25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2009 SALI 6 HABERLER mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Güneydoğu’nun bir kentinde... Ya bir sur dibinde ya da viraneye dönmüş kerpiç bir duvarın yalnız gölgesinde... Diyarbakır’ın İskenderpaşası’nda, Urfa’nın Yakubiyesi’nde, Mardin’de; Deyrul Zafaran’ın oralarda... Ya da şiddetin kan üzerinde ebru- lar çizdiği, bir kentin puslar inmiş so- kaklarında... Cudi’nin tepesinde... Silvan kırsalında... Çe- mişgezek’in barut ko- kan kayalık yollarında... Tunceli’de, ölümüne pu- sular kurulan Aliboğa- zı’nda... Şiddetin odak nok- tasına dönüştürülmüş Hakkâri’nin yoksul Şem- dinlisi’nde!.. Tahta kürsülere çö- melmiş dört kişinin gi- zemli sohbetinde... PKK’liydi belki de onlardan biri! Belki Hizbullahçıydı diğeri!... Ajandı tah- minen ötekisi!.. Ya dördüncüsü?.. Muhtemeldir ki o da kurbandı!.. Ölüm her yerde, her an yakalamış olabilirdi onları!.. Kimi devlete kurşun sıkarken can vermişti, kimi terk edilmiş bir coğrafyanın obalarında bebek de- meden, çocuk demeden, kadın de- meden kurşun yağdırmıştı!.. Çoğunun ellerinde, huzurun fidan kökünde suya dönüşmüş askerlerin kanı vardı!.. Korucu öldürmüştü belki bazıları!.. Polisler de zalim kurşunlar ye- mişti onların kara Kalaşnikoflarından!.. Belli ki birçoğu da Güneydoğu’nun karanlık kaosunda kim vurduya git- mişti!.. Kimilerinin ise esamesi bile okunmu- yordu!.. Ne faili meçhul bir topraktaydı cesetle- ri ne de ortaya çıkarıl- mamış bir mezar evin karanlık dehlizinde!.. Önceki gün Güney- doğu tarihinde bir ilk yaşandı!.. Oysa o ilk, “Kürt açılımı” tartışma- ları sırasında PKK’ciliğin artık sıradanlaşmaya başladığını da gösterdi!.. Siyasallaşmış Kürtçülüğün ne denli pervasızlaştığı da çıkmıştı ortaya!.. Ellerinde ölmüşlerin fotoğraflarları- nı taşıyan binlerce kişi, Diyarbakır’da adeta gövde gösterisi yaptı. Güney- doğu’da 25 yıldır süren terör eylem- lerinde öldürülen PKK’lilerin, faili meç- hul cinayetlerde yaşamlarını yitirenle- rin ya da gizemli biçimde ortadan kaybolanların fotoğrafları anaların, ba- baların, bacıların ya da dul kalmış ka- dınların ellerinde arşınladı kaygılı so- kakları!.. Kim bilir 10 yıl önce yaşansaydı o manzara, belki ülkede büyük bir kar- gaşa yaşanacaktı... Tepkiler dağlara dönüşecek ve o yürüyüşün her katı- lımcısı bugün halen cezaevinde ola- caktı!.. Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, (MEYA-DER), “Çocuklarını savaşta yitirenlerin aileleri Kürt soru- nunun diyalogla çözülmesi için Diyar- bakır’da yürüyor” sloganıyla düzenle- mişti o şaşırtıcı eylemi!.. DTP il binası önünden faili meçhul anıtının da bulunduğu Koşuyolu Par- kı’na kadar süren yürüyüşe 15 bin in- san katılmıştı!.. DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan onlara seslenirken, “Bugün eğer bir açı- lım, bir barış sürecinden bahsediyor- larsa ellerimizde taşıdığımız yoldaşla- rımızın mücadelesi sonucudur” de- mekten çekinmemişti!.. Yani yaşayanlardan umut kesilmiş- ti açılım için!.. Ölenler son çareydi!.. Kürt açılımı tartışmaları sırasında, sa- vaş ve barış kavga ederken ölüler yü- rümüştü Diyarbakır’da!.. Ölülerin Yürüdüğü Şehir!.. Öcalan Ne İstiyor?.. ‘Yasağ Hemşehrim!’ BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Dinçer Sendikaları Bitiriyor Çalışma Bakanı Ömer Dinçer’i nerelerden tanı- yoruz? Taa Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Bele- diye Başkanlığı döneminden... Marmara Üniversi- tesi’nde profesörken Erdoğan’a danışmanlık yapı- yordu. Erdoğan’la birlikte Ankara’ya taşındı. Baş- bakan’ın müsteşarı oldu... Orada başına gelmedik kalmadı. İntihalciliği (bi- lim hırsızlığı) ortaya çıktı. YÖK profesörlüğünü ge- ri aldı. 1995 yılında yazdığı makalenin ortaya çıkması ile birden ünlendi! Dini ağırlığı olan konferansta sun- duğu makalesinde, Türkiye’nin o zamandan bugü- ne yaşadığı gelişmelerin yol haritasını çiziyordu! Hakkını teslim etmeli: Bugünü o zamandan gör- dü. Uluslararası durumun, Türkiye Cumhuriyeti’nin İslamileşmesi için çok uygun ortam yarattığını, ye- rel kültürün İslam olduğunu vb. yazıyordu. “Müsteşarken” bu doğrultuda çalıştı hep! Bir ara ortaya “Türkiye büyük bir obez devlet” sözüyle çıktı! Gazeteler üzerine atladı haberin! Efendim, devletimizde memur vb. sayısı görülme- miş çokluktaymış. Devlet şişmiş. Hazırladıkları (te- mel) yasa tasarısı ile devleti küçülteceklermiş... Ma- halli yönetimlere öncülük vereceklermiş... Bu sözleri dile getirirken henüz Ankara’da ye- niydiler ve merkez yönetimin bütününe sahip de- ğillerdi. O zaman devlet obezse şimdi obezin de obe- zi oldu! Kimse Dinçer’e “Obez devlet ne oldu” di- ye sormuyor! AKP iktidarı, karşısında “sorun çıkartan” kim ve ne varsa hemen “halletme” konumuna geçiyor ya! Devlet gücüyle, olmadı yasayla! Şimdi sıra işçilerde! İşçiler arada sırada “dayılanıyor”lar! Grev yaparız falan diyorlar! Memur sendikaları meydan okuyor; hükümete ka- fa tutuyor, pazarlık yapıyorlar... Olacak iş mi! Tabii, işçileri ve sendikalarını “halletme” işini Ömer Dinçer üstlendi. Bakan, sendikaları bitirecek bir yasa tasarısı ha- zırladı! Zaten üye sayısı ve parası azalan sendikaları ta- mamen devre dışı bırakacak, işçileri iktidarın ve pat- ronların insafına terk edecek yasa tasarısının omur- gası: Sendika üye aidatları otomatik olarak kesil- meyecek, sendikalar bizzat işçilerden aidatı iste- yecek, yani elden toplayacak! Hak-İş bile isyanda! (Akşam, Gülümhan Gülten’in haberi) Bakan ayrıca sendikaların üye sayılarını durma- dan güncelleyecek bir sistem kuruyor, böylece sen- dikaların toplusözleşme yetkilerinin düşürülmesi için de zemin hazırlanıyor! AKP hükümeti “Ülkemizin demokratikleşme şampiyonu”ydu! Dinçer’in işçilere ve sendikalarına karşı bu “de- mokratikleşme açılımı”, şüphesiz ki yandaşları ta- rafından alkış toplayacaktır. Aslında yasanın nasıl sendika ağalarına karşı özellikler taşıdığı (maaşla- rı en yüksek devlet memuru maaşının iki katını ge- çemeyecekmiş!) üzerine epey yazı okumayı bekle- yelim! AKP iktidarının bu “demokrat” yüzünü çok iyi bi- liyoruz! Sendikalar, işçiler, 1963’te Ecevit’in devrim ni- teliğindeki Çalışma Yasası ile en geniş hakları elde etmişlerdi! O tarihler, 27 Mayıs’ın getirdiği geniş öz- gürlüklerin yaşandığı zamanlardı! Yeni liberalizm rüzgârı küresel çerçevede sosyal hak ve özgürlükleri bir bir yok etmek için çok çalıştı! Şimdi AKP bu yolda daha sert adımlarla ilerliyor! AKP yasal hakların düşmanı! Diyor ki: Yasal hak ne demek! Mücadele ne de- mek! Grev ne demek! Benimle pazarlık ne demek? Ben neyi ne kadar istersem onu alacaksın. Ne za- man istersem o zaman alacaksın! AKP sadaka toplumu yaratan bir iktidar kurdu! Çalışanları yolacak, yontacak, yoksullaştıracak... Sonra da seçim zamanları oy avcılığı için sada- ka dağıtacak... Bazen yarım altına el bastıracak Kuran gibi... Buzdolabı, çamaşır makinesi gönderecek suyu bi- le olmayan evlere, Tunceli’de olduğu gibi... Cemaatleri yoksulların üzerine salacak.. kömür mömür... AKP, çalışanı kimliksizleştiriyor, kemiksizleştiriyor, yalnızlaştırıyor, uşaklaştırmak istiyor... Ömer Dinçer, “siyasal İslami kültür”ün gereğini ya- pıyor! İLHAN TAŞCI ANKARA - Yurt Partisi Genel Başkanõ, eski İçişleri Bakanõ Sa- dettin Tantan, AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne değin terör- le mücadele etmediğine işaret eder- ken Türkiye açõsõndan en önemli iki tehditten bölücü terörün serma- yesinin 25 milyar dolara, cemaatle- rin servetinin ise 50 milyar dolara ulaştõğõnõ vurguladõ. İktidarõn “kara para ekonomisi- ni” tercih ettiğini kaydeden Tantan, Türkiye’nin “silahsız” işgal altõnda olduğunu ve “açılım” adõ altõnda toplumun oyalandõğõnõ söyledi. AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana uyguladõğõ siyasetin dõş kay- naklõ, planlõ bir projenin parçasõ ol- duğunu belirten Tantan, “3 Kasım 2002’den beri hiçbir şekilde PKK ile mücadele edilmemiştir. Edil- mediği gibi yasaların içleri boşal- tıldı. Öyle bir noktaya gelmiştir ki, PKK’nin en çok zarar verdiği Kürt kimliğini, örgüt temsil eder konuma getirilmiştir. Asıl sorunun altında bu yatıyor” dedi. 8 yõldõr gündeme getirilmeyen açõ- lõmõn alalecele gündeme alõndõğõnõ kaydeden Tantan, “Bunca zamandır şimdi mi aklınız başınıza geldi? ‘Tarihi fõrsatõ kaçõrmayalõm’ söyle- mi, tehlikeli bir süreci başlatmış- tır. Demokratikleşme, insan hak- ları söylemleri yalnızca kendi kol- tuklarını, siyasi güçlerini devam et- tirebilmek için ortaya sürdükleri bir davranış gibi görünüyor” de- ğerlendirmesini yaptõ. İktidarõn tercihini öğrenmek için uygulamalarõna bakõlmasõ gerektiğini anlatan eski İçişleri Bakanõ, kambi- yodan kaçakçõlõk yasasõna, suç ta- nõmlarõnõn değiştirilmesine kadar pek çok yasada yapõlan değişiklik ve aflarla yasadõşõ yapõlanmayõ orta- dan kaldõrmanõn önünün kesildiğini söyledi. “Siyasi iktidarın tercihi ka- yıt dışı, kara para, kaçakçılık fuhuş ekonomisi” diyen Tantan, şunlarõ söyledi: “Tüm bunlar legalleşmiş gözü- küyor. Eğer siz kayıt dışı ekono- miyi nereden gelirse gelsin vergi barışı adı altında kabul ediyorsa- nız, namuslu parayı çökertmeye- ceğini nasıl garanti altına alıyor- sunuz? Siyasi tercihe baktığımız- da demokrasi, insan hak ve öz- gürlükleri olmadığını görüyoruz. İnsanların bilgi edinme özgürlüğıü bile elinden alınmış. Her gün kır- baçla dövülür gibi tehditle, kirli bil- gilerle Türk insanının beyni örü- lüyor. 8 yıldır hangi demokratik açılımdan bahsediliyor. Güvenlik ayağı bomboş bırakılmış. Türkiye silahsız bir işgal altında. Irak’ta katliam yapılırken, AKP Gazze ile yatıp kalkarken, belli cemaatler sessizliğe gömüldü.” Tantan, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Güvenliğin iki temel ayağı vardır. Birisi din, ikincisi siyasettir. Bu iki duygunun da içi boşaltılmış. Ülke yönetilemeyince de tarihi fır- sat söylemi ortaya çıkıyor. Devlet başkanı bunu söylüyorsa Türk mil- letinin hafızası yok sayılıyor, dev- let arşivi göz ardı ediliyor demek- tir. AKP sadece Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar süreyi uzatmak için uğraşıyor. Yaptıkları nede- niyle hesap sorulmasından kork- tuğu için sanal bir açılımla milleti oyalıyorlar. Örgütler için çıkarılan af AKP’nin işlediği illegaliteyi de kapsayacak mı? Herkesi kapsaya- cak gibi gözüküyor.” Tantan, terörle mücadeleden açõlõma, son yõllarda yapõlan operasyonlardan cemaatlerin güç kazanmasõna uzanan gelişmeleri değerlendirdi. Sorumluların tespiti engelleniyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Konya Milletveki- li Atilla Kart, Ergenekon so- ruşturmasõ sürecinde tutuklanan ve tahliye edildikten 5 gün son- ra yaşamõnõ yitiren Kuddusi Okkır’õn eşi Sabriye Okkır ve avukatõ Devrim Taş’la birlikte dün TBMM’de basõn toplantõsõ düzenledi. Kart, “faşizan bir sü- reç yaşandığını, ölüm olayı- nın sorumlularının tespitinin organize şekilde engellendiği- ni” bildirdi. Kuddusi Okkõr olayõnda gö- revlerini ihmal eden ve kötüye kullanan yargõç ve savcõlar hak- kõnda yapõlan suç duyurularõ için Adalet Bakanlõğõ’nõn soruşturma izni vermediğini vurgulayan Kart, bu kararõn iptali için Ankara 8. İdare Mahkemesi’nde açõlan davanõn duruşmasõnõn yarõn (bu- gün) yapõlacağõnõ anõmsattõ. Kart, hastaneler hakkõndaki suç duyurularõyla ilgili olarak so- ruşturma izni verilmediğini, ce- zaevi müdür yardõmcõsõ hakkõn- da soruşturma yapõldõğõnõ ve so- nunda takipsizlik kararõ verildi- ğini anõmsatõrken de “ Sorum- luluğu birbirinin üstüne atan, sorumsuz ve keyfi bir hükümet etme anlayışıyla karşı karşı- yayız” dedi. Kamu davası açılmadı “Sağlık müdürlükleri ve valilik makamlarının tam bir dayanışma içinde yurttaşın başvuru, hak arama ve dava haklarını kurumsal bir anla- yışla engelleyen bir tavır için- de olduklarını” vurgulayan Atilla Kart, şu değerlendirme- leri yaptõ: “ Okkır’ın tedavi- si görevin kötüye kullanıl- ması pahasına engellenmiştir. Türkiye’de faşizan bir süreç yaşanmaktadır. Tıbbi an- lamda sorumluluklarının bu- lunduğu açıklık kazanan Te- kirdağ, Bayrampaşa, Yedi- kule Göğüs Cerrahisi, Hase- ki Hastaneleri yetkililerinin tamamı hakkında mülki ida- re ya da bakanlık tarafından soruşturma izni verilmemesi bir tesadüf olabilir mi? Ger- çeklerin ortaya çıkması ve failler-sorumlular hakkında yargı yolunun açılmasının Ergenekon soruşturmasına yönelik endişe ve eleştirileri doğrulamasından mı çekinil- mektedir? Ya da ‘Nasõl olsa Ergenekon sanõğõ, önemli değil’ yaklaşımıyla mı hareket edil- miştir?” Sabriye Okkõr da “En basit hırsızlık olayında bile şikâ- yetçi olunmasa bile kamu da- vası açılıyor. Burada ölüm var, kamu dava açmıyor, açı- lan davalar reddediliyor. Bu- nu mantığım almıyor” dedi. Adalet Bakanlõğõ döneminde Mehmet Ali Şahin’i ziyaret ettiklerini aktaran Okkõr, “Ba- kanlık, savcı ve hâkimlerle il- gili soruşturma izni vermedi. Aynı savcı ve hâkimler, eşi- min vefatından sonra 4 kişi- ye sağlık nedeniyle tahliye kararı verdiler. Doğruyu yap- tılar. Bunu söylediğimizde Şahin, ‘Onlar da insan, hata ya- pabilir’ dedi. O hata bir insa- nın hayatına mal oldu” açõk- lamasõnõ yaptõ. Bugün savcıya ifade verecek İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - Em- niyet Genel Müdür Yardõmcõsõ Emin Arslan ile 4. sõnõf emniyet müdürleri Murat Nemutlu ile Mustafa Aral’õn da tutuklandõğõ uyuşturucu operasyonuna ilişkin gözaltõna alõnan CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’õn kardeşi Mustafa Fehmi Okay, Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. İstanbul’da 200 milyon Captagon imal edilebilecek uyuşturucu maddenin yakalandõğõ operasyonda telefon takibine alõnanlar arasõnda Mustafa Fehmi Okay da yer aldõ. Okay, uyuş- turucu baronu Habib Kanat’tan sonra ikinci isim ve imalathanenin yöneticisi olmakla suçlanõyor. Emniyetin Okay’õn “hassas burun” olarak bili- nen kimyager Hüseyin Fehmi Işık ve imalat- hanedeki işçilerle yaptõğõ görüşmeleri kayda al- dõğõ belirtildi. Telefonda “Kazanlar hazır”, “Kazanlar ısındı” şeklinde görüşmeleri tespit edi- len Fehmi Okay’õn özellikle Tuzla ve Pen- dik’teki uyuşturucu imalathanesinde kimyager Işõk ile işçilere talimatlar verdiği iddia ediliyor. Okay’õn, bugün Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Berk’e ifade vereceği öğrenildi. ‘İhtimal vermek istemiyorum’ CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Süha Okay da, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, şunlarõ kaydetti: “Böy- le bir olayın içerisinde kardeşimin adının geçmesinden üzüntü duymaktayım. Kendisi- nin böyle bir olaya karıştığına ihtimal dahi ver- mek istemiyorum. Kardeşime ilişkin bu olay için yargı sürecinin gerçekleri ortaya çıkara- cağından en ufak bir kuşku duymuyorum. Hu- kukun gereği ne ise onu saygı ile karşılıyorum.” CHP lideri Deniz Baykal ise Okay’õn gözal- tõna alõnmasõnõ “Yargı süreci başlamıştır. Hukuk işleyecek, soruşturma yürüyecek. Gerekenin yapılacağına inanıyorum. Ger- çeklerin ortaya çıkmasından biz mutluluk du- yarız” sözleriyle değerlendirdi. Kart, sorumluların cezalandırılması için soruşturma izninin verilmesini istedi. Okkır’ın avukatı Devrim Taş da ilgililer hakkında ciddi bir soruşturmanın açılmaması durumunda AİHM’ye gideceklerini bildirdi. (AA) CHP’li Kart, Kuddusi Okkõr’õn ölüm olayõna ilişkin sert açõklamalarda bulundu: TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ ‘CEMAATLERİN SERVETİ 50 MİLYAR DOLARI BULDU’ Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ’un bölücülük ve cemaat tehdidine dikkat çekti- ğini anõmsatan Tantan, örgütün dağõlma noktasõna geldiği bir anda, son 8 yõlda, 25 mil- yar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştõğõnõ vurguladõ. Cemaatlerin de 50 milyar dolar servete ulaştõğõna dikkat çeken Tantan, “Peki, bu tehditler her geçen gün büyürken neyapõlmõş,hiçbirşey”dedi.Birülkeninillasilahlaişgaledilmesinegerekolmadõğõnõ anlatan Tantan, zihinlerin teslim alõndõğõnõ, ülkenin kendi inisiya- tifiyle hareket edemediğini söyledi. Tantan, cemaatlerin siyasal- laşan bir ekonomik güce ulaştõğõnõ, yoksul insanlarõn da güç- lenmek için bu şemsiye altõnda yer aldõğõnõ kaydetti. OKAY’IN KARDEŞİ GÖZALTINDA Eski İçişleri Bakanõ Tantan, son yõllardaki gözaltõlarõ, hükümetin terörle mücadeleye yaklaşõmõnõ ve açõlõmõ değerlendirdi: Türkiye zihinsel işgal altõnda Devlet Öcalan’dan teslim aldığı “yol haritası planı”nı haftalardır elinde tu- tuyor. Plan açıklanmadıkça hem DTP’li- ler hem de PKK’liler giderek sertleşi- yor. Ama bu atmosferde biri var ki, avu- katlarına söylediği her sözün içinde as- lında derin ve kaygı verici mesajlar ba- rınıyor! Kendisi “ben bir şey yapmıyo- rum” dese de, satır aralarındaki her cümlesi Güneydoğu’nun gerginliğinde, pusudaki bir fitili ateşliyor! PKK lideri Öcalan geçen çarşamba günü de avukatlarıyla görüştü. Öca- lan’ın bu görüşmede “Talabani Kürt- lere, bize karşı bir oyunun içinde yer alırsa, kendisi kaybeder” şeklindeki tehdidi her zamanki psikolojisini yan- sıttı. “Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü İn- gilizlerin adamıdır” şeklindeki hezeya- nı da klasik düşmanlığını dışa vurdu. “CIA ajanıydı” dediği Tansu Çiller’in öldürülmesi için PKK’nin taşeron ola- rak kullanılmak istendiğini iddia etmesi ise belki her zamanki komplo teorile- rinden biriydi!.. Öcalan’ın üzerinde asıl düşünül- mesi gereken iddiaları bunlar değildi. PKK liderinin kimi açıklamaları, gide- rek çıkmaza giren Kürt açılımının ile- ride nasıl bir kaos yaratabileceğini dışa vuruyordu! Örneğin Genelkur- may Başkanı Orgenaral Başbuğ’un “siyaset ve terör ağaları”ndan söz et- mesine tepki gösterirken bir yandan da, kendince PKK’nin haklılığına vur- gu yapmıştı: “Siyaset ağalarını istemiyorsanız de- mokratik siyasetin önünü açacaksınız. Bu halk ne yapacak? Her şeyini elle- rinden alırsanız onlar da silaha sarılır- lar. Cudi’deki adam kendini korumak zorunda. Kandil’deki Zağros’taki adam için de öyle. Savaşırlar mı, savaşı bü- yütürler mi, teslim mi olurlar karışamam. Kendilerinin bileceği bir iştir.” Öcalan’ın örgüte adeta talimat niteliği içeren satır araları bunlarla da kalma- dı. Sözü DTP ve PKK’ye getirirken san- ki ne “yapacaksanız yapın” diyordu: “DTP ve PKK bütün sorumluluğu ba- na yüklüyor. Bu büyük bir zulümdür. Burada hareket serbestim yok. Eğer bu sorunu ben çözeceksem önüm mutlaka açılmalıdır. Devlet de daha fazla üze- rime sorumluluk yüklerse ben burada isyan edeceğim. Süreç her şeye gebe... Artık kent isyanları mı olur, halk sava- şı mı olur, kimse bilemez. Ama olup bi- tenden sorumlu olmayacağım.” Sizce Öcalan ne diyor?.. Beni bıra- kın yoksa fena yaparım diyor!.. Genelkurmay 20 Ağustos’taki bir açıklamayla Tunceli’de beş ilçeyi “gü- venlik bölgesi” ilan etmişti. 16 Eylül’de ise Elazığ, Hakkâri, Şırnak, Siirt ve Di- yarbakır’ın bazı bölgelerinin “geçici gü- venlik bölgesi” olarak belirlendiği du- yuruldu. Ordunun bu uygulamaları, PKK terörüne karşı sürdürülen operasyonlar sırasında yurttaşların zarar görmesinin engellenmesi amacı taşıyordu. Dün ise şaşırtı- cı bir gelişme ya- şandı. PKK’nin “Halk Savunma Güçleri” (HPG) adını verdiği as- keri kanadı, “Bo- tan” olarak tanım- ladığı bölgeye gir- işleri yasakladı! Açıklamada şöyle de- nilmişti: “Genel güvenlik önlemleri çerçeve- sinde almış olduğumuz karar doğrultu- sunda Gabar, Cudi, Besta, Hakkâri, Mardin alanları ve çevrelerine bağlı kır- sal alanlara yönelik olarak avcılık, arıcı- lık, vb. amaçlarla girişler ve Mardin’in Sa- vur ilçesi kırsalında ağaç kesimleri dur- durulmuştur.” Kürt açılımı, PKK’nin siyasallaşması derken bu kadarına de pes doğrusu!.. obursali@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle