25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-f 9 AĞUSTOS 2009 / SAYI 1220 PAZAR SÖYLEŞİLERİ "Bir SürgürV'den notlar... ATAOL BEHRAMOĞLU r ı izim aydınlanma tarihimizde sürgün ve sürgünlük D olgularının önemli yeri vardır. Namık Kemal'in efsaneleşmesi Magosa sürgünlüğü ile yakından ilgilidir. 19. yüzyıl boyunca Istanbul sınırları dışına çıkarılmamış ya da kendi isteği ile başkent ve çoğu kez de ülke dışına çıkmamış bir aydınlanma savaşımcısı yok gibidir... Bu gelenek 20. yüzyılın illk çeyreği ve ardından Cumhuriyet dönemi boyunca da sürmüştür... Bu satırlann yazarı, 12 Eylül sonrasında, yaklaşık bir yıllık bir cezaevi yaşantısının ardından, ülkesinden zorunlu olarak ayrılmış ve yurtdışında yıllarca bir "sürgün" yaşantısı sürdürmüş olanlardandır... Neden "sürgün"?.. Ülkede kalmayı sürdürmenin bedeli yıllarca sürecek hapis cezası olduğundan ve bu nedenle de yurtdışından ülkeye dönüş ancak 12 Eylül faşist yönetiminin hızı kesildikten sonra gerçekleşebildiğinden... Refik Halit Karay "Sürgün"de kendi sürgünlük yaşamını temel alır. Çok zaman önce okuduğum bu kitabın, değerli yazarın bilinen betim ustalıklarıyla, başlarda bana kendini zevkle okuttuğunu; sonlara doğru ise konu örgüsündeki kopup dağılmalar nedeniyle düşkırıklığına uğrattığını anımsıyorum... Yakup Kadri'nin "Bir Sürgün"ünde böyle olmadı... Bendeki 1980 tarihli 3. basıma tanıtım yazısında Attila özkırımh, yazarın bu yapıtının her nedense biraz kenarda kaldığını ve bir bakıma unutulduğunu belirtiyor. O günden bu güne "Bir Sürgün" kaç yeni basım yaptı, bilemem. Fakat Yakup Kadri'nin bu yapıtının böyle bir yazgıyı hiç de hak etmediğini güvenle söyleyebilirim... Tıpkı, yazarın kendisinin de, örneğin sadece ya da büyük ölçüde "Yaban"la tanınıp anılıyor olmasını hak etmediği gibi... Bence "Bir Sürgün", Yakup Kadri'nin belki bütün öteki romanları gibi, kendi alanında ve bizim edebiyatımız ölçülerinde bir başyapıt... "Bizim ed,ıebiyatımız ölçülerinde" dedim ama, bu da Yakup Kadri'ye haksızlık olur. "Bir Sürgün"ü okurken elimin altındaki bir başka kitap da Saramago'nun "Körlük" adlı romanıydı... Belki de Ingilizce çevirisinden okuma ısrarımın da etkisiyle, Portekizli (hiç kuşkusuz büyük) yazarın kitabını, laf kalabalığından, kara ve yapay atmosferden sıkılarak, büyük olasılıkla bir daha elime almamak üzere bıraktım... Buna karşılık "BirSürgün"ü zevkle okumayı tamamladım... Bunda, roman kahramanı Doktor Hikmet'le yazgı arkadaşlığımızın payı olabilir mi? Pek sanmıyorum... Asıl neden, Yakup Kadri'nin kurgu ustalığı ve gözlemlerinin gerçekçi sağlamlığıdır. Burada ayrıntılara girme şansım ne yazık ki yok. Birkaç gözlemle yetinmek zorundayım. Doktor Hikmet tipi kesinlikle gerçekçi, inandırıcı. Yakup Kadri'nin, Fransız dostlarımızı yer yer incitebilecek gibi olsa da, Fransa-Paris betimlerine aynen katılırım... Romandaki aşk'ın süreçleri çok iyi planlanıp betimlenmiş... Ne kalıyor? Şairce betimlerden de yoksun değil bu kitap... Öyleyse? Günceme düştüğüm bir notu yineliyorum: Yakup Kadri, sözgelimi bir Ivan Turgenyev'den hiç de aşağı kıratta bir yazar değil. Biri dünyaca tanınırken, öteki kendi ülkesinde bile, ancak ders kitaplarında yer alması ve TV dizileri "sayesinde" tümüyle unutulmuş değil... Hem dünyanın, hem kendimizin bir ayıbı olarak. • [email protected] Avukatlar• örgütleniyor... ESRA AÇIKGÖZ O nlar, ?argı sisteminin üç ayağndan biri. Adaleti sağîımak için çalışıyor ya da çalışacaklar.lşleri zor. Üstelik kendi dertleri de & değil. Kendilerine karşı yapılan haksızlıklara karşı birleşiyorkr. Hatta geçen hafta Türkiye'rin farklı illerinden Istanbul'a gelen sta/yer ve mesleğc yeni başlayan avukatlar bir forum düzenlediler, sorunlarmı konuştular. Şimdilik bu örgüthılüğün adı, Stajyer Avukatlan lnisiyatifi. Biz de stajyer avukat Cem Gök ve genç avukat Süleyman Gökten'le inisiyatifı, sorunlarını ve çözüm önerilerini konuştuk. - Stajyer Avukatlan lnisiyatifi nasıl kuruldu? Niye böyle bir inisiyatife ihtiyaç duydunuz? Cem Gök: Staj Eğitinı Merkezi'nde ders görürken pek çok stajyer avukatla tanışma, sorunlarımızı konuşma imkânı elde ertik. lnisiyatif böyle kumldu. Aktif olarak uğraşan 20 insan var, ancak 120 kişiyle iletişimdeyiz. Bıuıdan 20 yıl önce avukatlığa başlanıakla bugün başlamak çok farklı. Süleyman Gökten: Sorunlar mesleğe başlayınca da bitmiyor. Sadece lstanbul'da 2500 stajyer avukat çalışıyor. Bir o kadar da mesleğe yeni başlayan avukat vardır. Ben bir büroda çalışıyorum, işçi avukatım. Çağdaş Hukukçular Demeği'ndc de mesleki soranlar konıisyonundayım, inisiyatifı öğrenince buraya da katıldım. AVUKATLIKTA DÖNÜŞÜM - İşçi avukat derken, tam olarak neyi kastediyorsunuz? S. Gökten: İşçi kavramı en genel anlamıyla para karşılığı hizmetini satan kişi. Yaptığım bu, çalışüğım büro bana iş veriyor, yapacaklanmın programını bile onlar çıkarıyor. Ben de hizmetimi satıyonuıı. Kanunda bu, ücret karşılığı ya da bağımlı çalışan avukat olarak geçiyor. İşçi avukatım dediğimde, kcndime hakaret ediyomıuşum gibi davranıyorlar. Oysa bir patrona çalışan bütün avukatlar, aynı zamanda işçi. C. Gök: Avukatlıkta bir dönüşüm yaşanıyor. Bir-iki patron avukatın yanında 150-200 kişinin çahştığı büyük hııkuk büroları açılıyor. Bu piyasalaşma sürecinin göstergesi. Semıaye sahibi avukatlar, kendileriyle aynıymış gibi göstemıeye çalıştıklan, ancak aslında kendilerinden çok farklı olan. sernıaye sahibi olmayan avukatlan istihdam ediyorlar. Yasal düzenlemelerle de bu sürecin önü açılıyor. CMK uygulanıalannın giderek tasfiye edilmesi, arabuluculuk kurumunun yaygınlaştınlması, avukatın bağımsız büro açıp veraset alabilmesi için mesleki sonunluluk sigortasının zorunlu hale getirilmesi... S. Gökten: 2007'de Barolar Birliği sayfasına bir avukatlık yasası taslağı konuldu. Bunda vergi açıhşı, bürosu olan avukatlar farklı bir levhaya; ücretli, bağımlı çalışan avukatlar ayn bir levhaya tabi ediliyordu. Ikinci gruptakilerin baro genel kurullannda oy kullanma hakkı olmayacaktı. Tepkiler yüzünden tasan geri çekildi, ancak yeniden getirilecektir. - Bütün bunlann içinde stajyer avukatlann işi ne, onlann derdi ne? Bu pek çok uluslararası uygulamaya aykırı. Bunla ilgili davalar açıldı. Kazanıldı tabii ki. Avukathğa başlarken bizden 1500 lira ruhsatname parası alınıyor. Bunlann bir kısmı yasal harçlar, ancak bir kısmıyla ilgili mantıklı bir açıklama göremiyoruz... - Durum bu kadar karanlıksa niye avukatlar harekete geçmiyor? C. Gök: Istanbul'da yaklaşık 22 bin avukat faal olarak çalışıyor, bunlann yüzde 50'si işçi avukattır. Piyasalaşma süreci avukatlan daha da fazla işçileşmeye götürüyor. Ancak avukatlar fıl dişi kulelerinden çıkamadığı için sendikal bir örgütlenme oluşanuyor. Her avukat, "Her işçi sendikalı olmalıdır", der. Stajyer ve mesleğe yeni başlamış avukatlar sorunlan için çözüm anyorlar. Dertleri çok; stajyer avukatlar sigortasız çalıştırılıyor, maddi imkânsızlıklar nedeniyle adliye stajını verimli geçiremiyorlar. Genç avukatlarsa, ücretli çalıştıklan halde sendikal bir örgütlenmeye sahip olamamaktan yakınıyor. Kurduklan, Stajyer Avukatlan înisiyatifi'yle bunlan değiştirmek için çalışıyorlar... I C. Gök: Staj dönemi teoride bir eğitim süreci, ancak ucuz işgücü olarak kullanılıyoruz. Sigortasız, bir iş güvencesi olmadan çalıştırıhyoruz. Bu scrmaye sahibi avukatlar açısından büyük avantaj. Avukatlık kanunu gereği çalışmamız yasak, ancak herkes çalıştığımızı biliyor. Mahkemelerde hâkimler bile, çalışıyorsamz devam zorunluluğunuz yok, diyorlar. Çoğu stajyer avukat altı aylık stajı, haftada bir mahkemeye gidip imza atarak tamamhyor. Çünkü yaşamlannı sürdürcbilmek için çalışmalılar. Yani nitelikli bir staj göremiyonız. Diğer yandan staja başlarken SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nda kayıtlanmızın olmadığma dair yazı isteniyor, çıkışta da isteniyor. Bunca sigortasız çalışanı denetleyemeyen devlet bizim sigortasız olmamızı sıkı denetliyor. Ancak kendileri sendikalı olacağı zaman, biz işçi miyiz diye bir burnu büyüklük yapıyorlar. Yıllardır bize, protokoldc baro başkanmın yeri vardır diyerek kendimizi özel hissettirmeye çalıştılar. Bu limon satarak milyardcr olan adamların hikâyelerine benziyor. Aynca çoğunlukta hâlâ bir gün kendi büromu açabilirim, ümidi var. Bu sınıfsal geçişkenlik şu an mevcut, ancak giderek yıkıhyor. BU ADLÎYEDE GREV VAR! - Peki inisiyatif bu durumu değiştirebilecek mi? Talepleri ne? C. Gök: Stajyer avukatlara, hâkim ve savcılara verildiği gibi sosyal güvenlik hakkı tanınmalı. Ruhsat adı altında alıının paraların alınmamasını, zorunlu kalemler dışındakilerin kaldırılmasını istiyoruz. llk altı aydakı adliye stajımız daha verimli hale getirilmeli. S. Gökten: Avukatlar, işçi olduğunu kabul edip yüzlerini sendikaya dönmeli. Grev hakkı olan, toplu sözleşme yapan bir sendika kurup örgütlenmeli. Yeri geldiğmde Sultanahmet'e bu işyerinde grev var, afişini asabilelim... işçi avukatlara asgari bir ücret belirlenebilir. Ayrıca avukatlann sorunlan yargı sisteminden bağımsız değil. Adil yargılanma, CMK sorunu, insanlann avukata hızlı erişimi sağlanmadıktan sonra avukatların sorunu da çözülmez. Avukatlık aynı zamanda kamu hizmcti, ancak bugün bu törpüleniyor. Serbest meslek tarafı öne çıkarıhyor, avukat piyasaya sürülüyor. Bu da avukatlığın bence temel özelliğini, bağımsızlığmı, zedeliyor. • TARIHTE BU HAFTA 9 Ağustos 1928: Mustafa Kemal Atatürk Arap Alfabesi yerine Yeni Türk Alfabesi'nin getirileceğini açıkladı. 1969: Ünlü yönetmen Roman Polanski'nin oyuncu olan hamile eşi Sharon Tate evinde uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Tate'i Charles Manson'ın liderliğini yaptığı kült grubun müritleri bıçaklayarak öldürdü. 1975: Rus besteci Dmitri Shostakovich hayata gözlerini yumdu. 10 Ağustos 1920: Osmanlı Padişahı VI. Mehmet'in temsilcileri, Osmanlı Devleti'nin müttefikler arasında paylaşımını öngören Sevr Antlaşması'nı imzaladı. 1945: Japonya teslim oldu ve II. Dünya Savaşı Pasifik'te sona erdi. 1994: Türkiye'nin ilk uydusu Türksat 1B uzaya fırlatıldı. Türkiye uzayda uydusu olan 18. ülke oldu. 2003: Rus kozmonot Yuri Ivanoviç Malençenko (üstte) uzayda evlenen ilk insan oldu. 11 Ağustos 1914:1. Dünya Savaşı'nda Ingiliz donanmasından kaçarak Osmanlı Devleti'ne sığınan Alman Zırhlıları Goeben ve Breslav'ın satın alındığı açıklandı. 1934: ABD'nin San Francisco şehrindeki meşhur Alkatraz Adası Hapishanesi hizmete girdi. 12 Ağustos 1930: Fethi Okyar'ın başkanlığını yaptığı Serbest Cumhuriyet Fırkası kuruldu. 1964: "James Bond"un yaratıcısı Ingiliz yazar, gazeteci ve istihbaratçı lan Fleming öldü. 1999: Şair ve yazar Can Yücel (sağda) hayata gözlerini yumdu. 13 Ağustos 1905: Norveç'te düzenlenen referandumla, Isveç'ten ayrılma kararı alındı. 1910: Modern hemşireliğin kurucusu sayılan ünlü Ingiliz hemşire Florence Nightingale (sağda) doğdu. 1961: Doğu Almanya yönetimi, batıya kaçışları önlemek için Berlin sınırını dikenli tellerle kapattı. Bir hafta sonra da betondan Berlin. Duvan örülmeye başlandı. 14 Ağustos 1908: ilk uluslararası güzellik yarışması Ingiltere'nin Folkestone kentinde düzenlendi. 1934: Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları Genel Müdürlüğü (SEKA) kuruldu. Paşabahçe Cam Fabrikası'nın da temeli atıldı. 1951: Orson VVelles'in "Yurttaş Kane"i çekerken esinlendiği Amerikalı gazete patronu Randolph Hearst hayata veda etti. 1956: Alman yazar Bertolt Brecht hayata gözlerini yumdu. 1974: Ikinci Kıbrıs Barış Harekâtı başladı. 15 Ağustos 1914: Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus'u birleştiren Panama Kanalı törenle açıldı. 1925: Sinema ve tiyatro sanatçısı Münir özkul doğdu. 1952: Istanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü ilk mezunlarını verdi. Türkiye'nin ilk kadın muhabiri Vasfiye Özkoçak da ilk mezunlar arasındaydı. 1969: Vvoodstock Müzik ve Sanat Festivali New York yakınlarındaki bir mandırada 400 bin kişinin katılımıyla gerçekleşti. Üç gün sürdü. 2004: Ünlü opera sanatçısı Semiha Berksoy (sağda) hayata gözlerini yumdu. Hazıriayan: ALİ SELİM EMEÇ \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle