Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Kürt açılımı...
Açılım sözcüğünün anlamını elbette hepimiz bi-
liyoruz ama, Dil Derneği’nin Türkçe sözlüğünden
bir kez daha paylaşalım:
“1. Açılmak eylemi. 2. Bir yıldızla gök eşleği ara-
sındaki uzaklık; kuzeye doğru olanı artı, güneye
doğru olanı eksi imiyle ölçülür.”
Siyasilerimiz elbette açılım sözcüğünü bir ko-
nuya açılmak, çözüm için bir yaklaşım sergilemek
anlamında kullanıyorlar. Ancak görüldüğü gibi açı-
lım gökbilimde de kulllanılan ve daha çok “uzak-
laşımı“ ifade eden bir kavram.
Önce duruma bakalım...
Sonra yoruma geçelim...
Hiçbir hükümet hiçbir, sorun için çözmemek
üzere çözüm önerisi getirmez. Yine buna bağlı ola-
rak vurgulayalım; hiçbir iktidar ülkeye yük olsun
diye sorun biriktirmek istemez...
Ne var ki; çözüm için üretilen açılımların nere-
deyse tam tersi sonuçlar vermekte olduğunu gö-
rüyoruz.
Ermeni açılımındaki amaç; sınırı açmak, kom-
şularla ilişkileri geliştirmek, küresel yapının da baş-
lıca isteklerinden biri olan Türkiye - Ermenistan ge-
rilimine son vermekti.
Açıkça vurgulamak gerekirse; biz de aynı duy-
gulardayız. Türkiye’nin bütün komşularıyla so-
runlarını çözmesi her bakımdan yararınadır. An-
cak Ermeni açılımıyla öyle bir hava oluştu ki; bu
açılım sonuç vermediği gibi, Türkiye ile Azerbay-
can’ın arasının açılmasına neden oldu.
Nabucco Projesi’nin başlıca gaz sağlayıcıla-
rından görünen Azerbaycan’ın Devlet Başkanı Ali-
yev Ankara’daki imza törenine katılmadı.
Kıbrıs açılımı her mevsim geleneksel hale ge-
len bir süreç... Özellikle 2004’teki referandumun
arkasından her yıl Kıbrıs’ta çözüm yılı olarak ilan
edildi ama bir türlü açılımlar sonuç vermedi. So-
nunda KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat
da şu noktaya geldi:
“Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçilemez. Çö-
züm bu noktadan aranırsa güneyle ayrılık derin-
leşir.”
Kürt açılımı mayısta yükselmişti. Haziranda
durgunluk içine girdi. Temmuz sonunda yine
güçlü bir açılım söz konusu. Anahtar tümce şu:
“Çözüme hiç bu kadar yakın olmamıştık.”
Mayısta öne çıkan bu tümcenin ne anlama gel-
diği araştırıldı, altından şu çıktı:
Devlet kurumları, köşk, hükümet, asker-sivil, bü-
rokrasi arasında büyük bir uyum var. Bu tarihi fır-
sat bir daha zor yakalanır.
Bu yorumlardan 20-25 gün sonra, haziran or-
tasında gazetelerin ortak başlıklarından biri
şu oldu:
“Büyük gerilim!”
12 Haziran’da ortaya çıkan belge, askerin
“Medya üzerinden asimetrik saldırı altındayız”
yaklaşımına neden oldu...
Temmuz sonunda yeniden yükselen “Kürt açı-
lımı”nı daha baştan siyasetin kendi içinde ciddi bir
gerilime neden olduğunu görüyoruz.
Her üç “açılımda” da temel dileğimiz iç barışı-
mızı güçlendirecek bir çözüme ulaşılması. Görü-
yoruz ki; içi doldurulmadan, hedefi çok net sap-
tanmadan yapılan açılımlar amacın tam tersi so-
nuçlar veriyor.
“Açıldım açıldım da kapanamadım” diye bir tür-
kü vardır. Çok ciddi sorunları sulandırmanın ge-
reği ve yararı olmadığı için işi bu tür anlatımlara
vurmayalım.
Ancak şu yorumu yapmadan da geçemeyece-
ğiz:
Yoksa bu açılımlar; kıyıdan denize açılıp usul usul
kıyıdan uzaklaşmak gibi, sorundan uzaklaşmayı
mı beraberinde getiriyor.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Acaba gerçek böyle mi?
Ülkemiz öyle bir değişimden geçiyor ki; insan
haklarını, demokrasiyi, adaleti dillerinden düşür-
meyenlerin kimi olaylardaki tutumları, öne sür-
dükleri görüşler şaşırtıcı!
Dün sabah yazılı medyaya bir göz atar, asker
sivil kimilerinin söylediklerine bakarsanız ne de-
mek istediğimizi anlarsınız.
Mahkeme 2. iddianame ile 3.’yü birleştirdi ve..
duruşmayı 7 Eylül’e erteledi.
Önceki günkü duruşmanın talepler bölümünde
156 gündür tutuklu olan Mustafa Balbay söz al-
dı ve hâkimler heyetine:
Cezaevinde hızla savunmasını hazırlamaya ça-
lışırken… 28 Temmuz’dan önceki güne kadar on
gündür cezaevinde elektrik olmadığı için gereken
çalışmalarını yapamadığını ve medyayı da göre-
mediğini söyledi.
Balbay açıklamasa -tabii medyamız böyle ba-
sit konularla ilgilenmediği için- Silivri Cezaevi’nin
neden karanlıklar içinde olduğunu nereden bile-
ceksiniz?
Batı’nın en modern cezaevlerinden biri olduğu
iddia edilen Silivri’de elektrik neden yok?
Trafo patladığı ve tam on gündür onarılamadı-
ğı için!
Jeneratörden verilen elektrik ile Balbay sade-
ce bir saat TV izleyebiliyor. Bütün tutuklular gibi
günlerdir sadece bir saat.. daha sonraki saatler-
de, sabah gün ağarıncaya kadar karanlıkta!
İnsan haklarını savunurken mangalda kül bı-
rakmayanlar; günlerini, gecelerini karanlıkta ge-
çirmenin, saatlerce dört duvar arasındaki bir in-
sanı nasıl etkileyeceğini acaba düşünüyorlar mı?
Balbay’ın önceki günkü duruşmada ortaya çı-
kardığı gerçek, -Hürriyet dışında- fikir gazetesi ol-
duğu iddiasıyla yayımlanan gazetelerde, tabii
yandaş, yalaka, dinci gazetelerde yer almadı.
Yalnız Milliyet’te arka sayfalarda “Silivri Ceza-
evi’nde elektrik isyanı” başlığı altında Balbay’ın ve
bir başka sanık avukatının sözlerine yer verildi.
Trafodaki patlamayla baş gösteren arızanın 28
Temmuz’dan bu yana neden giderilmediğini
açıklayan haber; “Cezaevine ait olması sebebiy-
le trafoyu Silivri Cezaevi’nin ‘kendi imkânlarıyla ta-
mir ettirmeye çalıştığı’ öğrenildi” diyor.
Oysa böyle önemli ve büyük bir arızayı cezaevi
“kendi imkânlarıyla” çözebilir mi?
Cezaevleri Adalet Bakanlığı’nca denetlenen, bu
bakanlığa bağlı kurumlar değil mi?
Bakan Sadullah Ergin nerede?
Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’ne müfettişler
göndereceğine, HSYK heyeti ile uğraşacağına.. ce-
zaevinin kendi olanaklarıyla günlerdir çözemedi-
ği trafo arızasını gidermek için hükümetin elindeki
olanakları neden kullanmıyor?
İnsan haklarını savunmakta üst perdeden atan
iktidar partisinin Adalet Bakanı’nı; yoksa Silivri’deki
Ergenekon tutuklularının elektrikten yoksun kal-
maları ilgilendirmiyor mu?
Balbay, kardeşim; azmin, iradenin, kendine ina-
narak yaşamın yıkamayacağı engel yoktur. Bu
günler de geçer.
Medyayı göremiyorsun ama değişen bir şey yok
o cephede!
Medyamızı bilmez misin: Guatanamo ceza-
evindeki insanlık dışı eylemleri, tutuklulara ABD yö-
netiminin reva gördüğü insan haklarına aykırı ha-
reketleri günlerce yazar, eleştirir. Yorumlar. Ha-
ber yapar.
Ama burnunun dibindeki Silivri’de olan biteni bir
muhabirle günübirlik izleyip örneğin trafo olayın-
daki bakanlığın ilgisizliğini, tutumunu sen söyle-
meden gündeme getirmez.
Önceki günkü duruşmada, karanlıklarda sa-
vunmanı hazırlayamadığın için “Tabiri caizse ada-
leti mum ışığında arıyoruz” dedin.
Bildiğin bir öyküyü yineleyeyim: “Sinoplu Di-
yojen gündüz aydınlığında elinde fenerle kalaba-
lığın arasında dolaşırken yüksek sesle bağırır:
‘Adam arıyorum adam’ diye. Çevresindekiler
şaşkınlık içinde sorarlar: ‘Bu aydınlıkta bu fener ne-
den? Bir sürü adam arasında kimseyi göremiyor
musun?’
Diyojen yüksek sesle devam eder: ‘Adam arı-
yorum adammmm!’...”
Balbay.. sen karanlıkta mumla adalet arıyorsun.
Bizler ise günlerdir günün aydınlığında elimiz-
de Cumhuriyet feneri, başkentte; “Adam arıyoruz
adam.. adaleti, insan haklarını, karanlığa karşı ay-
dınlığı savunacak adammm!”
[email protected]
SAYFA 8 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul Üniversitesi’nin onur-
lu rektörü, görevde bulunduğu
sırada o üniversitenin bir öğre-
tim üyesi olmaktan mutluluk
duyduğum Prof. Dr. Kemal
Alemdaroğlu, birkaç gün önce
Ergenekon duruşma salonunu
terk ederken siyaset literatürü-
ne geçecek sözler söyledi.
Bu salonda, Danıştay cina-
yetini işleyen bir katille yargı-
lanmak benim için sizin vere-
ceğiniz idam cezasından daha
ağır bir cezadır dedi.
İşçi Partisi Başkanı, hukukçu,
Dr. Doğu Perinçek de aynı ne-
denlerle duruşma salonunu terk
ederken yargılama konumunda
bulunanlara muhatap olarak
boşaltılan sandalyeleri işaret
etti.
Ergenekon yargıç ve savcıla-
rını, tutanaklara herhalde geçmiş
olması gereken bu söz ve dav-
ranışlar ne ölçüde etkilemiştir bi-
lemem.
Fakat bütün bunlar bana ne-
dense bütün bir 1982 yılı bo-
yunca karşılarına çıkıp durdu-
ğum, sonuçta da beni 8 yıl ağır
hapis ve bir o kadar sürgün ce-
zasına mahkûm eden 12 Eylül
yargıç ve savcılarını anımsattı...
Sahi bu yargıç ve savcılar
nerede şimdi?
Ne yapmakta, neler düşün-
mekteler?
Bir Binbaşı Attila Ülkü vardı.
Kürsüde kurt görünümüyle otu-
ran, karayüzlü, avurtları çökük
bir adam.
Ona sonradan daha gençten,
Yüzbaşı Tarık Kale eklendi.
Bir de sivil savcı Mustafa
Gül...
Mahkeme kurulunda daha
başkaları da vardı belki ama be-
nim anımsadıklarım bunlar...
Attila Ülkü, hemen her du-
ruşma sonunda dalga geçer-
cesine “tahliye talebiniz var mı?”
diye sorardı.
Bunlardan ilkinde, aldanıp
olumlu yanıt verdiğimizde, ret
kararını yazdırırken herhalde
özel zevk duymuş olmalıdır...
Ona bu zevki bir daha tattır-
madık...
Bu Attila Ülkü, hayattaysa
eğer, nerede şimdi?
Hizmet ettiği faşist rejim onu
acaba nasıl ödüllendirdi?
Aynı sorular, tanıyıp tanıma-
dığım, 12 Eylül rejimine hizmet
etmiş bütün öteki sözüm ona
hukukçular için de geçerli.
O rejimin hukukçu kimliği ta-
şıyan kasapları içinde, hukuk ta-
nımazlığı ile ün salmış Albay
Takkeci diye biri vardı.
Birkaç yıl önce ölüp gittiğini
duymuştum.
Ölürken bir vicdan hesaplaş-
ması yapmış mıdır?
Tabii böyle bir şeyden haber
var idiyse...
Barış Derneği duruşmaların-
dan birinde, ne yazık ki artık ha-
yatta olmayan, sevgili dostum,
kardeşim, hücre arkadaşım Ne-
dim Tarhan’ın duruşmasını iz-
lerken dört dizelik bir şiir kara-
lamış, ara verildiğinde avluda eli-
ne tutuşturmuştum.
O duruşmanın özelliği, mah-
keme salonuna ilk kez “tek tip”
giysilerle getirilmiş olmamızdı...
Uzun boylu, yakışıklı Nedim
Tarhan, üstüne dar gelen, ren-
gi atmış, paçaları ayak bilekle-
rinin üstünde kalan bu giysilerin
içinde savunma sırası kendinde
olan ilk arkadaşımızdı...
Sözünü ettiğim mahkeme
heyetinin, bu sabah duruşma-
sında, kürsüde azametli gö-
rünmeye çalışan bir oturuşları
vardı...
Nedim, tutukluya onu aşağı-
lamak için giydirilen bu gülünç
giysilerin içinde konuştukça
anıtlaşıp yücelirken kürsüdeki-
lerin tafrası bozulmaya yüz tut-
tu ve bir an geldi ki çöküp kür-
sünün altına saklanacaklarmış
gibi bir görünüm aldılar...
İnanın, aynen böyle oldu...
Dörtlük ise şöyle:
Bir arkadaşımı dinledim yur-
dunu savunurken
İnanç ve güç doluydu, şaşkın
yüzler sarkmıştı kürsüden
Bizler yarının insanlarıyız diye
düşündüm
Onlar ise ölüdür şimdiden...
12 Eylül hukukçularını betim-
leyen bu dizeleri isteyen herkes
üzerine almakta özgürdür...
Ben kırk yaşıma Nisan
1982’de Maltepe Askeri Ceza-
evi denilen bir zindanda gir-
miştim...
Gazetede arkadaşlar sevgili
Mustafa Balbay’ın bu pazar gü-
nü ellinci yaşına gireceğini söy-
lediler...
Sevgili Balbay, cezaevinde
böyle bir yıldönümü, bizler için
ömür boyu taşınacak bir onur-
dur.
Doğum gününü, bu anlamlı
yıldönümünü sevgiyle kutluyo-
rum.
Tıpkı 12 Eylül karanlığı gibi bu
günlerin karanlıkları da aşıla-
caktır...
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
12 Eylül’ün Yargıç ve Savcıları
Şimdi Nerede?
[email protected]
Faks: (0212) 343 72 64
İstanbul PB 29
Edirne Y 32
Kocaeli PB 31
Çanakkale PB 31
İzmir A 35
Manisa A 35
Aydın A 37
Denizli A 35
Zonguldak B 28
Sinop A 29
Samsun A 29
Trabzon PB 30
Giresun PB 30
Ankara A 34
Eskişehir A 35
Konya A 32
Sıvas A 31
Antalya A 37
Adana A 32
Mersin A 34
Diyarbakır A 40
Şanlıurfa A 40
Mardin A 36
Siirt A 38
Hakkâri A 28
Van A 28
Kars PB 26
Oslo Y 23
Helsinki Y 20
Stockholm Y 25
Londra Y 24
Amsterdam PB 27
Brüksel PB 26
Paris PB 27
Bonn A 29
Münih A 29
Berlin PB 26
Budapeşte Y 28
Madrid A 39
Viyana PB 26
Belgrad Y 27
Sofya Y 26
Roma PB 29
Atina PB 32
Zürih B 27
Moskova Y 22
Aşkabat A 35
Astana B 25
Taşkent A 37
Bakû A 31
Bişkek B 26
Tiflis Y 33
Kahire A 34
Şam A 37
Ülkemizin kuzey ke-
simleri parçalı bu-
lutlu, Rize, Hopa ile
akşam saatlerinde
Edirne ve Kırklareli
çevreleri kısa süre-
li ve yerel sağanak
ve gök gürültülü sa-
ğanak yağmurlu, di-
ğer yerler az bulut-
lu ve açık geçecek.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - “İr-
tica ile Mücadele Eylem Planı”nõ hazõrla-
dõğõ iddia edilen “Ergenekon” soruşturma-
sõ kapsamõnda kõsa süreli tutuklanan Kurmay
Albay Dursun Çiçek, kendisiyle ilgili,
“maksatlı ve gerçekdışı” yayõn yapan tele-
vizyon kanallarõ konusunda gerekli tedbirleri
almadõğõ gerekçesiyle RTÜK üyeleri hak-
kõnda “görevi ihmal” suçundan Ankara
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na suç duyuru-
sunda bulundu.
Çiçek’in avukatõ Mustafa Çevik tarafõn-
dan başsavcõlõğa sunulan suç duyurusu di-
lekçesinde, “Taraf gazetesinde 12 Haziran
2009 tarihinde yayımlanan haberle gün-
deme gelen ‘kâğõt parçasõnõn’ kimler tara-
fından üretildiği ve bahse konu gazeteye
servis edildiğine yönelik araştırma ve so-
ruşturmaların devam ettiği” belirtilerek ay-
nõ konuda Genelkurmay Başkanlõğõ Askeri
Savcõlõğõ tarafõndan aynõ gün geniş kapsamlõ
bir soruşturma başlatõldõğõ ve yayõn yasağõ ko-
nulduğu kaydedildi. “Bahse konu yasal
yayın yasağına rağmen kâğıt parçası hak-
kındaki yayınların sürdürülmesi ve bu ko-
nuda başta RTÜK olmak üzere ilgili ka-
mu kurumlarının gerekli tedbirleri al-
maması, anayasal hukuk devleti ve hu-
kukun üstünlüğü ilkesinin açıkça ihlal edil-
mesidir” görüşü dile getirilen dilekçede, “Ta-
raf gazetesinin yasadışı yayınları üzerine,
RTÜK’ün denetim sorumluluğunda olan
bazı televizyon kanallarının yayınlarında,
Çiçek’in adı, unvanı, imzası ve en önem-
lisi resmi deşifre edilerek, bazı fanatik ki-
şi ve örgütlere hedef gösterilmesi ile
RTÜK’ün yasal sorumluluğuna verilen ya-
yın ilkelerinin maksatlı ve sistemli olarak
ihlal edilmesine neden olunmuş ve açıkça
suç işlenmiştir” denildi. Söz konusu yayõn-
larla Radyo ve Televizyonlarõn Kuruluş ve
Yayõnlarõ Hakkõndaki Kanun’un da ihlal
edildiğine dikkat çekilen dilekçede şu gö-
rüşlere yer verildi:
“Çiçek’e yönelik maksatlı ve gerçekdı-
şı bilgileri içerecek şekilde, başta Saman-
yolu Haber ve Samanyolu TV, Kanal 7,
Kanal 24, atv ve TRT 2 olmak üzere bazı
televizyon kanalları tarafından karala-
ma ve iftira kampanyasına dönüştürülen
televizyon yayınlarının önlenmesine yönelik
gerekli tedbirlerin alınması konusunda ya-
sal yetkili ve sorumlu olan RTÜK, yasal so-
rumluluklarını yerine getirmemiştir.”
‘Görevlerini ihmal ettiler’
İrtica ile Mücadele Eylem Planõ’nõ hazõrladõğõ iddia edilen Albay Çiçek, hakkõndaki
gerçekdõşõ yayõnlarõ önlemeyen RTÜK üyeleri hakkõnda suç duyurusunda bulundu
Ergenekon davasõnõn görüldüğü Silivri’de yeni duruşma salonunda kamera skandalõ
Yargıçlar da gözetleniyor
Sıvas katliamı 3. iddianamede
İstanbul Haber Servisi - Sõvas Madõmak
Oteli’nde 2 Temmuz 1993’teki katliama ilişkin
gizli tanõk ifadeleri 3. Ergenekon iddianamesin-
de yer aldõ. Gizli tanõklar ifadelerinde katlia-
mõn, sağ ve sol terör örgütleri tarafõndan organi-
ze edildiğini savundular. Akõn Birdal’a suikast
düzenleyen Türk İntikam Tugayõ’nõn katliamda
da rol aldõğõ öne sürüldü. Sõvas katliamõyla ilgi-
li bugüne dek ortaya çõkmayan bazõ görüntüle-
rin de önümüzdeki günlerde açõklanacak ek de-
lil klasörlerinde yer alacağõ iddia edildi.
Balkız suikastinin şifreleri
İstanbul Haber Servisi - Eski Özel Harekât
Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin’e bağlõ
hücre yapõlanmasõ tarafõndan hazõrlandõğõ iddia
edilen Ali Balkõz’a yönelik suikast planõ, “esin-
tili günler” şifresi ile uygulanacaktõ. Hücre lide-
rinin diğer elemanlara bu mesaj geçtikten bir
gün sonra Balkõz’õn bombalõ saldõrõyla öldürü-
leceği öne sürüldü. Şahin’in evinde bulunan
“Tedhiş Planõ-Ali Balkõz” belgesinde suikastõ
gerçekleştirecek 7 kişilik hücrenin liderliğinin
M.S’ye verildiği kaydedildi. Belgeye göre diğer
6 kişiye “bbb”, “ccc”, “dddd”, “eeee”, “ffff”,
“gggg” şeklinde kodlar verildi.
İstanbul Haber Servisi - Emekli Genelkurmay
Hukuk Müşaviri Tümgeneral Erdal Şenel’in,
Ergenekon örgütü yöneticisi olduğu, TBMM’yi
ve yürütme organõnõ ortadan kaldõrmaya yöne-
lik teşebbüs eylemlerine katõldõğõ ileri sürüldü.
Üçüncü iddianamede Şenel’in 2. Ergenekon
davasõnda yargõlanan Hurşit Tolon ile 704
kez, gazeteci Tuncay Özkan ile beş kez tele-
fonda görüştüğü kaydedildi. Şenel’in “Erge-
nekon silahlı terör örgütünün” faaliyetleri
kapsamõnda, şüpheli Engin Aydın ile örgütün
kamudaki etkinliğini güçlendirmek amacõyla,
üst düzey kamu görevlileri ve yargõ mensupla-
rõnõn da katõlõmõyla düzenlenen ‘Kent Otel’
toplantõlarõnõ organize ettiği iddia edildi.
‘Kent Otel toplantõlarõnõ
Şenel organize etti’
Cerrah’õn kurmayõna
Ergenekon incelemesi
İstanbul Haber Servisi - Erge-
nekon davasõnõn görüldüğü duruşma
salonundaki kameralarõn yargõçlarõn
bulunduğu kürsüyü de içine alan
bir alanõ kapsadõğõ ortaya çõktõ. Sa-
nõk avukatlarõ kameralarõn uzak eri-
şimli olduğu, yargõçlarõn yer aldõğõ
kürsünün de kameranõn kapsama
alanõ içinde bulunduğunu ve incele-
me yapõlmasõnõ talep ettiler. Davaya
bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi, 2. Ergenekon davasõnõn
önceki gün yapõlan 2. duruşmasõnda
verdiği kararda sanõk avukatlarõnõn bu
teleplerini incelemeye karar verdi.
Ergenekon davalarõnõn görüldü-
ğü Silivri Cezaevi Kampusu bitişi-
ğinde yeni inşa edilen duruşma sa-
londaki kameralar yeniden gündeme
geldi. İkinci Ergenekon davasõnõn 20
Temmuz’daki duruşmasõnda bazõ
sanõk avukatlarõ duruşmayõ kaydeden
kameralarõn yargõçlarõ da görüntü-
lemesinin açõk bir baskõ unsuru ol-
duğunu savundular. Bunun üzerine
mahkeme başkanõ Köksal Şengün
görevliden kamerayõ çevirmesini is-
tedi. Görevlinin kamerayõ çevirme-
siyle mahkeme heyetinin masasõ ve
önlerindeki bilgisayarlarõn da ka-
mera tarafõndan görüntülendiği ortaya
çõktõ. 2. Ergenekon davasõnõn önce-
ki gün görülen 2. duruşmasõnda da
sanõk ve avukatlar, kameralarõn uzak
erişimli olduğunu bir kere daha öne
sürdüler. Mahkeme heyeti, ara ka-
rarõnda duruşma salonundaki ses ve
görüntü kayõt sisteminin uzak erişimli
olup olmadõğõ yönündeki talebin in-
celenmesine karar verdi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Erge-
nekon davasõ sanõklarõnõn tam da savunma ha-
zõrlõğõna başladõğõ dönemde Silivri Cezaevi’nde
‘trafo patladığı’ gerekçesiyle 10 gündür elek-
triklerin kesik olmasõ insan haklarõ ihlali olarak
nitelendirildi. CHP Konya Milletvekili Atilla
Kart, kesintinin organize ve bilinçli yapõldõğõ-
nõ belirterek “Bu yaşananlar faşizan bir sü-
reçtir” dedi.
Gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Bal-
bay önceki günkü duruşmada 28 Temmuz’dan
bu yana cezaevinde elektriklerin kesik olduğunu
söyledi. Kart, elektrik kesintisinin temel insan
haklarõ anlamõnda açõkça bir ihlal olduğuna işa-
ret etti. Kart, elektrik kesintisi, televizyon iz-
lenmesini önlemenin rastlantõ olarak gelişen
olaylar olmadõğõnõ da vurgulayarak şunlarõ
söyledi: “Bunlar idarenin bilgisi dahilinde, bi-
linçli ve tertipli olarak yaratılan süreçler.
Çünkü sorumluluk sahibi olan bir hükümetin
böylesine Türkiye gündemini meşgul eden
olayda çok rahat halledebileceği sorunları,
aradan günler, haftalar geçmiş olmasına rağ-
men çözme noktasında gayretinin olmama-
sı; soruşturma ve dava sürecindeki ihlalle-
rin cezaevi sürecinde de bilinçli olarak sür-
dürüldüğünü gösteriyor. Bütün ihlaller bir
tarafa hükümetten, yürütme organından
kaynaklanan bu süreçler bile başlı başına adil
yargılanma hakkı ve savunma hakkını ihlal
eder niteliktedir. Hükümet aslında sanıkla-
rın savunmasından, korkuyor, ürküyor. İh-
laller artık sürekli ve organize hale geliyor.
Yaşanan bu süreç faşizan bir süreç.”
YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu Avrupa
Konseyi’nin belirlediği cezaevi standartları, kuralları
ve temel hakları yönünden yaşananların açıkça hak
ihlali olduğunu söyledi. Eminağaoğlu, “Türkiye’de ce-
zaevlerinde giderek artan, belirli davalarda kişilerin en
temel insan hakkı olan adil yargılanma ve savunma
hakkını zedeleyen bir uygulamadır. Adalet Bakan-
lığı, bu sorunların çözümünde ya yetersiz ya da
duyarsız kalmaktadır. Bu seçeneklerden hangi-
sinin geçerliği olduğunu yanıtlamak duru-
munda olan bakanlıktır. Bu gibi tesadüfilerin
fazlalığı oldukça dikkat çekicidir” dedi.
Kart: Kesinti organize iş
SİLİVRİ CEZAEVİ’NDE 10 GÜNDÜR SÜREN ELEKTRİK KESİNTİSİ
‘İNSAN HAKLARINI ZEDELİYOR’
EMİNAĞAOĞLU
İstanbul Haber Servisi- Ergenekon operasyon-
larõnõ yürüten Organize Suçlarla Mücadele Şu-
be Müdürlüğü’nde 2 ay sorumlu Emniyet Mü-
dür Yardõmcõsõ olarak görev yapan Selami Hü-
ner hakkõnda Ergenekon soruşturmasõ kapsa-
mõnda inceleme başlatõldõğõ ortaya çõktõ. Hüner
hakkõnda iddialarõn 4.’üncü iddianamade yer
alacağõ belirtildi. Eski İstanbul Emniyet Müdü-
rü Celalettin Cerrah’õn kurmaylarõndan olan
Selami Hüner ismi geçtiğimiz günlerde açõkla-
nan 3. iddianamenin son satõrlarõnda yer aldõ.
Hüner’in ismi haklarõnda soruşturmanõn sürdü-
ğü belirtilen, Bedrettin Dalan, Kurmay Albay
Dursun Çiçek ve Çevik Bir’in de aralarõnda
bulunduğu 43 kişi arasõnda yer alõyor.