bir mektup yazdõğõnõ belirten Baysal, şu ana kadar yanõt gelmediğini bildirdi. Baysal, “Prof. Dr. Kılıç’ı neden 3. sıraya attılar onu anlayamıyorum. Yazık oluyor. En azından o rektöre YÖK’ün bir hesap vermesi lazım” dedi. EL KAİDE OPERASYONU ‘EMASYA için çalõşõyoruz’ ‘Bizi de yargılayın’ ‘Başbakan dinlendi’ye yetkisizlik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Telekomünikasyon İletişim Başkanõ (TİB) Fet- hi Şimşek’in, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın din- lendiğine” ilişkin sözleriyle ilgili soruşturmada yetkisizlik kararõ verdi. Başsavcõlõk, dosyayõ Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na gönderdi. Yargõtay Başkanlõğõ adõna kayõtlõ sabit bir telefon numara- sõnõn da dinlendiğinin ortaya çõkmasõ üzerine tartõşmalar alevlenmişti. Bunun üzerine Şimşek, 12 Kasõm 2009’da dü- zenlediği basõn toplantõsõnda, dinleme için mahkeme kararõ olduğunu ancak santralõn özelliği nedeniyle dinleme yapõla- madõğõnõ açõklamõştõ. Şimşek, “Bir ülkenin başbakanı 6 yıl dinleniyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor” demişti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, 8 Şubat’ta milletvekilleriyle AKP Genel Merkezi’nde toplantõ yapacak. Top- lantõda, milletvekillerinin anayasa paketi başta olmak üzere gündemdeki konularla ilgili Erdo- ğan’a görüş ve önerilerini sunmasõ bekleniyor. AKP açõsõnda bu toplantõ büyük önem taşõyor. Bazõ milletvekilleri, Kürt açõlõmõndan TEKEL iş- çilerine, Ergenekon davasõndan anayasa değişik- liğine kadar bazõ parti politikalarõnõ eleştiriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle