23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2010 ÇARŞAMBA 4 HABERLER TEKEL işçilerinin direnişini hayranlıkla, umutla, binlerce km. uzaktan www.sendika.org, www.sol.org.tr gibi sitelerin yorumlarından, haberlerinden, Şükran Soner’in derin deneyiminin imbiğinden damıtarak köşesine aktardığı, paha biçilmez gözlemlerinden izlemeye çalışıyorum. Sendika.org’un sitesinde olay yerinden yapılan canlı görüntülü yayın sayesinde, internet üzerinden biraz olsun havayı koklama, mücadelenin yüzlerini görme şansım oluyor. Tüm toplumda silinmeyecek izler bırakacak bir “olay”la karşı karşıya olduğumuz kesin: TEKEL işçileri bu mücadeleyi kendiliğinden, özgün çıkarlarını savunmak için başlattılar. Şimdi, tüm sınıfın çıkarlarının, toplumun büyük çoğunluğunun, siyasi geleceğinin temsilcisi katına yükseliyorlar. Böylece “Proletarya”nın tarih sahnesine yeniden dönüşünün önü açılıyor. Bazen ekonomik, siyasi, ideolojik birçok dinamiğin kesişmesiyle oluşan “durumlarda”, işçi sınıfının bir kesimin, yerel, kendine özgün mücadelesi, sınıfın diğer kesimlerinin ilgisini çekmeye, desteğini almaya, giderek onların çıkarlarının da ifadesi olmaya başlar. Bu özdeşleşme sürecine toplumun diğer kesimlerinden, emekçilerden, hatta orta sınıflardan, entelektüellerden gelen destekler ve katılımlarla, kendi somut (etnik, dini, cinsiyete ilişkin) aidiyetlerini ikinci plana atarak, egemen yapıya, evrensel bir temelde direnme eğilimi taşıyan bir kitle, Proletarya şekillenmeye başlar… Proletarya, katılanları, yaşamına dokunduklarını değiştirecek, mutlaka iz bırakacak, onlardan gündeme getirdiği evrenselliği savunmaya, genişletmeye yönelik bir sadakat talep edecektir… Böyle bir olanağın önünü açtıkları için TEKEL işçilerini selamlıyorum. Bir başka grevin dersleri Binlerce km. uzaktan, daha fazla yorum yapmaya, hele önerilerde bulunmaya çalışmak sağlıklı olmayacak. En iyisi, katılma olanağı bulduğum, çok önemli bir başka direnişin, 1984 İngiltere Kömür Madencileri Grevi’nin kimi derslerini aktarmayı denemek. Grev, bir tarafta 160 bin maden işçisi, aileleri, onları destekleyen toplumsal kesimler, öbür tarafta, neoliberal restorasyonu engelsiz uygulayabilmek için maden işçilerini dize getirmek gerektiğine karar vermiş Thatcher hükümeti, tam bir yıl, adeta bir iç savaş havasında sürdü. Muhafazakâr Parti 1972 maden grevinden iki önemli ders çıkartmıştı: 1) İşçi sınıfının diğer kesimlerinin madencileri desteklemesini engellemeliyiz; 2) grevi tüm hazırlıkları tamamladıktan sonra başlatmalıyız. Muhafazakâr hükümet, önce, madenciler grevinden etkilenecek, enerji ve demir çelik gibi en stratejik dallarda toplusözleşmeleri hızla sonuçlandırarak aradan çıkarttı, polisi grevlerde savaşacak biçimde yeniden eğitti. İkincisi, kömür stoklarını mümkün olan en yüksek düzeye çıkarttı. Sonra da hükümet bir seri maden ocağını kapatmaya karar verdiğini açıklayarak savaşı ilan etti. Bir Mart 1984’te maden işçileri sendikası, grevi başlatmak zorunda kaldı. Bir yıl süren sert mücadelelere, atlı polislerle yapılan kanlı çatışmalara karşın grev başarıya GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU TEKEL işçilerinin direnişi, ‘Proletarya’nın geri dönüşü CMYB C M Y B ulaşamadı; 5 Mart 1985’te, madenciler madenlere geri döndüler. 1972 grevinin başarısının arkasında, İngiliz işçi sınıfının geliştirdiği, greve çıkanların, önce kendi dalında birliği sağlamasına, sonra da diğer dallardan destek almasına olanak sağlayan iki mücadele silahı yatıyordu. Birincisi “hareketli grev gözcülüğü” (flying pickets), ikincisi “kitlesel grev gözcülüğü” (mass picketing). Birincisinde, greve çıkan işçiler, küçük gruplar oluşturarak, önce kendi dallarında greve katılmasını istedikleri işyerlerinin kapısına göndererek işçileri, konuşarak tartışarak greve çıkmaya ikna ediyorlar. Sonra diğer işkollarındaki stratejik önemi yüksek işyerlerine gidip greve destekleyici eylemler yapmaları için onları ikna etmeye çalışıyorlar. Ayrıca konuşma becerisi yüksek işçiler, ülkenin çeşitli yerlerinde salon toplantılarında, kahvelerde grevi anlatıyor, destek oluşturmaya çalışıyorlar. Bu yöntem sonuç almaya başlayınca, bu kez, stratejik bir işkolunda, bir büyük fabrika, bir depo, bir ulaşım hattı gibi merkezi bir hedef seçiliyor, kararlaştırılan tarihte oraya işyerlerinden, destekleyen fabrikalardan olabildiğince (binlerce) işçi yığılarak geçilmesi çok zor, hatta olanaksız bir grev hattı oluşturuluyor. 1972 grevi bu yöntemler sayesinde başarılı oldu, hükümet istifa etmek zorunda kaldı. 1984 grevi, yerim sınırlı olduğundan anlatamadığım çeşitli nedenlerden, bu yöntemleri gereğince uygulayamadı; diğer işkollarının, toplumun desteğini yeterince alamadı, medyanın saldırılarına dayanamadı, toplumda yalnızlaştı. Sosyalistler bu grevlere, çatışmalara sonuna kadar katıldılar, ülke çapında işçi toplantılarının düzenlenmesine yardım ettiler; işçi sınıfı mahallelerinde her akşam kapı kapı dolaşıp grevi anlattılar, para toplayıp bunu sendikanın grev fonu hesaplarına aktardılar… Sosyalistler, madencilerin sınıfın geri kalanıyla, genelde toplumla buluşmasına yardımcı olmaya çalıştılar. [email protected] http://erginyildizoglu.b logspot.com MHP lideri Bahçeli, İlker Başbuğ’un açõklamasõnõ da tatmin edici bulmadõ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - MHP Genel Başkanõ Dev- let Bahçeli, Balyoz darbe planõ id- dialarõyla ilgili olarak Genelkur- may Başkanlõğõ’nõn açõklamalarõnõ “tatminkâr bulmadıklarını” söyledi. “Kendi milleti üzerinde harekât planlayan anlayışı hoş görmeyiz” diyen Bahçeli, Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’ü Mil- li Güvenlik Kurulu’nu olağanüs- tü toplamaya çağõrdõ. Bahçeli, grup toplantõsõnda yap- tõğõ konuşmada, partisini hedef alan ve “MHP oylarının terör döneminde arttığı” iddiasõna yer verilen AKP’nin “açılım” kitapçõğõna sert tepki gösterdi. Grup konuşmasõnda son dö- nemde tartõşõlan “askeri darbe” ve bu çerçevede ortaya atõlan “Balyoz operasyonu” iddialarõ- nõ da değerlendiren Bahçeli, de- mokrasiye dõşarõdan müdahale