Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
4 AĞUSTOS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Teknoloji ve küreselleşme geliştikçe
ekonominin durumunu yorumlamak
sadece ekonomik verilere göre yapıl-
maya başladı ki bu hem yanıltıcı hem
de tehlikeli. Bildiğiniz gibi zihin iki ön-
cüllü çıkarım gibi çalışır. Bunun anlamı
bilinçli zihnimizle kabul ettiğimiz her-
hangi bir önermenin belli bir soru ve-
ya sorun karşısında bilinçaltımızın var-
dığı sonuç belirlemesidir. Önermemiz
doğru ise varılan sonuç da doğru ola-
caktır. Örneğin; bütün erdemler övgü-
ye değer, nezaket bir erdemdir, o hal-
de nezaket de övgüye değerdir.
Ancak ekonomi analizlerinde bu
önermeler ve çıkarımlar her zaman
doğru olmaz. Bakın bazı örnekler na-
sıl da bunu teyit ediyor.
Önerme 1: IMKB endeksi coştu.
Demek ki hisse alımları var; bu du-
rumda ülkemiz ekonomik krizden
çıkışa geçti.
Durum 1: İşsizlik azalmadı. Bugün
kimsenin geliri artmadı. Ülkenin borç-
ları azalmadı. Şirketler gerçekten değerli
hale gelmedi. Benim cebime yeni bir TL
girmedi.
Önerme 2: Diğer ülkeler için topar-
lanma ve umut merkezi olan Çin ikin-
ci çeyrekte yüzde 8 büyüdü. Demek ki
piyasalar toparlanıyor.
Durum 2: Çin’deki bu büyüme ra-
kamı inandırıcı değil. Çünkü Çin’in bü-
yümesinde ihracat yüzde 35 ile önem-
li bir yer tutuyor. Yani Çin ihracatla bü-
yüyor. Oysa ihracat oranı yüzde 20 düş-
müş durumda olduğundan Çin’in bü-
yümesi iç piyasaya yönelik olabilir.
Oysa elektrik tüketim oranları düşüyor.
Bu nedenle büyüme rakamları inandı-
rıcı değil.
Önerme 3: ABD’de işsizlik başvu-
ruları azalıyor. Bu durumda ülke re-
sesyondan çıkıyor.
Durum 3: ABD’de haziran işsizlik
başvurusu 600 bin iken Temmuz’da
550-600 bin arasına yerleşti. İşsizlik
başvurusunun ağustosta 500 bin olması
iyi gibi gözükse de yeniden istihdam ya-
ratmaya başlamayı gösteren başvuru
sayısı 400 bindir. Bu nedenle ABD’nin
çıkışa geçtiğini söylemek için bu veri ye-
tersiz.
Önerme 4: Kurlar düşük seyrediyor.
TL değerlenmeye devam ediyor. De-
mek ki kriz bizde etkisini az gösterdi ve-
ya iyiye gidiyoruz.
Durum 4: Bugün kurların düşük
seyretmesi düşük tansiyon gibi tehlikeli.
Şu anda üretim düştüğünden kurlar dü-
şük. Bunun nedeni dövize olan talep az-
lığı. Döviz arzından kaynaklanan bir so-
nuç olmadığından üretim ve işgücü kay-
bı yarattığından ve işsizliğe sebep ol-
duğundan düşük kura sevinmek an-
lamsız.
Önerme 5: Ülkemize bol döviz ge-
liyor. Ne güzel döviz bolluğu yaşıyoruz.
Bu ekonomimizin yabancılar tarafından
iyi görüldüğünü gösterir.
Durum 5: Dövizin yurtdışından gel-
mesi düşük kur nedeniyledir. Bu döviz
arzını arttırıyor. Döviz talebi zaten az,
döviz arzı döviz talebini geçince kurlar
daha da düşüyor. Bu düşüş üretimi art-
tırmıyor, işsizliği azaltmıyor. O halde dı-
şarıdan döviz gelişine niye seviniyoruz?
Önerme 6: Bankaların sermaye ye-
terlilik rasyosu çok iyi. Bu bankaların ve
dolayısıyla bizdeki ekonomik krizin ne
durumda olduğunu gösteriyor.
Durum 6: Bankalar krizden etkilenen
firmalara artık kredi vermiyor. Güçlü fir-
malar da kredi almıyor. Yani bankala-
rın kredi hacimleri düştü. Bu nedenle
fonlarını devlete borç vererek kullanı-
yor. Bu nedenle bilançoları çok iyi gö-
züküyor. Bunun yanında takipli alacaklı
sayısı da yüz binleri buluyor, bunu da
unutmayalım.
Önerme7: Kardeşim, bütün turizm
alanları dolu. Eğlence yerleri tıklım tık-
lım. Kriz böyle olur mu?
Durum 7: Kredi kartları ve borçlan-
madan korkulmadıkça eğlen eğlene-
bildiğin kadar.
Son Önerme: Ekonomi iyi iken borç-
lanmak iyidir/bizim ekonomimiz iyi/bu
durumda borçlanmaktan korkmak yer-
sizdir... Bunu diyen işadamının ruhuna
el fatiha…
Ekonomi Verileri Adamın Canını Alır
M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
Ekonomideki tablo içler acõsõ
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - CHP Tekirdağ Mil-
letvekili ve eski Hazine Müsteşarõ
Faik Öztrak, Türkiye’deki ekono-
mik tablonun “içler acısı durum-
da” olduğunu vurgulayarak “Hü-
kümetin uyguladığı politikalarla
Türkiye nasıl krizden en fazla et-
kilenen ve en fazla daralan eko-
nomiye sahip ülke oldu ise kriz-
den en yavaş çıkan ülke konu-
muna da gelecek. Ülkenin bütçe-
sindeki faiz dışı dengeler hızla bo-
zuluyor. Bütçe açığı şimdiden 20
milyar TL’yi geçti, hedef yılın ilk
yarısı için 10 milyar TL olarak
açıklanmasına karşın. Bir an ön-
ce hükümetin derli toplu ekono-
mi programı oluşturması gereki-
yor” dedi.
Öztrak, ekonomik tabloyu gaze-
temize şöyle değerlendirdi:
Krizden etkilenmediğimiz
iddiası gerçek dışı
Ülkedeki ekonomik tabloya bak-
tõğõnõz zaman, “Türkiye bu krizden
etkilenmeyecek”, “Kriz teğet ge-
çecek” söylemlerinin yanlõş oldu-
ğunu görüyoruz. Çünkü bu sözlerin
söylendiği dönemde, Türkiye’nin
geçen yõlõn son çeğreğindeki büyü-
me hõzõ yüzde 6 olarak açõklanmõş-
tõ. Yani yüzde 6 oranõnda daralma
yaşanmõştõ. Yanlõş anõmsamõyor-
sam bu rakamla Türkiye G 20 ülke-
leri arasõnda ilk sõralarda yer alõ-
yordu. Bu yõlõn ilk çeyreğinde de ül-
kedeki büyüme hõzõ yüzde 13.8 ora-
nõnda daralma gösterdi. Bu rakam-
lara baktõğõnõz zaman, ülkedeki eko-
nominin, krizin merkezi denilen ül-
kelerden çok daha fazla oranda da-
raldõğõnõ görüyoruz. Yine ülkede
açõklanan işsizlik rakamlarõna bak-
tõğõmõzda, işsizlik oranlarõ yüzde
16’larõ gördü, tablonun çok vahim ol-
duğu ortada. Ücretli çalõşanlarõn sa-
yõsõnda da 600 bine yakõn bir azal-
ma yaşandõ. Bütün bunlar, tablonun
iç açõcõ olmadõğõnõ gösteriyor.
Özellikle ülke bütçesi
çok etkilendi
Diğer taraftan ülke bütçesine bak-
tõğõnõz zaman, özellikle bütçenin bu
krizden önemli ölçüde etkilendiğini
görüyoruz. Bütçe açõğõ yõlõn ilk altõ
ayõnda 20 trilyonu, yani 20 milyar
TL’yi geçti. Oysaki bütün yõlõn he-
defi 10 milyar TL idi. Yani Hazi-
ne’nin borç çevirme oranlarõ yüzde
yüzü aştõ. Vergi gelirlerine reel ola-
rak baktõğõnõz zaman da çok ciddi ge-
rilemelerin yaşandõğõnõ görüyoruz.
Tüm bunlara karşõn harcamalardaki
belli bir artõş da dikkati çekiyor.
Bozulmanın en önemli
nedeni seçimler
Krizden bu kadar fazla etkilen-
memizin birkaç önemli nedeni var.
Bunlardan bir tanesi, özellikle 2007
genel seçimlerinde ve bu senenin
başõnda yapõlan yerel seçimlerde,
bütçe dengelerini çok ciddi ölçüde
bozduk. Halbuki dünya ülkeleri,
bütçeleri krize yaklaşõrken, harca-
ma yaparak, yani kamu harcamala-
rõ yaparak, aynen ABD’nin ya da di-
ğer ülkelerin yaptõğõ gibi, bu krizi
ancak aşabileceklerini biliyorlar-
dõ. Ona göre de yer hazõrladõlar ken-
dilerine. Ama biz bütün bu yerlerin
hepsini tükettik.
Yani Türkiye çok ciddi faiz dõşõ
fazlalar verirken, 2007 yõlõndan
başlayarak, faiz dõşõ fazlada ciddi
azalmayõ gördük. Bu yõl da öyle gö-
züküyor ki, 2009 yõlõnda Türkiye,
1998 yõlõndan bu yana faiz dõşõ
açõk da verecek. Bu durum şunu
gösteriyor: Yani çok hõzlõ daralõ-
yoruz. Bütçenin faiz dõşõ dengesi
hõzla bozuluyor. Enflasyon da yu-
karõ gitmiyor. Faiz oranlarõ aşağõya
inmekle birlikte dõşarõ ile kõyasla-
dõğõmõzda hâlâ çok yüksek. Bu
borç dinamiklerinin hõzla bozul-
makta olduğunu gösteriyor. Önü-
müzdeki dönemlerde karşõmõza çõ-
kacak en önemli soru şu olacak:
Türkiye böyle giderse, borçlarõnõ na-
sõl ödeyecek? Bu merakõ giderebil-
mek için hükümet tarafõndan atõlan
ciddi bir adõm görünmüyor.
Şu sıralarda Türkiye’nin
bütçesi yok
Tüm bunlara karşõn hükümet Tür-
kiye ile ilgili olarak, içerideki ve dõ-
şarõdaki yatõrõmcõlarõn önüne orta
vadeli perspektif koyamadõ. Merkez
Bankasõ Başkanõ bile “Katılım Ön-
cesi Ekonomik Program” kapsa-
mõnda açõklanan büyüklüklerin tat-
min edici olmadõğõnõ söyledi. Ondan
önce de bütçe oluşturulurken ra-
kamlarõn hayali olduğu belliydi.
Biz de bunu kerelerce söyledik.
CHP oarak, Plan ve Bütçe Komis-
yonu’nda muhalefet şerhimiz var.
“Bu bütçeyle yatırımcıya ışık tu-
tamazsınız, krizi göğüsleyemez-
siniz” diye. Ama dinlemediler. Şu
anda Türkiye’nin bütçesi yok. Al-
tüst olmuş birtakõm dengeler var.
Nereye gitmek istediğimiz de bel-
li değil. Bazen vergiler azaltõlõyor,
bazen arttõrõlõyor. Baktõğõnõz za-
man ne tüketici ne de yatõrõmcõ ka-
rarlõ bir yol göremiyor. Kararlõ bir
yol göremediği zaman da yatõrõm-
cõ yatõrõm yapmõyor, tüketici tüket-
miyor. Bunlar olmadõğõ zaman da
ekonomide büyüme yaşanmõyor.
Türkiye borcunu
ödeyebilecek mi endişesi
Ülke bütçesi bu yõl açõk verecek.
Hükümet önümüzdeki dönemlerde
bu açõğõ nasõl kapatacağõnõ göster-
mediği zaman, Türkiye borcunu öde-
yebilecek mi, ödeyemeyecek mi en-
dişeleri artacak. Bu endişelerle de risk
primimiz artõyor. IMF meselesi de yõ-
lan hikâyesine döndü. Hükümet sõ-
kõştõğõ zaman “IMF ile anlayacağız”
diyor, işler biraz düzeldiği zaman da
“IMF ile anlaşmayı unutun” diyor.
Zannediyorlar ki bu iş böyle fayda
sağlar. Hayõr sağlamaz.
Hükümet içerideki ve dõşarõdaki
yatõrõmcõlarõn önüne orta vadeli
perspektif koyamadõ. Şu anda
Türkiye’nin bütçesi yok. Dengeler
altüst olmuş. Nereye gitmek istediğimiz
de belli değil. Bazen vergiler
azaltõlõyor, bazen arttõrõlõyor. O zaman
da yatõrõmcõ yatõrõm yapmõyor.
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Daldan Dala
Küreselleşmede işler ters gittikçe, aynı düzen, ay-
nı ideoloji adına “yeni yüz, yeni umut” sloganları ile
yürütülen siyasette, içi boşaltılmış, sandık demok-
rasisinin pazarlanması bir süre daha nefes alabilir. As-
lını ararsak sistemin krizi derinleştikçe, zengin Kuzey
dünyasında bile bu tıknefes yürüyüş zor sürdürülü-
yor. Giderek daha marjinal buluşlarla yeni siyasi li-
derliklere, umut olacak çarpıcı sloganlara gereksinim
duyuluyor... Yoksul Güney dünyasında ise çuvalla-
manın biri bin para... Siyasi iktidarların, liderlerin ömür-
leri giderek kısalıyor...
Tabii var oluşlarını emperyal güç odaklarına, ABD
eksenli siyasetin uydusu olmaya bağlamış yoksul Gü-
ney dünyasının siyasi liderleri, iktidarlarının durum-
ları çok daha acıklı; örneğin Ortadoğu kanlı petrolü-
nün maliyeti yükseldiğinde, ABD eksenli uygulama-
ya sokulmuş kimi projeler hemen önceliklerini kay-
bediyor, rafa kalkıyor. İşgal altındaki Irak’ın yeniden
yapılandırılması planlarının, projelerinin birçoğu gün-
demden düştüğünde de, bu planlara hizmet etmek
üzere oluşturulmuş partiler, siyasi liderlikler fena hal-
de açıkta kalıyorlar.
ABD’nin en sadık müttefiki, ister diktatoryal yoldan
ister sandıktan çıkarılsın Pakistan’ın başına geçmiş
siyasi liderler ve partilerinin ömürlerinin birbirinden kı-
sa olmasının da tek açıklaması bu. ABD, AB med-
yasına düşen haberlere göre Bayan Butto’nun seçim
için geri gönderildikten sonra öldürülmesi bile CIA ma-
rifeti olabilirmiş. Yerine sürülen kocası Butto’nun ge-
leceği çok karanlık. İç savaş niteliğinde İslam ce-
maatleri, mezhepleri, aşiretleri arasında her gün
yaşananlara, en son Hırıstiyan katliamları eklendi.
Son dünya krizinden sonra ülkelerin, siyasi parti-
leri, kadrolarının ayakta duruşlarına çok tepeden bir
bakmaya çalışalım. İster gelişmiş, ister kendine gö-
re ekonomik ağırlıkları, güçleri, kaynakları olan ülke-
ler, isterse yoksullar dünyasından olsunlar, kendi
koşulları içinde, kendi çıkarları doğrultusunda siya-
set üretebilmiş, ekonomik olanaklar yaratabilmişler,
ayaktalar. Emperyal politikalar, piyasalar düzeni re-
çetelerine uymuşlar, en kırılgan, en zayıf halkadalar...
Aynı ekonomik halkadan Brezilya’nın krizden en az
zarar gören ülkeler arasında olması ile Türkiye’nin pi-
yasalar avantajına karşın ekonomik kriz, işsizlikte dün-
yanın en çok zarar gören ülkeleri arasında başı çek-
mesinin açıklaması bu olabilir mi?
AKP, Erdoğan hükümetleri, tüm icraatları ile, ülke
çıkarları, ülke koşulları, ülkenin reel ekonomisini
güçlendirmeye yönelik parmaklarını oynatmamışlar.
Partinin oluşumu, iktidara gelişi tepeden inme,
baştan sona ABD’nin o tarihlerdeki Ortadoğu proje-
leri önceliği çerçevesinde, her istenene evet denmiş
bir siyasetin sonucu, sayesinde...
Krizlere çok dayanıklı zengin Kuzey dünyası ülke-
lerinde bile, İngiltere, Fransa, Almanya, ABD’de bir
lider ve partiyi iktidarda en fazla iki seçim dönemi
ayakta tutabilen bir düzen söz konusu ise, çarkların
işletilmesi “yeni yüz, yeni umut” çizgisinde gerçek-
leştirilebiliyorsa, AKP ve Erdoğan iktidarlarına, lider-
liğine daha ne kadar ömür biçilebilir ki?
Sadaka düzeni kilitlendi; dün rastlandı dinlediğim
bir sağlık programında, yaşamsal bir ameliyat hak-
kında bilgi veren doktor bile, sosyal güvenlik sis-
temlerinin her an söz konusu yaşamsal kalp, beyin
pillerinin parasını ödemekten vazgeçmelerinden söz
ediyordu. Yolda çok azı ile karşılanan diş tedavileri-
nin mağduru bir sigortalı hasta, tümüne yakın boş
ağzını göstererek bir dostuna doktorların gelecek yı-
la randevu verdiklerinden yakınıyordu. Bir başka ka-
mu hizmeti veren hastane için, belki umut olabilir di-
yerek, birkaç aktarmalı otobüs yolu soruyordu.
Bütçe açığının katlanmış rakamlarının nereden
karşılanacağına kimse yanıt veremiyor. Hani ılımlı İs-
lam ideolojisiyle uyumlu havalarında sigaraya, içki-
ye, lüks tüketime bindirilecek yeni zamlarla öyle ka-
panacak gibi rakamlar da değil. Kaldı ki, işsizliğin kro-
nik yükselen rakamları ile, tüketim üzerinden gelen
en küçük vergilendirme hızla yoksullaşan milyonları
isyanları oynama noktasına getiriyor.
Başbakan Erdoğan, AKP iktidar kadroları ne za-
mandır, iç ve dış siyasette, halkın yumuşak karnı sa-
yılan, duyarlı konular üzerinden gündem yaratarak va-
ziyetleri kurtarıyorlar. Elbette Ergenekon hep gün-
demde. Yeni iktidar dönemlerinde demokrasi, AB üye-
lik vizyonları pek tutmuştu. Şimdilerde hiçbir anlam
taşımıyor. Yerel seçim zamanı, dinci, millici duygu-
ları da besliyor olarak “one minute” resti pek bir işe
yaramıştı. Çok fazla ters teper oldu. Yine Gül-Erdoğan
ikilisinin öne çıkardıkları Ermeni vizyonu tırmanışı
yaşanamadan inişe geçti. Kafkaslar vizyonu ellerin-
de kaldı...
Şimdi ABD’nin kendisine, emperyal petrol şirket-
lerine çok pahalıya mal olmakta olan Ortadoğu pet-
rollerini ucuzlatma arayışları kapsamında, Orta-
doğu’dan askeri güçlerini çekmek isterken kurmaya
çalıştığı yeni dengelerde, değişen Kürt projeleri
bağlantılı Erdoğan hükümetinin içi olmayan Kürt açı-
lımını tartışıyoruz. Barış için yeni slogan, yeni umut
olabilir mi sorgulaması ile...
ANKARA (AA) - Milli Piyango İdaresi’nde sa-
yõsal oyun makinalarõ miadõnõ doldurdu. Piyango
özelleştirmesinin gecikmesi halinde oyun ma-
kinalarõnõn yenilenmesi gerektiği belirtiliyor.
Amerikan G-TECH firmasõ tarafõndan ülkemizde
kurulan sayõsal oyun sistemindeki makinalar
kullanõm ömrünü tamamladõ. Dünyada sayõsal
oyun makinalarõnõn kullanõm ömrü 7 ile 10 yõl
arasõnda değişiyor. Türkiye’de ise Sayõsal Lo-
to, Süper Loto, Şans Topu ve On Numara’nõn
oynandõğõ sayõsal oyun makinalarõ 1996 yõlõn-
dan bu yana kullanõmda bulunuyor.
G-TECH firmasõ, Türkiye’deki sayõsal oyun sis-
temi kurulum çalõşmalarõna 1996 yõlõnda
başladõ ve çalõşmalar 1998 yõlõnda tamam-
landõ. Bu çerçevede, halen çeşitli sayõsal
oyunlarõn oynatõldõğõ makinalarõn en yenisi 11
yõldõr, en eskisi ise 13 yõldõr kullanõlõyor. Ye-
nilemenin maliyeti de 100 milyon dolar ola-
rak tahmin ediliyor. Milli Piyango İdaresi, ma-
kinalarõn yenilenmesini özelleştirme hazõrlõ-
ğõ nedeniyle askõya almõştõ.
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, ekonomide yaşanan daralmanõn krizin merkezindeki
ülkelerden çok daha fazla olduğunu kaydetti. Öztrak ‘Derli toplu ekonomi programõ şart’ dedi
Ülkede iş arayan, iş arayõp da bulma
umudunu kaybedenleri koyduğunuz
zaman, işsizlik oranlarõ yüzde 25’lere
ulaşõyor. Üniversite mezunu gençlerdeki
işsizlik oranlarõna baktõğõnõz zaman da
dünya standartlarõnõn çok üzerinde
olduğunu görüyoruz. Yani nereden
bakarsanõz bakõn manzara çok kötü.
Bütçe açõğõnõn nasõl kapatõlacağõnõ
gösteremezseniz ‘Türkiye borcunu
ödeyebilecek mi, ödeyemeyecek mi’
endişeleri artar. IMF meselesi de
yõlan hikâyesine döndü. Hükümet bir
‘anlaşacağõz’ diyor, bir ‘anlaşmayõ
unutun’ Zannediyorlar ki bu iş böyle
fayda sağlar. Hayõr sağlamaz.
HANİ KRİZ
TEĞET GEÇECEKTİ
Emlakçilerden mortgage uyarısı Fındık üreticisi icralık
FİSKOBİRLİK’in kefilliği ile alacaklarõna karşõ bankadan
kredi kullanan ve paranõn ödenmemesi nedeniyle hak-
larõnda icra takibi başlatõlan bir grup üretici, genel mü-
dürlük binasõna gelerek birlik yönetimini protesto etti. Bir-
lik yönetimini istifaya davet eden üreticileri, FİSKO-
BİRLİK Kooperatifler Müdürü Nadir Şimşek ikna etmeye
çalõştõ. Şimşek, birliğin varlõğõ olmasõna karşõn bunu nak-
de çevirmekte zorlandõklarõnõ belirtti. (Giresun -AA)
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- İzmir Emlakçõlar ve
Emlak Müşavirleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanõ Rıd-
van Akgün, mortgage (tutsat) kredisi kullanarak ev
alanlarõn ödemelerinde sõkõntõ yaşadõğõnõ belirterek “Ko-
nut kredisi kullanan ve hüsrana uğrayan vatandaşlar
psikolojik tedavi görmeli” dedi. Akgün, düzenlediği ba-
sõn toplantõsõnda, konutlarõnõ zararõna satan ya da icra-
lõk olanlarõn sayõsõnõn hõzla artõğõnõ vurgulayarak kredi kart-
larõnda yapõlana benzer kolaylõklõk istedi.
Talih kuşu yeni
yatõrõm bekliyor
Ülkedeki ekonomik
tabloya baktığınız
zaman, “Türkiye bu
krizden etkilenmeyecek”,
“Kriz teğet geçecek”
söylemlerinin yanlış
olduğunu görüyoruz.
Bu yılın ilk çeyreğinde de
ülkedeki büyüme hızı
yüzde 13.8 oranında
daralma gösterdi. Bu
rakamlara baktığınız
zaman, ülkedeki
ekonominin, krizin
merkezi denilen
ülkelerden çok daha
fazla oranda daraldığını
görüyoruz.
‘Orta vadeli perspektif yok’ ‘IMF meselesi yılan hikayesi’ ‘İşsizlik yüzde 25’leri buldu’’
Ülkedeki istihdam rakamlarına baktığımız za-
man da şunu görüyoruz: Ülkede iş arayan, iş
arayıp da bulma umudunu kaybedenleri koy-
duğunuz zaman, işsizlik oranları yüzde 25’lere
ulaşıyor. Üniversite mezunu gençlerdeki işsiz-
lik oranlarına baktığınız zaman da dünya stan-
dartlarının çok üzerinde olduğunu görüyoruz.
Olağanüstü rakamlar. Yani nereden bakarsa-
nız bakın manzara çok kötü. Bu politikalarla
Türkiye nasıl krizden en fazla etkilenen ve en
fazla daralan ekonomiye sahip ülke olduysa
krizden en yavaş çıkan ülke konumuna da ge-
lecek. Hükümetin derli toplu ekonomi politika-
sı oluşturması gerekiyor.
MANZARA KÖTÜ, İŞSİZLİK DEVAMLI ARTIYOR
soner@cumhuriyet.com.tr