18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2010 CUMA 22 KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Onat Kutlar ve ‘Kaos’un Kültürünü Yazmak… On beş yıl önce, kendi deyişiyle “galibi olmayan teröre” kurban giden Onat Kutlar, denemelerinde hep ‘kaos’un kültüründen ve bu kültürün ülkesindeki egemenliğinden yakındı; düşündüğü savında olan herkesi bu kültüre karşı uyardı. Özellikle yetmişli yılların ortasından başlayarak günümüze kadar uzanan süreçte Türkiye, bir ‘kaos kültürü’nün dünyada ender rastlanan netlikteki örneklerinden birini sergiledi. Başta siyasetçiler ve kendilerini ‘meslekten aydın’ sayan, ama aslında sürekli “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet” batağında debelenip durmaktan başka bir işe yaramayan bir öbek aydın olmak üzere, ülkenin ‘sözcülüğünü’ yapmaya soyunanlar hangi nitelendirmeleri kullanırlarsa kullansınlar, toplum düzmece bir ‘uygarlık’ yaftasının arkasında sürekli geriye götürüldü. 1923 Devrimi’nin kazanımları, başta laiklik olmak üzere, peş peşe içleri boşaltılmış kavramlara dönüştürülürken, bu kavramların elden çıkartılan anlamlarının yerine onların dönmeleri geçirildi. Onat Kutlar, “Ase’nin Ölümü” adlı ve 23 Ekim 1994 tarihli yazısında, Kierkegaard’dan şu alıntıyı yapar: “Batan bir devir, en az farkında olduğu şey yüzünden batar. Çünkü onun farkında olsaydı, batmazdı…” Kutlar, Türk toplumu bağlamında işte bu ‘en az farkında olunan’ şeyin, yani bir ‘kaos kültürü’nün gittikçe artan hızla yayıldığının farkındaydı; bu yüzdendir ki, o kültüre karşı çıkan en gözüpek düşünürlerden ve kalem sahiplerinden biri oldu. Kutlar’ın kaleminden çıkma her deneme bilinçli görmezden gelmelere, bilgisizliğe, erdemlerin ve niteliklerin ucuzlatılmasına, gerçek aydınların sürekli baskı altında tutulmasına ve aşağılanmasına, her türlü dönekliğe ve sahtekârlığa karşı bir savaş ilanıdır. Kutlar’ın “Ase’nin Ölümü” başlıklı denemesindeki şu satırlarını, bundan sadece on altı yıl öncesine ait bir ibret dersi olmak üzere alıntılıyorum: “Para, ün ve iktidar hırsının gözleri bürüdüğü… Ortaçağ karanlığının her gün biraz daha koyulaştığı, köylerin, kasabaların, kentlerin etnik boğuşmalarla kan gölüne döndürüldüğü, gerçeğin mafya liderlerinden sorulduğu, hapishanelerde yazarların, bilim adamlarının çürütüldüğü, devletin ve halkın iliklerine kadar soyulduğu, soygunun soyana kâr kaldığı… eğitimin ve yönetimin şeriatçılara teslim edildiği, politikacıların çoğunun iktidar labirentlerinde kaybolduğu ya da çıkar peşine düştüğü, erdemin, dürüstlüğün, onurun unutulduğu, kültürün kültürfizikle karıştırıldığı bu şiddet, soygun ve ikiyüzlülük toplumunda birçok kişi, tıpkı benim gibi, herkesin şıkıdım şıkıdım oynamadığının farkında. Ama acaba reklam rekabeti, ün ve çıkar hırsı ile gözleri kararmış olanlar yeterince farkında mı? Böyle bir toplumda kültür’ün yeri ne? Soru bu…” Böyle bir toplumda, dünyaca ünlü Amerikalı kültür tarihçisi Will Durant’ın tanımıyla “Yaratıcı çabalara zemin hazırlayan toplumsal düzen” anlamına gelen bir kültürün değil, ancak bütün değerlerin altüst olduğu, sonunda da insanın ve insanlığın en önemli ölçüt olmaktan çıktığı bir kaos kültürü’nün egemenliğinden söz edilebilir. Biz, Onat Kutlar’ın sorusuna bir soru daha ekleyelim: Aradan geçen on altı yılda yukarıda çizilen resimde neler, ne ölçüde ve hangi yöne doğru değişmiştir? Kanımca bu sorunun en güçlü yanıtını İlhan Selçuk, Kutlar’ın “Gündemdeki Konu” adlı kitabına yazdığı önsözün sonunda vermiş: “Onat Kutlar omurgalı bir yazardı, belkemiğinden yoksun sürüngenlerden değildi. İnsan eliyle enlem ve boylamları çizilmiş dünyamızda doğrultusu hiç şaşmadı. Kolay gibi görünen bu erdemi koruyabilmek, sanıldığından çok güçtür. Yaşadığımız yıllarda pusulasını şaşırmış aydınlar öylesine çok ki elini sallasan ellisi, saçını sallasan tellisi…” [email protected] K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K H er şey heykeltõraş Mehmet Aksoy’un o muhteşem heyke- liyle başladõ. Demir parmak- lõklar arkasõnda bile hiç sönmeyen umu- du, hiç eksilmeyen yaratõcõ gücü ve öz- gürlüğe uzanõşõ vurgulayan Nâzım Hik- met heykeliyle... Hayõr, her şey Nâzõm Hikmet Kültür ve Sanat Vakfõ’yla Küba’daki Nicolas Gu- illen Vakfõ’nõn işbirliğiyle başladõ... Hayõr, her şey, Nâzõm Hikmet’le Kü- balõ şair Nicolas Guillen’in dostlu- ğuyla, Nâzõm Hikmet’in Küba’daki mutluluğuyla başladõ... Sevgili okurlar, nasõl başladõğõnõ bir yana bõrakõp, heyecanõmõ denetleyip sadede geliyorum: 15 Ocak’ta Nâzõm Hikmet’in doğumunun 108. yõlõnõ Kü- ba’da kutladõk. Nâzõm Hikmet Vakfõ yö- neticileri ile yazar ve sanatçõlardan olu- şan 35 kişilik bir grup... Ayrõntõlarõ, Cumhuriyet’te bir dizi halinde okuya- caksõnõz. Şimdi sadece o günü sizlerle paylaşmak istiyorum. YAZARLAR VE SANATÇILAR BİRLİĞİ’NDE Havana’nõn orta yerinde tropik bir bah- çe içinde birçok yapõdan oluşan Yazarlar ve Sanatçõlar Birliği’ndeyiz (UNEAC). Ni- colas Guillen Vakfõ da burada. Bahçe ya- vaş yavaş dolmaya başladõ. Kübalõ sanat- çõlar, yazarlar, şairler... Ev sahipliğini, vak- fa adõnõ veren şairin torunu Nicolas Her- nandez Guillen yapõyor. Tören başla- madan önce onunla sohbet ediyoruz. Ba- na dedesiyle Nâzõm Hikmet’in dostluğu- nu, ortak yanlarõnõ anlatõyor: “İkisi de ko- münist, ikisi de sürgün, vatanlarına hasret...” Sonunda tören saati geldi. Bahçeye açõ- lan salona girdik. Nicolas Hernandez Gu- illen’in ‘Hoş geldiniz’, Büyükelçi İnci Tü- may’õn böyle bir kutlama düzenlenme- sinden duyduğu sevinç konuşmalarõndan sonra söz Hıfzı Topuz’a verildi. 80’LİK DELİKANLI Hõfzõ Topuz’u bin yõldõr tanõrõm. Kitap- larõnõ öğrenerek, sonsuz tat alarak okurum. Söz aramõzda 86 yaşõnda olduğunu da bi- lirim. Ama o gün orada... Hõfzõ Topuz, konuşurken gençleşti, genç- leşti, gençleşti ve “Yaşasın kardeş ve ba- rışsever Türk ve Küba halkları! Viva Küba! Vanceremos!” diye yumruğu ha- vada konuşmasõnõ bitirdiğinde, karşõmda devrimci bir delikanlõ duruyordu! (Şimdi- ki gençler bilmeyebilir, ‘Vanceremos’, mutlak yeneceğiz demektir. Biz o şarkõyla öğrenmiştik: “Vanceremos, vanceremos / kıralım zincirlerimizi / Vanceremos vanceremos /Sömürüye köleliğe pay- dos.” Hõfzõ Topuz, Nâzõm’õn devrimden 3 yõl sonra Nâzõm Hikmet’in Küba ziyaretinin bire bir tanõğõydõ. 1961’de Havana dönü- şünde Nâzõm, Paris’e uğramõş ve genç Hõf- zõ Topuz’a Küba anõlarõnõ anlatmõş, “Ha- vana Röportajı”nõ teybe okumuştu. (Ay- rõntõlar dizide.) Nâzõm Hikmet Kültür ve Sanat Vakfõ adõna Özcan Arca’nõn Nâzõm Hikmet’in dizeleriyle Nâzõm’õ anlattõğõ konuşma- sõnda, düşünce ve ifade özgürlüğüne vur- gu yapmasõ bence çok önemli ve gerek- liydi. Mehmet Aksoy, “Heykel kendisi ko- nuşur” diyerek en veciz konuşmayõ yap- tõ! 300 kiloluk Nâzõm Anõtõ’nõ o salo- na getiremediğimizden Guillen Vak- fõ’na anõtõn küçük bir kopyasõnõ arma- ğan etti. Ertesi gün onunla anõt için ön- gördüğü parka gidecektim. Kübalõ yazar Dr. Guillerme Rodri- gez Rivera, Nâzõm Hikmet şiirinin Küba’daki etkisini anlattõ, Kübalõ genç şair Karel Leyva, Nâzõm için yazdõğõ şiiri okudu. (Tüm konuşmalarda çevi- ri vardõ.) MÜZİĞİN VE ŞİİRİN COŞKUSU Kübalõ Luis Manuel Molinas’õn gi- tar konseri... Ve Antalya Senfoni Or- kestrasõ Şefi Orhan Şallıel piyanonun başõna geçti. Alçakgönüllü bir açõkla- mayla programõ belirledi: 1) Geleneksel türkü ‘Bir ateş ver ci- garamı yakayım’õn piyanoda çeşitle- meleri... 2) Küba’dayõz ve her an sal- sa ritmiyle solumaktayõz. Bir deneme yaptõ: Piyanoda harmandalõyla salsayõ bu- luşturdu, sarmaş dolaş etti. Millet keyiften uçtu. 3) Zülfü Livaneli’ye saygõ sevgi yol- layõp “Karlı Kayın Ormanı”na geçti. Ve bir mucize oldu. Salona dağõlmõş olan biz Türkiye’den 35 kişi büyülenmiş gibi ön- ce mõrõldanarak, sonra gönülden şarkõya ka- tõldõk. Salondaki Kübalõlar bize bakõyor, gözyaşlarõ içinde bizi, sesimizi, Nâzõm’õn dizelerini, Zülfü’nün bestesini, Orhan’õn yüreğini gözleriyle, gönülleriyle kucaklõ- yorlardõ. İkinci bir mucize daha yaşadõk. Sahne- de Genco Erkal’õn Türkçe yorumladõğõ şi- irleri İspanyolca bir Kübalõ tiyatrocu yo- rumlayacaktõ. O sanatçõ bulundu. Claudia Rojas. Ama doğrusu hiç kimse böyle bir şey beklemiyordu. Yani o kadõn oyuncunun Genco Erkal’õn oyun tarzõnõ, yorumculu- ğunu, ruh aydõnlõğõnõ böyle yakalayacağõnõ kimse düşleyememişti. Sanki Genco Er- kal’õn dişisiydi ve Kübalõsõydõ. İkisi Nâ- zõm’õn dizeleriyle “Yaşamaya Dair”in tüm aydõnlõğõnõ, “Taranta Babu”nun tüm direncini, şairin hiç sönmeyen inan- cõnõ ve umudunu öyle bir yaşattõlar ki, o gün bugün o aydõnlõk hâlâ içimde çoğalõ- yor. Küba’daki tören mutluluğun resmiydi. [email protected] Şair Nâzõm Hikmet’in doğumunun 108. yõlõnõ Küba’da kutladõk Nâzõmsevgisindebuluşma Manga Eurovizyon’u anlatacak Kültür Servisi - Eurovizyon Müzik Yarõşmasõ’nda bu yõl ülkemizi temsil edecek olan Manga müzik topluluğu, uzun bir aradan sonra ilk kez bir programa konuk oluyor. Bugün 18.30’da NTV’de yayõmlanan Gece- Gündüz kültür ve sanat programõna konuk olacak topluluk, Eurovizyon için seçilme evrelerinden, yarõşmaya ilişkin projelerine kadar birçok konuda sunucu Yekta Kopan’la konuşacaklar. Ustaların saklı eserleri satışa çıkıyor Kültür Servisi - Ünlü İngiliz müzayede evi Christie’s, 40 yõlõ aşkõn bir zamandõr görülmemiş Picasso ve Renoir tablolarõnõ 2 Şubat’ta açõk arttõrmaya çõkarõyor. Yetkililer, Picasso’nun ikinci eşi Jacqueline’i resmettiği ‘Tête de Femme’in üç ila dört milyon sterlin; Renoir’õn banker Armand Grimpel’õn torunu Hélène Grimpel’i resmettiği ‘Mademoiselle Grimpel au Ruban Rouge’ adlõ tablonunsa 1.8 ila 2.5 milyon sterlin arasõnda alõcõ bulacağõnõ tahmin ediyor. USB bellekte 110 Kültür Servisi - Türkiye’de elektronik rock müziğin öncülerinden 110, geçtiğimiz günlerde satõşa sunduğu 3. albümü ‘Sıfır’ için farklõ bir pazarlama yöntemi geliştirdi. Adõnõ Kadõköy- Taksim arasõ otobüs hattõnõn kodundan alan topluluk, albümlerini USB bellekte piyasaya sundu. Bellekte, 10 şarkõnõn yanõ sõra, videoklipler, fotoğraflar ve duvar kâğõtlarõ gibi çalõşmalar da var. Şehirli insanõn depresif hayatõnõ ve ilişkileri anlatan ve albümün çõkõş şarkõsõ ise ‘Geri Dönme. Piyanist Orhan Şallıel piyanosuyla coşturdu (yanda). Claudia Rojas ve Genco Erkal’ın buluşması mutluluğun resmiydi (üstte sağda). Nâzım Hikmet Vakfı Müdürü Kıymet Coşkun, Heykeltıraş Mehmet Aksoy, Nicolas Guillen Vakfı Başkanı torun Guillen (üstte solda).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle