18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 AĞUSTOS 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ODAK NOKTASI AHMET CEMAL ‘Niteliksiz Adam’, Nitelikli Toplumlardan Çıkar! Önce on altı yıl öncesine kısa bir yolculuk. 1993 sonları. Walter Benjamin’den yaptığım “Pasajlar” çe- virisinin basımı tamamlanmak üzere. Heyecanlı ve se- vinçliyim, çünkü yaklaşık on yıldır ülkemizde Benja- min üzerine epey yazılıp çizilmiş. Şimdi ise bu ünlü kültür tarihçisinin ve düşünürün başyapıtı dilimizde çıkıyor. Kim bilir, diye düşünüyorum, asıl bundan son- ra, yani “Pasajlar” çıkınca, Benjamin tartışmaları ne kadar canlanacak! Ama tam tersi oluyor. O zamana kadarki tartışmalar da kesiliyor! Bir süre sonra nedenini anlıyorum. Ar- tık “Pasajlar”ı iyice okuyup üzerinde düşünmeden, yazarı hakkında konuşmak kolay değil. O sıralarda, absürd tiyatroyu aratmayacak bir sahneye de tanık oluyorum. Televizyon kanallarından birinde, bir top- lumbilimcimizle bir yayınevi yöneticisi, benim çevir- diğim “Pasajları” tartışıyorlar. Toplumbilimci: “Aca- ba çevirmen, neden bu eserin tamamını çevirmemiş?” diye soruyor; yayınevi yöneticisi de cevap veriyor: “Vallahi ben de anlamadım!” Bu konuşmada ‘eserin tamamı’ diye nitelendirilen, “Pasajlar”ın 1983 yılın- da Suhrkamp Yayınevi tarafından Almanya’da iki cilt olarak yayımlanan, 1354 sayfalık metin. Ama o me- tin, “Pasajlar”ın kendi değil, çünkü Walter Benjamin öldüğünde eser zaten tamamlanmamış. Benim çe- virimde ise doğal olarak yalnızca eserin bitirilebilen kısımları var; Benjamin’in ileride yazmayı düşündü- ğü bölümlere ait dağınık ‘çiziktirmeler’i, okura “Pa- sajlar” hakkında yanlış bilgi vermemek için kitaba al- mamışım. Üstelik bu durumu kitabın başındaki “Çe- virmenin Notu”nda ayrıntılı olarak açıklamışım. Ay- rıca, eseri Almanya’da basıma hazırlamış olan Rolf Tiedemann’ın kitabın mimarisini açıklayan uzun yazısını da çevirip yine kitabın başına koymuşum. “Pa- sajlar” üzerine televizyonda konuşanlar, eseri oku- mak bir yana, kitabın başındaki malzemeye bile göz atmamışlar! Bunları anlatmamın nedeni, birkaç ay sonra “Ni- teliksiz Adam”ın üçüncü ve son cildi çıktığında, Ro- bert Musil’in de ülkemizde benzer bir kaderle kar- şılaşmasından korkmam. Çünkü “Niteliksiz Adam” da aslında yazarının ölümüyle bitmeden kalmış bir ro- man. Gerçi örneğin Thomas Mann, biten bölümle- ri Musil’e: “Ölümsüzlüğünden sizinki kadar emin ol- duğum bir başka yaşayan Alman yazarı yok!” diye yaz- mak için yeterli görmüş. Ya da “Times Literary Supplement”, 1949’da, romanın basılabilmiş kısım- larından yola çıkarak, Musil’i: “Bu yüzyılın ilk yarısı- nın Almanca yazan en önemli yazarı” diye tanıtmak- ta sakınca görmemiş. Ama bunlar, ‘nitelikli toplum- lar’dan çıkma değerlendirmeler! Ülkemizde ise ikinci cilt çıkar çıkmaz tartışmalar ve sorular, yazarın ve romanın öneminden çok, ikinci cil- din neden bu kadar geciktiği üzerinde odaklandı – yani edebiyata değil, daha çok magazin dünyasına yakıştırılabilecek bir odaklanma oldu! Üçüncü ve son cildin çıkışından sonra ise bazı ‘uzmanlarımız’, bel- ki çıkan kısımları yetersiz görerek ve yazarın ölü- münden sonra belgeleri arasında bulunan 500-600 sayfalık ‘çiziktirmeleri’ de asıl roman metnine ait sa- narak: “Çevirmen neden romanın tamamını çevir- memiş?” sorusunu soracaklardır! Şaşmamak gerek. Çünkü “Niteliksiz Adam”, ancak nitelikli toplumlardan çıkabilir ve yine o toplumlarda layıkıyla değerlendirilebilir, yoksa eserlerin doğru dü- rüst okunmadan değerlendirildiği, bir kişinin hayatında –ortalama– ancak on yılda bir kitap okuduğu ya da pisuvarların ‘dinen caiz’ olup olmadığının tartışıldığı toplumlarda değil! [email protected] S igara yasağõnõn 19 Temmuz’dan sonra adeta “intikam”a dönüşeceğini söyle- diğimizde, sağlõk için “sus”mamõzõ öneren dostlar demişlerdi ki: “Hükümetin bir- çok tutumunu eleştirseniz de bu yasayı des- teklemelisiniz...” Sigara içmeyenlerimiz ise “canım siz de bı- rakmayı deneyin; kendinizi de çevrenizi de ze- hirlemeyin..” demişlerdi. Şimdi ise “onlar” da dahil herkes “is- yan”larda... İçkili lokantalarõn “açık” alanlarõnda yer bulamayanlarõn sesi giderek yükseliyor: “Olan meyhanelerimize ve meyhane sohbet- lerimize oldu; ya kış gelince ne yapacağız?..” Sorunun yanõtõ ise “dumansız” hava sağlayan “yasa”ya göre şöyle: “Sohbetinizi kesip, dışarı çıkacaksınız!..” Çünkü o çok önemsediğiniz konuyu anlatõr- ken, bir de sigara yakõp “derinleşmek” istedi- ğinizde “yasak” başlamõş oluyor.. Yani yasak, sanki dumana değil de içki eşliğindeki “meyhane sohbeti”ne... Zaten bir bilge ağabeyimiz de sonunda dü- şündüğünü gizlemeden dedi ki: “Bence iste- dikleri de işte buydu...” Meyhanede sadece içkiyle de yetinebilirsiniz; ama “sigara içen can arkadaşınız” ikide bir sö- zü keserek dõşarõ çõkarsa, neyi, hangi fikri, kimle paylaşacaksõnõz? Her yönüyle şu yasağõ getirenlerden bin kat da- ha “Anadolulu” ve bin kat daha “İstanbullu” olan aynõ ağabeyim ne diyor biliyor musunuz? Hele bir de Roman sazcõlar, “Biraz kül, bi- raz duman, o benim işte...” diye başlarlarsa; ar- dõndan “sigaramın dumanı, yoktur yârin imanı”na geçerlerse; hatta şöyle damardan “Ah le yâr”a girip; “Sen karasevdamsın be- nim / duman duman duman duman.. hasre- tin tüter..” deyiverirlerse.. kurtarsõn bakalõm sev- gili yasanõz sizi o “yalnız” ve “bencil” hali- nizden... OSMANLI’DAN BU YANA Türkiye’de sigara yasağõnõ başlatmak, sadece Cumhuriyet döneminde değil, Osmanlõ’dan bu yana “en sigara içmeyen”lerden oluşan hükü- mete nasip oldu... Aynõ yasağõn, meyhanelerde bile en katõ şekilde uygulanmasõ da yine Osmanlõ’dan bu yana “en içki içmeyen”, hatta “hiç içki içmeyen”lerin oluşturduğu hükümetle başladõ... Devleti yönetenlerin “ortak yaşam kültür- leri”ne bakõn... Cumhurbaşkanõ içki de içmiyor sigara da... İç- mediği için de meyhanenin kapõsõndan bile geçmiyordur... Başbakan da öyle; hatta şimdi Meclis Başka- nõ da... Bakanlarõn neredeyse tamamõ, müsteşar ve ge- nel müdürlerin büyük çoğunluğu, ne içki, ne de sigara içiyor. Yasayõ onaylayan milletvekillerinde de durum aynõ değil mi? Valiler bile “siyasi or- tam”a uyarak, içkisiz kokteyller düzenlemeye başladõlar... İşte böylesi bir siyasal tabloda başlayan yasağõn henüz ilk haftalarõnda haberler de şöyle: “Beyoğlu’nun ünlü Çiçek Pasajı kışa var- madan kapanır...” “Ünlü meyhaneler personel çıkartmaya başladılar...” “İstanbul’da Kumkapı ve Nevizade, Bur- sa’da Arap Şükrü, İzmir’de Kordon lokan- taları.. sokakta idare ediyorlar ama sonları ka- ranlık...” Bu gelişmeler binyõllara uzanan “meyhane kültürü”müzün uygarlõk değerini bilenleri en- dişelendirirken, meyhaneye gitmek bir yana, gi- denleri “günahkâr” sayanlar, gerçekten “sağ- lık” peşinde midir? Yasa henüz tasarõyken bir yazõmda özetle de- miştim ki: “Sigarayla yaşayan insanlara bun- dan vazgeçebilecekleri bir gelişmişlik düzeyi sağlamadan, onları sadece cezalandırmak, in- sani değildir...” Dünyanõn en kalabalõk 19. ülkesi olarak Tür- kiye, yaklaşõk 20 milyon tiryakiyle sigara içme sõralamasõnda 7. ise bunun nedeni sadece siga- ranõn “serbest” olmasõ mõdõr? Aynõ oranõn ger- çek nedenlerini gidermek bir yana, “daha da ağırlaştıran” koşullarõ körükleyerek “artık ya- sak” demek, ne demokrasidir; ne de insan hak- kõdõr... Nitekim o bilge ağabeyim de diyor ki; ‘uy- gar kesimlerin çağdaş yaşam tepkile- ri’nden çekinerek getiremedikleri içki ya- sağõnõ, “içkinin evrensel arkadaşı” olan si- garayõ yasaklayarak uyguluyorlar... Sigarayla rakõ bir yana, iyi bir şarapla bol dumanlõ piponun, bir kadeh viskiyle kali- teli bir puronun ne denli “gelişkin insanlık kül- türü” olduğunu asla kavrayamadan, “malum emeller”ine tütün yasağõyla ulaşmanõn keyfini yaşõyor olmalõlar.. kendileri gibi olmayan mil- yonlarca çağdaş insanõn keyfine zincir vurarak... Meyhanenin “akademik” özelliği vardõr; hatta bizim toplumsal kültürümüz içinde “de- mokrasi”nin bile beşiğidir desem, abartmõş ol- mam... Buralarda sigara yasağõ demek, Anado- lu insanõnõn düşünce geliştirdiği toplumsal me- kânlarõ öldürmek demektir. Fikirlerini sigarasõ eşliğinde meyhanede pay- laşmaya alõşmõş güzel insanlarõmõza bu haklarõ iade edilmediği sürece yasanõn iyi niyetli oldu- ğuna kimse beni inandõramaz... İçkili lokantalardaki sigara yasağõ ‘meyhane kültürü’ne darbe olarak yorumlanõyor GELENEKTEN GELECEĞE ‘ENGELLEME’ YASASI “Muhafazakâr” siyasetin, meyhane geleneğimizi “muhafaza etmeyen” yasaklarıyla, artık bu “şarkılar” da bitecek, bu “sohbet”ler de... Amaç ‘meyhaneleri bitirmek’ mi? New York’lu öğrenciler Pera’da Kültür Servisi - New York Görsel Sa- natlar Okulu’nun (School of Visual Arts - SVA) Güzel Sanatlar Bölümü öğretim üyeleri, mezunlarõ ve öğrencileri tara- fõndan gerçekleştirilen ve resim, desen, heykel, yerleştirme, fotoğraf, dijital sa- nat gibi farklõ disiplinlere ait 110 çalõş- manõn yer aldõğõ ‘Octet’ adlõ sergi, dün Suna ve İnan Kõraç Vakfõ Pera Müze- si’nde açõldõ. Küratörlüğünü SVA Güzel Sanatlar Bölümü Başkanõ Suzanne An- ker ile İstanbul doğumlu sanatçõ Peter Hristoff’un yaptõğõ sergi, çağdaş görsel sanatlarõ tanõmlayan sekiz kavramsal bölümden oluşuyor. İstanbul’dan sonra New York Görsel Sanatlar Galerisi’ne gi- decek olan seçkide yer alan 66 sanatçõ- nõn ikisi ise Türkiye’den: Elif Uras ve So- ner Ön. Pera Müzesi Genel Müdürü Özalp Birol’un “bienale ısınma turu” olarak nitelediği sergi, 4 Ekim’e dek gö- rülebilir. (0 212 334 99 00) Kanadalı sanatçı Perry Bard’ın ‘Kameralı Adam: Küresel Yeniden Yapım” adlı yapıtından. OTEL ve APARTSIFIR TURUNÇ - - - Tüm Odalarda Çift Çanak_Dijital Receiver_Uydu TV www.diplomathotel.com.tr 252-476 7145 veya 537-825 7979 Yeditepe Üniversitesi geçici mezuniyet belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. VEFİK MEHMET AKSU TürkiyeninTatilMerkezi.com Şeker Bayramında Her Yöne 299TL Ayvalık - Assos - Bozcaada 18-22 Eylül Yarõm Pansiyon 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Kuşadası Pamukkale 18-22 Eylül Yarõm Pansiyon 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Gizemli Likya Turu 18-22 Eylül Yarõm Pansiyon 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Batı Karadeniz Turu 18-22 Eylül Yarõm Pansiyon 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Kapadokya Turu 18-22 Eylül Yarõm Pansiyon 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Side Manavgat Turu 18-22 Eylül Her şey Dahil 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Gökçeada Turu 18-22 Eylül Yarõm Pansiyon 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Bodrum Didim Turu 18-22 Eylül Her şey Dahil 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Kemer Olimpos Turu 18-22 Eylül Her şey Dahil 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Eskişehir Turu 18- 22 Eylül Yarõm Pansiyon 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Abant Yedigöller Beypazarı Turu 19- 22 Eylül Yarõm Pansiyon 249.90 TL’den İtibaren 2 Gece 3 Gün Pamukale Turu 18- 22 Eylül Yarõm Pansiyon 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Uçaklı GAP Turu 18- 22 Eylül Yarõm Pansiyon 699.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Klikya Turu 18- 22 Eylül Yarõm Pansiyon 299.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Kıbrıs (UÇAKLA) 18- 22 Eylül Yarõm Pansiyon 699.90 TL’den İtibaren 3 Gece 4 Gün Ayrıntılı Bilgi ve Rezervasyon İçin: 0216 348 92 92 www.turkiyenintatilmerkezi.com Tüm kredi kartlarına Vade Farksız 4 Taksit
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle