26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 8 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 A vrupa Birliği’nin 16 Nisan 2003’teki Atina zirvesinde Kõbrõs Rum kesimi AB’ye giriş sözleşmesini imzaladõ. Bu gelişmenin sonrasõnda Yunanistan Başbakanõ Kostas Simitis, 18 Nisan’da Rum kesimini ziyaret etti ve Rum kesiminin AB’ye giriş söz- leşmesini imzalamasõyla ilgili olarak “Enosisi başardık” ifadesini kullandõ. Simitis, 19 Nisan’da KKTC’deki bazõ muha- lefet partilerinin yetkilileriyle Rum kesimindeki Yunan Büyükelçiliği binasõnda görüştü. Bu, adanõn yeni bir dönemin başõnda olduğunun en önemli göstergesiydi. Bu gelişme sonrasõ KKTC’den kritik bir dip- lomatik manevra geldi. KKTC Bakanlar Kurulu, 21 Nisan 2003’te yaptõğõ olağanüstü toplantõda, KKTC ile Rum kesimi arasõndaki geçişlerin serbest bõrakõlmasõ yönünde tarihi bir karar aldõ. Rumlar böyle bir karara hazõrlõksõz yakalan- mõştõ. Rum yönetimi, Türk tarafõnõn böyle bir adõm atmasõnõ beklemiyordu. Rum Ulusal Konseyi, 22 Nisan’da toplandõ ve KKTC’nin serbest geçişlerle ilgili kararõnõ tanõmadõğõnõ, ancak geçişleri engellemeyeceğini duyurdu. KKTC Bakanlar Kurulu’nun 21 Nisan’da aldõğõ karar, 22 Nisan’da Resmi Gazete’de yayõmlandõ ve 23 Nisan sabahõ KKTC ile Rum kesimi arasõnda, belli kurallara bağlõ olarak serbest geçişler başladõ. RUMLAR KKTC’YE GEÇMEK İÇİN SAATLERCE KUYRUKTA İlk günlerde, beklenenlerin aksine, sõnõr kapõ- larõna Kõbrõslõ Türkler değil, Rumlar yõğõldõ. Rumlar, KKTC’ye geçmek için saatlerce uzun kuyruklarda beklemeyi göze aldõ. İlk iki haftada, gün içinde KKTC’ye geçen Rumlarõn sayõsõ 30 bine kadar çõktõ. KKTC Bakanlar Kurulu, 29 Nisan’da da Rumlarõn KKTC’deki otellerde 3 gün konakla- masõna izin veren kararõ aldõ. Rumlarõn yoğun şekilde KKTC’ye geçmeleri ve buradaki otellerde konaklamalarõ, Rum yet- kilileri rahatsõz etti. Diplomatik alanda mevzi yitirmekte olduklarõnõ anlayan Rumlar, karşõ hamle yaptõlar. Rum milletvekilleri, KKTC’de eski sahibi Rum olan otellerde konaklayan Rumlara para ve 2 yõl hapis cezasõ verilmesini öngören yasa tasarõsõnõ Rum meclisine sundu. Bu noktada Türk tarafõ bu kez uluslararasõ alanda diplomatik bir manevra yaptõ. KKTC Bakanlar Kurulu da mayõsta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn ziyareti öncesinde yine bir dizi karar aldõ. Kararlar uyarõnca, KKTC’nin Temmuz 2000’den bu yana BM Barõş Gücü’ne uyguladõğõ bazõ kõsõtlamalar kaldõrõldõ. TÜRK TARAFINDA YENİ AÇILIMLAR Sayõsõ daha sonra belirlenmek üzere, Rum öğrencilere KKTC’deki üniversitelerde burs verilmesi öngörüldü. Telekomünikasyon Daire- si’ne Rum tarafõ ile telefon irtibatõnõn sağlanmasõ yönünde girişim yapmasõ için yetki verildi, KKTC’de faaliyet gösteren GSM şirket- lerinin Rum tarafõyla “rooming” anlaşmalarõ yapmalarõna “yeşil ışık” yakõldõ. Bütün bu açõ- lõmlar, Türk tarafõnõn “uzlaşmacı” tavrõnõn göstergesi olarak ortaya kondu. Başbakan Erdoğan, 9 Mayõs’ta KKTC’ye yaptõğõ ziyarette, Ledra Palace Sõnõr Kapõsõ’nõ da ziyaret ederek, Yeşil Hat’a kadar gitti ve KKTC’ye giriş yapmak için bekleyen bazõ Rum ailelerle sohbet etti. Kõbrõs Rum yönetimi ise Erdoğan’õn ziyaretinden kõsa bir süre önce Kõb- rõslõ Türklere yönelik önlemlerini açõklamõştõ. AB Komisyonu da 3 Haziran’da kendi pake- tini açõkladõ. Bu pakette Rumlarõn izi açõkça görülebiliyordu. KKTC, AB paketini, “Rum patenti taşıyan paket” olarak niteledi. AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, 17-18 Haziran’da Kõbrõs Rum Kesimi’ni ve KKTC’yi ziyaret etti, siyasi soruna bakõlmaksõzõn Rum tarafõnõn Mayõs 2004’te AB’ye üye olacağõnõ söyledi. TAKAS VE TAZMİNAT YASASI YÜRÜRLÜĞE GİRDİ Bu aşamada Türkiye de oldukça tartõşmalõ bir açõlõm yaptõ. AKP hükümeti, haziranda Titiana Loizidu isimli Rum kadõna tazminatõnõ ödeme kararõ aldõ ve 2 Aralõk’ta tazminatõ ödedi. KKTC, 2003 yõlõnõn yaz aylarõnda BM kana- lõyla Rum kesimine çeşitli öneriler sunarak yeni girişimlerde bulundu. KKTC’nin, Kõbrõs sorununun temelini oluş- turan mal-mülk sorununun takas ve tazminatlar yoluyla halledilmesi amacõyla Türkiye ve Avrupa Konseyi’nin desteğiyle hazõrladõğõ Takas ve Tazminat Yasasõ, 1 Temmuz’da yürürlüğe girdi. Rum yönetimi, vatandaşlarõnõn Taşõnmaz Mallarõn Tazmini Komisyonu’na başvurularõnõ engellemeye çalõştõ. Cumhurbaşkanõ Denktaş, 11 Temmuz’da BM Genel Sekreteri Annan’a mektup göndere- rek Lefkoşa uluslararasõ havaalanõ ve kapalõ Maraş’õn BM kontrolünde ortak kullanõma açõlmasõnõ önerdi. Papadopulos, Denktaş’õn önerilerini “taktik” olarak niteleyerek reddetti. Rum meclisi, 16 Nisan’da imzalanan AB’ye üyelik sözleşmesini 14 Temmuz’da onayladõ. Denktaş, 24 Temmuz’da da serbest geçişle- rin yoğun olarak yapõldõğõ Lefkoşa ve civarõnõn mayõnlardan temizlenmesini önerdi. TÜRKİYE KKTC GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI Türkiye-KKTC Ortaklõk Konseyi toplantõsõ Girne’de yapõldõ ve toplantõnõn sonunda, 8 Ağustos’ta iki ülke arasõnda Gümrük Birliği Anlaşmasõ imzalandõ. KKTC, Kõbrõslõ Türkle- rin Güney Kõbrõs’ta kalan gayrimenkulleriyle ilgilenecek bir büro da oluşturdu ve büro, çalõş- malarõna 4 Eylül’de başladõ. ABD, Kõbrõs’ta yõllõk askeri tatbikatlarõn kar- şõlõklõ iptal edilmesi için taraflara baskõ yaptõ; Toros ve Nikiforos tatbikatlarõ yapõlmadõ. Yu- nanistan Dõşişleri Bakanõ Yorgo Papandreu, Rum kesimine yaptõğõ ziyaret sõrasõnda, 10 Ey- lül’de KKTC’deki sol görüşlü siyasi partilerin yetkilileriyle Ledra Palas’ta bir araya geldi. YARIN: ? KLERİDES’TEN İTİRAFLAR ? MGK’NİN GÜNDEMİ KIBRIS ? ERDOĞAN-ANNAN BULUŞMASI’ C umhuriyet, KKTC Cum- hurbaşkanõ Denktaş’õn, Başbakan Tayyip Erdo- ğan’a yazdõğõ mektuba ulaşmõş ve 5 Mayõs günü manşetten yayõmla- mõştõ. ‘Göreve çağrı mektubu’ başlõklõ haber şöyleydi: “9 Mayıs’ta Kıbrıs’a gitmeyi kararlaştıran Erdoğan’ın me- sajlarını Türklerin yanı sıra Rumlar da merak ediyor. Rum- ların Erdoğan’dan, ‘Bir miktar Türk askeri çekilecek’ mesajını beklediği öğrenildi. Denktaş’ın 14 Nisan 2003 tarihini taşıyan mek- tubunu Cumhuriyet ele geçirdi. Mektubun ilk bölümünde geçen 6 aylık süreci özetleyen Denktaş, Türkiye’nin taraf olduğu, Tür- kiye’ye garantörlük rolü veren 1960 antlaşmalarını anımsattık- tan sonra ikinci sayfada şu de- ğerlendirmeyi yaptı: ‘...Gözle gö- rülebilen, Türkiye’nin temel bir hakkõnõ ortadan kaldõrmak eylemi karşõsõnda Türkiye’nin gereken şe- kilde dinamik bir reaksiyon gös- terdiğini söylememiz mümkün de- ğildir. Şimdi de Rumlar açõsõn- dan, 16 Nisan’da Türkiye’nin bu te- mel hakkõ AB üyelerinin de kat- kõsõ ile yok etme merasimine Tür- kiye’nin katõlmasõ, bundan böyle, 1960 antlaşmala- rõna dayalõ müdafaamõzõn inandõ- rõcõlõğõnõ değil, geçerliliğini bile gündeme getirmiş olacaktõr. Tür- kiye, 1960 antlaşmalarõndan kay- naklanan bu temel hakka tecavüzü ‘Ada’da kolordum var; ben ra- hatım; ada, ikiye bölünmüştür ve KKTC’yi tanımak suretiyle yeni de facto bir durum vardır; bunu koruyup idame ettirmek suretiyle pazarlığı yürüteceğiz’ diyorsa, bu siyasetinin gerektirdiği tedbir- leri almak yükümlülüğü doğar. Bu şõk benimseniyorsa, o zaman KKTC’nin tanõnmasõna önem verilmeli, ekonomik koşullarõ iyileştirecek tedbirlere öncelik ve- rilmeli, KKTC vatan- daşlarõnõn aynõ za- manda TC vatandaş- lõğõ teşvik edilmeli ve dünyaya, 1960 ortaklõğõ yõkõldõğõ- na göre, Rum ida- resinin AB müra- caatõ neticesinde alõnacak kararlarõn sadece Güney Kõb- rõs’õ kapsayacağõ duyurulmalõ; aldõğõ ka- rarlarla Kõbrõs sanki tek bir cumhuriyet- miş gibi davranan Gü- venlik Konseyi’nin ‘görüşmelere devam’ kararlarõ karşõsõnda daha dinamik bir müdafaa baş- latõlmalõdõr.’ ‘DARBE GİRİŞİMİ’ Mektubunda Kıbrıs sorunu- nun çözümlenmemesinin ana ne- deninin, Güvenlik Konseyi’nin ‘meşru hükümet’ saydığı, Türk ta- rafını işgal altındaki azınlıklar olarak dünyaya duyuran Rum yönetimiyle müzakerelere de- vam edilmesi olduğunu vurgu- layan Denktaş, bu sürecin Türk tarafına olan etkisini şöyle ak- tardı: ‘Yõllarca devam eden ve so- nuç getirmeyen müzakereler, hal- kõn bir kõsmõnda ‘acele uzlaşma’ beklentilerini besler hale gelmiş, şu veya bu nedenle ekonomi darbo- ğazlara girdikçe de verilen müca- delenin daima karşõsõnda olmuş olan siyasilerin telkin ve teşvikle- ri ile bu beklenti, ‘her ne pahası- na olursa olsun ve Türkiye’ye rağmen uzlaşma’ istemini yaygõn hale getirerek kutsal değerleri de hi- çe sayan hatõrõ sayõlõr gruplarõn oluşmasõna yol açmõştõr. Kõbrõs’ta kendi çõkarlarõ için ‘Kıbrıs Cum- huriyeti vardır ve Rumlar bu cumhuriyetin meşru hükümeti- dirler’ siyasetini benimsemiş olan ABD, İngiltere, AB son yõl içinde, paralarõ ve müdahaleleri ile içi- mizde darbe teşebbüsü denemele- ri yaptõracak kadar ileri gitmişler- dir. Annan planõnõn referanduma sunulmamasõ karşõlõğõ ve Türki- ye’nin de ‘olmazsa olmazları- mız’ konusunda net mesajlar ver- mesi neticesinde gittikçe anarşiye dönüşme görünümü veren bu ge- lişmeler şimdilik yatõşmõş görün- mektedir. Bunlarõn peşinde koşan- larõn bir kõsmõ, aldatõldõğõnõ anla- maktadõr. Ancak şimdi yeniden Annan planõ çerçevesinde Kõb- rõs’ta görüşmelerin başlamasõ ile günlük gösteriler yeniden başla- yacak, burada ve Türkiye’de ‘AB doğrultusunda satın alınmış ya- zarlar ve medya’ harabiyetini art- tõracaktõr.’ ‘DE SOTO DEVAM EDEMEZ’ Denktaş, mektubun üçüncü sayfasında, ‘Önümüzde 1 Mayõs 2004’e, hatta Türkiye ile üyelik mü- zakerelerinin başlayõp başlamaya- cağõnõn belli olacağõ Aralõk 2004’e kadar zaman vardõr. Dolayõsõ ile derhal Annan planõ çerçevesinde görüşmelerin başlamasõna gerek yoktur. Hele bizce inanõlõrlõğõnõ ve güvenilirliğini tamamen yitirmiş olan De Soto ile ekibinin gözetimi ve müdahaleleri ile aynõ ortamõn de- vamõnõ düşünmemiz bile bizi peri- şan etmektedir’ değerlendirmesi yaptıktan sonra şöyle devam et- ti: ‘De Soto’ya göre Annan planõ çok nazik bir denge üzerine kurul- muştur. Bundan bir tuğla çekip alsanõz bütün plan yerle bir ola- caktõr. Dolayõsõ ile yapõlacak iş, planõn çerçeve- sinde asgari, tek- nik tadilatlarla ye- tinerek boş sayfa- larõ doldurmaktõr. Yani bize ‘yeni kuruluş’, Rumla- ra da ‘1960 Cumhuriyetinin de- vamı’ olarak takdim edilebilen bu tefsire açõk, haritasõ ve mal-mülk konusundaki yaklaşõmõ ve içimize yerleştirilecek Rumlarla bizi peri- şan eden, Türk garantisinin etkin- liğini sõfõrla çarpan bu planõn ön- gördüğü yasalarõ ‘müşterek ko- miteler’ belirleyip hazõrlayõp pla- na belirli bir zaman içinde ekleyip tamamladõktan sonra, şimdiden belirlenecek bir tarihte, ‘mü- zakere eden tarafların ka- bulü gerekmeksizin ve bun- lar mutabakata varmamış- ken’ referanduma su- nulmasõ öngörül- mektedir. Böyle bir formatõ kabul ettiğimiz tak- dirde, bunun sonu- cuna da katlanma- mõz gerekecektir. Referanduma hal- kõmõzdan ret ka- rarõ çõksa da Rum tarafõ ‘Kıbrıs’ adõ altõnda AB’ye üye olabilecek, biz yi- ne askõda kalmõş suçlu cemaat mua- melesine tabi olacağõz. Re- ferandumda Rumlar ret ka- rarõ alsalar, netice yine de- ğişmeyecektir. Annan pla- nõna göre, sadece plan orta- dan kalkmõş olacaktõr. 40 yõldõr devam eden adalet- sizlik son bulmayacak, KKTC yine tanõnmayacaktõr. Yani, Rum-Yunan ikilisinin Enosis için başlattõğõ Kõbrõs meselesi Rumlarõn ‘meşru hükü- met’ olarak AB üyeliği ile taçlan- dõrõlmõş şekliyle devam edecektir. O halde müzakereye ne hacet? Ya teslim olacağõz ya da müzakerele- rin dengelenmiş bir zeminde baş- latõlmasõ için kendi parametreleri- mizi kabul ettirmek için uğraşaca- ğõz. Bunu yaparken de iki devletin varlõğõndan taviz vermeyeceğimi- zi, meselenin ‘uzlaşmaz bir Denk- taş meselesi’ olmadõğõnõ, Türki- ye’nin jeopolitik bir meselesi, Türk ulusunun haklõ bir davasõ olduğu- nu devamlõ surette vurgulayacağõz. ‘Görüşülebilir, uzlaşılabilir, uz- laşmaktan yanayız’ dedikçe sonu gelmeyen müzakerelerde ömür tü- kettik ve Rumlara ‘Meşru hükü- met azınlıkla görüşüyor; azınlığa hiçbir ülkenin vermeyeceği hak- ları da veriyor, fakat taksimci, uz- laşmaz odakların hizmetinde Denktaş her şeyi reddediyor’ di- yerek puan toplamakta ve uluslar- arasõ mevkiini daha da güçlendir- mektedir. Türkiye’nin Kõbrõs’ta milli çõkarlarõ olduğuna göre aynõ oyuna devam etmelerine müsaade edilmemelidir. Bizim buradaki di- renişimiz Türkiye’nin Kõbrõs’ta çok önemli ve 1960 antlaşmalarõ ile tes- cil ettirdiği milli çõkarlarõ vardõr inancõna dayanmõştõr. Şimdi 1960 antlaşmasõndaki haklarõn Rum-Yu- nan-İngiliz üçlüsü tarafõndan ne şekle sokulduğunu ve bunun kar- şõsõnda Türkiye’nin tereddüt geçir- diğini gördükçe ne yapacağõmõzõ biz de bilmez hale gelmekteyiz.’” D enktaş, Nisan 2003’te ya- şanan tarihi gelişmelerin işaretini, 31 Mart’ta yaptõğõ ve “Türk tarafının hazırlığı var” açõklamasõyla verdi. Türkiye’nin Kõbrõs’ta 5’li konfe- rans yapõlmasõ önerisini, Rum yö- netimi 31 Mart’ta reddettiğini açõkladõ. Cumhurbaşkanõ Denktaş, 2 Ni- san’da Kõbrõs Rum tarafõna 6 mad- deden oluşan güven arttõrõcõ öneri- lerini sundu. Öneri, Kõbrõs’õn her iki tarafõna uygulanan her türlü kõ- sõtlamalarõn karşõlõklõ olarak kaldõ- rõlmasõnõ, Maraş’õn yeniden iskâna açõlmasõ için Rumlara verilmesini, Türk tarafõnõn Temmuz 2000’den itibaren BM Barõş Gücü’nün dola- şõmõyla ilgili olarak uyguladõğõ tedbirlerin kaldõrõlmasõnõ ve iki ta- raf arasõnda karşõlõklõ saygõ, hoşgö- rü ve anlayõşõn geliştirilmesi ama- cõyla bir uzlaşõ komitesi kurulma- sõnõ öngörüyordu. Öneri, paketin kabulü veya uygulamaya konmasõ- nõn, taraflarõn pozisyonlarõna halel getirmeyeceği gibi, nihai bir anlaş- manõn yerini almayacağõnõ belirti- yordu. Denktaş, Papadopulos’a, önerisiyle birlikte, görüşme çağrõsõ yapan bir de mektup gönderdi. Pa- padopulos, 3 Nisan’da Denktaş’õn önerisini reddetti ve “Kendisiyle sadece BM çerçevesinde görüşe- bilirim” yanõtõnõ verdi. Denktaş, 4 Nisan’da Papadopulos’a ikinci bir mektup göndererek görüşme çağrõ- sõnõ yineledi ve “Önerilerimiz masada duruyor” dedi. Dõşişleri Bakanõ Abdullah Gül 5 Nisan’da KKTC’yi ziyaret etti ve KKTC’nin 2 Nisan’da Rum tarafõna sunduğu önerilerini desteklediğini belirtti. BM Güvenlik Konseyi, 14 Ni- san’da, Annan’õn Kõbrõs raporunu oybirliğiyle onayladõ. Raporda, çö- züm çabalarõnõn sonuçsuz kalma- sõndan Türk tarafõ sorumlu tutuldu, KKTC rapora tepki gösterdi. Denktaş’tan öneriler Denktaş’tan Erdoğan’a ‘Göreveçağrımektubu’ Simitis, Rumlarõn Birliğe girmesinin sevincini ‘Enosisi başardık’ diyerek dile getirdi CHP lideri Deniz Baykal’ın değerlendirme- leri 17 Nisan 2003 tarihinde Cumhuriyet’te birinci sayfadan ‘Türkiye tam teslim oldu’ baş- lığıyla şöyle aktarılmıştı: CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, İstanbul Ticaret Odasõ (İTO) Başkanõ Mehmet Yõldõrõm ve beraberindeki he- yetle görüştü. Baykal, bir soru üzerine, Kõbrõs Rum kesiminin AB’ye tam üye olarak kabul edilmesinin hem Türkiye’nin hem de AB’nin bu konuda izlediği politika açõsõndan bir olumsuz- luk çõktõğõnõ gösterdiğini söyledi. Baykal şöyle konuştu: ‘AB’nin sadece Güney Kıbrıs’ı AB’ye alması, AB’nin bütün müktesebatının, AB’nin kuruluşuna temel olan bütün ilkelerin Kıbrıs devletinin altındaki hukuki zeminin Kıbrıs Devleti Anayasası’nın tümüyle bir ke- nara bırakılması demektir. Hukuki sorunları çözülmemiş bir coğrafyayı devlet gibi kabul ederek AB’ye almak durumunda kalması, AB’nin izlediği politikanın iflas ettiğinin ifa- desidir. Sadece Güney Kıbrıs’ın AB’ye girmiş olması, bizim izlediğimiz politika açısında da yenilginin ifadesidir. AB hukukunun Kuzeyde de geçerli olduğunu söylemek demek, Kuzey’i işgale teşebbüs etmek demektir.’ B A Y K A L : T Ü R K İ Y E T A M T E S L İ M O L D U Güney Kõbrõs AB’de Simitis, 19 Nisan 2003’de KKTC’deki bazı muhalefet partilerinin yetkilileriyle görüştü. Gül, zeytin dallı aile fotoğrafında Papadopulos’un arkasında yer aldı. Sınırdaki geçişlerin serbest bırakmasının ardından Rumlar KKTC’ye akın etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle