Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
22 OCAK 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Erdoğan Duyarsız
Kalmayı Sürdürecek mi?
TEKEL işçilerinin açlık grevinde, 39 günlük
direnişin en kritik olması gereken kavşağına
girildiğini bildiren haberler birbirini izliyor.
Kış koşullarına dayanamayarak soğuk
algınlığına yakalananların iki bin sayısını aştığı,
Türk-İş binasının giriş katında sahra hastanesine
benzer bir revirin oluştuğu, bu yazının yazılmaya
başlandığı perşembe günü öğlen saatlerinde, açlık
grevindeki emekçilerden beşinin su kaybı nedeni
ile hastaneye kaldırıldığı, geride kalanlardan da
sevimli olmayan belirtilerin görüldüğü haberleri
geliyor.
O belirtiler, en az on beş gündür kendisini
gösterdiği halde, hükümetin sorunu ciddiye
almayışını anlamak gerçekten zordur. Sendikal
haklarını kaybetmek istemeyen işçiler, İstanbul’da
başlattıkları direnişi hükümetin, dahası tüm
politikacıların duymasını sağlamak için, başkente
taşıdılar.
Ama bırakınız politikacıları, kendilerinin çatı
örgütü olan işçi konfederasyonuna, Türk-İş’e bile
attıkları adım için ne kadar kararlı olduklarını
anlatamadılar.Türk-İş Genel Başkanı da, hükümet
üyeleri ve çoğu politikacılarımız gibi bu son olayı,
o eski göstermelik eylem girişimlerinin sonuncu
versiyonu gibi algılamış olmalılar ki, TEKEL
direnişine katılmış olan insanlarımızın eylemini,
birkaç gün Abdi İpekçi parkında içlerini dökecek,
televizyon haberlerine malzeme olacak, az biraz
biber gazı ile münasip miktarda basınçlı suya
hedef olduktan sonra geldikleri gibi döneceklerini
sandılar.
Seyirlik bir oyun değil ki...
Oysa sürdürülen direniş, sözlük anlamında
olduğu gibi, kendilerine yöneltilen haksızlığın
düzeltilmesini sağlamayı amaçlıyorsa, bir seyirlik
oyun olmadığını anlatmayı sağlamak için elbette
sonuna kadar sürdürülmeliydi. O aşamada,
muhalefet partilerinin, yer yer sağladığı destekler
elbette önemsenmelidir.
Ama Rahşan Ecevit’in önceki geceyi,
direnişçiler ve çocukları ile birlikte geçirmiş
olması, CHP, MHP, DSP, DP, SP liderleri için
büyüteç altına alınarak incelenecek, bu partilerin
yetkili kurullarında enine boyuna tartışılacak bir
olgudur.
87 yaşındaki Bayan Ecevit, yaşasaydı merhum
Bülent Ecevit’in gözünü kırpmadan uygulayacağı
bir yöntemi ileri yaşına karşın kamuoyuna taşırken
sıcak yataklarında yatan öteki liderlere de
sorunları daha geniş kitlelere taşıyabilmek için
nelerin, nasıl yapılması doğrultusunda anlamlı bir
uyarı dersi de vermiş olmalıdır.
Başbakan’ı, bu dersin öğrencileri arasında
düşünmek gerekmiyor. Erdoğan, gündem
oluşturmayı çok iyi biliyor. Ayrıca, bırakınız sosyal
demokrat olmayı; Prof. Dr. İzzettin Önder’in dün
CNN Türk’te söylediği gibi “sermaye sınıfına
hizmeti öne aldığı için” TEKEL işçilerinin
geleceklerini düşünmek istemiyor. Tam aksine,
başkentte toplanmış olmalarını, kendilerini
kışkırtmak isteyen çevrelere bağlıyor ve bir an
önce geldikleri yerlere dönmeye çağırıyor.
Başbakan kendisini aldatıyor
Bence, Başbakan kendisini aldatmaktadır.
TEKEL özelleştirilmesinde, çalışanların sırtından
verilen ödünlerin bedelini daha da çoğaltarak
onların geleceklerinden tahsil etmeyi sürdürmekte
ısrar, AKP iktidarının daha da aleyhine
gelişecektir.
Hükümet, açlık grevini ölüm orucu eylemine
döndürmeye de kararlı işçilerin aralarından, Tanrı
esirgesin yaşam savaşını yitirenler olursa, onlara
tabut yapmak için hazır bekleyen kovboy
filmlerindeki fırsat kollayıcı marangozların
durumuna düşmek istemiyorsa, bir an önce bu
uykudan uyansın.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Genelkurmay: İddialarõ aklõ ve vicdanõ olan hiçbir kimsenin kabul etmesi mümkün değildir
Darbe değil tatbikat senaryosuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ge-
nelkurmay Başkanlõğõ, Taraf gazetesi-
nin gündeme getirdiği Birinci Ordu Ko-
mutanlõğõ’nda 2003 yõlõnda gerçekleş-
tirilen plan seminerine ilişkin ortaya atõ-
lan iddialarõ “aklı ve vicdanı olan hiç-
bir kimsenin kabul etmesinin müm-
kün olmadığını” bildirdi.
Genelkurmay Başkanlõğõ’ndan yapõlan 5
maddelik açõklamada, Taraf gazetesi-
nin gündeme getirdiği ve dün basõn ya-
yõn organlarõnda geniş yer alan haber-
lere dikkat çekildi. Açõklamada şöyle
denildi:
1
. Birinci Ordu Komutanlõğõ tarafõn-
dan 5-7 Mart 2003 tarihleri arasõn-
da icra edilen plan seminerine iliş-
kin çeşitli iddialar ve değerlendirme-
ler medyada yer almaktadõr.
2
. Söz konusu plan semineri, Ge-
nelkurmay Başkanlığı 2003-2006
yılları tatbikatlar programında bu-
lunmaktadır.
3
. Plan seminerinin gayesi, dõş tehdide
ilişkin olarak hazõrlanan harekât
planlarõnõ geliştirmek ve ilgili per-
sonelin eğitimlerini sağlamaktõr. Plan
semineri, giderek tõrmanan bir gerginlik
dönemini kapsayan bir senaryo içeri-
sinde uygulanmõştõr. Birinci Ordu Ko-
mutanlõğõ sorumluluk bölgesinde icra
edilen bu plan seminerinde, ordu geri
bölge emniyeti ve savaş hali, savaşõ ge-
rektirecek bir durumun baş gösterme-
si halinde de uygulanan sõkõyönetim ko-
nularõ üzerinde de durulmuştur.
4
. Bu plan seminerine ilişkin olarak
ortaya atılan iddiaları, aklı ve vic-
danı olan hiçbir kimsenin kabul et-
mesi mümkün değildir.
5
. Söz konusu iddialarõ ciddiye alarak
üzerinde yorumlar yapõlmasõnõn ve
bilgi kirliliği yaratõlmasõnõn; özellikle
toplumumuzda tedirginlik yaratmak
isteyenlerin amacõna hizmet edeceği de-
ğerlendirilmektedir.
‘FAYDALANILACAK’ VE ‘TUTUKLANACAK’ GAZETECİLER TEPKİ GÖSTERDİ:
AKP’yi yine kurtardılarİSTANBUL/ANKARA (Cumhu-
riyet) - Taraf gazetesinin ortaya attõ-
ğõ yeni darbe planõ iddiasõnda “fay-
dalanılacak” ve “tutuklanacaklar”
gazeteciler listesinde adõ geçen gaze-
teciler, listeye ve listenin yayõmlan-
masõna sert tepki gösterdi.
? Altemur Kılıç: Ben bu listede ol-
masam üzülürdüm, ama şunu söyle-
yeyim bütün olay hakkõnda büyük bir
hücum var Türk ordusuna... Türk or-
dusunda harp oyunlarõ oynanõr, bütün
ihtimaller ortaya atõlõr. Bundan önce
oynanan oyunlara bakõlõrsa, ABD ile
Almanya ile harp çõkartmõş olabiliriz.
Bunlar en olmayacak senaryolarõ oy-
narlar. Böyle bir senaryo da yapõlmõş
olmasõ muhtemel. Fakat hangi aklõ ba-
şõnda insan Türk ordusunun bir camiyi
bombalayõp, uçağõnõ düşürebileceğini
tasavvur edebilir. Ben edemiyorum.
? Ali Baransel: Herhalde Türk ba-
sõnõnõn yarõsõndan çoğu bu listede
var. Yorum yapmayõ bile gereksiz
görüyorum. Ben 12 Eylül harekâtõn-
dan sonra Cumhurbaşkanlõğõ’nda gö-
rev aldõm. En katõ dönemlerde bile
Köşk ile basõn arasõnda sağlõklõ ilişki
kuran bir insan diye geçerim.
? Esin Dalay: Saçma sapan bir olay.
Bunu hazõrlayanlarõn kafasõ karõşmõş.
? Emin Çölaşan: Değerlendirme
için daha erken ama tahmin ediyorum
bunda da çok büyük bir abartõ payõ var.
Bunlarõn bütün amacõ Türk ordusunu
yõpratmak. AKP medyasõ, Fethullah
medyasõnõn bir adõmõ...
Melih Aşık: Taraf gazetesi ne bu-
lursa darbe planõ diye piyasaya sürü-
yor. Sözü geçen listede adõ bulunma-
yan gazeteci yok gibi. Benim adõmõn
bulunmasõ çok olağandõşõ bir durum
değil. Bence önce bu planõn ne menem
bir şey olduğu ortaya çõkarõlmalõ.
? Metin Uca: Bunu, at izinin it izi-
ne karõştõğõ toz duman ortasõnda adõ ge-
çen tüm gazetecilere yönelik bir sal-
dõrõ olarak değerlendiriyorum. Bu-
nun gerçek olduğunu düşünmek bu ga-
zetecilerin şu ana kadar yaptõklarõ iş-
lere hakaret olduğunu düşünüyorum.
? Murat Çelik: Ben böyle 2 liste ol-
duğuna inanmõyorum. Kaldõ ki gaze-
tecileri ‘bizden’ ya da ‘bizden ol-
mayanlar’ gibi kategorize etmeye
prensip olarak karşõyõm, bunu yapan
kim olursa olsun.
? Saygı Öztürk: Bizim dõşõmõzda
birileri böyle planlar yapõyorsa, benim
gerçek gazeteci olduğumu unutuyor-
lar demektir.
? Ruşen Çakır: Bu listeleri yapmak
ne kadar çarpõk bir zihniyetse, bu lis-
teleri böyle paldõr-küldür yayõmla-
mak da bir başka çarpõk zihniyet.
Türkiye’de bir linç kültürü var.
? Ayşenur Arslan: Böyle listelerin
yayõnlanmasõ bu mesleği bitirir. Bu
mesleğin saygõnlõğõnõ, güvenirliğini
yok ede. Lütfen mesleğimize sahip çõ-
kalõm, medyanõn haysiyetini, onurunu
ayakta tutabilmek için aynada kendi-
mize bakarak ne yapõyoruz sorusunu
sormamõz lazõm.
? Leyla Umar: Kahkahalarla gül-
dü diye yazõn. Ben mi darbeye yardõm
edecekmişim? Bunlar benim 81 ya-
şõmda olduğumu da unutuyorlar gali-
ba... Doğan kadar vatanõnõ seven bir
adama şimdiye dek çok ender rastla-
dõm. Asla vatanõna karşõ kötü bir gi-
rişimde bulunacak kişilikte değil.
Taraf’õn haberinde, “tutuklanma-
sı düşünülen” 36 gazeteci arasõnda is-
mi geçen bazõ gazetecilerin değerlen-
dirmeleri de özetle şöyle:
? Abdurrahman Dilipak: Bu plan
yeni ortaya çõkan, artõk kanõksadõğõmõz,
mide bulandõran utanç verici bir dar-
be planõdõr. Tutuklanacak gazeteciler
arasõndaki 8 kişinin Vakit yazarõ ol-
masõ da dikkat çekicidir. Burada asõl
vahim olan tutuklanacak gazeteciler-
den önce, sayõlarõ 137 olarak açõkla-
nan kendileri ile işbirliği yapõlabilecek
gazetecilerdir. Burada utanmasõ gere-
kenler, darbecilerin kendilerini po-
tansiyel dost ve işbirlikçi kadrosu
içinde görmeleridir.
? Nuh Gönültaş: Konuya iki fark-
lõ açõdan bakõyorum. Bu listede yer al-
mak bir anlamda şeref. Listede yer alan
diğer isimlere bakõnca demokrat çiz-
gide olmuş insanlar olduğunu, sivil-
leşmeyi, demokratikleşmeyi savunan
kişiler olduğunu görüyoruz... Böyle bir
listede yer almanõn bir anlamda iyi ol-
madõğõnõ da düşünüyorum. Devletin
seni düşman listesine koymuş olmasõ
hoş değil. O dönemde Tercüman’da
çalõşan bütün yazarlar listede var.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel
Başkanõ Ahmet Abakay da gezete-
cilerin zan altõnda bõrakõldõğõnõ belir-
terek “Gazetecilik mesleği zedelen-
mektedir” dedi.
E M E K L İ O R G E N E R A L Ç E T İ N D O Ğ A N İ D D İ A L A R I Y A L A N L A D I
‘İktidar seçimle devrilir’İstanbul Haber Servisi - Taraf
gazetesinde 2 gündür yayõmlanan
“Balyoz Eylem Planı”nõn altõnda
imzasõ olduğu iddia edilen dönemin
1. Ordu Komutanõ emekli Orgene-
ral Çetin Doğan, darbe iddialarõnõn,
askerlerin sivil mahkemelerce yar-
gõlanmasõnõn önünü açan yasal dü-
zenlemenin Anayasa Mahkemesi
tarafõndan esastan görüşüldüğü za-
manda gündeme getirilmesinin dik-
kat çekici olduğunu söyledi. Doğan,
“Anayasa Mahkemesi’nin kara-
rını etkilemek için harekete ge-
çilmiş olabilir. Yazdığım yazılar
bazı çevrelerin bamteline basmış
olabilir” dedi. Darbe planõ kapsa-
mõnda gazetecilerin de fişlendiği
haberlerini de değerlendiren Doğan,
“Bunlar hasta dimağların, hasta-
lıklı ürünleridir” dedi.
Doğan, dün Habertürk televizyo-
nunda konuya ilişkin sorularõ ya-
nõtladõ. Başkanõ olduğu Batõ Çalõş-
ma Grubu’nun görevinin irticai faa-
liyetleri takip edip bilgi toplamak ve
bu bilgileri yetkili organlara iletmek
olduğunu belirten Doğan, “2002’de
bir harp oyunu, bir seminer ya-
pıldı. İsmi Balyoz değildi.Böyle
saçma sapan, korkutucu isimli
seminer planı olmaz” dedi. Hare-
kât Başkanõ olduğu dönemde İçişleri
Bakanlõğõ’yla EMASYA protokolü
imzaladõklarõnõ anlatan Doğan, pro-
tokolün kolluk kuvvetinin asayişi
sağlayamadõğõ dönemde, sivil ikti-
darõn rõzasõyla yönetimin askere
geçtiğini anõmsatarak, “Bu proto-
kolde benim imzam var. Bu pro-
tokol çerçevesinde, asayişe karşı
olaylar büyüyünce önlemek için
askeri güç çağırılır” diye konuştu.
Taraf gazetesinin, söz konusu plana
ilişkin orijinal kayõtlarõ ve CD’leri
yayõmlayacağõ sorusuna Doğan, ca-
milere yönelik bombalama gibi
planlarõn tamamõyla uydurma oldu-
ğunun altõnõ çizerek, “Kayıtlarda
benim veya başka bir arkadaşımın
şurayı bombalayacağız sözünü
bulurlarsa onların alınlarını ka-
rışlarım. Cami bombalansın de-
diğimi yayınlasınlar. Hodri mey-
dan diyorum. Benim böyle bir be-
yanıma hiçbir yerde rastlaya-
mazlar” dedi. Sadece 1960 ihtila-
linde yer aldõğõnõ belirten Doğan, 28
Şubat müdahalesinin halkõn bütün-
leşmesi için sadece bir “uyarı” ol-
duğunu söyledi. “İhtilal” sözü edil-
diğinde, kendisinin her zaman “hal-
kın getirdiğini, halk kendi götür-
meli” dediğini vurgulayan Doğan,
“Hükümetle ilgili sakıncalı gör-
düğüm noktalar var ama hükü-
meti devirmenin yolu askeri dar-
be değil seçimdir. Aksi halde kah-
raman yaratırız” dedi. Özden Ör-
nek’in günlüklerinin var olup ol-
madõğõ konusunda şüphe içerisinde
olduğunu belirten Doğan, Örnek’in
de günlükleri reddetmesine dikkat
çekti. Doğan, “Demokrasi yalnız
seçim değildir. Kuvvetler vardır,
kurumlar vardır. Anayasa, hü-
kümetin nasıl iktidar olacağını or-
taya koyar” şeklinde konuştu.
Doğan, gündüz saatlerinde gel-
diği HABERTÜRK binasõndan
akşam saatlerine kadar ayrõlmadõ.
Taraf gazetesinin yöneticileri Ah-
met Altan ve Yasemin Çongar ile
haberin altõnda imzalarõ olan Meh-
met Baransu ve Yıldıray Oğur’u
canlõ yayõnda tartõşmaya davet et-
ti. Taraf gazetesi yöneticileri ise,
“Yarınki gazeteyi yetiştirmeye
çalışıyoruz” diyerek, Doğan’õn
davetini reddetti.
Doğan, akşam saatlerinde katõl-
dõğõ ikinci canlõ yayõnda iddialar-
larla ilgili olarak, savcõlarõn çağõr-
masõ halinde ifade vermeye gide-
ceğini belirterek, “Ergenekon sav-
cılarını dava ettim. Gerçek ol-
mayan bir belgeyi iddianameye
koydular. Bunu Taraf da kul-
landı. Aynı haltı ikinci kez yapı-
yorlar” dedi. Hrant Dink’i tanõ-
madõğõnõ söyleyen Doğan, “Ama
konuşmalarını dinledim, çok
candan, samimiyetle söylüyo-
rum hüzünlendim.” dedi.
Çiçek’ten ‘Balyoz’ yorumu
Taraf
muhabiri
adliyede
Taraf gazetesi muhabiri
Mehmet Baransu da
adliyeye gelerek İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõ
Vekili Turan
Çolakkadı’ya Balyoz
Güvenlik Harekât
Planõ’na ilişkin belgeleri
verdi. Çõkõşta basõn
mensuplarõna açõklama
yapan Baransu, bugün
yapõlan suç duyurusundan
sonra Çolakkadõ ile
görüştüğünü belirtti.
‘TGB 2003’te
ortada yoktu’
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye
Gençlik Birliği (TGB)
üyesi bir grup, Taraf’õn
Ankara Bürosu önünde
toplanarak gazeteyi
protesto etti. TGB Genel
Başkan Yardõmcõsõ
Mustafa Kaya, “Balyoz
Güvenlik Harekât
Planı”na ilişkin
haberlerde
“Koordinasyon
sağlanacak kurumlar
arasında TGB’nin de
sayıldığı” belirtti. Kaya,
“2006 yılında kurulan
TGB, nasıl olur da 2003
yılı içindeki darbe
planlarına iştirak
edebilir” şeklinde
konuştu.
? Bekir Coş-
kun: AKP ikti-
darı tam çuval-
ladı, gitti gidi-
yor. Askerler bu
sefer de AKP’yi
yine kurtardılar.
Saçmalık... Zor
durumda bir işe
yarayacağımı
öğrenmiş oldum.
? Nazlı Ilıcak:
Böyle bir darbe olur-
sa, ben hep kendimi
tutuklanacaklar ara-
sında görüyorum.
Olmasam üzülür-
düm. Yazdığım ya-
zılar ve pozisyonum
belli. Planın bir se-
naryo olduğunu dü-
şünmüyorum.
? Fikret Bila: Bu-
nunbirsenaryool-
duğuGenelkurmay
tarafındanaçıklan-
dı,böylebirlistenin
yapılmasından bi-
zimdebilgimizyok.
Ayrıcabasınınböy-
le kategorize edil-
mesini doğru bul-
muyorum.
‘12 Eylül’den
ders aldõk...’
12 Eylül ihtilalinden ders aldõkla-
rõnõ dile getiren Doğan, “Biz nor-
mal usullerle iktidara gelemeyecek,
iktidara susamõş bazõ politikacõlarõn
TSK’yi nasõl kullandõklarõnõ, nasõl
ülkede acõ şeyler yaşattõğõnõ gördük.
Bunlarõn tekrarlanmasõnõ onaylamõ-
yoruz. TSK, 12 Eylül’den sonra, ya-
põlan yanlõşlara karşõ her zaman
yasal platformda tepkisini dile ge-
tirmeyi seçmiştir. Mutlak iktidar
yoktur. Yargõ vardõr ve bağõmsõzdõr.
Kanunun dõşõna çõktõğõnõzda yargõ
sizi cezalandõrõr. Silahlõ kuvvetlerin
iktidarõ cezalandõrma hakkõ yoktur.
Sadece rahatsõzlõğõnõ bildirir” dedi.Çetin
Doğan
İddiaya suç duyurusu
İstanbul Haber Servisi - Sanatçõ Lale Mansur’un da ara-
larõnda bulunduğu “Darbelere karşı 70 Milyon Adım
Koalisyonu” üyeleri, emekli orgenerallar Çetin Doğan,
İbrahim Fırtına ve Ergin Saygun ile Oramiral Özden
Örnek hakkõnda Taraf gazetesinde yayõmlanan haber-
de yer alan “Balyoz Güvenlik Harekât Planı yaparak
hükümeti devirmek” iddiasõnõ gerekçe göstererek suç
duyurusunda bulundu. Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ, Balyoz darbe planõ iddialarõnõ araştõrmak
üzere iki savcõ görevlendirdi.
Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelerek İstanbul Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ’na suç duyurusunda bulunan grup
adõna açõklama yapan Lale Mansur, dilekçeyi İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõ Vekili Turan Çolakkadı’ya sun-
duklarõnõ, dilekçelerinin işleme konulduğunu ifade etti.
‘Bu anlayış çağın
gerisinde kaldı’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet
Sözcüsü ve Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek,
Taraf gazetesinde yer alan “Balyoz Planı” iddia-
larõnõ değerlendirirken “İktidarların gelişi de gi-
dişi de vatandaşın iradesiyle olur. Onun dışın-
daki hiçbir çabayı bizim kabul etmemiz müm-
kün değil” diye konuştu.
Bakanlar Kurulu toplantõsõnõn ardõndan açõkla-
malarda bulunan Çiçek, Türkiye’de saydamlõğõn
arttõrõlmasõ ve yolsuzlukla mücadelenin güçlendi-
rilmesi ile ilgili stratejinin kurulda benimsendiği-
ni söyledi. Gazetecilerin sorularõnõ da yanõtlayan
Çiçek, “Taraf’ın ortaya attığı iddialarla ilgili
Genelkurmay açıklamasını tatmin edici buldu-
nuz mu” sorusu üzerine şunlarõ söyledi:
“Eksiği vardır, noksanı olabilir ama biz de-
mokrasiyi mevsimlik tercih olarak almadık.
Dolayısıyla zaten hükümet olarak da bizim ça-
bamız, gayretimiz Türkiye demokrasiyi daha
da kurumsallaştırmaktır. Türkiye’nin geliş-
mesi de demokrasi konusuna olabildiğince
vurgu yapması ve bunun tüm kurallarıyla, ku-
rumlarıyla işlemesini temin etmesine bağlıdır.
Bunun da yolu iktidarları vatandaşın iradesi
belirler. Gelişi de gidişi de vatandaşın irade-
siyle olur. Onun dışındaki hiçbir çabayı bizim
kabul etmemiz mümkün değil. Zaten bu çağda
bu tür anlayışlar da çağın gerisinde kalan an-
layışlardır. Türkiye bir hukuk devletidir. Hu-
kukun üstünlüğünü temin etmek hepimizin
görevidir ve hepimizin yararınadır.”