Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2009 SALI
6 HABERLER
mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Güneydoğu’nun bir kentinde... Ya bir
sur dibinde ya da viraneye dönmüş
kerpiç bir duvarın yalnız gölgesinde...
Diyarbakır’ın İskenderpaşası’nda,
Urfa’nın Yakubiyesi’nde, Mardin’de;
Deyrul Zafaran’ın oralarda...
Ya da şiddetin kan üzerinde ebru-
lar çizdiği, bir kentin puslar inmiş so-
kaklarında...
Cudi’nin tepesinde...
Silvan kırsalında... Çe-
mişgezek’in barut ko-
kan kayalık yollarında...
Tunceli’de, ölümüne pu-
sular kurulan Aliboğa-
zı’nda...
Şiddetin odak nok-
tasına dönüştürülmüş
Hakkâri’nin yoksul Şem-
dinlisi’nde!..
Tahta kürsülere çö-
melmiş dört kişinin gi-
zemli sohbetinde...
PKK’liydi belki de onlardan biri!
Belki Hizbullahçıydı diğeri!... Ajandı tah-
minen ötekisi!..
Ya dördüncüsü?.. Muhtemeldir ki o
da kurbandı!..
Ölüm her yerde, her an yakalamış
olabilirdi onları!.. Kimi devlete kurşun
sıkarken can vermişti, kimi terk edilmiş
bir coğrafyanın obalarında bebek de-
meden, çocuk demeden, kadın de-
meden kurşun yağdırmıştı!..
Çoğunun ellerinde, huzurun fidan
kökünde suya dönüşmüş askerlerin
kanı vardı!.. Korucu öldürmüştü belki
bazıları!.. Polisler de zalim kurşunlar ye-
mişti onların kara Kalaşnikoflarından!..
Belli ki birçoğu da Güneydoğu’nun
karanlık kaosunda kim vurduya git-
mişti!.. Kimilerinin ise
esamesi bile okunmu-
yordu!.. Ne faili meçhul
bir topraktaydı cesetle-
ri ne de ortaya çıkarıl-
mamış bir mezar evin
karanlık dehlizinde!..
Önceki gün Güney-
doğu tarihinde bir ilk
yaşandı!.. Oysa o ilk,
“Kürt açılımı” tartışma-
ları sırasında PKK’ciliğin
artık sıradanlaşmaya
başladığını da gösterdi!.. Siyasallaşmış
Kürtçülüğün ne denli pervasızlaştığı da
çıkmıştı ortaya!..
Ellerinde ölmüşlerin fotoğraflarları-
nı taşıyan binlerce kişi, Diyarbakır’da
adeta gövde gösterisi yaptı. Güney-
doğu’da 25 yıldır süren terör eylem-
lerinde öldürülen PKK’lilerin, faili meç-
hul cinayetlerde yaşamlarını yitirenle-
rin ya da gizemli biçimde ortadan
kaybolanların fotoğrafları anaların, ba-
baların, bacıların ya da dul kalmış ka-
dınların ellerinde arşınladı kaygılı so-
kakları!..
Kim bilir 10 yıl önce yaşansaydı o
manzara, belki ülkede büyük bir kar-
gaşa yaşanacaktı... Tepkiler dağlara
dönüşecek ve o yürüyüşün her katı-
lımcısı bugün halen cezaevinde ola-
caktı!..
Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden
Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma
Derneği, (MEYA-DER), “Çocuklarını
savaşta yitirenlerin aileleri Kürt soru-
nunun diyalogla çözülmesi için Diyar-
bakır’da yürüyor” sloganıyla düzenle-
mişti o şaşırtıcı eylemi!..
DTP il binası önünden faili meçhul
anıtının da bulunduğu Koşuyolu Par-
kı’na kadar süren yürüyüşe 15 bin in-
san katılmıştı!..
DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan
onlara seslenirken, “Bugün eğer bir açı-
lım, bir barış sürecinden bahsediyor-
larsa ellerimizde taşıdığımız yoldaşla-
rımızın mücadelesi sonucudur” de-
mekten çekinmemişti!..
Yani yaşayanlardan umut kesilmiş-
ti açılım için!.. Ölenler son çareydi!..
Kürt açılımı tartışmaları sırasında, sa-
vaş ve barış kavga ederken ölüler yü-
rümüştü Diyarbakır’da!..
Ölülerin Yürüdüğü Şehir!.. Öcalan Ne İstiyor?.. ‘Yasağ Hemşehrim!’
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Dinçer Sendikaları
Bitiriyor
Çalışma Bakanı Ömer Dinçer’i nerelerden tanı-
yoruz? Taa Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Bele-
diye Başkanlığı döneminden... Marmara Üniversi-
tesi’nde profesörken Erdoğan’a danışmanlık yapı-
yordu. Erdoğan’la birlikte Ankara’ya taşındı. Baş-
bakan’ın müsteşarı oldu...
Orada başına gelmedik kalmadı. İntihalciliği (bi-
lim hırsızlığı) ortaya çıktı. YÖK profesörlüğünü ge-
ri aldı. 1995 yılında yazdığı makalenin ortaya çıkması
ile birden ünlendi! Dini ağırlığı olan konferansta sun-
duğu makalesinde, Türkiye’nin o zamandan bugü-
ne yaşadığı gelişmelerin yol haritasını çiziyordu!
Hakkını teslim etmeli: Bugünü o zamandan gör-
dü. Uluslararası durumun, Türkiye Cumhuriyeti’nin
İslamileşmesi için çok uygun ortam yarattığını, ye-
rel kültürün İslam olduğunu vb. yazıyordu.
“Müsteşarken” bu doğrultuda çalıştı hep!
Bir ara ortaya “Türkiye büyük bir obez devlet”
sözüyle çıktı! Gazeteler üzerine atladı haberin!
Efendim, devletimizde memur vb. sayısı görülme-
miş çokluktaymış. Devlet şişmiş. Hazırladıkları (te-
mel) yasa tasarısı ile devleti küçülteceklermiş... Ma-
halli yönetimlere öncülük vereceklermiş...
Bu sözleri dile getirirken henüz Ankara’da ye-
niydiler ve merkez yönetimin bütününe sahip de-
ğillerdi. O zaman devlet obezse şimdi obezin de obe-
zi oldu! Kimse Dinçer’e “Obez devlet ne oldu” di-
ye sormuyor!
AKP iktidarı, karşısında “sorun çıkartan” kim ve
ne varsa hemen “halletme” konumuna geçiyor ya!
Devlet gücüyle, olmadı yasayla! Şimdi sıra işçilerde!
İşçiler arada sırada “dayılanıyor”lar!
Grev yaparız falan diyorlar!
Memur sendikaları meydan okuyor; hükümete ka-
fa tutuyor, pazarlık yapıyorlar...
Olacak iş mi!
Tabii, işçileri ve sendikalarını “halletme” işini
Ömer Dinçer üstlendi.
Bakan, sendikaları bitirecek bir yasa tasarısı ha-
zırladı!
Zaten üye sayısı ve parası azalan sendikaları ta-
mamen devre dışı bırakacak, işçileri iktidarın ve pat-
ronların insafına terk edecek yasa tasarısının omur-
gası: Sendika üye aidatları otomatik olarak kesil-
meyecek, sendikalar bizzat işçilerden aidatı iste-
yecek, yani elden toplayacak! Hak-İş bile isyanda!
(Akşam, Gülümhan Gülten’in haberi)
Bakan ayrıca sendikaların üye sayılarını durma-
dan güncelleyecek bir sistem kuruyor, böylece sen-
dikaların toplusözleşme yetkilerinin düşürülmesi için
de zemin hazırlanıyor!
AKP hükümeti “Ülkemizin demokratikleşme
şampiyonu”ydu!
Dinçer’in işçilere ve sendikalarına karşı bu “de-
mokratikleşme açılımı”, şüphesiz ki yandaşları ta-
rafından alkış toplayacaktır. Aslında yasanın nasıl
sendika ağalarına karşı özellikler taşıdığı (maaşla-
rı en yüksek devlet memuru maaşının iki katını ge-
çemeyecekmiş!) üzerine epey yazı okumayı bekle-
yelim!
AKP iktidarının bu “demokrat” yüzünü çok iyi bi-
liyoruz!
Sendikalar, işçiler, 1963’te Ecevit’in devrim ni-
teliğindeki Çalışma Yasası ile en geniş hakları elde
etmişlerdi! O tarihler, 27 Mayıs’ın getirdiği geniş öz-
gürlüklerin yaşandığı zamanlardı!
Yeni liberalizm rüzgârı küresel çerçevede sosyal
hak ve özgürlükleri bir bir yok etmek için çok çalıştı!
Şimdi AKP bu yolda daha sert adımlarla ilerliyor!
AKP yasal hakların düşmanı!
Diyor ki: Yasal hak ne demek! Mücadele ne de-
mek! Grev ne demek! Benimle pazarlık ne demek?
Ben neyi ne kadar istersem onu alacaksın. Ne za-
man istersem o zaman alacaksın!
AKP sadaka toplumu yaratan bir iktidar kurdu!
Çalışanları yolacak, yontacak, yoksullaştıracak...
Sonra da seçim zamanları oy avcılığı için sada-
ka dağıtacak...
Bazen yarım altına el bastıracak Kuran gibi...
Buzdolabı, çamaşır makinesi gönderecek suyu bi-
le olmayan evlere, Tunceli’de olduğu gibi...
Cemaatleri yoksulların üzerine salacak.. kömür
mömür...
AKP, çalışanı kimliksizleştiriyor, kemiksizleştiriyor,
yalnızlaştırıyor, uşaklaştırmak istiyor...
Ömer Dinçer, “siyasal İslami kültür”ün gereğini ya-
pıyor!
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Yurt Partisi Genel
Başkanõ, eski İçişleri Bakanõ Sa-
dettin Tantan, AKP’nin iktidara
geldiği günden bugüne değin terör-
le mücadele etmediğine işaret eder-
ken Türkiye açõsõndan en önemli
iki tehditten bölücü terörün serma-
yesinin 25 milyar dolara, cemaatle-
rin servetinin ise 50 milyar dolara
ulaştõğõnõ vurguladõ.
İktidarõn “kara para ekonomisi-
ni” tercih ettiğini kaydeden Tantan,
Türkiye’nin “silahsız” işgal altõnda
olduğunu ve “açılım” adõ altõnda
toplumun oyalandõğõnõ söyledi.
AKP’nin iktidara gelmesinden bu
yana uyguladõğõ siyasetin dõş kay-
naklõ, planlõ bir projenin parçasõ ol-
duğunu belirten Tantan, “3 Kasım
2002’den beri hiçbir şekilde PKK
ile mücadele edilmemiştir. Edil-
mediği gibi yasaların içleri boşal-
tıldı. Öyle bir noktaya gelmiştir ki,
PKK’nin en çok zarar verdiği
Kürt kimliğini, örgüt temsil eder
konuma getirilmiştir. Asıl sorunun
altında bu yatıyor” dedi.
8 yõldõr gündeme getirilmeyen açõ-
lõmõn alalecele gündeme alõndõğõnõ
kaydeden Tantan, “Bunca zamandır
şimdi mi aklınız başınıza geldi?
‘Tarihi fõrsatõ kaçõrmayalõm’ söyle-
mi, tehlikeli bir süreci başlatmış-
tır. Demokratikleşme, insan hak-
ları söylemleri yalnızca kendi kol-
tuklarını, siyasi güçlerini devam et-
tirebilmek için ortaya sürdükleri
bir davranış gibi görünüyor” de-
ğerlendirmesini yaptõ.
İktidarõn tercihini öğrenmek için
uygulamalarõna bakõlmasõ gerektiğini
anlatan eski İçişleri Bakanõ, kambi-
yodan kaçakçõlõk yasasõna, suç ta-
nõmlarõnõn değiştirilmesine kadar
pek çok yasada yapõlan değişiklik ve
aflarla yasadõşõ yapõlanmayõ orta-
dan kaldõrmanõn önünün kesildiğini
söyledi. “Siyasi iktidarın tercihi ka-
yıt dışı, kara para, kaçakçılık fuhuş
ekonomisi” diyen Tantan, şunlarõ
söyledi:
“Tüm bunlar legalleşmiş gözü-
küyor. Eğer siz kayıt dışı ekono-
miyi nereden gelirse gelsin vergi
barışı adı altında kabul ediyorsa-
nız, namuslu parayı çökertmeye-
ceğini nasıl garanti altına alıyor-
sunuz? Siyasi tercihe baktığımız-
da demokrasi, insan hak ve öz-
gürlükleri olmadığını görüyoruz.
İnsanların bilgi edinme özgürlüğıü
bile elinden alınmış. Her gün kır-
baçla dövülür gibi tehditle, kirli bil-
gilerle Türk insanının beyni örü-
lüyor. 8 yıldır hangi demokratik
açılımdan bahsediliyor. Güvenlik
ayağı bomboş bırakılmış. Türkiye
silahsız bir işgal altında. Irak’ta
katliam yapılırken, AKP Gazze ile
yatıp kalkarken, belli cemaatler
sessizliğe gömüldü.”
Tantan, şu değerlendirmeyi yaptõ:
“Güvenliğin iki temel ayağı vardır.
Birisi din, ikincisi siyasettir. Bu
iki duygunun da içi boşaltılmış.
Ülke yönetilemeyince de tarihi fır-
sat söylemi ortaya çıkıyor. Devlet
başkanı bunu söylüyorsa Türk mil-
letinin hafızası yok sayılıyor, dev-
let arşivi göz ardı ediliyor demek-
tir. AKP sadece Cumhurbaşkanlığı
seçimine kadar süreyi uzatmak
için uğraşıyor. Yaptıkları nede-
niyle hesap sorulmasından kork-
tuğu için sanal bir açılımla milleti
oyalıyorlar. Örgütler için çıkarılan
af AKP’nin işlediği illegaliteyi de
kapsayacak mı? Herkesi kapsaya-
cak gibi gözüküyor.”
Tantan, terörle mücadeleden
açõlõma, son yõllarda yapõlan
operasyonlardan cemaatlerin
güç kazanmasõna uzanan
gelişmeleri değerlendirdi.
Sorumluların tespiti engelleniyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Konya Milletveki-
li Atilla Kart, Ergenekon so-
ruşturmasõ sürecinde tutuklanan
ve tahliye edildikten 5 gün son-
ra yaşamõnõ yitiren Kuddusi
Okkır’õn eşi Sabriye Okkır ve
avukatõ Devrim Taş’la birlikte
dün TBMM’de basõn toplantõsõ
düzenledi. Kart, “faşizan bir sü-
reç yaşandığını, ölüm olayı-
nın sorumlularının tespitinin
organize şekilde engellendiği-
ni” bildirdi.
Kuddusi Okkõr olayõnda gö-
revlerini ihmal eden ve kötüye
kullanan yargõç ve savcõlar hak-
kõnda yapõlan suç duyurularõ için
Adalet Bakanlõğõ’nõn soruşturma
izni vermediğini vurgulayan
Kart, bu kararõn iptali için Ankara
8. İdare Mahkemesi’nde açõlan
davanõn duruşmasõnõn yarõn (bu-
gün) yapõlacağõnõ anõmsattõ.
Kart, hastaneler hakkõndaki
suç duyurularõyla ilgili olarak so-
ruşturma izni verilmediğini, ce-
zaevi müdür yardõmcõsõ hakkõn-
da soruşturma yapõldõğõnõ ve so-
nunda takipsizlik kararõ verildi-
ğini anõmsatõrken de “ Sorum-
luluğu birbirinin üstüne atan,
sorumsuz ve keyfi bir hükümet
etme anlayışıyla karşı karşı-
yayız” dedi.
Kamu davası
açılmadı
“Sağlık müdürlükleri ve
valilik makamlarının tam bir
dayanışma içinde yurttaşın
başvuru, hak arama ve dava
haklarını kurumsal bir anla-
yışla engelleyen bir tavır için-
de olduklarını” vurgulayan
Atilla Kart, şu değerlendirme-
leri yaptõ: “ Okkır’ın tedavi-
si görevin kötüye kullanıl-
ması pahasına engellenmiştir.
Türkiye’de faşizan bir süreç
yaşanmaktadır. Tıbbi an-
lamda sorumluluklarının bu-
lunduğu açıklık kazanan Te-
kirdağ, Bayrampaşa, Yedi-
kule Göğüs Cerrahisi, Hase-
ki Hastaneleri yetkililerinin
tamamı hakkında mülki ida-
re ya da bakanlık tarafından
soruşturma izni verilmemesi
bir tesadüf olabilir mi? Ger-
çeklerin ortaya çıkması ve
failler-sorumlular hakkında
yargı yolunun açılmasının
Ergenekon soruşturmasına
yönelik endişe ve eleştirileri
doğrulamasından mı çekinil-
mektedir? Ya da ‘Nasõl olsa
Ergenekon sanõğõ, önemli değil’
yaklaşımıyla mı hareket edil-
miştir?”
Sabriye Okkõr da “En basit
hırsızlık olayında bile şikâ-
yetçi olunmasa bile kamu da-
vası açılıyor. Burada ölüm
var, kamu dava açmıyor, açı-
lan davalar reddediliyor. Bu-
nu mantığım almıyor” dedi.
Adalet Bakanlõğõ döneminde
Mehmet Ali Şahin’i ziyaret
ettiklerini aktaran Okkõr, “Ba-
kanlık, savcı ve hâkimlerle il-
gili soruşturma izni vermedi.
Aynı savcı ve hâkimler, eşi-
min vefatından sonra 4 kişi-
ye sağlık nedeniyle tahliye
kararı verdiler. Doğruyu yap-
tılar. Bunu söylediğimizde
Şahin, ‘Onlar da insan, hata ya-
pabilir’ dedi. O hata bir insa-
nın hayatına mal oldu” açõk-
lamasõnõ yaptõ.
Bugün savcıya
ifade verecek
İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - Em-
niyet Genel Müdür Yardõmcõsõ Emin Arslan ile
4. sõnõf emniyet müdürleri Murat Nemutlu ile
Mustafa Aral’õn da tutuklandõğõ uyuşturucu
operasyonuna ilişkin gözaltõna alõnan CHP Grup
Başkanvekili Hakkı Süha Okay’õn kardeşi
Mustafa Fehmi Okay, Emniyet Müdürlüğü’ne
götürüldü. İstanbul’da 200 milyon Captagon imal
edilebilecek uyuşturucu maddenin yakalandõğõ
operasyonda telefon takibine alõnanlar arasõnda
Mustafa Fehmi Okay da yer aldõ. Okay, uyuş-
turucu baronu Habib Kanat’tan sonra ikinci isim
ve imalathanenin yöneticisi olmakla suçlanõyor.
Emniyetin Okay’õn “hassas burun” olarak bili-
nen kimyager Hüseyin Fehmi Işık ve imalat-
hanedeki işçilerle yaptõğõ görüşmeleri kayda al-
dõğõ belirtildi. Telefonda “Kazanlar hazır”,
“Kazanlar ısındı” şeklinde görüşmeleri tespit edi-
len Fehmi Okay’õn özellikle Tuzla ve Pen-
dik’teki uyuşturucu imalathanesinde kimyager Işõk
ile işçilere talimatlar verdiği iddia ediliyor.
Okay’õn, bugün Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet
Berk’e ifade vereceği öğrenildi.
‘İhtimal vermek istemiyorum’
CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Süha Okay da,
yaptõğõ yazõlõ açõklamada, şunlarõ kaydetti: “Böy-
le bir olayın içerisinde kardeşimin adının
geçmesinden üzüntü duymaktayım. Kendisi-
nin böyle bir olaya karıştığına ihtimal dahi ver-
mek istemiyorum. Kardeşime ilişkin bu olay
için yargı sürecinin gerçekleri ortaya çıkara-
cağından en ufak bir kuşku duymuyorum. Hu-
kukun gereği ne ise onu saygı ile karşılıyorum.”
CHP lideri Deniz Baykal ise Okay’õn gözal-
tõna alõnmasõnõ “Yargı süreci başlamıştır.
Hukuk işleyecek, soruşturma yürüyecek.
Gerekenin yapılacağına inanıyorum. Ger-
çeklerin ortaya çıkmasından biz mutluluk du-
yarız” sözleriyle değerlendirdi.
Kart,
sorumluların
cezalandırılması
için soruşturma
izninin
verilmesini istedi.
Okkır’ın avukatı
Devrim Taş da
ilgililer hakkında
ciddi bir
soruşturmanın
açılmaması
durumunda
AİHM’ye
gideceklerini
bildirdi. (AA)
CHP’li Kart, Kuddusi Okkõr’õn ölüm olayõna ilişkin sert açõklamalarda bulundu:
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ
‘CEMAATLERİN SERVETİ 50 MİLYAR DOLARI BULDU’
Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ’un bölücülük ve cemaat tehdidine dikkat çekti-
ğini anõmsatan Tantan, örgütün dağõlma noktasõna geldiği bir anda, son 8 yõlda, 25 mil-
yar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştõğõnõ vurguladõ. Cemaatlerin de 50 milyar dolar
servete ulaştõğõna dikkat çeken Tantan, “Peki, bu tehditler her geçen gün büyürken
neyapõlmõş,hiçbirşey”dedi.Birülkeninillasilahlaişgaledilmesinegerekolmadõğõnõ
anlatan Tantan, zihinlerin teslim alõndõğõnõ, ülkenin kendi inisiya-
tifiyle hareket edemediğini söyledi. Tantan, cemaatlerin siyasal-
laşan bir ekonomik güce ulaştõğõnõ, yoksul insanlarõn da güç-
lenmek için bu şemsiye altõnda yer aldõğõnõ kaydetti.
OKAY’IN KARDEŞİ GÖZALTINDA
Eski İçişleri Bakanõ Tantan, son yõllardaki gözaltõlarõ, hükümetin terörle mücadeleye yaklaşõmõnõ ve açõlõmõ değerlendirdi:
Türkiye zihinsel işgal altõnda
Devlet Öcalan’dan teslim aldığı “yol
haritası planı”nı haftalardır elinde tu-
tuyor. Plan açıklanmadıkça hem DTP’li-
ler hem de PKK’liler giderek sertleşi-
yor. Ama bu atmosferde biri var ki, avu-
katlarına söylediği her sözün içinde as-
lında derin ve kaygı verici mesajlar ba-
rınıyor! Kendisi “ben bir şey yapmıyo-
rum” dese de, satır aralarındaki her
cümlesi Güneydoğu’nun gerginliğinde,
pusudaki bir fitili ateşliyor!
PKK lideri Öcalan geçen çarşamba
günü de avukatlarıyla görüştü. Öca-
lan’ın bu görüşmede “Talabani Kürt-
lere, bize karşı bir oyunun içinde yer
alırsa, kendisi kaybeder” şeklindeki
tehdidi her zamanki psikolojisini yan-
sıttı.
“Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü İn-
gilizlerin adamıdır” şeklindeki hezeya-
nı da klasik düşmanlığını dışa vurdu.
“CIA ajanıydı” dediği Tansu Çiller’in
öldürülmesi için PKK’nin taşeron ola-
rak kullanılmak istendiğini iddia etmesi
ise belki her zamanki komplo teorile-
rinden biriydi!..
Öcalan’ın üzerinde asıl düşünül-
mesi gereken iddiaları bunlar değildi.
PKK liderinin kimi açıklamaları, gide-
rek çıkmaza giren Kürt açılımının ile-
ride nasıl bir kaos yaratabileceğini
dışa vuruyordu! Örneğin Genelkur-
may Başkanı Orgenaral Başbuğ’un
“siyaset ve terör ağaları”ndan söz et-
mesine tepki gösterirken bir yandan
da, kendince PKK’nin haklılığına vur-
gu yapmıştı:
“Siyaset ağalarını istemiyorsanız de-
mokratik siyasetin önünü açacaksınız.
Bu halk ne yapacak? Her şeyini elle-
rinden alırsanız onlar da silaha sarılır-
lar. Cudi’deki adam kendini korumak
zorunda. Kandil’deki Zağros’taki adam
için de öyle. Savaşırlar mı, savaşı bü-
yütürler mi, teslim mi olurlar karışamam.
Kendilerinin bileceği bir iştir.”
Öcalan’ın örgüte adeta talimat niteliği
içeren satır araları bunlarla da kalma-
dı. Sözü DTP ve PKK’ye getirirken san-
ki ne “yapacaksanız yapın” diyordu:
“DTP ve PKK bütün sorumluluğu ba-
na yüklüyor. Bu büyük bir zulümdür.
Burada hareket serbestim yok. Eğer bu
sorunu ben çözeceksem önüm mutlaka
açılmalıdır. Devlet de daha fazla üze-
rime sorumluluk yüklerse ben burada
isyan edeceğim. Süreç her şeye gebe...
Artık kent isyanları mı olur, halk sava-
şı mı olur, kimse bilemez. Ama olup bi-
tenden sorumlu olmayacağım.”
Sizce Öcalan ne diyor?.. Beni bıra-
kın yoksa fena yaparım diyor!..
Genelkurmay 20 Ağustos’taki bir
açıklamayla Tunceli’de beş ilçeyi “gü-
venlik bölgesi” ilan etmişti. 16 Eylül’de
ise Elazığ, Hakkâri, Şırnak, Siirt ve Di-
yarbakır’ın bazı bölgelerinin “geçici gü-
venlik bölgesi” olarak belirlendiği du-
yuruldu. Ordunun bu uygulamaları, PKK
terörüne karşı sürdürülen operasyonlar
sırasında yurttaşların zarar görmesinin
engellenmesi amacı taşıyordu.
Dün ise şaşırtı-
cı bir gelişme ya-
şandı. PKK’nin
“Halk Savunma
Güçleri” (HPG)
adını verdiği as-
keri kanadı, “Bo-
tan” olarak tanım-
ladığı bölgeye gir-
işleri yasakladı! Açıklamada şöyle de-
nilmişti:
“Genel güvenlik önlemleri çerçeve-
sinde almış olduğumuz karar doğrultu-
sunda Gabar, Cudi, Besta, Hakkâri,
Mardin alanları ve çevrelerine bağlı kır-
sal alanlara yönelik olarak avcılık, arıcı-
lık, vb. amaçlarla girişler ve Mardin’in Sa-
vur ilçesi kırsalında ağaç kesimleri dur-
durulmuştur.”
Kürt açılımı, PKK’nin siyasallaşması
derken bu kadarına de pes doğrusu!..
obursali@cumhuriyet.com.tr