niyetlerine sonuna kadar karşõ olduklarõnõ anõmsattõ. İsimlen- dirmeden Ergenekon soruştur- masõna da değinerek, aralarõnda ordu, emniyet, medya, adalet, is- tihbarat mensuplarõnõn da bulun- duğu çok sayõda soruşturmanõn yapõldõğõnõ hatõrlatan Bahçeli, her iddiaya hatta belge adõndaki ya- yõnlara ihtiyatla bakmak, çabuk karar vermeden konularõn hukuk çerçevesinde çözülmesini bekle- menin en makul yol ve yöntem ol- duğunu söyledi. Kurumlarõn yõpratõlmamasõ uyarõsõnda bulunan Bahçeli, Ge- nelkurmay başkanlarõnõn öteden beri Türk ordusuna yönelik “psi- kolojik harekât olduğu” yö- nünde yüksek sesle yaptõklarõ uyarõlarõ da bu kapsamda değer- lendirmek gerektiğine dikkat çek- ti. Bahçeli, askere sivil yargõ yo- lunu açan düzenlemeyi, “AKP’nin gece yarısı kapkaç si- yaseti” olarak nitelendirdi ve dü- zenlemenin Anayasa Mahkeme- si’nden dönmesi ile ortaya çõkan durumun, Türk Silahlõ Kuvvetle- ri’ne ve askeri yargõ mekanizma- larõna özel bir görev yüklediğini kaydetti. Bahçeli, şunlarõ söyledi: “Biz, hakkındaki iddialara yönelik olarak TSK’nin ka- muoyu ile paylaştığı açıklama- larına güvenmek durumunda- yız. Ancak son olarak kamuo- yuna yansıyan ve doğruluğu konusunda birçok belirsizlik bulunan iddialarla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamalarını tatminkâr bul- mak mümkün değildir. Eğer, bir üst karargâh maiyetindeki gelişmelerden haberdar değilse bu çok ciddi bir sevk ve idare kusurudur, yok eğer bu vahim iddialar gerçek ise bu da kont- rol dışı tehlikeli sapmalara ve niyetlere işaret etmektedir. TSK’ye yönelik bir karalama kampanyası olduğu açıktır. An- cak bu karalamalara istinat eden suç ve kusurların da ale- nileşmeden ortaya çıkartılma- sında kendi iç denetim ve idari yapısını devreye sokması artık kaçınılmaz bir zorunluluk ha- line gelmiştir. Aksi halde böy- lesine yıpranmış bir kurumun vereceği her karar, yapacağı her mücadele tartışılır hale gele- cektir. Adına ne denirse denil- sin, ister plan, ister tatbikat, is- ter tasarı, isterse tahayyül, bi- zim kendi milleti üzerinde ha- rekât planlayan bir anlayışı ge- rekçesi ne olursa olsun hoş gör- memiz mümkün değildir. Dile- riz ve ümit ederiz ki bu zırvalar gerçek değildir, hepsi birer if- tiradır.” Konunun cumhuriyetin temel kurumlarõnõ yõpratacak ve birbi- rine düşürerek zafiyet oluşturacak kadar ağõr bir milli güvenlik me- selesi haline geldiğini belirten Bahçeli, bunun adõnõn “devlet krizi” olduğunu belirtti. Bahçeli, “devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetme” görevi bulunan Cumhurbaşka- nõ’nõn, MGK’yi olağanüstü top- lantõya çağõrmasõnõ istedi. Taraf gazetesinin gündeme getirdi darbe planõna ilişkin Genelkurmay Başkanõ’nõn yaptõğõ açõklamayõ tatmin edici bulmayan Devlet Bahçeli, “Konu Cumhuriyetin temel kurumlarõnõ yõpratacak ve birbirine düşürerek zafiyet oluşturacak kadar ağõr bir milli güvenlik meselesi haline gelmiştir. Bu sorunun adõ ‘devlet krizi’dir’ dedi. ‘Bunun adõ devlet krizi’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle