18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2009 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Evet, Çağdaş Uygarlık Onun İçin Saçmadır İşerlik (pisuar) icraatıyla ülke çapında ün kazanan bir vali var, Ordu Valisi Ali Kaban. Biliyorsunuz, ba- sında ve kamuoyunda “işerlik valisi” diye anılıyor ar- tık. Valinin bu denli ün kazanmasının nedeni, ayakta işemenin dinen caiz olmaması gerekçesiyle camideki pisuarları kaldırtması. Eskiden olsaydı, laik devletin ildeki temsilcisinin din- sel gerekçelerle, pisuar yıktırmasına kıyamet kopa- rırdı. Zaten eskiden olsa, Ali Kaban zihniyeti, ne Or- du’ya, ne de başka yere vali olabilirdi. Ama o günler geçti, artık, nasıl her şeyimizi fetva ile düzenlemek olağan sayılıyorsa, Diyanet aksine gö- rüş bildirse bile, dini gerekçeyle pisuar kaldıran va- li de olağan sayılıyor. Doğrusu AKP iktidarı kendi görüşüne çok uygun bir vali bulmuş tebrik ederiz. Tam 21. yüzyıla uygun, ayakta mı, yoksa çömelerek mi işemenin daha iyi ola- cağı konusunda uzman bir vali. Bay Kaban, tayinleri çıkan memurlara hitaben yap- tığı, çoğu kişinin anlamadığı son konuşmasında, yi- ne ileri geri laflar etmiş ve “çağdaş uygarlık gibi saç- ma sapan kavramlar” demiş. CHP Ordu İl Sekrete- ri de, -bunlar doğrudan Atatürk’ü hedef alan söz- lerdir, diye tepki göstermiş. Ne sanıyordu ki, AKP’nin valisi Atatürk’e övgü mü yağdıracaktı? Ayrıca, Ali Kaban haklıdır. Onun için çağdaş uygarlık saçmadır. Çağdaş uygarlık için de o saçmadır. Ve A. Kaban çağdaş uygarlık üzerinden Ata- türk’e ya da Atatürk üzerinden çağdaş uygarlığa küf- reden ne ilk kişidir ne de sonuncusu olacaktır. A. Ka- ban da, diğer benzerleri gibi, bir zaman sonra unu- tulup gidecek, hak ettiği yeri alacaktır. Yalnız onun ve benzerlerinin yanıldıkları, daha doğ- rusu cehaletlerinden dolayı bilmedikleri bir nokta var- dır. Tarihimizde yalnızca karşıtı oldukları Atatürk de- ğil ama cehalet yüzünden pek tanımadıkları Os- manlı’nın da, hiç değilse son sekiz padişahı, çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak için büyük çabalar harcamışlardır. Örneğin kimi tutucuların, gerçek anlamda, kim ol- duğunu hiç bilip, anlayamadıkları Abdülhamit, A. Ka- ban’a büyük bir işkence gibi gelecek olan operaya tutkun, çağdaş yenilikleri uygulamak isteyen bir ki- şiydi. Şu anda Osmanlı Hanedanı’nın hayatta olan (bu muhterem beyefendiye daha nice uzun ömürler di- leriz) en yaşlı kişisi Ertuğrul Osman Bey bir ko- nuşmasında şöyle diyordu: - Atalarım, hep ülkenin modernleşmesi için çaba harcadılar ve ulemayla çatıştılar. Evet Osmanlı’nın en uzun yüzyılı, çağdaş uygar- lığı yakalamanın uğraşı içinde geçmiştir. Tabii bütün bunlardan, Osmanlı’yı kendisi gibi ah- lat bilenlerin hiç mi hiç haberleri yoktur. Türkiye’de kendilerini hiç hak etmedikleri halde “muhafazakâr” olarak adlandıranlar, değerlerini mu- hafaza etmek iddiasında oldukları geçmişin ne ol- duğunu bile bilmezler ki, birikimlerini muhafaza edebilsinler. Eskinin muhafaza edilmesi gereken de- ğerleri varsa, onları da gericiler değil, Türk “Röne- sansı’nın” ışığından yararlananlar muhafaza ede- ceklerdir. Cumhuriyet devrimi ve Rönesans’tan söz edince aklıma sık sık Melih Cevdet Anday gelir. Yıllar önce, o tadına doyulmaz, eşsiz cuma yazı- larından birinde Melih Bey, “Türkiye’nin en büyük so- runu rönesans ve reformu yaşamamış olmasıdır” di- yordu. Ben de ona karşı “Türkiye geç de olsa güdük de kalsa, reformunu ve rönesansını yaşamıştır, Melih Cev- det Anday ki, o rönesansın en parlak örneklerinden biridir, bu yaşanmışlığı nasıl yadsır?” mealinde bir şey- ler yazmıştım. Bu yazıdan bir süre sonra bir cuma günü köşe- sinden yanıt verdi Melih Bey: - Ali Sirmen haklı. Ama bu ne biçim bir rönesans ise, hem beni, hem de irticayı ortaya çıkarmış!.. İlahi Melih Bey!.. Meğer ne kadar haklıymış. Gerçekten bu nasıl Rönesans ise hem Melih Cevdet Anday’ı, hem de Ali Kaban’ı yaratmış!.. [email protected] İçişleri Bakanõ Atalay, DTP, Türk-İş, Hak-İş ve Türkiye Barolar Birliği’ni ziyaret etti ‘Yolharitasõnaihtiyaçvar’ Erdoğan’ın zikzakları EMİNE KAPLAN ANKARA - Başbakan Tayyip Er- doğan, Kürt sorununa bakõşõ konusunda zaman zaman birbiriyle çelişen söy- lemleriyle dikkat çekiyor. 1990’lõ yõl- larda RP İl Başkanlõğõ döneminde ana- yasanõn õrkçõ olduğunu, Kürt sorununun eyalet sistemiyle çözülebileceğini söy- leyen Erdoğan, 2002 seçimlerinin ar- dõndan “Kürt sorunu yoktur” söyle- mini kullandõ. Erdoğan, 2005 yõlõnda Kürt sorununun varlõğõnõ kabul ederken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlõğõ ve alt-üst kimlik ifadeleriyle dikkat çekti. 24 Aralık 2002: (Rusya gezisinde) Türkiye’de Kürt sorunu yok. Sorun var diye inanacaksan sorun olur, yok der- sen sorun ortadan kalkar. Böyle öngö- rü ile yaklaşõrsan, sorunun içindesin de- mek. Bak, ‘Siirt’ten evliyim, huzur- luyum’ diyorum. Böyle yaklaş olaya. Kürt sorunu var dersek, bu, sanal so- runlar olarak ortaya çõkarõlmõştõr. Bizim için böyle bir sorun yok. 10 Ağustos 2005: Her soruna il- laki bir ad koymak gerekiyorsa, Kürt so- runu. Adõna ister ‘kökeni Kürt va- tandaşlarımızın toplumsal talepleri’ deyin, ister ‘Güneydoğu sorunu’ de- yin, isterseniz ‘Kürt sorunu’ deyin. So- runlar, anayasal düzende, demokratik cumhuriyet sistemi içinde ve daha çok demokratikleşme yoluyla çözülmeli. 12 Ağustos 2005: (Diyarbakır’da) ‘Kürt sorunu ne olacak?’ diyenlere di- yorum ki, herkesten önce benim soru- numdur. 15 Ağustos 2005: (AKP’nin 4. ku- ruluş yıldönümü töreninde) Etnik un- surlar vardõr. Kürt’ü vardõr, Laz’õ, Çer- kez’i, Gürcü’sü, Arnavut’u, Boşnak’õ, Türk’ü vardõr. Bunlar ülkemizde bir alt kimliktir. Bunun bir tek üst kimliği var- dõr; o da Türkiye Cumhuriyeti vatan- daşlõğõdõr. 3 Eylül 2005: (Napoli’ye giderken uçakta) Kürt olan vatandaşõmõza, ‘Kürt değilsin, Türk’sün’ dayatmasõnõ yap- mamõz yanlõş. 8 Ekim 2005: (Siirt’te) Ülkemde birçok sorunlar var. Doğu sorunu, Gü- neydoğu sorunu, Kürt vatandaşlarõn kendine ait sorunlarõ vardõr. Hangi et- nik unsurdan olursa olsun, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Arnavut, Boşnak, ki biz buna alt kimlik diyoruz, üst kimlik Tür- kiye Cumhuriyeti vatandaşlõğõdõr. 6 Aralık 2005: (Yeni Zelanda’da) Bizde etnik unsurlar din bağõyla bağ- lõdõr. Türkiye’deki Kürt kökenli va- tandaşlarõn sorunu, Türk kökenli va- tandaşlar kadardõr. Kasım 2008: Bizim bir üst kimliği- miz var, bu da Türkiye Cumhuriyeti va- tadaşlõğõdõr. Yola çõkarken bir şey söy- ledik. Tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik. Buna karşõ olan var mõ? Kimse, ‘hayır tek mil- let, tek bayrak kabul etmiyoruz’ di- yebilir mi? Bunu beğenmiyorsa o zaman buyursun beğendiği yere gitsin. Kasım 2008: (İstanbul’da bir va- tandaşın pompalı tüfekle PKK sem- pazitanlarına ateş etmesi üzerine) Va- tandaşlara özellikle sabõr tavsiye edi- yorum. Fakat bu sabõr nereye kadar ola- cak, bunun da endişesi içindeyim. Eğer siz vatandaşõn mağazasõnõn camlarõnõ indirirseniz, vatandaşõn hayatõna kas- tederseniz, hayatõna kastettiğiniz va- tandaş kalkõp da eğer elinde böyle bir tedbiri, böyle imkânõ varsa kendisini sa- vunma yoluna gidecektir. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, Kürt açõlõmõ çerçevesinde DTP, Türk-İş, Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Hak-İş’i ziyaret etti. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, bir yol hari- tasõna ihtiyaç olduğunu belirterek, sü- reçten umutlu olduğunu söyledi. Görüşmede DTP’lilerin yol harita- sõnõn belirlenmesinde Abdullah Öcalan ile PKK’nin de dikkate alõn- masõnõ önerdikleri öğrenildi. Türk-İş Genel Başkanõ Mustafa Kumlu, si- yasi partilere uzlaşma çağrõsõ yapar- ken Hak-İş Genel Başkanõ Salim Us- lu da “Herkes bilinen tezlerinden vazgeçmeli” dedi. Atalay, Kürt açõlõmõ çerçevesinde dün ilk olarak DTP Genel Başkanõ Türk’ü ziyaret etti. Atalay’a AKP Ge- nel Başkan Yardõmcõsõ Abdülkadir Aksu ile AKP Grup Başkanvekili Be- kir Bozdağ eşlik etti. Atalay, bunun Türkiye’nin büyük kardeşlik ve hu- zur projesi olduğunu belirterek, “Kendimize güvenelim, biz bu so- runu çözeriz” dedi. Türk, Türki- ye’nin önemli bir sürecin içinde ol- duğunu, siyasilerin 30 yõldan bu ya- na yaşanan acõlarõn sona ermesi ko- nusunda çaba gösterdiklerini söyle- di. Türk, “Biz de bu acıların sona er- mesi, barışa evrilmesi, Türkiye’nin normalleşmesi için çaba gösteri- yoruz. Umut ediyoruz ki bu çaba- lar bir hayal kırıklığı yaşatmaz. Umutluyuz. Ancak bir yol harita- sına ihtiyaç var. Çünkü artık so- runların silahla, şiddetle, operas- yonlarla çözülmeyeceğini herkesin görmüş olmasıdır. Bu bakımdan önemli bir süreçtir” dedi. Amaçla- rõnõn Türkiye’yi çözmek değil soru- nu çözmek olduğunu kaydeden Türk, “Amacımız demokratik bir cum- huriyettir, demokratik bir Türki- ye’dir. Kürt’üyle, Türk’üyle her vatandaşın kendini özgürce ifade edebileceği demokratik bir Türki- ye’nin yaratılmasıdır diye düşü- nüyoruz... Umut ediyoruz ki bu umuda yolculuk bir hayal kırıklı- ğıyla sonuçlanmaz” dedi. Hayal kõ- rõklõğõ ifadesinin anõmsatõlarak “Böy- le bir gözleminiz mi var?” sorusu üzerine Türk, “Hayır, gerçekten bu süreçten umutluyuz. Ama Tür- kiye’nin zemini her zaman kay- gandır. Geçmişte de bazı açılımlar oldu ama hayal kırıklığı yarattı. Ama ben bu dönemde daha ciddi bir çalışmanın yapıldığına inanı- yorum” diye konuştu. ‘ÖCALAN’I DİKKATE ALIN ÖNERİSİ’ Öte yandan edinilen bilgiye göre, Atalay’õn DTP lideri Türk ile gö- rüşmesinde DTP’liler yol haritasõnõn belirlenmesinde Abdullah Öcalan ile PKK’nin de dikkate alõnmasõnõ önerdiler. DTP’liler “Bu aktörler önemli. Sorunun çözümünü isti- yorlar. Bunlar da dikkate alın- malı” dediler. Atalay daha sonra Türk-İş’i ziya- ret etti. Türk-İş Genel Başkanõ Mus- tafa Kumlu, ülkenin bir bölümünde yõllardõr kan aktõğõnõ, bu kanõn dur- durulmasõ gerektiğini belirtti. Siya- si partilere uzlaşma çağrõsõnda bu- lunan Kumlu, sorunun demokrasi içinde çözülmesinin üç koşulu ol- duğunu belirterek, “Bir, demokra- simiz sorun çözme yöntemi olarak işlerlik kazanmalıdır. İki, demok- rasimizi sorun çözer hale getirmek için de bireysel hak ve özgürlükler ile toplumsal hak ve özgürlükleri birbirini destekler hale getirmek gerekir. Üç, ülkemizin bütünlüğü ve bağımsızlığı, milli mücadele ile çizilmiş sınırlarımız her türlü tar- tışmanın dışında olmalıdır” dedi. Daha sonra Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanõ Özdemir Özok’la da 45 dakika süren bir görüşme ya- pan Atalay, Özok’un kendilerine daha önce TBB’nin bu konudaki bazõ hazõrlõklarõnõ verdiğini kaydet- ti. Bunlarõ inceleyeceklerini söyleyen Atalay, “Bu projenin temelinde demokrasi ve hukuk var” diye ko- nuştu. Özok ise TBB’nin, kurulduğu günden bu yana bu ve benzeri hare- ketlere destek verdiğini de anõmsa- tarak, “Biz ülkemizde barışı, kar- deşliği, huzuru istiyoruz. Gerçek- ten eksiksiz bir demokrasinin ger- çekleşmesini istiyoruz.” dedi. ‘ÇÖZÜM KONUSUNDA UMUTLUYUZ’ Atalay’õn görüşmelerinde son du- rak ise Hak-İş Başkanõ Salim Uslu ol- du. Görüşmede Uslu, Atalay’a ko- nuya ilişkin hazõrladõklarõ dosyayõ sundu. Usla da yaptõğõ açõklamada “Bütün devletin kurumları ilk kez ortak bir dil kullanmaya başla- mışlardır. Bu da çözümün yakın ol- duğu konusunda umutlarımızı art- tırmaktadır” dedi. Türkiye’nin No- bel edebiyat ödülüne sahip bir ülke ol- duğunu anõmsatan Uslu, “Türki- ye’ye bu barış sürecini başarıyla so- nuçlandırıp, Nobel barış ödülünü getirmek de yakışır” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - “Kürt açılımı” çalõşmala- rõnõ değerlendiren Almanya’nõn Ankara Büyükelçisi Eckard Cuntz, bu çalõşmalarõ olumlu bulduklarõnõ, Türkiye’nin, önündeki sorunlarla baş edebilir ve bu sorunlara çözüm üretebilirse daha da güçleneceğine inandõğõnõ kaydetti. Cuntz, “Türkiye’de olup bi- tenler, diğer ülkelerden ziyade Al- manya’yı daha çok ilgilendiriyor. Bu nedenle Türkiye’yi daha güç- lü kılan her şey bizim açımızdan da olumlu karşılanmaktadır” de- di. Cuntz, 3 yõlõ aşkõn bir süredir gö- rev yaptõğõ Türkiye’de gerek eko- nomik, gerekse AB ile ilişkilerle il- gili pek çok gelişmeye şahit oldu- ğunu söyleyerek, “cesur adım- lar” atõlmakta olduğunu söyledi. Cuntz, şöyle konuştu: “Türk mil- liyetçiliğinin yanı sıra Kürt kim- liğinin varlığının kabul edilerek, bu noktadan hareket edilmesi de önemli ki pek çok parti bunu böyle kabul etmiş durumda. Eğer önündeki bu sorunlarla baş ede- bilir ve sorunlarına çözüm üre- tebilirse, Türkiye’nin daha da güçleneceğine inanıyorum. AB ve Almanya da bu gelişmeleri takdir edecektir.” Büyükelçi Cuntz, her- kesin “Hangi kökene ya da kim- liğe sahip olursa olsun bu demok- ratik sürece katılarak, bu ülkenin daha güçlü olmasına katkı sağ- laması gerektiğini” söyleyerek, “Herkesin kendini bu topraklar üzerinde eşit hissetmesi, aynı ya- şam standartlarına sahip olması gerektiğini” ifade etti. ALMAN BÜYÜKELÇİ CUNTZ ‘Sorunları çözerse Türkiye daha da güçlenir’ KÜRT SORUNUYLA İLGİLİ BİRBİRİYLE ÇELİŞEN SÖYLEMLER ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP İstanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin, “Kürt açılımı” tartõş- malarõyla ilgili olarak “Sadece hamaset, kar- deşlik, sevgi, şiir... Hamaseti bıraksınlar, pa- keti söylesinler, biz de bu sürecin neresinde olduğumuzu söyleyelim” dedi. Tekin’in Kürt açõlõmõ tartõşmalarõyla ilgili değerlendirmeleri dün Yeni Şafak gazetesinin manşetinde “Kim çözerse tarihe geçer” başlõğõyla yer aldõ. Te- kin’in, “Eğer çözüm konusunda adım atılıyor- sa, yapılması gereken o adımı desteklemek, en azından sorumluluğunu paylaşmaktır.” “Çö- züme katkı sunacak her türlü çabayı destekli- yoruz.” benzeri değerlendirmeleri dikkati çekti. Tekin, bu açõklamalarõnõn CHP lideri Deniz Baykal’õn söylemiyle çelişip çelişmediği sorusu- na ise şu karşõlõğõ verdi: “Benim görüşlerimde genel başkana aykırı bir söz yok. Bir saatlik röportajın içinden seçtikleri bölümleri kullan- mışlar. AKP’lilerle, belediyelerle ilgili eleştiri- ler yok. İşlerine yarayan kısmı almışlar.” İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kürt açılımı çerçevesinde DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ü ziyaret etti. Ata- lay’a AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu ile AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ eşlik etti. (AA) Bakan Atalay’õn ziyaret et- tiği Türk, hayal kõrõklõğõ yaşa- mamayõ umduklarõnõ belirte- rek, “Artõk sorunlarõn silahla, şiddetle, operasyonlarla çözül- meyeceğini herkesin görmüş olmasõdõr” dedi. Görüşmede DTP’lilerin yol haritasõnõn be- lirlenmesinde Öcalan ve PKK’nin de dikkate alõnmasõ- nõ önerdikleri öğrenildi. Eruh baskınının yıldönümünde festival DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - DTP, 15 Ağustos1984’te terör örgütü PKK’nin ilk si- lahlõ eylemini gerçekleştirdiği Siirt’in Eruh ilçe- sinde, baskõnõn yõldönümünde festival düzenle- yecek. DTP’li Eruh Belediyesi’nin 15-16 Ağus- tos tarihleri arasõnda düzenleyeceği 1. Eruh-Çõ- rav Doğa ve Kültür Sanat Festivali’nin programõ basõn toplantõsõyla açõklandõ. Siirt Belediye Baş- kanõ Selim Sadak, bütün Türkiye aydõnlarõnõn, demokrasi dostlarõnõn ve insan haklarõ savunu- cularõnõn festivale davetli olduğunu söyledi. Tekin: Hamaseti bıraksınlar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle