Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hil-
mi Özkök, gazetelere de yansıyan ifadesinde 2002
- 2004 arasındaki darbe iddiaları için şunları
söyledi:
- Bunlardan haberim vardı.
- Elimde kesin kanıtlar olmadığı için işlem yap-
madım.
- Kaygıları Erdoğan’a ilettim.
Dönemin Meclis Başkanı Bülent Arınç da Öz-
kök’ün ifade ve demeçlerinin medyada yer al-
masından hemen sonra şu mesajları verdi:
- Benim de haberim vardı.
- İlişkileri zedeleyebileceği için dışarıya söyle-
medik.
- Duyduklarımızı Başbakan’la görüştük.
Hemen hemen bütün gazetelere yansıyan bu iki
önemli açıklamanın ardından kendi kendime sor-
dum:
- Balbay arkadaş, o dönem sen gazeteci ola-
rak ne yaptın?
İşte yaptıklarım:
- Gündemdeki konuların bütün taraflarıyla di-
yaloğumu sürdürdüm. Genel gidişi olabildiğince
sağlıklı biçimde gözlemlemeye, bilgi edinmeye ça-
lıştım.
- 20 Mayıs 2003’te Genelkurmay Başkanı ile
Başbakan’ın 1.5 saatlik görüşmesinde kimi cid-
di rahatsızlıkların dile getirildiği bilgisini aldım. Bir-
kaç kanaldan bunu doğrulattıktan sonra 23 Ma-
yıs 2003’te haberleştirdim.
- “Genç Subaylar Tedirgin” başlığıyla çıkan ha-
berde tüm kademelerde rahatsızlık olduğu, hü-
kümetin kimi uygulamalarının kaygı verici bulun-
duğu belirtiliyordu.
- Haberin yankı bulmasının nedeni, doğruluğu
idi. Arınç’ın kaygıları dikkate alındığında kamuo-
yuna herhangi bir rahatsızlığın yansıması isten-
miyordu.
- Ben gazeteci olarak, ifade ve demeçlerinden
gördüğüm kadarıyla Özkök’ünki kadar geniş bil-
giye sahip değildim. Hiç slayt görmedim. Sade-
ce kimi duyumlara ulaştım. Bunlar da ayrıca
doğrulatılmaya muhtaç olduğu için haber değe-
ri taşımıyordu.
- Gelinen noktada Türkiye’nin en şeffaf gaze-
tecilerinden biri benim. Çünkü tüm bilgisayarla-
rım bir yılı aşkın süredir emniyette. Yukarıda ak-
tardıklarımdan öte bir durum yok.
- Ben gazeteciliğin temellerinden biri olan tari-
he tanıklık etme işlevinden başka hiçbir çabanın
içine girmedim.
- 2003’te rahatsızlığı yazdığım için bana kızan-
ların çoğu meğer rahatsızlıktan benden çok da-
ha ileri ölçüde haberdarmış.
Bugünkü tablo ne?
Öyle ya da böyle; herkes tanık, ben sanık!
Üstelik tutuklu...
Her şey ve herkes bir yana; hukukçulara ve ga-
zetecilere şu çağrıda bulunmak istiyorum:
- Son gelişmeler ışığında bu durumu bir kez da-
ha süzgeçten geçirin.
Bunu tabii ki öncelikle kendim için istiyorum
ama, sadece kendim için değil; en yalın anlatım-
la Türkiye’nin bugünü ve yarını için istiyorum.
Bir gazeteci gündemdeki her konuyla ilgilenir,
o konunun etrafındaki herkesle diyalog kurar. Ger-
çek gazeteci, öncelikle yanlış giden şeylerin üze-
rine eğilir. Yöneticilerin etrafında her şeyin çok iyi
gittiğini söyleyenler zaten vardır!
Bu anlamda gazeteci toplumun akciğeridir.
Akciğeri zayıflamış bir canlının bedenine ne olur-
sa, gazetecisi işlevsizleşmiş bir topluma da o olur.
Ziyaretime gelen Ali Sirmen’in 9 Ağustos’ta yaz-
dığı gibi...
Ben aynı zamanda maratoncuyum...
Ciğerlerime de özen gösteriyorum.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Aaa, bir de ne görelim? Başbakan Beyefendi ku-
zey illerinde Kürt sözcüğünü kullanmıyor. Açılımın
adını değiştirmiş, “barış ve kardeşlik” diyor.
Sonuncu ad yine RTE’den; “anaların gözyaşı di-
necek!”
Bu, olayın bir yüzü.
Diğer yüzünde ulusal birliği kanıtlamak amacında
olduğunu öne süren hükümet; içeriği belirsiz
Kürt açılımına bütün partilerin destek vermesini is-
tiyor.
İstemesine istiyor da ortaya çıkan tablo hükü-
met açısından pek iç açıcı değil.
CHP ve MHP haklı olarak içeriğini bilmedikleri
açılıma açık bono verir gibi destek çıkamaya-
caklarını açıkladı.
Açılımın mimarlığını üstlenen İçişleri Bakanı
Beşir Atalay; Demokratik Sol Parti’ye gitti, ama
destek sözü alamadı.
Büyük Birlik Partisi’ne gitti; “teröriste 25 yıldır
döktüğü kanın hesabı mutlaka sorulmalı” yanıtını
aldı.
Dün Demokratik Toplum (Kürt) Partisi ile görüştü.
PKK’nin siyasal uzantısı DTP, görüşmede tabii
bugüne dek öne sürdüğü koşulları yineledi.
DTP desteği mi? Bu parti pazarlık olanağını elin-
de tutmak için desteği içeriğin açıklanmasından
sonraya bırakıyor.
Kısacası -DTP dışında- partilerin yok birbirinden
farkları.
TOBB’nin vermesi olası destek bir yana bırakı-
lırsa… hükümetin bu aşamadaki girişimleri fiyasko
ile sonuçlandı. Hükümet köşeye sıkıştı!
DTP dışında ufak büyük bütün partiler, kimi il-
keler üzerinde ittifak ediyor:
Üniter devlet, etnik eğitim ve anayasanın ilk üç
maddesi…
Hükümet adına partilerle konuşan Bakan Ata-
lay sadece üniter devlet konusunda duyarlı ol-
duklarını söylemekle yetiniyor.
Bugüne kadar -DP Genel Başkanı Hüsamettin
Cindoruk dışında- Atalay’ın görüştüğü partilerden
dişe dokunur bilgi alınamadı.
Cindoruk’un anlatımlarına göre; hükümet, “ne
yapacağına dair bilgi vermiyor. Konuyla ilgili içe-
rik açıklamıyor. Partilerden sözünü ettiği açılım çer-
çevesini dolduracak görüşler istiyor.”
Peki, Bakan Atalay ne diyor: “Hak ve özgürlük-
ler diyor. Demokratik açılım gibi tabirler kullanıyor
ve ama… Kürt sözcüğünü kullanmıyor!”
DP Genel Başkanı diğer partilerin değinmedik-
leri bir “sorunu” görüşmede dile getirmiş; müeb-
bet hapse mahkûm Öcalan’ın siyasi bir parti ön-
deri gibi yol haritası açıklayamayacağını söylemiş.
Hükümet bu davranış karşısında susuyor. Te-
rörist başını susturacağı yerde açıklayacağı yol ha-
ritasına öncelik almaya çalışıyor.
1960’ta köy ve mezra isimlerinin değiştirilme-
sine ilişkin yasa gereği 2000 yılına kadar 12 bin
211 köyün adı değiştirildi.
Bu rakam köylerin yüzde 35’ine denk geliyor.
Kürtçe isimler Türkçeye çevriliyor.
Çankaya’daki ile RTE, açılımın ilk ve önemli yü-
zünü açıkladılar.
Biri gitti Bitlis’in Güroymak ilçesine, topladı hal-
kı meydana ve ey Norşinliler (Kürtçe) diye başla-
yan bir nutuk çekti.
RTE gitti Rize’ye, baba ocağı Güneysu’nun Po-
tamia diye (Rum adı) söylenmesine onay verdi.
Bu iki örnek açılımın içeriğine dair önemli bir işa-
ret. Böylece Erzurum’da 653, Mardin’de 647, Di-
yarbakır’da 555, Van’da 415 köy Kürtçe, kimile-
ri Rumca eski adlarına kavuşacak!
Bana kalırsa; Ankara’nın adı Angora... İstan-
bul’un adı İslambol olarak değiştirilmeli ki açılımın
bu yüzü tamamlansın!
Böyle açılımdan ne çıkar demeyin lütfen.
Hükümet iddialı: Köy adları değişimi Güney-
doğu’da, Doğu’da, Karadeniz’de bireyleri ezen iş-
sizliğe de, yaşamın sosyal ve ekonomik türlü sı-
kıntılarına da yeter de artar bile!
Ya; Aptaldam, Aşıran, Atkafası, Cadı, Çürük, Do-
muzağı, Dönek, Haraçcı, Hırsızpınar, Kaltaklı,
Karabelalı, Hıyar, Kötüköy gibi eski isimler yeni-
lerin yerini alırsa?..
Bir köy Kuduzlar köyü veya Zurna köyü… diye
anılmaya başlanırsa…
[email protected]
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2009 CUMA
8 HABERLERİN DEVAMI
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanlõğõ,
YARSAV Başkanõ Ömer Fa-
ruk Eminağaoğlu hakkõnda
2008’de düzenlenen “Bağım-
sızlık ve Laiklik Mitingi”ne ka-
tõldõğõ ve tarafsõzlõğõnõ yitirdiği
gerekçesiyle soruşturma baş-
lattõ. Eminağaoğlu, olayõn in-
celeme konusu yapõlmasõnõn
ancak 1876 Anayasasõ’ndaki
“Devletin dini İslamdır” şek-
lindeki hükmün geri getirilme-
si halinde olanaklõ olacağõnõ
vurguladõ.
Eminağaoğlu’nun mitinge
katõlmasõ nedeniyle Ceza İşle-
ri Genel Müdürlüğü’nce yapõ-
lan inceleme sonrasõnda, Ada-
let Bakanõ’ndan soruşturma iz-
ni istendi. Dönemin Adalet Ba-
kanõ Mehmet Ali Şahin, 15 Ni-
san 2008’de soruşturma için
onay verdi. Eminağaoğlu’nun
üniversitelerde türbanõ serbest
bõrakan düzenlemeyle ilgili
“Devrim yasalarına aykırı
olan türban düzenlemesi, la-
ik hukuk düzeni ve Anayasa
Mahkemesi kararları ile bağ-
daşmaz” şeklindeki sözleri ve
Cumhuriyet mitingleri kapsa-
mõnda Anõtkabir’e yapõlan yü-
rüyüşe katõlmasõ da soruşturma
konusu edildi.
Soruşturma dosyasõna göre,
Eminağaoğlu’na “Hrant
Dink’in 301. maddeden yar-
gılandığı davayla ilgili olarak
hazırlanan tebliğnamede ne-
den Dink’in beraat etmesi
gerektiği yönünde görüş bil-
dirdiniz” şeklindeki soru da
yöneltildi.
‘BAKAN’IN YETKİSİ
YOK’
Eminağaoğlu, soruşturulan
mitinge “İyi ki katılmışım”
derken “Bu emri verenler ve
uygulayanlar hakkında hu-
kuksal ve cezai her türlü yol-
lara başvuracağım. Adalet
Bakanlığı’nın benim hak-
kımda hiçbir biçimde incele-
me ve soruşturma açma yet-
kisi yoktur. Buna rağmen
böyle bir adım atılması, ça-
lıştığım Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı’na, Yargıtay’a
ve hukuk düzenine karşı çok
açık bir saldırı ve tecavüzdür”
diye konuştu.
Erzurum Başsavcõlõğõ İsmailağa dosyasõnõ almak için uğraşmõş
Belgeleriyle sumen altõ
cılı’ğının (Erzincan) bu tür
suçlar bakımından yetkisinin
tarafımızdan kaldırılması ne-
deniyle kolluğa yerel (Erzin-
can) Cumhuriyet Başsavcı-
lı’ğınca verilen talimatın hu-
kuki dayanağının bulunma-
dığından gereğine tevessül edil-
memesine emniyet ve jandar-
manın hassasiyetle uyması ko-
nusunda desteklerinizi bek-
ler....”
Soruşturma konusunda kendi-
sinin yetkili olduğunu vurgulayan
Erzincan Başsavcõlõğõ ise il jan-
darma, emniyet ve valiliğe gön-
derdiği 26 Mayõs 2009 tarihli ya-
zõda, başsavcõlõklarõn görev ve
yetkilerinin yasalarda belirlen-
diğine işaret edilerek, şu değer-
lendirmeyi yaptõ:
“Sıfatı ne olursa olsun başka
bir başsavcılığın yetkileri ‘kal-
dõrmasõ’ gibi bir yetkisi bu-
lunmamaktadır. Bu nedenle
yazıdaki ‘yetkisi tarafõmõzdan
kaldõrõlmõş’ ibaresi açıkça ya-
saya aykırıdır. TCY’nin 220.
maddesinde sayılan suçların
soruşturulmasında yetki ve
görev başsavcılığımızdadır.
Valilik makamından, ‘emni-
yet ve jandarmanõn hassasiyetle
uymasõ konusunda’ beklenen
desteğin ne olduğu anlaşıla-
mamış olup adli işlemlere iliş-
kin idari mercilerin herhangi
bir emir, talimat veremeyece-
ği düşünüldüğünde söz konu-
su ibare de yargı bağımsızlığı-
na ve yasalara aykırıdır. Baş-
savcılıkların yetki ve görevle-
rine dair mezvuatta herhangi
bir değişiklik olmadığı gözeti-
lerek adli işlemlerde yerleşik
uygulama aynen devam ede-
cektir. Savcılarca verilen tali-
matların ilgili yasa ve yönet-
melikler uyarınca derhal ye-
rine getirilmesi, aksine davra-
nış gösteren görevliler hak-
kında derhal yasal gereğinin
yapılacağının ilgililere ihtar
ve tebliğ edilmesi önemle rica
olunur.”
Aynõ gün Erzincan Başsavcõ-
sõ İlhan Cihaner, Erzurum Baş-
savcõlõğõ’nõn yazõsõnõ HSYK’ye
de gönderdi. Üst yazõda, Erzu-
rum Başsavcõlõğõ’nõn emniyet
ve jandarmadan operasyon yap-
mamasõ yönündeki destek tale-
binin ve verilecek talimatlara
uyulmamasõ çağrõsõnõn yargõ ba-
ğõmsõzlõğõ ile mesleki nezaket ku-
rallarõna açõkça aykõrõ olduğuna
işaret edildi.
Erzurum Başsavcõlõğõ’nõn İs-
mailağa cemaatine yönelik so-
ruşturmayõ yapma yetkisinin
kendisinde olduğu õsrarõ ve ida-
ri baskõlarla dosyanõn alõnmasõ
nedeniyle 16 ilde yapõlmasõ pla-
nan operasyonlar gerçekleştiri-
lemedi. Dosyadaki bilgi ve bel-
gelere göre, operasyonlarda ce-
maat lideri Mahmut Ustaos-
manoğlu ile “tanınmış” isim-
lerin de aralarõnda bulunduğu 69
kişinin gözaltõna alõnmasõ yö-
nünde hazõrlõk yapõlmõştõ. Yetki
tartõşmasõ nedeniyle operasyon
sõnõrlõ biçimde yalnõzca Erzin-
can’da yapõlabildi.
Laiklik soruşturması
Kadın Araştırmaları Derneği, Cumhuriyet Gaze-
tesi Okurları (CUMOK) ve Yurtsever Hareket’in
de aralarında bulunduğu demokratik kitle örgüt-
lerinin Ergenekon davasından yargılanan Cumhuriyet yazarları Mustafa Balbay ve Erol Ma-
nisalı’ya destek nöbeti 160 gündür sürüyor. Meriç Velidedeoğlu, “Ergenekon davası konusunda
söylenecek söz bitmiştir, sıra eylemde” dedi. (Fotoğraf: DİLŞAH FINDIKÇI)
‘Söz bitti sıra eylemde’
YARSAV Başkanõ Eminağaoğlu hakkõnda 2008’deki mitinglere
katõldõğõ ve türbana karşõ çõktõğõ gerekçesiyle inceleme başlatõldõ
İstanbul B 30
Edirne PB 31
Kocaeli B 30
Çanakkale PB 30
İzmir A 32
Manisa B 33
Aydın A 36
Denizli A 35
Zonguldak PB 25
Sinop Y 26
Samsun Y 26
Trabzon Y 25
Giresun Y 24
Ankara PB 28
Eskişehir PB 27
Konya B 27
Sıvas B 22
Antalya A 36
Adana PB 36
Mersin PB 33
Diyarbakır A 36
Şanlıurfa A 36
Mardin A 34
Siirt A 35
Hakkâri Y 25
Van Y 26
Kars B 21
Oslo Y 18
Helsinki PB 21
Stockholm PB 25
Londra Y 21
Amsterdam Y 19
Brüksel Y 21
Paris PB 23
Bonn Y 24
Münih Y 24
Berlin Y 24
Budapeşte PB 30
Madrid Y 33
Viyana Y 26
Belgrad PB 28
Sofya Y 24
Roma PB 27
Atina PB 31
Zürih Y 22
Moskova B 24
Aşkabat B 32
Astana PB 23
Taşkent A 39
Bakû PB 20
Bişkek PB 36
Tiflis PB 28
Kahire PB 33
Şam A 35
Ülkemizin kuzey ve do-
ğu kesimleri parçalı ve
çok bulutlu, Orta Kara-
deniz kıyıları, Doğu Ka-
radeniz ile Tokat, Ar-
dahan, Van ve Hakkâ-
ri çevreleri sağanak ve
gök gürültülü sağanak,
diğer yerler az bulutlu
ve açık geçecek. Ya-
ğışların Doğu Karadeniz
kıyılarında kuvvetli ol-
ması bekleniyor.
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Erzincan Baş-
savcõlõğõ’nca İsmailağa cematine
yönelik yurt genelinde yapõlmak
istenen ancak Erzurum Başsav-
cõlõğõ’nõn girişimleriyle “sumen
altı” edilen soruşturmada, sav-
cõlarõn cemaat kavgasõ resmi ya-
zõşmalara da yansõdõ. Erzurum
Başsavcõlõğõ, Erzincan Valili-
ği’ne jandarma ve emniyetin ce-
maate yönelik operasyonlara ha-
zõrlanan Erzincan Başsavcõlõ-
ğõ’nõn talimatõna uymamasõ ko-
nusunda “destek” beklediğini
iletirken gerekçe olarak bu baş-
savcõlõğõn yetkilerinin kendile-
rince “kaldırılmış” olmasõnõ
gösterdi. Erzincan Başsavcõlõğõ
ise yetkisinin kaldõrõldõğõ uyarõ-
sõna itiraz ederek, bunun yasaya,
yargõ bağõmsõzlõğõna ve nezaket
kurallarõna aykõrõ olduğu görü-
şüyle konuyu Hâkimler ve Sav-
cõlar Yüksek Kurulu’na (HSYK)
taşõdõ.
Cumhuriyet, İsmailağa ce-
maatine yönelik operasyon ha-
zõrlõğõnõn Erzurum Başsavcõlõ-
ğõ’nõn “yetki baskısıyla” dur-
durulmasõna ilişkin savcõlõk-va-
lilik-başkent arasõnda yaşanan
kavganõn yansõdõğõ resmi yazõş-
malara ulaştõ. Erzincan Başsav-
cõlõğõ’nõn İsmailağa cemaatine
yönelik operasyon yapacağõnõn
öğrenilmesinin ardõndan devre-
ye giren Özel Yetkili Erzurum
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, ce-
maati soruşturma yetkisinin ken-
disinde olduğunu savundu.
Erzurum Başsavcõlõğõ, soruş-
turma işlemlerinin bundan son-
ra “tarafımızca yürütüleceği
izahtan varestedir” görüşüyle
dosyanõn tümünü isterken “Bu
dosya hakkında ne gibi bir iş-
lem yapılacağı, ne zaman, ne-
rede, ne şekilde ve hangi şüp-
heli/şüphelilere karşı operas-
yonun yapılacağına dosya kap-
samı da dikkate alınarak baş-
savcılığımızca karar verilebi-
lecektir” dedi. Ancak bu girişi-
me karşõ Erzincan Başsavcõlõğõ,
cemaati soruşturma yetki ve
görevinin kendisinde olduğunu
ileterek direndi.
Bunun üzerine bugüne değin
resmi yazõşmalarda görülmeyen
bir üslupla savcõlar cemaat so-
ruşturmasõ için tartõşmaya giriş-
ti; ilginç talimat ve kararlara im-
za attõlar. Erzurum Özel Yetkili
Cumhuriyet Savcõsõ Osman Şa-
nal imzasõyla Erzincan Valili-
ği’ne 5 Mayõs 2009 tarihli bir ya-
zõ gönderildi. Yazõda, soruştur-
manõn etkin, düzenli ve hõzlõ şe-
kilde yürütülmeyip, yasal ve
üsuli eksikliklerin yapõldõğõ sa-
vunuldu. Savcõ, bundan sonra
dinleme ve izleme kararlarõnõn
Erzurum’dan alõnmasõnõ ister-
ken, “(tüm soruşturmalarõn) Şah-
sımın yazılı ve sözlü talimatla-
rı çerçevesinde yerine getiril-
mesinin gereği, yürütülen so-
ruşturmalar varsa içeriği, kap-
samı ve mevcut aşamasının
ivedi bildirilmesini” talep etti.
‘YETKİSİNİ KALDIRDIK,
DİNLEMEYİN’
Erzurum Savcõsõ’nõn, Erzincan
Başsavcõlõğõ’nõn yetkisini kal-
dõrdõğõ resmi yazõya şöyle yan-
sõdõ: “Gerek emniyetin ve ge-
rekse jandarmanın CMK’nin
250. maddesi kapsamındaki
suçlar bakımından sadece Er-
zurum Özel Yetkili Cumhuri-
yet Başsavcılığı’mızca talimat
verileceğinden, bir başka ifade
ile yerel Cumhuriyet Başsav-
İDAM EDİLEN ERDOĞAN YAZGAN
Mektubu 26 yõl
sonra ulaştõrõldõ
Haber Merkezi - Devrimci 78’liler Fede-
rasyonu, 12 Eylül döneminde Gölcük Donan-
ma Komutanlõğõ Askeri Mahkemesi’nde
‘Üçüncü Yol’ örgütü davasõnda yargõlanõp,
idam edilen dört kişiden biri olan Erdoğan
Yazgan’õn yazdõğõ son mektubuna ulaşarak 26
yõl sonra ailesine teslim etti.
İzmit Kapalõ Cezaevi’nde 29 Ocak 1983’te
Ömer Yazgan, Mehmet Kanbur ve Ramazan
Yukarıgöz’le birlikte idam edilen Erdoğan Yaz-
gan’õn yazdõğõ son mektup, Devrimci 78’liler Fe-
derasyonu’nun girişimleriyle, Kara Kuvvetleri
Komutanlõğõ arşivlerinden teslim alõnarak ailesi-
ne verildi. Mülkiyeliler Birliği Salonu’nda yapõ-
lan törene Yazgan’õn ailesinden kimse katõlmaz-
ken Yazgan’õn kardeşi Fatma Yazgan’õn mesajõ
okundu. Yazgan mesajõnda “Göndereni ve alıcı-
sı belli ve tümüyle devlet denetimi altında bir
mektubun 26 yıl sonra adresine ulaşması başlı
başına trajik bir olay. Bu mektup bugün 26
yaşında. Yani yaşamımın 14 yılını paylaşabil-
diğim ağabeyimin son mektubuna ulaşmamız,
ancak bu sürenin iki katına yakın bir zaman-
da mümkün olabildi” dedi. Yapõlan açõklamala-
rõn ardõndan Yazgan’õn mektubu aile yakõnõ İs-
met Kaymaloğlu tarafõndan teslim alõndõ.
Devrimci 78’liler Federasyonu yaptõğõ açõk-
lamada, Yazgan’õn mektubunun teslim edil-
mesiyle, 12 Eylül faşizmince idam edilen 17
devrimcinin son mektuplarõna ulaşma çabasõ-
nõn tamamlandõğõnõ bildirdi.
KKTC’DEN GELENİKİ ÇIKARMA GEMİSİNİ YUNANLILAR İZLEDİ
Akdeniz’de kontrollü takip
MURAT İLEM
ATİNA - Yunanistan ile Türkiye arasõnda
geçen günlerde Meis ve Karaada çevresinde
ortaya çõkan gerginliğin ardõndan KKTC’den
Türkiye’ye gelen iki çõkarma gemisi Yunan
Deniz Kuvvetleri tarafõndan takibe alõndõ.
Yunan Ta Nea gazetesinde yer alan habere
göre önceki gece iki çõkarma gemisi ile onlara
eşlik eden Bodrum Firkateyni, Yunan Deniz
Kuvvetleri tarafõndan izlendi. Yunan Genelkur-
may yetkililerinin “endişelenmedik, ancak
kontrollü olarak takip ediyoruz” bilgisi ver-
dikleri geçiş, çõkarma gemilerinin Kaş Lima-
nõ’na girmesi ile son buldu. Öte yandan yine Ta
Nea gazetesinde yer alan habere göre Savunma
Bakanõ Vangelis Meimarakis önceki gün Yu-
nan Silahlõ Kuvvetleri’nin yeni komuta kade-
mesi ile bir toplantõ yaptõ. Toplantõ sonrasõ ba-
sõna yansõyan haberlere göre Yunanistan’da 15
Ağustos-1 Eylül tarihleri arasõnda ordudaki üst
düzey kurmay subaylarõn Atina çevresinden ay-
rõlmamasõ kararõ alõndõ. Ancak bu karara neden
gerek görüldüğü konusunda bilgi verilmedi.
DBH: Hedef barış, yöntem diyalog
İstanbul Haber Servisi - Demokrasi İçin Bir-
lik Hareketi (DBH) Yürütme Kurulu üyeleri,
dün Makine Mühendisleri Odasõ’nda düzenle-
dikleri basõn toplantõsõyla, Kürt sorununun çö-
zümüne ilişkin görüşlerini kamuoyuyla paylaş-
tõ. DBH üyeleri; soruna adil, demokratik bir
çözüm üretmek için hedefin barõş, yöntemin
diyalog ve muhatabõn ise Kürt halkõ ve Abdul-
lah Öcalan olmasõ gerektiğine dikkat çekti.
Emniyet müdürlüğünün çatısı yandı
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Fatih Emni-
yet Müdürlüğü binasõnõn çatõsõ dün sabaha karşõ
bilinmeyen bir nedenle çõkan yangõnda kül ol-
du. Fatih, Şişli, Beyoğlu, Bakõrköy, Zeytinbur-
nu itfaiye gruplarõ ile Balat ve Eminönü müfre-
zelerinden yaklaşõk 30 itfaiye aracõnõn müdaha-
lesiyle yaklaşõk 2 saatte kontrol altõna alõnabilen
yangõn, büyük çaplõ maddi hasara yol açtõ.
7 saatte ikna olmadı, kendini vurdu
BODRUM (AA) - Bodrum’un Bitez beldesini-
nin yalõ mevkisinde adõnõn N.K. (40) olduğu
öğrenilen kişi, silahla havaya ateş açtõktan sonra
bir otomobile binerek elindeki silahõ kafasõna
dayadõ. Hem olay yerine gelen polis ve jandar-
ma ekiplerinin hem de yakõnlarõnõn 7 saat süren
ikna çabalarõna karşõn tabancasõndaki son kur-
şunu ateşleyen N.K, kendisini ağõr yaraladõ.
N.K, olay yerinde hazõr bekletilen ambulansla
hastaneye kaldõrõlõrken yaşamõnõ yitirdi.