18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 27 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Kapitalizmin İki Yüzü Her şey ne güzeldi! Kredi maliyetleri neredeyse sıfırlanmış; varlık fiyatları astronomik boyutlara ulaşmış; ihtiyati fonlar, türev varlıklar, repolar, türev varlıklardan gene türevlendirilmiş yeni varlıklar... köpük köpük balonlar yaratılmıştı. Finans piyasalarının “dâhi” beyinleri “sanayi-sonrası ileri hizmet toplumunun” inşasını geçekleştirmişlerdi. Öyle ki, dünya mal piyasalarında her 1 dolarlık sanayi üretimi, eşanlı olarak 25-30 dolarlık bir finansal işlemi yaratır hale gelmişti. 2006 yılında ABD ekonomisinin yıllık ulusal geliri 12.5 trilyon dolar olarak hesaplanmaktaydı. Buna karşın, aynı sene “türevlendirilmiş” finansal varlıkların değerleri küresel piyasalarda 1200 trilyon dolar (yani ABD ulusal gelirinin 100 misli!) olarak ölçülmekteydi. Küresel finans ekonomisinin 2000’li yılları büyük bir coşkuyla geçmekteydi. Dahası, ulus devletler artık piyasaların düzenlenmesi görevlerinden uzaklaştırılmış ve sermayenin gereklerine göre “yönetişimci / hakem devlet” yalanlarıyla yeniden biçimlendirilmişti. Bunun da ötesinde işçi sınıfının ideolojisi itibarsızlaştırılmış ve üniversitelerden ve akademik çevrelerden uzaklaştırılmıştı. Kısaca tarihin sonuna ulaşılmış idi. Küresel kriz tam da bu sırada patlak verdi. Reel dünyadan kopartılmış sahte değerler sisteminin iflası 2007 yazında başladı; 2008 sonuna gelindiğinde geride 40 trilyon dolara yakın “toksik” değersiz finansal kâğıt ve 50 milyon yeni işsiz bırakarak... Krizin derinleşmesiyle birlikte büyük bankalar ve finans kuruluşları can havliyle devlet desteği talep ettiler. “Devlet harcamaları her zaman istikrarsızlık ve verimsizlik kaynağıdır; enflasyonu körüklemekten başka hiçbir şeye yaramaz” savları hızla terk edildi. Devlet, kapitalizmin kurtarıcısı oldu. 2008 ve sonrasında kamu harcamaları yoluyla uygulanan “kurtarma paketlerinin” maliyetlerini hesaplamak çok kolay değil. Ancak, IMF tarafından temmuz sonunda yayımlanmış bir çalışma bu konuda bazı ipuçları sunuyor. Aşağıdaki tabloda özet olarak aktarıyorum: Veriler, 2007 yılına görece olarak hesaplanan ve krize yönelik olarak 2 Temmuz 2009’a değin açıklanmış tedbirlerin mali yükünü vermektedir. Hesaplamalara (i) finansal varlıkların satın alımı (finans sektörlerine destekleme alımları) ve (ii) kriz öncesi yapılması planlanmış olan harcamalar dahil değildir. Kaynak: IMF Staff Position Note 30 July 2009, SPN/09/21 IMF çalışmasında geçen verilere göre, gelişmiş G- 20 ülkelerinde bütçe açıkları ulusal gelirin 2009’da yüzde 5.9’una, 2010’da da yüzde 6.2’sine ulaşacaktır. Kurtarma paketlerine yönelik tedbirler bu açıkların yaklaşık üçte birinden sorumludur. Finansal canlandırma paketleri dahil, bütün G-20 ortalaması milli gelire oranla yüzde 7’lik bir açık bedeline işaret etmektedir. Peki, kurtarma paketlerinin ekonomik canlanmaya etkisi ne kadar olmuştur? Sözü geçen IMF çalışmasındaki tahminlere göre G-20 toplamında 2009 için ortalama yüzde 1.2 ile 4.7 aralığında bir büyüme kazancı söz konusudur. 2010’da ise bu rakam yüzde 0.1 ile yüzde 1.0 aralığında olacaktır. Yani devletler, G-20 ekonomilerinde 2009-2010 arasında ortalama yüzde 0.7 ile 2.8 arasında bir büyüme katkısı sağlamışlar ve küresel krizin çok daha şiddetli olmasını önlemişlerdir. (Elbette ki eğer böylesi bir soruya kriz öncesi herhangi bir “olağan” yıl içinde yanıt aransaydı, IMF ekonomistlerinin yanıtı, “devletin ekonomiye olumlu bir katkısı olamaz, olsa olsa enflasyon tehlikesi artar” şeklinde olması beklenirdi... Ancak şimdi “bedel ödeme” zamanı. Artan kamu harcamaları ve kamu borçlarının çevrilmesi nasıl olacak? Kimlere, hangi bedeller ödettirilerek söz konusu kurtarma operasyonlarının maliyeti karşılanacak? Finans dünyası artık kötü günlerin geride kaldığına inanmak istiyor. Bu yüzden de artan kamu açıklarının yol açacağı olası enflasyonist baskıları, emekçi sınıfların düşürülen ücretleri, tüketici orta sınıflara yıkılan yeni zamlar ve kamunun her türlü sosyal hizmet harcamalarının olabildiğince kısılarak yeniden “faiz dışı fazla” yarışlarıyla atlatmayı amaçlıyor. Finans kapital, kamusal alanın piyasalaştırılmasına dayalı birikim rejiminin bir an önce yeniden kurgulanması arzusunda. Bu arada, elbette bir yandan da merkez bankalarınca sıfırlanmış olan kredi fonlarını kullanarak, bütçe açıklarını kapatmaya çabalayan hükümetlerin çıkarmakta olduğu yeni bono ve tahviller aracılığıyla yeni bir finansal köpüğün tatlı hayallerini görmekten de kendini alamıyor. Bu haftaki yazımı kaleme aldığım sıralarda Ege Üniversitesi’nden değerli arkadaşımız Profesör Tayfun Özkaya’nın bir mesaj iletisi elime ulaştı: “Öğrendiğimize göre BAT (British American Tobacco) Tire’deki kendi sigara fabrikasını kapatarak Samsun Ballıca’daki TEKEL’in fabrikasına taşıyacakmış. Bilindiği gibi BAT, TEKEL’in özelleşmesini kazanan firmadır. Ballıca fabrikası TEKEL’in en modern fabrikası idi. TEKEL’in diğer beş sigara fabrikası BAT tarafından kapatılmış idi. Böylelikle TEKEL işçileri gibi BAT’ın Tire’deki işçilerine de sokak görünüyor.” Sermaye çevrelerince “toparlanma” öykülerinin yanı başına şu günlerde yeni bir kavram yerleştirildi: “Yeşil fidanlar”. Onların “yeşil fidanları” ne kadar sahte ve geçici ise, bizim fidanlarımız da bir o kadar gerçek ve kalıcı. [email protected] İsviçre’nin Davos kentinde iş ve siya- set dünyasının yeni şovu geleneksel ola- rak yeniden başlıyor. Yerkürenin sorun- larına çözüm getirmede bugüne kadar en küçük bir katkısı ile olmayan Dünya Eko- nomik Forumu’nun bu yılki ana teması ironik bir şekilde “Dünyayı Yeniden Düşün, Yeniden Tasarla, Yeniden İnşa Et”. Erdoğan’ın “one minute” ile damga vur- duğu Davos’u protesto etmesi ile birlik- te bu yıl Türkiye’den siyasi katılım yok. An- cak iş dünyası ve basın Davos’ta hazır. Kopenhag’da fiyasko ile sonuçlanan İk- lim Zirvesi, Haiti’deki korkunç deprem ve deprem sonrasın- daki uluslararası işbirliği zaafiyeti ya da beceriksizliği, küresel eko- nomik krizin hâlâ süregelen et- kileri… Tüm bunlar, dışarıdan bakan birine “aman ne isabetli bir te- ma” dedirtse de, olan biten, fi- nans baronlarının şovlarından, kartvizit değişimleri, yeni ticari iş- birliklerinin bağlanması, birkaç hamasi söylem ve temenniden ibaret. Bugün ABD Başkanı Ba- rack Obama bile krizin başla- masının ardından 1.5 yıl geç- mesine karşın hâlâ finans sistemini dize getiremedikten sonra… Buna karşın Obama’nın geçen hafta Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada “işlerin hâlâ eski kurallara göre yürütüldüğüne, finans krizine yol açan başlıca nedenin de bu kurallar olduğuna dikkat çekmesi” çarpıcıydı. Obama, son yıllarda bazı finans kuruluşlarının iş hacimlerinin sürekli ola- rak balon gibi şiştiğini, yalnızca çıkar pe- şinde koşan bu kuruluşların yüksek risk- li işlere yöneldiğini, bunun vergi mükel- leflerine zarar verdiği gibi bütün finans sis- temine karşı da bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Bakalım, bu sözler Davos’ta yankı bulabilecek mi? Benim dikkat çekmek istediğim bir diğer husus ise Dünya Ekonomik Forumu tarafından yaptırılan araştırmanın çarpı- cı sonuçları. Aralarında Türkiye’nin de bu- lunduğu 10 G20 ülkesinde 130 bin face- book üyesi ile yapılan araştırmaya göre in- sanların üçte ikisi ekonomik krizin etik de- ğerleri erozyona uğratan bir kriz olduğu- na inanıyor. Araştırma Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, İsrail, Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika, ABD ve Türkiye’de yapıldı. Katılımcıların yarısı evrensel değerlerin çoğunun ortadan kalktığına inanıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun kuru- cusu, yani Davos zirvesinin mimarı Prof. Klaus Schwab sistemdeki yozlaşmaya çözüm olarak, finans sisteminin tüm ak- törlerine ahlak, vicdan ve sorumluluk kurallarını hatırlatacak bir hipokrat yemi- ni etme zorunluluğu getirilmesini öneriyor. Erdal Sağlam geçen hafta dünyaca ünlü Fransız filozof Andre Compte- Sponville’in Le temps gazetesindeki söyleşisinden bir bölümü aktar- mıştı. Sponville “Bugün borçla zen- ginlik yaratmaya ve bunu da yalnız- ca bir kesime, para babaları ile on- lara hep daha çok kazandırarak üc- retlerini ve yıl sonu primlerini arttır- maya çalışan, bu amaçla da ihti- raslarında ve pervasızlıklarında sınır tanımayan bir avuç finansal aktöre aktaran, mutasyona uğramış bir ka- pitalizm ile karşı karşıyayız. O ne- denle kapitalizmin etiğin hukuk ku- rallarıyla sağlanacağı bir sınırlandı- rılmaya ihtiyacı var” demişti. Ne dersiniz? Acaba birileri bu sözleri Davos’ta yeniden ortaya atar mı? Davos’takiler Dünyayı Yeniden Tasarlarlarken... AB üyesi 5 ülkede yapılan araştırma sonuçlarına göre, genç nesil Türkiye’nin AB üyeliğine daha çok destek veriyor. Üniversite mezunu ve bunun üze- rinde eğitim seviyesine sahip kişilerin Türkiye’nin AB’ye girişine ver- dikleri destek yüzde 50 iken eğitim düzeyi düştükçe bu destek de azalıyor... Boğaziçi Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Merkezi tarafından Madrid Özerk Üniversitesi, Granada Üniversitesi ve Avrupa Diya- log Derneği’nin işbirliğiyle gerçekleştirilen “5 AB Ülkesi Kamuoyu Türkiye’nin Tam Üyeliğine Nasıl Bakıyor?” araştırmasının sonuçla- rının açıklandığı Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nde pro- je koordinatörü Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ha- kan Yılmaz ile konuştuk. Araştırmanın 2009 yılı Eylül ayında Fran- sa, İngiltere, Almanya, İspanya ve Polonya’da biner kişiyle yapıl- dığını ifade eden Yılmaz, “Tür- kiye hakkındaki algılamaları belirleyen en önemli faktörler arasında kültür geliyor. Türkiye’yi kültür açısından istemeyenlerin en önemli argümanı ise din ve din esasında oluşan farklılıklarının Tür- kiye’yi Avrupa kültür dairesinin dışına çıkardığı şeklinde. Öte yandan popüler kültür açısından bakıldığında, özellikle genç nesiller açısından Türkiye bu sefer de Avrupa’nın içine giriyor. Yani kültür din olarak anlaşıldığında dışlanan, popüler kültür olarak anlaşıldığında ise iç- leyen iki uçlu bıçak gibi. Yılmaz, araştırmanın bir başka sonucuna göre de Türkiye ile ilgili en çok İstanbul’un bilindiğini, bunun ardından sırasıyla Truva, Galatasaray, Antalya, Atatürk, Efes, Tarkan, Recep Tayyip Erdoğan, Hadise, Yaşar Kemal, Fatih Terim, Orhan Pa- muk ve Nâzım Hikmet’in geldiğini kaydetti. G-20 Ülkelerinde Milli Gelirin Yüzdesi Olarak Mali Genişleme 2009 2010 Krize yönelik Diğer Krize Yönelik Toplam Denge Tedbirler Unsurlar Toplam Denge Tedbirler Diğer Unsurlar Ağırlıklı Ortalama -5.5 -2.0 -3.5 -5.5 -1.6 -3.8 Gelişmiş G-20 Ülkeleri -5.9 -1.9 -4.0 -6.2 -1.6 -4.5 İngiltere -8.9 -1.6 -7.4 -10.6 0.0 -10.7 ABD -5.6 -2.0 -3.6 -5,6 -1.8 -3.9 Yükselen Piyasa Ekonomileri -5.0 -2.2 -2.8 -4.4 -1.6 -2.8 G-20 Arjantin -1.1 -1.6 0.4 0.7 0.0 0.7 Brezilya -0.7 -0.6 0.0 1.2 -0.6 1.8 Kore -.6.7 -3.6 -3.0 -7.8 -4.7 -3.1 Meksika -2.8 -1.5 -1.0 -2.6 -1.0 -1.6 Türkiye -3.7 -0.8 -2.9 -3.3 -0.3 -3.0 Finansal canlandırma paketi -7.0 -2.0 -4.9 -5.8 -1.6 -4.2 dahil ortalama Veriler, 2007 yılına görece olarak hesaplanan ve krize yönelik olarak Temmuz 2009’a değin açıklanmış tedbirlerin mali yükünü vermektedir. Hesaplamalara (i) finansal var- lıkların satın alımı (finans sektörlerine destekleme alımları) ve (ii) kriz öncesi yapılması planlanmış olan harcamalar dahil değildir. Kaynak: IMF Staff Position Note 30 July 2009, SPN/09/21 G-20 Ülkelerinde Mali Genişlemenin Büyüme Üzerine Etkisi (%) 2009 2010 Ortalama G-20 Toplam 1.2 4.7 0.1 1.0 0.7 2.8 Gelişmiş G-20 Ülkeler 1.3 4.4 0.1 1.1 0.7 2.7 Yükselen Piyasa G-20 Ekonomileri 1.1 5.0 0.0 0.8 0.6 2.9 Kaynak: IMF Staff Position Note 30 July 2009, SPN/09/21 KRİZ ÖNLEMİ Obama iç harcamaları donduracak ‘Ya çözüm ya eylem’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Merkez Bankasõ Başkanõ Dur- muş Yılmaz, ocak ayõnda yapõlan vergi ayarlamalarõnõn yõl boyunca sü- recek etkilerini de dikkate alarak, 2010 yõl sonu enflasyon tahminini yüzde 5.4’ten yüzde 6.9’a çõkar- dõklarõnõ açõkladõ. Bilindiği gibi AKP hükümeti yeni yõla, başta akar- yakõt, akaryakõt ürünleri, sigaralar ve alkollü içkiler olmak üzere çok sa- yõda ürünün fiyatõnõ arttõracak bir di- zi vergi düzenlemesi ile girmiş, ar- dõndan seri zamlar gelmişti. Merkez Bankasõ Başkanõ Yõlmaz, dünkü basõn toplantõsõnda yõlõn ilk “Enflasyon raporu”nu şöyle açõk- ladõ:  Son dönemde kõsa vadeli enflasyon tahminlerinin yukarõ yön- lü güncellenmesine neden olan ge- lişmeler ortaya çõktõ. Bütçe gelirle- rini arttõrmak amacõyla getirilen ver- gi düzenlemeleri 2010 yõlõ tüketici enflasyonuna yaklaşõk 1.5 puanlõk katkõ yapacak, petrol fiyatlarõndaki artõşlarõn etkisi 0.2 puan, gõda fiyat- larõndaki artõşõn etkisi yaklaşõk 0.3 puan olacak. Özellikle yõlõn ilk iki ayõnda enflasyonda belirgin bir ar- tõş yaşanacak.  Enflasyonun yüzde 70 olasõ- lõkla, 2010 yõlõ sonunda orta nok- tasõ yüzde 6.9 olmak üzere yüzde 5.5 ile 8.3 aralõğõnda, 2011 yõlõ so- nunda ise orta noktasõ yüzde 5.2 olmak üzere yüzde 3.4 ile 7.0 ara- lõğõnda gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Enflasyon 2012 sonunda yüzde 4.9’a düşecek. (Merkez Bankasõ daha önceki enflasyon ra- porunda, 2010 sonunda enflasyo- nun orta noktasõ yüzde 5.4 olmak üzere yüzde 3.9 ile 6.9 aralõğõnda gerçekleşeceğini tahmin etmişti.) Yõlmaz yöneltilen sorularõ da özet- le şöyle cevapladõ:  Türkiye’nin ticaret ortaklarõn- da büyümenin başlamasõ, ekono- mik canlanmanõn harekete geçmesi ve IMF’den kaynak gelmesi halin- de yüzde 5 büyürsek 2010 yõlõ için bir sürpriz olmaz. IMF konusunda belirsizlik ne kadar çabuk ortadan kaldõrõlõrsa herkes için iyi olur.  Önümüzdeki dönemlerde kü- resel büyüme duraklar ve bu durum yurtiçi iktisadi faaliyetteki topar- lanmayõ geciktirirse, politika faiz- lerinde ek bir indirim söz konusu ola- bilir.  Politika faizlerinin uzun bir sü- re düşük düzeyde tutulmasõnõ ön- görmekteyiz. Ancak beklenmeyen bir durum ortaya çõkar ve genel fi- yatlama davranõşlarõnda bozulma gözlenirse, Merkez Bankasõ olarak para politikasõnõ, senaryoda öngö- rülenden önce sõkõlaştõrmakta te- reddüt etmeyiz. Kadõn TEKEL işçileri, hükümete “Seçimle gelenler merhamet kelimesini ağzõna alamaz. Seçimle gelenler kendini halkõndan büyük göremez. Sosyal devlette merhamet olmaz, yurttaşlõk hakkõ olur. Biz de bu hakkõ istiyoruz” diye seslendi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TE- KEL işçilerinin Türk-İş Genel Merkezi önünde başlattõklarõ eylem, bugün 44. güne ulaştõ. İşçi ve memur konfederasyonlarõnõn Türk-İş Genel Merkezi’nde yaptõğõ toplantõ- da Başbakan Tayyip Erdoğan ile yarõn ya- põlacak görüşmede TEKEL işçilerinin soru- nunun çözülmemesi halinde 3 Şubat’ta üre- timden gelen gücü kullanma kararõ alõndõ. Bir grup kadõn TEKEL işçisi de bir yürüyüş yaptõ. Kadõn işçiler “Kimseden merhamet dilenmiyoruz. Seçimle gelenler merhamet kelimesini ağzına alamaz” dedi. Türk-İş’in çağrõsõyla bir araya gelen işçi ve me- mur sendikalarõ konfederasyonlarõ, ikinci top- lantõsõnõ dün akşam saatlerinde Türk-İş Genel Merkezi’nde yaptõ. Türk-İş Genel Başkanõ Mus- tafa Kumlu, toplantõnõn ardõndan yaptõğõ açõk- lamada, Başbakan Erdoğan’õn talepleri doğrul- tusunda 28 Ocak Perşembe günü saat 18.00’de kendilerine randevu verdiğini anõmsatarak Er- doğan’a teşekkür etti. Kumlu, toplantõya katõla- mayan Memur-Sen Genel Başkanõ Ahmet Gün- doğdu’nun da alõnan kararlara katõldõğõnõ bildirdi. Kumlu, TEKEL işçilerinin sorununun çözül- memesi halinde 3 Şubat 2010 Çarşamba günü iş- çilerle dayanõşma amacõyla üretimden gelen güçlerini kullanma kararõnõ aldõklarõnõ kaydetti. Gazetecilerin sorularõnõ da yanõtlayan Kumlu, eylemlilik sürecinin devam edeceğini ancak açlõk grevinin ise 28 Ocak’a kadar ertelendiği- ni belirtti. Genel grev beklentilerinin anõmsatõl- masõ üzerine, “(Genel grev) ifadesi yanlış de- ğerlendiriliyor. Genel grevin şartları farklı. Biz ‘genel grev’ değil ‘eylem’ diyoruz” dedi. Kadınlar: Merhamet istemiyoruz Türk-İş Genel Merekezi’nden Sakarya Cad- desi’ne yürüyen kadõn işçiler, “Hükümet yı- kılsın, Tayyip altında kalsın”, “Kadınlar yürüyor, direniş büyüyor” sloganlarõnõ attõ. İşçiler adõna açõklama yapan Tek Gõda-İş İs- tanbul Cevizli Şube Temsilcisi Songül Aydın şunlarõ söyledi: “Diyorlar ki ‘Merhamet et- tik.’ Sosyal devlette merhamet olmaz, yurt- taşlık hakkı olur. Biz de bu hakkı istiyoruz. Sayın Başbakan’ı, TEKEL işçisini görmeye davet ediyoruz.” Kamu-Sen Genel Başkanõ Bircan Akyıldız da işçileri ziyaret ederek desteklerini bildirdi. WASHINGTON (REUTERS) - ABD Başkanõ Barack Obama’nõn, bütçe açõğõnõn kapatõlmasõ yönünde- ki baskõlar üzerine, 2011 mali yõlõ bütçesinde üç yõl süreyle iç harca- malarõ donduracağõ ve bu yolla 2020 yõlõna dek 250 milyar dolar tasarruf sağlanacağõ açõklandõ. Yetkililerin verdiği bilgiye göre Obama harca- malarõn sõnõrlandõrõlmasõ planõnõ, ül- kenin genel durumu hakkõnda baş- kanlarõn her yõl yaptõğõ geleneksel “Birliğin Durumu” konuşmasõnda bugün duyuracak. ABD’nin bütçe açõğõ, 2009 mali yõlõ içinde rekor düzeye çõkarak 1.4 trilyon dolara ulaştõ. Demokratlarõn Temsilciler Meclisi’ndeki güçlerini etkileyecek bir sandalye için yapõlan kritik oylamayõ kaybetmeleriyle ka- sõm ayõnda yapõlacak Kongre seçim- leri için karamsar bir işaret almõş olan Obama’nõn konuşmasõnda, bi- rinci önceliği olan sağlõk reformu ve istihdam yaratõlmasõ, ekonomik bü- yüme gibi kamuoyunun önem verdi- ği sorunlara değinmesi bekleniyor. TİSK KARAMSAR ‘Talep yönlü çözüm üretin’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye İşveren Sendikalarõ Konfe- derasyonu (TİSK) , ocak ayõna iliş- kin Aylõk Ekonomi Raporunu yayõm- ladõ. Sanayi sektörüne ilişkin son ve- rilerin değerlendirildiği raporda, “Sektörün maliyetlerini artıran vergi ve fiyat düzenlemeleri, varo- lan güçlüklerin daha da artmasın- dan başka bir sonuç doğurmaya- caktır” ifadesine yer verildi. İşsizlik sorununun çözümü için Türkiye’nin “hızlı büyümesi” gerektiği kaydedi- len raporda, “Krize talep yönlü çö- züm yöntemleriyle çare aramak gerekir. Bugüne kadar bu yöndeki çözüm paketleri yeterince güçlü ve sürekli olmamıştır. İşsizliğin azal- ması ve sanayinin toparlanması için talep yönlü politikalar günde- me alınmalı, kamu altyapı yatırım- ları arttırılmalı” denildi. B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K Politika faizlerinin uzun bir süre düşük düzeyde tutulmasõnõ öngördüklerini açõklayan Merkez Bankasõ Başkanõ Durmuş Yõlmaz, “Ancak beklenmeyen bir durum ortaya çõkar ve genel fiyatlama davranõşlarõnda bozulma gözlenirse, para politikasõnõ sõkõlaştõrmakta tereddüt etmeyiz” dedi. TCMB ocakta yapõlan vergi ayarlamalarõ nedeniyle yõl sonu enflasyon tahminini yüzde 5.4’ten yüzde 6.9’a çõkardõ Vergide artõşõn faturasõ enflasyon Avrupalı gençler Türkiye’nin üyeliğine nasıl bakıyor? Durmuş Yılmaz. TEKEL işçilerinin Türk-İş Genel Merkezi önünde başlattõğõ eylem, bugün 44. güne ulaştõ “Herkese Sağlık Güvenli Gele- cek Platformu” üyeleri, İstan- bul Büyükşehir Belediyesi’nde taşeronlaşmaya karşı direnişte olan itfaiye işçileri ve Esenyurt Belediyesi’nde sendi- kalı oldukları için işten atılan Esenyurt işçilerinin sürdürdükleri “açlık grevi” eylemi- ne destek oldular. TEKEL İşçilerine destek vermek için Taksim’deki bir restoranda eylem yapan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyeleri de gözaltına alındı. Tak- sim’deki AKM önünde toplanan 200 kişilik grup, sloganlar atarak, Türk-İş’in 1. Böl- ge Temsilciği önüne dek yürüdü. Burada açıklama yapan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, “TEKEL işçisi güvenli iş, çocukları için güvenli gele- cek istiyor. Başbakan Erdoğan’ın asabını da işte bu talepler bozuyor. Milletin parası- nı uluslararası sermayeye yediren Başbakan’ın vicdanı sızlamıyor mu” diye sordu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün par- tisinin grup toplantõsõndan çõkarken bir gazete- cinin, “Türk-İş’le görüşeceğiniz belirtiliyor” sözleri üzerine, “Zaten ben şu ana kadar Türk- İş’le birkaç kez görüşme yaptım. Şimdi tek- rar bir görüşme yaparım” dedi. Erdoğan, Türk-İş heyetiyle yarõn saat 18.00’de Başba- kanlõk Merkez Bina’da bir araya gelecek. AKP’nin Grup toplantõsõnõn basõna kapalõ bö- lümünde işçilerin durumuyla ilgili bilgi veren Çalõşma Bakanõ Ömer Dinçer, “Herkesi ku- caklıyoruz, kimseyi kapı önüne koymadık, ka- pı dışı etmedik” dedi. Dinçer’in bu sözlerine sinirlenen Erdoğan, şöyle üdahale etti: “Kapı dışı etmek ne demek, bizim literatürümüzde öyle bir laf yok, böyle şeyleri duymak iste- miyorum, biz herkesi kucaklıyoruz.” Toplantõ sonrasõ gazetecilerin sorularõnõ ya- nõtlayan Dinçer, eylemi “yanlış bulduğunu” söyledi. Bir gazetecinin “Açlık grevinde ölüm- ler de olabilir” demesi üzerine Dinçer, “Ge- rekli sağlık önlemler alınır” karşõlõğõnõ verdi. Erdoğan’dan Dinçer’e fõrça İstanbul’dan da destek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle