18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İNGİLİZE BENZEMEK ‘OUT’ HİNTLİ OLMAK ‘İN’ Gymkhana üyeleri her akşamüstü saat 5’te burada; bu kulübün şömineli salonla- rõnda bir araya geliyor ve “çay saati” key- fi yapõyorlar. Çaylarõnõ aynõ Londra’da ol- duğu gibi, minik sandviçler, küçük pasta- lar eşliğinde yudumluyorlar. Ruchira, “Gymkhana üyeliğinin” ku- şaktan kuşağa geçtiğini; dõşardan kulübe üye alõnmasõnõn nerdeyse olanaksõz ol- duğunu; “bekleme listesinin” “yüz yı- lı” bulduğunu anlatõyor... “Eskiden burada” diyor: “İngilte- re’den ‘evim’ diye bahseden çok sayı- da İngilizleşmiş Hintli görürdünüz. Son yirmi yılda çok şey, çok değişti. Son yıl- larda kazandığımız ‘özgüvenle’ bera- ber; ‘İngiliz olmak’/‘İngilize benzemek’ geçer akçe olmaktan çıktı. İngilizleşmiş Hintliler demode oldu. Artık ‘Hintli ol- mak’ ‘in’. Ama Delhi, Bombay, Kalkü- ta, Madras gibi kentlerde sömürge yıl- larından kalan ‘Gymkhana-vari’ kulüpler; ‘seçkin üyelerin bir araya geldikleri toplu- luklar’ olarak hâlâ prestijlerini sürdürüyor. Üyeler daha çok zengin işadamları, yargı mensupları vs. hâkim elitten oluşuyor.” “31 bin kitaplı” muazzam bir kütüphanesi, okuma salonlarõ, açõk kapalõ yüzme havuzlarõ ve 33 tenis kortu olan tropikal ağaçlarla çevri- li; 11 küsur hektarlõk bir park içindeki kulübün “üyelik ayrıcalığına” sahip olanlar için, bu im- kânlardan yararlanmanõn bedeli, gülünç dene- cek kadar düşük. İki çay, bir coca cola, bir li- monataya; - inanmayacaksõnõz!- “32 rupi/1 YTL” ödedik Gymkhana’da. Canlarõ çektiğinde böyle “elle yemek yeseler de”; bu ülkede çok güçlü bir “elit” ve çok güçlü bir “elit kültürü” var. Bunun nedeni, kimine göre “kast sistemi”... Kimine göre “İngiliz sömürgeciliği”... Sömürgeciliğe karşõ bağõmsõzlõk mücadelesi yapan liderlerin hepsi “İngiliz eğitimi” almõş. Nehru; Hindistan’õn bağõmsõzlõğõnõ ilan ettiği ünlü “gece yarısı ko- nuşmasını”, -çoğunluğun “Hindu” diliyle değil, nüfusun yüzde 2’si- nin anladõğõ- İngilizce ile yapmõş. Derdi çünkü Hindistan’dan çok, dünyaya konuşmakmõş. Ama Hint elitlerinin her halükârda “İngiliz eğitimi”, “İngiliz de- ğerleri”, “İngiliz diliyle” bağlarõ çok köklü. Ve o bağ, bağõmsõz- lõktan bu yana hiç çözülmemiş. Mevcut Başbakan Manmohan Singh 2000’ler vizyonuyla “İngiliz sömürgeciliğinin pozitif mirasını” değerlendirirken, ül- kesindeki hukuk devleti kavramõnõn oluşumunu, çoğulcu pren- siplerin kabulünü; bilim, teknolojinin sahiplenilmesini; sanat- kültür-arkeoloji mirasõnõn korunmasõnõ, dünya ile bütünleş- mede İngilizcenin sağladõğõ avantajlarõ sõralõyor. Bu görüş, ülke kamuoyunda büyük oranda paylaşõlõ- yor. Aydõnlarla konuştuğunuzda, “İngiliz sömürge- ciliğine” bakõşlarõnda özel bir kin/nefret/hesaplaş- ma/ reddetme dürtüsü arayõşõ sezmiyorsunuz. Hemen hepsi o dönemi, tarih ve de içsel- leştirdikleri bir kültürün ayrõlmaz parça- sõ görüyorlar. CMYB C M Y B S Ü R E C E K “Kadınlar ve köpekler giremez!” Üç yõl öncesine dek; “Gymkhana” giri- şinde, bu sözler asõlõymõş... 1947’de bağõmsõzlõğõn elde edilmesiyle Delhi’nin seçkin İngiliz kulübünün kapõsõn- daki; “Yerliler ve köpekler giremez!” ilanõ indirilmiş, yerine “Kadınlar ve köpekler gi- remez!” ilanõ yerleştirilmiş. Bu ilan da, 21. yüzyõlõn neredeyse ilk on yõ- lõ devrilene dek 60 yõl boyunca orada kalmõş. Hindistan’õn “kadın, insan hakları mü- cadelesinin” önde gelen isimlerinden Ruchira Gupta; “Babam bu kulübe üyeydi!” diye an- latõyor: “Küçükken beni de buraya beraberinde getirirdi. Ama ben bahçede oynardım. Ku- lüp binasından içeri giremezdim. Bu ko- nulara kafam ermeye başladığında kendi- sine; ‘Büyüyünce, senin bu kulübüne dava aça- cağõm!’ demeye başladım.” 2007’de ilan sökülüp “Gymkhana üyeliği” kadõnlara açõlõnca; Gupta da buraya üye olmuş. KURALLAR İNGİLİZLERİN BIRAKTIĞI GİBİ KALMIŞ Ruchira ile zamanõn askõya alõndõğõ “Delhi Gymkhana Club”a, Hindistan’da baş tacõ edi- len kutsal İngiliz geleneği “çay saatinde” git- tik. Parkeler, yüksek tavanlar, neo-klasik sü- tunlar, oyun salonu, bar, servis yapõlan porse- len takõmlar ve tabii kulübun kurallarõ.. her şey burada nerdeyse tõpatõp İngilizlerin bõraktõğõ gi- bi kalmõş. Henry James, “Hayatta, çay saati sere- monisine vakfedilen saatten daha latif ola- bilecek yalnız birkaç saat düşünülebilir!” der ya... İngilizler gibi Hintliler de bu seremoniyi öy- lesine ciddiye alõyor. İngilizler; “çay”õ aslõnda burada, Doğu Hindistan Kumpanyasõ aracõlõğõyla bu top- raklarda keşfetmiş. Ardõndan “ritüelini” ge- liştirip, Hintlilere de devretmişler... Çay olayõna burada hafif ben de kendimi kap- tõrdõm. Tarçõn, karanfil, badem, kakule, safranlõ “Kashmiri Kahwa” veya zencefil, tarçõn, ka- kule aromalõ “Çay Masala” gibi, birbirinden egzotik, baharatlõ, özgün; başka hiçbir yerde tatmadõğõm çaylar tattõm. Hindistan’da “kulüp/dernek” kültürüyle iç içe geçen etkileyici “kütüphane” geleneği de gene böy- le bu köklü İngiliz kültür mirasõnõn par- çasõ. Delhi’de özel kulüp/dernekle- rin kitaplõklarõ dahi, kilometreyi “30 bin-40 bin kitap”la açarken; “Teen Murti/Nehru Memorial” gibi ulusal kütüphanelerde, bu rakamlar hemen ikiye katlanõyor ve “70-80 binlere” çõ- kõyor... Yalnõz kütüphaneler değil; Delhi’nin “kitapçı dükkânları” da, nerdeyse Londra kitapçõlarõ denli zen- gin. Buna karşõn kitaplar çok ucuz. “Khan Market”in kitapçõsõ “Bah- ri Sons”a bir girdiniz mi, raflar ara- sõndan kolayõna çõkamõyorsunuz... “Hindistan hakkında İngilizce ki- tap istiyorum!” dediğinizde; dük- kândaki kitaplarõn nerdeyse yarõsõ, önünüze diziliyor. “Bahri Sons” dediğim yer; öyle bü- yük alõşveriş merkezlerinde rastladõ- ğõmõz türden mega boyutlu bir kitap- çõ dükkânõ değil. Ama bu cep gibi dük- kân içindeki kitap miktarõ ve kalitesi bile insanõn başõnõ döndürüyor. Kitapçõ dükkânlarõnda da kültürün dili gene, sadece 28 milyon Hintlinin konuştuğu İngilizce. Diğer resmi dil- lerden olan 17 dilin hiçbirinden kitap göremiyorsunuz burada. İngilizce -bu- na yazõlõ basõn dahil- yayõn dünyasõ- nõn hâkim dili olmak özelliğini koru- yor. İngilizce gazeteler, yerel dillerdeki gazetelerden daha etkili ve gündemi onlar belirliyor. Gazete tirajlarõnõn yal- nõz dörtte birine sahip olduğu söylenen İngilizce basõn, buna mukabil reklam pastasõnõn yarõsõnõ alõyor. Çünkü İngilizce yayõn organlarõnõ, alõm gücü yüksek elitler okuyor. İngilizce bilmek, hem “yönetici elit”te yer almak; hem uluslararasõ iş dünyasõ, bilim, bileşim teknolojisi ve hem de küreselleşme diline sahip ol- mak anlamõna geliyor. Delhi’deki “elit kulüpler” boy boy; çeşit çeşit... Bir başka sefer de, bir İranlõ ay- dõnla buluşmak üzere; bu kez yalnõz Delhi “entelektüel ca- miasını” bir araya getiren “India International Centre-IIC”ye gittik. Mimarisiyle bana İstanbul Be- lediye Sarayõ’nõ hatõrlatan büyük bahçe içindeki mekân; ’50’li yõl- larda Nehru tarafõndan, “Hint en- telejensiyasını uluslararası ay- dınların dünyasıyla” buluştur- mak amacõyla yaptõrõlmõş. Kurum, bu işlevi halen yerine getiriyor. Yurtdõşõndan akade- misyenler, sanatçõlar, yazar çi- zerler; burada gayet ehven fiyat- lara kalabiliyorlar. IIC’nin de hatõrõ sayõlõr - “40 bin kitaplı”(!)- bir kütüphanesi var. Konferanslar, seminerler, kültürel etkinlikler için dõşardan gelen, üye olmayan “aydınlar” da; kütüphanenin yanõ sõra bura- da çok sayõda hizmetten yararla- nabiliyor. Ancak bu merkez de “Gymkhana” gibi seçkin bir “üyelik” sistemiyle idare ediliyor. Bir akşamüstü, IIC’de de çay iç- tik. Ortam, burda da son derece “İngilizvari” idi. Giyimli, ba- kõmlõ (geleneksel sarili) hanõm- efendiler, beyefendiler; birbirle- riyle alçak sesle konuşuyor; kapalõ mekânlarda kullanõmõ kesinlikle yasak olan cep telefonuna kimse davranmõyordu. Delhi’nin elit kulüplerinin hep- si böyle, sõkõ sõkõya takip edilen “etiket kuralları” ile yönetiliyor. Ama sonra bakõyorsunuz sanat ca- miasõnõn bir araya geldiği bir da- vette, bu kurallarõ kulüplerinde uy- gulayan insanlar elle yemek yi- yebiliyor... Bizzat gözlerimle tanõk oldum: Tabaklarõndaki pilav tanecikleri- ni, elleriyle toparlayõp, yuvarlak bir top lokmaya dönüştürüyor; sonra bunu önlerindeki yemeğin suyuna banõp ağõzlarõna atõveri- yorlar. Cep yasak, elle yemek ayõp değil Küreselleşen ‘Khan Market’ Biraz size Delhi’nin “Khan Mar- ket”inden de bahsetmem la- zõm... Bildiğimiz -eski usul- pasajlar, hanlar ve “derme çatma” dükkânlarla “eli yüzü düzgün” mağazalarõ yan ya- na getiren; nal şeklinde, oldukça bü- yük sayõlabilecek, hallice bir alõşveriş alanõ burasõ. Yakõn zamanlara dek küresel mar- kalarõn hiçbirinin olmadõğõ çarşõda; - şimdi artõk her hafta- yeni bir marka açõlõyor... Buna karşõn çarşõnõn hava- sõ hâlâ; dünyanõn her yerinde artõk bir- birine benzeyen anonim alõşveriş mer- kezlerini değil; bizim ’60’lõ - ’70’li yõl- larõn taşra çarşõlarõnõ çağrõştõrõyor. Delhi eşrafõ ile yabancõlarõn bu ne- denle hem “nostaljik”, hem “yerel- küresel/glocal” hesabõna takõldõklarõ çok popüler bir “buluşma noktası” Khan Market... Ev aletleriyle marangozluk malze- mesi satan mağazalardan, tuhafiye, şar- küteri, gözlükçü, gömlekçi, mücev- herci, elektrikçi.. her türlü ihtiyacõ kar- şõlayan alakasõz dükkânlarõ; “Cafe Turtle” gibi, caz dinlenen, sofistike “atmosferli” mekânlarla bir arada; kentin bu sürekli dönüşümünün nab- zõnõ tutan yerde bulmak mümkün. İngiliz değerlerine bağlõlõk İngilizce elitin dili D elhi’nin seçkin İngiliz kulübünün kapõsõndaki; ‘Yerliler ve köpekler giremez!’ sözleri, bağõmsõzlõk ilanõyla indirilince, “‘Kadõnlar ve köpekler giremez!’ levhasõ asõlmõş. Bu levha da orada, 2007 yõlõna dek böyle kalmõş... Ruchira Gupta ‘Eskiden burada’ diyor: ‘İngiltere’den evim diye bahseden çok sayõda İngilizleşmiş Hintli görürdünüz. Son yirmi yõlda çok şey, çok değişti. Son yõllarda kazandõğõmõz ‘özgüvenle’ beraber; ‘İngiliz olmak’ geçer akçe olmaktan çõktõ. İngilizleşmiş Hintliler demode. Artõk ‘Hintli olmak’ ‘in’”. İngilizce elitin dili. 28 milyon Hintli, yani nüfusun yalnõz yüzde 2’si İngilizce konuşuyor. İngilizce bilmek, küreselleşme diline sahip olmak anlamõna geliyor. Hindistan’da kadın, insan hakları mücadelesi veren Ruchira Gupta. 23 OCAK 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Yeni Delhi’de Hint ka- dınları (Fotoğraflar: GİAN PAOLO PAPA) Hindistan’ın üç te- kerlekli ekonomik taksisi Tuk tuk. IIC’nin kütüphanesi. Khan Market, Delhi eşrafı ile yabancıların bu nedenle hem “nostaljik”, hem “yerel-küresel/glocal” hesabına takıldıkları çok popüler bir buluşma noktası. Cafe Turtle Başkent Yeni Delhi’nin seçkin kulüpleri, kafeleri ve çarşõlarõnda farklõ bir yaşam kültürü var Hint elitinin altõn kafesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle