25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 2009 SALI 6 SÖYLEŞİ CMYB C M Y B IBM Türkiye Genel Müdürü Eray Yüksek: Katma değerli, konusunda uzman insanlarõ istihdam etmek, yetiştirmek ve seçilmiş alanlarda proje yapmak istiyoruz ÖZLEM YÜZAK “Küresel ekonomi hızla değişiyor. Bireyin giderek ön plana çıktığı, üretim modellerini bile altüst ettiği bir yapıya doğru gidiyoruz. Genetik kodlar, yeni teknolojiler, yeni ilaç- lar, nano, teşhis ve tedavi… Bütün bunlara bakıldığı zaman birçok şe- yin değişmekte olduğunu anlıyoruz. Bu de- ğişimler sayesinde yaşamlar uzuyor. Giderek üretim için harcadığımız zaman da kısalacak. Yaşamı kaliteli hale getirmek son derece önem kazanacak. Kitlesel üretimlerden, bü- yük hacimli işlerden bireye yönelik ürün ve hizmete dönüş yaşanacak. Her şey gerçek an- lamda bireye dönecek. O zaman tek tek bi- reyleri kazanmak zorunda kalacaksınız. Gı- danın kalitesinden, sporun kendi bedeninize uyanından, ilacın genetik kodunuza eşlene- ninden tutun.. bunların her birini araya- caksınız. Üreticiler ve hizmet vericiler buna çözüm bulmak ve bulurken de hızlı olmak zo- runda kalacaklar…” IBM Türk Genel Müdürü Eray Yüksek bunlarõ söylerken bilgiyi kullan- manõn ve nitelikli insan kaynağõnõn önemine dik- kat çekti. Eray Yüksek ile değişen dünyayõ, top- lumlarõn yapõsõnõ, IBM’in yõllar içinde bu de- ğişime göre belirlediği stratejileri ve bu küresel dev şirketin Türkiye uygulamalarõnõ konuştuk. Birey odaklı üretime yönelişten bahsedi- yoruz. Siz, “Üreticiler ve hizmet vericiler bu- na çözüm bulmak ve bulurken de hızlı olmak zorunda kalacaklar…” dediniz. Burada iti- ci mekanizma ne olacak? İnsan tabii… Ama nitelikli insan. Geleceği bir süre bõrakõp bugüne dönelim. Boşa harcadõğõ- mõz enerji, tedarik zincirlerimizin verimsizliği, problemli trafik sistemlerimiz ve her geçen gün kuruyan su kaynaklarõmõz göz önünde bulun- durulduğunda daha akõllõ ve vizyoner iş yapõş şe- killerine ihtiyacõmõz olduğu ortada. 20 sene ön- ce istediğimiz renk ve model arabayõ satõn ala- bilmek için aylarca beklediğinizi hatõrlõyor mu- sunuz? Bugün sizden 20 sene daha genç olan- lar aynõ işlem için 2 gün beklerler mi? Saniye beklemezler. Bir yandan da bilgi bombardõma- nõ içindesiniz. 2014 yõlõna bütün dünyanõn üret- tiği bilginin sadece 8 saat içinde üretildiğini dü- şünün... İçinden hangi işinize yarayan bilgiyi, na- sõl alacaksõnõz ve onu geleceğe yönelik nasõl kul- lanacaksõnõz? Bu yüzden dönüp dolaşõyoruz.. yine insan yi- ne insan diyoruz. - IBM’in bu bağlamda küresel stratejisi ne? - IBM daima insana yatõrõm yapan bir vizyo- na sahip oldu. 1992 yõlõnda şirketin faaliyetle- ri içinde donanõm ve yazõlõmõn payõ yüzde 70’ler civarõndaydõ, şimdi ise yüzde 9’larda. Asõl ilgi odağõmõzda projeler ve danõşmanlõk hiz- metleri bulunuyor. Bu çerçevede 70 bini aşkõn çalõşan dünya çapõnda hizmet veriyor. IBM mart ayõnda “Akıllı Dünya” vizyonu- nu açõkladõ. Üstelik bunu İstanbul’da birçok ço- kuluslu şirketin CEO’sunun katõlõmõyla yaptõ. - 2008’de IBM’in dünya çapında aldığı ye- ni strateji doğrultusunda Türkiye’nin sade- ce icracı bir ülke olmaktan çıkıp tüm bölge için bir yatırım üssü olarak konumlandırı- lacağı açıklandı. Yatırım üssü derken ne kas- tediyorsunuz? - Biz IBM olarak fabrika açmayacağõz. İnsa- na yatõrõm yapacağõz. Çünkü bizim işimizde fab- rika açmanõn Türkiye’ye bir katkõsõ yok ve ay- rõca bizim işimiz de değil. Biz üs derken, arsa, yatõrõm ve vergi teşviki alõp 5 akõllõ adam, 5 de paketleyici istihdam edip depolama yapmaktan ve bölgeye sevkõyattan bahsetmiyoruz. Bunlar ne istihdama çözüm olur, ne de Tür- kiye’nin bir yerden bir yere atlamasõna... Biz ne yaptõk? Yatõrõm üssü kararõndan sonra aralõk ayõ so- nunda IBM Global Services diye bir firma kur- duk. Katma değer konusunda uzman insanlarõ istihdam etmek ve yetiştirmek ve seçilmiş alan- larda proje yapmak istiyoruz. 4 ana alan belir- ledik: Enerji, telekomünikasyon, sağlõk ve sa- vunma. Bu konularda proje geliştirmek istiyo- ruz. Şimdiye kadar 130 kişiyi işe aldõk ve sürekli olarak büyüyoruz. - Neden Türkiye? - Türkiye gerek konumu gerekse genç ve di- namik nüfusu açõsõndan son derece önemli. Dü- şünün, 4 saat uçuş mesafesinde dünya gelirle- rinin yüzde 70’ine ulaşabiliyoruz. Doğu ve Güneydoğu komşularõmõza bakalõm… Bu kadar yakõn olup da ticaretin bu kadar dü- şük olduğu başka bir ülke bulamazsõnõz. Kim- bilir koyunu Latin Amerika’dan, peyniri bilmem nereden alõyorlardõr. Telekomu ve Türkiye’nin sahip olduğu bilgi birikimini de bizden alma- dõklarõ kesin. Neden biz Irak’a, Suriye’ye, İran’a yüksek katma değerli mal ve hizmet sat- mayalõm, proje üretim danõşmanlõk hizmeti vermeyelim ki? Bir süre sonra doğal olarak bu talep gelebilir. Bizim ülke olarak buna hazõrlõklõ olmamõz gerek. - Ne tür projeler üretiyorsunuz? - Genelde talep geliyor. Veya örneğin bir ban- kaya gidiyor ve yöneticisiyle sohbet ediyoruz. İsteklerini anlatõyor: Riskimi kontrol etmem, fi- nansman üretimini düzeltmem ve iş prosesleri- mi iyileştirmem lazõm, bunun sonucunda da kâr- lõlõğõmõ arttõrmam lazõm diyor. “Harcama ya- pınıza bakalım” diyoruz. En ilkel ve kolay yön- tem ama en zararlõsõ: Harcama kalemlerine bakarsõnõz ve en yüklü kalem olarak karşõnõza çalõşan ücretleri çõkar. İşe buradan başlarsanõz şirketin geleceğine ateş etmiş olursunuz. 1961 yõlõnda doğan Eray Yüksek, yükseköğrenimini İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik Mühen- disliği Bölümü’nde tamamladõ ve Rotterdam Erasmus Üniversitesi’nde İş İdaresi Yüksek Lisansõ yaptõ. İş hayatõna 1984’te başladõ. 1987’de gir- diği IBM Türk’te sõrasõyla Müşteri Temsilciliği, Banka- cõlõk Sektörü Satõş Müdürlüğü, Bankacõlõk Sektörü Bö- lüm Müdürlüğü, Finans, İletişim, Kamu ve Dağõtõm Sek- törleri Bölüm Müdürlüğü, Sistem & Teknoloji Grubu e- Server Satõş Müdürlüğü görevlerini yürüttü. 2003–2005 arasõnda Londra’da IBM EMEA Bölgesi Finans Sektörü On Demand Business Stratejileri Üst Düzey Yöneticiliği görevlerinde bulundu. 2006’nõn Temmuz ayõndan bu ya- na IBM Türk’ün Genel Müdürlüğü’nü sürdüren Eray Yüksek, bu görevinden önce İspanya Madrid’de IBM’in SPGIT bölgesinden sorumlu Yazõlõm Grubu Direktörlü- ğü’nü yürütüyordu. Evli ve bir kõz babasõ olan Eray Yüksek, kõş sporlarõnda oldukça iddialõ. IBM daima insana yatõrõm yapan bir vizyona sahip oldu. 1992 yõlõnda şirketin faaliyetleri içinde donanõm ve yazõlõmõn payõ yüzde 70’ler civarõndaydõ, şimdi ise yüzde 9’larda. Asõl ilgi odağõmõzda projeler ve danõşmanlõk hizmetleri bulunuyor. Bu çerçevede 70 bini aşkõn çalõşan dünya çapõnda hizmet veriyor. PORTRE - Bu kadar fırsatlardan bah- settiniz, Türkiye’de iş dünyası siz- ce bu durumun ne kadar far- kında? - Bankalarõ, telekomünikasyon şirketlerini ve birkaç büyük oyun- cuyu çõkartõrsanõz bilgi teknoloji- lerine neredeyse hiç yatõrõm yapõl- mõyor. Ben İSO’nun açõkladõğõ ilk 500 firmanõn bilançolarõnõ merak ediyorum. Bu kadar gelir ve bu ka- dar kâr var... Tamam.. memnun ola- bilirsiniz ama bu kâr sonsuza kadar sürmeyecek. Küresel oyuncular dõ- şarõdaki pazara doyduğu ya da yet- mediği zaman buradaki pazara da saldõracaklar, pay almaya baka- caklar. Yerli oyuncu olarak sahip olduklarõ avantajõ sürdürebilmek için yatõrõm yapmak zorundalar. Ör- neğin ilk 500 büyük şirketin için- de petrol şirketleri de var. Peki on- lar rakipleri ile başedecek kadar bil- gi teknolojilerine yatõrõm yapõyor- lar mõ? Ben 10’da 1 oranõnda bile yapmadõklarõnõ düşünüyorum. Ama önemini anlayõp yatõrõm yaptõklarõ zaman Karadeniz’de 200 milyon dolarlõk deliği delmeyi ba- şarabilecekler. O deliği delmenin öncesinde ciddi bir yatõrõm yapmak, danõşmanlarla çalõşmak, bilgiyi doğru teknoloji ile birleştirip kul- lanmak lazõm. Biz işte IBM Türkiye olarak bu tür işlerde uzman nitelikli insan gücünü istihdam edip yetiş- tiriyoruz. Bizim işimiz bilişim endüstrisi- ni geliştirmek değil.. asõl işimiz Tür- kiye’deki endüstrileri geliştirmek. Örneğin öyle bir bankacõlõk siste- mi kuracaksõn ve bilgi güvenliğini de öyle bir sağlayacaksõn ki, bura- daki bankalar örneğin Suriye’deki, Irak’taki açõlmamõş bankalarõn ye- rine ev sahipliği yapacaklar, sade- ce şubelerini oraya götürecekler. Bu neden mümkün olmasõn ki?. Telekomünikasyon sektörüne ba- kalõm. Ortadoğu ve hatta Afri- ka’ya hizmet verecek hale neden gelmesin? Bizim işimiz o endüs- trileri desteklemek olmalõ ki onlar büyük küresel oyuncu olabilsinler. ‘İş yapma biçimi değişiyor’ Türkiye’de bilgiye yatırım yapılmıyor TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Cemal Tutar, Güneydoğu’da İslami Kürt devleti kurmayı hedefleyen radikal dinci Hizbullah örgütünün önemli yö- neticilerinden biridir. Örgüt lideri Hü- seyin Velioğlu,17 Ocak 2000’de İs- tanbul Beykoz’daki hücre evinde polisle çatışırken yanında Edip Gümüş’le bir- likte Tutar da vardı. Velioğlu o evde öl- dürüldükten sonra Tutar elindeki Ka- laşnikofla örgütün bilgisayar- larını imha etmeye çalıştı. 9 yıldır cezaevinde bulunan Tu- tar, mahkemelerdeki savun- malarında hem örgütün yapısını anlatıyor hem de ilginç itiraf- larda bulunuyor! 1972 yılında Diyarbakır’ın Çı- nar ilçesine bağlı Ovabağ kö- yünde dünyaya gelen Tutar, Dicle Üniversitesi’ne bağlı Ur- fa Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim görürken örgütü ya- pılandırmak için de mücadele etti. 9 yıl- dır Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlik- li Cezaevi’nde tutuklu bulunan Tutar, geçen günlerde Diyarbakır 6 No’lu Ağır Ceza Mahkemesi’ne 100 sayfalık bir savunma verdi. Tutar örgütün mahalle, köy ve okul- lardaki faaliyetlerini anlatırken cami örgütlenmeleriyle ilgili de çarpıcı itiraf- larda bulundu. Tutar’ın anlattıkları, ge- çen cuma günü bu köşede Hizbullah’ın camilerde nasıl büyüdüğüne ilişkin yargı mensuplarının saptamalarına ade- ta yanıt niteliğindeydi! İşte Hizbullah’ın, enjektör ve satır ikileminde işlevinden uzaklaştırılan camilere bakış açısı: “Diyarbakır’da bulunan Ali Paşa, Behram Paşa, İskender Paşa gibi eski tarihi camilerin büyük avluları, mahalle serserileri ve berduşlarının top oynadığı ve diğer zamanlarda buluşup yeni mel’anetlerini planladıkları bir toplanma mer- kezi haline gelmişti. Cami hüc- releri, esrarkeş ve içkicilerin âlem yaptığı izbe yerler halini almış, cami tuvaletleri madde bağımlılarının, kendilerine uyuşturucu enjekte ettikleri mekânlara dönüşmüştü. İşte böyle bir ortamda, Hizbullah cemaati, camilere el atıp tek- rar İslamın kutsal mekânları haline ge- tirmek için canla başla çalıştı!” Mahkemeler Hizbullahçıların camileri “kışla”ya çevirdiğini söylüyor, terör ör- gütü yöneticileriyse bu mekânları ser- serilerden temizlediklerini iddia edi- yor! Ne ilginçtir ki Hizbullah dosyalarında örgüt içinde tetikçi olarak kullanılan çok sayıda yankesici, hırsız ve tinerci olduğu da yazıyor! Şaşırtıcı değil mi?.. Enjektör, Satır, Temizlik!.. Kürt siyasetinin iki Said’e olan hayranlığı bilinir. Bu Said’lerden il- ki “Genç Hadisesi” olarak da bi- linen 1925 yılındaki Kürt isyanının lideri Şeyh Said’dir. Doğu Ana- dolu’da rejime karşı başlatılan geniş çaplı ayaklanmanın önde- ri olan Said, Diyarbakır’daki Şark İstiklal Mahkemesi’nce 47 arka- daşıyla birlikte idama mahkûm edilmişti!.. Kürtlerin hayranlık duyduğu ikinci isim ise Said Nursi’dir. Kürtler onu “Said-i Kürdi” diye adlandırır. 1878’de Bitlis’in Hi- zan ilçesine bağlı Nurs köyünde dünyaya ge- len Nursi, Nurculuk akımının kurucusudur. 1960’ta Urfa’da yaşa- mını yitiren Nursi, son yıllarda Kürt siyasetinin etnik ve dini yorumla- rı içinde de öne çıkmaya başladı. PKK ve DTP mitinglerinde onun posterleri taşındı. Ancak Nursiye hayranlık duyan, hatta onu referans alan Hizbulla- hi bir kesim var ki kimseye yara- namıyorlar! Nurcularsa şiddeti dayatan bu grubun Nursi ile iliş- kilendirilmesine hep karşı çıkı- yorlar. Cemal Tutar mahkemeye verdiği savunmasında, Hizbul- lahçıların iki Said’e olan hayran- lıklarını da anlattı. Kürt isyancı Şeyh Said’le ilgili olarak, “Bizim için bir mücadele ve direniş ör- neğidir. Haksızlık ve zulme baş- kaldırının sembolüdür” diyen Tu- tar, Nurcuların ısrarla reddettiği Hizbullah-Sa- id Nursi ilişkisini ise şöy- le dile getirdi: “Hizbullah cemaati bir İslam dâhisi olan Said- i Nursi Hazretlerinden çokça istifade etmiş ve edecektir. Üstadın çile- li hayatının meyvesi olan Risale-i Nur Külliyatı, Hizbullah için paha bi- çilmez bir eser niteli- ğindedir. Fikri anlamda beslendi- ğimiz bir şeyler aranıyorsa risale- lerin ilk sırada yer aldığını söyle- yebiliriz.” Hep merak edilir, Nurculuğun bir kolu olan Fethullahçılık, Hiz- bullahçılara niçin saldırıyor di- ye?.. Said Nursi belli ki paylaşı- lamıyor! Hem de şiddet ve ‘hoş- görü’ adına!.. Nurculuk, Şiddet, Hoşgörü!.. Son günlerde Kürt soru- nuyla ilgili açılım tartışmaları sırasında dikkatler PKK ve DTP üzerinde yoğunlaşı- yor. Oysa bir dönem 20 bin kişilik silahlı gücü ve 100 bin kişiyi aşan sempatizan kadrosuyla Güneydoğu’da önemli bir güç haline gelen Hizbullah örgütü de Gü- neydoğu konusunda söz sahibi olduğunu iddia edi- yor. Hizbullah’ın üniversiteler sorumlusu olan Cemal Tu- tar’ın, “Etnik Milliyetçilik ve Hizbullah Cemaatinin Kürt Sorununa Yaklaşımı” başlı- ğı altında görüşleri de var. Tutar şöyle diyor: “Hizbullah cemaatinin çok büyük bir çoğunluğu, Kürt- lerden oluşmuştur. Cemaat içinde, Kürtlerden sonra en fazla çoğunluğu teşkil eden Zaza kardeşlerimiz, sonra- sında Türk, Arap ve Çeçen kardeşlerimiz gibi çok fark- lı milletlerden Müslümanlar bulunmaktadır. Cemaatin Kürtçülük yapmaması, Kürt- lerin ezilmesine seyirci kal- dığı anlamına gelmemeli- dir.” Tutar, Kürt kökenlilerin yaşadıkları sorunları da “Köy boşaltmalar, ekonomik ge- ri bırakılmışlık, altyapı ve sanayileşmeye önem veril- memesi, bölgenin sürekli sıkıyönetim altında kalması ve Kürtçenin yasaklanması” diye sıralamıştı! Kürt sorunu tartışmaları- na, Hizbullah’ın propagan- da birimlerinde faaliyet gös- teren yöneticileri de katıldı. Son günlerde örgütün yayın organlarında Kürt açılımı konusunda üç yazı yayım- landı. “Cudi Nuhoğlu” im- zalı yazıda şöyle denildi: “Referansları İslam olma- yanlar, Müslüman Kürt hal- kının sorununu hangi refe- ranslar temelinde çözüme kavuşturabilirler? Kürt me- selesi; tarihi, siyasi ve ulus- lararası bir mesele oldu- ğundan, birkaç kültürel hak verilerek çözüme kavuştu- rulamaz.” “İbrahim Fırat” imzasıy- la Hizbullah kaynaklarına yansıyan yazıdaysa şu gö- rüşlere yer verildi: “Rejim, problemi çözme eğilimindeyse bütün Kürt- lerin temsil edildiği bir olu- şumu muhatap almalıdır. Müslüman Kürtlerin hakla- rının pazarlık konusu yapıl- ması, temsildeki problem- den dolayı sağlıklı sonuçlar doğuramayacağı gibi Müs- lüman Kürtlerin muhalefe- tiyle karşılaşacaktır.” Örgüt kaynaklarındaki son yazı ise “M. Ali Nur” imzalıydı: “Sorunu sadece etnik kimlik ve dil çerçevesinde ele almak, Müslüman Kürt halkının gerçek sorunlarıyla alakalı olmayan siyasi ar- zulardan ibarettir. Kürtlerin sorunu, hem dini ve hem de milli boyutuyla bir bütün- dür.” “Açılım” adı altındaki tar- tışmalarda belli ki “devletin Kürt sorunu” ve “PKK’nin Kürt sorunu”ndan sonra bir de “Hizbullah’ın Kürt soru- nu” karşımıza çıkacak! Han- gisi çözülecek acaba?.. Hizbullah’a Göre Kürt Sorunu! Cemal Tutar. Said Nursi. Tuncay Güney festivalde TORONTO (AA) - Yaptõğõ açõklamalarla Ergenekon soruşturmasõnõn başlamasõna ne- den olan Tuncay Güney, Toronto Türk Festi- vali’ne katõldõ. İstanbul Fatih Belediyesi meh- ter takõmõnõn gösterisini izleyen Güney, Fatih Belediyesi standõnda hatõra fotoğrafõ çektirdi. Kanada’da Musevi olan Güney’in kipasõnõ başõndan çõkarmadõğõ dikkati çekti. ‘Ergenekon’ dolandırıcılığı BURSA(Cumhuriyet) - Bursa’nõn Keles il- çesinde yaşayan Emin Kayõr (47), ‘Kõzõn Er- genekon’dan aranõyor’ denilerek, cep telefo- nundan arayan kişilere 10 binin üzerinde kon- tör göndererek dolandõrõldõ. Kayõr’õn duru- mundan şüphelenen kontör bayii ve köy muh- tarõ Hüseyin Kaçar durumu polisi bildirince, dolandõrõcõlõk ortaya çõkarõldõ. Kayõr, “O ka- dar çok korkmuştum ki ne yapacağõmõ şaşõr- dõm. 2 bin liranõn üzerinde borç aldõm” dedi. Trafik kazaları 35 can aldı Yurt Haberler Servisi - Yurt genelindeki trafik kazalarõnda 35 kişi öldü, 155 kişi ya- ralandõ. Edirne’nin Keşan ilçesinde meyda- na gelen zincirleme trafik kazasõnda ölenle- rin sayõsõ 8’e yükseldi. Kazada yaşamlarõnõ yitirenlerin isimlerinin Gülsüm Çekiç, Ünzi- le Yalçõnkaya, Ali Yalçõnkaya, Nazike De- len, Derya Gökalp, Emrah Adalõ, Funda De- len ve Seval Keskin olduğu öğrenildi. Muğ- la’nõn Fethiye ilçesinde ciple otomobilin çarpõşmasõ sonucu 9 kişi yaralandõ. 39 kişi zehirlendi EDİRNE (AA) - Edirne’nin Uzunköprü ilçe- sinde, düğünde yedikleri tavuklu pilav yeme- ğinden zehirlendikleri belirtilen 39 kişi hasta- neye kaldõrõldõ. Atatürk Mahallesi’ndeki bir düğüne katõlan 39 kişi, düğün yemeğinde ta- vuklu pilav yedikten bir süre sonra fenalaştõ. Mide bulantõsõ, baş dönmesi ve kusma şikâ- yetleriyle Uzunköprü Devlet Hastanesi’ne gi- den 39 kişiden 37’si gõda zehirlenmesi teşhi- siyle tedavi altõna alõndõ. Tedavileri tamamla- nan 35 kişinin taburcu edildiği, durumlarõ ağõr olan 2 kişinin ise hayati tehlikeyi atlattõğõ ancak tedavilerinin sürdüğü öğrenildi. Haraç çetesine baskın KAYSERİ (AA) - Kayseri’de bazõ işyerleri ve iş adamlarõndan silah tehdidiyle haraç al- dõklarõ iddia edilen 11 kişi tutuklandõ. Ka- çakçõlõk ve Organize Suçlarla Mücadele Şu- besi ekipleri silah tehdidiyle haraç topladõk- larõ iddia edilen A.U, E.T, Ş.B, Ö.D, H.D, S.Y, N.Ö, M.C, Ş.R, S.H. ve E.T’yi gözaltõ- na aldõ. Suç işlemek amacõyla örgüt kurmak suçlamasõyla mahkemeye sevk edilen 11 ki- şi tutuklanarak cezaevine gönderildi. 5 kişiye 36 biner TL ANKARA (AA) - On Numara oyununun bu haftaki çekilişinde kazanan numaralar “2, 4, 7, 8, 10, 13, 17, 21, 29, 30, 34, 40, 45, 50, 54, 62, 63, 69, 72, 73, 75 ve 76” olarak belir- lenirken, 10 bilen 5 kişi, 36 bin 159 TL 10’ar Kr ikramiye kazandõ. Çekilişte 9 bilenler 861 TL 35’er Kr, 8 bilenler 71 TL 10’ar Kr, 7 bi- lenler 9 TL 95’er Kr, 6 bilenler 1 TL 85’er Kr, hiçbir numarayõ doğru tahmin edemeyen- ler ise 1 TL 35’er Kr ikramiye kazandõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle