20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 5 EYLÜL 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Feodal Yapı... Öğle saatlerinde gazeteden çıktım Şişli’de dolaştım, alışveriş merkezine gidip bir kahve iç- tim... Son iki aydır alışveriş merkezinde Suriye, Irak ve İran’dan gelen turistler alışveriş yapıyorlar. Gruplar halinde dolaşıyorlar... Kimileri kara çarşaflı, kimileri başı açık... Erkekler kadınlar, ayakkabı, gömlek, takım el- bise alıyorlar durmadan... 10-15 çift kundura, gömlek, pantolon, tişört alan erkekler, bir o kadar giysi, ayakkabı alan kadın- lar... Sigara yasağı alışveriş merkezlerindeki ka- feleri, lokantaları etkilemişti. Buna çözüm bulundu. Alışveriş merkezleri açık alanları hemen kullanı- ma açtılar. Böylece beklenmedik bir gelir elde et- tiler. Beklenmedik gelir, kriz döneminde işe yaradı! Ben buna “sigara açılımı” diyorum... Kış aylarında ne olacak, orası belli değil, ama konuştuğum bazı işletme sahipleri, brandayla üzerini örtüp, elektrik sobaları koyacaklarını söylediler. Alışveriş merkezinde bazı firma yetkilileriyle ko- nuştum. İşlerin beklenenin üzerinde olduğunu, Arap ülkelerinden gelen turistlerin kendilerini kurtardığını anlattılar. Kahvemi açık havada bir kafede yudumlarken tanıdık garson yanıma yaklaşıp sordu: “Ağabey ne olacak bu Kürt açılımı? Şimdi de Er- meni açılımı çıktı?” Garsona, “Sen nerelisin?” dedim. Garson, “Ai- lem Batmanlı, Kürt kökenliyiz. Ama ben İstanbul’da doğdum. Doğma büyüme İstanbullu.” Garson 20 yaşlarındaydı ve İstanbul Hukuk Fa- kültesi’nde okuyordu. Babası belediyede işçi olarak çalışıyordu. Anlatmaya devam etti: “Ben okumak için çalışmak zorundayım. Beş kar- deşiz. Bir ağabeyim doktor ve Ankara’da görev- li. Ben de hukuk okuyorum. Üç kız kardeşim de ilköğretimde okuyor.” Genç, işsizlikten, yoksulluktan ve yolsuzluktan söz etti... Dedim ki: “Sen ne diyorsun Kürt açılımına?” Gülerek yanıt verdi: “Ağabey, önce karnım doymalı benim. Gerisi fa- so fiso... Bazı Kürt gençleri biliyorum, lastik ya- kıp eylem yapıyorlar, belediye otobüslerini ya- kıyorlar. Bunların hepsi işsiz-güçsüz. Yapacak bir şeyleri yok. Onun için de bu tür eylemlere girişi- yorlar. Ama ülkeyi yönetenler bu gerçeği bilmiyor.” Ülke gerçeklerini bilmeyenler salt yöneticiler mi? Son günlerde yazılıp çizilenlere, TV ekranların- da yorum yapan kimi sözde liberallere bakıyorum “Güçlü Ordu-Güçlü Türkiye” afişlerinden ra- hatsızlık duyuyorlar. Bunun ırkçılık olduğunu, hiçbir Avrupa ülkesinde ordunun böyle bir afişleme yapamadığını söylü- yorlar. Askere karşı acımasız bir saldırı var... Askeri yıpratmak kimin işine yarar? Elbet asker eleştirilmeli, JİTEM sorgulanmalı, 90’lı yıllardaki faili meçhul cinayetlerin üzerine gi- dilmeli, devlet içindeki çeteler asker-sivil gö- zetmeksizin çökertilmeli! Öteden beri Ergenekon soruşturmasının önem- li olduğunu, ancak işin giderek sulandırıldığını, bun- dan da gerçek suçluların yararlanacağını yazıyo- rum. Cumhuriyet’e atılan bombalar, Danıştay bas- kını, Hrant Dink cinayeti, Malatya Zirve Yayın- evi katliamı. Türkiye’de insan hakları ihlallerinin sürdüğünü, hukukun üstünlüğü ilkesinin çiğnendiğini, de- mokrasi ve özgürlüklerin bir yaşam biçimi olma- sı gerektiğini bunca yıldır konuşuyoruz. Bir milim yol aldık mı? Orhan Bursalı’nın yazısını okudunuz. TSK okullarından atılan öğrenciler, sınavsız üniversi- teye alınıyor, kimi DTP’liler, Şeyh Sait, Dersim, Ağ- rı isyanlarının hesabını soruyor... Nurcular, Kürt so- rununun Said Nursi’nin çizdiği yol haritasıyla çö- zümleneceğini açık açık söylüyor. Ülkemin Türk ve Kürt gençleri üniversitede okurken garsonluk yapıyor... Türk ve Kürt gençleri ekmek, aş peşinde, üni- versite harçlarını yatıramamanın acısı içinde. Güneydoğu’da okul var öğretmen yok, hasta- ne var doktor yok! Hakkâri ve çevresindeki hastalar, tedavi olmak için İran’a gidiyorlar... Sanatın içine tükürüldüğü, kadın heykellerinin kaldırıldığı, feodal yapının egemen olduğu ül- kelerde ne sınıfsal ne de toplumsal bilinç geli- şir... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Çağlayan: Kasıt değil, işgüzarlık İstanbul Haber Servisi - Devlet Bakanõ Zafer Çağlayan, İstanbul’dan uçakla İzmir’e hareketinden önce Atatürk Havalimanõ’nda gazetecilere yaptõğõ açõklamada, Çin Halk Cumhuriyeti’nden ayrõlõşõ sõrasõnda Urumçi Havaalanõ’nda yaşanan gerginliğe ilişkin, “Urumçi Havaalanõ’nda bir kasõt söz konusu değil. Sadece orada bir işgüzarlõk, iş bilmezlik var” dedi. Çağlayan, Çin ve Türkmenistan’a yaptõğõ ziyaretleri değerlendirerek çok yararlõ görüşmeler yaptõklarõnõ söyledi. Savcılar hakkında suç duyurusu İstanbul Haber Servisi - İkinci Ergenekon davasõnõn tutuklu sanõklarõndan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün avukatõ Ali Rõza Dizdar, soruşturmayõ yürüten savcõlar Zekeriya Öz, Ercan Şafak, Fikret Seçen ve Murat Yönder hakkõnda suç duyurusunda bulundu. Dizdar, Adalet Bakanlõğõ’na ulaştõrõlmak üzere hazõrladõğõ 6 sayfalõk suç duyurusu dilekçesini, Sultanahmet’teki İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na verdi. Dilekçede, soruşturmayõ yürüten savcõlarõn “görevi kötüye kullanmak”, “haber alma hakkõnõ kõsõtlamak”, “mahkemeyi ve kamuoyunu yanõlgõya sokmak”, “delilleri lüzumsuz karartmak” suçlarõnõ işledikleri iddia edildi. Şehitlikte açılım gerginliği İstanbul Haber Servisi - Emekçi Kadõnlar Derneği üyeleri Edirnekapõ Şehitliği’nde bir araya gelerek “Artõk yeter. Çocuklarõmõz ölmesin. Onurlu bir barõş istiyoruz” pankartõ açtõ ve “demokratik açõlõm” çalõşmalarõna destek verdiklerini söylediler. Burada bulunan bazõ şehit yakõnlarõ ise açõklama yapan gruptan şehitliği terk etmesini isteyerek “Şehitler ölmez vatan bölünmez, sizi burada istemiyoruz” sloganlarõ attõ. Gruba müdahale etmek isteyen şehit yakõnlarõ, çevrede yoğun önlemler alan polislerce engellendi. Basõn mensuplarõ için hazõrlanan bülteni yõrtan Gökhan D, kimlik tespiti yapõlmak üzere emniyete götürüldü. Avukatlar eylem yapacak BURSA (AA) - Bursa Barosu avukatlarõnõn yeni adli yõla eylemle başlayacağõ bildirildi. Bursa Barosu Başkanõ Avukat Zeki Kahraman, yaptõğõ açõklamada, adliye yerinin belirlenmesi konusundaki talep ve önerilerini ilgili makamlara ve kamuoyuna duyurmak amacõyla 7 Eylül’de eylem yapacaklarõnõ kaydetti. Eyleme katõlacak avukatlarõn Bursa Adliye Sarayõ önünden başlayõp Kent Meydanõ’na kadar yürüyeceğini ifade eden Kahraman, eyleme Ahenk ve Hukuk Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Hukuki Araştõrmalar Derneği’nin de destek verdiğini kaydetti. Diyarbakır’da 10 yaşındaki kız çocuğunun arkadaşlarıyla oyun olarak başlat- tığı Kürtçe dersler, savcılık takibinde. İstanbul Haber Servisi - İstanbul Barosu Başkanõ Mu- ammer Aydın, AKP hükü- metinin “Yargı Reformu Strateji Taslağı” çalõşmala- rõ hakkõnda İstanbul Baro- su’nun görüşünü almadõğõnõ belirterek “Yargı bağımsız- lığı kavramı her günkünden daha da geriye gitmiş ve si- yasi iktidarın ‘el atmasõ’ noktasına gelmiştir. İktidar yargı reformu adı altında Hâkimler ve Savcılar Yük- sek Kurulu (HSYK), Ana- yasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay’ın yapısını de- ğiştirerek, kendi anlayışı- na uygun dilediği kişileri yüksek yargıya yerleştire- cektir” uyarõsõnda bulundu. Muammer Aydõn, 7 Eylül Pazartesi günü başlayacak olan yeni yargõ yõlõna ilişkin Beyoğlu’ndaki İstanbul Ba- rosu Orhan Apaydõn Konfe- rans Salonu’nda dün basõn toplantõsõ düzenledi. Aydõn, AKP hükümetince hazõrlõklarõ süren Yargõ Re- formu Taslağõ’nda yer alan Anayasa Mahkemesi ile HSYK üyelerinin TBMM tarafõndan belirlenmesi yö- nündeki çalõşmalarõn yargõ bağõmsõzlõğõnõ zedelediğini belirterek “TBMM’nin çı- kardığı yasa ve kararları denetleyen yüksek mahke- me üyelerinin, yine Meclis tarafından seçilmesi hu- kukla bağdaşmaz. Hâkim ve savcıların yasal ve de- mokratik sesi olan YAR- SAV’ı kapatmak için uğraş veren anlayış, YARSAV Başkanı hakkındaki asıl- sız iddiaları dikkate ala- rak soruşturma açarken hakkında yüzlerce yakınma olan savcı ve hâkimler için hiçbir işlem yapmıyor. Bir- kaç savcı ve yargıcın yer- lerinin değişmemesi için si- yasi iktidar, HSYK’yi ki- litlemeyi dahi göze alır ha- le gelmiştir” dedi. Muammer Aydõn, 2005’te yürürlüğe gi- ren Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Ceza Muhakeme- si Kanunu’ndaki (CMK) ki- mi uygulamalarõn Yargõtay denetiminden geçmemiş ol- masõna karşõn tüm davalarda uygulandõğõnõ belirterek şöy- le devam etti: “Birçok savcı ve yargıç kendine özgü usuller, yön- temler oluşturarak kovuş- turmalar yapıyor. CMK’ye göre duruşma salonunda her türlü görüntü ve ses kaydı yapan aletler kulla- nılamaz. Bu hüküm mah- keme heyetini de bağlar. Ancak Silivri’de duruşma salonunda hâkimler, savcı- lar ve avukatların önlerin- deki her tür evrakı kayıt al- tına alan bir sistem kurul- du. Kayıtlar ise 3 hafta- dan önce tutanaklara iş- lenmeyerek, şüpheli ve sa- nıkların savunma hakları kısıtlanıyor. Silivri’de görev yapan meslektaşlarımızın cep telefonlarına duruşma günlerinde el konularak, aileleri, müvekkilleri ve bü- rolarıyla tüm iletişimleri kesiliyor. Avukatların ofis- leri, konutları yasadışı din- lenerek, dinleme kayıtları iddianamelere konuldu. Hâkim ve savcılarımız bu yolla, baskı, sindirme, kor- ku ve yıldırmaya maruz bırakılmaktadır.” Hukukçulara çağrı Hükümetin “Demokratik Açılım” çalõşmalarõnõ da de- ğerlendiren Muammer Ay- dõn, “Türkiye bir yandan laiklik ve çağdaşlık karşıtı hareketlerle diğer yandan da etnik bölme ve parçalamayı hedefleyen güçlerle karşı karşıyadır. Siyasal iktidar bu durumu görmekten uzak politika sergiliyor” dedi. Yar- gõ mensuplarõna Atatürk il- kelerini, laik, sosyal hukuk devleti anlayõşõnõ cesaretle sa- vunun çağrõsõnda da bulunan Aydõn, şunlarõ dile getirdi: “Bugün, milyonların ka- tıldığı Cumhuriyet Mi- tingleri, ‘sözde’ toplumsal refleks olarak nitelendiri- lerek, dava iddianamele- rine konulmaktadır. Ana- yasanın 3’üncü maddesinin kaldırılmasını söylemeye cesaret edemeyenler, bu- gün ‘Türkiye Cumhuriyeti AKP hükümetince hazõrlõklarõ süren Yargõ Reformu Taslağõ’nda yer alan Anayasa Mahkemesi ile HSYK üyelerinin TBMM tarafõndan belirlenmesi yönündeki çalõşmalarõn yargõ bağõmsõzlõğõnõ zedelediğini belirten Muammer Aydõn, “TBMM’nin çõkardõğõ yasa ve kararlarõ denetleyen yüksek mahkeme üyelerinin, yine Meclis tarafõndan seçilmesi hukukla bağdaşmaz” dedi. Aydõn, yargõ mensuplarõna “Laik, sosyal hukuk devletini cesaretle savunun” çağrõsõnda bulundu. devletinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür’ hük- münün kaldırılması ge- rektiğini ileri sürüyorlar. Sosyal ve laik hukuk dev- leti yerine basit çizgileriy- le bir ‘polis devleti’ inşa edilmiştir. Üniversiteler, cemaatler ve yandaşlarıy- la doldu. YÖK, deyim ye- rindeyse ‘YOK’ olmuştur. Bir kısım basın yalan, ifti- ra ve karalama kampan- yalarıyla toplumu bölmek için var gücüyle çalışmak- tadır.” Baro hukuk dışı davranmaz Aydõn, bazõ yayõn organla- rõnda yer alan ve İstanbul Barosu’nun Teknik Takip Komisyonu kurarak Ergene- kon davasõnõ etkilemek iste- diği yönündeki haberleri sert bir dille eleştirerek baronun hukuk dõşõ oluşumun içinde bulunmayacağõnõ söyledi. Aydõn, “İstanbul Baro- su, davayı yalnızca yönetim kurulu üyeleri aracılığıyla izliyor. Baroda kayıtlı 25 bin 500 avukat kendi çalış- ma gruplarını kurabilir. Levent Ersöz’ün avukatı- nın da içinde bulunduğu birkaç avukat da bir çalış- ma grubu kurarak, med- yada yer alan bir rapor hazırlamışlar. Rapor, bize 2 Eylül’de ulaştı, ancak he- nüz incelemedik” dedi. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Hakkõn- da Adalet Bakanlõğõ tara- fõndan inceleme başlatõlan Sincan 1. Ağõr Ceza Mah- kemesi Başkanõ Osman Kaçmaz, kendisi üzerin- den yargõnõn yõpratõlma- ya çalõşõldõğõnõ belirte- rek, “Engizisyon yargı- lamasına döndü bu iş” dedi. Kaçmaz dün NTV’nin sorularõnõ yanõtladõ. Kaç- maz, “Cumhurbaşkanı ve Başbakan’la ilgili verdiğiniz kararın he- men ardından görev- den alınmamız istendi. Bunun ardından da bir teftiş süreci başladı ve 2 aydır devam ediyor. Ne- ler yaşanıyor Teftiş Ku- rulu ve sizin aranızda” sorusuna şu yanõtõ verdi: “Valla bilemiyorum ama engizisyon yargıla- masına döndü bu iş. Be- nim üzerimden yargının yıpratılmasına çok üzül- düm, çok kırgınım. Yar- gı benim üzerimden yıp- ratılıyor. Bunu hazme- demiyorum. Neden ben? Bugünkü basın- dan gördüğüm, izledi- ğim kadarıyla görüyo- rum ki gerçekten hedef seçilmişim. Ama verdi- ğim kararların hepsi- nin arkasındayım. Bun- dan sonra vereceğim kararların da arkasın- dayım. Ben hukukun dışına hiçbir zaman çık- madım, çıkmayacağım da.” “Verdiğiniz kararlar nedeni ile mi hedef se- çildiniz” sorusuna Kaç- maz, “Bugün basındaki haberleri görünce öyle düşünüyorum: Birta- kım medya bu konuda yayınlar yapıyor. Be- nim o yayınlara karşılık bunların hangi dayana- ğa, hangi belgeye da- yandığını bilmek için, istediğim halde bana ve- rilmeyen belgeler maa- lesef hem de imzasız bir şekilde basına sızdırıl- mış. Bunu halkımızın, kamuoyunun takdirine sunuyorum” yanõtõnõ verdi. Kaçmaz, “Başba- kan ve Cumhurbaşkanı ile ilgili kararlarınızın arkasında mısınız” so- rusu üzerine, “Kesinlik- le. Herkesle bunu tartı- şırım. Zaten gerçek hu- kukçular bunun doğru olduğuna inanıyorlar, biliyorlar” yanõtõnõ verdi. Benim üzerimden yargı yıpratılıyor KAÇMAZ: Yol haritasõ yõlan hikâyesine dönüşen PKK lideri hem suçladõ hem tehdit etti Öcalan DTP’lileri de eleştirdi DİYARBAKIR (Cumhuri- yet Bürosu) - PKK lideri Ab- dullah Öcalan’õn 20 Ağustos’ta cezaevi yönetimine verildiği açõklanan “yol haritası” yõlan hi- kâyesine döndü. Avukatlar bu hafta da yol haritasõnõ alamadõ. Yol haritasõnõn devlette olduğu- nu belirten Öcalan ise ayrõntõ ver- meden çözüm önerilerinin altõ başlõk altõnda olduğunu, üç mad- delik de eylem planõ bulundu- ğunu ifade etti. Fõrat Haber Ajansõ’nõn habe- rine göre Öcalan, avukatlarõyla son görüşmesinde son siyasi ge- lişmeleri değerlendirdi. Hükü- metin çok zorlandõğõnõ ileri süren Öcalan, “Hükümetin açıkla- malarından hâlâ ortada bir şeyin olmadığı anlaşılıyor. Yol haritası devletin elindedir, in- celiyorlardır herhalde” dedi. Ne söyleyeceğinin herkes tarafõn- dan merak edildiğini belirten Öcalan, “Sadece DTP değil, di- ğerlerini de bir noktada aşacağı görülüyor. Benden ne bekli- yorlar, bundan sonrasını be- nim üstlenmemi bekliyorlar herhalde. Benden bir şeyler isteniyorsa, bana sorumluluk yükleniyorsa önümün açılma- sı gerekir” diye konuştu. “Şu andaki süreçte bir şey geliştirilmezse, Demirel döne- mindeki gibi bir yeşil ışık ya- kılması durumunda ortalık kan revan olur” diyerek tehdit eden Öcalan, “Herkesin bu ko- nuda uyanık olması gerekir. İş- te demokratik çözüm geliş- mezse, toplu katliamlar yaşa- nır. Urfa’daki, Silopi’deki kat- liamlar gibi. DTP’liler de öl- dürülebilirler, nasıl öldürül- düklerini bilemeyebilirler” de- di. Hükümetin adõm atmamasõ halinde diğer hükümetler gibi da- ğõlacağõnõ öne süren Öcalan, PKK’nin de kendisini savunabi- leceğini belirterek şunlarõ söyle- di: “Demokratik çözüm geliş- mezse Türkiye 1990’larda, 2005’te ortaya çıkan savaştan çok daha yüksek seviyede bir savaşla yüz yüze kalabilir. Kürtlerin sorunu ulus sorunu değildir, varlık sorunudur. Ay- rıca Türkiye’nin sorunu, Tür- kiye’nin bütünlüğü sorunu de- ğildir. Bu DTP’liler de bazen ne konuştuklarını bilmiyor- lar. Bir taraf diyor ‘Aman bö- lündük, bölecekler bizi’.. öbür taraf da diyor ki ‘Ayrõlma, bö- lünme tartõşõlõr’. Hayır böyle değil, ikisi de değil. Benim sun- duğum çözüm, Türkiye’nin uzun vadeli geleceğini kazanma projesidir. Sayın Erdoğan’dan rica ediyorum. Bizim bu soru- nun çözümünde engel olma durumumuz olmaz. Tam tersi.. elimizden gelen desteği vere- ceğimizi belirtiyoruz.” Yol haritasõnda altõ başlõk al- tõnda çözüm önerileri sunduğu- nu dile getiren Öcalan, birinci- sinin giriş kõsmõ olduğunu ve il- kelerin yer aldõğõnõ söyledi. Öca- lan ayrõca yol haritasõnda üç maddelik de eylem planõ oldu- ğunu ifade ederek “Bunları bu- rada ayrıntılarıyla anlatma- yacağım. Galiba basında söy- lediklerim cımbızlanarak aleyhte propagandaya dönüş- türülüyor. Geçsinler bunları, biraz dürüst olsunlar. Böyle ucuz yaklaşımlara girmesinler” diye konuştu. Konuşmasõnda Tuncelilileri Aleviliği bilmemekle suçlayan Öcalan, burada Alevi Kültür Merkezi kurulmasõnõ, Şanlõur- fa’da dinler araştõrmasõ yapõl- masõnõ, Diyarbakõr’da ise “ken- dilerine yakın olanların” İsla- mi Kültür Derneği kurmalarõnõ önerdi. İmralõ’ya mahkûm getirilece- ğine ilişkin de konuşan Öcalan, “Eğer basına yansıdığı gibi İmralı’ya getirilecek olanla- rın içinde Türk Solu, Hizbul- lah, İBDA-C ve çete suçların- dan hüküm giyenler olacaksa bu o zaman imha amaçlı bir yaklaşımdır” dedi. Hazõrladõğõ yol haritasõnõn devlette olduğunu söyleyen PKK lideri, “Demokratik çözüm gelişmezse Türkiye 1990’larda, 2005’te ortaya çõkan savaştan çok daha yüksek seviyede bir savaşla yüz yüze kalabilir” dedi. Öcalan, avukatlarõna yaptõğõ açõklamada kendisini çözümün taraflarõndan biri olarak gören DTP’liler için de “Bazen ne konuştuklarõnõ bilmiyorlar” yorumunu yaptõ. İstanbul Barosu Başkanõ Aydõn, ‘Yargõ Reformu Taslağõ’ çalõşmalarõnõ sert bir dille eleştirdi Yargõyacesaretçağrõsõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle