25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 24 AĞUSTOS 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL ‘Yol Haritasõ’ Masallarõ Masallar düşünceyi dile getirmenin yasaklandõğõ toplum- larda, gerçekleri anlatmanõn bir başka yoludur. İnsanõ ve toplumlarõ anlatan en güzel masallardan biri de Swift’in “Güliver’in Gezileri” adlõ dört bölümden oluşan ma- salõdõr. Swift’in “Güliver Cüceler Ülkesinde” adlõ masalõnda, top- lumlarda yaşanan insan ilişkileri anlatõlõr. İngiliz edebiyatõnda bir hiciv ustasõ olarak yer alan Swift, yaşadõğõ dönemde - ülkesinde “dönen dolapları”, ülke ege- menlerinin çapõnõn küçüklüğünü, bu masallar aracõlõğõyla ak- tarmõştõr... Bu masalda yaşananlar günümüzde, bazõ ülkelerde de ya- şanmaktadõr. ABD’de 1940’lõ yõllarda her ülke için ayrõ ayrõ yazõlan “Yol Haritası” masallarõnõ günümüz politikacõlarõ sõkça anlat- maktadõr. 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya, 9 Ağustos 1945’te Naga- zaki’ye atom bombasõnõn atõlmasõ, bu iki kenti “cehenneme” çevirir. Japonya için çõkõş yolu kalmamõştõr ve Eylül 1945’te teslim belgesini imzalar. Dünya Savaşõ tümüyle sona erer. Savaşõn kazananõ ABD, kollarõ sõvar ve zaman yitirmeden (Sovyet Rusya ve yanda- şõ dõşõndaki) ülkelerin yeniden yapõlanmalarõ için her ülkeye ayrõ bir “yol haritası” masalõ hazõrlamaya başlar.. Savaş bitmiştir. Ancak bu kez de ABD ile Sovyet Rusya ara- sõnda “soğuk savaş” dönemi başlamõştõr. Başkan Tru- man’õn Mart 1947’de komünizm baskõsõ altõndaki ülkelere as- keri ve mali yardõm yapõlmasõnõ öngören “Truman Doktri- ni” adõ verilen projesi Kongre’de kabul edilir. Truman Doktrini, 1948 yõlõnda yürürlüğe giren “Marshall Planı”nõn öncüsüdür. Truman doktrini ile Marshall planõ, ABD dõşõnda kalan ül- kelerin geleceklerini belirleyecek olan “yol haritalarının” ha- zõrlanmasõnõ öngörmektedir. Her ülkeye ayrõ bir “yol haritası masalı” hazõrlanmaya başlar. Bu masallardan, Türkiye’nin payõna da “ılımlı İslam dev- leti” modeli düşer. Bu masalõ uygulamaya koymak için uy- gun zaman beklenmeye başlanõr... Sovyet Rusya da 2. Dünya Savaşõ’nõn kazanan taraflarõ ara- sõnda yer almaktadõr. Sovyetler Birliği lideri Stalin Türki- ye’den, Kars, Artvin ve Ardahan’õ ister. Bunun üzerine dönemin Devlet Başkanõ İsmet İnönü, ABD Başkanõ Harry Truman’dan askeri yardõm isteğinde bulu- nur. ABD’nin ve Truman’õn beklediği zaman gelmiştir. İnönü’nün yardõm isteği bazõ ödünler verilmesi koşuluyla olarak kabul edilir. Verilmesi istenen ödünler: - Tek partili “Milli Şeflik” sisteminden çok partili “de- mokratik” sisteme geçilmesi, - Kalkõnma planlarõ ile toprak reformundan geri dönülme- si, -“Aydınlığa açılan kapılar” olan Köy Enstitülerinin ka- patõlmasõdõr. Bu isteklerin kabul edilmesiyle, Truman doktrini ve Mars- hall planõ gereğince hazõrlanan Türkiye’nin yol haritasõ “ılımlı İslam devleti”nin önündeki engeller de kalkmõş olur İş bu yolu döşemeye kalmõştõr. Ve 14 Mayõs 1950’de Atatürk karşõtlarõndan oluşanlarõn kurduğu Demokrat Parti’nin seçimi kazanmasõyla yolun açõlmasõ için sõra, “hayır duası ile icazet” almaya gelmiştir. Bunu yapacak en uygun kişi de Demokrat Parti’nin genel başkanõdõr. Aynõ zamanda Başbakan da olan Genel Başkan, Atatürk’ün baş düşmanõ “Said Nursi”nin ayağõna gidip, eli- ni öper “hayır duası ile icazeti” aldõktan sonra, Türkiye’yi “ılımlı İslam devletine” götürecek yolu “şeriat” taşlarõyla döşemeye başlar. Aslõnda bu yol o gün bu gündür hep bilinmezlere doğru git- mektedir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN HARBİ SEMİH POROY 24 Ağustos Terör Bitmiş... Son 10 ayda yapılan MGK bildirilerinden alıntılar: Ekim 2008- Bölücü terör örgütü ve yandaşlarının, birlik ve beraberliğimizi zedelemeye yönelik menfur eylem ve saldırılarının amacına ulaşamayacağı... Terörle mücadelede koordinasyonu güçlendirmek üzere yeni bir kurumsal yapılanmaya gidilmesi... Aralık 2008- Terör örgütü ve yandaşlarına karşı yürütülen çok yönlü mücadeleye tehdit bertaraf edilene kadar aynı azim ve kararlılıkla devam edileceği... Şubat 2009- Mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği... Nisan 2009- Terörle çok yönlü mücadelenin demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri temelinde sürdürüleceği... Haziran 2009- Ülkemizin bütünlüğünü ve milletimizin birliğini ve huzurunu bozmaya yönelik her türlü faaliyete karşı yürütülen mücadelenin sürdürüleceği... Ve Abdullahlık açılım sonrası ilk MGK bildirisi: Ağustos 2009- Devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü pekiştirmek, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak üzere, İçişleri Bakanlığı eşgüdümünde yapılan çalışmalar hakkında kurula bilgi sunulmuş ve çalışmaların devamı tavsiye edilmiştir. Anlaşılan; terör aniden bitmiş, menfur eylem ve saldırılar ortadan kalkmış, tehdit bertaraf edilmiş, ülke güllük gülistanlık olmuş, sıra “devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü pekiştirme”ye gelmiş. Sezen Aksu’nun “Kaybolan Yıllar” şarkısını söyleme zamanıdır. Aynı nakaratları yinelemeyen “lekeli”den sayılıyor, ona göre... O Nesil Uyuşturmanın tek bo- yutu yok. Psikolojik Da- nışman Yusuf Solmaz, Öğretmen Dünyası’na yaz- mış, okullarda eğitimin na- sıl unutulduğunu: “Resim gibi, müzik gibi, beden eğitimi gibi dersle- rin bir önemi kalmadı. Öğ- retmenler öğrencilere sü- rekli ‘Çok test çözmezse- niz sınavda başarılı ola- mazsınız’ diyor. Test çöz- mek öğrencilerimizin en önemli görevi haline geldi. Sanat eğitimi ve sosyal et- kinlikler eğitimin dışına atıl- dı. Kitap okuyan çocuk, test çözemediği için ken- dini suçlu hissediyor. Ki- taba ayrılan zaman, testin önüne geçemiyor. Sanat eğitiminden, sos- yal etkinliklerden yoksun büyüyen bir gençlik, ileri- de sosyal sorunlara karşı bir tepki göstermeyecektir. Kendi hakkını bile ara- maktan aciz olacaktır. Test eğitimiyle yapılmaya çalı- şılan şey, düşünmeyen bir nesil yetiştirmektir.” Yüzde 47’liklerin ço- ğunluğu işte o nesilden... İnsanlık Kampanyası Seferihisar’dan Doğanbey’e uzanan çıplak tepelere selviler, fıstık çamları, mimozalar, zam- baklar, akasyalar ve cennet ağaç- ları dikilmişti. Boy atmışlar, göğe uzanan yaprakları Doğanbey Körfezi’nin serin esintisine kapıl- mıştı bile. Bırakmadılar... Epeydir ülkemize abanan bar- barlık ateşi, bilisizlik yelini önüne katıp orayı da kavurdu, çöle çe- virdi. Yörenin bakımsız, çokça da hor görülmüş çehresine bam- başka bir yön vereceğine gö- nülden inandığımız Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, yangın sonrası üzgün, ama ka- rarlıydı. Her yangından sonra hemen ağaç dikme kampanyalarının başlatıldığını anımsatıp “Biz işe oradan başlamayacağız” dedi: “Ağaç dikiminden çok daha hızlı bir biçimde ağaçları yakıyo- ruz. O nedenle daha farklı bir kampanya yürütelim istedik. Or- man yangınının gerçekleştiği yer- de 2 dönümlük bir alanı yeşil alan ilan edeceğiz. İçine ahşap bir bina oturtacağız. Bu binada, böl- genin 5-12 yaş arasındaki tüm ço- cuklarına orman nedir, ormanı ne- den sevmek lazımdır, korumak için neler yapılabilir konularında eğitim vereceğiz. Yangının vah- şetini gösteren filmler izlettirece- ğiz. Orman ile ilgili oyuncaklarla oynatacağız. Daha uzun soluklu bir iş ama, belki bundan böyle ço- cuklar anne babalarına pencere- den izmarit attırmazlar, ormanın içinde piknik yaptırmazlar.” Soyer, ağaç değil, insanlık kampanyası başlatmış. En iyisi- ni yapmış. “Üniter yapıya uymaz, bütünlükçü kalkınmaya aykırıdır” uyarılarına kar- şın kendimizi AB’ye uydurma gerek- çesiyle Türkiye 24 ayrı bölgeye ay- rılmış ve buralarda kalkınma ajansları kurulmuştu... Danıştay 10. Dairesi verdiği karar- la, yereldeki kamu gücünün kimi ce- maatlerin ve sermaye gruplarının eli- ne geçmesine yol açacak bu ajans- lara önemli bir darbe vurdu. Karar, Kalkınma Ajanslarının Ça- lışma Usul ve Esasları Hakkında Yö- netmeliğin, kalkınma kuruluna ilişkin temel ilkelerden tutun; kurulun seçim ve yönetimine ilişkin hükümlerine değin birçok maddesini iptal ederken 24 ajansın karar ve işlemlerini huku- ka aykırı hale getirmiş oldu. Karara neden olan davayı açan TMMOB’nin Başkanı Mehmet So- ğancı, ajanslarla ilgili tüm karar ve iş- lemlerin sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması gerektiğini istemekte haklı. Soğancı’nın yerden göğe kadar haklı olduğu bir başka yön daha var: “Sanayi devrimini tamamlamış Av- rupa ülkelerinin, ekonomik büyüme- de rekabeti esas alan ve kendi krizi- ni aşmak için kurduğu ve teşvik etti- ği ajans modeli bugün her yerde iflas etmiştir. Küresel kriz karşısında mer- kezi müdahalelere yönelmiş bir Av- rupa varken iflas etmiş modele dayalı bir bölgesel kalkınmanın ülkemize uyarlanmasından olumlu sonuç alı- namayacağı açıktır. Bakanlar Kuru- lu’nun oluşturduğu ajans modeli, kü- resel krize neden olan tekelci ser- mayeye kamu kaynaklarının teslim edilmesinden başka bir anlama gel- memektedir. Bunu görmek için, Baş- bakanlık Yatırım Destek ve Yatırım Ajansı toplantısına katılan uluslar- arası şirketlerin tablosuna bakmak bi- le yeterlidir.” Bölge Ajansları Hukuka Aykırı PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Bu da Bir Başka Açılım Başta altın olmak üzere her türlü yeraltı zen- ginliklerine gözlerini dikmiş, alesta bekleyen av- cıların beklediği “nihayet” gerçekleşti. Orman- lık alanlarda madencilik arama ve işletme faa- liyetini önleyen son Anayasa Mahkemesi ve Da- nıştay 8. Dairesi Kararı’nın arkasına dolanılmak, hukuka karşı hile yapılmak yoluyla orman yağ- masına izin veren yönetmelik değişikliği 19 Ağustos 2009 günü Resmi Gazete’de yayımla- narak yürürlüğe girdi. 24.5.2005 tarihli ve 2005/9013 sayılı Bakan- lar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Maden- cilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’ne aşağıdaki ge- çici 4. madde eklendi: “Orman sayılan alanlarda madencilik faaliyet- lerine ilişkin yeni bir düzenleme yapılıncaya ka- dar orman, muhafaza ormanı ve ağaçlandırma alanlarında madenlerin aranması ve işletilmesi ile ilgili faaliyetlerde alınması gereken izinlerde 22.3.2007 tarihli ve 26470 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik hükümleri uygula- nır.” Böylece, AKP iktidarı, yüksek mahkemelerin kararlarını kasıtlı olarak etkisizleştirmek suretiyle demokratik hukuk devletinin temeline yerleştir- miş olduğu dinamiti patlatmış oldu. Madencilikle uğraşan sermaye çevreleri, ay- nı zamanda uluslararası çevre ve doğa koruma sözleşmelerinin de açıkça çiğnendiği bu deği- şikliği doğaları gereği coşkuyla karşıladılar. Örneğin, Ege Maden İhracatçıları Birliği Yö- netim Kurulu Başkanı Arslan Erdinç, orman alanlarında maden çalışmalarında bulunulama- yacağına ilişkin Danıştay kararının Bakanlar Kurulu’nun olur vermesiyle aşıldığını bildirdi. Er- dinç, mahkeme kararına karşın, orman alanla- rında madencilik yapabilmelerine olanak sağ- layan başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm bakanlar ve ilgili müdürlere ayrı ayrı teşekkür ettiklerini açıkladı. Yaptığı yazılı açık- lamada, “Madencilik sektörünün orman alanla- rında faaliyet göstermeleri ile ilgili yaşanan so- runa Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin girişim- leri sonrasında Bakanlar Kurulu’nun devreye gir- mesi ile çözüm bulundu” dedi. Kimi hukukçularımız bu karara imza atan Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların, “ana- yasanın hukuk devleti ilkesini ihlal etmek sure- tiyle Türk Ceza Kanunu’nun 309. Maddesi’nde düzenlenen anayasayı ihlal suçunu işledikleri” gö- rüşünü savunuyorlar. Top şimdi toplumdadır. Toplumun yurtsever kesimlerindedir. Yurtseverlik, üzerinde yaşadığı toprakların üstündeki ve altındaki zenginliklerine, canlı ve cansız tüm varlıklarına kararlılıkla sahip çıkmaktır. Yurtseverlik; Kaz Dağları, Kozak Yaylası, yur- dumuzun dört bir köşesindeki ormanlarımız ta- lana açılırken, maden avcılarının avlağına dönüştürülürken, kan emicilere teslim edilirken, susmamaktır, direnmektir. Yurtseverlik, bir yandan ülkesinin bölünmez bü- tünlüğünü savunurken, aynı zamanda ülkesinin yeraltı zenginliklerinin emperyalizm ve onun iş- birlikçisi yerli sömürgenler tarafından talanına kar- şı durmak demektir. AKP, “akıllıca” bir taktik uyguluyor; kamuo- yunun duyarlılıklarını kaşıyan çeşitli konuları gündeme taşıyıp dikkatleri o yönlere çekerken, yedekte beklettiği projeleri birer ikişer yürürlü- ğe sokuyor. “Madencilik açılımı” da işte böyle bir uygulama. Her zamankinden daha uyanık olmamız ge- reken günlerden geçiyoruz. [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Boğa güre- şinde hayvana mõzrakla saldõ- ran atlõ. 2/ “Hazanbel” de denilen ve kökü hekimlik- te kullanõlan otsu bitki... Taş dibek. 3/ Kõrõm hanlarõna veri- len unvan... Kõzgõn bir de- mirle vurulan damga. 4/ İki tarla arasõndaki sõnõr... Yuvarlak ve bombeli bir şapka tü- rü. 5/ Tõp dilinde frengi hastalõğõna ve- rilen ad. 6/ Bir optik alette gözün önünde yer alan mercek diz- gesi... Bir nota. 7/ Anlama ve kavrama becerisi. 8/ Yapraklarõ salata olarak yenen baharlõ bir bitki... Olağanõ aşan büyüklüğü olan. 9/ Sevinçli, neşeli... Asya’da bir ülke. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yunan mitolojisinde kanatlõ at. 2/ Kanlõ basur hastalõğõ; dizanteri... Tellür elementinin simgesi. 3/ Pasak... Taflan ağacõnõn çubuklarõndan yapõlan ve resim çiziminde kullanõlan kömür kalem. 4/ Mezo- potamya’da çeşitli krallõklar kurmuş eski Sami hal- kõ. 5/ Yüksek ve çevresi açõk yer. 6/ Kat kat çakõl ve kumdan oluşmuş yer kõvrõmõ... Yunan halk müzi- ğinde kullanõlan yaylõ bir çalgõ. 7/ Ege Denizi’nde Yunanistan’a ait bir ada... “Çok önemli kişi” anla- mõnda kullanõlan uluslararasõ kõsaltma. 8/ Yaşamsal sõvõ... Çeşitli bitkilerin yetiştirildiği, bir bölümü ya da tümü camlõ ve kapalõ yer. 9/ Saz ya da kamõş- tan yapõlmõş kulübe... Büyük bakraç. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 B O Z B A K K A L E S İ R R E Z E T E R T A L A Ş İ L M E K E K O M İ E M E K A T A R N Ü T E T İ R Y E L E Ğ İ N T A Z E M E Z G E L D E K 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle