23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 OCAK 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] PARA-META-PARA MUSTAFA SÖNMEZ Havada Genel Grev Kokusu Var... Küresel kapitalizmin yakın geleceğiyle ilgili iç ferahlatıcı haber bekleyenler, bir türlü “oh!” çekemiyorlar. Çünkü, bugüne kadar küresel krize çözüm adı altında, ulus devletlerin kendi sermaye sınıfları için bütçeden, bol keseden yaptıkları kurtarma operasyonları istenen sonucu vermiş değil. Trilyonlarca doları bulan kurtarma paketlerine rağmen, arzulanan “finansal mimariyi inşa etmek” henüz söz konusu olmadığı gibi, sistemin yeni balonlar üreterek artçı depremlerle sonuçlanması an meselesi. Dubai, Japonya örneklerinde olduğu gibi, gecikmiş mayın patlamaları, “Turpun büyüğü yoksa heybede mi” sorusunu sordurtuyor. IMF, yeni kaynaklar ve yetkilerle güçlendirildi. Yaptığı kaynak enjeksiyonları ile at başı yürüyen ulusal devletlerin kurtarma operasyonları, başka cephelerde, başka çatlaklara yol açtı. Şimdi bütün dünyanın başı, açık bütçeler ve tırmanan kamu borç stokları ile dertte. Şimdi bir de devletler mali kriz yaşıyor. Faizlerde tırmanma, enflasyon korkusu gündemde. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Hong- Kong’da düzenlenen Asya Finans Forumu’nda yaptığı konuşmada, teşvik paketlerinin çok erken geri çekilmesi halinde çift dipli gerileme riski olduğundan söz etti yine. “Reformlara ve politik iradeye ihtiyacımız var” diyen Kahn, aşılamayan krizin yeni politik iklimlere geçişi de zorunlu kıldığını da ifade etmiş oluyor. Bu politik iklim değişikliğinin zımnen anti-sendikal, anti-emek muhtevada olacağından kimsenin şüphesi olmasın. Beylik laf haline gelen “çıkış stratejisi”, ulus devletleri muhatap alıyor. IMF, iyileşmeden emin değilsen “çıkma!” yani devlet desteğini azaltma, gerekiyorsa yeni paketler aç, diyor. İyi de, IMF’ye sormazlar mı, nereden geliyor bu değirmenin suyu? Daha ne kadar bütçe açığı, ne kadar borç stoku? Bu açık neyle daraltılacak, vergi kimden alınacak, harcama kimden kesilecek? İşte ortaya kocaman “sınıfsal” bir sorun geliyor. Tam da burada, yani açıklar büyütülüp vergi-harcama üstünden sermaye ayakta tutulmaya çalışılırken kabak çalışan sınıfın başına patlıyor. İşler kaybediliyor, ücretler geriliyor, güvenceler kaldırılıyor, sosyal devlet ilga edilince bir dizi sosyal, ekonomik hak da “badem oluyor”... İşte IMF’nin reform ve politik irade ihtiyacı, burada çalışan sınıfın sahne almasını kaçınılmaz kılıyor ve havaya genel grev kokusu buradan yayılıyor… 2009’un sancılarını biriktirerek 2010’a taşıyan Türkiye kapitalizminin ise başı iyice dertte. “Yükselen Avrupa”nın yüzde 6 ile en fazla küçülen ekonomisi, neoliberal gerici iktidarın adım adım ördüğü korku imparatorluğu ile krizi en derinden yaşamasına karşın, tepkisini gösteremedi. Çalışanlar ve işsizler, örgütsüz ve dağınıktı, korkak ve ümitsizdiler. Tekil çıkışların dışında, ihtiyaç duyulan bir emek cephesini oluşturamadılar. Bu basiretsizlik 2009’un ikinci yarısında kırılmaya başladı. İşçi, memur eylemlerini, şimdi tütün işçilerinin destansı direnişi toparlamaya, büyütmeye başladı. Açık olan bir şey var. Küresel kriz öncesi zaten kırılgan olan AKP yönetiminin ekonomi politikası, 2010’da da zor dikiş tutar. Küresel krizden, sıcak para çekilişi ve dış pazar kaybı yoluyla etkilenen Türkiye kapitalizmi, yeniden sıcak para girişleri olsa da, özellikle AB kaynaklı dış pazar kaybı karşısında eli kolu bağlı ve derin bir “devletin mali krizini” yaşıyor, yaşayacak. Bütçe açığı, Sosyal Güvenlik Kurumu açıkları, belediye açıkları, “yeniden hortlamış” “3 kara delik”. 1990’lı yıllarda bunlara bir de KİT açıkları ve tarım kooperatif açıkları eklenirdi. KİT’leri un ufak ettikleri için, tarım desteklerini de berhava ettikleri için bu iki “kara delik” yok gibi, ama diğer 3’ü, AKP’nin başını çok ağrıtacak. IMF anlaşması ile taze para girişi sağlasalar bile, bu açıkları daraltmak için çalışanların, tüketicilerin ümüğünü sıkmak zorundalar. Tütün işçisine bu kadar zulüm bundan. Sağlık emekçilerine, eczacılara, hastalara yüklenme bundan. Doğalgaza, otobüse, metroya zam bundan. Kölelik yasalarına dönüş niyetleri bundan. Bu saldırganlıktan geri dönemezler. Bu krizi, çalışan-çalışamayan sınıfa yüklemeden yönetemezler. Bu bir kavgaya davettir aslında. Çalışanlara, “davetleri kabulümüzdür” diyerek sokağa çıkmak ve oradan geri dönmemekten başka yapacak bir seçenek kalmıyor. Sabırlı, inançlı, akıllı, meşru, giderek büyüyen ve dallanıp budaklanan bir emek örgütlenmesi ile bu saldırıya karşı koymak, pabucu, bırakın pahalıya satmak, AKP’ye, arkasındaki sermayeye pabuç bırakmamak için elbirliği, güç birliği gerekiyor. Havada genel grev kokusu var!.. [email protected] mustafasnmz.blogspot.com Patronlar Kulübü’ne seçilen yeni başkan Ümit Boyner hõzlõ başladõ. Boyner, demokrasi vurgusu yaptõ Ekonomi Servisi - Türk Sanayicileri ve İşa- damlarõ Derneği’nin (TÜSİAD) 40’õncõ Ge- nel Kurulunda Yönetim Kurulu Başkanlõğõ’na seçilen Nazlı Ümit Boyner, Türkiye’nin sa- dece cari işlemler ve istihdam açõğõnõn ol- madõğõnõ, demokrasi açõğõnõn da bulunduğu- nu söyledi. Boyner, seçilmesinin ardõndan yaptõğõ konuşmada, demokratik açõlõmõn bir süreç olduğunu, aşamalõ planlanmamõş, stra- tejik bütünlüğe sahip olmayan ve sosyal paydaşlarla olgunlaştõrõlmamõş bir yaklaşõmõn, toplumsal dalgalanma ve kutuplaşmayõ daha da arttõrabileceğine dikkat çekti. Boyner’in konuşmasõnda dikkat çeken un- surlarõ şöyle özetlemek mümkün: TÜSİAD Türkiye’nin en etkili, entelek- tüel çizgisi sağlam, bağõmsõz sivil toplum ör- gütüdür. Bir çõkar grubu değil, TÜSİAD Türkiye’nin en önemli baskõ grubudur. Bu yüzden TÜSİAD iktidarlar ve muhalefet ta- rafõndan çok tavsiye edilmesine rağmen yõl- lardõr sadece kendi işine bakamaz. Rasgele bir dernek değildir. Hani bir köprüydük, medeniyetler ittifa- kõ için örnek ülke bizdik. Hoşgörünün binlerce kültürün beşiğiydik, ne oldu bize? Sorunla- rõmõzõ birlikte çözmek yerine herkesten, her şeyden şüphe duyuyoruz. Konuşmuyoruz, ba- ğõrõyoruz. Dinlemiyoruz, dinleniyoruz. Gerçeklerle yüzleşmek yerine komplo teo- rileri üretiyoruz. Huzura hasretiz. Gergin bir toplum olarak yaşamaktan yorulduk. Daha müreffeh bir Türkiye istiyoruz. Gençlerimizin canõnõ ve geleceğini daha gü- vende hissettiği, iş ve aş bulabildiği bir Tür- kiye istiyoruz. Kendine güvenen bir Türkiye özlüyoruz. TÜSİAD’a iki kez arka arkaya kadõn baş- kan seçerken ülkemizin bir bölgesinde töre ci- nayetlerine kurban giden kadõnlarõ, 18-30 yaş arasõ gençlerimizin yüzde 30’a yakõnõ iş- sizken gençleri unutabilir miyiz? Bugünkü dünyada durup bek- leyemeyiz, ama kimseyi geride bõ- rakmadan el ele ilerleyebiliriz. Alay eder gibi... 12 Eylül rejiminin kurulmasõn- dan 30 yõl sonra hâlâ o dönemin “dar- be anayasasıyla” yönetilmeyi içi- mize sindiremiyoruz. Temsil adaleti kavramõy- la alay edercesine bu yüz- de 10’luk seçim barajõ hemen kaldõrõlsõn isti- yoruz. 2007’de hükümet AB hayalinin neredey- se dalga geçilir bir söy- leme indirgenmesini kabul etmiyoruz. TÜSİAD yeni Yönetim Kurulu, siyasi partileri oligarşik yapõlara döndüren, Siyasi Partiler Yasasõ’ndan ve Seçim Kanunu’ndan, bir türlü bunlarõ değiştirmeyen zihniyetten şikâyetçi. “Sorunlarõ çözmeden hõzla koşmaya çalõşõyoruz. El ele vermezsek, sõkõlmõş yumruklarõ açõp el sõkõşmazsak çözemeyeceğiz. Ruhlarõmõz rahat etmeyecek.” Ruhlarımız rahat değil “TÜSİAD’a iki kez arka arkaya kadõn başkan seçerken ülkemizin bir bölgesinde töre cinayetlerine kurban giden kadõnlarõmõzõ unutabilir miyiz? Toplumla daha çok paylaşõm içinde bir TÜSİAD hayal ediyoruz.” Kadınları unutmadı BAYAZIT VE DİNÇER BAŞKAN YARDIMCISI Genel kurulda kullanılan 200 oyun 198’ini alan Ümit Boyner, 2007-2009 arasında başkanlık görevini sürdüren Arzuhan Doğan Yalçındağ’dan görevi teslim alırken Tayfun Bayazıt ve Haluk Dinçer başkan yardımcıları oldu. TÜSİAD yönetim kurulunda yer alan diğer isimler de; Cansen Başaran Symes, Lucien Arkas, Mehmet Ali Aydınlar, Erman Ilıcak, Ali Kibar, Volkan Vural, Muharrem Yılmaz ve Zafer Ali Yavan oldu. Boyner, şubatta hem TÜSİAD üyeleriyle hem de kamuoyuyla 2010-2011 programını paylaşacaklarını açıkladı. Arzuhan Yalçındağ: Yenibaskıodaklarıyaratılmasın TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanlõğõ’nõ Boyner’e devreden Arzuhan Doğan Yalçındağ, attõklarõ her adõmda demokrasinin derinleşmesi, re- kabet gücünün arttõrõlmasõ, ekonominin güçlenmesi, hukukun üstünlüğünün yerleşmesi hedeflerini kendilerine rehber bellediklerini söyledi. Yalçõn- dağ, “Bugün de baskıcı yapıların kırılmasından nasıl memnuniyet du- yuyorsak yeni yapılanmada hukukun temel ilkelerinin çiğnen- mesinden, yeni baskı odakları yaratılması ihtimalinden de o denli rahatsızlık hissediyoruz” dedi. Önümüzdeki dönemde doğrudan mevcut işsizlere yönelik ak- tif işgücü politikalarõ geliştirmenin önemine işaret eden Yalçõndağ, gelecek yõllarda gerçekleşecek büyümenin işsizlik olgusunu, an- cak sõnõrlõ olarak kontrol edebileceğini, bu yönde atõlmõş esnek işgücü piyasasõnõ desteklediklerini söyledi. 2010’lu yõllarda dünyanõn geçen 10 yõlõn miras bõraktõğõ sorun- larla uğraşmayõ sürdüreceğinin altõnõ çizen Yalçõndağ, Türkiye’nin de önünde bu 10 yõlõ ve ötesini kurgulamak gibi bir görev, da- ha doğrusu bir zorunluluk olduğunu ifade ederek, “Es- ki yapımız, zihniyetimiz ve alışkanlıklarımızla 21. yüzyıla ayak uyduramayacağımız belli oldu. Yıl- lardır söylediğimizi bugün yine tekrarlıyoruz; Si- yasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası değişmelidir. Siyaset ve toplum arasındaki bağlar güçlendi- rilmeli, kontrol-denge mekanizmaları iyi işletil- meli ve yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı tam an- lamıyla sağlanmalıdır. Bunlar gerçekleşmeden de- mokrasimizin derinleşmesi de, adil bir temsile ka- vuşmamız da söz konusu olamaz” dedi. TÜSİAD, güce değil uzlaşmaya inanan bir topluluk TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanõ Mustafa Koç, “Sa- mimi olarak TÜSİAD’ın güç ve etki kaybettiğini düşünen ve bun- dan endişe duyan dostlarımıza da şunları söylemek isterim; Birincisi ‘güç’ bizim tercih ettiğimiz bir kavram değil. Biz demokrasiler- de güç kullanmaya değil konsensusa, uzlaşmaya inanan bir top- luluğuz” dedi. Koç, TÜSİAD Genel Kurul’unda video konferansla yaptõğõ konuşmada, TÜSİAD’õn ülkede kurumsal yapõsõnõ yerleştirmiş nadir sivil örgütlerden biri olduğunu söyledi. Koç şöyle deva etti: “Hemen her hükümet, övgü ve takdirlerimizi mem- nuniyetle karşılarken gerektiği zaman yö- nelttiğimiz eleştirilerimizden ise fazlasıyla rahatsız olmuş, hatta zaman zaman ko- nuşmamızı engellemek için demokrasiler- de olmaması gereken tarzda polemikler ya- ratmış, baskılar uygulamıştır. Bizim etkili olma ölçütümüz, hükümetlere yakın ol- mak değil. Diyalog kanallarının açık olma- sı, ülke çıkarlarını savunduğumuzun anla- şılması yeterli. 39 yıllık tarihimiz bize göster- di ki, niyetimiz ve bakış açımız bugün anlaşılmazsa, yarın anlaşılıyor. Bizim etkili olma ölçütümüz, iyi muhalefet yapmak da değil. Bu bizim işimiz de- ğil. Biz, konumların değil konuların savu- nucusuyuz. Herkes kendi işini doğru ya- parsa bütün bunlara ihtiyaç kalmaz.” Eski başkandan yenisine tavsiye: Polemiğe girme OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Başkanlõktan ayrõlan Yalçõndağ, üç yõldõr yönetim kurulunda birlikte çalõştõğõ Ümit Boyner’e şu önerilerde bulundu: Polemiğe girme. Ama ben de çok dikkatli dav- ranmama rağmen, bazen kaçõnõlmaz oluyor. Eşler fe- dakâr ama çocuklar nezdinde biraz sõkõntõ çekiliyor. Çok iyi hazõrlanmak ve çalõşmak gerekiyor. Yalçõndağ, grup- ta yeni bir yapõlanmaya gittikleri için yoğun bir tem- ponun kendisini beklediğini söyledi. TÜSİAD’da 3. Boyner dönemi. Daha önce Osman Boyner başkan yardõmcõlõğõ, Cem Boyner de başkanlõk yapmõştõ. Ümit Boyner de 280 üyenin katõldõğõ seçim- lerde kullanõlan 200 oyun 198’sini alarak başkan oldu. Genel kurulda seçime geçilmeden önce ilk kez “Ai- le fotoğrafı’ çekildi. Sahne- ye kurulan platforma çõkan yaklaşõk 280 TÜSİAD üye- si objektiflere poz verdi. Fo- toğraf çekiminden önce eski başkanlardan Erkut Yücaoğlu, TÜSİAD’õn ilk kadõn üyesi Güler Sabancı’yõ da yanõna alarak ilk kadõn baş- kan Yalçõndağ’a plaket verdi. Sabancõ, TÜSİAD’da 11 yõl boyunca tek kadõn üye olarak görev yaptõğõnõ belirtti. Paramızla küfrediyorlardı. TÜSİAD’õn kurucu üyelerinden İbrahim Bodur, kürsüye “Sizi dünya gö- züyle bir kez daha göreyim diye söz aldım” diyerek çõktõ. Sağlõk sorunlarõ nedeniyle güçlükle yürüyen Bo- dur, “Derneğin bugüne nasıl geldiğini bilen birkaç kişiden biriyim. 1970’li yıllarda basın bize komprador falan diye küfrediyordu. O zaman Cumhuriyet gazetesini 10 bin liraya almak müm- kündü ama Vehbi Bey (Koç) istemedi. Biz işadam- ları olarak gazetelere ilan veriyorduk yani para ve- rip kendimize küfrettiriyorduk. O yıllarda bizi tek destekleyen Dünya gazetesinin sahibi Bedii Faik’ti. Ancak gazetenin tirajı gittikçe düşüyordu ve resmi ilanları alamıyordu. Biz de bir grup işadamı gaze- teye abone olarak yaşatmaya çalıştık. Ancak Veh- bi Bey, TÜSİAD’ı kurmanın en doğru yol olduğu- nu söyledi. 12 kişiyle kuruldu dernek; 4 kişi kaldık, ben, Osman Boyner, Selçuk Yaşar ve Feyyaz Berker” dedi, Artõk dernekte kadõn- lar dönemin başladõğõnõ an- latan Bodur, derneğin adõ- nõ da TÜSİHAD (Türkiye Sanayici, İşadamlarõ ve Ha- nõmlarõ Derneği) olarak önerdi. Feyyaz Berker TE- MA’nõn fikir babasõnõn da Vehbi Koç olduğunu söy- ledi. Berker, “İnönü, Veh- bi Bey’e TOBB’un ku- rucu başkanı olmasını önerdi. Vehbi Bey de kabul etti ama iki ay sonra ‘Pa- şam siyaset ile ticaret bir arada olmuyor’ diyerek bı- raktı” sözleriyle anõlarõnõ paylaştõ. Berker, “Biz öbür tarafa gidince bir TÜSİAD daha kuracağız” dedi. Kadınlar bir kez geldi mi gitmez. Genel kurulun ardõndan tebrikleri kabul eden Ümit Boyner, son olarak kapõda kendisini bekleyen eşi Cem Boyner’in yanõna gitti. Cem Boyner, kameralarõn önünde eşine sarõlarak öptü. Ümit Boyner’in kayõnpederi Osman Boyner ‘Ha- nımlar bir kez böyle başa geçti mi bir daha erkek- lere sıra gelmez’ diye takõldõ. Osman Boyner, oğlunu da uyararak “Artık sen daha az konuşmalısın” dedi. Darısı diğer derneklere ÖZLEM YÜZAK TÜSİAD’õn 40. Genel Kurulu’ndan bir gün ön- ce, Sabancõ Vakfõ’nõn Birleşmiş Milletler ile ortak yürüttüğü ‘Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı’nõn kapanõş toplantõsõ dolayõsõyla Sabancõ Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Güler Sabancı ile Ankara yollarõndaydõk. 10 yõl boyunca TÜSİ- AD’da tek kadõn üye olarak görev yapan ve tek ba- şõna savaş veren Sabancõ TÜSİAD’a art arda ikin- ci kez bir kadõn başkanõn seçilmesinden hayli keyifli. “1984’de o dönem başkanlığı yürüten rahmetli Ali Koçman’a TÜSİAD’la ilgili olarak ‘Ne kadar antisosyal bir derneksiniz. Sadece erkek üyelerden oluşuyorsunuz’ diye serzenişte bulunmuştum. 1987’de yönetime girdim. Uzun yıllar boyunca, başta Turgut Özal olmak üzere TÜSİAD toplan- tılarına katılanlar ‘Hanõmefendi ve Beyefendiler..’ diye sözlerine başlarken o koltuklarda tek kadın olarak ben oturdum” diyen Sabancõ kadõnlarõn yö- netime girmesinin hiç de kolay olmadõğõnõ söyledi. Güler Sabancõ “Rahmetli Sakıp Sabancı’nın be- ni tek başına hazırlaması yeterli olmazdı. Bu yüz- den amcalarım ve kuzenlerimin bana verdikle- ri destek ve objektif olmaları da son derece önem- li” derken “darısı diğer derneklerin başına” di- ye eklemeyi de ihmal etmedi. Demokrasi açõğõ da var Zihniyetten şikâyet Nazlı Ümit Boyner Mustafa Koç ENKAZ DEVRALMADI TÜSİAD’õn 2009 gelirleri 11 milyon 173 bin lira, giderleri de 10 milyon 5 bin lira olarak gerçekleşti. 2009’da toplam bütçenin yüzde 11’i kadar gelir fazlasõ verildi. 2010 için de 11 milyon 79 bin lira gelir, 10 milyon 879 bin lira da gider ve 200 bin lira gelir fazlasõ öngörüldü. Herhangi bir artõş yapõlmayan aidatlar da yine 19 bin 500 lira olarak kaldõ. İ Z L E N İ M . . . İ Z L E N İ M . . . İ Z L E N İ M . . .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle