20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 30 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Bahçeli’nin Hedefi Ne? MHP Genel Başkanı Bahçeli, Erdoğan’ın “Kürt açılımı” projesinin aslında AKP’nin yumuşak karnı ol- duğuna inanıyor. Bu nedenle de iktidara yönelik hü- cum ve eleştirilerini, sürekli olarak “hain bir yıkım projesi” olarak nitelendirdiği bu projeyi hedef alarak sürdürüyor. 3 Ekim’de toplanacak olan AKP Büyük Kongresi öncesinde, dünkü basın toplantısında da söylemle- rinin dozunu arttırarak yaptığı açıklamalar, bana gö- re Erdoğan’ı Büyük Kongre’de kendi tabanına kar- şı savunmaya zorlamaya yönelik. Bahçeli’nin, “Karşımızdaki sorun etnik bölünmeyi amaçlayan silahlı sorundur.Türkiye’den istenen bi- reysel haklar değil, bir etnik grup olarak kullanılacak siyasi statüdür” iddiasına iktidarın başının elbette vereceği bir yanıt olmalıdır. Pazar günkü kongrede, Başbakan’ın cebindeki açılım paketinde gerçekten öyle bir siyasi statü mü taşınıyor, yoksa masum bazı haklı talepler, kimi yö- netmelik, kararname ve gerekirse yasa değişiklikle- ri ile karşılanarak mı açılım gerçekleştirilecektir? Aylardan beri kamuoyu sorunu bu tür kritik soru- lara yanıtlarını bekleyerek gündemde tutuyor. Erdo- ğan, ABD’den ayrılmadan önce yaptığı açıklamada, cebinde taşıdığı pakette olanları isimlendirmek şöy- le dursun, kamuoyundan zaman zaman gündeme getirilecek önerileri sindirmesinin bir strateji olarak bekleneceğini söylemesi, birçok kurum ya da kişi gi- bi MHP Genel Başkanı’nı da kızdırmıştır. Yeni yasama yılı MHP gibi, elbette CHP ve DSP’li milletvekilleri de farklı açılardan ele almak için TBMM’nin 1 Ekim’de başlayacak olan yeni yasama yılını bekliyorlar. Dünkü basın toplantısında Bahçeli, “Kürt açılımı- nın arka planı, kimlere ne sözler verildiği, kimlerle hangi pazarlıklar yapıldığı Başbakan’a elbette soru- lacaktır” diye önümüzdeki haftanın siyasi baromet- resinde ne kadar sert rüzgârlar eseceğinin haberini de vermiştir. Bakalım, o rüzgârlar sadece DTP dışındaki mu- halefetin sözcülerini mi hedef alacaktır? Yoksa açı- lımdan muhalefet partilerininkine benzer tedirginlik- ler duyan, ama bu duyumları parti disiplininin gere- ği dışa vuramayan bazı AKP milletvekillerinin oyları da hesaba katılacak mıdır? Bu konudaki görüşmelerin açık yapılacağı belli ol- du. Ama görüşmelerin sonu bir oylama ile bitirile- cekse, o oylamada her milletvekilinin kendi vicdan- larına göre açıklayacağı görüşün, “gizli oy” kullanı- larak sandığa yansıması da beklenemez mi? [email protected];Faks: 0 216 302 82 08 ENTERNET / MEHMET SUCU 7 Eylül’de Alman gazetecileri bir “İn- ternet Bildirgesi” yayımladı. Fazla yerimiz yok, metni yayımlıyoruz. Yorumu arkadan gelecek... 1. İnternet farklıdır. İnternet farklı kamu küreleri, farklı terimler ve farklı kültürel be- ceriler yaratır. Medya günümüz teknolo- jik gerçeklerini görmezden gelmekten ve onunla boğuşmaktan vazgeçip, çalışma yöntemlerini bu gerçeklere uyarlamalıdır. Onların görevi mevcut teknolojiye daya- narak gazeteciliğin en iyi biçimini geliş- tirmektir. Bu yeni gazetecilik ürünleri ve yöntemlerini içerir. 2. İnternet bir cep boyutu medya im- paratorluğudur. Web mevcut medya ya- pılarını, eski sınırları ve oligopollleri aşa- rak yeniden düzenliyor. Yayın ve medya içeriğinin yayılması artık yüklü yatırımlar gerektirmiyor. Gazetecilik öz-kavramı, neyse ki, onu enformasyonun akışını düzenleme ve filtreleme görevinden kur- tarıyor. Geriye gazeteciliği sıradan ya- yından ayıran gazetecilik kalitesi kal- maktadır. 3. İnternet toplumdur; toplum inter- nettir. Sosyal ağlar, Vikipedi veya You- Tube gibi web-tabanlı platformlar Batı dünyasında insanların çoğu için günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. On- lara telefon veya televizyon gibi erişilebilir. Eğer medya şirketleri var olmaya devam etmek istiyorsa, bugünkullanıcılarının dünyasını anlamalı ve iletişim formlarını kucaklamalıdır. Bu kucaklama sosyal iletişimin temel formları dinleme ve ya- nıtlamayı, yani diyaloğu da içerir. 4. İnternet özgürlüğü dokunulmazdır. İnternet açık mimarisi sayısal iletişen bir toplumun ve dolayısıyla gazeteciliğin te- mel bilişim yasasını oluşturmaktadır. Bu, özel, ticari veya siyasi çıkarların, çoğu ka- mu yararı iddiası arkasında gizlenerek ko- runması uğruna değiştirilemez. Nasıl ya- pıldığından bağımsız olarak, internete eri- şimin engellenmesi serbest bilgi akışını tehlikeye atmakta ve bilgi erişim temel hakkını bozmaktadır. 5. İnternet bilginin zaferidir. Yetersiz teknolojisi nedeniyle medya kuruluşları, araştırma merkezleri, kamu kuruluşları ve- diğer kuruluşlar bugüne kadar dünyadaki bilgileri derlemiş ve sınıflandırmıştır. Bu- gün her vatandaş kendi kişisel haber filt- relerini oluşturabilir, arama motorları ile daha önce hiç bilinmeyen boyutta bir bil- gi hazinesine ulaşabilir. Bireyler artık her zamankinden daha iyi şekilde bilgi- lenebilir. 6. İnternet gazeteciliği geliştirir. İnter- net üzerinden gazetecilik yeni bir şekil- de kendi toplumsal-eğitimsel rolünü ger- çekleştirebilir. Bu, bilginin sürekli değişen, devamlı süreç olarak sunulmasını içerir; basılı medyanın değişmezliğinin kaybı bir artıdır. Bilginin bu yeni dünyasında ha- yatta kalmak isteyenlerin, yeni bir idea- lizm, yeni gazetecilik fikirleri ve bu yeni potansiyeli kullanmaktan zevk alması gerekir. 7. Net, ağ gerektirir. İnternet linkleri bağ- lantılardır. Birbirimizi bu bağlantılar ile bi- liyoruz. İnternet bağlantılarını kullanma- yanlar kendilerini sosyal söylemin dışın- da tutmaktalar. Bu, geleneksel medya şir- ketlerinin web siteleri için de geçerlidir. 8. Linkler ödüllendirir, alıntılar süsler. Arama motorları ve birleştiriciler (portal- lar) kaliteli gazeteciliği kolaylaştırır: On- lar uzun vadede olağanüstü içeriğin bu- lunabilirliğini arttırır ve böylece yeni ve ka- musal bilgi dünyasının ayrılmaz bir par- çasıdır. İnternet bağlantıları ve alıntılar yo- luyla referanslar, özellikle yaratıcısından herhangi bir izin veya ücret gerektirme- yenler, ilk etapta ağ üzerindeki sosyal söylem kültürünü mümkün kılar. Bunla- rın hepsi şüphesiz korumaya değerdir. 9. İnternet, siyasi söylem için yeni bir mekândır. Demokrasi, katılım ve bilgiye erişim özgürlüğü ile büyür. Siyasi tartış- manın geleneksel medyadan internete ak- tarılması ve halkın etkin katılımı ile bu tar- tışmayı genişletmek gazetecilik görevle- rinden biridir. Bugün basın özgürlüğü, dü- şünce özgürlüğü anlamına gelir. 10. Alman Anayasası’nın 5. maddesi meslekler veya geleneksel iş modelleri için koruyucu haklar ihtiva etmez. İnternet, amatör ve profesyonel arasındaki tek- nolojik sınırları geçersiz kılar. Bu ne- denle basın özgürlüğü ayrıcalığı gazete- cilik görevlerinin yerine getirilmesine kat- kıda bulunabilecek herkes için geçerli ol- malıdır. Nitelik açısından, ücretli ve üc- retsiz gazetecilik arasında bir ayrım ya- pılmamalı, ama iyi ve kötü gazetecilik ara- sında yapılmalıdır. 11. Çok fazla bilgi diye bir şey yok- tur. Bir zamanlar, kilise gibi kurumlar ki- şisel farkındalık yerine güce öncelik ver- di ve tipo matbaa makinesi bulundu- ğunda, denetimsiz bilgi akışına karşı uyardı. Diğer taraftan, broşürcüler, an- siklopediciler ve gazeteciler daha faz- la bilginin daha fazla özgürlüğe yol aç- tığını, hem birey hem de bütün olarak toplum için gösterdi. Bu önerme bugün için de geçerli. 12. Gelenek, bir iş modeli değildir. Ga- zetecilik içeriği ile internet üzerinden para kazanılabilir. Zaten, bunun birçok ör- neği bugün var. Ancak, şiddetli rekabet nedeniyle, iş modelleri internetinyapısı- na uyarlanmalıdır. Kimse bu hayati uyar- lama sürecinden statükoyu korumaya yö- nelik politikalarla kaçınmaya çalışma- sın. Gazetecilik açık rekabetle net üze- rinden iyi finansal çözümler bulmalı ve ce- saretle bu çözümlerin çok boyutlu uy- gulamalarına yatırım yapmalıdır. 13. Copyright, internet üzerinden bir si- vil görev haline gelir. Copyright internette enformasyonun düzenlenmesinde mer- kezi bir köşetaşıdır. Yaratıcıların kendi içe- riklerinin dağıtımının türü ve kapsamı üzerinde karar hakkı internet üzerinde de geçerlidir. Aynı zamanda, telif hakkı es- ki tedarik mekanizmaları korumak ve yeni dağıtım modelleri ya da lisans ya- pılarını sokmamak için kullanılamaz. Mül- kiyet yükümlülükleri kapsamaktadır. 14. İnternette çok para vardır. Gaze- tecilik çevrimiçi hizmetleri reklam yoluy- la finanse eder. Bir okuyucu, izleyici ya da dinleyicinin zamanı değerlidir. Gaze- tecilik sektöründe, bu ilişki her zaman fi- nansmanın temel bir ilkesi olmuştur. Gazetecilik açısından geçerli yeni finans modelleri bulunmalı ve test edilmelidir. 15. İnternette olan internette kalır. İn- ternet, gazeteciliği yeni bir niteliksel dü- zeye kaldırıyor. Online metin, ses ve görüntüler artık geçici olmak zorunda de- ğil. Onlara yeniden erişilebilir, böylece çağdaş tarihin bir arşiv binası oluşabilir. Gazetecilik, bilginin gelişmesini, yorum- lanmasını ve hataları göz önüne almalı, yani, oluşan kendi hatalarını kabul etmeli ve şeffaf bir şekilde onları düzeltmeli. 16. Kalite en önemli nitelik olmaya de- vam ediyor.İnternet ortaya düzgün ürün- ler de çıkarır. Sadece güvenilir, seçkin- ve olağanüstü olanlar uzun vadede sü- rekli izlenecektir. Kullanıcıların talepleri artmıştır. Gazetecilik bunları yerine ge- tirmeli ve sık sık güncellediği ilkelerine bağlı kalmalıdır. 17. Herkes için Web, 20. yüzyıl kitle iletişim araçlarından üstün bir toplum- sal değişim altyapısı oluşturur. Şüphe halinde,“Vikipedya kuşağı”, kaynağın güvenirliğini belirlemek, haberi geriye gi- dip orijinal kaynağında izleme, araştır- ma, denetleme ve değerlendirmek ye- teneğine tek başına veya bir grup ola- rak sahiptir. Bunu küçük gören ve bu be- cerilere saygı göstermeye istekli olma- yan gazeteciler internet kullanıcıları ta- rafından ciddiye alınmaz. Çok haklılar. İnternet eskiden alıcı olarak bilinenler- le, okuyucu, dinleyici ve izleyiciler, doğ- rudan iletişim ve onların bilgilerinden ya- rarlanmayı sağlar. “Her şeyi bilen” ga- zeteciye değil ama iletişim kuran ve araştıran gazeteciye talep var. [email protected] İnternet Manifestosu FİGEN ATALAY Milli Eğitim Bakanlõğõ, bu yõl ilk kez 32 ilde okulöncesi eğitimi zorunlu ha- le getirdi. Uygulama, 5 yaş grubundaki çocuklarõn resmi veya özel okulönce- si eğitim kurumlarõna zorunlu kayõt- larõnõ öngörüyor. Proje çerçevesinde bu yõl 950 bin okulöncesi öğrencisinin eğitim alma- sõ hedefleniyor. 2013-2014 öğretim yõ- lõnõn sonunda okullulaşma oranõnõn yüzde 100’e ulaşmasõ hedefleniyor. Okulöncesi eğitimin yaygõnlaşmasõ kuşkusuz çok sevindirici ancak iyi öğ- retmen ihtiyacõnõn da mutlaka karşõ- lanmasõ gerekiyor. Okulöncesi eğitim kurumlarõ, üniversite mezunu öğret- men bulmakta zorluk çekiyorlar. Uzun yõllardõr Erken Çocukluk Eği- timi (EÇE) konusunda çalõşmalar ya- pan Anne Çocuk Eğitim Vakfõ (AÇEV) kurucu yönetim kurulu üye- si ve danõşmanõ Prof. Dr. Sevda Bek- man, 10 haftalõk bir okulöncesi eğiti- min bile okul başarõsõnõ olumlu etki- lediğini, ancak yaygõnlaşõrken kalite- nin göz ardõ edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Prof. Bekman, “Okul öncesi eğitimde kalite olmazsa, ço- cuklara eşit fırsat verme olanağı aza- lıyor” diyor. Prof. Bekman’õn verdi- ği bilgilere göre, dünyada 3-6 yaş ara- sõ yaygõnlaşma oranõ yüzde 41. Bu oran, gelişmiş ülkelerde yüzde 79, ge- lişmekte olan ülkelerde ise yüzde 36. Türkiye’de ve dünyada Erken Ço- cukluk Eğitimi’nin kõsa ve uzun va- dedeki etkilerini ölçen birçok araştõr- ma bulunduğunu anõmsatan Prof. Dr. Bekman, bunlarõn, EÇE’nin çocuk- larõn tüm gelişimlerine katkõ yapma- sõnõn yanõ sõra ileriye dönük olarak okul ve yaşam başarõsõnõ getirdiğini gös- terdiğini de belirtiyor. Bekman, şunlarõ söylüyor: “Burada önemli olan faktörler; ço- cukların gelişim düzeylerine uygun bir müfredat, iyi eğitilmiş bir öğ- retmen, fiziksel ortam ve donanım, sınıftaki öğretmen/çocuk oranı, ai- le katılımı ve hizmetin etkinliğinin araştırılmasıdır. Bu etkenlerin hep- sinin olması ve etkili bir seviyede ol- ması önemlidir. Onun için amaç sa- dece bir kurum açmak değil kalite- li bir kurum açmak olmalıdır.” ?? Erken yaşlar (0-6) gelişimin (Bilişsel, duygusal ve fiziksel) En hızlı olduğu yıllardır. ?? Bu dönemde çocuğun yakın çevresine ve en fazla anne- babalara “ilk eğitimciler” olarak büyük sorumluluk düşer. ?? Her çocuğun gelişmeye ve desteklenmeye hakkı vardır. ?? Erken çocukluk eğitimi hayata başlarken çocuklara eşit bir fırsat sunar. ?? Okulöncesi eğitim almış çocukların eğitim kazançlarında akranlarından iki yıl ileride olduğu görülmektedir. ?? Bireylerine erken çocuklukta eğitimi bilimsel olarak sağlayabilen toplumlarda, okulda başarı, üniversiteli olma, yüksek gelir elde etme, finansal imkânlardan yararlanma, teknoloji kullanma ve vergi ödeme oranı yüksektir. ?? 0-6 yaş arası eğitime yapılan her 1 liralık yatırım, topluma 7 liralık kazanç olarak geri döner. 7 neden çok geç? Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõn projesiyle bu yõl 950 bin çocuğun, okulöncesi eğitim kurumlarõna başlamasõ öngörülüyor 32 ilde 5 yaş artõk zorunlu 10 haftalık bir okulöncesi eğitim bile okul başarısında farklılık yaratıyor. Türkiye’de okulöncesi eğitimden yararlanan çocuk oranı giderek artıyor. Ancak devlet okulöncesi eğitimi yaygınlaştırma politikasında sayısal artışa verdiği önemi hizmetlerin kalitesine vermiyor. Okulöncesi eğitim fark yaratõyor ?? Amasya ?? Nevşehir ?? Çanakkale ?? Bilecik ?? Edirne ?? Karabük ?? Ardahan ?? Gümüşhane ?? Trabzon ?? Yalova ?? Karaman ?? Tunceli ?? Kilis ?? Bolu ?? Kırıkkale ?? Bayburt ?? Burdur ?? Kırklareli ?? Muğla ?? Düzce ?? Bartın ?? Artvin ?? Çankırı, ?? Kütahya ?? Rize ?? Isparta ?? Kırşehir ?? Giresun ?? Uşak ?? Eskişehir ?? Sinop ?? Samsun Pilot illerPilot iller Prof. Dr. Bekman hedef kitle olarak 5-6 yaş grubuna önem verildiğine dikkat çekti Türkiye’de EÇE’de hedef kitle olarak 5- 6 yaş ( 60-72 ay) grubuna önem verildi- ğine dikkat çeken Prof. Dr. Sevda Bekman, şöyle devam ediyor: “Dolayısı ile 0-3 yaş, hedef kitle ola- rak politikalarda dahi geçmemekte- dir. Hizmetler ağırlıklı olarak hem ku- rum merkezlidir, hem de büyük şehir- lerdedir. Alternatif modellere sistemde yaygın biçimde yer verilmemektedir. Dar tanım ve tek bir erken çocukluk eği- tim ve gelişim modeli ulaşılan çocuk ora- nının her zaman yetersiz olması sonu- cunu doğurmaktadır. Yaygınlaşma oranları; 0-3 yaş yüzde 23; 4-6 yaş 33; 5-6 yaş 51’dir. Hedef kit- lenin tümü (0–6 yaş) göz önüne alındı- ğında bu oran yüzde 23’e düşmektedir Eğitime ve EÇE’ye bütçeden ayrılan pay çok düşüktür; 2008 genel bütçe- sinden EÇE’ye ayrılan pay yüzde 0.1 , MEB bütçesinden ise yüzde 1’di. Devlet okulöncesi eğitimi yaygınlaş- tırma politasında sayısal artışa verdiği önemi hizmetlerin kalitesine verme- mektedir. Hizmetlerin kalitesi ile ilgili uyulması gereken belirli kıstaslar ol- madığı gibi, hizmetlerin kalitesi de ta- kip edilmemektedir. Bu da kalite açı- sından farklılıklara neden olmaktadır. Eğitim amaçlı kurumlara giden ço- cukların gelişimleri bakım amaçlı ku- rumlara giden çocuklara kıyasla fark- lıdır. Bu farklılık eğitim amaçlı okullara giden çocukların gelişimlerinin daha iyi olduğu yönündedir. Ayrıca, devlet he- def kitle tanımını ve sistemdeki hizmet biçimlerini genişletmelidir. Bu sadece 5- 6 yaş grubuna önem vermemeyi ve sis- temde AÇEV’in Anne-Çocuk Eğitim Programı ya da gene AÇEV’in yaz okulları gibi farklı modellerin devreye girmesini getirmektedir. Türkiye için rolü, önemi EÇE Türkiye’de ilköğretimin kalite- sini arttırmaya destek olabilir. Sosyo- ekonomik şartlardan dolayı örselene- bilir çocukların daha iyi şartlara sahip çocuklarla aralarındaki farkın azal- masına destek olabilir. Ayrıca, olumsuz şartlarda yetişen çocukların EÇE almış ve almamış olanları arasında çok fark- lar olmaktadır. Bunun için devlet risk altındaki çocuklara öncelik tanımalıdır.” ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Ufuk Üni- versitesi’ndeki törende ko- nuşan Anayasa Mahkemesi Başkanõ Haşim Kılıç AKP’nin kapatõlmasõ yönün- de oy kullanan başkanõ oldu- ğu yüksek mahkeme üyeleri- ni eleştirdi. Ankara ve İstanbul’da bir- çok üniversite yeni akade- mik yõla törenlerle başladõ. Ankara’daki Ufuk Üniversi- tesi yeni akademik yõla, üni- versite konferans salonunda düzenlenen törenle başladõ. Törene katõlan Kõlõç, toplu- mun son yõllarda güvensiz, sevgisiz ve hoşgörüsüz ya- şantõsõyla ciddi bir travma geçirdiğini belirterek “Adeta toplumsal bir cinnet hali yaşamaktayız” dedi. Kõlõç, “anayasa yargısının aktör- lerinin siyasi iradeyi vesayet altına almaya kalkıştığı du- rumlarda meşruluk kriziy- le karşı karşıya kalmaya mahkûm olacaklarını” da söyledi. Kõlõç, bu sözüyle AKP’nin kapatõlmasõ yönün- de oy kullanan başkanõ oldu- ğu yüksek mahkeme üyeleri- ni de eleştirmiş oldu. Marmara Üniversitesi’nin 2009-2010 akademik yõlõ, rektörlük binasõ Prof. Dr. Ni- had Sayar Konferans Salo- nu’nda dün düzenlenen tö- renle başladõ. Törende konu- şan Marmara Üniversitesi (MÜ) Rektörü Prof. Dr. Nec- la Pur, “Yıllardır mücade- le ettiğimiz terörün, ülke- mizin bölünmez bütünlü- ğünden taviz vermeden çö- zülmesine hiç kimse karşı çıkmayacaktır” dedi. Kılıç, kendi mahkemesinin üyelerini eleştirdi Ufuk, Hacettepe ve Marmara üniversiteleri yeni akademik yõla başladõ. Karaelmas Üniversitesi ise bugün açõlõyor Sanat Tasarımı Fakültesi direniyor İstanbul Haber Servisi - Yõldõz Teknik Üniver- sitesi’nin (YTÜ) Yõldõz Yerleşkesi’nde bulu- nan Sanat Tasarõm Fakültesi’nin Davutpaşa’ya taşõnmak istenmesi öğretim görevlileri ve öğ- rencilerin tepkisine neden oldu. Fakültenin Davutpaşa’ya taşõnmasõyla 603 öğrenci ve 75 akademisyen mağdur edilecek. Fakültenin Davutpaşa’daki Kimya Metalürji Bölümü’nün eski binasõna taşõnmasõ planlanõ- yor. Söz konusu binanõn fakültenin pratik ve teorik dersleri açõsõndan elverişli olmayõşõ da sorunlarõ arttõrõyor. YTÜ Rektörü İsmail Yük- sel’in aldõğõ karar, yenilenen karalõk oda ve de çok sayõda atölyeden de öğrencilerin mahrum edilmesi anlamõna geliyor. Boşaltõlan binanõn ne yapõlacağõ konusunda ise herhangi bir açõk- lama yapõlmõyor. Söz konusu binanõn Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün çalõşma ofisi olarak kullanõlacağõ iddia ediliyor. Öğrenciler tarafõndan uygulamadan vazge- çilmesi talebiyle rektörlüğe verilen dilekçelere cevap gelmedi. Konuyu yargõya taşõmayõ dü- şünen öğrenciler kendilerine ve fakülte yöneti- mine sorulmadan karar alõndõğõnõ vurgulaya- rak, “Bu yapılan bir nevi fakülteyi kapat- mak gibi bir şey. Davutpaşa’da eğitim için gerekli altyapı yok bu da sağlıklı bir eğiti- min olmayacağı anlamına geliyor” dediler. YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener ve bera- berindeki heyet, yeni akademik yılın başlaması dolayısıyla dün ilk olarak Anıtkabir’i ziyaret et- ti. Ziyaretin ardından Hacettepe Üniversitesi Sıhhıye Yerleşke- si’nde düzenlenen törende konu- şan Erdener, Hacettepe’nin tüm çalışma alanlarındaki temel refe- ransın Ulu Önder Atatürk’ün “hayatta en büyük yol gösterici” olarak ifade ettiği “bilim” oldu- ğunu vurgulayarak, “Bunun dı- şında bir yol aramanın gaflet ve dalalet olduğunu çok iyi bilmek- teyiz” dedi. 2010’da yaşama geçi- rilmesini hedefledikleri projeler için ciddi boyutta parasal kayna- ğa ihtiyaç duyduklarının altını çi- zen Erdener, önümüzdeki gün- lerde hükümet ve TBMM’nin gündemine gelecek 2010 bütçe çalışmalarında yükseköğretime ayrılacak pay konusunda önem verilmesi gerektiğine işaret etti. REKTÖR BÜTÇEDEN DAHA ÇOK PAY İSTEDİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle