20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Almanya’da Ne Oldu? Almanya’da beklenen oldu. Karl Marx’ın ku- rucularından olduğu Almanya Sosyal Demokrat Partisi ağır bir yenilgi daha aldı. Birinci Dünya Sa- vaşı yıllarından bu yana Marksizmden sürekli uzak- laşan SPD’nin bu son yenilgisinin temel nedeni ise Marksizmden koparak şekillendirdiği sosyal de- mokrasiye de ihanet etmiş olmasıdır. SPD bu kez, neoliberalizmi sosyal demokrasi- ye tercih ettiği için yenildi. Bu yenilgiden herkes için dersler çıkabilir. Rezervlerimizi bir yana bırakarak diyelim ki, 1959’da Bad Godesberg’de “eli yüzü düzgün” bir sosyal demokrat program oluşturan SPD, epey bir zaman sonra koalisyonlarla da olsa iktidar yü- zü gördü. Willy Brandt, Helmut Schmidt dö- nemleri öyle ya da böyle sosyal demokrasinin ge- nel ilkelerine sadık kalındığı, bu yönde çaba harcandığı dönemlerdi. Sonra Gerhard Schröder geldi. Kısa süren ik- tidarında partinin Willy Brand ekolünden gelen Os- kar Lafontaine’i bir kenara iten Schröder, dümeni hızla sosyal demokrasiden neoliberalizme kırdı. Partiyi soldan kopardı. Partiyi terk eden Oskar Lafontaine önce bir ki- tapla yanıt verdi Schröder’e: “Yürek Solda Atar” dedi. Ama Schröder’in kalbi sağdaydı. Neoliberal po- litikalar SPD’yi işçilerden kopardı. Yalnızca sen- dika bürokrasisinden destek alan partiden istifa- lar hızlandı. Hıristiyan Demokrat Birlik ile koalis- yonlar kuran SPD kendi çöküşünü kendi elleriy- le hazırladı. Tarih bazen hızlanıyor. Demokratik Alman Cumhuriyeti’nin Sovyetler Birliği’nin çöküşünü de çabuklaştıran dağılışı sı- rasında, doğunun iktidar partisi Sosyalist Birlik Par- tisi SED, Demokratik Sosyalizm Partisi’ne dönüştü. Demokratik Sosyalizm Partisi, Birleşik Almanya’nın Doğu eyaletlerinde ikinci büyük parti olarak var- lığını korudu. Ama korumakla kalmadı Batı eya- letlerine de uzandı. Alman Sosyal Demokrat Partisi neoliberal bir partiye dönüşünce partiden ayrılan Oskar La- fontaine, sendikal hareketin aktif unsurları ve De- mokratik Sosyalizm Partisi birleşerek yeni bir par- ti oluşturdular, adına da Die Linke - Sol Parti de- diler. Bu son seçimlerde batı eyaletlerinde de bara- jın üstüne çıkan, doğuda ise ikinci parti olma ko- numunu koruyan Sol Parti, Almanya’da işçiler için, sol için umut olmayı sürdürüyor. Krizde yumuşak geçişi gerçekleştirmek gibi bir görev üstlenen, bu misyonla işçi haklarının sürekli budanmasına boyun eğen Sosyal Demokrat Par- ti ise neoliberalizmden kopmayı başaramazsa Marx’la başlayan yolculuğunun da sonuna gelmiş olacak. Peki anlatmaya çalıştığımız bu kısa tarihten Tür- kiye için Türkiye’nin solcuları, sosyal demokrat- ları, aydınları için bir ders çıkar mı? Ders çıkarmaya niyetli olana çıkar. Birinci ders, liberalizmden, onun boyalı bi- çimlerinden uzak durmaktır. İkinci ders, halktan, işçilerden uzaklaşma- mak, onları kandırmamaktır. Üçüncü ders, halka yakınlaşmadan onların ko- şullarını, peşine düştükleri anlayışları doğal bul- mayı anlamamak, “ne yapalım halk böyle isti- yor” dememektir. Dördüncü ders, işçinin, köylünün gücü elinde tutan hasmını bir yana bırakıp başka düşmanlar icat etmemek, en azından öncelikleri iyi bilmek- tir. Ve son ders, her gün biraz daha suyunu ısıtıp despotizme, geriliğe alıştırıyorlarsa halkı, ayağa kalkıp “yeter!” diyebilmektir. Alman sosyal demokrasisi neoliberalizme tes- lim olmayı seçmişti. Bizim aydınlarımızın pek çoğu da böyle derin bir teslimiyetin hazzını yaşıyor. Bu durumdaki ay- dınlarımız Alman seçimlerinden, yenilen SPD’den, ayağa kalkan Sol Parti’den ders çıkarabilirler mi dersiniz. Çok, ama çok zor, çünkü onların gözleri gittik- çe koyulaşan karanlığı görmüyor, kulakları yük- selen despotizmin ayak seslerini duymuyor. Konuştukları, yazdıkları ise ne yazık ki, AKP’nin ümük sıkan “reformlarına”, içi boş “açılımları- na” övgü düzmekten başka bir şey değildir. e-posta: [email protected] Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi Selahattin Demirtaş ve Emine Ayna için kararõnõ verdi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara 11. Ağõr Ceza Mahke- mesi, başka illerde açõlan davalar kapsamõnda talimatla ifadelerinin alõnmasõ için DTP Grup Başkanve- kili Selahattin Demirtaş ile DTP Genel Başkan Yardõmcõsõ Emine Ayna’nõn zorla mahkemeye getiril- mesini kararlaştõrdõ. Milletvekilleri ve avukatlarõ dün de duruşmalara katõlmadõlar. Cumhuriyet Savcõsõ Mustafa Bilgili, Demirtaş ve Ayna hakkõnda “PKK terör örgü- tünün propagandasını yapmak” suçlamasõyla başka illerde dava açõl- dõğõnõ anõmsattõ. Bilgili, mahkemele- rin, Demirtaş ve Ayna’nõn sorgu ve sa- vunmasõnõn alõnmasõ için Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne talimat yazdõğõna işaret etti. Bilgili, Yargõtay 9. Ceza Dairesi’nin kararlarõnda, Te- rörle Mücadele Yasasõ’nõn 7/2. mad- desinde tanõmlanan “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçunun, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasõ’nõn 14. maddesinde öngörülen “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü- tünlüğünü bozmaya yönelik suç- lardan olduğu” belirtildiğinden, usu- lüne uygun tebligat yapõldõğõ halde du- ruşmaya gelmeyen sanõklar Demirtaş ve Ayna’nõn, zorla duruşmaya geti- rilmesini istedi. Mahkeme heyeti, Demirtaş ve Ayna’nõn duruşma günü savunmalarõnõn alõnabilmesi amacõy- la haklarõnda zorla getirme müzek- keresi düzenlenmesini kararlaştõrdõ. Mahkeme, bu işlemlerin talimat mah- kemesine bildirilmesine de karar ve- rerek duruşmalarõ 29 Aralõk 2009’a bõ- raktõ. Bu karara göre Demirtaş ve Ay- na’nõn kendi istekleriyle gelmemele- ri durumunda güvenlik güçleri tara- fõndan zorla mahkemeye götürülme- leri gerekiyor. “Terör örgütünün propagandasını yaptıkları” iddia- sõyla Demirtaş hakkõnda Diyarbakõr 5. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde, Ayna hakkõnda ise Adana 8. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde dava açõlmõştõ. Duruşma 29 Aralık’ta Hakkõnda İstanbul 9. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde “PKK terör örgü- tünün propagandasını yapmak” suçundan dava açõlan DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün talimat du- ruşmasõ da Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Savcõ Bilgili, Türk’e, usulüne uygun tebligat ya- põlmasõnõ, bu tebligata rağmen du- ruşmaya gelmediği takdirde duruş- maya zorla getirilmesini istedi. Mah- keme, Türk’e daha önce çõkarõlan tebligatõn, bildirilen ikamet adresinden taşõnmõş olmasõ sebebiyle iade edil- diğini dikkate alarak TBMM’deki adresi ile genel başkanlõğõnõ yaptõğõ DTP Genel Merkezi’ne ayrõ ayrõ teb- ligat çõkarõlmasõna karar verdi. Heyet, duruşmayõ 29 Aralõk 2009’a bõraktõ. DTP Diyarbakõr Milletvekili Aysel Tuğluk hakkõndaki, “suçu ve suçlu- yu övdüğü” iddiasõyla açõlan dava da dün görüldü. Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Hasan Şatır, Tuğluk hakkõnda müzekkere yazõlan TBMM Başkanlõğõ’nõn mahkemeye cevap gönderdiğini bildirdi. Şatõr, ce- vapta, Tuğluk’un sekreterinin almak- tan imtina etmesi nedeniyle yazõnõn teslim edilemediğini, ilgili tutanağõn da mahkemeye gönderildiğini açõkladõ. Mahkeme, önceki celse, Tuğluk’un 22 Mart 2007’de Van’da yaptõğõ iddia edilen konuşmayla ilgili Van Cum- huriyet Başsavcõvekilliği’ne müzek- kere yazarak konuya ilişkin tutanak düzenlenip düzenlenmediğini, soruş- turma açõlõp açõlmadõğõnõ sormuştu. Mahkeme heyeti, Van 4. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin dosyasõnõn incelen- mek üzere istenilmesini, Tuğluk’un sa- vunmasõnõn alõnõp alõnmamasõ husu- sunun bu dosyanõn incelenmesinden sonra karara bağlanmasõnõ kararlaştõ- rarak duruşmayõ erteledi. Mahkeme heyeti, savcõ Mustafa Bilgili’nin usulüne uygun tebligat yapõldõğõ halde duruşmaya gelmeyen sanõklar Selahattin Demirtaş ve Emine Ayna’nõn zorla getirilmesi isteğini kabul etti. Bu karara göre Demirtaş ve Ayna kendi istekleriyle gelmezse güvenlik güçleri tarafõndan zorla mahkemeye götürülecekler. ‘Mahkemeye gitmeyeceğiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP milletvekilleri, Ankara 11. Ağõr Ce- za Mahkemesi’nin zorla getirme kararõ- na sert tepki gösterirken mahkemeye gitmeyeceklerini açõkladõlar. Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin DTP Grup Başkanvekili, Diyarbakõr Milletvekili Selahattin Demirtaş ile DTP Genel Başkan Yardõmcõsõ Emine Ayna hakkõnda verdiği zorla mahkeme- ye getirme kararõ DTP’lileri kõzdõrdõ. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, kararõn ta- mamen hukuksuz olduğunu, anayasanõn 14. maddesiyle hiçbir ilgisinin olmadõğõnõ savundu. Türk, şunlarõ söyledi: “14. maddeye göre, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü aleyhine işlenen suçlarla il- gili fiil bir durum varsa, bu konu gündeme gelir. Ancak parlamento gerçekten düşüncelerini ifade eden si- yasetçilere, milletvekillerine sahip çı- kacak bir duruşu ortaya koymamıştır. Hukuktan, yargıdan kaçma gibi du- rumumuz yok. Bütün dokunulmaz- lıkların kaldırılmasını istiyoruz. Ve- remeyecek hesabımız yok. Ama fark- lı düşündüğümüz için Türkiye’de de- mokrasiyi, özgürleşmeyi, tartışma or- tamını yarattığımız için Kürt sorunu- nu Türkiye gündemine getirdiğimiz için adeta parlamento tarafından sa- hiplenilmeyen, ötekileştirilen bir tutum ve davranışla karşı karşıyayız. Zorla götürürlerse diyeceğimiz bir şey yok. Bunun haksız bir uygulama olduğuna inandığımız için bugüne kadar gitme- dik. Bundan sonra böyle bir yöntem ortaya çıkarsa Türkiye kaybeder, bi- zim kaybedecek bir şeyimiz yok.” ‘Uzlaşmaya zarar verir’ Türk, kararõn açõlõm sürecini etkileyip etkilemeyeceğinin sorulmasõ üzerine, “Tabii ki açılım sürecinde diyalog, uzlaşı ve ortak aklın ortaya çıkması için çaba gösterirken, bu uzlaşıyı ortadan kaldıracak bir yaklaşım biçimi Tür- kiye’ye zarar verecektir, hepimize za- rar verecektir” dedi. Hükümetten bir adõm bekleyip beklemediklerinin sorul- masõ üzerine de Türk, bu konudaki mu- hataplarõnõn TBMM olduğunu söyledi. ‘Çözümsüz yaklaşım’ DTP Genel Başkan Yardõmcõsõ Emine Ayna, milletvekillerinin düşüncelerinden dolayõ yargõlanmasõnõn “demokrasi ayı- bı” olduğunu belirterek, kararõn uygula- nabilmesi için öncelikle dokunulmaz- lõklarõn kaldõrõlmasõ gerektiğini söyledi. Ayna dokunulmazlõk varken mahkeme- nin sürüp gidiyor olmasõnõn bir hukuki skandal olduğunu savundu. Ayna, “Be- nim elime tebligat geçti, ancak bu çarpıklığı teşhir etmek için 29 Aralık’ta da mahkemeye gitmeyeceğim” dedi. DTP’li Aysel Tuğluk, yaşananlarõn dev- letin Kürt sorununa çözümsüz yaklaşõ- mõnõn bir sonucu olduğunu savundu. Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri, ileri derecede kanser hastası hükümlü Güler Zere’ye destek vermek için Beyoğlu Galata Kulesi’nde eylem yaptı. Kule’ye “Gü- ler Zere serbest bırakılsın” pankartı asmak isteyen 3’ü kadın 4 eylemci gözaltına alındı. Eylemci- lerin gözaltına alınmasını protesto etmek için kule önünde toplanan bir grup TAYAD’lı ise basın açıklaması yaptı. TAYAD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Gürel, cezaevlerinin ölüm kampına dö- nüştüğünü belirterek “Evlatlarımızın katledilmesine seyirci kalmayacağız. Hasta tutukluların sesi olmaya devam edeceğiz. Tecrit ve ölüm politikalarına karşı mücadelemiz sürecek” dedi. Güler Zere için Galata Kulesi’ne pankart DTP’liler anayasanõn 14. maddesi kapsamõnda yargõlanõ- yorlar. Anayasanõn “Yasama Dokunulmazlığı” başlõklõ 83. maddesinde, “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ile- ri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılana- maz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır” deni- liyor. Anayasanõn 14. maddesi ise, “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, dev- letin ülkesi ve milletiyle bö- lünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuri- yeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçi- minde kullanılamaz” hükmü- nü düzenliyor. DTP’li Demirtaş ve Ayna hakkõndaki davalar anayasanõn 14. maddesi kapsa- mõnda bulunuyor. Haklarõndaki davalarõn soruşturmalarõna da seçimden önce başlandõğõ için dokunulmazlõk kapsamõnda bu- lunmuyor. TBMM Anayasa- Adalet Karma Komisyonu’nda, milletvekilleri hakkõnda 439 do- kunulmazlõk dosyasõ bulunuyor. Bu dosyalardan 270’ini DTP’li milletvekilleri hakkõndaki dos- yalar oluşturuyor. ANAYASA NE DİYOR? DTP’liler zorla getirilecek DTP’Lİ TÜRK, AYNA VE TUĞLUK’TAN TEPKİ ‘Emniyet bariyer kuruyor’ İstanbul Haber Servisi - Gaze- teci Hrant Dink cinayetinde poli- sin ve istihbarat birimlerinin ihmal ve hatalarõnõ anlatan “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” adlõ kita- bõn yazarõ ve Milliyet Gazetesi mu- habiri Nedim Şener’in yargõlandõ- ğõ davaya devam edildi. Şener, Dink cinayetini aydõnlatmak ile so- rumlu olan Emniyet Genel Müdür- lüğü’nün, davaya müdahil olmak is- teyerek cinayetin aydõnlamasõnõn önüne bariyer kurduğunu söyledi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahke- mesi’nde, Dink’e suikast düzenle- neceği ihbarõnõn yapõldõğõ dönemde Trabzon Emniyet Müdürlüğü İs- tihbarat Şubesi’nde görevli olan polis memuru Muhittin Zenit, Em- niyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanõ Ramazan Akyürek, İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü İstih- barat Şube Müdürü Ali Fuat Yıl- mazer’in suç duyurularõ kapsa- mõnda görülen davaya Şener katõ- lõrken, müştekiler duruşmada yer al- madõ. Duruşmada Emniyet Genel Müdürlüğü adõna Hazine Vekili da- vaya müdahil olarak katõlma tale- binde bulundu. Mahkeme Emniyet Genel Müdürlüğü’nün dosyada ve iddianamede ihbar eden konumda bulunduğu gerekçesiyle talebi red- detti. Mahkeme Akyürek ve Zenit’in davaya müdahil olarak katõlmasõnõ kararlaştõrarak duruşmayõ erteledi. Duruşmanõn ardnõdan gazetecile- re açõklama yapan Şener, emniyetin görevinin cinayeti aydõnlatmak ol- duğunu belirterek “Ancak emniyet cinayeti aydınlatmak isteyen bir gazetecinin yargılanmasını isti- yor” dedi. Hakkõnda açõlan davala- ra değinen Şener, “Beşiktaş ve İs- tanbul Adliyesi’nde yargılandığım davalarda 28 yıl hapis cezası is- teniyor. Bakırköy Adliyesi’nde de dava açıldı. Ayrıca MİT gö- revlisi olan ve Ergenekon sanığı Bedrettin Dalan’a ‘kaç’ diyen, Dink’e de ‘öldürüleceksin’ şeklin- de uyarı yapan Özel Yõlmaz’ın adı- nı yazdığım için Bakırköy Adli- yesi’nde soruşturma açıldı. Eğer bu soruşturmaya davaya döner- se 38 yıl hapis cezası ile yargılan- mış olacağım. Bu dava Türki- ye’deki hukuksuzluğu gösteren en güzel örnektir” diye konuştu. Hrant Dink cinayetinde polis ve istihbarat birimlerinin ihmallerini yazdõğõ için yargõlanan gazeteci Şener, davaya emniyetin müdahil olma istemini eleştirdi 19 Ocak 2007’de meydana gelen Hrant Dink suikastına ilişkin emniyet ve istihbarat birimleri hakkında çok sayıda ihmal iddiası gündeme geldi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) Onursal Başkanõ ve eski milletvekili Ab- dülmelik Fırat yaşamõnõ yitirdi. Uzunyõllardõr“MultipleMyelom”adõ verilen kan hastalõğõyla mücadele eden Fõrat,birsüreönceböbrekyetmezliğige- lişince Güven Hastanesi’nde tedavi altõ- na alõnmõştõ. Önceki gün sabah solunum ve yutma problemi ortaya çõkmasõ üzeri- ne yoğun bakõm servisine kaldõrõlan Fõ- rat,dünsaat13.55’tesolunumvedolaşõm yetmezliği sonucu yaşamõnõ yitirdi. 1934’te Erzurum’da doğan Fõrat, Di- yarbakõr Sosyal Bilimler Meslek Yük- sekokulu’ndan mezun oldu. 1957’de Er- zurum’dan DP, 1991’de Erzurum’dan DYP milletvekili seçilen Fõrat, kurucusu olduğuHakveÖzgürlüklerPartisi’ninde onursal başkanõydõ. Şeyh Sait’in torunu olan Abdülmelik Fõrat, bir dönem Türki- ye’nin en genç milletvekiliydi. ALDÜLMELİK FIRAT YAŞAMINI YİTİRDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, bir köşe yazõsõna konu olan de- mecinde, “kişilik haklarına saldırıda bulundu- ğu” iddiasõyla CHP lideri Deniz Baykal aleyhin- de açtõğõ davada, 5 bin TL manevi tazminat ka- zandõ. Erdoğan’õn, Baykal hakkõnda CHP grup toplantõsõnda yaptõğõ konuşmaya ilişkin açtõğõ 50 bin TL’lik manevi tazminat davasõ ise reddedildi. Erdoğan, Ergenekon davasõ kapsamõnda tutuklu bulunan yazar Ergün Poyraz ve kitabõn yayõncõ şirketinden ise 4 bin TL manevi tazminat kazandõ. İKİ KAZANDI, BİR KAYBETTİ 5 ayda 645 çocuk kayboldu İstanbul Haber Servisi - Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2009 yõlõnõn ilk 5 ayõnda 43 ilde kaybolan 645 çocuk henüz bulunamadõ. Kayõp olaylarõnõn en çok İz- mir’de yaşandõğõ belirlendi. Kayseri’nin Talas ilçesinde bayramda şe- ker toplamak için evlerinden ayrõlan 3 çocu- ğun kaybolmasõ, gözleri diğer kayõp çocuk- lara çevirdi. Emniyet kayõtlarõna göre yõlõn ilk 5 ayõnda kaybolan çocuk sayõsõ, 2008’de kaybolan 528 sayõsõnõ geride bõrakõrken, 2009’daki kayõp olaylarõ 2007’deki kayõp sa- yõsõ olan 210’u 3’e katladõ. Kayõp çocuk olaylarõnda başõ çeken Ege Bölgesi’nde kayõp çocuk sayõsõ geçen yõla göre yüzde 50 arttõ. Ege illerinde ilk beş ay- da 144 çocuk hakkõnda kayõp kaydõ tutulur- ken, bölgedeki en çok kayõp 88 olayla İz- mir’de yaşandõ. İzmir’i İstanbul, Mersin, Ankara, Kahramanmaraş takip ederken, Tür- kiye’de kayõplarõn yüzde 75-80’i ilk 15 gün içinde bulunurken, geri kalan yüzde 20- 25’lik kesim ise ya hiç bulunamamõyor ya da yõllar sonra bulunabiliyor. TÜRKİYE’DE KARA TABLO
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle