Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2009 SALI
16 KÜLTÜR
AYNA
ADNAN BİNYAZAR
Sevgisizlik Bataklığında
Soluyanlar
Akıllarına estiğinde Köy Enstitüleri’ne saldıran
Hadi Uluengin’le Engin Ardıç gibiler arasına Sa-
bah’ta Hasan Bülent Kahraman da katıldı.
Yazısına şöyle başlıyor:
“Köy edebiyatını da Köy Enstitüleri’nden mezun
olmuş yazarları da sevmem.”
Köy edebiyatını sevmemesine bir şey denemez;
ama oradan “mezun olmuş yazarları sevmemesi”,
bir insanın, kin duygusunun dışavurumu sayıla-
bilir!
“Benim 1970’lerin ortasında gidip Attilâ İlhan’ı
bulmam onun bir solcu olarak köy edebiyatının
yanlışını göstermesi ve tartışması nedeniyledir.”
“Tartışma”yı anımsıyorum. Attilâ İlhan, Fakir
Baykurt’a verdiği bir yanıtta, “Acıttı mı!” gibi edep
dışı bir söz kullanacak denli düşürmüştü eleştiri
düzeyini...
Aynı Attilâ İlhan’ın, Fakir Baykurt’un ölümü üze-
rine onu öven bir yazı yazdığını da anımsatalım...
Sevilmemek, kişiyi ondurmaz da, yerindirmez
de. Hele sevgisine kin bulaşmış birinin sevmemesi,
sevmesinden yeğdir.
Sevgisizlik bataklığında soluyanlar ne acınacak
durumlara düşüyor!..
Kahraman bir de yazar olacak! “Bir insanı sev-
mekle başlar her şey” diyen Sait Faik’i anlayarak
okumuş olsaydı, acaba böylesine sevgisizleşebilir
miydi?..
Romanlarını devirdiğini söylediği Yaşar Kemal
başta; dünya edebiyatında insana sevgisizlikle yak-
laşan tek yazar gösteremez, Kahraman.
Yetkinliğini kanıtlamak için, Princeton Üniver-
sitesi’nde ders verdiğinden, Amerika’da Türk
Siyasetinin Yapısal Analizi kitabını yazdığından söz
ederek, bilgi alanlarının enginliğini sezdirmek is-
tiyor.
Cahit Külebi, Amerikan bilgisiyle donanmış ki-
şileri, pası dışa vurdu vuracak “galvanize” edilmiş
metale benzetirdi. Hadi, Kahraman’ın bilimsel ça-
lışmalarını önemseyelim; peki, karmaşık anlatımına
ne diyelim...
Söylediğini kimsenin anlamadığı medyatik bir
yanı da var Kahraman’ın. Konuşma edasına
bakmayın; TV konuşmalarını dinlemeye kalkan, tek
cümlesini anlayamayınca ekranın düğmesine
basıyor.
Anadilini düşüncelerini yansıtacak yalınlıkta
kullanmak, bilim adamını daha da inandırıcı kılar.
Oysa dili sağlam olmayanın, düşüncesinin sağ-
lamlığı hep kuşku yaratmıştır.
Kahraman’ın anlatım tıkızlığının nerelere vardı-
ğını Köy Enstitülü bir yazar, Emin Özdemir bir ör-
nekle kanıtladı “Sözcükler” dergisinde.
Bilgi’nin gök katlarında dolaştığını sanan Kah-
raman, nasıl sevsin Köy Enstitüleri’nden mezun
olmuş yazarları?
Bilgisini özgür düşüncenin verimi kılmak, kişi-
ye erdem kazandırır, her aşamada onu düşünsel
bulanıklıktan kurtarır.
Yazısında, önce “köylü yazar” saydığı Yaşar Ke-
mal’i övüyor. Anadili duyarlığı gelişmemiş bir ki-
şinin, onu anlayabileceğine inanmıyorum. Sözüm
ona şimdi günah çıkarıyor!
Bilmem, Kahraman’ımız, Yaşar Kemal’in, Bizim
Köy’ün yazarı Mahmut Makal’ı Anadolu anlatı ge-
leneğinin ender sanatçılarından biri saydığını
duymuş mudur?..
Köy Enstitüleri, Atatürkçü kültür devriminin
Cumhuriyete armağanıdır. Bozkırın ortasında kır
çiçeklerinin boy atma öyküsüdür. Toprak ağala-
rı, eşraf, Kahraman kafalılar bu aydınlığa ancak al-
tı yıl dayanabilmişlerdir.
Bilgiçlikleriyle zambak gibi açanların, sevgisiz-
lik kirini kır çiçeklerine bulaştırmasından doğal ne
olabilir!..
Ama şunu iyi bilmelidirler ki, Shakespeare’in
deyimiyle, “ottan çok daha iğrenç kokar çürüyen
zambak!”
binyazar@gmail.com
kultur@cumhuriyet.com.tr
G
elenektir, hep yazõlõp söylenir, bir ül-
kenin tiyatrosunu var eden temel
olgu o ülkenin yazarlarõnõn sahne için
ürettikleridir. Tanzimat’tan bu yana, değirmenin
taşõma suyla dönmeyeceği bilinci tiyatromu-
za bir dolu yazar kazandõrmõştõr.
Dramatik yazarlõkta ‘patlama’ yaşandõğõ
1960’lõ yõllarda gündeme birbirinden çarpõcõ
oyunlar geliyor ve gerek ödenekli gerekse özel
tiyatrolar tarafõndan başarõlõ yapõmlarla sah-
neleniyordu. 70’li yõllarõn ortalarõndan bu ya-
na ise ekonomik ve politik engeller sonucun-
da varlõklarõnõ sürdürmekte zorlanan özel ti-
yatrolar, seyirciye daha kolayca ya da daha et-
kili biçimde sesleneceğini düşündükleri yabancõ
oyunlarõ ya da kendi yaptõklarõ uyarlamalarõ
yerli oyunlara yeğ tuttular. Pek de haksõz de-
ğildiler. 1970’li yõllarõn ikinci yarõsõnda oyun
yazarlõğõmõzda başlayan durgunluk, 12 Eylül
döneminde neredeyse ‘sus pus olmuşluk’
düzeyine inmiş, kimi parlak oyunlarõn ve ye-
ni yazarlarõn zaman zaman gündeme gelmesine
karşõn, parlak yerli oyunlarõn yazõldõğõ gün-
lerden epeyce uzağa düşülmüştü.
O gün bugündür, yerli oyunlarõ sahneleme
görevi, öncelikle, ülke düzeyinde en çok sah-
nesi olan DT’ye düşmüştür. Kurumun kuruluş
yasasõnda da yer alan asal bir görevdir bu. Ne
ki oyun dağarõna alõnmayan ya da sahnelenip
de beğenilmeyen yerli oyunlar söz konusu ol-
duğunda sorumluluk hep DT’ye yüklenmiştir.
Ya oyun seçici kuruluna, ya dramaturglara ya
da yönetmenlere ve oyunculara. Kurum bu bağ-
lamda tiyatro eleştirmenlerinin yargõlarõnõn da
hedefi olmuştur.
DT, kuruluşunun 60. yõlõnda, oyun yazarlõ-
ğõmõza sahip çõkma görevini içtenlikle be-
nimsediğini görünür kõlma adõna önemli bir atõ-
lõm gerçekleştiriyor. 2009-10 tiyatro dönemi-
ni daha önce sahnelenmemiş yerli oyunlarõn
‘dünya prömiyeri’ niteliği taşõyan ilk ya-
põmlarõyla açõyor. Ülke düzeyinde ekim ayõ
içinde dünya prömiyeri yapacak ve / ya da DT
yapõmõ olarak ilk kez sahneye çõkarõlacak
yerli oyunlarõn sayõsõ 30 dolayõnda. Bunun ya-
nõnda, DT’nin 60. yõlõnõn kutlandõğõ tiyatro dö-
nemi boyunca, ‘60 yılda 60 sahne’ hedefine
ulaşõlmaya çalõşõlacağõ gibi, DT’nin sahnele-
rine ilk kez çõkartacağõ yerli oyunlarõn sayõsõ-
nõn dönem sonunda 60’õ bulmasõ amaçlanõyor.
Bu umutlandõrõcõ atõlõmõn ilk aşamasõ 1
Ekim’de 1l kentimizde yer alacak ‘dünya prö-
miyerleri’ ile başlõyor. Konya DT Hasan Öz-
türk’ün imzasõnõ taşõyan ‘Uysal Yurttaş Pro-
jesi’ni Murat Atak’õn sahne yorumuyla, Er-
zurum DT A. Demet Çizmeli-B. Pınar Çele-
bioğlu’nun yazõp Mehmet Yıldız’õn sahneye
uyguladõğõ ‘Cumhuriyet’in İlk Sadası’nõ,
Adana DT Ender Çakmak’õn yazõp Abdul-
lah Ceran’õn yönettiği ‘Düşmanla Sevişen-
ler’i, Sõvas DT Akif Yeşilkaya’nõn rejisiyle oy-
nanacak olan Cem Uslu’nun ‘Öğüt’ünü,
Trabzon DT Barış Erdek’in sahneye koydu-
ğu, Uğur Saatçi imzalõ ‘İstibdat Kumpan-
yası’nõ, Antalya DT Hüseyin Erdoğan’õn
yazõp Orhan Alkaya’nõn yönettiği ‘Kadeş Ge-
lini’ni, Bursa DT K. Betül- F.Gökçer’in re-
jisiyle Zerrin Tığlıoğlu’nun ‘Kara Örtü
(Puşide-i Siyah)’õnõ, İzmir DT Bülent Usta’nõn
yazõp Hakan Boyav’õn yönettiği ‘Rezervuar
Kanişleri’ni, İstanbul DT Behiç Ak’õn yazdõğõ
ve Serpil Tamur’un sahnelediği ‘İki Çarpı
İki’yi, Ankara DT ise Ali Berktay’õn ‘Ker-
bela’ oyununu Ayşe Emel Mesci’nin sahne uy-
gulamasõyla sunuyor. Gaziantep DT’de Ankara
yapõmõ olarak Semih Sergen tarafõndan sah-
neye getirilen, Cem Günen’in ‘Hünkar ve Mi-
mar’õ dünya prömiyeri yapacak.
Ekim ayõnõn ilerleyen günlerinde, ülke dü-
zeyindeki çeşitli sahnelerde yapõlacak dünya
prömiyerleri ise Şirin Aktemur Toprak-
Gökhan Aktemur’un ‘Gılgamış’õ Umut
Toprak’õn rejisiyle Konya DT’de, Haluk
Işık’õn yazõp M. Doğan Yağcı’nõn yönettiği
‘Yollarda’ ile İzmir DT’de sürerken, Ankara
DT Pervin Ünalp’in yazdõğõ ve Nesrin Üst-
kanat’õn sahnelediği ‘Geç Kalanlar’, İnanç
Yılan’õn yazõp Cem Emüler’in sahnelediği
‘Anam Bacım Avradım’, Zeynep Kaçar’õn
yazõp Ünsal Coşar’õn sahnelediği ‘Krem
Karamel’, Turgay Nar’õn yazõp Laçin Cey-
lan’õn sahnelediği ‘Gizler Çarşısı’ ile 4 dün-
ya prömiyerine daha imza atõyor. İstanbul DT
ise Mahmut Gökgöz’ün sahnelediği, Memet
Baydur’un son oyunu ‘Lozan’, Beliz Güç-
bilmez’in kaleminden çõkan ve Mahir Gün-
şiray’õn sahne yorumuyla sunulan ‘Kül Bel-
lek’, Güngör Dilmen’in -Cemal Ünlü’nün re-
jisiyle sahneye gelen- ‘Kuzguncuk Türküsü’
oyunu, Meltem Yıldırım’õn yazdõğõ ve Kazım
Akşar’õn sahnelediği ‘Fesleğen Çıkmazı’,
Mürsel Yaylalı’nõn yazõp Erkan Taşdö-
ğen’in yönettiği ‘Kod Adı Kongo’ ile dünya
prömiyeri yapan oyun yapõmlarõnda ön sõrayõ
tutuyor.
DÖRT FARKLI KUŞAK
Diyarbakõr DT Tamer Levent’in rejisiyle Or-
han Asena’nõn ‘Ölümü Yaşamak’ ve Van
DT Serap Sağlar’õn yönettiği ve H.R. Gür-
pınar’õn romanõndan Ayşegül Çelik Şahin’in
sahneye uyarladõğõ ‘Kaynanam Nasıl Ku-
durdu’ oyunlarõnõ 1 Ekim’de seyirciyle bu-
luşturuyor. DT’de ilk kez sahnelenen başka
oyunlarõn yapõmlarõ öteki illerdeki sahnelerde
de yer alõyor. Gündemdeki oyunlarõn, henüz
yerleşik bir topluluk barõndõrmayan Gaziantep,
Samsun, Elazõğ, Malatya ve Çorum sahnele-
rine de taşõnacağõ görülmekte.
Oyunlarõn ve yazarlarõnõn dökümünü, 2009
Ekim’ine sõğdõrõlan ‘yeni yerli oyun’ yapõm-
larõnõn niceliksel şaşõrtõcõlõğõnõ ‘belgelemek’
amacõyla verdim. Ortaya konan çabanõn çapõ
unutulmasõn diye... Yazarlardan ve oyunlardan
pek azõnõ tanõyorum. Gördüğüm, dört farklõ ya-
zar kuşağõndan örnekler seçilirken, genç ku-
şağõn ön düzeyde önemsenmiş olmasõ, bir de
gençler arasõnda hiç de azõmsanmayacak sayõda
kadõn yazar bulunmasõ...
Umarõm, başka illerdeki yapõmlarõn çoğuna
Ankara/İstanbul turneleri yaptõrõlabilir. Böylece,
ortaya konan çabalar, kentler arasõnda farklõ-
lõk gözetilmeksizin, ortak ‘nitelik ölçüleri’ne
göre değerlendirilebilir.
Tiyatro emekçilerine esenlikli bir tiyatro dö-
nemi dileğiyle...
Devlet Tiyatrolarõ 60. yõl atõlõmõyla ülke düzeyinde perde açõyor
60. yõlõnda 60 sahneye ulaşmayõ hedefleyen Devlet Tiyatrolarõ, 2009-
2010 tiyatro dönemi içinde ezici bir çoğunluğu ‘dünya prömiyeri’ niteliği
taşõyacak 60 yerli oyun sunmayõ amaçlõyor. Bu oyunlarõn yarõsõ ekim
ayõnda perde açõyor.
DT’nin dünya prömiyeri yaptığı oyunla-
rından biri de Ali Berktay’ın ‘Kerbela’sı...
Kültür Servisi - Taksim’deki
“Beyoğlu Sahaf Festivali”
sürüyor. Beyoğlu Belediyesi’nin
desteğiyle Taksim Gezi Parkõ
içinde düzenlenen kitap şenliği 11
Ekim’e dek sürecek.
Şenlikte pek çok nadir, zor bulunan
kitaplar da sergilenecek. Bunun
yanõ sõra eski plaklar, gravür,
harita, fotoğraf gibi görsel
malzemeler satõşa sunulacak.
Küçük geleneksel esnaf mezatlarõ,
ilginç kitaplar toplayan
koleksiyonerlerle söyleşiler,
etkinlik sõrasõnda yapõlacak
uygulamalardan bazõlarõ.
Hat, ebru, Karagöz gibi geleneksel
sanatlarõ’nda yer aldõğõ bu
festivalde şairlerden şairlere imzalõ
kitaplar, Osmanlõ’nõn gündelik
yaşamõna ait belgeler, İstanbul
tarihine ait görsel malzemeler
kitapseverlerin ve koleksiyonerlerin
beğenisine sunulacak. Bunlara ek
olarak geçmişte edebiyat ve siyaset
alanõnda mihenk taşõ olmuş önemli
dergilerin takõmlarõ ya da
perakende sayõlarõ meraklõlarõyla
buluşacak. Sahaf Emin Nedret İşli,
“Böyle bir etkinliğe katılma
şansına sahip olan sahaflar
bundan sonra daha örgütlü ve
kültür başkenti İstanbul’un
tarihine yakışır bir meslek birliği
olma adına ilk adımlarını
attılar” diyor.
Gözdeğmemişoyunlar
Sahaflar
şenlikte buluştu
Kültür Servisi - Marmara
Üniversitesi İletişim Fa-
kültesi Haber Ajansı
(MİHA) muhabirleri
“Hoşgörüye Yolculuk”
adıyla açtıkları sergide,
Mardin ve çevresinde
çektikleri fotoğrafları
sergiliyorlar. Ekim ayı
süresince açık kalacak
olan sergi, Marmara
Üniversitesi İletişim Fa-
kültesi Nişantaşı yerleş-
kesinde meraklılarını
bekliyor. “Bu Diyar Baş-
tanbaşa” projesi çerçe-
vesinde Türkiye’yi do-
laşan MİHA’lılar, amaç-
larını memleketi tanı-
mak, tanıtmak ve ön-
yargıları kırmak olarak
belirtiyorlar. Fotoğraf-
lar, “Gidemediğimiz Yer
Bizim Değildir” sloga-
nıyla Kayıhan Güven,
Emre Önemci, Gökçe
Karaman, İrem Ahme-
toğlu, Tuğçe Bozkurt,
Melike Balıkçı, Işıl Şim-
şek ve Nihan Yığın ta-
rafından çekildi.
MİHA
hoşgörü
yolculuğunda
İSTANBUL 2010
Sanatçõ İnisiyatifleri
sorunlarõ masaya
yatõrõyor
Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti Ajansõ,
Hollanda’dan Art Pie işbirliği ile
“11. Uluslararası İstanbul
Bienali”nin paralel bir etkinliği
olarak, 2-6 Ekim tarihleri arasõnda
“1. Uluslarararası Sanatçı
İnisiyatifleri İstanbul
Buluşması”nõ düzenliyor. İstanbul
2010 Sanat Üretim Merkezi’nde
gerçekleştirilecek etkinlikte,
Türkiye’den “PİST”, “BAS”, “K2”,
“Hangar”, “Hafriyat”, “Mtaar”,
“Artık Mekân”; yurtdõşõndan
“Fabrica Art Gallery”,
“ZENSORS”, “Formverk”,
“Satellietgroep”, “Water Tower
Art Fest”in de aralarõnda
bulunduğu 40’õ aşkõn sanatçõ
insiyatifinin kendilerini
tanõtacaklarõ bir fuar yer alacak.
Buluşma kapsamõnda yer alacak
tartõşmalarda , “Sanatçı inisiyatifi
nedir?”, “Bu kavramın tek bir
tanımı mı vardır?”, “Sanatçı
inisiyatifleri neye
alternatiflerdir?”, “Sanat
çevresinde neye hizmet
etmektedirler?” gibi pek çok soru
masaya yatõrõlacak. Etkinlik
hakkõnda ayrõntõlõ bilgi almak
isteyenler
“www.artistinitiatives.org” web
sitesini ziyaret edebilir.
12 Eylül kadõnlarõndan
mektup var...
Kültür Servisi - Uçan Süpürge, çar-
põcõ bir sergiyle, bienal izleyicile-
rini anõmsamaya ve “İnsan neyle
yaşar?” sorusuna kadõnlarõn gö-
zünden yeniden yanõt aramaya ça-
ğõrõyor. Mayõs ayõnda Uçan Sü-
pürge Uluslararasõ Film Festivali
kapsamõnda Ankara’da açõlan,
“Kadınlar Saçlarını Çözüyor”,
12 Eylül mektuplarõ sergisi 1-10
Ekim tarihleri arasõnda, yeniden dü-
zenlenmiş olarak Garajistanbul’da
görülebilecek. Sergide tümü ka-
dõnlar tarafõndan yazõlmõş 12 Ey-
lül’e ilişkin
mektuplarõn
yanõ sõra fo-
toğraflar,
karikatürler,
resimler ve
objeler de
yer alõyor.
Sergi süre-
since mek-
tuplar, bir-
çok sanatçõ-
nõn da katõ-
lõmõyla ka-
dõnlar tara-
fõndan oku-
nacak. Ser-
giyi ziyaret
eden kadõn-
lar kendi “12 Eylül mektuplarını”
yazõp sergiye dahil edebilecekler.
Sergi süresince kadõnlarõn 12 Ey-
lül’de yaşadõğõ bedensel travmayõ
simgeleyen bir de performans ya-
põlacak; kadõnlar saçlarõndan bir
parçayõ kesip, sergi alanõndaki bir
cam fanusun içine koyacaklar.
Serginin küratörlüğünü Deniz Mu-
kan ve Ayşegül Devecioğlu yapõ-
yor. (0 212 244 44 99)
SERGİ 1-10 EKİM TARİHLERİ ARASINDA GÖRÜLEBİLİR
Buz dansının efendileri
Kültür Servisi - Ünlü İngiliz buz şov grubu “Cir-
que de Glace” ilk gösterisini bugün Tim Maslak
Show Center’da yapacak. 30 - 31 Ekim tarihlerin-
de de gösteri yapacak olan grup Avrupa turnesi kap-
samõnda sadece 5 gösteri için Türkiye’ye geliyor.
Buz, müzik, akrobasi ve dansõn kostümlerle ren-
klenip sahneye taşõndõğõ şov için birçoğu şampiyon
buz dansçõsõ olan 90 buz patenci gösteri yapacak.
Muhteşem şova 40 kişilik teknik yönetici ve asis-
tan kadrosu da destek olacak. Ses, õşõk, dekor ve tüm
teknik malzemenin İngitere’den bir gemi ile geti-
rileceği şov için, Tim Maslak Show Center’da buz-
dan bir sahne hazõrlandõ. (0 212 286 66 86)
‘Kültür Yönetimi’ sertifika töreni
Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür
Başkenti Ajansõ Kent Kültürü Yönetmenliği ile
İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi
Programõ ve Yönetimi Birimi’nin ortaklaşa
düzenlediği “İstanbul 2010’a Doğru Yerel
Yönetimler İçin Kültür Yönetimi Profesyonel
Formasyon Programõ” ilk eğitim döneminin
sertifika töreni yarõn saat 18.00’de Sepetçiler
Kasrõ’nda yapõlacak. 25 kişinin sertifakalarõnõ
alacağõ formasyon programõ ile İstanbul’un
ilçelerindeki kültür kurumlarõnõn çok daha etkin
kullanõlmasõnõn sağlanmasõ, kapasitelerinin
geliştirilmesi ve kentin kültür hayatõnõn
zenginleştirilmesi amaçlanõyor.
“Ah bir ağaçlara dokun-
sam, şu caddede yürü-
sem...”
“Gayrettepe’ye girer girmez
bir ‘Hoş geldin partisi’
düzenledi saygõdeğer iş-
kencecilerimiz. Ben kõrk
beş kilo bile olmayan
yumruk kadar bir kadõn,
üç aylõk anne adayõ. Sal-
dõrõr saldõrmaz üstüme,
sanõrõm annelik içgüdüm-
le diklendim: ‘Üç aylõk
hamileyim, çocuğuma bir
şey olursa hesap verirsi-
niz’ dedim. Göğsüme inen
balyoz gibi bir yumruk
darbesi, bu bilmedikleri-
me bir yanõttõ.”
“Tek geldiğim Metris’ten
yüreğimde bir orduyla
çıktım. Hâlâ görüşüyo-
rum dostlarımla…”
“Bahtinur o kadar işkence
görmüştü ki, çocuk bilin-
ciyle bunu gülerek karşõ-
lar hale gelmişti. Ve gül-
mesiyle işkencecileri il-
let ettiğini acõ bir gül-
meyle anlatõrdõ. Kõsa sü-
rede dõşa bakan camlar
tepeye kadar beyaz bo-
yandõ. Muhibbe de, ah bir
ağaçlara dokunsam, şu
caddede yürüsem derdi.”
Mektuplardan
bölümler